28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ARALIK 2021 PAZARTESİ gorus@cumhuriyet.com.tr 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Neoliberal kapitalizm John Berger çakallaşan insan ve çöken bir sistem gibi bakmak! ippolyte Taine, 1800’lü yıllara damga- sını vuran ünlü bir düşünür. Edebiyat Günümüzde ulaşılan koşullarda, çalışma hayatında çoğu insanın, eylemlerini kayıtsız şartsız DR. DANIŞ NAVARO Heleştirisine bilimsel açıdan yaklaşma- bir şekilde yönlendiren yegane motivasyon, “çıkarlar”dır. Artık on yıllardır süregelen neoliberal yı sever. Olayların; çevre, toplum ve yaşanan (YAZAR / FELSEFECI) an çerçevesinde geliştiğine dikkat çeker. Üç- piyasa koşullarının insanları getirdiği yer, 17. yüzyıl filozofu Thomas Hobbes’un siyaset lemenin merkezi ise çevredir ona göre! akal” terimi, dilin argo felsefesi öğretisinde geçen deyişinden esinlenerek söylersek, “herkesin herkesle savaşı”. Bir başka düşünür John Berger ise top- kullanımında, “açıkgöz, Ç “ luma farklı açılardan bakmayı önerir. Üs- kurnaz” kimse anlamı- telik Berger, Hippolyte Taine’e göre de na geliyor. Bu terimi elbette ki bir Avrupa’nın doğusunu daha iyi özümseyen metafor olarak kullanıyoruz. Bu bir edebiyatçıdır. Ünlü ressamımız Şeker yazıda iş dünyasının, neoliberal Ahmet Paşa’nın “Ormandaki Oduncu” ad- kapitalist üretim sisteminin neden lı tablosu üzerine kaleme aldığı yazı ile sanki bizim coğrafyaya bir şeyler anlatmak ister. olduğu koşullarda giderek nasıl Makalesinde tabloyu yorumlarken orman- bir etik felaket yaşadığını, etik dı- daki oduncuya ve ormana merkezden ba- şı bir dünyaya dönüştüğünü açık- kılabileceğini işaret ederken aynı zaman- lamaya çalışacağız. da ağaçların üzerinde uçan bir kuşun bakış Michael J. Sandel, “What Money açısına da dikkat çeker. Can’t Buy?”da incelediği vakalar- Şimdi diyeceksiniz ki Türkiye’de tarihi- da, neoliberal iş piyasalarının gün- nin en büyük ekonomik krizlerinden biri ya- lük uygulamalarının nasıl da Ame- şanırken edebiyat eleştirisi üzerine anımsat- maların zamanı mıdır? rikan iş ahlakını yerle bir ettiğini Evet, zamanıdır. Çünkü edebiyat, sanat anlatıyor: Cep telefonunu hastası- çoğu şeyin anahtarıdır! na vererek bunu bir parasal hizme- Sıcak gündeme dönersek! te dönüştüren doktorlardan, ücret- Kabul edersiniz ki Türkiye olarak kör uçuş siz eğitim kurumlarına gizlice ücret yapıyoruz ekonomi ve günlük yaşamda. karşılığı alınan yüksek gelirli ailele- Ortalık yangın yeri. Açız diyen milyonların rin çocuklarına; belli bir para karşı- sayısı her geçen gün artıyor. lığı bir havayolunun reklamının al- Buna karşın hafta içinde kabul edilen 4 bin küsur liralık asgari ücret de toplumun önem- nına ya da bedenine yazılmasına al- li bir kesiminde “Bayram” havası yarattı. Ne dırmayan yeni gençlerden, kongre- gariptir ki bir kısım ekonomistin dışında kim- ye katılmak isteyen zengin lobicile- se “asgari kandırmacanın” farkında değil. rin, sıradaki yerlerini para karşılı- O yüzden John Berger’in çoklu bakışına ğı bekleyen ve bu uygulamayı bir ti- dikkat çeken makalesini anımsamakla kal- caret haline getiren kuruma; oku- mayıp sonuna kadar da okumalı ve o açılar- ma alışkanlığını kazandırmak için dan günümüz Türkiyesi’ne bakmalıyız! değil ama işin kendisi için sebat ve iletişimi ve sosyal ilişkiyi bir edim bireydir. Buna karşılık “kurnaz” bi- öğrencilerine kitap başına iki dolar Aynı anda sadece bugünü değil, yakın rey, doğru olmayanı doğruymuş gi- heyecan dolu coşkulu çalışmalarıy- ve değer olarak benimseyen bir var- geçmişi de mercek altına almalıyız. teklif eden okuldan, öldüklerinden bi gösterip, rasyonel bireyi yanılt- la ortaya çıkmıştır. Fayda, belirli ve lıktır. Bireysellik, eylemin sonunda, Örneğin Türkiye’nin bundan önce yaşa- sonra ilgili primi almak üzere yaşlı mayı ve bu şekilde kendi çıkarını amaçlı bir stratejik davranışın nite- öznesi için oluşabilecek fayda ka- dığı 2001 ekonomik krizine dönüp o günler- kişilere sağlıklarında yapılan sağlık liğinden ziyade, harcanan emek sa- çeşitli akıl oyunlarıyla, manipülas- dar, toplum için de söz konusu ola- deki gelişmeleri hatırlamalıyız: sigortası poliçesi pazarına kadar... yesinde yapılan üretimin kat- yonla elde etmeyi hedefleyen birey- bilecek faydayı gözetir. Zaten top- “Türkiye, inanılmaz bir finansal krizin eşi- daha neler neler! Tüm değerler baş dir. Kurnazlık, salt bencil çıkarla- ma değeri olarak beliren lumun genel menfaatlerini gö- ğine geldi. Peşi sıra yapılan açıklamalar son- Bireysel, aşağı! Çivisi çıkmış bir iş dünyası! rın peşinde sinsice olabilme işidir. bir unsurdur. Çıkar so- rası borsa ilk gün yüzde 14.6, üç günde yüz- zeten, onun huzurlu, barış- bireyciye “Sazan Avı Manipülasyon ve Hile de 29.3 değer kaybetti. Repo faizleri yüz- nuç ise fayda süreçtir. Hakikati saklar, gizli emeller barın- çıl ve üretici bir örgütlen- dönüşünce, salt Ekonomisi”nde de, yazarlar, “Tama- de 760’a, ardından da yüzde 7 bin 500’e tır- Çıkar, sahip olma, dırır ve gerektiğinde her yola sapa- meyle ayakta kalması- kişisel çıkarlarının mandı. Merkez Bankası’ndan 7.6 milyar do- men serbest bir piyasada sadece se- bilme tehlikesini taşır. Kurnaz, Er- elde etme peşinde nı amaçlayan bir ideal, larlık döviz çıkışı oldu. Türkiye yüzde 5.7 kü- peşinde azgınca koşan, çim özgürlüğü değil, aynı zamanda dal Atabek’in deyişiyle, “kısa vade- umarsızca koşan bir bireylerin kendilerini, çülürken, enflasyon oranı yüzde 88’i aştı. saldırgan, “benden dolandırıcılık özgürlüğü de vardır” li düşünür, vur-kaç yöntemiyle ça- edim ise fayda, bir toplumla bir ve birlik Kriz öncesi, dönemin parasıyla 623 bin sonra tufan”cı, değer, diyorlar. Tamamen serbest bir piya- oluş yolculuğu süre- lışır”. Kısacası, bir bireyin rasyonel olarak, birbirleri üzerin- lira (şimdiki parayla 0.6 kuruş) olan dolar, kural, ahlak tanımayan sa ise neoliberal kapitalizmin zihni- since kendiliğinden aklıyla gerek bireysel gerekse top- den gerçekleştirebilme- 1 milyon 225 bin liraya (1.2 lira) tırmandı. yıkıcı bir canavara sihir bir icadından başka bir şey de- lumsal faydayı güderek belli baş- fışkıran bir niteliktir. Kredi kartlarında aylık faizler yüzde 60’la- lerini gerektirir. İnsanla- dönüşme riskini ğildir, zaten! ra kadar çıktı. lı hedefler, çıkarlar peşinde koşma- Ve de en önemlisi, çı- rı bir arada tutan, bir top- taşır. Büyük bir hızla elden giden bir 2000 yılında yüzde 6.5 olan işsizlik ora- sı bireysel ve toplumsal yaşamın do- kar genelde birey için lumu kuran temel ilke yar- nı, 2001’de yüzde 8.5’e, 2002’de yüzde şeyler var da o şeylerin gerçek an- iyi olana karşılık gelirse, ğal bir gerekliliği olarak etik stan- dımlaşma ve paylaşmadır. 10.3’e yükseldi. Kredi derecelendirme ku- lamda farkına mı varmaya başlıyo- dartları zedelemeyen bir durum ise fayda hem bireyin hem toplu- ruluşu Standart and Poor’s, Türkiye’nin ruz? Aslında insan denen varlığın Yıkıcı bir canavar bireyin aklın normal ve makul işle- mun iyisini kapsar. Çakallaşmanın kredi notunu düşürdü..” onsuz yapamayacağı, birey olarak Bu bağlamda, “sadece benim için yişini terk ederek kurnazca bir tu- ikinci bir özelliği işte, zamanımız Evet, ne kadar tanıdık tümceler, ne kadar ve de toplum olarak onsuz var ola- iş dünyasındaki bireyin, gerek ku- değil, hepimiz için iyi olan nedir?” bildik veriler değil mi? tum edinmesi “çakallaşma” olarak mayacağı bir şey ya da bir şeyler! Görüldüğü gibi Türkiye, 20 yıl önceki eko- sorusu kendini gerçekleştiren birey adlandırdığım etik dışı durumun bir rumsal gerek bireysel düzeyde üret- nomik krize dönmüş hatta dönmekle kalma- Mesela: Adalet, dürüstlük, güven, göstergesi olarak ortaya çıkar. mekle mükellef olduğu “fayda”yı için önemli bir sorudur. Buna karşı- yıp bu krizin mislisini yaşar hale gelmiş! eşitlik, hak, hukuk, özgürlük, refah unutup veya umursamayıp sadece lık, bireysel, bireyciye dönüşünce, İşin kötüsü toplumun çok büyük bir bölü- vb. Bu türden değerlerin yokluğun- Faydacı bireyden kurumun ve onun da ötesinde ken- salt kişisel çıkarlarının peşinde az- mü cayır cayır yanmakta olan ülkeyi, henüz da karşılaşacağımız sisli puslu ya- disinin kişisel çıkarlarına odaklan- gınca koşan, saldırgan, “benden son- çıkarcı bireye tutuşmayan tarafından izlemekle yetiniyor. şama dünyasının karanlığı, karma- masıdır. Ancak bu davranış şekli- ra tufan”cı, değer, kural, ahlak ta- Oysa, John Berger’in gösterdiği gibi şöy- İkinci dönüşüm, Faydacı’dan şıklığı, bilinmezliği ve giderek gün- le bir gökyüzüne çıksak, Türkiye’yi kuşba- nin de ciddi bir etik çöküşe yol açtı- nımayan yıkıcı bir canavara dönüş- Çıkarcı’ya yaşanan dönüşümdür. kışı izlesek, gördüğümüz tüm doğruları (ve delik hayatlarımızı olumsuz yön- ğı unutulmamalıdır. me riskini taşır. Artık, doğruluk, dü- Benzer olgular görünümü verseler hatta yanlışları) cesurca paylaşsak, belki de etkileyen yıkıcılığından mı kor- rüstlük, hakikat, toplum için, insan- de pratikteki sonuçları açısından kurtuluş için gereken adımı atarız. Bireysel bireyden kuyoruz? lık için; iyi olan şeyler bir değer ola- fayda dediğimiz şey ile çıkar dediği- İyi de bu gerçekleri kamuoyuna kim yan- rak bireyin ajandasından saf dışı bireyci bireye sıtacak? Twitter’ı, Facebook’u bir yana bı- miz şey arasında bazı farklar mev- Güç gösterge ve dönüşüm edilmiş, birey, yukarıda da belirtti- rakacak olursak, yukarıdaki gerçeklerin cuttur. Çıkar, bireyin, bir şeyi, ihti- Üçüncü dönüşüm ise, öznenin, Günümüz iş dünyasına ahlaki açı- 2021’deki şeklini Türkiye’ye aktaracak üç, ğimiz gibi, kurnazca salt çıkarları- yaçlarını, zevklerini, arzularını ya sistemin de getirdiği vahşi çalışma bilemediniz dört yayın organından biridir şu dan hızlıca bir göz atarsak, büyük nı hedefleyen bir savaşçıya dönüş- da keyfi iradesini tatmin etmek için koşulları içinde, “Bireysel” olan- an elinizde tuttuğunuz gazete. bir etik felaketin yokuş aşağı yuvar- müştür. Bu da, çakallaşma süreci- dan “Bireyci” olana dönüşümüdür. elde etmesidir. Önceden planlanmış Çünkü, 3 TL verdiğiniz Cumhuriyet, her lanmakta olduğunu görüyoruz. Han- nin üçüncü dönüşümü olarak belir- araçsal bir stratejiye dayanır. Çı- Bireysel olan, insanın varlık yapı- gün size, John Berger’in makalesi gibi yol gi sınıftan olursa olsun, işveren, yö- miş olur. Polanyi’nin, insanın birey- kar, karşılıklılık değil, genelde tek sı iki temel koşulunun, yani birey- gösterici olmaktadır; yazarları, muhabirleri, netici veya çalışan, iş dünyası özne- selliği ve toplumsallığıyla ilişkilen- tarafın ağır bastığı bir fayda ilkesi- selliği ve toplumsallığı ile ilgilidir. editörleri, çizerleri ve emekçileriyle... lerinin günlük eylemlerinde giderek direbileceğimiz şekliyle çok da gü- Cumhuriyet’in bugünkü sayısı bile Türki- ne işaret eder. Bencildir, toplumun İnsan, hem bireysel hem toplumsal daha yoğun bir şekilde tanık olduğu- zel ve isabetli bir şekilde belirttiği ye için ne denli vazgeçilmez olduğumuzun bir varlıktır. Bireysellik, insanın, ve “ben” olmayanın, yani ötekinin muz bu etik felaketin üç pratik gös- kanıtıdır! Hangi gazete verebilmiş acaba gibi “insanın biricikliği ve insanlığın menfaatlerini göz ardı edebilir. Elde yetenekleri, bilgi ve becerileri, duy- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜSİAD’a göz- tergesi şunlardır: birliği” mottosu, kurnaz, çıkarcı ve etme ve sahip olma güdüsü niteli- gu ve duyumlarıyla gerçek hayat- dağını birinci sayfasından? Bırakın manşe- 1) Rasyonelden, Kurnaza, bireyci (çakal) öznenin günlük acı- ğiyle ön plana çıkar. Salt-çıkarcılar, ta kendini ortaya koyabilme, kendi- ti, biri, iç sayfalarda görebilmişler mi aca- 2) Faydacı’dan Çıkarcı’ya, 3) masız uygulamalarıyla tarihe karış- ni gerçekleştirme sürecinin unsu- özellikle neoliberal iş dünyasında ba, “Ey TÜSİAD” çıkışını Saray’ın! Bireysel’den Bireyciye doğru ger- mıştır. Unutmayalım, neoliberal sis- “doğruluk”un, “dürüstlük”ün kendi- rudur. Her insan, özdoğasını takip çekleşen yoğun bir dönüşüm. temin en büyük savunucularından Değişimin eşiği sini değerler listesinden feda etmek ederek kendi bireyselliğini yaşa- Şimdi kısaca bu üç olumsuz etik Bu arada merak edenlere bir dipnot: Tür- sözde-efsanevi Başbakan Margaret zorunda kalırlar. Buna karşılık, fay- mak, sadece ona ait olan eşsiz ya da dönüşümün öznesinde neden oldu- kiye’deki 2001 ekonomik krizi sonrası neler Thatcher, “toplum yoktur, birey var- da, doğrudan hedef olmayan, amaç- biricik özelliklerini keşfederek ya- değişmiş diye de bir araştırma yaptık. ğu davranış değişikliklerini ele ala- dır” dememiş miydi? lanmasa da ortaya çıkabilen, hat- şama dünyasında özgün deneyim- Ve yine Cumhuriyet’e baktık; 2002 Kasım lım: Kurnazlaşma, çıkar avcısına bü- ta çoğu zaman eylemin doğal bir ge- lere soyunur. Buna karşılık insan, seçimleri sonrası gazeteleri karıştırdık: rünme ve bireycileşme şeklinde rekliliği ya da sonucu olarak beli- aynı zamanda toplumsaldır da! St. “Halkı, başta ekonomik ve sosyal olmak Rasyonel bireyden beliren ve iş dünyası öznesinin bü- ren, kendi değerini kendi içinde ta- Simon ne demişti? “Doğam gereği üzere birçok alanda derinden etkileyen bu ge- kurnaz bireye ben, yalnızca başka insanlarla bir- tüncül anlamda etik eylemini kap- şıyan bir eylemin çıktısıdır. Araç- lişmeler, vatandaşların seçim tercihlerine de Öncelikle, rasyonel birey’den Kur- sayan bu üç kritik dönüşüm, yine yansıdı. 3 Kasım 2002’de yapılan genel seçim- lar değil, amaçlar dünyasının bir de- likte topluluk içinde ve aracılığıyla lerde AK Parti tek başına iktidara geldi. Kri- iş dünyasının dayandığı üç temel naz bireye. Rasyonel birey, akıl sa- ğeri ve olgusudur. Biliyoruz ki ta- gelişime, yaşamımın öz-bilinçli haz- zin yaşandığı dönemde koalisyonda bulunan hibi varlık olarak insanın, aklın te- rihteki çoğu buluş, bilim, felsefe, sa- zına varabilir, mutluluğuma erişebi- etik kategorisinin hiyerarşisinde DSP, MHP ve ANAP ise Meclis dışında kaldı.” mel kurucu yapısından faydalana- nat veya iş dünyasından çoğu başa- lirim”. İnsan gerçekten de ancak bir müthiş bir altüst oluşa işaret eder. Evet, Türkiye büyük değişimin eşiğinde. Basiretli iş insanının mottosu olan, rak, hayatta kalabilme, haz ve mut- rı, sonucu başlangıçta öngörüleme- toplum ya da topluluk içinde daya- Ama bugün, ama yarın yukarıdaki kronolojik luluk stratejilerini, belli değerlere yen ama işine tutkuyla bağlı insan- nışmayla kendini var edebilen, pay- erdem etiği, ödev etiği ve fayda eti- sıralama, aynen yinelenecek; emin olun! de bağlı bir şekilde uygulayabilen ların, işten elde edecekleri bir çıkar laşımı, eşitliği, bölüşümü, güveni, ği sıralaması artık yıkılmıştır. Prof. Dr. Hikmet Özdemir, Düşündük taşındık, günümüzde bir Tahir “Yurt dışında” yaşamak isteyenlerin sayısının her “Atatürk’ün Liderlik Sırları olsa, onların öyküsü, Tahir ile Zühre diye geçen gün daha çok arttığı bu günlerde, uzunca Başarıya Giden Yol” kitabında, yeniden nasıl anlatılır, nasıl iletilir, dedik. bir süre "yurt dışında" yaşamış biri olarak, Avrupa Mustafa Kemal Atatürk'ün Birliği’nin başkenti Brüksel’in sosyal ve siyasal tarihin gördüğü en büyük Hemi dünden, hemi bugünden yeller renklerinden söz etmek gerekiyordu diyor Çimen liderlerden biri olmasını estirip güller alarak yaşayan Tahir'le, Turunç Baturalp. sağlayan kişilik özelliklerini, yaşayan Zühre'nin masalını Sevgi liderlik sırlarını ve düşünce Elması'ndan anlatalım dedik. “AB’nin kalbinde Biz(siz) Onlar’da, giderken yapısını irdeleyerek, bütünlüklü kurduğu “Türkiye’de huzur yok!” cümlesinin bir Atatürk portresi sunuyor. Elmanın yarısı dün, yarısı bugün, her ikisi “Türkiye’de huzuru sağlamayı beceremiyoruz biz!” Kitap okuduğunuzu biliyoruz. birleşe, okuyanlar bağışlaya. cümlesine evriliş sürecini bir gazeteci olarak radarına takılan birbirinden çok farklı örnek ve Ceyhun Atuf Kansu gözlemlerle aktarıyor… 13,5x21 13,5x21 13,5x21 İnveleme Çocuk İnceleme 176 sayfa 80 sayfa 224 sayfa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle