Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 20 MART 2020 CUMA EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER 12 Eylül darbesinin ardından işkenceyle öldürülen Ekrem Ekşi dosyası yeniden açılıyor 40 yıllık adalet arayışı İlacı biliyorum Dünyanın bütün ülkelerinde ne kadar sağlık kurumu ve çalışanı varsa, ne kadar laboratuvar ve tıp bilimi ile alakalı kuruluş varsa, gecesini gündüzüne katmış çalışıyor. O fedakâr insanlar, bir yandan hastaların tedavisi yani hayatları kurtarmak, bir yandan da yayılmasını önlemek ve en önemlisi de kesin tedavi ve aşıda kullanılacak formülü keşfetmek için uykusuz geceler geçiriyor. Bu işin tıbbi ve bilimsel cephedeki yönü. Ama ben “asıl ilaçtan” söz etmek istiyorum sizlere. Geçen hafta da aslında aynı şeyi kısmen yazmıştım. Çare, yani “ilaç”, “dünyaya ve olaylara bakış açımızı” değiştirmek. İnsanoğlunun hep birlikte yarattığı tüm değerleri, hem ulusal hem de uluslararası boyutta öncelikle “insanoğlunun sağlık ve huzur içinde yaşayabilmesi” için kullanmayı esas alan bir sistem yaratmak. Çoğunluğun ürettiği değeri, azınlığın refahı için kullanmayı değil, yine çoğunluğun iyi yaşaması için kullanmayı hedefleyen bir sistem. Adil paylaşımı ve en önemlisi de “önceliklerin doğru belirlendiği” bir anlayışı hedefleyen. Son koronavirüs sağlık felaketi (evet, bu tüm insanlık olarak hazırlıksız yakalandığımız küresel bir felakettir) bu gerekliliği en zayıf noktamızdan vurarak hatırlatmıştır insanoğluna. O halde, çıkaracağımız dersler de bu noktamızı güçlendirmek olmalıdır. Sağlık, bu gezegende yaşayan istisnasız herkesin, maddi ve sosyal konumu ne olursa olsun vazgeçemeyeceği bir ihtiyaç olduğuna göre, “para ile satılamaz, satılması akıldan bile geçirilemez, hatta suç sayılması gereken” kesinlikle bedava ve mümkün olduğunca mükemmel bir hizmet olarak sunulmalıdır. Sağlık hizmetinin kalitesi, tek tek bütün insanlar için eşit ve en üst seviyede olmalıdır. Çünkü “insanı yaşatmak ve iyi durumda yaşatmak” devletlerin (tartışmasız) birinci ödevi olmalıdır. “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” gibi abuk sabuk sloganlar da çöpe atılmalı, insan hayatının yanında devletin yaşayıp yaşamaması (hayatı) 888’inci sırada bile düşünülmemelidir. Devletler, vatandaşın emeğinden ve alın terinden pırlanta taşı değerinde bir parça niteleğindeki vergileri alıp harcarken, onların en önemli ihtiyaçları olan “sağlık ve eğitim” gibi sektörleri öncelikli olarak kabul etmeli, diğer tüm altyapı hizmetleri ve bu hizmetlerin geliştirilmesi yenilenmesi gibi harcamalar, asla sağlığın ve eğitimin önüne geçmemelidir. Eğitim de sağlıkla el ele düşünülmeli, bunun sosyal, ulusal ve küresel öncelikleri belirleyebilecek yetkinlikte sağlam ve sağlıklı beyinler yetiştirilmesi için önemi unutulmamalıdır. Devletlerin, bilim alanına ayıracakları bütçeler diğer kalemler içinde en “cömert” kalemlerden birini oluşturmalıdır. Diyanet, askeri harcamaları öncellemek, hele hele megahipersüperçılgın projelere kafa yormak kimsenin aklından bile geçmemelidir. Aklından geçirenler, bu çılgınlıklarıyla baş başa bırakılıp siyasi ve sosyal bir tecride terk edilmelidir. Bilim insanı yetiştirmek, her alanda sağlıklı ve doğru kararlar alacak ve “hurafelerin” değil, “bilimin, insanlığın hizmetinde bilimin” önemini kavramış beyinleri çoğaltmak esas alınmalıdır. Bunu yaparken de “siyasi ve ahbap çavuş kayırıcı” değil, “liyakat” esasını uygulayan bir yol takip edilmelidir. Öncelikleri doğru belirlemek Bunların yapılması durumunda, insanlık sadece sağlık değil, her alandaki dertlerine çare bulabilecek, koronavirüs örneğinde olduğu gibi öngörülemeyen yeni dertlere ve hatta felaketlere de hızla reaksiyon gösterebilecek duruma gelecektir. Bunları yapmayanları, bugüne kadar yapmamış olanları, yapamayacağı belli olanları ve en önemlisi de bu yazdıklarımı “ideolojik bilmem neler” gibi karalamaya kalkacak insanlık düşmanlarını (evet, açıkça ilan ediyorum, insana öncelik tanıyan her şeye karşı çıkanlara bu sıfatı şaak diye yapıştırırım) asla ve kat’a hiçbir düzeyde yönetime getirmeyin, “mührü emanet etmeyin”. Göreceksiniz, o zaman her şey çok daha güzel olacak. Her şeyin daha güzel olması, ille de “Dünyanın en büyük havalimanına, en havalı ve hatta en mükemmel otomobillerine, en yüksek teknoloji ürünü televizyon alıcılarına, en uzun köprülerine, en şaşaalı saraylarına sahip olmak” anlamına gelmez. Bugün 7 milyar küsur insanoğlu, burnunu bile camdan çıkarmaya korkar hale geldiyse bugüne kadar yanlış tercihler yaptığımızdandır. Her alanda yanlış tercihler. Olmaya devlet cihanda, bir nefes doğru tercih gibi. Enseyi karartmayın. İlaç belli. Ben reçeteyi buraya bırakıyorum. Terkibi (içeriğibileşenleri) aslında çok basit: “Bir tutam vicdan, bolca adalet, bilim ve cömert miktarda insan sevgisi…” Mahkeme zamanaşımına uğratılan davanın peşini bırakmayan aile avukatı Kamil Tekin Sürek’in temyiz başvurusunu kabul etti. Dosya Yargıtay’a gidecek. Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği (YDGD) üyesi, İTÜ ve İstanbul gençlik mücade lesinde önde gelen isimlerden bi ri olan Ekrem Ekşi, he nüz 2.5 aylık evliyken 12 Eylül askeri darbe si sabahı gözaltına alı ZEHRA ÖZDİLEK nıp işkence sonucu öldürüldü. 2 polis memuru 6 yıl 8’er ay ceza alması na karşın yalancı tanıklar ve “itiraf çı” ifadeleriyle uzatılan dava zama naşımına uğradı. İşkencecilerin pe ‘YAŞATILAN ACILARIN HESABI VERİLMELİ’ Henüz 2,5 ay evliyken eşini işkenceden kaybeden Sefariye Ekşi, eşinin mezarını her ziyareti sonrası sorguya çekildi. Baskılara dayanamayarak yurtdışına çıkan Safiye Ekşi 35 yıldır Almanya’da yaşıyor. Şimdilerde Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu’nun (DİDF) aktif üyesi olan Safiye Ekşi, dosyanın yeniden açılmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. 1984 yılında açılan dava için “Benim fikrim, polisleri cezaevine ön ka pıdan sokup arka kapıdan çıkaracaklarıydı” yorumunu yapan Safiye Ekşi şöyle konuştu: “Darbeler yaşayan pek çok ülkede bu tür yargılanmalar oldu. Ama Türkiye’de göstermelik bir iki davanın dışında işkencecilerden hesap sorulmadı, ciddi bir cezalandırma olmadı. Bugünden geriye baktığımda, binlerce insana, gencecik, hayatının baharında olanlara yaşatılan bu acıların hesabı verilmeli, defterler kapatılmamalı.” şini bırakmayan aile avukatı Kamil Tekin Sürek’in ısrarlı takibiyle dava dosyası 40 yıl sonra yeniden açılıyor. İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi, “aileye hukuki gelişmelere ilişkin tebligat gönderilmediği” gerekçesiyle Sürek’in yaptığı temyiz başvurusunu kabul etti. Şimdi dosya Yargıtay’a gidecek. Ekşi ailesinin avukatı Kamil Tekin Sürek, aileden dava sürecini takip eden kişilerin hayatını kaybetmesi sonucu uzun bir süre dosyaya ulaşamadıklarını dile getirerek bu yıl dosyanın İstanbul Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde olduğunu öğren diklerini söyledi. Dosyayı incelediklerini ve birçok hukuksuzluğa rastladıklarını belirten Sürek, “Biz dilekçe vererek temyiz hakkımızın ihlal edildiğini söyledik. Çünkü aileleye hiçbir şekilde tebligat gönderilmemiş ve itiraz etme hakları ihlal edilmiş. Biz de bunları anlattık, mahkeme de haklı buldu. Temyiz dilekçesinde ‘kastı aşan müessir fiilden adam öldürme’ değil ‘bu işkence ile adam öldürmedir’ dedik. Çünkü hem tanıkların ifadesi hem adli tıp raporları işkence yapıldığını çok açık olarak gösteriyor. Vücudunun her yeri yara bere içerisinde, yakta yara bere izleri var. Kaburga kemikleri kırılmış, akciğerine batmış ve nefes alamaz hale gelmiş. Ölümü o nedenle meydana gelmiş. Dolayısıyla işkenceden ceza verilmesi gerekir” diye konuştu. l İSTANBUL Dağıtım şirketleri, TEDAŞ’a ait elektrik dağıtım tesislerini kullanıp 103 milyon TL’lik reklam geliri elde etti Reklam uyanıklığı Yavuzyılmaz YAVUZYILMAZ: VATANDAŞIN HAKKI CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz, “Göz göre göre vatandaşın ve devletin hakkı, elektrik dağıtım şirketlerine peşkeş çekiliyor” dedi. Yazvuzyılmaz, şöyle konuştu: “Bir apartmanın dış yüzeyine asılan reklam panosunun geliri o apartmandaki kiracılara mı ev sahiplerine mi aittir? Dağıtım şirketlerine sözleşmeyle sadece elektrik dağıtımı işi için süreli olarak devredilen bu mülklerin tek sahibi TEDAŞ’tır. Bir nevi ev sahibi TEDAŞ’tır ve 103 milyon TL’lik reklam ve kira geliri de TEDAŞ’a aittir. Bu tutar doğrudan vatandaşımızın faturasına indirim olarak yansıtılmalıdır. Faturasını ödeyemeyen dar gelirli vatandaşların gözünün yaşına bakmadan ertesi gün elektriğini kesen bu dağıtım şirketlerine vatandaşın hakkını yedirmek ayıptır. EPDK’yi kamu payına sahip çıkmaya, görevini suiistimal etmemeye çağırıyorum.” Sayıştay, elektrik dağıtım tesislerinin, dağıtım şirketleri tarafından sözleşmede olmadığı halde reklam ve kira geliri elde etmek amacıyla kullanıldığını tespit etti. TEDAŞ’a 103 milyon TL’den tek kuruş verilmedi. HAZAL OCAK Dağıtım şirketleri, Türkiye Elektrik Dağıtım AŞ (TEDAŞ) ile yaptıkları sözleşmeye uymayarak işletme hakkını aldıkları tesisleri ve baz istasyonlarının bir bölümünü reklam için kiraya verdi. Şirketler, böylece 2014 2018 yılları arasında tam 103 milyon gelir elde etti. TEDAŞ’a ise talep etmesine karşın bu gelirlerden pay verilmedi. Sayıştay Başkanlığı, TEDAŞ 2018 yılı denetim raporunu Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sundu. Sayıştay, mülkiyeti TEDAŞ’a ait dağıtım tesislerinin işletme hakkının sadece elektrik dağıtım faaliyeti için ve sözleşmede yer alan şartlar dahilinde dağıtım şirketlerine devredildiğine dikkat çekti. Raporda, işletme hakkı de vir sözleşmesiyle devredilen elektrik dağıtım tesislerinin, dağıtım şirketleri tarafından sözleşmede olmadığı halde reklam ve kira geliri elde etmek amacıyla kullanıldığı tespit edildi. Buna karşın mülk sahibi, TEDAŞ’a bu gelirden herhangi bir bedel ödenmedi. Sayıştay: Anlaşın TEDAŞ, bu gelirin yüzde 50’sinin kendisine, yüzde 25’inin dağıtım şirketine, yüzde 25’inin ise tüketiciye aktarılmasını talep etti. Konuyu değerlendiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), reklam ve kira gelirlerinin yüzde 75’ini dağıtım şirketlerine, yüzde 25’ini tüketiciye bıraktı, mülk sahibi TEDAŞ’a herhangi bir gelir bırakılmadı. Sayıştay raporunda, bu durum eleştirilerek “Dağıtım şirketi, dağıtım faaliyeti dışında bir faaliyetle iştigal edemez” denildi. Dağıtım faaliyeti kapsamına girmeyen reklam ve kira gelirlerinin paylaşımı için TEDAŞ ile dağıtım şirketlerinin anlaşmasını ve bu anlaşmayı sözleşmeye yansıtmalarını isteyen Sayıştay, EPDK kararında değişiklik yapması hususunda da girişimlerde bulunulmasını önerdi. T.C. İSTANBUL ANADOLU 11. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2019/638 Esas DAVALI: SAVAŞ KAYMAZ Bağdat Caddesi Çamlık Apt. No:376/A Şaşkınbakkal Kadıköy/ İSTANBUL Davacı Alev Halis vekili tarafından aleyhinize açılan Nafaka (Katılım Nafakası) davasının yapılan yargılamasında; Mahkemenizce dava dilekçesinde belirtilen adresinize duruşma gününü bildirir davetiye çıkarılmış olup, adresinizden ayrıldığınız gerekçesiyle tebligat yapılamamıştır. Adres araştırmasından da bir netice alınamadığından dava dilekçesi ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davalıdanmüşterek çocuk için dava tarihinden başlamak üzere 2.000 TL iştirak nafakası alınmasına, iştirak nafakasının hükmün kesinleştiği tarihtenbaşlamak üzeremüteakip yıllarda ÜFE oranında artırılarak davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Savaş KAYMAZ’a Duruşma günü13/05/2020 günü saat 11:03’de mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekille temsil ettirmesi,HMK’nın 127/1 maddesi uyarınca,dava dilekçesinin ve duruşma gününün ilanen tebliğinden itibaren iki hafta içinde HMK’nın 129. Maddesindeki unsurları içerir cevap dilekçesi, dilekçede gösterilen ve elinde bulunan belgelerin mahkemeye verilmesi ve başka yerden getirilecek belge ve dosyalar için de bunların bulundurulmasını sağlayıcı açıklamanın cevap dilekçesinde yazılması ile 50,00 TL delil avansının mahkememiz veznesine yatırılması, Dava Dilekçesi yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 17/03/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1153579) T.C. İSTANBUL ANADOLU 32. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı: 2019/1135 Esas Davacı, FATİH VOLKAN YENİTÜRK ile Davalı, İSTANBUL ANADOLU NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ arasında mahkememizde görülmekte olan Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) davası nedeniyle; İstanbul İli, Beşiktaş İlçesi, Kuruçeşme Mah/Köy, Cilt no:11, Hane no:571, BSN:20’de nüfusa kayıtlı 55207023352 T.C kimlik no’lu 31/10/1967 İstanbul doğumlu BARUH ve SOFİ’den olma “FATİH VOLKAN YENİTÜRK’ün” “FATİH VOLKAN” olan adının İPTALİ ile “VİKTOR” olarak değiştirilmesine “YENİTÜRK” olan soyadının İPTALİ ile “ADATO” olarak değiştirilip “VİKTOR ADATO” olarak, nüfusa bu şekilde TESCİLİNE karar verildiği ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1153652) T.C. İSTANBUL ANADOLU 32. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı:2019/1029 Esas Davacılar, FATİH TEMİRKIRAN, SAYİME TEMİRKIRAN ile Davalı, NÜFUS MÜDÜRLÜĞÜ arasında mahkememizde görülmekte olan Nüfus davası nedeniyle; Bingöl İli, Adaklı İlçesi, Sevkar Mah/Köy, Cilt no:42, Hane no:89, BSN:58’de nüfusa kayıtlı 19391912274 T.C kimlik no’lu 05/12/2014Üsküdar doğumlu FATİH ve SAYİME’den olma “HAVİN TEMİRKIRAN’ın” “HAVİN” olan adının İPTALİ ile “HÜMEYRA” olarak değiştirilip “HÜMEYRA TEMİRKIRAN” olarak nüfusa bu şekilde TESCİLİNE karar verildiği ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1153664) T.C. İSTANBUL 9. AİLE MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/564 Esas DAVALI: MAMAJAN REBBANOVA Ulus Mah. Ahu Sok. No:4/6 Beşiktaş/ İSTANBUL Davacı, CELAL DEMİRBAŞ ile Davalı, MAMAJAN REBBANOVA arasında mahkememizde görülmekte olan Velayet (Velayetin Değiştirilmesi) davası nedeniyle; Corona Virüs (Covid19) olarak bilinen solunum yolu bulaşıcı hastalığı,Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ve Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliği’nin yazıları gözönüne alınarak 27/03/2020 tarihinde duruşmanın yapılmamasına, bu nedenle tahkikat duruşmasının 04/06/2020 günü saat: 10:08’na bırakılmasına karar verildiği ilanen tebliğ olunur. 18/03/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1153642) T.C. İSTANBUL ANADOLU 32. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN Sayı:2019/749 Esas Davacı, MUHAMMER RIZVAN ile Davalı, ÜSKÜDAR NÜFUS MÜD arasında mahkememizde görülmekte olan Nüfus (Ad Ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli) davası nedeniyle; İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, Acıbadem Mah/Köy, cilt no:1, hane no:1455 BSN:6’da nüfusa kayıtlı 41473515066 T.C kimlik nolu 14/02/1982 Gostivar doğumlu ABDÜLAZİZ ve MÜŞERREF’ten olma “MUHAMMER RIZVAN’ın” “MUHAMMER” olan adının İPTALİ ile “MUHAMMED” olarak değiştirilip ikinci isim olarak “EMRE” ismi ekelenerek “MUHAMMED EMRE RIZVAN” olarak nüfusa bu şekilde TESCİLİNEkarar verildiği ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1153679) T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 14. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NDEN Eski rektöre beraat Eski Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Murat Tuncer, “FETÖ’ye üye olmak” suçlamasıyla yargılandığı davada beraat etti. Ankara 24. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşmasında, eski Hacettepe Teknokent genel müdürü Abdurrahman Güngör 8 yıl 9 ay, eski Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Fadıllıoğlu ise 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. l ANKARA/Cumhuriyet Dosya No: 2019/366 Esas KARAR NO:2019/1597 Resmi Belgenin Düzenlenmesinde Yalan Beyansuçundan sanık ALAKBAR MAMMADOVhakkında açılan davanın yapılan yargılaması sonunda sanığın ilanen tebliğine karar verilmiş olmakla; Mahkememize ait yukarıda esas ve karar numarası yazılı 06/12/2019 tarihli karar ile Zakir ve Şehlae oğlu, 1981 Azerbeycan doğumlu ALAKBAR MAMMADOV hakkında BERAAT kararı verildiği, söz konusu kararın bildirmiş olduğu adres itibariyle kendisine tebliğ edilemediği, bildirmiş olduğu herhangi bir yurt dışı adresinin de bulunmadığı, gerekçeli kararın sanığa tebliğ edilme imkanının bulunmadığı, Türkiye adresi itibariyle de tebliğ imkansızlığının söz konusu olduğu anlaşılmakla; 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 29. Maddesine göre ilgilinin bilgisine en emin bir şekilde ulaşılabileceği gazetede ilanen tebliğine, ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılmasına, 7 gün içinde Mahkememize veya sanığın bulunduğu yer Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine verilecek bir dilekçe veya tutanağa geçirilmek koşuluyla zabıt katibine beyanla ya da verilecek bir dilekçe ile istinaf talebinde bulunabileceği hususu ilanen tebliğ olunur.17/03/2020 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1153592)