20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 16 MART 2020 PAZARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Umreden dönen yurttaşlar, Ankara ve Konya’daki öğrenci yurtlarına yerleştirildi Hasta sayısı artıyor Sağlık Bakanı Koca, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda yeni vakaların tespit edildiğini kamuoyuna duyurdu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, dün sosyal medya hesabı üzinden yaptığı açıklama ile yeni koronavirüs vakalarını duyurdu. Koca, yaptığı paylaşımda “İlk vakanın çevresindeki 2 kişiye tanı konmuştur. Avrupa ülkelerinden gelmiş 7, Amerika’dan gelmiş 3 vakamız var. Tespit edilmiş her vaka, her izolasyon hepimiz için emniyettir” ifadelerini kullandı. Bakan Fahrettin Koca’nın önceki gün akşam, umreden dönen bir yurttaşta daha koronavirüse rastlandığı ve Türkiye’deki vaka sayısının 6’ya yükseldiğini söyledi. Açıklamanın ardından önceki gece umreden yurda dönen yurttaşlar, Ankara ve Konya’daki öğrenci yurtlarında karantinaya alındı. Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da umreden dönenlerin, koronavirüs tedbirleri kapsamında Ankara’da 3 ve Konya’da 2 olmak üzere toplam 5 öğrenci yurdunda karantina altına alındığı duyuruldu. Boşaltılan yurtlardaki öğrencilerin, “üniversitelerin üç haftalık tatili nedeniyle boşalan başka yurtlara nakledildiği ve mağdur edilmediği” belirtildi. Öğrenciler tepkili Karantina işlemleri için gece geç saatlerde yurtların boşaltılmasına da öğrencilerden tepki geldi. Öğrencilerin yurt önüne gelen Ankara Büyükşehir Umreden dönenler belediye otobüsleri ve servislerle taşındı. Belediyesi’ne ait otobüslerle AŞTİ’ye ya da başka yurtlara götürüldüğü ifade edilirken Gölbaşı’ndaki yurttan ayrılmak zorunda kalan öğrenciler şunları söyledi: “Bizi gece saat 04.00’te uyandırıp “Haydi gidiyorsunuz” dediler. Başka bir yurda götürdüler. Kimi öğrenciler ise AŞTİ’ye götürüldü. Bir saatlik süre içinde alabildiğim tüm eşyalarımı aldım ama kalan eşyalarım da oldu. Birçok öğrencinin eşyası yurtta kaldı. Bize önceden haber verselerdi, hazırlanabilirdik. Düşüncesizce davrandılar.” Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu, öğrencilerin yurt tepkisinin ardından yaptığı açıklamada, “Yurtta kalmayıp ücretini vermiş olan öğrencilerimizin ücretini yarın (bugün) itibarıyla NECATİ SAVAŞ geri ödemeye başlayacağız. Uygulama sona erince en hijyenik şekilde gençlerimize yurtlarını teslim edeceğiz” dedi. ‘Her odada bir kişi’ Ankara Valisi Vasip Şahin de karantina için kullanılmaya başlanan Gölbaşı Erkek Öğrenci Yurdu’na ziyarette bulundu. Ziyaretin ardından açıklama yapan Şahin, 1800 kişiyi misafir ettiklerini belirterek, “1700 kişinin de gelmesini bekliyoruz. Hastalığın semptomunu gösteren 5 kişi, Zekai Tahir Burak Hastanesi’ne alındı. Semptomların görülmesi halinde hemen müdahale edeceğiz. Her odada bir kişinin konaklamasını amaçlıyoruz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet TEPKI ÜZERINE IKINCI AÇIKLAMA Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Umreden dönen tüm yolcuların karantina mantığıyla ayrı odalara yerleştirildiğini, şüpheli görünenlerin de testlerinin yapıldığını” söyledi. Umreden daha önce dönenlerin karantinaya alınmamasına ilişkin yurttaşların yoğun tepkisi üzerine yeniden bir açıklama yapmak zorunda kalan Koca, bu kez de “Önce dönenler de şimdi dönenler gibi sağlık taramasından geçirildi. Şüphelilerin testleri yapıldı. Ülkede ilk 14 günü henüz doldurmayanları takip ediyoruz” ifadelerini kullandı. 14 gün uyarısı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, umreden dönen yurttaşların hem kendi sağlıkları hem de çevresindeki insanları korumak için 14 gün boyunca evlerinden çıkmamaları ve ziyaretçi kabul etmemeleri gerektiğini hatırlattı. Erbaş, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Ziyaretçi kabul etmemelerini yeniden hatırlatmak istiyorum. Bu, bir kul hakkıdır” dedi. Yurtdışında okuyan öğrenciler ‘koronavirüs’ nedeniyle yaşadıkları çaresizliği anlattı Keşmekeşin içinde kaldılar Yeni tip koronavirüs salgını nedeniyle Türkiye, önlemler kapsamında 9 Avrupa ülkesine daha uçuşları durdurdu. Bu durum yurtdışında eğitim gören Türk öğrencilerde “keşmekeşe” yol açtı. Türkiye, koronavirüs tedbirleri kapsamında Almanya, Fransa, İspanya, Norveç, Danimarka, Belçika, Avusturya, İsveç ve Hollanda ile uçuşları 17 Nisan’a dek durdurdu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan ise 14 Mart’ta yaptığı açıklamada, Türk öğrenciler ve turistler için uçuşların 17 Mart’a dek uzatıldığını açıklamıştı. Sivil Havacılık Müdürlüğü’nden ise dün bambaşka bir açıklama yapıldı. Açıklamada, yurtdışında okuyan öğrenciler ve turistler için de “uçuşların durdurulduğu” belirtildi. Uçuşlara ilişkin farklı kurumlardan sık sık farklı bilgilendirmelerin yapılması, yurtdışındaki öğrencilerde de “kafa karışıklığına” neden oldu. Yurtdışında okuyan Türk öğrenciler, yaşadıkları keşmekeşi Cumhuriyet’e şöyle anlattı: l Nurhan Tütüncü (Belçika): Belirsizlik, bambaşka bir ülkede her şeyin kapatılması ve odalarda hapsolma durumuna gelmekten ötürü kendimi güvende hissetmiyorum. Buradaki Türk makamlardan herhangi bir bilgilendirme iletisi almadım. Özellikle uçuşlar iptal olduktan sonra birçok kişi farklı ülkeler üzerinden çok uzun ve zorlu yolculuklar ile Türkiye’ye ulaşmaya çalışıyor. Bu son derece tehlikeli. Bazı Türk öğrencilere okulları tarafından “Türkiye’ye geri dönmeniz gerekiyor, bulabildiğiniz ilk uçakla dönün” gibi bir ileti geldikten birkaç saat sonra bunun tam aksinin olması oldukça şaşırtıcı ve üzücü. Zaten belirsizlikler içerisindeyiz. Şu an ihtiyacımız olan en son şey böyle bir kaos ortamı. Bazı ülkelerde yurtlar kapatılmış ve öğrenciler açıkta kalmış. Belirsizliklerden ötürü kendimi ciddi anlamda yalnız ve çaresiz hissediyorum. ‘Yapabilecek bir şey yok’ l Baran Şen (Hollanda): Üniversitem, 31 Mart’a kadar olan bütün ders, sınav ve etkinlikleri iptal etti. Kendimi burada pek güvende hissetmiyorum. Türk başkonsolosluğunu aradım ancak doyurucu bir yanıt alamadım. Telefonda konuşurken, “Hollanda bakanlıklarını ve medyayı takip edin, bizim yapabileceğimiz herhangi bir şey yok” denildi. Türkiye’deki üniversitemden ise bilgilendirici iletiler gönderildi. Buradaki atmosfer karışık. l Oğuz Koçuoğlu (İspanya): Bilbao’da eğitime ara verildi. Kendimizi güvende hissetmiyoruz. Bu süreçte İspanya’daki hiçbir Türk yetkili ya da makamla iletişime geçmedim. Bazı arkadaşlarım uçuşlarının iptal olması üzerine Portekiz üzerinden ülkemize dönmek için bir rota çizmeyi düşünüyor. l ANKARA / Cumhuriyet İSTANBUL’DA TAKSILER DEZENFEKTE EDILIYOR İstanbul genelinde yeni tip koronavirüs salgını tedbirleri kapsamında taksilerde dezenfekte işlemi başlatıldı. Anadolu Yakası’ndaki taksiciler Kadıköy İskele Meydanı’na gelerek araçlarını dezenfekte ettirirken Taksi Hakları Derneği Başkanı Osman Oruç, 7 binin üzerinde taksiye çağrıda bulunulduğunu söyledi. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Salgın hastalık ve okul tatilleri nedeniyle toplu taşımada bir haftada yüzde 30’ları aşan kullanım azalması olmuştur. İETT hatlarımızda yoğunluk yaşanmaması adına sefer azaltması yapmayacağız” dedi. l İç Politika İYİ Parti’den ‘sokağa çıkma yasağı’ çağrısı İYİ Partili vekiller Lütfü Türkkan ve Aylin Cesur’dan “OHAL ve sokağa çıkma yasağı ilan edilsin” çağrısı geldi. Kocaeli milletvekili Türkkan ve Isparta milletvekili Cesur, dün sosyal medya hesaplarından Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, İtalya’yı örnek göstererek durumun daha kötüleşmesinin önüne geçmek için bu tedbirlerin şart olduğunu yazdı. Aylin Cesur, sokağa çıkma yasağının 15 gün uygulanmasını isterken, Lütfü Türkkan yasağın yarından itibaren geçerli olması gerektiğini belirtti. l Haber Merkezi Şehir hastaneleri ‘kontrolsüz’ Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan virüs sal gını kamu hastaneciliğinin gerekliliğini yeniden güçlü bir şekilde ortaya koydu. An kara Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Vedat Bulut, “Bu tür salgınlarla özel sektörün tabii ki bir işi olmaz. Halkını yine devlet koruyacak. Şe hir hastanelerinin yanlış bir uy gulama olduğu bu olay da da ortaya çıkacak. Ankara’da Zekai Tahir Burak gibi hastanelerin SERTAÇ EŞ önemi bir kez daha ortaya çıktı” görüşünü dile getirdi. Cumhuriyet’in sağlık çevrelerinden derlediği bilgiye göre Türkiye’nin başarılı önlemleri daha da etkili kılınabilir. Sağlık çevreleri, Türkiye’nin vi rüs salgınına yönelik aldığı erken önlemlerin zamanlamasının çok yerinde olduğuna dikkat çekiyor. Sağlık çevrelerinin dikkat çektiği bazı yetersizlikler ise şöyle: “Yoğun bakım hizmeti ve sağlık personelinin donanımı kesinlikle geliştirilmeli. Sağlık personelinin eldiven, maske ve özel giysi açığı hızla giderilmeli. Birtakım hazırlık lar olduğunu biliyoruz. Ancak bu konulara da hızlı önlem alınmalı.” Salgın nereye gider? Halk sağlığı uzmanları, virüs salgınının 5 yılda dünya nüfusunun yüzde 70’ine bulaşacağını dile getiriyor. Uzmanlar, Türkiye’de henüz ölüm olmamasına karşın en kötü senaryoyu “Ülkelerin ekonomik ve sağlık hizmetlerine baktığımızda bu salgının Türkiye’de neden ola cağı ölüm oranının yüzde 1,5 düzeyinde olması bekleniyor. Aşı geliştirilmesi 3 yılı bulabilir. Çünkü teknik çalışmalar kısa sürede yapılamaz” şeklinde açıklıyor. Uzmanlar tarafından Türkiye için mayıs sonuna kadar sürenin kritik olduğu öngörüleri yapılıyor. İlla ki kamusal sağlık Virüs salgını kamusal sağlık yaklaşımının önemini bir kez daha ortaya koydu. Konuya ilişkin Cumhuriyet’e değerlendirme yapan ATO Başkanı Bulut, “Salgınlar doğrudan devlet tarafından, sosyal devlet tarafından önlem alınmasını gerektirir. Devletin salgın noktasında önlem almak, tedavi, yoğunbakım, diğer yataklı planlamada öncü olması kaçınılmaz. Özel sektör konuyla ilgilenmez” dedi. Şehir hastaneleri tercihinin yanlışlığının virüs salgınıyla da ortaya çıktığını vurgulayan Bulut, binlerce yataklı hastaneyi yalıtmanın zorluğuna dikkat çekti. Virüs salgını nedeniyle kimsenin paniğe kapılmaması gerektiğini vurgulayan Bulut, disiplin ve sosyal devlet anlayışıyla Almanya’nın bu salgında öne çıktığına dikkat çekti. Bulut, “En iyi çalışan Almanya. Ölüm oranı binde 5 olarak seyrediyor. İtalya gibi burada da nüfus yaşlı. Ancak çok sıkı önlemler alındı. Disiplinli toplum, yaşlılar evden çıkmıyor. En güzel örneği veriyorlar. Biz bilimsel toplantıları iptal ettik. Ama cuma namazları sürüyor. Herkes ibadetini yapmalı ancak öncelik sağlık olmalı” değerlendirmesini yaptı. l ANKARA ‘ALLAH’IN EVINDE VIRÜS BULAŞMAZ’ SEYHAN AVŞAR Bir panik havasının yaşandığı şu dönemde Şirinevler’de bulunan Mehmet Akif Ersoy Camisi’ne ibadete gelen yurttaşlarla konuştuk. Sabahın erken saatleri işe gitmek için evden çıkıyorum. İnsanlarla aramda mesafe bırakarak yürürken Mehmet Akif Ersoy Camisine girenleri görüyorum. O an iki kadınla karşılaşıyorum. Kuran dersi almak için caminin içerisinde bulunan kursa gidiyorlar. Sohbet etmeye başlıyoruz. İsimlerinin gazetede çıkması halinde eşlerinin kızabileceğini söylüyorlar. Orta yaşlı kadına koronavirüse karşı bir önlem alıp almadıklarını soruyorum. “Önce tüm evin halılarını kızımla kaldırdık. Çamaşır suyu ile bir güzel sildik. Sürekli ellerimizi yıkıyoruz” diyor. Toplu yerlerden uzak durulması çağrısını hatırlatarak “Camiye gelmekten korkmuyor musunuz?” diye soruyorum. Yanıt genç olan kadından geliyor: “Allah’ın evinde virüs bulaşmaz. Hem Kuran’da şifa ayetleri var. Biz sürekli onları okuyoruz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi, ‘temizlik imandan gelir’ Bizim kursumuz çok temiz. Şimdi daha da çok temizliyoruz. Ayrıca Kuran okumak için geldiğim yerde o virüs bulaşacaksa da, bulaşsın” diyor. Sohbet ettiğim 68 yaşındaki Ahmet Amca ise “Kızım, ecel gelmeden kimse ölmez. Öleceğimi bilsem de camiye gelirim” diyor. l İSTANBUL Bir virüsün öğrettikleri... Virüs de çok şey öğretiyor bize. Sosyal panik nedir, onu öğretiyor en başta. “Koronavirüs bir kişide bulundu” lafıyla panik başladı. Halk marketlere hücum etti. Makarna, pirinç, un, şeker ne varsa yağmalandı. Kolonyaya hücum yaşandı, kâğıt mendiller tükendi. Ne korkarmışız meğer virüsten, bu da ortaya çıktı. Bir yerlerde gizlenmiş yağmacı yanımız her yana yayıldı. Hoş, yağmacılığımız pek de gizli değildi ya. Toprak görünce yağmala, betonu dik. Yeşil görünce kes, biç, çıplak toprağı arsa yap. Bütün bunlar son yılların marifeti idi. İktidarımız eksik olmasın, yağma kültürünü iyi öğretti. Fırsatçı, çıkarcı, kayırmacı yağmacı kültür başımızdaki iktidarın yaşam rehberi olduğu için şaşırmadık. Ama bu virüs, içimizi dışımıza çıkardı. Marketleri yağmaladık. Bu arada elimizi yüzümüzü yıkamayı da öğreniyoruz. Hani biz korkusuz insanlardık. Kahramandık, cengâverdik, vurduk mu devirirdik. O minnacık virüs bizi ezdi geçti. Korkak yağmacıyı ortaya çıkarıverdi. Bu da bize ders olur diyen varsa bilmem. Hiçbir şey bize ders olmuyor da. HHH 2. Dünya Savaşı yılları. 194243 olabilir. Elias Canetti, Nobel ödüllü bir yazar. Yahudi olduğu için Çekoslovakya’dan İngiltere’ye kaçmış, orada Londra yakınlarında bir çiftlik köyünde korunuyor. Kendi denemelerinde yazmış. Çiftlik, yumurta yetiştirip dağıtan bir ailenin yönetiminde. Her gün yüzbinlerce yumurta sandıklanıp Savaş Bakanlığı’nın dağıtım yerine gönderiliyor. Her İngiliz vatandaşının günde bir yumurta yeme hakkı var. Bu çiftlikte bulunan Elias Canetti ile eşine de günde bir yumurta veriliyor. Çiftlik sahibi ve eşi de kendilerine birer yumurta ayırıyor. Canetti şaşırdığını söylüyor. Orada, bakan yok, gören yok, sayan yok. Ama çiftlik sahibi de eşi de iki yumurta yemiyor. Her yurttaşın hakkı olan “günde bir yumurta” onlar için de geçerli. İngiltere’nin o savaşı kazanmasına şaşmamak gerekiyor. Bu “sosyal disiplin”, uygar ülkelerin toplumsal karakteridir. Eğer bir ülkenin “sosyal disiplini” varsa, orada yönetici ile yönetilen birbirine güven duyuyor demektir. Uygar toplum budur. Birbirine güvenen, birbirine destek olan, adalet içinde yaşayan, sözlerine güvenilen yönetenler ile desteğinde bilinçli yurttaşların uygar toplumu budur. Bir toplumun “sosyal disiplini”ni bozan, o toplumu güvensizliğe iten, o insanlara çıkarcılığı, fırsatçılığı öğreten iktidarlar ise “yağmacı toplum” yaratırlar. Sen, “Kanal İstanbul” deyip çevresindeki arsaları yıllar öncesinden yağmalayacaksın. Bunu ortaya çıkaran gazetecileri tehdit edip dava açacaksın. Senin marifetlerini ortaya çıkaran Barış Terkoğlu’nu, Barış Pehlivan’ı, Murat Ağırel’i, Hülya Kılınç haksız hukuksuz hapislere atacaksın. Osman Kavala’ya açıkça düşman hukuku uygulayacaksın. Gücün yettiğine zulmedeceksin. Gücün yetmediğine el ovuşturacaksın. Hiçbir dediğine inanılmayacak. Güvenilirliğini kaybedeceksin. Kaybettikçe zalimleşeceksin. Toplumun da giderek böyle olur işte. Korkak, yağmacı, fırsatçı, çıkarcı bir toplum olur. Sen de marifetinle gurur duyarsın. Ama biz bir şey öğreniriz. Bak, ne mi öğreniriz? HHH Biz, senin kim olduğunu, ne olduğunu öğreniriz. Biz, senin gücün dilinden anladığını öğreniriz. Biz, senin aslında nasıl güçsüz olduğunu öğreniriz. Bir virüsün seni nasıl altüst ettiğini öğreniriz. Senin adaletle yenileceğini öğreniriz. Senin bilinçle yenileceğini öğreniriz. Kimin karşısında aslan kesilip kimin kapısında beklediğini öğreniriz. Bütün bunlar sana bir şey öğretir mi? HHH Keşke öğretseydi ama hiç sanmıyorum. Eğer öğrenseydin, neden yanında hiç arkadaşın olmadığından öğrenirdin. Eğer öğrenseydin, onca haksızlığın yükü sana bir şey öğretirdi. Eğer öğrenseydin, onca gerçek sana çok şey öğretirdi. Ama öğreneceksin, çaresiz. Kendi zulmünden öğreneceksin. Kendi yalnızlığından öğreneceksin. Kendi çaresizliğinden öğreneceksin. Herkes eninde sonunda öğrenir... Umre dönüşü hayatını kaybetti İktidar yanlısı yazıları ile tanınan Esra Elönü’nün babası emekli imam Şaban Elönü (62), umre dönüşü dün sabah İstanbul Gaziosmanpaşa’daki evinde hayatını kaybetti. Adli Tıp Kurumu’nda yapılan covid19 testlerin negatif çıktığı öğrenildi. Esra Elönü ise sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, testin negatif çıktığını ancak rapor beklediğini belirtti. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle