22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 24 OCAK 2021 PAZAR HABER/YORUM Savcı bey, hâkim bey tecavüz ağır bir suçtur! Batman’da bir uzman çavuş tarafından kaçırılan ve günlerce tecavüz edilen, bırakıldıktan sonra tek çare olarak intihar eden genç kızın ve feodal yapının kıskacındaki pek çok kadının çaresizliğini yazdığım için, ölüm tehdidi de dahil ağır bir lince uğradıktan sonra bu konuda yazmama kararı almıştım. Son günlerde yaşanan tecavüz, intihar olaylarından sonra “yaz Işıl” dedim. Varsın linç etsinler! Önce Batman’daki korkunç olayın faili uzman çavuş elini kolunu sallayarak ortalıkta dolaşıyor. Bu bilinsin. Son günlerde ona başkaları da katıldı. Savcılara, hâkimlere bir tek sorum var: Savcılar, hâkimler sizin için tecavüz bir suç değil mi? Sanıyorum değil. Yoksa Antalya’da işyerinden otobüs durağına götürmek için aldığı genç kadını kendi işyerine götüren, saatlerce tecavüz eden, zorla uyuşturucu veren, kadının annesi merak edip kızını telefonla aradığında “Şimdi kızına tecavüz ediyorum” diyen, (bu sözler kayıtlara geçmiştir) ardından genç kadını bir çöp gibi yolun ortasına atan bir erkek şahıs, elini kolunu sallayarak dolaşamazdı. Üstelik tutukluydu ama ilk mahkemede serbest yargılanmak koşuluyla serbest bıraktınız. Oysa tecavüze uğrayan genç kadın yaşadıklarından ötürü intihar girişiminde bulundu, kurtarıldı ama bundan böyle yüzde 99 engelli bir yaşama mahkum. Şimdi soruyorum: Faili hangi gerekçeyle serbest bıraktınız? Bunu bir yurttaş olarak ben anlamıyorum. Sizler telefon kayıtlarına, DNA testlerine inanmıyor Vurmayın efendiler, ben masumum. Fotoğraf: musunuz? İntihar eden ve artık yaşamını sürdürmek için bir başkasına muhtaç olan bir kadın sizi hiç mi ilgilendirmiyor? Sizin eşleriniz, kız Işıl Özgentürk çocuklarınız yok mu? Kanun mu? Kanun tecavüzü ağır bir suç olarak kabul ediyor, üstelik burada bir de intihar ve yüzde 99 sakat kalan bir kadın var. Aklıma kötü şeyler geliyor, yoksa siz de benim gibi ölüm tehdidi mi aldınız? Yoksa... Şimdi bir başka coğrafyaya geçelim. Dünyanın en güzel kenti Mardin’e. Olay Mardin’in en güzel ilçesi Kızıltepe’de oluyor. İsviçre’de büyümüş, 17 yaşında bir kız çocuğu, ülkesini ve akrabalarını tanımak için Kızıltepe’ye geliyor ve amcası hiçbir sakınca görmeden genç kıza tecavüz ediyor. Adamın DNA’sı kızın rahminden alınan meni örneğinde. Kız ve ailesi şikâyetçi ama akrabalar için kızın hiçbir önemi yok. Kız kendini o kadar yalnız o kadar değersiz hissediyor ki intihar onun için bir kurtuluş çaresi oluyor, son anda kurtarılıyor ve tutuklu olan failin duruşması yapılıyor, ilk duruşmada mahkeme faili serbest bırakıyor. Ve ne oluyor, mahkeme kapısında bekleyen akrabalar hemen koşup bir davul zurna getiriyorlar ve mahkemenin bıraktığı faili kucaklayıp hep birlikte halaya duruyorlar. Mahkeme salonunun penceresinden faili serbest bırakan savcı ve hâkim olayı seyrediyorlar. Bu serbest bırakılma sonrası 17 yaşındaki kız çocuğu kendini öylesine aşağılanmış hissediyor ki çareyi yeniden intihar etmekte buluyor. Şimdi hastanede. Halaya duranlar eminim “yaşasın bizim aslan oğlumuz” diyerek bol acılı çiğköftelere yumuluyorlardır. Dünyanın her yerinde tecavüz, en ağır suçlardan biri kabul edilir sayın savcılar, sayın hâkimler ve asla çok yüksek kefalet parası ödese bile serbest bırakılmaz. Ve hayatları boyu sicilleri onları takip eder. Cezalarını çekip çıktıklarında, ev tuttukları mahalledeki herkese bildirilir. O artık bir tecavüzcüdür! Bir başladık mı sonu gelmiyor, üstelik günlerden pazar ama ne yapalım tecavüzün suç olmaktan çıkarıldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bu arada kendisine ve çocuklarına ağır işkence yapan, karısını çocuklarının yanında çırılçıplak soyan, eline kelepçe geçiren ve banyoda arkadan tecavüz eden kocasını öldürdüğü için bir kadın tutuklanıyor. Kendini ve çocuklarını koruduğu için mi? Bugün, şu korkunç salgın günlerinde geldiğimiz noktayı yüzümüze vuran olaylar yaşıyoruz. Bir koca, karısını nişan yüzüğünü bozdurmak istemediği için boğarak öldürüyor. Adam mahkemeye çıktığında şimdiden biliyorum “cinnet geçirdiğini” söyleyecek, yani aklı başından gitmiş. Ve pek çok örnekte gördüğümüz gibi bu da hâkimlerimizin dünyanın hiçbir yerinde olmadığı gibi “hâkim indirimini” yapmalarına neden olacak. Size bir bilgi, kadın öldüren katiller, hangi nedenlerle hâkim indirimi uygulanıyor, bunu ezbere biliyorlar. Bütün yazdıklarımdan sonra kendi kendime dedim ki “ülkede hukuk mu kaldı Işıl?” ve ne yazık ki durum vahim ama bu ülkenin kadınları artık her yerdeler, özellikle kadın avukatlar kadın katillerinin, çocuk ve kadın tecavüzcülerinin korkulu rüyaları olmaya devam ediyorlar. Etsinler! Onlara ve her duruşmada kadınların yanında olan kız kardeşlerime teşekkürler. Bir kadın, bir yazar ve bir anne olarak. 24 OCAK 2021 SAYI: 34805 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni AYKUT KÜÇÜKKAYA Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ekler) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: l İstanbul: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Yenibosna mh. 29 Ekim Cd. no: 11A/41 Bahçelievler/İstanbul Tel : 0212 454 35 10. l Ankara : İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Saracalar mh. 57. cd. no: 21/A Akyurt/Ankara Tel : 0312 353 29 61. l İzmir: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Fatih mh. 1199 sok. no:1/7 SarnıçGaziemir/İzmir Tel : 0232 483 96 60. l Adana: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Levent mh. 1791 sok. no: 33/A Yüreğir/Adana Tel : 0322 346 36 25. l Trabzon: İleri Basım mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş Organize sanayi Bölgesi no: 2 Arsin/Trabzon Tel : 0462 711 40 20. Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:46 08:15 13:21 15:54 18:18 19:41 Ankara 06:30 07:57 13:06 15:41 18:05 19:26 İzmir 06:51 08:16 13:28 16:08 18:31 19:51 Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşayan belleği ve seçkin aydını Cahit Kayra, çıksa söyleyeceğim. “Latin harfleri kabul edilince bütün tarihimiz yok oldu” diyorbu yıl 104. yaşını kutluyor. lar. Bilmezler ki Arap harfSaygıyı yalnız zamana kafa leriyle yazılı belgeleri eskitutan ömür genetiğiyle değil, ler okuyamazlardı. Harf dekuruluşunu adım adım izlediğişimi kabul edildikten sonği devlete memur, milletvekili ra eski belgeler Türk harfleve bakan olarak verdiği emeriyle çevrilip yayımlandı da ğin yanı sıra, yazdığı başyapıt kitaplarla herkesten çok hak ediyor. Cahit Kayra’nın kitaplarını oldum olası severim. Çünkü okurun zekâsına İki Atatürkçü Bir Çalışma Odası geçmişe dair bilgi sahibi olduk. Eskileri eskiler bilmezdi ama biz yeniler geçmişimizi bu sayede öğrendik.* güvenen bir akılla yazılmış, muzip kurguları vardır. Son kitabı Bir Çalışma Odası’nı geçen yıl Ben okumaya düşkün bir çocuktum ve arkadaşım yoktu. Birinci sıAtatürk’e Hasret Mürekkepli Mektuplar yazdı. Yüzyıllık birikimini, çalışma odasına biriktirdiği eşsiz sanat eserleri ve tarih belgeleriyle anlattı. İşte bu kitapta, günümüzün çapsız ve güdük devletlilerinin temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyduğu bir tartışmaya açıklık getiriyor: Halkın sökemediği Osmanlıca Ben 1938 kuşağındanım. İlkokulu Arap harfleriyle, Osmanlı alfabesinde okudum. Küçük bir sınıfımız vardı, on beş çocuk... Beşinci sınıftayken Harf Devrimi oldu. O tarihte sınıftaki çocukların ben ve birkaçımız nıftayken ablam bana Çalıkuşu romanını okutmuştu. Üstelik başka türlüsü olmadığı için eski harflerle yazılı kitaplar dışında başka seçeneğimiz de yoktu. Türk ve yabancı klasikleri, Arap harfleriyle okudum ve Osmanlıcayla ilişkimi sürdürdüm. Zamanlar geçti ve 1935’te Mülkiye’ye girdim. Birinci sınıfı İstanbul’da Yıldız’daki Mabeyn binasında okuduk. O dönemde İstanbul Üniversitesi yerli yabancı öğretim üyeleriyle donatılmıştı. Mülkiye öyle değildi. Öğretim üyelerimiz aynı durumda değildi, yeterince kitabımız yoktu. Sıddık Sami Hoca medeni hukuk, Fazıl Bey maliye, Fuat Üç aşağı beş yukarı hemen aynı kuşaktan olduğumuz yazar Neşe Doster’in kadın hakları, eğitim ve kültüre adalı yaşam yönü, başından belliydi: İlkokulu Gazi, ortaokul ve üniversitesi Atatürk, öğretmenlik yaptığı lise, yazılar yazdığı gazete Cumhuriyet adını taşıyordu. Neşe Doster, son kitabı Atatürk’e Hasret Mürekkepli Mektuplar’da, yolunu çizen eşsiz önderin ülkemizin geleceği, insanları için kısacık bir zaman diliminde başardıklarını anlatırken, aslında kurtuluş için de tek yolun Atatürkçülük olduğunu gösteriyor: hariç hiçbiri okuma yazma (hele yaz Bey esasiye okuturken biz Osmanmayı hiç) öğrenememişti. lı alfabesiyle not tutar, sonra mumEkmek ve kitap Yeni harflerin uygulamasına gelu kâğıtlara Türk alfabesine çevirerek Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Saçildiğinde istisnasız hepsi yeni alfa basar, arkadaşlarımıza dağıtırdık. vaştepe Köy Enstitüsü’ne yaptıbeyi, yeni alfabeyle okuyup yazmaNot I: Mülkiye’de yüz kırk beş ki ğı ziyaret sonrasında, tarım alanınyı öğrendi. Lafla ve palavrayla tartış şilik bir sınıfımız vardı. Çoğunluğu da koyunları otlatan bir kız öğrenmaya gerek yok. Biz bunu gerçekAnadolu’daki liselerden gelme çociyle karşılaştı. Selam verip çantaten yaşadık! cuklardı. Osmanlı alfabesini o yaşa sında ne olduğunu sordu. ÖğrenLatin harfleri yeni kuşaklara okuma kadar hâlâ öğrenememişlerdi. cinin çantasından bir parça ekmek, yazma olanağı sağladı. Not II: Bu konu ne zaman önüme bir dilim peynir ve Milli Eğitim Bakanlığı Klasikleri’nden Kral Oidipus çıktı. İsmet Paşa, yanındakilere dönüp “Gördünüz mü?” dedi. “Köy Enstitüleri’nde ekmek ve kitap bir tutuluyor. Ne zaman Türkiye’de erinden generaline, köylüsünden en yüksek makamdaki insanına kadar herkes ekmeği ve kitabı bir tutarsa, o zaman ülke gerçekten kalkınmaya başlar.” Enstitüler, Batılı bilim insanlarının da ilgisini çekti, doktora tezlerine konu oldu. Dünya pedagoji ansiklopedilerine “Türk buluşu kurumlar” diye geçti. UNESCO tarafından geri kalmış ülkelere “çağdaş kalkınma modeli” olarak önerildi. 1946’da çok partili siyasete geçişle birlikte bu okullar gözden çıkarılıp köy öğretmen okullarına dönüştürüldü. 1954’te de Demokrat Parti iktidarı tarafından tümüyle kapatıldı. Aydınlanmacı ve halkçı kurumlar olan Köy Enstitülerini, komünist yetiştiren okullar olarak gören sağcılar, yetiştirdiği gençlerin köylüyü uyandırmasından korkan toprak ağaları, kızerkek öğrencilerin birlikte okumasına itiraz eden gericiler bir olup kapattırdılar. Dolayısıyla Türkiye’nin geleceğini kararttılar.** Değerli okurlarım! Türkiye’nin bekası ancak ve yalnız Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin inanç, ülkü ve ilkelerine dönmesiyle sağlanabilir. Ama Atatürkçülük, aynı zamanda bir gençlik iksiridir. Gerçek, inançlı ve ilkeli Atatürkçüler, eğer bir suikasta kurban gitmezlerse, çoook uzun, az parayla da mutlu, çünkü tutarlı yaşarlar. * Cahit KAYRA/Tarihçi Kitabevi, 2020 ** Neşe DOSTER/Tarihçi Kitabevi, 2020 “Uğur Mumcu’yu devlet niye öldürsün ki? Mumcu benim ruiyet kazandıramaz hiçbir zaman.” (Suçlular Güçlüler) HH şahsi dostumdu. Hem devleŞu satırlara, kararlılığa ve tin şikâyetçi olduğu bir adam inanca bakar mısınız? değildi ki! Devlet, Mumcu’yu “Bir kalem susar, yerini bir niye öldürsün?” başkası alır. Bu kalemler tüCumhurbaşkanı Demirel’e kenmez. Ne kelepçeler ne deMadem devlet, her şeyi sorabilirdiniz. Verdiği yanıtı didikleyebilirmir kapılar, ne iddianameler ve hapis cezaları, bu kalemleri diniz bile: korkutamadı, bundan sonra da ebet müddet... “Nasıl yani, devletin şikâyetçi olduğu adamlar ayağını denk mi korkutamaz. Kalemler vardır, sömürünün, vurgunun zırhıdır. almalı diyorsunuz?” Kalemler vardır, özgürlüğün ve H barışın silahıdır. Kalemler varCumhurbaşkanları değişti. “Suçlular Güçlüler”, dır, gençlerin idam kementleDevir değişti. “12 Eylül Adaleti”. rinden kırılır atılırlar... Kalemler varÇarpılmayı göze alsanız bile, soru Mumcu’nun unutulmaması için dır, yılmadan, usanmadan, eğilmemoru yok artık. de iktidar elinden geleni yapıyor. den, bükülmeden yazar...” (EğilmeÇok şükür Hrant Dink’ten bu yana Adaletsizlik 12 Mart ve 12 den Bükülmeden) 13 yıldır gazeteci öldürmek de yok. Eylül’de şaha kalkmıştı. HH Sadece pusu, dayak ve taşlı soReyiz de bilinçaltı dürtmesiyle mi Mumcu’nun kudreti, olanları depalı saldırı. nedir, kendine özel anayasayı 12 ğil, olacakları da yazmasında. Bir de düzmece iddialarla yıllar Eylül’de çıkardı. (2010) Tek adam anayasasını da bugün ca hapis var. H yaşananları da o günlerde yazıp bıH Mumcu ise 1987 yılında yazdı rakmasında binlerce yazıyı, onlarca Demirel’e giderayak Cumhuriyet ğı “12 Eylül Adaleti” kitabıyla sanki kitabı hayattan erken koparılıp alıyine sormuştu: bugünleri anlatıyor: nacağını biliyormuş gibi su içerce“Mumcu cinayeti çözülür mü?” “12 Eylül, bir metamorfozun adı sine, su gibi yazdı. Yanıt mı? dır. Eğitimden hukuka, her şey tüÜstelik erdemin, inancın ve onu“Bu tür hadiseler 50 yıl sonra bile müyle değişti. Hangi taşı kaldırsa run en evrensel, en şiirsel tanımlarıortaya çıkarılabiliyor. Kim yapacak nız altında 12 Eylül var. (..) 12 Eylül nı da yaparak: derseniz..Türkiye bir hukuk devleti.. ile birlikte topluma zorla giydirilen “Sözcükler, gün olur uzanamadıDevletin kurumları, polis, adliye ya bir deli gömleği.. Hukuk amansızca ğımız yıldızlar kadar uzak, gün olur pacak. Dosya orada duruyor.” kullanıldı. Adalet, bir ideal durumun, hoyratça ezip geçtiğimiz kır çiçekH özlemin adı. Hukuk ise adalete ulaş leri gibi bizlere yakın olurlar. Ve biz Madem devlette devamlılık esas. manın yollarından sadece biri. Hu çoğu kez bu uzaklığı da bu yakınlıMadem “ebet müddet devlet” di kuku kullanarak, adaletsizlik de ya ğı da ölçüp biçemeyiz. Ve sözcükler yen Devlet Bey devlete ortak. ratabilirsiniz. Parlamentodan çıkan yüreklerimizde, vicdanlarımızda, beMadem dosyalar da orada... metin, hukuktur ama mutlaka ada yinlerimizde ve de atardamarlarımızMadem, Reyiz de ebet müddet let değildir..” da döner dururlar.. Bugün hiç yazı iktidar sevdalısı.. HH yazmasam diyorum, gitsem bir dağ Sevdasına keşke tüm faili meçOn yıllar öncesi. başına, gitsem, kır çiçekleri toplahulleri dahil etse de hepimiz “Reyiz Hapiste yine gazeteciler, siyaset sam, bunları bir demet yapsam; deçi” olsak. çiler, parti liderleri. sem ki bu çiçeğin adı,‘Erdem’, buH Arka kapağında da bugünlerin nun ‘Onur’, bunun ‘İnanç’.” (Kır ÇiUğur Mumcu, hayattan erken ko özeti var: çekleriUğur Mumcu) parılacağını sezmiş gibi, bıkıp usan “Yargıcıyla, avukatıyla tüm huH madan tartıştı, araştırdı, yazdı dur kukçular esir alınmıştı. Hukuk profe Onu yaşarken okuyamayanlar du. sörleri birer papağan, yargıçlar ise için de büyük fırsattır kitapları. Gücünü, geleceği de iyi okuyabil oyuncaktı. Bugün ona uşaklık etmiş Erdemsizlere, onursuz ve inançmekten alıyordu. yargıçlara hukukçu demek mümkün sızlara inat ve mumlarını, ışıklarını Kitaplarının isimleri bile günümüz müdür? Bunlar, siyasal cinayetlerin söndürmek için dileyen bu akşam siyasetinin özeti: kiralık katilleridir. Bir yüksek kürsü saat 20.00’de bir mum da yakmalı“TarikatSiyasetTicaret”, ye cüppeyle çıkmak, cellatlığa meş dır bu yüzden. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr EŞİK KAMPANYA BAŞLATTI, SANATÇI VE YAZARLAR DESTEK VERDİ Kadın cinayetleri için Meclis’e çağrı Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) kadın cinayetlerini ve kadına yönelik şiddeti önlemek için bir kampanya başlattı. “Günde en az üç kadın öldürülüyor, bu artık bir #cinskırım” başlığıyla başlatılan kampanyayla, Meclis göreve çağırıldı. Platformun çağrısına destek olan Zuhal Olcay, Ahmet Ümit, Hande Doğandemir, Ercan Kesal ve Meltem Cumbul, “İstanbul Sözleşmesi uygulansın, Meclis kadın cinayetlerini önlemek için özel gündemle toplansın” dedi. Söz konusu açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Sesimize ses olun, hep birlikte sesimizi Meclis’e duyuralım ve cinskırımı durdurmak için harekete geçelim. Meclis kadın cinayetlerini önlemek için özel gündemle toplansın #MeclisGöreve. Kadın cinayetlerini, cinskırımı, kadına şiddeti önlemek için #MeclisGöreve diyoruz.” l Haber Merkezi İÇİŞLERİ BAKANLIĞI Şimşek’e suç duyurusu İçişleri Bakanlığı, bir televizyon kanalındaki programda “Vali militan, kaymakam militan” ifadelerini kullanan eski CHP Milletvekili Berhan Şimşek hakkında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.Yapılan açıklamada, “‘Militan!’ ithamında bulunmak; vali ve kaymakamlarımızın halk nezdinde gözden düşürülmesine ve saygınlığını yitirmesine neden olabilecek, ayrıca eleştiri niteliğini aşan, fikir niteliği bulunmayan, küçük düşürücü ve aşağılayıcı ifadelerdir” denildi. Öte yandan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da “Son günlerde devletimizin tüm kurum ve çalışanlarını sistematik bir şekilde hedef alan ‘militan’ söylemi demokrasiye, hukuka ve millet egemenliğine açıkça bir saldırıdır” dedi. l ANKARA TSK’DE FETÖ YAPILANMASI 118 kişi tutuklandı Fethullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yapılanmasına yönelik İzmir merkezli operasyonda yakalanarak adliyeye sevk edilen şüphelilerden 46’sının daha tutuklanmasıyla toplam tutuklu sayısı 111’e yükseldi. Diğer yandan, Balıkesir merkezli 10 ilde FETÖ’nün askeri mahrem yapılanmasına yönelik operasyonda gözaltına alınan 19 şüpheliden 7’si tutuklandı. İki ilde tutuklanan şüpheli sayısı 118’e ulaştı. Gözaltına alınan şüphelilerden18’inin etkin pişmanlıktan faydalandığı öğrenildi. l İZMİR/Cumhuriyet EREN3 OPERASYONU Ağrı Dağı’nda başladı ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, bölücü terör örgütü PKK/KCK’yi ülke gündeminden tamamen çıkarmak ve bölgede barındığı değerlendirilen teröristleri etkisiz hale getirmek amacıyla ilki 11 Ocak’ta başlatılan “Eren operasyonları” devam ediyor. Bu kapsamda, Tendürek ve Lice’den sonra “Eren3 Ağrı Dağı” operasyonu da başlatıldı. Operasyonda, jandarma komando, jandarma özel harekât, polis özel harekât ve güvenlik korucularından oluşan 59 operasyonel tim, bin 40 personel görev alıyor. l ANKARA GÖÇMEN KAÇAKÇILIĞI OPERASYONU 72 şüpheli yakalandı İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Kaçakçılık ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından yürütülen soruşturma kapsamında, örgütlü şekilde göçmen kaçakçılığı yaptıkları belirlenen 94 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul merkezli 12 ilde düzenlenen eşzamanlı operasyonda şüphelilerden 72’si gözaltına alındı. Kaçak yollarla yurda giren 1477 düzensiz göçmen de yakalandı. l AA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle