22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 1 MART 2020 PAZAR gorus@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR TASARIM: SERPİL ÜNAY OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 1 Mart tezkeresi Mustafa Özyürek CHP 22.Dönem Milletvekili 1Mart Tezkeresi, AKP hükümetinin, 25 Şubat 2003’te TBMM’ye sunduğu, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Yabancı Ülkelere Gönderilmesi ve Yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye’de Bulunması İçin Hükümete Yetki Verilmesine İlişkin Başbakanlık Tezkeresi” 1 Mart 2003 tarihinde yapılan gizli toplantıda reddedilmiştir. 60 bin Amerikalı asker gelecekti Tezkere, 60 bin kişilik ABD askeri kuvvetinin ve 255 uçak ile 65 helikopterin Türkiye topraklarında konuşlanarak peyderpey Irak’a saldırmak için cephe oluşturmasını öngörüyordu. Recep Tayyip Erdoğan, daha başbakan olmadan, AKP Genel Başkanı olarak Aralık 2002’de ABD Başkanı Bush’la görüşerek Irak harekâtını kolaylaştıracağının sözünü vermişti. “Biz özveride bulunduk, şimdi taleplerimizin karşılanmasını bekliyoruz” diye demeç vermişti. 6 Şubat 2003 tarihinde TBMM’ye sunulan “Türkiye’deki askeri üs ve tesislerin yenilenmesi ve geliştirilmesi için ABD teknik personelinin 3 ay Türkiye’de bulundurulması” tezkeresi AKP oyları ile kabul edildi. Verilen sözlere inanan ve 6 Şubat 2003 tarihli tezkerenin kabulünden cesaret alan ABD, 522 zırhlı aracı İskenderun’daki limana indirmiş, Mersin’den Diyarbakır’a kadar alanda, depolar kiralamış, kullanacağı tesislerin inşasına başlamıştı. AKP’liler tezkere kabul edildi sandı 264 kabul oyu çıkınca AKP’liler alkışlamaya başladı. Anayasa ve içtüzükteki 146. madde hükümlerini hatırlamamışlardı. CHP’liler olarak anayasanın ilgili hükmünü hatırlatarak tezkerenin kabul edilmediğini ifade ettik. Meclis Başkanı Bülent Arınç oturuma ara vererek AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz’la CHP Grup Başkanvekili Mustafa Özyürek’le toplantı yaptı. Özyürek’in ifade ettiği CHP’nin itirazlarına hak vererek tezkerenin kabul edilmediğini açıkladı. Bu kez AKP’liler suspus oldu, CHP’liler alkışlamaya başladı. Baykal’ın etkisi Kamuoyundaki tepkilerden Baykal’ın gizili oturumdaki konuşmasından etkilenen 90 civarında AKP’li tezkerenin reddi yönünde oy vermişlerdi. (AKP milletvekili 365, CHP milletvekili 177, bağımsızlar 8). 5 civarında bakan da hükümet tezkeresini imzalamış olmasına rağmen TBMM’de ret oyu vermişti. Aradan bunca yıl geçmesine rağmen 1 Mart 2003 tarihli TBMM gizli oturumunun tutanakları AKP’nin direnişi sonucu hâlâ açıklanmadı. Tutanaklar açıklanınca hangi AKP’linin ne yönde oy verdiği ortaya çıkınca partide bir kargaşa çıkmasından korkuluyor. Ayrıca Kürt sorunu konusunda derin ihtilafların ortaya çıkmasından endişe ediliyor. Mayıs 2003’te Paul Wolfowitz “Türkiye hata yaptığını kabul etmeli, özellikle askerler beklenen güçlü liderliği gösteremedi” demişti. Abdullah Gül, Wolfowitz’e hak vermişti. CHP, tezkereye hangi açılardan karşı çıkmıştı? Irak’ta kitle imha silahı olduğu ve bu 1 Mart tezkeresi kabul edilseydi bugünlerde bile ülkemizin bir bölümü ABD’nin işgali altında olacaktı. Amerika geçmişte asker bulundurduğu hiçbir ülkeyi bütünüyle terk etmemiştir. Japonya’dan İran’a, Suriye’ye pek çok örneği ortada. Dönemin Başbakanı Abdullah Gül ve Dönemin AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 1 Mart tezkeresini desteklemişlerdi. Erdoğan 2016 yılında yaptığı “Irak’ta düşülen hataya Suriye’de düşmek istemiyoruz” açıklamasıyla da bu konudaki düşüncesinin değişmediğini vurgulamıştı. silahları imha etmek için harekât düzenlenmesi gerektiği iddia ediliyordu. Bu silahları imha etmek için ABD ve destekçileri Irak halkını kitlesel olarak imha etmeyi göze alıyor. CHP’ye göre hukuki meşruiyeti olmayan harekâtın, siyasi haklılığı da vicdani haklılığı da yoktu. AKP topraklarımızı ABD’ye açma karşılığında 90 milyon dolarlık ekonomik yardım talebiyle yola çıktı, 4 milyon dolara razı oldu. AKP, bu tezkere geçerse barış masasında olacağımızı iddia ediyordu. Tezkerenin reddinde üç ay sürekli, bunun haksızlığını, yanlışlığını anlatan ve 1 Mart günü kapalı oturumda etkili bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın rolü büyüktür. CHP olarak tam kadro oturuma katıldık ve eksiksiz hayır dedik. O sırada grup başkanvekili olarak arkadaşlarımla büyük çaba gösterdik. ABD, tezkerenin reddini bir türlü kabullenemedi, TSK’yi ve CHP’yi suçladı. ABD askerleri tarafından Temmuz 2003’te Kuzey Irak’ta 11 askerimizin başına çuval geçirildi. Toplum büyük tepki gösterdi. Recep Tayyip Erdoğan ABD’ye nota verilmesi taleplerine karşı “müzik notası mı sanıyorsunuz” diyerek tepki gösterdi. Recep Tayyip Erdoğan, “ABD’ye rağmen iktidar olamayacağına” inanıyordu. 2003’te İstanbul’da bir açılışta “Dünyadaki gelişmeler sizi dışlarsa tamamen bitmiş, tükenmiş olursunuz” demiştir. Tezkere PKK ile mücadeleye fırsat vermiyordu Tezkerenin kabul edilmesini isteyen AKP’li yöneticiler, bazı askerler ve gazeteciler, tezkere kabul edilseydi Türkiye, silahlı kuvvetleriyle Irak’ta olacaktı, PKK ile mücadele edecektik, iddialarını ortaya attı. Recep Tayyip Erdoğan, “Tezkere geçmiş olsaydı, su anda Kuzey Irak’ta olurduk ve Kuzey Irak’ta verilen kararlara ortak olurduk” demişti. Oysa, ABD’nin Irak’ı işgali Türkiye’nin asla ortak olmayı istemeyeceği, korkunç bir insanlık dramına yol açtı. Nitekim, 1.5 milyon sivil öldü, müzeler soyulup, talan edildi. Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök, Murat Yetkin’e verdiği röportajda, “Tezkere geçseydi çok farklı olurdu, ABD ile güzel bir mutabakat muhtırası (MM) hazırlamıştık. Çok sayıda askerimiz (45 tugay) Irak’a girecekti. PKK konusunda bugünkünden daha avantajlı olacaktık” demişti. Oysa, MM incelendiğinde, 7 maddesinde “Kuzey Irak’taki Faaliyetler” başlıklı (b) bendinin 3. paragrafında, sınır boyunca 2530 km’lik şerit dahi PKK yuvalarını bulup tahrip etmeyi yasaklıyordu. Sadece meşru müdafaa durumunda PKK’ye karşı silah kullanabilecektik. Büyükelçi Deniz Bölükbaşı (Tezkerenin eki MM müzakeresini yürütmüştü), “1 Mart VakasıIrak Tezkeresi ve Sonrası” adlı kitabında “Türk Birlikleri PKK unsurlarına karşı imha harekâtına girme yetkisine sahip olacaktı, ateş açılmasa bile Türk birlikleri resen PKK unsurlarına karşı imha harekâtına girecekti” iddiasında bulunuyordu. Oysa, MM incelendiğinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mücbir sebep dışında çatışmaya girmeyecekleri açıkça yazılmış. Şükrü Elekdağ, Deniz Bölükbaşı’nın kitabının gerçekleri yansıtmadığını belirtmiştir. Ancak Deniz Bölükbaşı bu iddialara cevap vermemiştir. Tabii MM’nin sahibi hükümettir. Deniz Bölükbaşı hükümetin direktiflerinin uygulayan bir bürokrattır. MM, tezkere görüşmelerinde milletvekillerinin bilgisine sunulmadı. Deniz Bölükbaşı kitabında da MM’ye yer vermedi. Fikret Bila’nın “AnkaraIrak Savaşları” adlı kitabında MM’nin tam metnini açıkladı. Gizli belgeleri açıklamaktan dava açıldı, ancak beraat etti. Şükrü Elekdağ, Hilmi Özkök’e “Türk askerinin operasyon yetkisini (Tezkerenin 17. maddesini) okuyup okumadığını” sormuş, Hilmi Özkök “madde madde okumadım” demişti. Halkı yanıltan bilgi vermişti. 1 Mart tezkeresi kabul edilseydi bu günlerde bile ülkemizin bir bölümü ABD’nin işgali altında olacaktı. Amerika geçmişte asker bulundurduğu hiçbir ülkeyi bütünüyle terk etmemiştir. Japonya’dan İran’a, Suriye’ye pek çok örneği ortada. Recep Tayyip Erdoğan’ın izlediği politikalar göstermiştir ki, büyük devletlere yaranmak için Türkiye’yi bataklığa sokmaktan çekinmemektedir. 1 Mart 2003’te TBMM’de görev yapan CHP milletvekilleri olarak AKP’li bazı yurtsever milletvekilleri ile birlikte Meclis’in itibarını koruduğumuz gibi Amerikan emperyalizmine ağır bir ders vermiş olduk. İnternet sansürlendiğinde kamuoyu ne dedi? Sevgili okurlarım, iktidar şehit haberlerinin gelmeye başladığı Perşembe gecesinden, Cuma akşamına kadar Twitter, Facebook ve Instagram gibi platformlara erişimi engelledi. Karar çok yanlıştı, çünkü iktidarın gerçekleri halktan sakladığı iddiasını güçlendiriyor ve ortamı dezenformasyona açık hale getiriyordu. Ben bu sansür sırasında, Twitter’a girebilenlerin ne mesajlar verdiğini, VPN aracılığıyla izledim: Sevgili okurlarıma, kamuoyunun sansür ve şehitler hakkında neler hissettiğini aktarmak için, bu iletilerden küçük bir demet sunmak istiyorum. HHH Ankara CUMOK: Suriye’de, İdlib’de yaşamını yitiren gencecik fidanlarımız... Işıklar içinde uyuyun. Yaralıların bir an önce iyileşmelerini diliyor, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ ilkesini rehber edindiğimizi bildiriyoruz. Yiğit Güralp: Sosyal medyaya erişim engellenmişken tivit atarak başsağlığı mesajı yayımlayan bakanlar sosyal medyaya VPN’le mi girdiler? Kimse giremiyorsa bu mesajları kime yayımladılar? Bize tüm bu toplam saçmalığı reva gören, bunda parmağı, onayı olan, sessiz kalan hiç kimseyi affetmiyorum. Yaman Akdeniz: Sabah kalkıp Twitter’a ancak VPN ile girebilmek bizi tam 6 sene öncesine götürdü. Dış politika hatalarımızı, Suriye’de dün gece olanları, şehit askerlerimizi, sosyal medyayı sansürleyerek örtbas etmeye çalışan bir ülkede yaşıyoruz. Mehmet Ali Güller: 1) Her şeyi söyledik! Bir kere stratejiniz yanlış dedik! Yanlış stratejiyi doğru taktiklerle düzeltemezsiniz dedik! Ki taktiklerinizin de çoğu yanlıştı... Şimdi “çıkış stratejisi” lazım. Ama onu yapmanız için de “82. il Halep” hedefinizden vazgeçmeniz lazım önce! 2) AKP’nin “Rusya’yla kendine alan açan, bunu ABD ile pazarlıkta kullanan ve ikisini AB ile dengelemeye çalışan” neoAbdülhamitçi politi kası çöktü. Ne yazık ki altında kalan da Mehmetçiklerimiz oldu. Türkiyemizin, milletimizin başı sağ olsun... 3) Rusya Savunma Bakanlığı’nın “Rus Hava Kuvvetleri, Türk askerlerinin vurulduğu alanda değildi” demesi ve Ankara’nın doğrudan Rusya’yı hedef alan açıklamalardan uzak durması, felaket senaryosundan bir çıkış kapısı bulmaya zemin sağlayabilir, kullanılmalı... Mustafa Sönmez: Olacaklar bellidir. IŞİD özlü cihadçılarla Suriye’de macera peşindeki AKP ordusu, Rusya’dan sert karşılık gördü, ısrar ederse devamı gelir. Bunu kimse önleyemez. Bu hezimeti içeriye sindirtme, bu bozgundan mağduriyet devşirme derdindeler. Gerçekleri yayalım. Sadece gerçekleri. Ahmet Yavuz: İdlib’den gelen şehit haberleri canımızı yakmaya devam ediyor. Orada bu kadar şehit vermeyi göze alacak hiçbir ulusal çıkar yok! Lütfen farklı hareket tarzlarına yönelelim! Türker Ertürk: 1) Halka doğruları söylemek lazım! Gerçeklerin üzerini örtmek için internetin fişini çekmek yerine Türk Silahlı Kuvvetleri’ni, Askerimizi, Mehmetçiğimizi Ortadoğu bataklığından çekmek lazım. 2) Böyle olacağını dar bir bölgeye yakın hava desteği olmadan asker göndermenin intihar olduğunu yazdım, ekranlarda anlattım ve uyardım. Aşağıda erişimi bulunan bugünkü yazımda bile! Bunun tek sorumlusu iktidardır. 3) “Gazi Meclis bu duruma el koymalı!” HHH Sevgili okurlarım, bu sütunda defalarca yazdığım gibi, iktidarın Suriye politikası başından beri yanlıştı... Kimsenin bu yanlış politikayı, şehit cenazeleri üzerinden, “Milli Politika” diye dayatmaya hakkı yoktur. Şimdi bir an önce “Suriye’den çıkış stratejisi” oluşturulmalıdır! YURTTA SULH, CİHANDA SULH! “Kitap okuduğunuzu biliyoruz.” http://www.cumhuriyetkitap.com.tr ICOPAL SHINGLE SİSTEM Avrupa’nın öncü shingle markası Icopal’in en yeni teknolojilerle ürettiği, zorlu hava koşullarına dayanıklı shingle ve tamamlayıcı sistem bileşenleri: Yağmur derelerinden, baca diplerine her ayrıntısı çözülmüş, estetik shingle çatı sistemi. bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle