28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 28 MAYIS 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER İnfaz düzenlemesinin ardından kadına şiddeti de içeren telefon hattına 2 bin 506 başvuru KADINLARIN ÇIĞLIĞI İnfaz düzenlemesinin ardından Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na 20 gün içinde kadına şiddetin de yer aldığı 2 bin 506 başvuru yapıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, şiddet mağdurlarının ulaşabileceği özel telefon hattının hâlâ açılmadığına, Alo 183’e MAHMUT salgın dönemindeki yoğunLICALI luk nedeniyle şiddet mağduru kadınlar tarafından ulaşmakta zorluk yaşandığına ve bu hattın yetersiz kaldığına dikkat çekti. CHP’li Karaca, infaz düzenlemesinde kadına şiddet faillerinin de tahliye edildiğine, bu durumun kadına şiddet riskini artırdığına dikkat çekti. Karaca konuyla ilgili Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verirken, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne de (CİMER) sorular yönelt Gülizar Biçer Karaca ti. CİMER’den gelen yanıtta, infaz düzenlemesinin Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından 15 Nisan – 5 Mayıs dönemini kapsayan 20 günlük dönemde Alo 183 hattına 2 bin 506 başvuru yapıldı. Başvurular sırasıyla en fazla İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Gaziantep’ten oldu. Karaca’nın şiddet mağduru kadınlarla KATIL BOKSÖRÜN 14 SUÇ ‘KAYDI’ VAR Muğla’da sevgilisi Zeynep Şenpınar’ı (24) öldüren boksör Selim Ahmet Kemaloğlu’nun son 9 yılda kasten yaralama ve cinsel saldırı gibi suçlardan 14 ayrı suç kaydı olduğu ortaya çıktı. Halen yoğun bakımda bulunan Kemaloğlu’nun son olarak 28 Ağustos 2019’da “cinsel saldırı ve kasten yaralama” suçundan gözaltına alındığı ve savcılıktaki ifadesinin ardından serbest bırakıldığı kaydedildi. l DHA ilgili infaz düzenlemesinin ardından salıverilen failler hakkında bilgilendirme yükümlülüğünün zamanında yerine getirilip getirilmediği konusundaki sorusu ise yanıtsız kaldı. Karaca, faille mağdurun aynı evde kalmak zorunda olması gözetilerek özel tedbirler alınıp alınmadığı, salıverilen faillerin sayısı ve illere göre dağılımının ne şekilde gerçek leştiği, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yıl başında çıkarılan genelgenin etkin uygulanıp uygulanmadığı, sığınma evlerine yerleştirilen kadın sayıları gibi sorularına da yanıt verilmedi. Karaca, sorularına yanıt verilmemesini, “Bakanlık ya veri tutmuyor ya almadığı önlemleri itiraf etmekte zorlanıyor. Saraydan gelen talimatları uygulamak için yarışa girenler kadına yönelik şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesinde etkin ve somut adım atmıyor” şeklinde değerlendirdi. Bakanlığın şiddetle ilgili doğrudan bir özel hattı olması gerektiğini vurgulayan Karaca, “Bakanlık, şiddet nedeniyle bu hattı arayan kadınların illerinde Emniyet, Jandarma, Bakanlık ilgili birimlere yönlendirildiklerini söylüyor. İçişleri, Adalet ve ilgili bakanlıklarla şiddetin yaşandığı acil durum sonrası sürecin ne şekilde işlediğinin koordinasyonla takibi gerekiyor” dedi. l ANKARA Rosa Kadın Derneği soruşturmasında tutuklanan Gönül Aslan’ın bebeğinin sağlık sorunları var 3.5 yaşında cezaevine girdi SEYHAN AVŞAR Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Rosa Kadın Derneği’ne yönelik yürüttüğü soruşturma nedeniyle tutuklanan Bağlar Belediyesi Meclis üyesi Gönül Aslan ve bakacak kimsesi olmadığı için cezaevine giren 3 buçuk yaşındaki Dilgeş bebek cezaevinde 6. gününü tamamladı. Koronavirüs salgının tüm dünyayı etkisi altına aldığı şu günlerde böbrek yetmezliği hastası olan Dilgeş bebeğin cezaevine konulmasına tepki gösteren avukat Berdan Acun, müvekkili Gönül Aslan’ın tutuklama kararına itiraz etti. Dilgeş bebeğin babasının yurtdışında olduğunu ve bakacak kimse olmadığı için annesiyle beraber cezaevine girdiğini belirten avukat Berdan Acun, “Anne Gönül Aslan örgüt üyeliği iddiasıyla tutuklandı. Ancak dosyadaki hakkında yer alan iddialar ise bir kadın derneğinin üyesi olmak. Bu dernek halen faaliyette ve legal bir dernek. Bu derneğin düzenlediği eylem ve etkinliklere katılmak suçlama konusu edildi” dedi. Cezaevi koşullarının çocuklar için uygun olmadığına dikkat çeken Acun, “Dilgeş’in sağlık problemleri var. Bu nedenle annesi tedirgin. Özellikle pandemi sürecinde cezaevlerinin durumu ortada. Çocuk büyük bir risk grubunda. Şu an ise Dilgeş ve annesi karantinadalar. Karantina süreci tamamlanınca koğuşa geçecekler” diye konuştu. Bu arada, HDP Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Dilgeş bebek ve annesinin tutuklanmasını Meclis’e taşıdı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle önerge veren Tosun, “Gözaltına alınan kadınlara; kadın örgütleri ve hareketlerinin etkinliklerinin ve dayanışmalarının suç unsuru sayılmasının gerekçesi nedir? Türkiye’de kadınların dayanışma içerinde bulunmaları yasak mıdır Dilgeş’in tedavi edilebilmesi için bir girişimde bulunacak mısınız?” diye sordu. Sanatçı Nazan Öncel, Dilgeş bebeğin cezaevine konulmasına sosyal medyadan tepki gösterdi. l İSTANBUL Polis engelinde KARANFIL Cumartesi Anneleri, mücadelelerinin 25. yılında kendilerine yasaklanan Galatasaray Meydanı’na polis engeline rağmen karanfiller bıraktı. Gözaltı ve faili meçhul cinayetlerle öldürülen yakınları için 27 Mayıs 1995’te Galatasaray Meydanı’nda “Kayıplar bulunsun failler yargılansın” diyerek oturmaya başlayan Cumartesi Anneleri’nin mücadelesi 25. yılına girdi. Eylemlerinin 700’üncü haftasından bu yana Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmeleri engellenen Cumartesi Anneleri, 25. yılları dolayısıyla meydanda açıklama yapmak istedi. İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri’nin de destek verdiği anneler, yine polis engeli ile karşılaştı. Meydanın girişinde önleri kesilen anneler, bunun üzerine yanlarında getirdikleri karanfilleri bariyerlerin üzerinden meydana attı. Karanfilleri atılırken “Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz, kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz” sloganları atıldı. l İSTANBUL TSK 22. GENELKURMAY BAŞKANI KARADAYI Karadayı Son yolculuğuna uğurlandı Tedavi gördüğü hastanede önceki gün yaşamını yitiren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 22’nci Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı dün son yolculuğuna uğurlandı. Bir süredir kanser tedavisi gören emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, önceki gün tedavi gördüğü hastanede çoklu organ yetmezliği ve septisemi nedeniyle hayatını kaybetmişti. Karadayı’nın cenazesi tedavi gördüğü özel hastanenin morgundan alınarak, Abdülhamit Han Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna götürülmüştü. Karadayı için dün hastane bahçesinde askeri tören düzenlendi. Törene Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güner ile aile yakınları katıldı. Törende Karadayı’nın ailesi başsağlığı dileklerini kabul etti. Çengelköy Mezarlığı’na getirilen Karadayı’nın naaşı basına kapalı düzenlenen cenaze töreniyle toprağa verildi. l DHA CHP LİDERİ KILIÇDAROĞLU: ‘Darbeye karşıyız’ demeleri aldatmaca CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından 27 Mayıs’ın 60. yılı nedeniyle açıklamada bulundu. “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyen Kılıçdaroğlu, “Millet iradesi üzerinde ne askeri ne de sivil darbecilerin vesayetini kabul etmiyoruz. 59 yıl önce kaybettiğimiz Menderes’i, Zorlu’yu ve Polatkan’ı rahmetle ve saygıyla anıyoruz. Şunu bütün vatandaşlarımın bilmesini isterim. Darbe hukukunu tahkim edenlerin, güçlendirenlerin ‘biz darbelere karşıyız’ demeleri tam bir aldatmacadır” ifadelerini kullandı. l ANKARA/ Cumhuriyet İBB BAŞKANI İMAMOĞLU: İradeyi yok saymak kabul edilemez İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 27 Mayıs 1960 ihtilalinin 60. yıldönümünde Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’yu sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile andı. İmamoğlu yaptığı açıklamada, “Halkın iradesini yok sayan hiçbir müdahale kabul edilemez ve eninde sonunda tarih önünde yargılanır. Aslolan seçimle gelenin seçimle gitmesidir. 27 Mayıs darbesinin yıldönümü vesilesiyle Adnan Menderes ve arkadaşlarını rahmetle anıyorum” dedi. l İç Politika 27 Mayıs’ın yıldönümünde Erdoğan ve Bahçeli kurdeleyi birlikte kesti Yassıada ziyarete açıldı 27Mayıs 1960 ihtilalinin ardından eski başbakanlardan Adnan Menderes ve arkadaşlarının idamıyla sonuçlanan yargılamaların yapıldığı Yassıada dün, Demokrasi ve Özgürlükler Adası olarak açıldı. Adanın açılışına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli özel bir tekneyle geldi. Erdoğan ve Bahçeli’ye, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Meclis Başkanvekili Celal Adan, AKP Milletvekili Binali Yıldırım ile eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman, bakanlar, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da eşlik etti. Erdoğan ve Bahçeli ile beraberindekiler ilk olarak adadaki 27 Mayıs Müzesi’ni gezdi. Yargılamaların yapıldığı müzede incelemelerde bulunan Erdoğan ve Bahçeli, daha sonra “Dünden Bugüne Yassıada” belgeselini izledi. Erdoğan ve Bahçeli ardından Adnan Menderes’in doğduğu evin benzerinin yer aldığı “Aydın Evi”ni ziyaret ederek, fotoğraf çektirdi. Adanın açılış töreninde ilk olarak konuşan Bahçeli,“Burası milli hafızalara kazınmış alacakaranlık bir devrin, hukuk kisvesiyle demokrasiye vurulan paslı zincirlerin simgeleşmiş yeridir. Yassıada’da hukuka deli gömleği giydirilmiştir. Adaletin fişi çekilmiş, Türkiye’nin bir dönemi delik deşik edilmiştir. Demokrasi ve Özgürlükler Adası’nın resmi açılışıyla geçmişin kötü anıları geleceğin kutlu hedef Erdoğan’ın, açılış töreninde orta sıralarda oturması ve diğer katılımcıların aksine maske kullanmaması dikkat çekti. Erdoğan, açık havadaki etkinlikler sırasında ise kısa bir süre maske taktı. leriyle berhava edilecektir”dedi. ‘Hukuk cinayeti’ Erdoğan da “Aslında burada yapılan iş yargılama değil, darbe yaparak anayasayı çiğneyenlerin ülkenin meşru yöneticilerini anayasayı ihlal ithamıyla giriştikleri bir hukuk cinayetiydi. Burası geçmişten bugüne verilen istiklal ve istikbal mücadelesiyle gönüllerdeki hasbi sevginin nişanesi olacaktır”diye konuştu. Konuşmasında CHP’yi de eleştiren Erdoğan,“ 1950’lerde gittiği seçimlerde, milletin iradesini kırmaya CHP’nin faşizan yöntemleri dahi engel olamadı. İftiraya kadar her yolu mübah sayan kirli bir siyaset anlayışına yöneldiler. Meclis’i itibarsız hale getirmekten, darbe çığırtkanlığı yapmaktan bile asla çekinmediler. Her türlü felaketi, kendilerine iktidar yolu açacak bir fırsat olarak sevinçle karşıladılar. Menderes’e hangi inançla saldırırlarsa, Cumhur İttifakı’na aynı nefretle yöneldiler. Türk milleti 15 Temmuz darbe girişiminde, sokaklarda hainlere karşı mücadele ederken tankları alkışlayanlar, televizyon başında sonucu bekleyenler bunlardı. Hepsi de 15 Temmuz’a tiyatro diyerek, milletimizin destansı mücadelesini küçümsemeye çalışır”ifadelerini kullandı. Daha sonra Erdoğan ve Bahçeli, törenle açılış kurdelesini kesti. l İç Politika AKPMHP’nin hazırlığı 12 Eylül’den de geri! 12 Eylül Anayasası’nın üçte ikisi değişti ama ruhu halen duruyor. Ne ruhmuş ama... Anayasaya hükmetme gücünü eline alan, önce ne kadarı işime yarıyor diye bakıyor. Değiştirilmesi şart olanları kendine göre düzenliyor. İşine gelmeyenleri de “anayasada devrim yapıyoruz” deyip kendine benzetiyor. AKP’nin bugüne kadar yaptığı bu... 177 maddelik 12 Eylül Anayasası Kenan Evren’e göre düzenlenmişti. Anayasa kabul edilirse cumhurbaşkanı olacaktı. O hangi yetkiyi ne kadar kullanmak isterse, onlar cumhurbaşkanına verildi. 8 Kasım 1982’de halkoylamasına sunulan 12 Eylül Anayasası yüzde 8.63 hayır oyuna karşılık yüzde 91.37 evet oyu ile kabul edildi. 12 Eylül rejimi, evet oyunun yüksek çıkması için her yolu denedi. Ancak evet oyunun bu kadar yüksek çıkmasında tek etmen bu değildi. Evet çıkarsa, hemen yeni siyasi partiler açılacak, yeniden demokrasiye geçilecekti. Halkın önemli bir dilimi, askeri rejimin bir an önce bitmesi arzusuyla evet dedi. İkinci 12 Eylül olan, 12 Eylül 2010 referandumunun içine de halkın beklentisi olabilecek maddelerin arasına yargıyı FETÖ’ye teslim eden maddeler serpiştirilmişti. Mantık değişmiyor! HHH Yamalı bohçaya dönen 12 Eylül Anayasası’nın maddelerinden biri milletvekillerinin parti değiştirmesine yönelikti. Bunu yasaklamak gerektiğini düşündüler. Böyle bir madde koydular. Ancak 1983’te yeniden başlayan çok partili yaşamda bunun “çaresi” bulundu. Evet, milletvekilinin parti değiştirmesi yasaktı ama bir partinin ötekiyle birleşmesi yasak değildi! Bu maddenin kaldırıldığı 1995 yılına dek, salt parti değiştirmek için 20’ye yakın hülle partisi kuruldu. Başka partiye geçmek isteyen bir ya da birden fazla milletvekili önce bir parti kuruyordu. Ortalama bir hafta içinde o parti arzu edilen partiye katılma kararı alıyordu. Doğal olarak milletvekili de oraya katılmış oluyordu. Şimdi AKPMHP’nin pişirmeye çalıştığı değişiklikle, parti değiştirmek yeniden 12 Eylül gibi yasak hale getirilmek isteniyor. Daha ötesi değişim için parti kurmak da yasaklansın diyorlar! Yakın geçmişte parti değiştirme işi sulandırıldı mı? Evet... “Fırıldak Kubi” lakaplı Kubilay Uygun hâlâ belleklerde. Dokuzuncu parti değişikliğinde fıkrası üretilmişti. Eşi evden çıkarken sormuş; “Bugün hangi partiye geçeceksin!” Ancak AKPMHP’nin aniden bu yasağı gündeme getirmesi, Fırıldak Kubi olayından daha trajikomik bir nedenle. Seçime girmesini istemedikleri partilerin hiçbir yöntem üretememesi için buna sığınıyorlar! HHH Meclis, 2 Haziran Salı günü açılacak. İktidar yayın organlarına göre bu yasak ilk gündeme gelecek konular arasında. Ne salgının yaralarını sarma, ne ekonomideki olumsuz havayı giderme... Öncelik neden bu? Görünen o ki, iktidardan kopmanın daha çok olacağını, bunun iktidar değişikliğine yol açacağını düşünüyorlar. Söz konusu değişiklikleri gündeme getirmek başlı başına bunun kabulü. Bir başka kabul de şu: Erken seçim tartıştırmalarını sürdürmek! İktidar bunu yaparak hem salgının sonuçlarının daha az konuşulmasını sağlamaya çalışıyor hem de iktidar seçeneğinin motor gücü olarak CHP’nin kurultay gündemini sallantıda tutuyor. 2017 referandumunda kabul edilen değişikliklerle 6 ay içinde yeni sisteme uyum için iki binden fazla yasanın çıkması, TBMM içtüzüğünün yeni duruma uyarlanması gerekiyordu. Bütün bunları bırakıp seçime girecekgirmeyecek partileri şekillendirmeye çalışmanın 12 Eylül kafasından ne farkı var? Katar’dan neyin karşılığı geldiği açıklanmayan 15 milyar dolarla ekonominin dönmesi mümkün değil. Normalleşme adımları, çarkları eskisinin en çok dörtte biri kadar döndürebilir. Bu ortamda iktidar için geriye tek seçenek kalıyor: Muhalefetin çanına ot tıkayıp, açlık ve güvenliği mutlak sorun yapmak, halka “ben gidersem bunu da bulamazsınız” korkusu salarak seçime gitmek! DAVUTOĞLU, ERDOĞAN’A SESLENDI: Sessiz kalamaz Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin partisine ilişkin söylediği “FETÖ projesi” iddiasına karşı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a seslendi. Davutoğlu, “FETÖ’yle PKK ile mücadelede bütün varlığını ortaya koymuş bir Başbakana böyle bir itham yapılmaz. Daha acı olan bütün mücadeleyi birlikte yürüttüğümüz devlet yetkilileri sayın Bahçeli’nin bu ithamına karşı da sessiz kaldılar. Bizimle birlikte devlet görevi yapmış olan bu mücadelede omuz omuza yürüdüğümüz insanların, bu mücadele içinde o zaman yer almamış bir siyasetçinin ithamı karşında sessiz kalması da beni derinden yaralamıştır. Sayın Cumhurbaşkanı böyle itham karşısında sessiz kalamaz, kalmamalı” dedi. Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu’nun anıt mezarlarını ziyaret eden Davutoğlu, Akın Öztürk’le ilgili MİT raporu olup olmadığı sorusu üzerine, “O kişinin görev değişiminde MİT tarafından devlet kurumlarından gelen raporların etkisi olmuştur” ifadelerini kullandı. l ANKARA/ Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle