26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 3 TEMMUZ 2020 CUMA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ HABER Danıştay’da Ayasofya’nın ibadete açılması duruşması vardı. Karar sonraya bırakıldı CHP yeniden yapılanmalıdır Koronavirüs yaz kış dinlemiyor, hız kesmeden can almaya devam ediyor, yetmiyormuş gibi, ekonomik krizin üstüne tuz biber ekiyor. Kriz daha da keskinleşecek ve bu yaz eyyamı bahur sıcaklarından fazla yakacak görünüyor. Virüsün yanı sıra işsizlik beyaz ölüm olmuş, özellikle gençleri vurarak aramızda dolanıyor; avukatlar savunmanın hakları, barolar ve adalet için meydanları, işçiler güvenceleri olan kıdem tazminatı için sokakları dolduruyor, Suriye’de kimin eli kimin cebinde kimse anlayamıyor, Türkiye hâlâ orada ne yapmak istediğini bilmiyor. İç politikada, dış politikada, sosyal sorunlarda, kendi yol açtığı ekonomik kriz karşısında ne yapacağını bilemeyen iktidar, baskıyı artırdıkça artırıyor. Yaz çok sert geçecek görünüyor. Son yerel seçimlerde kurduğu ittifaklarla, gösterdiği adaylarla, kampanya sırasındaki tutumuyla, seçim sırasında ve sonrasında sandığa sahip çıkışıyla başarılı bir çizgi yakalamış olan CHP’nin metropol belediye başkanları halkın çoğunluğunun desteğini almış, kendilerini engellemek için elinden geleni ardına koymayan iktidara karşın pupa yelken gidiyor. Bu durumda, kıpırdamayan bir tek CHP’nin oy oranı oluyor. Parti ümit haline geldiği elverişli bir dönemde bile yüzde yirmiler bandından yüzde otuzlara bir türlü çıkamıyor. Salı günü bu tabloyu vermiş ve CHP’nin durumunun yönetimindeki bozukluktan çok yapısal çarpıklığından kaynaklandığını, bu konuda partinin yıllanmış ağır toplarından, avukat yazar eski CHP milletvekili ve grup başkanvekili Kemal Anadol’un CHPnin yeniden yapılanması konusunda bir çalışma hazırladığını ve bunu genel başkan ile parti yöneticilerine ilettiğini bildirmiştim. Kemal Anadol’un önerilerinin başında ilçe başkanlarından genel başkana kadar bütün yöneticilerin partinin üyeleri tarafından seçilmesi geliyor. CHP’de insanı şaşkınlıktan donduracak kadar akıl almaz delege dolaplarını anımsayanlar, Kemal Anadol’un delege döneminin çağdışı kaldığı yönündeki görüşlerinin gerekçelerini anlamakta zorlanmayacaklardır. Bu sütunda da çok kez belirtildiği gibi CHP’li delege ile CHP’nin potansiyel seçmeninin tercihlerinin çoğu kez birbirleriyle uyuşmadığı yadsınamaz bir gerçektir. Delege sisteminin geçmişte kaldığını saptayan Anadol, İnönü’nün partinin parlamentosu olarak gördüğü parti meclisinin üyeler tarafından genel başkandan önce seçilmesi ve her görüşü yansıtacak bir yapıya sahip olması gerektiğini söylerken, bu sonucu sağlamak üzere oy verenlerin özgür iradelerini en iyi yansıtan ve çok renkliliği sağlayan çarşaf listeyi öneriyor. HHH Partide son tahlilde genel başkanın iradesiyle seçilen genel merkez ve genel başkan sultasının son bulması ve halk ile kucaklaşmanın daha büyük ölçüde gerçekleşmesi için partinin bütün üyelerini gerek yönetim organlarının gerek milletvekili adaylarının seçiminde aktif hale getirmenin bir anlam taşıması için önşart yine CHP’nin büyük dertlerinden olan üye kayıt sistemindeki aksaklıkların giderilmesi ve yeni teknolojilerin sağladığı olanaklarla, daha sağlıklı şeffaf bir üye kayıt sisteminin yeniden yapılanmasının düzenlenmesidir. Yeniden yapılanmanın bir ayağı da, parti içi eğitimin etkinleştirilmesi. Partide göreve talip olanların parti içi eğitimlere aktif olarak yer almaları partinin daha katılımcı ve daha liyakat ölçütlerine cevap veren üye yapısına ulaşması ve daha geniş kitlelerle kucaklaşması açısından zorunlu. Hatta bu alanda parti okulunun geliştirilmesi bile etraflıca incelenebilir. CHP’nin bu hususları tartışmasının zamanı gelmiş görünüyor. Ama 37. olanağan kurultayın gündeminde bunlar yok. Şimdilik en büyük tartışma konusu bugünün koşulları altında kurultayın 2526 Temmuz günlerinde yapılmasının doğru olup olmadığı, Şahin Mengü bu konuyu yargıya taşıdı bile. Savcı: Dava reddedilsin AKADEMISYENLERDEN AÇIK MEKTUP Aralarında dünyaca ünlü Bizans ve Osmanlı tarihçisinin bulunduğu onlarca akademisyen bir açık mektup kaleme alarak, 1500 yıllık Ayasofya’nın statüsünün müze olarak korunması çağrısı yaptı. Akademisyenler, “Kanaatimizce temel mesele, ‘Ayasofya müze mi yoksa cami mi olsun’ değil, bilakis ‘Ayasofya’yı en iyi şekilde nasıl koruyabiliriz’ olmalı” dedi; “Endişemiz, süregelen ve halihazırda sadece ‘söylem münakaşa sı’ şeklinde seyreden tartışmaların Ayasofya’nın tarihi ve arkeolojik bulgularının zarar görmesi ve sanat eserlerinin gizlenmesi ile sonuçlanacak benzer şekilde özensiz ve yanlış müdahalelere maruz kalması” ifadelerini kullandı. “Ayasofya yerel ve bölgesel siyasete alet edilemeyecek kadar güzel bir anıt ve önemli bir tarihi belge” denilen açık mektupta şu çağrıda bulunuldu: “Birbiri ardına gelen Bizans, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyeti yönetimleri bu anıtı zamanın yıkıcı etkilerinden korumuş ve değerini sadece kendileri için değil, bizler de dahil olmak üzere bütün gelecek nesiller için muhafaza etmeyi başarmıştır. Mevcut Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bu korumacı ve sorumluluk sahibi idare geleneğini sürdürmesi, Bizans ve Osmanlı tarihi, kültürü ve sanatları üzerine çalışan bilim insanları için hayati öneme sahip.” l Haber Merkezi YUNANISTAN: AYASOFYA DÜNYA MIRASI ANITI Yunanistan Hükümet Sözcüsü Stelios Petsas, Danıştay’daki davanın görülmesinin ardından yaptığı açıklamada Ayasofya’nın bir dünya mirası anıtı olduğunu belirtti. Petsas, “ABD Dışişleri Bakanlığı da dahil olmak üzere birçok ülke Türkiye’yi, dünyadaki Hıristiyanlarla Türkiye arasındaki devasa duygusal uçurum yaratmama konusunda adımlar atması konusunda uyarıyor” dedi. ABD uyarmıştı ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, 1 Temmuz’da Ayasofya’nın müze statüsünün, tüm dünyadan insanların bu yapıya erişimi ni sağladığını kaydederek, “Türkiye Cumhuriyeti’ne katkıda bulunan inanç geleneklerine ve çeşitli tarihlere saygı sözünün örneği olarak, Türkiye hükümetini, Ayasofya’nın müze statüsünü devam ettirmeye ve burasının herkes için erişilebilirliğinin devamını sağlamaya çağırıyoruz” demişti. l ANKARA/Cumhuriyet 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada Danıştay Savcısı, “Ayasofya’yı açmak Bakanlar Kurulu’nun yani Cumhurbaşkanlığı’nın takdirindedir” dedi. Danıştay 10. Dairesi’nde, Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine ilişkin 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan dava kapsamında duruşma yapıldı. Duruşmaya, davacı Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği’nin Başkanı İsmail Kandemir, dernek avukatı Selami Karaman ve Cumhurbaşkanlığı avukatı katıldı. Danıştay 10. Dairesi Başkanı Yılmaz Akçil, ilk olarak avukat Karaman’a söz verdi. Karaman, müzeye dönüştürülme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, iptalini istedi. Danıştay’ın, Kariye Camisi’ni müzeye dönüştüren 1945’teki Bakanlar Kurulu kararını iptal ettiğini anımsatan Karaman, bunun emsal teşkil ettiğini vurguladı. Kararın yetki yönünden usule aykırı olduğunu savunan Karaman, karardaki imzanın Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ait olmadığını düşündüklerini söyledi. Dernek Başkanı Kandemir ise AYM’nin Atatürk’ün mirasına yönelik dokunulmazlık kararı verdiği ni anımsatarak, eşitlik ilkesi gereğince Fatih Sultan Mehmet’in mirası konusunda da bunun uygulanması gerektiğini dile getirdi. Kandemir, müzeye dönüştürülmesinin mülkiyet hakkına aykırı olduğunu öne sürdü. Daha sonra söz verilen Cumhurbaşkanlığı avukatı ise “Mahkemenin takdirine sunuyorum” dedi. ‘Aynı imza kullanıldı’ Söz konusu Bakanlar Kurulu kararının verildiği tarih itibarıyla hukuka uygun olduğunu bildiren Danıştay Savcısı görüşünde, “Ayasofya hakkındaki karar geçmişte Bakanlar Kurulu tarafından alınmıştır. Ayasofya’yı açmak Bakanlar Kurulu’nun yani Cumhurbaşkanlığı’nın takdirindedir, bu nedenle davanın reddi gerekir” dedi. Danıştay Savcısı ayrıca Bakanlar Kurulu kararındaki Atatürk imzasına ilişkin de değerlendirmede bulunarak, farklı yerlerde de aynı imzanın kullanıldığını söyledi. Danıştay 10. Dairesi Başkanı Akçil, kararın daha sonra açıklanacağını belirterek, duruşmayı sonlandırdı. l ANKARA/ Cumhuriyet Birçok belediyeyi CHP’ye kaptıran hükümet, yükselme şartlarını zorlaştırdı Bir set daha çektiler MUSTAFA ÇAKIR Seçimlerde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehiri CHP’ye kaptıran hükümet, belediyelerdeki memurların görevde yükselme ve unvan değişikliği yoluyla atanmalarını yeniden düzenledi. Aranan şartlar biraz daha zorlaştırıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı dün “Belediye ve Bağlı Kuruluşları İle Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliği” yayımladı. Yönetmelik ile belediye ve bağlı kuruluşları ile bunların kurdukları birlik, müessese ve işletmelerde 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’na tabi olarak görev yapan memurlardan görevde yükselme veya unvan değişikliği yoluyla atanacaklara yönelik kapsamlı düzenleme yapıldı. Yönetmeliğe göre görevde yükselme yoluyla atanacaklarda “son müracaat tarihi itibarıyla en az 1 yıl süreyle atamanın yapılacağı yerel yönetimde çalışmış olmak” şartı eklendi. Yönetmelikte, ŞEF OLABİLMEK İÇİN 24 YIL ŞARTI Şef kadrosuna atanabilmek için aranan şartlara da yenileri eklendi. Buna göre şeflik için, ayniyat saymanı, muhasebeci, kontrol memuru, eğitmen ile mühendis hariç en az önlisans düzeyinde öğrenim gerektiren unvan değişikliğine tabi kadrolarda en az 2 yıl, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, veznedar, ambar memuru, ayniyat memuru, belediye trafik memuru, bilet satış memuru, evlendirme memuru, gemi adamı, ko ruma ve güvenlik görevlisi, gişe memuru, memur, mutemet, sayaç memuru, tahsildar, şoför veya ortaöğretim düzeyinde öğrenim gerektiren uvan değişikliğine tabi kadrolarda en az 4 yıl çalışmış olmak gerekecek. Yönetmelik ile unvan değişikliği sınavına tabi olan kadrolara atanacaklarda aranacak genel şartlar da yeniden düzenlendi. Buna göre, bu kapsamda atanacak olanların tamamında, Devlet Memurları Yasası’nın 68. maddesinde belirtilen süreler kadar hizmeti bulunması şartı aranacak. Valiliğe yollanacak Yerel yönetimler bu yıl için 17 Temmuz’a kadar görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına tabi tutmak istediği personelin niteliklerini ve sayısını valiliklere bildirecek. Valiliklere gelen başvurular tek liste halinde en geç 24 Temmuz’a kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderilecek. daha önce sayılan alt görevlerde en az 1 yıl çalışmış olmak şartı vardı. Özel şartlar yenilendi Görevde yükselme sınavına tabi olarak atanacaklarda aranacak özel şartlar da yeniden düzenlendi. Buna göre, müdür ve şube müdürü kadrosuna atanabilmek için koruma ve güvenlik görevlisi amiri, şef, koruma ve güvenlik şefi, bando şefi, hukuk müşaviri, çözümleyici, uzman, sivil savun ma uzmanı, ayniyat saymanı, muhasebeci, kontrol memuru ile eğitmen kadrolarında veya ön lisans düzeyinde öğrenim gerektiren unvan değişikliğine tabi kadrolarda en az 2 yıl görev yapma şartı aranacak. Bunun yanı sıra, bilgisayar işletmeni, veri hazırlama ve kontrol işletmeni, veznedar, ambar memuru, ayniyat memuru, belediye trafik memuru, bilet satış memuru, evlendirme memuru, gemi adamı, koruma ve güvenlik görevlisi, gişe memuru, memur, mutemet, sayaç memuru, tahsildar, şoför kadrolarında veya ortaöğretim düzeyinde öğrenim gerektiren uvan değişikliğine tabi kadrolarda en az 6 yıl çalışmış olanlar da aynı hakka sahip olacak. Mahalli İdareler Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik’te aranan şartlar bu kadar detaylı ayrıntılandırılmamıştı. l ANKARA İSTANBUL SÖZLEŞMESİ AKP’den çıkış sinyali 30yerel TV’de yayımlanan bir programa katılan AKP Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, tüm siyasi partilerin tabanlarında İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması ya da revize edil Kurtulmuş mesi konusunda çok ciddi beklentiler olduğunu iddia etti. Kurtulmuş, “Aileye zarar verdiği konusunda endişeler var. Nasıl imzalamışsak, aynı şekilde bu sözleşmeden çıkılır” dedi. Bazı firmaların LGBT destek açıklamalarının sorulması üzerine Kurtulmuş, “Bu yaradılışa aykırı. Bir üçüncü cinsin ortaya çıkmasının ve bunun meşru legal hale getirilmesinin çabaları” dedi. l İç Politika AYM BAŞVURUYU KABUL EDILEMEZ BULDU Akşener’in MHP’den ihraç davası reddedildi ALİCAN ULUDAĞ nüstü genel kurula götür mek istemişti. Ancak ya Anayasa Mahkemesi, İYİ Parti Genel Baş şanan yargı krizi sonucunda kongre gerçekleşeme kanı Meral Akşener’in mişti. MHP Disiplin Kuru 2016’da MHP’den ih lu, bunun ardından 8 Eylül raç edilmesine karşı yaptığı başvuruyu 30 Hazi Akşener 2016’da Akşener’in parti üyeliğinden kesin çıkarma ran’daki toplantısında “konu ba cezasıyla cezalandırılmasına ka kımından yetkisizlik” gerekçesiy rar verdi. İhracın ardından kara le kabul edilemez buldu. rın iptali istemiyle Akşener’in aç Alınan bilgiye göre, Akşener’in tığı davayı Ankara 6. Asliye Hu davasının reddedilmesinin nede kuk Mahkemesi reddetti. Bunun ninin başvurunun “seçme ve se üzerine Akşener, AYM’ye birey çilme/siyasi haklardan” yapılma sel başvuruda bulunmuştu. Bu ması olduğu öğrenildi. Akşener, kararla, Akşener’in MHP’den ih 2016’da Devlet Bahçeli karşı racıyla ilgili iç hukuk yolu tüken sında aday olmuş, partiyi olağa miş oldu. l ANKARA CHP KURULTAYI İnce aday olmayacak MAHMUT LICALI CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’na kısa sü re kalırken genel baş kan adaylığı kulisleri de hareketlendi. Daha ön ce Genel Başkan Kemal İnce Kılıçdaroğlu’na iki kez rakip olan Mu harrem İnce, yakın çevresine şu an için genel başkanlık için aday olmaya cağını söyledi. İnce’nin pandemi şart larında kurultayın yapılmasını eleşti rerek, seyircisiz bir şekilde yapılacak kurultayda aday olmak istemediğini söylediği ifade edildi. İnce’nin yakın çevresine “Kapalı grup toplantısı gibi kurultay olmaz. Hem iktidar kurultayı diyeceksiniz hem de sizi iktidar yapa cak halk ve örgüt olmayacak” dediği öğrenildi. Aytuğ Atıcı’nın imza toplama çalışmaları sürerken, İlhan Cihaner ve Müslüm Sarı’nın değerlendirmelere de vam ettiği ifade edildi. l ANKARA KARAMOLLAOĞLU ‘Siyasi ayak içlerinde’ Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, “FETÖ’nün siyasi ayağının aranıyor olmasına şaşıyorum. Bunu yapan zaten AKP. Onların önünü açtılar. Başkalarında değil önce kendilerinde arasınlar” dedi. Madımak katliamının yıldönümünde televizyonda konuşan dönemin belediye başkanı Karamollaoğlu, “Madımak sizi utandırıyor mu” sorusuna “Niye beni utandırsın ki” yanıtını verdi. Yaşananların “kompo olduğunu” ileri süren Karamollaoğlu, “Katliamın sorumlusu bence derin devlet. O gün Sivas’ta çevik kuvvet kalmamış. Ölen ölmüştür, ben insanların kasıtla öldürdüğünü düşünmüyorum” diye konuştu. l Haber Merkezi ALİ BABACAN Sistemsizlik oluşturuldu DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, başkanlık sistemini eleştirerek, “2014’ten beri Türkiye’de kademeli bir otoriterleşme başladı. Likayatli insanlar yavaş ya Babacan vaş sistem dışına itildi. 15 Temmuz ile birlikte otoriterleşme meşru zemin kazandı. 2018’de ‘Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi’ adı altında sistemsizlik oluşturuldu” dedi. Karar TV’de konuşan Babacan, “Varlık Fonunu kapatacağız. Tam bir karadelik" dedi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle