23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 13 30 NİSAN 2020 PERŞEMBE İKSV Dünya Caz Günü’nü cazseverlerle kutluyor Akbank Sanat’ta Dünya Caz Günü’ne özel konserler İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV), 23 yıldır Garanti BBVA sponsorluğunda düzenlediği İstanbul Caz Festivali, 30 Nisan Uluslararası Caz Günü kutlamaları kapsamında bugün YouTube kanalında “Türkiye’de Caz” belgeselini ve Türkiye’deki caz müzisyenlerine ait sayfaları aktarmak için Vikimaraton etkinliğini cazseverlerle buluşturuyor. Batu Akyol’un yönetmenliğini yaptığı, iki ay boyunca erişime açık olacak olan belgesel, caz müziğinin ve müzisyenlerinin Türkiye’deki durumunu, gelişim evrelerini ve etkileşimlerini Türkiye’nin tarihiyle paralel olarak inceliyor, çarpıcı söyleşileri ve arşiv görüntüleriyle bu alanda eşsiz bir örnek oluşturuyor. Vikimaraton, 16.0020.00 saatleri arasında, TRVikipedi’de yer alan Türkiye’den caz müzisyenlerine ait sayfaları artırmak ve geliştirmek için yapılıyor. Katılımcılar, önce Vikipedi Türkiye editörlerinin vereceği eğitimle Vikipedi sayfaları oluşturmanın püf noktalarını öğrenecek ardından İKSV arşivinden seçilen fotoğraflar müzisyenlerin sayfalarına eklenmek üzere katılımcılarla paylaşılacak. Etkinlik akışı ve katılım detaylarına caz.iksv.org internet sitesinden ulaşabilirsiniz Akbank Sanat 30 Nisan Dünya Caz Günü kapsamında, bugün Instagram üzerinden üç canlı konserle sanatseverlerle buluşuyor. Trio projesinde, tuşlu çalgılar ve vokalde Eylül Ergül, davul ve vokalde Çağla Karaali 15.00’te kontrbasçı Ozan Musluoğlu’nun “My Best Friends Are Vocalists” albümüne bir selam gönderiyor. Davulcu Mehmet İkiz’in elektronik seslerle ritmin sonsuz çeşitliğini bir araya getirdiği hibrit çalışması IKIZ 4/4 (Chill Set) ile 17.00’de ve piyanist Selen Gülün’ün yakın dönem albümlerine piyano ve synthesizerlar üzerinden yeni okumalar getirdiği performansıyla 20.00’de Instagram sayfasında olacak. Dünya Caz Günü kapsamında her müzisyenin danstan resme farklı bir disiplinden sanatçıyı konuk edeceği performanslar “2 Oda 1 Caz” konseptiyle kendi içinde birçok farklı sürprize yer veriyor. İKSV’NİN YOUTUBE KANALINDA Freddy değil ‘Nâzım’a Armağan’ yayında korona korkusu... Genco Erkal’ın tasarladığı, yönettiği ve rol aldığı oyun, Kenter, Algan, Berksoy, Kural, Olcay, Saran, Moritz, Tanbay, Yenersu gibi usta sanatçıları buluşturuyor. Yapımcılığını 2002 yılında, İstanbul Tiyatro Festivali’nin üstlenmiş olduğu,“Nâzım’a Armağan” oyununun kaydı YouTube üzerinden ücretsiz olarak erişime açılıyor. Genco Erkal’ın tasarladığı, yönettiği ve rol aldığı oyun, Yıldız Kenter, Ayla Algan, Zeliha Berksoy, Jülide Kural, Zuhal Olcay, Tilbe Saran, Sema Moritz, Zeynep Tanbay, Işık Yenersu gibi usta sanatçıları buluşturuyor. İstanbul Tiyatro Festivali’nin ilk yapımı olma özelliğini taşıyan oyun, Nâzım Hikmet’in 100. yaş kutlamalarına bir katkı olarak şairin şiirlerinden tasarlandı. Koreografisini Zeynep Tanbay, müzik direktörlüğünü Selim Atakan, sahne tasarımını Metin Deniz, kostüm tasarımını ArtizanBilge Mestçi, ışık tasarımını ise Kemal Yiğitcan üstlendi. Oyununun kaydının yanı sıra projenin prova sürecine odaklanan, Hüseyin Karabey imzalı “Şiirden Sahneye: Nâzım’a Armağan” belgeseli de 6 Mayıs Çarşamba gününden itibaren İKSV YouTube kanalında izlenebilecek. Prova sürecini belgeleyen “Şiirden Sahneye: Nâzım’a Armağan” belgeseli, 2004 yılında 1. Akbank Kısa Film Festivali’nde gösterilmişti. Göbeklitepe’de yeni keşif İsrailli arkeologlar tara fından yapı lan bir keşif, Göbeklitepe’nin düşünülenden daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu ve o zamanlar Yeni keşifte Göbeklitepe’nin daha karmaşık bir yapıya sahip olduğu görülüyor. için imkânsız olduğu düşünülen karmaşık planlama tek nikleri uygulandığını gösteriyor. Tel Aviv Üniversitesi’nden arkeolog Gil Haklay ve Avi Gopher tarafından elde edilen bulgular la, şimdiye kadarki varsayımın aksine, üç mahfazadan oluşan yapının tek bir birim olarak tasarlandığını ve muhtemelen ay nı zamanda inşa edildiği tahmin ediliyor. Bu durumda, Göbeklitepe’yi inşa edenlerin, te kerleğin icadından binlerce yıl önce, geo metrik prensipleri anladığını ve söz konusu prensipleri inşaat planlarına uygulayabildik lerini ortaya koyuyor. ELM SOKAĞI OYUNCULARI FILMDE KULLANDIKLARI TEKERLEMEYLE ‘KÂBUSU DURDURUN, EVDE KALIN’ ÇAĞRISI YAPTIKLARI BIR VIDEO HAZIRLADI Tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüs (Covid19) salgının yayılmasını önlemek için dünyaca ünlü yıldızlar özellikle sos yal medya platformlarında “#Evde Kal “çağrılarını sürdürürken efsane vi “Elm Sokağı’nda Kâbus” korku fil mi serisinin oyuncu KONUK YAZAR ları serinin meşhur tekerlemesi ile bir video CENK ERDEM hazırladılar. Serinin en ünlü karakteri Nancy Thompson’ı canlandı ran Heather Langen kamp başta olmak üzere çekilen vide oda serinin oyuncuları “Kâbusu dur durun Stop the nightmare” sloganıy la gerekli önlemleri alarak evde kal maya çağırıyor. Virüsün yayılması nı önlemenin en iyi yolunun sosyal leşmeden uzak durarak kendimizi ka rantinaya almak olduğu vurgusu ya pılırken, Freddy tekerlemesinin sözle ri koronaya uyarlanmış. Klipte Heather Langenkamp (Nancy Thompson karakteri 1. 3. ve 7. film), Lisa Wilcox (Alice Johnson karakte ri 4. ve 5. film), Mark Patton (Jesse Walsh karakteri, 1 ve 2. film), Andras Jonas (Rick Johnson karakteri 4.film), Ken Sagoes (Kincaid karakteri 3. film), Brooke Theiss (Debbie Stevens karakteri 4. film), Toy Newkirk (She ila karakteri 4. film), Ira Heiden (Will karakteri 3. film), and Brooke Bundy Elm Sokağı’nda Kâbus serilerinin oyuncularının korona önlemlerini hatırlatarak evde kalarak kâbusu durdurun çağrısının videosunu YouTube linkinden izleyebilirsiniz: https:// youtu.be/ XL96kDWbqPM (Elaine Parker karakteri 3. film) rol alıyorlar. Yeni Elm Sokağı tekerlemesi bu kez kâbustan uzak kalmak için “Asla tekrar uyuma Never Sleep Again” demek yerine salgından uzak kalmak için “Asla arkadaşlarınla görüşme Never See Your Friends” diyerek korona önlemlerini hatırlatıyor. Doğal olarak tekerlemenin İngilizce hali kafiyeli ancak Türkçesi de şöyle: 1.2 Covid grip değil ki; 3.4 Ellerini güzel yıka; 5.6 terapistini zoom’a al; 7,8 kalabalık toplanma; 9.10 Asla arkadaşlarınla görüşme. Klipte Freddy Krueger karakterine hayat veren ünlü oyuncu Robert Englund yer almıyor ancak eski filmlerden Freddy görüntüleri ve yüzü nü göstermeyen bir Freddy dublörü de var. Ne var ki Robert Englund da (Freddy) sosyal medya hesaplarında geçen günlerde eldiveniyle gönderme yaparak paylaştığı videoda hayranlarına eldiven takmaları uyarısında bulundu. Freddy videosunda hayranlarına “Evde kalın, ellerinizi yıkayın ve markete gitmek zorundaysanız eldiveninizi takın!” çağrısını paylaşıyor. Ünlü korku ikonu bu yılın başlarında davet edildiği etkinliklerde korku filmlerinin gerçek hayatın sıkıntılarından kopmak için en etkili tür olduğunu paylamıştı. Literatürde korku sinemasının zihni en iyi boşaltan tür olduğuna yönelik araştırmalar bulunuyor. Picasso, ‘yeniden’ İstanbul’da! Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi (SSM), geçmiş sergilerinden içerik seçkilerini dijital kanallarında paylaşıma açıyor. Bu kapsamda ilk sergi 24 Kasım 2005 26 Mart 2006 tarihlerinde Sakıp Sabancı Ailesi’nin ve Sabancı Holding’in destekleri ile yapılan “Picasso İstanbul’da” oldu. Sergi; Picasso İstanbul’da paralelinde, eserlerin dönemlerine göre ayrıldığı kronolojik bir kurguyla hazırlandı. Sergi döneminde Paris ve Barselona’daki Picasso müzelerinden, Musée d’art moderne Lille Métropole’den, FABA’dan (Fundación Almine y Bernard RuizPicasso para el Arte) ve aile koleksiyonlarından ödünç alınmış 135 eser, çevrimiçine taşındı. Eserler, Ferit Edgü’nün Picasso İstanbul’da için yazdığı ve sanatçının eserlerinin arkasındaki hikâyeleri ve sanat tarihsel analizlerini içeren sesli rehberle Müşfik Kenter’in sesinden dinleyebilecek. Yaşadığımız günlerde şehirler, tıpkı Nâzım Hikmet’in o ünlü şiirinde olduğu gibi sesini kaybetti! Bir şiir gibi olan şehirler sustu, bomboş, ıssız kaldı! Çünkü doğa, koronavirüsle bir çığlık attı, yaşamı, uygarlığı sarstı! Kendini, kendine yapılan vahşiliği anımsattı! Ağacın, ormanın, yaşamın önemi arttı. Dünyada ölüm dirim savaşı başladı. Oysa şehirler ki, şairin ve şiirin vazgeçilmez kaynaklarından biridir ve şairler şehirlere âşık olur. Aslında şair, şehir derken bazen gerçekten şehirdir, bazen de değildir. Çünkü şair için şehir, bazen eşidir, sevgilisidir, bazen ülkesi, bazen de babası annesi... Bu duygularla bağlanır şehre. Bu duygularla anlatır şehri. Bundan olacak ki Freud, yani insanın bilinçaltını çözen bilim insanı, “insanı daha iyi anlamak için daha çok şairleri okumamızı” ister. Bu düşünceden yola çıkarak ve şehirlerin mimarisine bakarak orada yaşayanların kimlikleri anlaşılabilir. Yani mimarların şekil verdiği şehirler, orada yaşayanların ruh özelliklerini de yansıtırlar. Homeros’tan günümüze, şehirleri dizelere döken kim bilir, bilinenler dı gesinde dönüyorlar. Ne yazık! İn sansız, yeşilsiz, sessiz bir şehir de şehirlerin ne denli ihmal edildi ği, çirkinleştiği de çok yalın görü lebiliyor. Örneğin İkinci Dünya Sava şı yıllarında Almanya’daki mima ‘Sesini Kaybeden Şehir’ ri Hitler’in faşist ruhuna bağlı olarak hep devasa ölçekte gelişti. nip Berlin’deki İmparatorluk Merkez şında daha nice şair vardır, şiire sarılan? Kim bilir hangi şairler, şehirlerin insan manzaralarını anlatmışlardır? Binası’nı yaptırdı. Sonra da Roma’daki Pantheon’un devasa bir replikası olan Volkshalle’nin yapımına başlandı. Hitler, dünyanın hâkimi olunca Koronavirüs günlerinde şehir Bugünlerde televizyon haberlerinde görünen şehirlerin sessizliği yanında yer yer çirkinliği de dikkatinizi çekmiş bu yapı da Berlin’in simgesi, dünyanın başkenti olacaktı!? Bitirilemedi. Türkiye’de de böylesi mimariye özenenler olmadı mı? tir. Şehrin insansız, yeşilsiz, bomboş, ıssız sokakları bir yanda; çarpık, çirkin mimarisi öte yanda. Oysa mimarlar da tıpkı şairler gibi, topluma şaşı bakmayan, yaptıkları yapıları yalnızca betondan, çelikten değil, insanların yaşamını mutlulukla sürdüreceği mekânları çizenyaratan, oraya gereken İşçi ve Emekçi Bayramı Yarın 1 Mayıs, İşçi ve Emekçi Bayramı. Nâzım Hikmet, “Sesini Kaybeden Şehir” adlı şiirinde, yıllar öncesi İstanbul’un taksiciler grevini anlatır. Onları destekler: “Adedi devir/sıfır./Şehir/sustu/Kenetlendi nokta nokta şehrinin/asfaltbeton çenesi:/bin dokuz yüz nokta nokta sene ruhu da koyan sanatçılardır. si/nokta nokta/ayında.../Cadde boş./bir Öyledir ama işin içine siyasetçiler gi uçtan bir uca koş./Cadde boş/bomboş/ rince, mimarlar şaşılık bir yana kimileri cebim gibi...” görme engelli oluyor, siyasetin yörün Bu şiir gibi nice şiir yazmıştır Nâzım Hikmet, insandan, emekten söz eden. “Şair” başlıklı şiirinde yazdığı şiirlerin sayısını açıklar:“Şairim/bir yıl yağan yağmur kadar şiir yazdım...” Şairler, yaşam coşkusu kazandırmak kadar, şehirleri daha çok sevmemizi sağlarlar. Sevilecek şehirler kurulmasına yol açarlar. Belki de bu nedenle şair Abdülkadir Budak, Ya Şiir Olmasaydı (Yazılı Kâğıt Ya. 2018) adlı kitabıyla şiirin önemini vurguluyor bizlere. Çünkü şairler ve şiirleri unutulmuyor. Şair, yaşama gözlerini yumsa bile Oktay Akbal’ın dediği gibi, Şairlere Ölüm Yok’tur. Bu yıl İşçi ve Emekçi Bayramı’na işçiler, yarın “sesini kaybeden şehir”lerde giriyorlar. Bu kez sorun çok büyük. Yine bayram yapamıyorlar. Ayrıca işsizlikle, açlıkla ve bir de koronavirüs salgınıyla karşı karşıyalar! Belki de tarihin en kötü, en talihsiz bayramını yaşayacaklar. Ama “mübarek elleri” ve çelik gibi bilinçleriyle bu zorluğu da yeneceklerdir. Bayramı kutlamasalar bile, asla umutsuzluğa kapılmayacaklardır. Çünkü şehirlerin eski sesine, güzelliğine kavuşmasında şairler, mimarlar kadar elbette işçilerin emeğine de gereksinim var... Ayşe Kulin’den mektup var Geçen pazar Türk Tarih Kurumu atamasıyla ilgili yazım* üzerine Ayşe Kulin’den bir mek tup geldi. Günümü zün sadece en po püler değil, en üret ken yazarlarından olan Ayşe, aynı za manda arkadaşım. 70’lerin başında ki “Adı: Aylin”den, geçen kasım yayım Ayşe Kulin lanan en yeni kita bı “Her Yerde Kan Var”a, saymadım ama 30’u aşkın kitabı var... Kimileri bu kadar çok yazmasına öfkelense de, esin perisi söyleyecek sözü olana hep ulaşır! Dünyanın 22 dilinde kitapları yayımla nan, bol bol ödül kazanan yazar, toplum sal konularda sonsuz duyarlı. UNICEF Türkiye İyi Niyet Elçiliği görevi; ÇYDD ve daha nice sivil toplum kuruluşu için çalış maları işinin çok önemli artısı! Ayşe Kulin’le bir de “yarışmamız” var! Torun yarışmasını şimdilik o kazandı! On da 8, bende 7 torun var! Zaten “Dünyayı tükettik. Işığı, suyu, ha vayı, doğayı tükettik... Şimdi yaşanan onun cezası” diye nitelediği şu “Korona Günle rinde” mektubu bana mı yazdı yoksa to runlarımıza mı, pek emin değilim... Buyrun sizlerle paylaşıyorum. “Sevgili Zeynep, Pazar günkü yazının başlığı vurucuy du. Haklısın, bamtelimizde dans etme yi çok seven bir Cumhurbaşkanımız var, ama buna artık üzülmemiz değil, sevin memiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü o böyle davrandıkça, yüreğimizdeki Atatürk sevgisi artıyor, pekişiyor. Onun bizleri ne lerden korumuş olduğunu, yazında işaret ettiğin gibi örnekleriyle apaçık görüyoruz. Örneğin Atatürkümüz eğitim sistemimi ze el atmasaydı, nice cahil tarikat hocası nın elinde sadece ırzımız değil, aklımız, ru humuz da heder olup gidebilirdi. Kurtuluş Savaşı’nı kazanmasının ardından, Cumhu riyet rejimini getireceğine, kendi tahta ge çip monarşiyi sürdüreydi, böylece her bi rimizin babası olmak yerine sadece ken di vârisinin babası olmayı seçeydi (ki o za man mutlaka çocuk sahibi olacaktı), hiçbir evladın aklıyla, ruhuyla, cesaretiyle baba sına çekmesinin garantisi olmadığından ve tahtta oturanları indirmek de seçimle de ğil, ancak kumpasla veya darbeyle müm künken, kim bilir ne sıkıntılar içinde kıvra nıyor olacaktık. Sen ve ben bunları idrak edebilen bir kuşaktanız. Bizden sonra gelen kuşaklarda Atatürk’ün kıymetini bilmeyen gençler ye tişti. Atatürk’ün değerini küçümsemelerin de bizim aymazlığımızın olduğu kadar, as keri darbelerin bunaltıcı ara rejimlerinin ve yeraltında faaliyet gösteren vatan hainleri nin payı büyük. Çocuklarımız şimdi kendi gözleriyle gö rüyorlar! Cumhurbaşkanımız tek yürek olmamız gereken şu korona günlerinde dahi her türlü ayırımcılığa yol açan tutumunda ısrar edip, bamtellerimizin üzerinde dans ettik çe, onlar Orta Doğu’nun kan, savaş, yok sulluk, adaletsizlik ve hepsinden kötüsü cehalet batağına hızla sürüklenen ülkeleri nin geleceği olmadığını sadece görmekle kalmıyor, emin de oluyorlar ki Cumhuriye timiz acilen fabrika ayarlarına dönmelidir. Çocuklarımızın okullu olduğu yıllarda, milli bayramlarımız hafta sonlarına bağlan dığında, onları alıp tatile çıkmak isterdik ama okul törenleri yüzünden yapamazdık. Çocuklar kızar, üzülürlerdi. Geçmişte mil li bayramların törenlerine gönülsüz katılan çocuklarımızı, bugün bağlasak yerlerinde tutamayız. Kendi çocuklarına Atatürk’ü ve eserlerini anlatıyorlar. Atatürk sevgisi genç kuşaklarda çığ gibi büyüyor Zeynep, çün kü önlerinde Atatürk’ün yolundan sapar larsa neler olabileceğinin canlı örneği du ruyor. Bu yüzden bırak Cumhurbaşkanı bam tellerimizde zıplasın, hatta horan tepsin. O böyle yaptıkça Atatürk devleşerek kalple rimize kazınıyor. İnan bana, bizler göremesek de yarın lar bizim, çünkü hem sular tersine akmaz hem de kötü örnek en etkin öğreticidir !” * http://www.cumhuriyet.com.tr/yazar lar/zeyneporal/erdoganmilletlealaymi ediyor1735181 İlhami Emin yaşamını yitirdi Kuzey Makedonya’nın önemli Türk edebiyatçılarından biri olan yazar ve şair İlhami Emin (89) yaşamını yitirdi. Kızı Bilge Emin, babasının önceki gün doğal nedenlerle yaşamını yitirdiğini belirtti. İstanbul’da yaşayan Bilge Emin, dün Üsküp’te defnedilen babası nın cenazesine koronavirüs salgını nedeniyle katılamadığı İlhami Emin nı da kaydetti. İlhami Emin, 8 Ağustos 1931’de Kuzey Makedonya’nın Rado viş şehrinde dünyaya gelmiş, Üsküp Pedagoji Akademisi’nden mezun olmuştu. Kuzey Make donya Kültür Bakanlığı bünyesinde üst düzey görevlerde bulunan Emin, 1956’dan beri Ku zey Makedonya Yazarlar Birliği üyesiydi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle