28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 14 MAYIS 2020 PERŞEMBE EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER TELE 1’e verilen cezaya şerh koyan mahkeme başkanı Sayın’dan Ebubekir Şahin’e sert eleştiri: Ayrıntılar Basın, Kılıçdaroğlu, özgürlük... Cumhuriyet büyük badireler atlatarak geldi bugüne. Darbeler, faşist saldırılar, gerici ayaklanmalar ne ararsanız, hepsi oldu. Gazetesi de aynısını yaşadı! Hasan Cemal “Cumhuriyet’i Çok Sevmiştim” diye yazdı, okuyana “keşke sevmeseymişsin” dedirten kitaptı. Ne etik, ne yazınsal ölçüsü vardı. Cemalgiller kılık değiştirip yine ele geçirmeye çalıştılar Cumhuriyet’i. “Özgürlük” diye Gül pazarlamacılığı yapmaya dek vardırdılar işi. Garip günlerden geçiyoruz. Erdoğan’ın “Hasan Abi” diye hitap ettiği Cemal bu günlerde mustarip. Kılıçdaroğlu ile birlikte “Adalet Yürüyüşü”ne bile katıldı. Hak arayana ne diyeceğiz, lakin belleğimiz sağlam, unutmayız. Liberallerin İslamcılarla kol kola girip kendi dışındaki herkese “darbeci” diyerek hedef gösterdiklerini nasıl unutalım? Kavramların içi boşaldı, “Vesayeti yıkıyoruz” diyerek hepimizi esir ettiler. Şimdi de önüne gelen “darbeci” oldu. Basın özgürlüğü ve ikiyüzlülük “Basın Özgürlüğü” öteden beri büyük dert. Büyük basın kuruluşlarında yöneticilik yapanların bugün isyanını görünce acı gülümseme yerleşiyor yüzüme. Patron tetikçiliği yapanlar, sendikaları kapatanlar, emekçiyi sömürenler şimdi şikâyetçi! Belleğimiz diri. Dün ülkücü olup şimdi solculuğa soyunanları, siyasal İslamcıların peşine takılanları, FETÖ ekibiyle kanka olanları unutmuş değiliz. Şimdi muhalif maskesine bürünüp sağa sola iftira atanları da elbette! Nasıl “kandırıldık” demek geçmiş suçları affettirmezse şimdi geniş kesimlere katılıp yalancı muhalefet edenleri de unutmuyoruz. Kincilikle aptallık arasında ince çizgi vardır. Geçmişte İslamcı gazetelerde üst düzey görev yapan, patronun emirleriyle siyasete yön verenlerin kimseye verecek aklı yoktur. Güç olan, bugün AKP baskısı karşısında, tüm bu kişileri bilip öncelik gereği susmak zorunda kalmaktır. Düzen artıklarını elbette yazdık aklımıza! Halk TV cezası Cumhuriyet gazetesi tarihsel görevini yerine getiriyor. Bugün onu okumadan dünya, memleket hakkında fikir sahibi olmak mümkün değildir. Geçen sene atılan tüm iftiralar bertaraf edildi, hakikat gün gibi çıktı ortaya. Uçucu popülerliğe yüz vermedi koca çınar. Tarihin yüklediği görevi sürdürmektedir. Toplumsal olaylar, siyasal ortam bazen sorumluluk verir, iyi kullanırsanız şanstır bu. Gezi sürecinde Halk TV bu rolü üstlendi. Tüm basın, korkuyla sinmişken halkın televizyonu oldu. Elbette her yayıncı da yaptıkları/yapmadıklarıyla sorumludur. HHH Halk TV cezası halka verilmiştir. Gezi’den bu tarafa gelinen sürecin sonudur. Hukuksuzdur. Toplumun nefes kanalları kapatılmaktadır. Böyle zamanlarda ilkesel davranmak gerekir. Süreci fırsata döndüren iftiracılara karşı uyanık olmak zorunludur. İktidar sopasına, pusuda bekleyen çakallar eklenir. Elbet tümünün farkında olarak tutum takınmak gerekir. AKP, topluma öyle büyük hasar verdi ki kimse önemli meseleleri konuşmaya zaman bulamıyor. Kaba tartışmalar, bölünmeler tam da baskıcı yönetimlerin tercihidir. Çokseslilik, ifade özgürlüğü türü kavramları masaya yatırmak olanaksız hale geldi. İslamcılık, ırkçılık, piyasacılık kör ediyor toplumu. Bir de doğa olayları, salgınlar eklenince tabloya, hep ertelemek zorunda kalıyoruz öze dair sorunları. Kılıçdaroğlu olgunluğu Son yazımda Kılıçdaroğlu’nu eleştirip sorular yöneltmiştim. Ardından konuştuk, Halk TV’ye davet ettim, “Memnuniyetle” dedi. Bir iki gün içinde yayını yapacağız. Bu örnek yeterince önemli göstergedir. Ana muhalefet liderine, muhalif gazeteden soru yöneltiyorsunuz, yanıtları muhalif ekrandan alacaksınız. Cumhuriyet, Halk TV ve CHP Genel Başkanı. HHH Soru sormak gazetecinin ilk görevidir. Toplum adına yapar bunu. Elbette hepimiz bir dünya görüşüne sahibiz, ancak bu herkese soru yöneltmemize engel değil. Bugünlerde iki tür gazeteci var: Hakikatin üstünü örtenler ve açığa çıkarmak için çabalayanlar. Elbet birincisine gazeteci denemez! Hakikati toplum adına arayan kişiye hem iktidarın hem muhalefetin hem de toplumun gereksinimi var. Bunun için savaş veriyoruz. Şimdi suyu bulandıran fırsatçılar var diye bundan vazgeçilemez. Zaman sarsılmaz terazisiyle hepimizi tartıyor. AYM’den Saray lehine iki karar Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumhurbaşkanlığı Yüksek istişare Kurulu (YİK) üyelerine yapılacak ödemelerin Cumhurbaşkanınca belirlenmesini ve Yüksek Askeri Şura’nın (YAŞ) sekreterya işlerinin Cumhurbaşkanınca belirlenecek bir merci tarafından yürütülmesine ilişkin kararnamelerin iptali talebini reddetti. CHP’nin başvurularını karara bağlayan AYM, Cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnameleri (CBK) çıkarabileceği, temel haklar, kişi hakları ve ödevleri ile siyasi haklar ve ödevler konusunda kararname düzenleyemeyeceği vurgulandı. AYM’nin her iki kararına da Başkan Zühtü Arslan muhalif kaldı. Arslan, YAŞ sekreteryasına “Anayasada kanunla düzenlemesi öngörülen konularda CBK çıkarılamayacağı” gerekçesiyle muhalif kaldı. Arslan, YİK ücretlerine ilişkin şerhinde ise “YİK üyelerine yapılacak ödemelerin mülkiyet oluşturduğu, temel hak ve özgürlükler kapsamında kalan mülkiyet hakkının da CBK ile düzenlenemeyecek yasak alan kapsamında kaldığını” belirtti. YİK üyelerinin maaşı 13 bin lira olarak belirlenmişti. l ANKARA/Cumhuriyet RTÜK yasayı ihlal etti Ayrıntılar Ayrıntılar Ankara 12. İdare Mahkemesi, TELE 1’de yayınlanan Can Ataklı’nın programına RTÜK ta rafından 5 kez yayın durdurma ceza sı verilmesine karşı açılan davayı red detti. Karara muhalefet eden mahke me başkanı Fetih Sayın, kararın alınış ve tebliğ ediliş şeklini eleştirirken “Ba ğımsız idari otorite vasfın daki davalı idarenin ey lem, işlem ve kararların da uzmanlıktan uzaklaştı ALICAN ULUDAĞ ğı, profesyonelce bir davranış sergilemediği, tarafsızlık algısına ağır darbe vur duğu görülmektedir” dedi. Kararın ifa de özgürlüğüne ağır müdahale olduğu nu vurgulayan Sayın, bağımsız ve taraf sız olması gereken RTÜK Başkanı Ebu bekir Şahin’in davacı kanal tarafından “tarafsızlığını yitirmekle” suçlandığına dikkat çekti. RTÜK, 23 Mart’ta TELE 1’de yayımla nan “Gün Başlıyor” adlı programda Can Ataklı’nın Milli Eğitim Bakanlığı’nın TRT EBA TV’de türbanlı öğretmene gö Ankara 12. İdare Mahkemesi Başkanı Sayın, RTÜK Başkanı Şahin’in “tarafsızlığını yitirmekle” suçlandığına işaret ederek “Dava konusu kararın alınış ve tebliğ sürecinin anayasa, yasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğu, adil yargılanma ilkesine aykırılık taşıdığı açıktır” saptamasını yaptı. rev vermesini eleştirdiği gerekçesiyle kanala üst sınırdan 5 kez program durdurma ve 25 bin 881 TL idari para cezası verdi. Ankara 12. İdare Mahkemesi, TELE 1’in avukatı Şükrü Evrim İnal’ın açtığı davada RTÜK kararının yürütmesinin durdurulması talebini 17 Nisan’da oyçokluğuyla reddetti. Kararı veren mahkemenin iki kıdemsiz hâkimi, gerekçede hukuki bir değerlendirme yapmadı. Ancak mahkeme başkanı Fetih Sayın, buna karşı 9 sayfalık çarpıcı bir muhalefet şerhi düştü. RTÜK’ün bağımsız idari otorite (BİO) olduğuna işaret eden Sayın, BİO’ların en temel özelliklerinin bağımsızlık, tarafsızlık, uzmanlık ve profesyonellik olduğunu vurguladı. Sayın, RTÜK’ün 23 Mart tarihli programa 2 gün sonra ceza verdiğini ve bunu 3 Nisan’da kanala elden tebliğ ettiğini anımsattı. Sayın, bağımsız ve tarafsız olması gereken RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in, konu henüz kurumun ilgili daire uzmanlarınca incelenmemişken medyaya yansıyan ifadeleri nedeniyle davacı tarafça, “tarafsızlığını yitirdiği, hasmane bir tutum aldığı, ‘ihsası rey’ niteliğindeki açıklama yaptığı” şeklinde eleştirildiğine dikkat çekti. Mahkeme başkanı Fetih Şahin, “Yaşanan tüm bu hususların da bağımsız idari otorite vasfındaki davalı idarenin eylem, işlem ve kararlarında uzmanlıktan uzaklaştığı, profesyonel bir davranış sergilemediği, tarafsızlık algısına ağır darbe vurduğu gö rülmektedir. Dava konusu kararın alınış ve tebliğ sürecinin anayasa, yasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün ihlali niteliğinde olduğu, adil yargılanma ilkesine aykırılık taşıdığı açıktır” tespitini yaptı. Dava konusu yayında, türbanlı öğretmenin görüntüsüne yer verilmediğini anımsatan Sayın, konuşmada eleştirilen konunun herhangi bir dini inanış, dini yaşam tarzı değil, Bakanlığın icraatı olduğunu ifade etti. Sayın, şunları kaydetti: “Açıklanan nedenlerle, nesnel değerlendirmelerden yoksun dava konusu kurul kararının hak arama özgürlüğü, adil yargılanma ilkesi yanında özellikle sebep unsuru yönünden hukuka ve mevzuata açıkça aykırı olduğu, uygulanmakla etkisi tükenecek nitelikte olması, ifade özgürlüğüne ağır müdahale niteliğinde olması nedenleriyle telafisi güç sonuçlar doğuracağı, yürütmenin durdurulması isteminin kabulünün gerektiği düşüncesiyle karara katılmıyorum.” l ANKARA MESLEK ÖRGÜTLERİ VE BAROLARDAN İKTİDARA ‘DÜZENLEME’ TEPKİSİ Emek örgütlerine saldırı alışkanlık oldu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, baro ve meslek örgütlerinin seçim sisteminde değişiklik yapılması yönündeki açıklamalarına tepkiler sürüyor. İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası ve TMMOB İl Koordinasyon Kurulu ortak açıklama yaptı. Açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiği günden bu yana kamu kurumu niteliğindeki emek ve meslek örgütlerini, yıllardan beri çeşitli gerekçelerle kurumlarımızı hedef almayı bir alışkanlık haline getirdiği vurgulandı. Toplantıya İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Barlık Obuz, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu İzmir Temsilcisi Melih Yalçın katıldı. Meslek örgütleri adına yapılan ortak açıklamada, “Özelleştirme uygulamalarına karşı çıktığımız, kentsel mekânlarımızı, hukukun üstünlüğünü, halk sağlığını koruduğumuz, barışı savunduğumuz için kurumlarımızı hedef alan Cumhurbaşkanı, bu sefer de savunduğumuz değerler nedeniyle bizi tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı’nın meslek örgütlerini hedef alan açıklamaları, antidemokratik ve otoriter bakış açısının yansımasıdır. Kendisi dışında hiçbir görüş ve anlayışa tahammülü olmayan, kendi fikirlerini anayasadan ve hukuktan üstün gören bu anlayışın demokrasiyle bağdaşması mümkün değildir. Demokratik seçimler ile kazanamadığı kurumları, devletin tüm olanaklarını kullanarak işleyemez hale getirmek, gerekirse kayyımlar eliyle o makamları işgal etmek, AKP’nin yönetme biçimi haline gelmiştir. Cumhurbaşkanı, baskı ve Yalçın Obuz Yücel İzmir Barosu Başkanı Yücel, İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Obuz, TMMOB İl Koordinasyon Kurulu İzmir Temsilcisi Yalçın basın toplantısı düzenledi. İKTIDAR SALGINI FIRSATA ÇEVIRDI BEKİR ŞAHİN Gaziantep’te 37 meslek örgütü ve sivil toplum kuruluşu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baro ve meslek örgütlerinin seçim sisteminde değişiklik yapılması yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi. Gaziantep Akademik Meslek Odaları Birliği (GAMOB) ve STK Platformu Sözcüsü GaziantepKilis Tabip Odası Başkanı Dr. Ramazan Sürücü, ketteki meslek örgütleri adına yaptığı açıklamada, iktida rın salgın sürecini fırsata çevirip demokrasi dışı girişimlerde bulunduğunu belirtti. Sürücü, “Geçmişte akademik meslek odaların etki ve yetki alanları daraltılarak etkisizleştirilmeye çalışılmışken bu kez de seçimle işbaşına gelen özerk demokratik mesleki yapılar, seçim yöntemlerine müdahale ve diğer yollarla bertaraf edip işlevsizleştirmek ve tamamen tasfiye edilmek istenmektedir. Hiç kimsenin ne akademik meslek odalarının emeğini ne de ülkemizin demokrasi birikimini yok saymaya hakkı yoktur” dedi. zor yoluyla sindiremediği meslek örgütlerini, ‘yasal düzenleme’ yoluyla işlevsizleştirmek ve kontrol etmek istemektedir” ifadelerine yer verildi. İktidarın tahammülsüzlüğünün nedeninin, hukuk dışı uygulama ve talana karşı çıkmak olduğunun vurgulandığı açıklamada, “AKP’nin demokrasiyi, hukuku ve kamusal varlığımızı çiğnemesine izin vermeyeceğiz” denildi. Meslek odalarının seçim sisteminde değişiklik yapılmasına ilişkin çalışma, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş’ın açıklamalarının ardından gelmişti. Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ramazanın ilk hutbesinde salgın hastalıkların “eşcinsellik ve zina” kaynaklı olduğunu açıklamış, başta Ankara Barosu olmak üzere sivil toplum kuruluşları, açıklamaya “nefret söylemi” içerdiği gerekçesiyle tepki göstermişti. Erbaş’ın açıklamasına destek veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Barosu’nu hedef alarak meslek odaları yasasının değiştirileceği mesajını vermişti. l İZMİR / Cumhuriyet Alınak Mahmut Alınak ilk duruşmada özgür “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” suçlamasıyla geçen şubat ayında tutuklanan eski HEP milletvekili Mahmut Alınak tahliye oldu. Alınak, “Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak” iddiasıyla yargılandığı dava kapsamında dün ilk kez mahkemeye çıktı. Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada mahkeme, yaşı ve tutuklu bulunduğu süreyi göz önüne alarak Mahmut Alınak’ın tahliyesine karar verdi. Alınak’ın oğlu ve avukatı Bişar Alınak da sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, “Babam tahliye edildi. Darısı tüm siyasi tutsaklara” dedi. l İç Politika Hakaret davası ‘engel’ dinlemiyor SEYHAN AVŞAR Mersin’de ihbar üzerine gözaltına alınan şizofren ve A tipik psikoz hastası Can Benli hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” suçundan iddianame düzenlendi. Silifke’de 30 Temmuz 2019 tarihinde gece saatlerinde, B.C. isimli şahıs, polisi arayarak bankta oturdukları sırada Benli’nin yanlarına gelerek Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiğini öne sürdü. Gözaltına alınan Benli, hâkimlik tarafından Adana Dr. Ekrem Tok Ruh ve Sinir Hastanesi’ne sevk edildi. Benli’ye, iki ay kaldığı hastaneden cezai ehliyetinin bulunmadığına dair rapor verildi. Ancak Silifke Cumhuriyet Başsavcılığı, Benli hakkında “Cumhurbaşkanına alanen hakaret” suçundan iddianame düzenledi. İddianamede Benli’nin cezalandırılması ve hakkında güvenlik tedbirleri uygulanması istendi. Cumhuriyet’e açıklama yapan Benli ise “Söz konusu yere hiç gitmedim. Cumhurbaşkanı’na küfür, hakaret etmedim. Mahkemeye gidince avukat talep edeceğim” dedi. l İSTANBUL Dink’in katili Samast tahliye olabilir! Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i 19 Ocak 2007’de Şişli’de öldüren tetikçi Ogün Samast’ın, denetimli serbestlik hükümleri kapsamında 9 ay sonra tahliye olabileceği belirtildi. Cinayeti işlediğinde yaşının 18’den küçük olması nedeniyle, “tasarlayarak adam öldürmek” ve “ruhsatsız silah bulundurmak” suçlarından toplam 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırılan ve yargılaması örgüt kapsamında yapılmayan Samast, infaz ya sasıyla bu cezanın 15 yıl 2 ayını yatacak. KRT TV’nin haberine göre 13 yıl 5 aydır cezaevinde olan Samast’ın 1 yıl 9 ay hapis cezası kaldı. Dink ailesinin avukatı Hakan Bakırcıoğlu, Samast’ın ayrıca cinayette bağlantısı olan kamu görevlileriyle yargılandığını hatırlatarak, “Samast bu davada örgüt üyeliğinden 30 ay hapis cezası aldı. Yatarı normalde 22.5 ay. Ancak dosya Yargıtay’da. Ceza onanmazsa Samast 9 ay sonra aramızda olacak” açıklamasını yaptı. l Haber Merkezi CEVAP VE DÜZELTME >> Baş tarafı 1. sayfada Haberin devamında belediyeninin bu işleminin, Gaziantep 2. İdare Mahkemesi tarafından hukuka uygun bulunmadığı belirtilmiş ve bu suretle belediyenin hukuka aykırı bir eylem meydana getirdiği...” vurgulanmıştır. Gazetemizce yapılan haber ile kamu tüzel kişisi olan belediyemiz hakkında gerçek dışı günden yaratılmak istenmiş olup; bahsi geçen haberde yanlış ve gerçeklerle ilgisi bulunmayan iddialar yer almaktadır. Zira Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu iptal kararı doğrultusunda; belediyemizce söz konusu iptal kararında yer alan usule eksiklikler titizlikle yerine getirilerek, ilgili mahkeme kararına belediyemizce uyulmuştur. Kaldı ki Gaziantep 2. İdare Mahkemesi tarafından verilmiş bulunan iptal kararının gerekçesi; idari işlemin esasına yönelik olmayıp, bahsi geçen iptal kararı idari işlemin tesisinde meydana gelen usuli bir eksikliğe dayanmaktadır. Söz konusu mahkeme kararında belirtilen usuli eksiklik belediyemizce bahsi geçen kararın tarafımıza tebliğinden sonra ivedilikle ve titizlikle giderilmiş, belediyemizce mahkemenin iptal gerekçeleri de göz önünde bulundurularak yeni bir işlem tesis edilmiştir. 2) “Şehitkamil Belediyesinde bir yıllık ihale; Akaryakıta 22 milyon 979 bin” başlıklı haber de gerçeği yansıtmamaktadır. Zira söz konusu ihale EKAP’ta ilan edilen bir ihale olup, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu uyarınca gerçekleştirilen bir ihaledir. Bahsi geçen yazıda sanki hususi araçlara gerçek dışı bir alım yapılıyormuş gibi lanse edilmiştir. 800.000 nüfuslu bir ilçede hizmet veren belediyemiz tarafından, 475 adet kamyon, kamyonet, minibüs, midibüs, otobüs ve otomobil ve iş makinesi niteliğindeki her türlü araç, belediye hizmetleri için istihdam edilmektedir. Kaldı ki daha önceki yıllarda idaremiz tarafından gerçekleştirilen araç kiralama işlemleri akaryakıt dahil olarak gerçekleştirilmesine rağmen, Bakanlar Kurulu’nun 2014/6814 sayılı Hizmet Alımı Suretiyle Taşıt Edinilmesine İlişkin Esas Ve Usullerde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kararı gereği; 2020 itibari ile kamyon, kamyonet, minibüs, midibüs, otobüs, otomobil ve iş makinesi niteliğindeki her türlü araç kiralama işlemleri akaryakıt hariç olarak gerçekleştirilmekte ve belediyemiz hizmet araçlarının yakıtı idaremiz tarafından karşılanmaktadır. Keşideci Vekili Av. Berna Sucu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle