17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] 11 26 AĞUSTOS 2020 ÇARŞAMBA Merkez Bankası’nın sıkılaştırma adımlarına rağmen dolar 7.4066 lira ile rekor tazeledi TL’de erime sürüyor Örtülü faiz artışına rağmen, ekonomideki sorunlar ve özellikle Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklı gerilim TL’yi olumsuz etkiliyor. Türkiye’de, mali piyasalarda son iki haftadır yaşanan sert hareketler artarak devam ediyor. Finansal politikalardaki günübirlik uygulamalar, iç politikadaki kutuplaşma, dış politikada özellikle son dönemde Doğu Akdeniz’de enerji merkezli bölgesel gerilim TL’yi olumsuz etkiliyor. Üstelik bu durum, Merkez Bankası’nın TL’yi güçlendirmek için attığı sıkılaştırma adımlarına ve örtülü faiz artışına rağmen yaşanıyor. Örneğin dün banka bir kez daha geleneksel yöntemle repo ihalesi açtı. 15 Eylül vadeli 10 milyar TL tutarındaki ihalede basit faiz yüzde 11.32’ye ulaştı. Politika faizinin yüzde 8.25 olduğu düşünüldüğünde faizin geldiği nokta dikkat çekiyor. Merkez Bankası yine dün, uzun zamandır ilk defa bazı bankalara geç likidite penceresi imkânı ile yüzde 11.25 maliyetle kaynak kullandırdı. CDS yükseldi Piyasa uzmanlarına göre, dolar endeksi ABD Çin ticaret iyimserliği ve Covid 19 aşısı konusundaki ilerleme haberleriyle gerilemesine karşın, Fitch’in Türkiye’nin kredi not görünümünü “durağan”dan “negatif”e çevirmesi, Doğu Akdeniz’deki riskler ve 550 seviyesinin üzerinde bulunan CDS primi TL’yi yeniden zayıflatan unsurlar olarak öne çıkıyor. Bu gelişmeler doğrultusunda dolar/ TL dün de yükseliş yönünde hareket etti. Gün içinde en düşük 7.3795 lirayı gören dolar, gün sonuna doğru 7.4066 seviyesine çıkarak rekor tazeledi. Borsa İstanbul da 1118 1083 puan arasında dalgalanarak günü yüzde 1.47 düşüşle kapattı. Faizi artıracak Öte yandan Türkiye’nin reel faiz oranlarında keskin düşüş olduğunu, bunun da para politikasına olan güveni azalttığını ifade eden Fitch Ratings Direktörü Douglas Winslow, Merkez Bankası’nın yıl sonunda politika faizinde 100 baz puanlık artış yapabileceğini ve 2021’in sonunda politika faizini 10.25’e çıkmasını beklediklerini söyledi. l Ekonomi Servisi HALKBANK’IN REDDI HÂKIM TALEBINE RET Halkbank’ın, İran’a yönelik ABD yaptırımlarını ihlal iddiasıyla yargılandığı New York’ta görülen davanın yargıcı, davadan çekilmeyeceğini açıkladı. Halkbank haziran ayında yargıcın tarafsız olmadığını iddia ederek davadan çekilmesini talep etmişti. Yargıç Richard Berman, önceki gün açıkladığı kararda, dört yıl önce Reza Zarrab’ın da benzer bir talepte bulunduğuna dikkat çekerek Halkbank’ın iddiasının temelsiz olduğunu belirtti ve dava yargıçlığından çekilmeyeceğini duyurdu. Kararda, “Halkbank’ın davadan çekilme talebi Zarrab’ın çekilme talebinin adeta tekrarıdır ve ek olarak 1.104 sayfa ek malzeme ve iki uzmandan olduğu bildirilen görüş içermektedir” denildi. ABD savcılık makamı, Halkbank ve bankanın yöneticilerini İran, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki kişi veya paravan şirketleri kullanarak ABD’nin İran’a yaptırımlarını ihlal etmekle suçluyor. Banka iddiaları reddediyor. Duruşma 1 Mart 2021’de görülmeye başlanacak. l Reuters Yeni siparişler azaldı inşaatta güven düştü Yüzde 79’umuz internette TÜİK’in “Hanehalkı Bilişim Teknolojileri (BT) Kullanım Araştırması, 2020” çalışmasına göre, internet kullanım oranı 2020’de 1674 yaş grubundaki bireylerde yüzde 79 oldu. Bu oran, bir önceki yıl yüzde 75.3’tü. Yine verilere göre, hanelerin yüzde 90.7’sinin evden internete erişim imkânına sahip olduğu gözlendi. Bu oran bir önceki yıl yüzde 88.3’tü. İnternetten kişisel kullanım amacıyla mal veya hizmet siparişi veren ya da satın alanların oranı ise Nisan 2019 Mart 2020 döneminde yüzde 36.5 oldu. Bu oran önceki yılın aynı döneminde yüzde 34.1’di. l Ekonomi Servisi Servis ücretlerine ZAM Yeni eğitimöğretim yılı okul servis ücretleri, geçen yıla göre Ankara’da yüzde 1113, İzmir’de yüzde 1111.5 zamlandı. İstanbul’da ise servis ücretlerine ilişkin yeni fiyat tarifesinin eylül ayında netleşmesi bekleniyor. Buna göre, Ankara’da ge çen yıl 2 bin 30 TL olan 03 kilometrelerdeki servis ücreti 2 bin 275 TL’ye, 3 bin 36 TL olan 1015 kilometrelerdeki ücret de 3 bin 400 TL’ye yükseldi. İzmir’de 03 kilometre ücreti 226 liradan 250 liraya, 040 kilometre ücreti de 571 liradan 631 liraya çıktı. Nisandan sonra kredi faizlerinin düşmesiyle yükselen inşaat sektörü güven endeksi, ağustos ayıyla yeniden azalmaya başladı. Son iki aydır konut satış rekorları kırılan inşaat sektöründe heyecan kısa sürecek gibi görünüyor. Çünkü gelecek 3 aya ilişkin beklentilerde kötüleşme var. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) dün açıkladığı “Sektörel Güven Endeksleri, Ağustos 2020” raporuna göre, mevsim etkilerinden arındırılmış güven endeksi ağustos ayında bir önceki aya kıyasla inşaat sektöründe yüzde 2.3 azaldı ve 85 puan oldu. Bu azalışın detaylarına bakıldığında siparişlerdeki gerileme dikkat çekiyor. İnşaatta “alınan kayıtlı siparişlerin mevcut düzeyi” endeksi yüzde 5.2 azalarak 70 puan oldu. Perakendeye dikkat “Gelecek 3 ayda çalışan sayısı beklentisi” endeksi yüzde 0.1 azalarak 99.9 puana indi. Ayrıca “gelecek 3 ayda satış fiyatları beklenti si” endeksi ise yüzde 2.5 artarak 116 puana çıktı. Buna karşın, yine TÜİK’in açıklamasına göre, güven endeksi ağustos ayında perakende ticaret sektöründe yüzde 0.2 (94.9 puan), hizmet sektöründe yüzde 5.7 (70.5 puan) arttı. Ancak perakendede “gelecek 3 ayda iş hacmi satışlar beklentisi” endeksi yüzde 6.8 düşerek 98.6’ya indi. Benzer bir sorun hizmetler sektöründe de yaşanıyor. Bu sektördeki “gelecek 3 ayda hizmetlere olan talep beklentisi” endeksi de yüzde 4.6 azalarak 86.2 puana indi. Öte yandan Merkez Bankası tarafından yine dün açıklanan “Reel Kesim Güven Endeksi” 2020 yılı ağustos ayında bir önceki aya göre 5.5 puan artarak 106.2 puan oldu. Mevsimsellikten arındırılmış reel kesim güven endeksi de 5.8 puan artarak 105.2 oldu. l Ekonomi Servisi Hazırgiyimcinin umutları kışa kaldı Perakende zincirleri pandemi sürecinde mağazalarını kapattıkları için siparişleri ötelenen, yeni siparişleri de durma noktasına gelen hazırgiyim sektörü, yılın ikinci yarısında toparlanmayı umuyor. Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği’nden yapılan yazılı açıklamada, “Türkiye’ye yıllık 17.7 milyar dolar döviz kazandıran sektörümüz 2 milyon kişiye doğrudan istihdam sağlıyor. 2020’nin ikinci yarısında sonbaharda pandemide ikinci dalga gibi olumsuzluk yaşamadığımız takdirde pandeminin etkilerinin azalmasını ve ihracattaki artış eğilimimizin devam etmesini bekliyoruz” denildi. l Ekonomi Servisi THY’de Akgül soyadlı 49 kişi! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile aynı okulda okuduğu belirtilen Türk Hava Yolları (THY) İnsan Kaynakları Başkanı Ebubekir Akgül ile aynı soyadını taşıyan 49 kişinin THY’de çalıştığı iddia edildi. Airporthaber’in haberinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın mezun olduğu Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okuyan Ebubekir Akgül’ün, aynı zamanda THY’nin ortağı olan koltuk şirketi TSİ ve THY Spor Kulübü’nün de yönetim kurulu üyeliğini yaptığı kaydedildi. 2017’de, Akgül’ün iki kardeşinin de THY’de işe başladığı ve THY’nin psikolojik hizmetlerinin de Akgül’ün ağabeyi Ömer Akgül’e ait “Kim Psikoloji” adlı kuruma verildiği belirtilmişti. Kurumdaki kaç kişinin Akgül’ün akrabası olduğu bilinmezken THY, daha önce de Kartal İmam Hatip Lisesi’nden mezun olan kişilerin THY’de yöneticilik yapması ile gündeme gelmişti. CHP Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Tekin Bingöl, sosyal medyadan yaptığı paylaşım ile duruma tepki gösterdi. Bingöl, “Türk Hava Yolları’nda çalışan İnsan Kaynakları Başkanı Ebubekir Akgül’le aynı soyadına sahip 49 kişinin çalıştığı ortaya çıktı. Bilin bakalım Akgül kim? Bilal Erdoğan’ın Kartal İmam Hatip Lisesi’nden arkadaşı. Ülkenin tamamı eş, dost ve akrabaya peşkeş çekildi, milyonlar işsiz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet ‘İktisadi bağımsızlığın sembolüyüz’ Türkiye İş Bankası’nın 1924’te Gazi Mustafa Ke faaliyetlerini sürdürmek ve 96’ncı yılıyla ilgili açıkla mal Atatürk tarafından, “si hep ülke yararına tavır gös ma yapan Genel Müdür Ad yasi bağımsızlığın iktisa termektir” dedi. Bali ayrıca nan Bali, 1924’te çizilen yol di bağımsızlık ile perçinlen şunlara dikkat çekti: haritası doğrultusunda pu mediği sürece payidar ola Bankacılık, hizmet, tek suladan şaşmadan aynı ruh mayacağı” vizyonuyla ku noloji, fiyatlama ve fonlama la yürüdüklerini vurguladı. rulduğunu hatırlatan Ba politikaları ile pandemide Bankanın 26 Ağustos li, cam, tekstil, dokuma, şe iyi sınav verdi. ker fabrikaları, kömür iş n Pandeminin ardından üre letmeleri gibi ihtiyaç du timde yerelleşme eğilimi güç yulan her alanda ihtiyaçla lenecek ve ticarette coğrafi ya rı karşılayacak şekilde işti kınlığın önemi artacak. Bu iki rakleriyle ekonomiye katkı unsur, Türkiye’nin coğrafi ko sağlayan bankanın Türki numunun kıymetini daha da ye Cumhuriyeti’nin iktisadi artıracak. bağımsızlığının sembolü ol n Ekonominin reel olarak duğunu vurguladı. 2019’dakine yakın büyüklük Adnan Bali 546 milyar lira Aktifleri 546 milyar li te kalacağını tahmin ediyoruz. Ancak belirsizliğin bu derece yoğun olduğu ortamda aşa ra, özkaynağı 63 milyar li ğı yönlü riskleri göz ardı et ra olan bankanın, ekonomi miyoruz. nin tüm aktörlerine haziran n Hepimizin temenni sonu itibarıyla 445 milyar si hem Karadeniz hem TL destek sağladığını belir Akdeniz’de devam eden son ten Bali, “Stratejimiz, kısa daj faaliyetlerinin ülkemiz vadeli birtakım iniş çıkış ekonomisine fayda sağlaya lara bakmadan her zaman cak şekilde sonuçlar verme uzun vadeli bir perspektifle sidir. l Ekonomi Servisi Kapasitede artış sürdü Merkez Bankası’nın açıklamasına göre, “İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı” 2020 yılı ağustos ayında, bir önceki aya göre 2.6 puan artarak yüzde 73.3 oldu. Ancak bu oran geçen yılın aynı ayında yüzde 76.6 idi. Ağustos ayı kapsamında kapasite kullanımı; tüketim mallarında yüzde 67.7’den yüzde 69.9, dayanıklı tüketim mallarında yüzde 71.7’den yüzde 75.2, dayanıksız tüketim mallarında yüzde 66.9’dan yüzde 68.9’a çıktı. Yine, ara mallarda yüzde 73.3’ten yüzde 75.1’e, yatırım mallarında yüzde 69.8’den yüzde 70.7’ye yükseldi. Ağustosta ayrıca, mevsimsel etkilerden arındırılmış kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 2.3 puan artarak yüzde 73 oldu. l Ekonomi Servisi Türkiye’nin enerji sorunu Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, geçen hafta “Türkiye, tarihinin en büyük doğalgaz keşfini Karadeniz’de gerçekleştirdi” sözleriyle kamuoyunda bir süredir beklenmekte olan müjdeyi açıkladı. Erdoğan, 320 milyar metreküp doğalgaz rezervi bulunduğunu belirterek “Hedefimiz 2023’te Karadeniz gazını milletimizin kullanımına sunmaktır” dedi. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da söz konusu müjdeyi “Artık cari fazlayı ve döviz fazlasını konuşacağımız yeni bir dönem başladı” sözleriyle karşıladı. Müjdelenen doğalgaz rezervinin yatırım maliyetleri, Türkiye ekonomisine olası katkıları, rezervin kalitesi ve sürdürülebilirliği gibi konular uzmanlarca tartışılmakta. Hatta bu arada TPAO’nun Katar sermayesine devri ve olası ortaklık anlaşmalarına ilişkin haberler magazin basınımızda yer buldu. Bu yazımda söz konusu keşfin teknik yönlerinden ve ulusal ekonomi için anlamını yeniden tartışmaya açmak yerine, konunun başka bir boyutunu sizlerle paylaşmak arzusundayım: Küresel ekonomide ve Türkiye’de enerjinin deseni ve enerji güvenliği. Enerjinin üretiminde doğalgaz ve fosil yakıtlara dayalı üretimin sürdürülmesi sektörün küresel ölçekte yaşamakta olduğu gerçeklerle ne derece uyumludur? Örneğin, iklim değişikliği ve elektrik üretimi konusunda analizler gerçekleştiren düşünce kuruluşu EMBER, ağustos başında yayımladığı “Küresel Ölçekte Elektrik Sektörü Değerlendirme Raporu” başlıklı çalışmasında, 2020’nin ilk yarısında dünyada üretilen elektriğin yüzde 10’unun güneş ve rüzgârdan üretildiğini ortaya koyuyor; bu da geçen yılın ilk yarısına göre yüzde 14 artış anlamına gelmekte. Raporda analiz edilen 48 ülkede rüzgâr ve güneşten elde edilen elektrik, Paris Anlaşması’nın imzalandığı yıl olan 2015’teki yüzde 4.6’lık payının iki katına çıkmış durumda. Raporun verilerine göre rüzgâr ve güneş, 2020’nin ilk yarısında küresel ölçekte elektrik üretiminin yüzde 10.5’inden sorumlu olan ve üretimdeki payı 2019’a göre değişmeyen nükleer santrallar kadar elektrik üretti. GEMBER Raporu günümüzde birçok ülkede elektriğin yaklaşık onda birinin rüzgâr ve güneşten üretilmekte olduğunu belgeliyor: Çin (yüzde 10), ABD (yüzde 12), Hindistan (yüzde 10), Japonya (yüzde 10), Brezilya (yüzde 10) ve Türkiye (yüzde 13). AB ve İngiltere, sırasıyla yüzde 21 ve yüzde 33 ile önemli paya sahip. AB ülkeleri içerisinde Almanya yüzde 42’lik payıyla öne çıkıyor. Güneş ve rüzgâr teknolojilerinden uzak duran Rusya’da, elektriğinin yalnızca yüzde 0.2’si bu kaynaklardan karşılanıyor. Ancak EMBER Raporu’na göre küresel ölçekte gerçekleşen enerji dönüşümü iklim değişikliğini engellemek için kabul edilen 1.5 derece hedefine ulaşmak için yeterli değil. Bunun için kömürün elektrik üretimindeki payının önümüzdeki on yıl içerisinde yılda yüzde 13 azalması gerekiyor. Oysa, kömür üretimindeki düşüş, küresel salgının yaşandığı 2020’nin ilk yarısında dahi yalnızca yüzde 8 azalmış durumda. Bilim insanlarının uyarıları, 2030 yılında enerji üretiminde kömürün payının yüzde 6’yı geçmemesi gerektiğini gösteriyor. Türkiye’nin enerji gerçeği Nitekim, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından “Enerji, Ekoloji ve Toplumsal Barış” adı altında Aralık 2019’da düzenlenen 12. Enerji Sempozyumu sonuç bildirgesinde şu satırlara yer veriliyordu: “Fosil yakıtlardan, tükenmeleri beklenmeden, kesin bir şekilde vazgeçilmesi gerekmektedir. Kömür santrallarına alım garantileri verilmemeli, düşük karbon emisyonlu yatırımlar dışındakilere verilen teşvikler durdurulmalıdır. İşletmede olan fosil yakıtlı enerji santrallarının bir plan çerçevesinde tasfiye edilmesi sağlanmalıdır. Ancak bu tasfiye gerçekleştirilirken oluşan maliyetler faturalara yansıtılmamalı, kamu tarafından karşılanmalıdır. Enerjinin geleceği otonom, mikro ya da akıllı şebekeler ile düşük karbon emisyonlu enerji kaynaklarındadır. Enerjinin etkin ve verimli kullanımı sağlanmalı, enerji depolama teknolojilerindeki ArGe çalışmaları desteklenmeli, yenilenebilir enerjiye yönelik akademik çalışmalar geliştirilmelidir.” “Türkiye’de 80’li yıllarda ilk adımları atılan neoliberal dönüşümün enerji alanındaki izdüşümü, özellikle 2000’lerden sonra üretimden dağıtıma kadar enerjinin tüm alanlarının, özelleştirme ve serbestleştirme uygulamalarıyla biçimlendirilmesi olmuştur. Enerji bu dönemden sonra kamu hizmeti niteliğini yitirmiş ve ticari bir metaya dönüştürülmüştür. Uygulanan politikalar sonucunda dışa bağımlılık artmış, kamusal denetim kaybolmuş, parçalı yapı sebebiyle ortaya çıkan plansızlık kaynak israfına sebep olmuştur.” Diğer yandan, Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Grubu Başkanı Necdet Pamir’in “Enerji’nin İktidarı” başlıklı geniş araştırmasında vurguladığı üzere, “Türkiye’nin ‘yatırım nerede kârlıysa orada yapılır’ mantığıyla sürdürülen yanlış enerji politikaları aslında dünya ölçeğinde de kapitalizmin ‘her ne pahasına kâr’ hırsının izdüşümüdür.” Gezegenimizin kaynaklarını acımasızca sömüren ve ekolojik dengelerini tehdit eden daha çok sanayi, daha çok sermaye, daha çok kâr anlayışına dayalı enerji tüketimi, küresel ölçekte geri dönülmesi imkânsız bir tahribata yol açmaktadır. EMO Sempozyumu’nun son sözüyle, “Enerji tüm insanlığın değeridir ve bugünün yaşam koşullarında enerji kullanımı insanlığın temel bir gereksinimi olmuştur. Enerji artık bir insan hakkıdır, bu sebeple enerjinin temini, tüm aşamalarıyla kamusal hizmet niteliğinde olmalıdır.” HHH Bu hafta sonu “bizi yutmak isteyen kapitalizme ve boğmayı amaçlayan emperyalizme” karşı Anadolu halkının verdiği bağımsızlık ve kurtuluş mücadelesinin zaferle sonuçlanmasının doksan sekizinci yıldönümünü kutlayacağız. Tüm mazlum milletlere, ezilen halklara umut olsun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle