15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SÖYLEŞİ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] 9 18 NİSAN 2020 CUMARTESİ 1967’de, Cumhuriyet kazanımlarına, 1961 Anayasası, basın özgürlüğü, sendikal haklar, demokratik örgütlenmelerin önünü açan yasalarla gelen haklarla soldan yaşanan toplumsal patlamaya karşı, iktidarlarla egemen sağdan gelen karşı ataklar güçleniyor. Sağ, iktidar gücüyle, solun yükselişini frenleme peşinde lar üzerinden. Bir önceki haftanın okuyup oku yamadığınızı bilemediğin sayfamızda yer alan gerçek bir organizasyon, provokasyon ağı için de 1960’ın yükseköğrenim gençliğine armağa nı, tüm yükseköğrenim gençlerinin önce kendi okullarında doğal üye, oy kullanma haklarıyla oluşturdukları cemiyetler, sonra üniversiteler, yüksekokullar birlikleri sayesinde, en üst örgüt leri TMTF’de buluşmalarının gücü, örgütlülüğü nün defteri dürülmüştü.. TMTF’de yeni olaylar, gençler polisle dövüştü başlıklı 20 Ocak günü birinci sayfadan verdiği Türkiye’nin dünyada bir benzeri yaşanmamış, özünde Cumhuriyetin çok güçlü kazanımlarına, yaşamın her alanına dönük aydınlanmacı eşitlikçi koşullarda insan birikimine.. Evrensel değerlerle demokratik anayasal düzenin getirilmesi çabası olan 1961 Anayasası şemsiyesinde, basın özgürlüğü, sendikal haklar, siyasal, demokratik örgütlenmelerin tümüne dönük yasal özgürlükleri düzenleyen yasalarla.. Eşitlikçi, insan haklarından yana ülke sorunlarının masaya yatırılmasında dur durak yok.. İçinde yaşarken, hele de Cumhuriyet gazetesi yönetiminin sansürü aklının ucundan geçirmeyen ortamında, pıtrak gibi birbirini besleyen örgütlülüklerin, aydınlanmacıların dinamiğinde, Türkiye’nin düzenini sorgulayan, masaya yatıran, insana dönük her türden yaşamsal sorunların kamuoyuna taşınması kaçınılmaz, bir o kadar olağan geliyor. Siz haberin peşinden koşmuyorsunuz, haberler sizi peşinden koşturuyor.. miz fotoğraflı haberi, yer darlığı nedeni ile paylaşamayacağım. Gençlerin binalarını korumak adına direnmeleri, polisle çatışmaları, gazeteciler de içinde omak üzere dayak yemeleri olağan sahneler. Adapazarı’ndaki cemaatlerin dev boyutlarda işin içine katıldıkları, bitirilmiş kongresinin son dakikalarında yaratılan son çatışmalarla yarıda kaldığı tablosunun yaratılması üzerine son atak, TMTF binasının devasa olanakları ile mühürlenerek boşaltılması operasyonu. Kayyım olarak atanmış isim bile ilginç. AKP kurucuları arasında yıllar sonra yer alacak, Enstitüden hocam, bireysel ilişkilerde gerçekten uygar bir isim, o zamanlar doçent olan Nevzat Yalçıntaş. İsmini saygıyla anmak gerek, TMTF’nin eski başkanlarından değerli bir hukukçu, siyasetçi kimliği ile de Metin Kumbasar, inatla bu davayı kazanmak, TMTF’yi, öğrenci örgütlülüğünü kurtarmak yolunda çok dirençli, uzun soluklu bir savaşım verdi. Size olsa olsa gazetecilik refleksi ile hangileri DİSK’in kuruluşu ne daha çok zaman ve yer ayırabileceğinizin so DİSK’in kuruluşunun haberi bir gün sonra ga rumluluğu kalıyor. zetemizde, 1. sayfada. Kuruluş basın toplantısı Aslında biz haberciler o yılların kültürel eti nı biraz şaşkın izlemiştim. Aynı günle 1961 yı ğinde, bugünün servisle lında kurulmuş TİP kamu ri yerine, her biri nerede ise oyunda varlığını, ağırlığı teke tek servislerin yerine nı kabul ettirmişti. Sendi geçen alan habercileri ola kal işçi konfederasyonları rak alanlarımıza dönük çok nın partiler, Türkiye tablo dostane, dayanışma içinde sunda Türkİş çatısında ka idik. Büyük gazetelerin mer mu sendikaları ağırlıklı, kezlerinin Cağaloğlu’nda, CHP, liberal sağ ve ülkücü üstelik meslek örgütlerimi partiler yelpazesinde kalma zin aynı binayı paylaştıkları; sı, TİP ve CHP’den kimi sen “Cemiyet, Sendika, İşveren dikaların özel sektör odak Sendikası bile, lokali, sosyal lı DİSK’te buluşmaya başla kooperatifleri de içinde ola maları dünyadaki gelenekle rak” çok sıkı bir aile duygu re pek de uymuyor gibiydi. sunu paylaşıyor gibiydik.. Zaman içinde bu yarışmanın Gerçi 1961’de, basın öz aslında dönemin ruhuna uy gürlüğünün kutsalı “212 gun 1960’larda sendikal hak sayılı yasa”, ışıklar için lara itiraz etmemiş sermaye de yatsın asker kökenli se nin, kamuda örgütlenmeyi natör, sonrası DİSK dava doğal kabul edip kendi işyer sı sanığı bile olmuş, solda lerine sıra geldiğinde diren Halkevleri’nin yeniden kurucusu Ahmet Yıldız’ın gece yarısı yasa geleneğine uy Grevler hiç gündemden düşmüyor meleri gerçeğini sonradan gözlemleyecektik. İşin pratiğinde siyaseten hazır sen gun operasyonu ile, gazete 22 Temmuz Fruko Fabrikası grevi, 4 dikacılık ile, çok ağır bedel cilere, yazarlara patronlar Ağustos Sosyal Sigortalar grevleri, ödenmesi söz konusu olacak karşısında direnme hakkı 9 Ağustos Singer grevleri fotoğrafla özel sektörde örgütlenme sa nı getirdiğinde.. Gazeteciye girmiş haberler sıralamasında vaşımları gerçekleriyle son baskıyla yazı yazmama, ya raki yıllarda çok fazla yüzle da yazısının konmamasına karşı tazminat alarak işten ayrılabilme hakkını tanıdığında basında şecektik.. Anayasa Tartışmaları yer yerinden oynamış.. İşveren Sendikası kararı ile üye Ülkemizde hiç bitmemiş, bitirilemeyecek gibi gelen anayasa tartışmala gazeteler kapatılmış.. Gazeteciler rının önemli bir odağı kuşkusuz 1961 Sendikası, gazetecilerin sofra yö Anayasası, ilgili yasalarla gelen özgür neticileri dönemin yazıişleri mü lükler üzerinden yaşanacaktı. Sivil dar dürleri de içinde, tüm ünlü yazar be ile askeri darbeleri ayırarak olup bi ları, çizerlerinin desteğinde kapa tenlere çarpık çıkarlarına göre bakmak tılan gazetelerin yerine bir tablo isteyenlerle, gerçekten demokrasi, hu id gazete çıkarmış. Üç gün süren kuk devleti, sosyal devlet, insan hakla boykotun sonuç kazananı gazete rı bakış açıları ile, diktatoryal, kirli çı ciler, daha doğrusu halkın kendisi, karlar arasındaki büyük çatışmalar, haber alma hak ve özgürlükleri ol günümüzde de ürkütücü bir dünya gi muş. 1960’lı yılların ikinci yarısın dişatına ayna tutmaktalar.. da basında alan dayanışması, ör Anayasa denince, 1961 Anayasası’nı gütlenmesi ön plandaydı.. kaleme alan hocaların hocası, Ord. Adliye, eğitimsağlık, ekonomi, Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu ile ilk Beyoğlu muhabirleri aralarında tanışma günü anılarına dönmek iste dernekleşmiş olarak, Cağaloğlu sa rim.. İlk yayımlanmış haberin tarihi, pağında işe, sahaya gitmek üzere 7.11.1966 tarihli Cumhuriyet olduğu buluşurlardı. Dil bilenler ayrıcalık na göre, bir en fazla birkaç gün önce, lı, Beyoğlu muhabirleri, günümüz İÜ merkez binasındaki tarihi odasında dış haberleri servisleri yerine, ki, ürkerek girdiğim anları paylaşmam Zeynep Avcı, Mehmet Ali Birand, gerek.. Ümit Gürtuna.. bize el sallayarak, Gündemde üniversite reformu, kitap ucuz olsun diye gidecekleri işe gö hırsızlıkları tartışmaları vardı. Kaygılı, re ortak araca binerlerdi. Yürüme nasıl soru soracağımı bilemeden içeri sahasında alanlarına dönük bulu girerken, sevinçli, coşkulu karşılamay şanlar onlara el sallayarak, adliye, la büyülenmiştim. “Gazetenin en kı eğitim müdürlüğü, üniversitelere, demli yazarı, en genciyle tanışıyor. Üs o günün gündemi öncelikli taban telik yakasında uğurböceği var” sıcak vay yola çıkarlardı.. karşılamasında, önce alnıma gerçekten TMTF’de yeni olaylar böcek konmuş sandım. Yakamdaki küçük iğneyi uzaktan görebilmesi, sıcak karşılama ile bi 1. sayfadan beni doğrudan ilgilendiren ilk ha linçli moral vermesi akıl alacak gibi değildi.. ber, 1966’da derin devlet, iktidar erki, polis, Uzun soluklu bilge yaşamının son günlerine Türkİslam siyasal sentezli, cemaat hareketleri kadar, sınırsız bilimsel çalışkanlığı, ürün ver nin de katkıları ile, TMTF’ye yapılan operasyon mesi, toplumsal savaşımından, savunduğu de Guevara öldürüldü Haberi geniş, fotoğraflı 11Ekim tarihli Cumhuriyet gazetesinin 1. sayfasında ğerlerden ödün vermemesiyle ülkemizin anayasal, insan hakları savaşımlarının her alanında o kadar zengin katkıları var ki, sadece ülkemize dönük değil, evrensel ölçeklerdeki yeri giderek daha kalıcı olacak.. Birden fazla bilim insanından patlamış kitap hırsızlığı skandalı üzerinden aldığım görüşlere girmeden, ülkemizde sık yaşanmasının öncelikli nedeninin, aydınlanma ortamının yoksunluğu üzerinden olmasıydı.. Tetikleyici Anayasa Mahkemesi Kararı 1967’nin sıcak anayasa tartışmalarını tetikleyen, Anayasa Mahkemesi’nin 141. ve 142. maddelere ilişkin verdiği kararın gerekçesinin 29 Mayıs tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşetine girmesi olmuştu.. Fikir Kulüpleri Federasyonu, Devlet Başkanı Cevdet Sunay’ın anayasanın sosyalizme kapalı olduğu görüşüne tepkisi, bir gün sonra yollanan telgrafla “Anayasamız sosyalizme açıktır” teziyle özetlenmişti. 1 Haziran günü Cumhuriyet’e başlayan ilk dizinin başlığı “Anayasa nereye açık?” sorgulamasını Ankara merkezli, ikincisini ise 2 Haziran günü başlatılan, iki diziyle birden yürütecekti. Dile kolay, 11’er gün süren iki dizide birden, anayasanın hazırlayıcı hukukçuları başta, duayen bilimciler ile sağ siyasetin kalemşörleri yarışacaklardı. Velidedeoğlu Hoca ise anayasanın metnini yazan hukukçu olarak, ikinci sayfadaki yerinden 6 Haziran tarihi ile başlattığı bir dizi halinde, okurlarıyla paylaşacaktı.. İlhan Selçuk seyirci kalabilir mi? 22 Temmuz tarihli Pencere köşesinde yer alan “Tarih düşürmek için..” başlıklı yazısına önce Sunay, devlete hakaretten dava açar. Bu hakaret davasının 7 Aralık tarihli duruşma haberinin içinden ise Demirel’in de galiba ilk kez bir gazeteciye dönük olarak kendisine de hakaret edildiği gerekçesi ile katıldığı görülür. Depremler ülkemizde hep varız diyor 27 Temmuz tarihli haberimizde yer alan Sakarya, Adapazarı depremleri benim gazeteci olarak gündemle ilk ciddi yüzleşmem. Bir ömür boyu giderek artan, can acıtan sonuçları ile bugünlere kadar yüzleşmek zorunda kalacağımı bilebilir miydim? Sakarya’nın kent merkezi, köyleri hiç fark etmez, tarla topraklarında bilimsel gerçeklerle çatışmacı yapılaşmaların cinayetleriyle ders almadan yüzleşmek, nasıl bir yüzsüzlüktür? “Bir daha tövbe, patates tarlasında fabrika dikmem, ama yaptığımdan da vazgeçemem” diyenlerle, “İlk evim yıkılınca, ikincisini daha sağlam yaptım. Altında kalmadık ama yan yattı..” diyenler arasında sıkışıp kalmak nasıl bir akılsızlıktır? İtiraf ediyorum, bir gazeteci gözüyle, röportaj, bilgeliğine hayranlık duyduğum, meslek büyüğüm Mücahit Beşer’in, “Pülümür depreminin çıkardığı gerçekler” başlığı altındaki “Gidemediğin yer senin değildir..” girişli vurgulamasını hiç unutmadım. Sizinle de paylaşmak istedim. 2 Ağustos tarihli Cumhuriyet’ten. 6. Filo İstanbul’da 9 Ekim tarihinde İstanbul’da Dolmabahçe’de rıhtıma çıkışlarından çekilen ilk fotoğraf. Sonraki yılların kanayan yarasının anlamlı tetikleyicilerinden. 10 Ekim’de İzmir’de protesto yürüyüşü, 13 Ekim’de Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun Taksim Gezisi’nde başlatıkları açlık grevi eylemleri ile gündemde. On bin öğrenci üniversiteye giremiyor 12 Ekim tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfasında manşette. Çünkü İktidar, Bakanlık çok uzun soluklu bir süreçte, alınan önlemler sayesinde açıkta kalan öğrenci olmayacağı teziyle kamuoyunun karşısına çıkmıştı. İstatistik resmi veriler üzerinde çalışa çalışa, rakamları toplayıp böldükçe ulaştığımız sonuçları açıklamalarıyla geniş yer vererek özetlemiştik. Bir gün sonrasında Bakan savunmasında yalanlayamamış, “Bazen rakamlarla yapılan hesaplar gerçeklere uymaz” gibisinden cümleler kurmuştu. Üniversiteler arka arkaya açılış törenleri ile yeni ders yılına gireceklerdi, İTÜ’nün sonrasında otobüs durağında faili meçhul bir cinayette katledilecek efsane Rektörü Bedri Karafakıoğlu “Gerici kıpırdanmaların karşısındayız” çıkışıyla 22 Ekim tarihli gazetemizde fotoğraflı geniş yer alacaktı. 2 Kasım tarihli İstanbul ve Ankara üniversiteleri açılış haberlerinde ise Ekrem Şerif Egeli’ye lehte ve aleyhte gösteri yapılacak, hukuk fakültesi öğrencileri boykota gideceklerdi. Öğrencilerin yürüyüş ve boykotları 8 Kasım tarihli gazetemizin öğrenci eylemlerine ilişkin geniş haberi çok ayaklı. Özel okullara karşı Ankara’ya kadar sürecek uzun yürüyüşe çıkanlar İstanbul’dan birden fazla merkezden uğurlanırlarken, üniversiteye alınamayanların boykotları tırmanıyor. Bir gün sonra İstanbul Hukuk, boykot nedeniyle bir haftalığına tatil ediliyor. Öğrencilere dönük operasyonlar başlatılıyor. Özel yüksekokulların devletleştirilmesini isteyen Ankara yürüyüşü sürerken, İstanbul’daki yüksekokullarda boykot yapan öğrencilerin sayıları yirmi binlere yükseliyor. İTÜ, Yıldız, İktisadi Ticari Bilimler, Güzel Sanatlar’dan dayanışma boykotlarının, Ankara’da yapılacak özel okullara karşı büyük mitinge kadar sürdürüleceği duyuruluyor. Önder lider olarak Harun Karadeniz’in ismi öne çıkıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle