23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER 9 27 AĞUSTOS 2020 PERŞEMBE Bu çocuklar nerede? 613 yaş grubunda 156 bin 483, 1417 yaş grubunda yaklaşık 590 bin çocuk okul dışında Gazetecilik cesaret Temel eğitimde olması beklenen 613 yaş aralığında yaklaşık 156 bin çocuk okul dışında ama bu çocukların nerede oldukları ve neden okul dışında kaldıklarının yanıtları yok. Ortaöğretimde olması beklenen 1417 yaş grubunda da yaklaşık 590 bin çocuğun okul dışında kaldığı tahmin ediliyor. 1517 yaş grubundaki her beş çocuktan biri de çalışıyor. Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM tarafından hazırlanan “2019 Eğitim Değerlendirme Raporu’’ yayımlandı. Rapordaki bazı tespitler şöyle: u Milli Eğitim Bakanlığı 20192023 Stratejik Planı’nda öngörülen kaynak miktarı amaç ve hedeflerin gerçekleştirilmesi için yeterli gözükmüyor. Veri yok u Her ne kadar ilgili yaş gruplarındaki okullaşma oranları oldukça yüksek değerler olsa da 613 yaş grubunda olan ve temel eğitim kademesinde olması beklenen toplam 156 bin 483 çocuğun okul dışında kalmış olması ve neden okul dışında kaldıklarına dair veri bulunmaması/rapor edilmemesi rasyonel bir durum olarak gözükmemektedir. Bu öğrencilerin durumlarını açıklayacak verilerin raporlanması, okula erişimlerinin önündeki engellerin neler olduğunun ivedilikle tespit edilmesi ve bu engellerin kaldırılması için önlem alınması gerekiyor. u 5 yaş grubunda eğitimöğretim dışında kalan yaklaşık 316 bin çocuğun eğitime erişiminin sağlanması için en az 16 bin 620 öğretmen atamasına ve 12 bin 146 dersliğe ihtiyaç var. u Ortaöğretime erişim ve tamamlama oranları, hedeflerin oldukça gerisinde kalındığını gösteriyor. EĞİTİM sayısını azaltma he define tezat olarak sınava giren öğrenci sayısı artıyor. u Öğrencilerin yüz de 10’unu merkezi sı nav sonucuna göre yerleştirmek, ilk yüz de 10’luk başarı dili mindeki öğrencileri seçmek anlamına gel miyor. u Bakanlık tara fından LGS kapsa mında merkezi sınav puanı ile yerleştirme yapılacak kontenja nın ortaöğretim ku rumlarının toplam kontenjanının yüzde Hayata Destek/Kerem Yücel 10’u ile sınırlanacağı açıklanmış olmasına Eğitimin içinde olması gereken yüz binlerce çocuk okula gitmiyor. Nerede ne yaptıklarına, okuldan neden rağmen LGS uygulaayrıldıklarına dair bir bilgi de yok ama tarımda ve diğer işkollarında çalışan çocuk sayısı giderek artıyor. masının ikinci yılın u 20182019 öğretim yılında u Ortaöğretimde devamsızlık 1417 yaş grubu için net okullaş öğretimin kalitesini tehdit ede ma oranı yüzde 88.22. TÜİK ve cek boyutta devam ediyor. da merkezi yerleştirme yapılan okul sayısı ve kontenjanlar artırıldı. rilerine göre 1417 yaş grubunda u Mesleki ve teknik lise mezun Yeniler kırsalda toplam 5 milyon 4 bin 178 çocuk bulunuyor. 1417 yaş grubu net okullaşma oranı üzerinden hesaplandığında 589 bin 492 çocuğun eğitimöğretim dışında kaldığı görülüyor. Bu sayı, 1013 yaş grubunda eğitimöğretim dışında larının kendi alanlarında istihdam oranları pek çok alan için yüzde 10’un altında kalıyor. u Ortaöğretim kurum türlerine göre öğretmen ve derslik başına düşen öğrenci sayılarındaki farklılıklar, fiziki kaynakların verimli kullanımı için kaynak kullanımında dağılımın rasyonel bir şekilde planlanmasına ihtiyaç olduğunu gösteriyorr. u Boş kontenjan oranı azalmakla birlikte, yükseköğretime talebin niteliği ile yükseköğretim arzının niteliğinin uyuşmaması kontenjanların bir kısmının boş kalması ile sonuçlanıyor. u Özel öğretim kurumlarında mali istikrar ve sürdürülebilirliği güvence altına alacak bir düzenleme ihtiyacı olduğu görülmekle birlikte bu konuda henüz kalan çocuk sayısının yaklaşık dokuz katı. u Eğitimin 12 yıl zorunlu olması dolayısıyla tek bir çocuğun bile okul dışında olmaması beklenirken, 1417 yaş aralığında yaklaşık 590 bin çocuğun okul dışında olması, ortaöğretime erişimde ciddi sorunların olduğunu gösteriyor. Yeni sınav sektörü u Merkezi sınav puanı ile yerleştirme yapılan Anadolu meslek programlarının yüzde 97.38’ine ve Anadolu teknik programlarının yüzde 90.24’üne ilk yüzde 10’luk dilimde başarı gösteren hiçbir öğrenci yerleştirilememiş. u BİLSEM’ler için yetenek taraması süreci bir yan etki olarak yeni bir sınav sektörü ortaya çıkarıyorr. u Özel eğitime devam eden öğrenci sayısı son 10 yılda iki katından fazla artmasına rağmen tanılama ve özel eğitimin kapsamına ilişkin sınırlılıklar sürüyor. u Bakanlığın Liselere Geçiş Sistemi (LGS) uygulaması ile merkezi sınava yönelen öğrenci somut bir gelişme kaydedilmedi. u Öğretmen ihtiyacından çok da ha fazla atama bekleyen öğretmen adayı bulunmasına rağmen 2019 yılı, pedagojik formasyon programlarının kaldırılması veya sınırlandırılmasına yönelik söylemlerin karşılık bulmadığı bir yıl oldu. u Meslekte yeni olan öğretmenlerin yaklaşık yarısı kırsal bölgelerde ve dezavantajlı öğrencilerin çoğunlukta olduğu okullarda görev yapıyor. u Türkiye’de genç yetişkinler arasında yükseköğretim mezunu oranı artış göstermesine rağmen ortaöğretim mezunu dahi olmayanların oranı OECD ortalamasından yaklaşık üç kat daha fazla. u 1517 yaş grubundaki her beş çocuktan biri işgücüne katılıyor. ‘Eğitim danışma kurulu kurulmalı’ Türk Eğitim Vakıfları Liseleri Derneği (TEVDAK) Genel Sekreteri Sakin Öner, salgının, okulların 21 Eylül 2020 tarihinde başlamasına izin vermeyebileceğini belirterek Milli Eğitim Bakanlığı’nın acilen “Eğitim Danışma Kurulu” kurmasını önerdi. Bu kurulda, eğitimin bütün eğitim paydaşlarının yer alması gerektiğine dikkat çeken Öner, “Görüldüğü kadarıyla eğitimin önemli bölümü yine uzaktan online yapılacak. Bu kurulun öncelikle çözüm bulacağı konu, büyük imkân ve fırsat eşitsizliğine yol açan ve sayıları yüzde 33 oranında olan, bilgisayarı ve internet bağlantısı bulunmayan öğrencilerin sorununun çözülmesidir. Bu konuda mutlaka devletözel sektörsivil toplum işbirliği yapılmalıdır’’ dedi. Öğretmenlere psikolojik destek Sakin Öner, öğretmenlere iki yönlü psikolojik destek verilmesi gerektiğine de dikkat çekerek “Öğretmenleri önce içine düştükleri psikolojik dağınıklıktan kurtaracak, motive edecek ve yeni döneme uyumlarını sağlayacak bir eğitim verilmelidir. Öğretmenlere verilecek ikinci eğitim, motivasyonu ve düzeni bozulan öğrencilerin yeniden eğitim ortamına uyumlarını nasıl sağlayacakları, onlara karşı nasıl davranacakları konularında olmalıdır’’ diye konuştu. Uzaktan eğitime fikriniz varsa... Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı “Uzaktan Eğitime Bir Fikrim Var” paylaşım sitesine dileyen herkes uzaktan eğitime ilişkin fikrini yazabilecek. Türkiye’deki uzaktan eğitime katkı sunmak isteyenler için adres: uzaktanegitimebirfikrimvar.meb.gov.tr ‘Kaspar’ otizmli çocuklarla oynayacak İTÜ Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. etrafındaki sensör düzeneğinden edinilecek ses, yüz Dr. Hatice Köse, çocukla ifadesi, göz takibi ve fiz rın eğitim, tedavi ve terapi yolojik veriler analiz edi leri için yardımcı robotlar ve lecek ve çocuklar robot oyunlaştırmaya dayalı sis la terapist eşliğinde et temler geliştiriyor. kileşim oyunları oynar Otizmli çocukların ro ken stres, ilgi, mutluluk ve bot destekli terapilerinde kullanılacak duygu tanı Hatice Köse üzüntü gibi duygu durumları bu yöntemler sayesin ma teknolojilerinin uygu de tanınıp robota aktarıla lanacağı projede, Herfordshire bilecek. Özellikle okulöncesi çağ Üniversitesi’nde geliştirilen ve ya daki otizmli çocuklar için geliştiri zılımında Doç. Dr. Hatice Köse’nin len projede robot, çocuklarla mü de görev aldığı “Kaspar” isimli in zik ve ortak dikkat gibi temalarla sansı robot kullanılacak. Robotun oyunlar oynayacak. EĞİTİM SEN’DEN ÖNERI: İtalya’da bir okulda öğrenciler açık havada sosyal mesafeye uygun ders yaparken görülüyor. BIR SINIFA 12 ÖĞRENCI Eğitim Sen tarafından “Salgında Ge linen Aşama ve Eğitim Kurumlarının Durumu’’ başlıklı bir rapor hazırlandı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın salgın karşısında hazır olduğu açıklamalarına rağmen ne tür somut önlemler alındığının belli olmadığına dikkat çekilen rapordaki tespit ve önerilerden bazıları şöyle: u Türkiye’de okulların fiziki donanımı ve altyapısı uzun süredir yetersizdir ve okulların önemli bir bölümünde temizlik sorunu yaşanmaktadır. u Salgından korunmayı ve bulaş riskini minimuma indirmeyi sağlayan tüm tedbirler alındıktan sonra okullar açılabilir. u Öğrencilerin gerekli tedbirler alınmadan sosyal alana çekilmesi, yeni vaka sayılarını gündeme getirecektir. u Eğitimin yüz yüze yapılması esastır. Açık alanlarda yüz yüze eğitim yapılması için okul bahçeleri uygun değildir. u Öğrencilerin örgün eğitimden uzaklaşması ve bu sürenin uzaması öğrenciler üzerinde travmatik etkiler yaratmaktadır. u Salgın ilden ile, ilçeden ilçeye, mahalleden mahalleye farklılık gösteriyor. Bölgesel özelliklere göre okulların açılması düşünülebilir. u Devlet okullarında bir sınıfta en çok 12 öğrenci olmalıdır. u Süreci dijital ortam üzerinden sürdürmek mümkün değildir. u Taşımalı eğitimin yoğun olarak yapıldığı yerlerde yemekhaneler ortak kullanılmaktadır. u Yeni müfredatın yeni sürece uygun bir şekilde düzenlenmesi gerekiyor. işi oldu! Meslekte 40. yılın içine girdik. 9 Kasım 1980’de hocamız Prof. Dr. Şadan Gökovalı’nın, “Çocuklar, Gazete İzmir adında yeni bir gazete çıkıyor. Çalışmak isteyen dersten sonra yanıma gelsin” sözü hâlâ kulaklarımda. Ders biter bitmez ben de Prof. Gökovalı’nın yanında bitmiştim. 11 Kasım 1980’de başladığımız gazetecilikte ölümü gördük, hapishaneleri yaşadık ama Ahmed Arif’in dediği gibi, bu sevda bizi terk etmedi... Yaşamının son yıllarında her sabah saat 11.00 sıralarında ülke gündemini konuştuğumuz, meslek büyüğümüz Uğur Mumcu’nun bayrağını yerde bırakmamak... Gazetede oda komşum, Anadolu kentlerinde aydınlanma toplantıları yoldaşlığı yaptığımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın düşün çizgisini bırakmamak... Ödül aldığımız haberlerden üretilen suçlara inat demir parmakların arkasında da yazmayı bırakmamak... “Uğur Mumcu’yu öldüren örgüte üyesiniz, olmadığınızı ispat edin” sorgusuna muhatap olup Cumhuriyet gazetesini bombalayanlarla aynı davada yargılanırken demirden ve betondan da umut üretmeyi bırakmamak... Meslekteki kilometre taşlarımızdan birkaçı... Yazmak, toplumu aydınlatmak, doğru bildiklerini haykırmak, gerçeğin peşinde koşmak öyle büyük bir tutkudur ki; bir an önce sabah olsa, gazete okura ulaşsa dersiniz... HHH Meslek dedik ama gazetecilik aslında meslek değil, yaşam biçimi, tutkulu bir aşk... Ferhat’ın Şirin’i, Leyla’nın Mecnun’u... Bugün Türkiye’de gazetecilik bütün bu tanımların üstüne güçlü bir irade, kırılmaz bir cesaret gerektiriyor. İradeniz güçlü değilse iktidarların “bizimle olursan abad olursun” önerisine teslim olursunuz... Cesaretiniz kırılırsa, “bizimle olmazsan berbad olursun” tehdidine boyun eğersiniz... Türkiye’deki gazetecileri içinde bulunduğu duruma göre sıralamak gerekirse: 1 Hapisteki gazeteciler. 2 Mahkemedeki gazeteciler. 3 Basın kartı iptal edilen gazeteciler. 4 İşsiz gazeteciler. 5 Direnen gazeteciler. Hapisteki gazeteci sayısı uzun yıllardır 100’ün altı na inmiyor. Dünya birincisiyiz. Müyesser Yıldız, Hülya Kılınç, Murat Ağırel, Barış Pehlivan adil yargılanmayı demir parmaklıkların arkasında bekliyor. Hakkında soruşturma açılan ya da tutuksuz yargılanan gazeteci sayısı sadece son 10 yıl dikkate alındığında 15 bin. Halen işsiz olan ve bu meslekten vazgeçmemiş gazeteci sayısı 10 binin üzerinde. İşsiz gazeteci sayısı çalışanları geçmiş durumda. Bir de sarı basın kartı iptal edilenler var. Kesin sayıları verilmiyor, ancak yüzlerle ifade ediliyor. Bu, darbe dönemlerinde bile başvurulmayan bir yöntemdi. Bugün medyanın yaklaşık yüzde 90’ı iktidarın doğrudan denetimi, kontrolü altında. İktidar, patronları bile atamayla göreve getiriyor. HHH Bütün bu olumsuzluklara karşın hâlâ gerçek gazeteciliği bırakmayan gazeteciler, yayın organları var. İşte böyle bir ortamda FOX TV’nin ana haber sunucusu Fatih Portakal mesleği bıraktığını açıkladı. Kendi ifadesine göre toprakla ilgilenecek. Mesleğini başarıyla sürdüren kişi için 53 yaş, enerjiyle deneyimin birbirini sarmaladığı çok güzel bir yaş. Fatih’in ayrılışına ilişkin tepkiler çok geniş bir yelpazede. “Kaçtı” diyenden “o kadar önemsemeyin” diyene, “tek nedeni iktidar baskısı” diyenden “ABD kanalında özgürlük bu kadar olur” diyene kadar... Ancak olaya, yazının bütününde çizdiğimiz tabloyu dikkate alarak bakmak gerekir. Fatih, teslim olmak, biraz esnemek, dimdik durup hapsi ve benzer saldırıları göze almak yerine kalemini toprağa gömmeyi yeğledi. Biraz dinlerse toprak Fatih’e der ki: Kendini fazla nadasa bırakma, çölleşirsin! Kamuya mal olmuş kişiler de elbette kişisel karar verebilirler. Ancak bu, toplumun o kararı sorgulamaması anlamına gelmez. Toplumdaki ortak kanaat şu yönde: İktidar bastırdı, Fatih istifa ettirildi. Kendisini iktidarmuhalefet hiçbir yere konumlandırmak istemeyen Fatih’in ayrılışıyla ilgili olarak toplum, şu yorumu yapabildiği gün düzlüğe çıkacağız: Bu durum, benim haber alma hakkımın gasp edilmesidir! Gaziemir Belediyesi, toplu iş sözleşmesini feshetti Sendikadan belediyeye tepki SARP SAĞKAL Gaziemir Belediyesi, Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası (TümYerelSen) ile 2019’da yaptığı toplu iş sözleşmesini feshetti. Sendika, çalışanların hak kaybına uğradığını belirtirken, belediye, feshin “Sayıştay denetiminden kaynaklanan bir zorunluluk olduğunu” belirtti. Gaziemir Belediyesi ve TümYerelSen çalışanları, 1 Nisan 2019’da, 2 yıllık toplu iş sözleşmesi imzaladı. Bunun ardından sözleşme tek taraflı olarak belediyece feshedildi. Duruma tepki gösteren TümYerelSen Genel Başkanı Tamer Yiğit Güler, “17 yıllık AKP iktidarının kamu emekçilerinin mali ve sosyal haklarına el uzatması ve kamu çalışanlarını itibarsızlaştırmaya çalışması yetmezmiş gibi, sosyal belediyecilikle bağdaşmayacak şekilde belediye yönetimi tarafından toplu iş sözleşmemiz tek taraflı feshedilmiş, üyelerimizin aylık 2 bin TL’ye yakın kayba uğramasına neden olunmuştur” dedi. Güler, belediyenin fesih gerekçesi olarak Sayıştay’ın denetimlerini gösterdiğini belirterek, “Gaziemir Belediyesi’nde, tüm itirazlarımıza ve İzmir’de CHP’li beledi yelerde aynı şartlarda sözleşmelerin yürürlükte bulunmasına rağmen toplusözleşmeden doğan haklarımızın mesnetsiz hukuki görüşler sebebi ile gasp edildiğini görmekteyiz” ifadelerini kullandı. Güler’in açıklamalarının sorulması üzerine belediye, Sayıştay Temyiz Genel Kurulu’nun 12 Haziran 2019 tarihinde aldığı karar ile sosyal denge ödemelerinin sınırlı tutulması gerektiğini, aksi halde belirlenen sınırı aşan ödemeleri yapan belediye başkanın idari ve mali açıdan sorumlu tutulacağını belirtti. Sayıştay kararını gerekçe göstererek memurları en fazla 1315 lira ile sınırlamak zorunda kaldıklarını belirten Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, şunları kaydetti: “Sayıştay Temyiz Genel Kurulu’nun aldığı karar hepimizi bağlıyor. Bu nedenle üzülerek toplusözleşme maddelerinde yazmasına karşın Sayıştay’ın kesin hüküm içeren kararını uygulamak zorunda kaldık. Meclis’ten geriye dönük ödemelerin de verilmesi yönünde yasa çıkmasını ben de istiyorum. Sendika yöneticilerimiz de memurlarımız da bunun farkında olmalı ki haklarını TBMM’de arıyorlar. Mücadelelerinde onların yanındayım.”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle