17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 7 AĞUSTOS 2020 CUMA HABER İstanbul Sözleşmesi ve siyasal İslam Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili bir açıklama yaparak, son günlerin en fazla konuşulan konularından birine yeni bir boyut getirdi. Davutoğlu, söz konusu açıklamasında şunları söylüyor: İstanbul Sözleşmesi’nde, LBGT dahil hiçbir yerde Türkiye’yi temel ahlaki meselelerde müeyyide altına sokacak bir madde söz konusu değil. Davutoğlu bir gerçeği de vurguluyor: Bu sözleşme bir genel ilkeler rehberidir, onu uygulayacak olanlar sizlersiniz. Davutoğlu’nun bu saptaması doğru olmakla birlikte, pek fazla başvurulan kurnaz bir yöntemi akla getirmiyor da değil. Ülkemizde iktidarlar Türkiye adına birçok uluslararası anlaşmayı rahatlıkla imzalamakta, ama iş orada kabul ettiği yükümlülükleri yerine getirmeye gelince, aynı rahatlıkla yan çizmektedirler. Türkiye’nin, AİH Sözleşmesi’ni imzalamasına, anayasasında bu konuda kayıt bulunmasına karşın AİHM kararlarını hiçe sayması, bu konuda çarpıcı bir örnektir. Kadına ve aile içi şiddete karşı 2011’de imzalanmış ve 2014’te yürürlüğe girmiş olan İstanbul Sözleşmesi konusunda da öyle yapılabilir, sözleşmeye imza konulmasına karşın uygulamada AKP bildiğini okumaya devam edebilirdi. HHH Peki, şimdiye kadar denenmiş bu yol neden tutulmadı da yel yepelek yelken kürek, birinci imzacı ve onaylayıcı olunan İstanbul Sözleşmesi konusunda bunca zaman sonra kıyamet koparıldı? Üstelik, Davutoğlu’nun da belirttiği gibi, sözleşme bir genel ilkeler bütünü, ülkemiz açısından bunun içini dolduracak olan Türkiye’nin kendisi. LBGT konusunda da Türkiye’yi yükümlülük altına sokan bir hüküm yok. Ama bütün bunlara karşın AKP’nin gecikmiş tepkisini anlamak da o kadar güç değil. Bir ilkeler bütünü olan İstanbul Sözleşmesi her yönüyle özelde AKP’nin, genelde siyasal İslamın kadına karşı ve aile içi şiddet konusundaki yaklaşımlarına ve temel görüşlerine karşıdır. İstanbul Sözleşmesi adeta AKP’nin ve siyasal İslamın kadın konusundaki temel görüşlerine karşı kaleme alınmış bir reddiyedir. Siyasal İslam kadını erkeğin kölesi, ikinci sınıf bir yaratık olarak görür. İstanbul Sözleşmesi’nin hareket noktası ise kadın erkek eşitliğidir. İstanbul Sözleşmesi bu eşitliği kabul ve ilan etmekle yetinmez, bunun imzacı devletlerin hepsinde yaşama geçebilmesi için, mücadele yöntemlerinin saptanması, uygulanmaya konulması için yapılacak olanları sıralar. Kısacası, İstanbul Sözleşmesi siyasal İslamın kadın ile kadına karşı ve aile içi şiddet konularında düşünce ve davranışlarına karşı mücadele yöntemlerini saptamayı öngören bir ilkeler bütünüdür. Bu durumda hem siyasal İslamın kadına yaklaşımını benimseyerek onunla tutarlı olmak hem de İstanbul Sözleşmesi’ne uygun davranabilmek mümkün değildir. Bu iki zıt görüşün ya birinden yana olacaksınız ya da öbüründen. Başka çare yoktur. AKP bu çarpıcı gerçeği başlangıçta görememiş ve kendi görüşlerinin aksine bir metni imzalayarak kadına yaklaşımının ilkel ve çağdışı olduğunu ilan etme durumuna düşmüştür. Tabii bu davranış aynı zamanda siyasal İslamın ve de AKP’nin kadın düşmanlığının tescili anlamını taşımaktadır. HHH Siyasal İslamın kadına yüklediği rol, onu ikinci sınıf yaratık durumuna sokar, onu korumasız bırakırken aynı şekilde insanları cinsel tercihlerine göre ayırır. İstanbul Sözleşmesi ise siyasal İslamın kadına yüklediği role, bu toplumsal cinsiyete karşı çıkar, insanlara cinsel davranışlarından dolayı ayrımcılık uygulanmasına karşı kor. Evet, İstanbul Sözleşmesi’nin aile düzenine karşı, eşcinselliği yücelten veya teşvik eden bir yanı yoktur, ama siyasal İslamın bu konulardaki görüşleriyle çelişen yanı çoktur. İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalar, siyasal İslamın kadın sorununu asla çözemeyeceğinin, hatta kadın sorununun ana nedeni oluğunun da canlı kanıtıdır. ODTÜ işçileri greve çıktı Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği işçileri, Toplu İş Sözleşmesi sürecinde yaşanan anlaşmazlık nedeniyle greve çıktı. DİSK’e bağlı Devrimci Turizm İşçileri Sendikası üyesi işçiler, ODTÜ Mezunları Derneği Vişnelik Tesisleri önüne grev pankartı astı. Burada açıklama yapan işyeri temsilcisi Hazal Seçim Baykal, ODTÜ Vişnelik Tesisleri işvereninin, toplusözleşme görüşmelerinde uzlaşmayan bir tutum sergilediğini, sendikanın ise pandemi koşullarını gözeterek uzlaşmacı olmaya çalıştığını anlattı. Baykal, “İşçilerin kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaya yönelik bir toplusözleşme gerçekleştirmek istenmiştir” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Soru önergeleri yanıtsız kalan, yasa teklifi ise 2 yıldır bekletilen EYT’liler parti kurdu Meclis, EYT’lileri unuttu TBMM, bir kere daha Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) için bir yasal düzenleme yapmadan tatile gitti. Meclis’te EYT’liler için yapılan başvurular ise “çürümeye” terk edildi. TBMM Başkanlığı’na 27. Dönemde EYT’lilerle ilgili verilen 23 soru önerSARP gesinden 16’sına herhanSAĞKAL gi bir yanıt verilmedi. Konuya ilişkin MHP’nin 2018’de verdiği kanun teklifi 2 yıldır komisyonda bekletilirken, Meclis’ten umudunu kesen EYT’liler de “Umut Partisi”ni kurdu. TBMM’nin resmi sitesinde yer alan bilgilere göre, 27. Yasama Dönemi içinde EYT’liler için 23 soru önergesi, 1 Meclis Araştırma Önergesi ve 1 kanun teklifi verildi. Soru önergelerinden 11’i Aile, Çalışma ve Sos Umut Partisi Genel Başkanı Abdülkadir Bozkurt, “Ülkede 6 milyon EYT varken öncelikle onların sorunlarını çözüp, Türkiye gündeminden düşürmeliyiz. Ama Umut Partisi her zaman mağdur ve mazlumların yanında olacaktır” dedi. yal Hizmetler Bakanı Zeh Kanunu gösterdi ra Zümrüt Selçuk’a veri Bakan Selçuk ise lirken, 12’sinde Cumhur Oktay’ın kendisine iletti başkanı Yardımcısı Fu ği önergelerden yalnızca at Oktay’ın yanıtlaması is CHP’li Ömer Fethi Gürer’in tendi. Verilen bu 23 öner önergesini, süresi geçtik geden 16’sına herhangi ten sonra yanıtladı. Sel bir dönüş yapılmadı. Ken çuk, Gürer’in önergede sor disine yöneltilen önerge duğu, “Gün ve prim tamam lerden yalnızca 3’üne za olduğu halde yaş nedeniy manında yanıt veren Cum le emekli olamayanlar için hurbaşkanı Yardımcısı Ok Abdülkadir Bozkurt yapılması düşünülen dü tay, tüm sorulara, “Bahsi zenleme ne zaman gerçek geçen hususlar Aile, Çalışma ve Sosyal leşecektir” sorusunu görmezden ge Hizmetler Bakanlığı’nın görev alanına lerek, önergeye “5510 sayılı Sos girmektedir” diye karşılık verdi. yal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda yaş şartı 58 ve 60 olarak belirlenmekle birlikte kademeli geçiş süreci öngörülerek yaş şartı kademeli olarak 65’e yükseltilmiştir” karşılığını verdi. Umut Partisi Öte yandan, Meclis’ten umudunu kesen EYT’liler önceki gün İçişleri Bakanlığı’na başvurarak kendi partilerini kurdu. Umut Partisi adını alan partinin genel başkanı Abdülkadir Bozkurt oldu. Partisiyle ilgili konuşan Bozkurt, “Tüm mazlumlarım sesi olmak için bu yola çıktık. Ülkede 6 milyon EYT’li varken öncelikle onların sorunlarını çözüp Türkiye gündeminden düşürmeliyiz. Ama Umut Partisi her zaman mağdur ve mazlumların yanında olacaktır” dedi. l ANKARA CHP’li Sevda Kılıç’ın önergesine verilen yanıt, TOKİ’nin “yandaşa” aktardığı kaynağı ortaya koydu TOKİ’den yandaşa 106 milyar KALIN, büyükelçilere AYASOFYA’YI GEZDİrdi CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç’ın soru önergesine verilen yanıt, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın (TOKİ) “yandaş firmalara” aktardığı kaynak miktarını or taya koydu. Kılıç, “Çevre ve Şehir cilik Bakanı Murat Kurum’un soru önergemize verdiği cevap, gizlenen gerçeği gözler önüne serdi. AK Parti, TOKİ aracılığıyla 17 yılda yandaş fir malara 106 milyar lira ödemiş” dedi. Bakan Kurum, Kılıç’ın ilgili soru önergesini TOKİ’den aldığı bilgiler le yanıtladı. Kılıç’ın “TOKİ’nin hisse dev riyle Emlak Konut Gayrimenkul Yatı rım Ortaklığı AŞ’deki kamu payı yüzde 50’nin altına düşü rülerek TBMM KİT Komisyonu’nun dene Sevda Erdan Kılıç tim alanı dışına çıka rılıp 50 gün içinde 85 milyon lira za Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 30 ülkenin büyükelçisi ile Ayasofyai Kebir Camii Şerifi’ni ziyaret etti. Ziyaretin ardından Kalın, “Bütün buranın bu zengin mirasını ve kimliğini Türkiye’de mukim olan değerli büyükelçilere de aktarma imkânımız oldu” dedi. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ka lın, burada yaptıkları çalışmaları göstermek adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla değerli büyükelçileri bugün davet ettiklerini söyledi. Kalın, ziyaret sırasında büyükelçilerin sorularını da cevaplamaya çalıştıklarını belirterek, “Ama ben bir noktada kendilerine, ‘Biz artık konuşmayalım, siz sadece buranın ma nevi havasını ve muhabbetini hissedin’ dedik. Bir müddet serbest bir şekilde dolandık. Bu mekânın hem tarihi kimliği hem de sanatsal yönleri itibarıyla ne kadar etkileyici olduğunu bugün tekrar müşahede etmiş olduk” ifadelerini kullandı. Kalın, konuk büyükelçiler ile birlikte akşam yemeği için Topkapı Sarayı’na geçti. l AA rara uğratılmasının sorumlusu kimdir” sorusuna, Bakan Kurum, “Bahsedilen husus, 2013 yılı sonlarında geri alınan hisselerle ilgili olup, böyle bir zarar söz konusu değildir” yanıtını verdi. Bakan Kurum’un, “TOKİ, AKP hükümetleri döneminde müteahhit firmalara ne kadar hak ediş ödemesi yapmıştır” sorusuna verdi ği, “TOKİ tarafından 2003 yılından TMSF’NİN ATAŞEHİR’DE 280 MİLYON LİRALIK KONUT PROJESİ bugüne kadar yüklenicilere KDV dahil 106.904.814.217,60 TL hakkediş O ihalenin altından Bilal ödemesi gerçekleştirilmiştir” yanıt da aktarılan kaynağı ortaya koydu. ‘Veren de zenginleşti’ CHP’li Kılıç, AKP’nin, TOKİ aracı lığıyla 18 yılda yandaş müteahhitleri Erdoğan’ın okul arkadaşı çıktı vefirmalarınekadarçokzenginettiğinin bilindiğini, ancak ne kadarlık bir kaynak aktardığının bugüne ka dar bilinmediğini vurgulayarak şun Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) da inşaat işine gir bi Aykut Emrah Polat Cumhurbaşka ötelenmesi ya da sözleşmenin “hası ları kaydetti: “Bakanın soru önergenı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın lat paylaşım usulünün” revize edile mize verdiği cevap, artık bu bilinmez di. TMSF’nin Ataşehir’de sahip olduğu arsa üzerine yapılacak “Ataşehir Modern Projesi A, B, C Blok konut, işyeri sosyal tesisler inşaatı” işini pazarlık usulüyle ihaleye çıkardı. En uygun teklifi 280.4 milyon TL ile Mustafa Ekşiİlkyapı İnşaat ortaklığı verdi. İhaleyi alan şirketler inşaata başladı. İlkyapı’nın sahibi ise Bilal Erdoğan’ın imamhatipten arkadaşı Aykut Emrah Polat. ANKA’nın haberine göre, ortaklık 1 Nisan 2020’de araziyi teslim aldı, inşaata başladı. İnşaatın teslim tarihi ise 1 Nisan 2022 olarak belirlendi. İhaleyi kazanan iki şirketten biri olan İlkyapı İnşaat’ın sahi imamhatip lisesinden arkadaşı. Polat, Bilal Erdoğan, amcası Mustafa Erdoğan ve eniştesi Ziya İlgen’le birlikte 2014 yılında Mehmet Gür’ün ortak olduğu bir şirket kurmuştu. Sayıştay raporunda TMSF’nin aynı araziyi ihalesiz olarak Aksüs Yapı adlı şirkete “Arsa Satış Karşılığı Gelir Paylaşımı Sözleşmesiyle” 2016 yılında verdiği ortaya çıkmıştı. 2019’da yüklenici şirketler inşaat sektöründe yaşanan ekonomik sıkıntı nedeniyle TMSF’den sözleşmede taahhüt edilen asgari hasılat tutarının ilk taksitinin ve devam eden taksit vadelerinin faizsiz olarak rek “kat karşılığı inşaat yapım usulüne” dönülmesini talep etmişti. Bu talepler fon tarafından kabul edilmedi ve sözleşme Mayıs 2019’da karşılıklı mutabakat çerçevesinde feshedildi. Öte yandan 2018’de açılması planlanan ancak bir türlü faaliyete geçmeyen Seyrantepe Hastanesi’nin de yüklenicisi olan İlkyapı İnşaat TMSF’nin Ataşehir’deki inşaatının yüklenicisi iki şirketinden biri olarak yer alıyor. 2018’den bu yana bitmesine rağmen bir türlü açılamayan hastane ile ilgili binanın bulunduğu zeminde kayma olması ve yıkılması gerektiğine ilişkin haberler gündeme gelmişti. l Haber Merkezi liği ortadan kaldırmıştır. AKP iktidarı yandaş firmalara 17 yılda 106 milyar 904 milyon Lira aktarmıştır. AKP hükümetleri döneminde TOKİ’den iş alan firmalar ile devlet ihalelerini kazanan şirketlere baktığımızda, kimlerin zengin olduğunu görebilmekteyiz. Cengiz İnşaat, Limak Grup, Kolin Grubu, Çalık Holding, Kalyon Grubu, Sancak Grubu, Torunlar Grup, Rönesans Şirketi... Bu şirketlerin isimleri farklıdır ama bir özellikleri vardır, o da AKP’ye yakın olmalarıdır, hatta bazılarının akrabalık ilişkisi içinde olmasıdır. Milletin ise açlık ve sefaletle içerisinde boğuşması umurlarında olmamıştır.” l İZMİR / Cumhuriyet ‘BAKANLIĞI MEDİPOL MÜ YÖNETİYOR?’ USHAŞ’a yine Medipol’lü atandı MAHMUT LICALI CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Sağlık Bakanlığı’na bağlı Uluslararası Sağlık Hizmetleri AŞ’nin (USHAŞ) istifa eden eski Medipol’lü başkanı Cevat Şengül’ün yerine yine Medipol’lü bir ismin getirildiğini belirterek “Sağlık Bakanlığı, Medipol Bakanlığı mı oldu?” diyerek tepki gösterdi. Türkiye’de koronavirüs salgınının başlamasının ardından maske ihracat izinlerine ilişkin iktidara yakın firmaları kayırdığı ve maske ihtiyacının yoğun olduğu dönemde ihracat yaparak sıkıntıya nedene olduğu iddialarıyla gündeme gelen, yerli koronavirüs tanı kiti alımının fiyatıyla ilgi li tartışma konusu olan USHAŞ’ta başkan de ğişikliği yaşandı. Me dipol Sağlık Grubu’nda bir dönem yöneticilik yapan Cevat Şengül, haziran ayında maske ile ilgili ortaya atılan iddiaların ardından ai Murat Emir levi sorunlarını gerek çe göstererek istifa et miş, yerine geçici sü reyle Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Ah met Tekin getirilmişti. Yeni görevlendir meyle USHAŞ’ın Yönetim Kurulu Başkanı Salih Kenan Şahin oldu. 20092019 yılla rı arasında Pendik Belediye Başkanlığı ya pan Şahin, son olarak Medipol Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmetler Bölüm Başkanlığı’nı yürütüyordu. Atamaların aynı adresten yapılmasına tepki gösteren CHP’li Emir, Medipol Hastanesi ile Medipol Üniversitesi’nin kurucusu olan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, bakanlık görevine geldikten sonra “Medipol’le bağım kalmadı” dediğini anımsattı. Emir, şu değerlendirmeyi yaptı: “Tartışmalı şirket USHAŞ’ın başına her defasında Medipol’de görev yapmış birisini getiriyorlar. Bununla da kalmayıp, TÜBİTAK’ın Favipiravir ilacının yerli sentez çalışmalarına da bir şekilde Medipol’ü dahil ettiler. Türkiye’de onlarca başarılı üniversite ve akademisyen varken neden sa dece Medipol Üniversitesi? Türkiye Sağlık Enstitüleri Birliği’nde de bazı koordinatörlerin, hatta bakanlık katında da bakanın yakın ekibinde birçok ismin de Medipol Üniversitesi’nden getirildiğini duyuyoruz. Bakan, Tıbbi İlaç ve Cihaz Kurumu’nun başına getirdiği Harun Kızılay’ı görevden aldı ve yerine Tolga Tolunay’ı atadı. Bu atama ve görevlendirmeler Bakan Koca’nın Medipol’le ilgili bir türlü koparamadığı bağlarından mı kaynaklanıyor? Bakanlığı Medipol Üniversitesi mi yönetiyor?” Emir, USHAŞ’ın internet sitesinde yeni Başkan Şahin’in özgeçmişinde Medipol Üniversitesi ile ilgili bir bilgiye yer verilmediğine de dikkat çekerek “Siz kimi kandırdığınızı zannediyorsunuz?” diye tepki gösterdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle