17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 1 MART 2020 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİLÜNAY HABER/yorum Hep birlikte ölüyoruz! Nerelerdesiniz, beyaz tül perdelere sarılıp “Tayyip bizi İdlib’e götür!” diye yeri göğü inletenler? Dünya nefesini tutmuş beklerken, Suriye sınırına yığılan Türk tanklarının videolarını her dakika dünyanın gözüne sokanlar, neredesiniz? Rusya, Suriye hava sahasını her türlü yabancı uçağa kapatmış, haberiniz yok mu? Yoksa önemsemediniz mi, askerlerimizin hava sahası başkalarının elindeyken, saklanacak doğal bitki örtüsü olmayan topraklarda tek tek hedef haline geleceklerini bilemediniz mi? Sizin askeri bilginiz nedir? Biraz savaş filmi izleyen biri bile bilir ki, hava desteği olmadan herhangi bir yer işgal edilemez! İşgal edilemez diyorum, bağırıp çağırmayın, biz resmen o topraklarda işgalci bir orduyuz. Üstelik bir yandan “Suriye’nin toprak bütünlüğü bizim için önemli” diyoruz, öte yandan işgalci durumdayız. Dünya biliyor ki, Suriye ordusu ve Suriye’nin yanında yer alan Rusya orada cihatçı sürüsünü istemiyor. Ama biz neredeyse bu sürüyle el ele kol kola fotoğraf çektiriyoruz. Kimse salak değil. Cihatçıların Suriye’de neler yaptığını kimseler unutmadı. Başları kesilen insanları, tecavüz edilen ve pazarlarda köle olarak satılan kadınları kimseler unutmadı. Biz niye onlarla birlikteyiz? Büyük İslam birliğini kurmak için mi? Hâlâ anlamadınız mı Arap ve Müslüman dünyasının Büyük İslam projesi diye bir meselesi yok. Onlar petrol zengini ve kokainden sapır sapır dökülen Arap şeyhlerinin tümüyle dışa bağımlı sözüm ona bağımsız ülkeleri. Ne oldu İdlib’deki hava saldırısının ertesi günü Rusya füze yüklü iki savaş gemisini Boğazlardan geçirdi. Kızanlar var, “bizimle alay ediyorlar” diyenler var, geçirir. Amerika nasıl Akdeniz’de savaş gemileriyle cirit atıyorsa, Rusya da atacak, çünkü bu ülkeler süper güç! Peki bize ne oluyor, bir o yana bir bu yana savrulup duruyoruz. Rusya’ya yanaşmak için füzeler aldık, dünyanın parasını ödedik ama hangarlarda çürümeye bıraktık. Çünkü yazılımları bizim elimizde değil. Rusya’nın elinde. Sanılmasın ki NATO ve Amerika bizim yanımızda. Bir iki özlü söz söyleyip, İncirlik’ten uçak kaldırmayacaklar, Amerika olup bitenden fazlasıyla memnun, bu kapışma en çok onun işine geliyor. Birleşmiş Milletler mi? Yapmayın, şimdi hemen sınır kapılarını açıp Suriyeli mültecileri Avrupa’ya göndermeye başladık. Elimizdeki önemli kozlardan biri mülteciler. Ama artık bu koz önemini yitirdi. Çünkü Avrupa’ya gitmeye hiç niyeti olmayan, Türkiye’yi kendileri açısından son derece verimli bulan 4 milyon kişi kolunu kıpırdatmayacaktır. Yarısı asker, yarısı ucuz işçi, yarısı da Türk vatandaşı oldu. Gidenler, dikkatle bakın Batı’nın istediği donanıma sahipler. Üstelik minnet duygusuyla Batı’da ses çıkarmayan köleler olacaklar! AKP ve CHP’liler acil toplanmışlar. Hiç kimse alınmasın, hep birlikte bu savaş için tezkere verdiniz. Oralarda ölen gencecik askerler, hepinizin rüyasına girmeli. Alıp elinize bir kâğıt kalem kaç kişinin ölümüne neden oldunuz yazın! Doğru sizin çocuklarınız yok, şehit ailelerinin evlerini hepimiz gördük, o evlerde tek tek bayrak asıldı, o evler yoksulların evleri, ölüme gönderdiğiniz çocukların evleri. O yıkık dökük evlerin bahçesinde onlar oynadı, seslerini duyabilirsiniz. O sesler size soruyor: “Ben neden öldüm!” Hadi yanıt verin! “Şehitler tepesi dolsun” diye hep birlikte ellerinizi kaldırdınız! Hep birlikte! Diyorlar ki, günlerdir bir hava saldırısı bekleniyordu. Bu konuda yetkililer uyarılmış, bu gerçek mi? Böyle bir ihtimal varsa, neden o bölgeler sıkı bir korunmaya alınmadı. Sınıra yığılan tankların uçaksavarı yok mu? Sığınaklar yok mu? Neden yetkili kişiler suspus? Neden ? Yetkililer susuyor, yabancı kaynaklar ölü ve yaralı sayısını bize duyurulandan çok daha fazla bir sayıyla açıklıyor. Şimdi her şeyden çok dürüst olmak zamanı. Açıkça ne kadar şehit verdiğimiz, ne kadar yaralımız olduğunu bilmek her yurttaşın hakkı! Libya’da şehit olan askerlerimizin habersiz gömüldüğünü biliyoruz. Hiç olmazsa şimdi bize dürüstçe yanıt verin ve hepimizi sakin olmaya davet edin. Çünkü bugün üç banka dolaştım ve hepsinin ATM’lerindeki para bitmişti. Şu panik havasını yumuşatın ve usulca işgal ettiğimiz Suriye topraklarını boşaltmaya başlayalım. Siz Rusya’nın arasının açık olduğu Ukrayna’ya gidip ordusuna 200 milyon bağışlarsanız Ruslar sizi alkışlamaz. Domatesinizi almaz. Gövde gösterisi yapacak zamanlarda değiliz. Hep birlikte haykırmalıyız: SAVAŞA HAYIR ! 1 MART 2020 SAYI: 34479 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yayın Koordinatörü Serkan Ozan Yazıişleri Müdürleri İpek Özbey / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Hakan Akarsu (Ek Yayınlar) Görsel Yönetmen Münevver Oskay Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Gece: Ayça Bilgin Demir l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Jale Özgentürk l İç Politika: Ali Açar l Kültür Sanat: Yazgülü Aldoğan l Fotoğraf: Uğur Demir l Spor: Sami Gürel l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:08 07:33 13:22 16:28 19:01 20:20 Ankara 05:53 07:16 13:06 16:13 18:46 20:04 İzmir 06:17 07:38 13:29 16:38 19:10 20:26 4Şubat 1949, TBMM Genel Kurulu. Dinleyici localarından birden fazla ziyaretçi ezan okumaya başlıyor. Yaka paça dışarı çıkarılıyorlar. Ertesi gün gazeteler, “iki meczup”tan söz ediyor. 1 Mart 1950. İktidar partisi CHP, tekke ve türbelerin kapatılmasına dair 677 sayılı yasayı yürürlükten kaldırıyor. İlk 19 türbeyi açma görevi, nedense Milli Eğitim Bakanlığı’na veriliyor. 14 Mayıs’tan öteye 1950. İktidar partisi DP’nin çiçeği burnunda başbakanı Adnan Menderes, “Millete mal olmuş inkılaplarımızı saklı tutacağız” sözüyle mürtecilere diğer inkılapları hacamat edecekleri müjdesini veriyor. TV’lerin olmadığı Türkiye’nin yegâne devlet radyosunda dini programlar başlıyor. MEB, ilkokullarda seçmeli din dersi başlatıyor. Arap harfleri yasağı kaldırılıyor, Arapça Kuran kursları ve imam hatip okullarının temeli atılıyor. Türkçe okunan ezan, Arapçaya döndürülüyor. 1953’te Köy Enstitüleri kapatılıyor. 1955. Menderes, DP Meclis grubuna sesleniyor: “Siz isterseniz anayasayı değiştirebilir, hilafeti bile getirebilirsiniz!” 19571959. Seçmeli din dersi, liselere tırmanıyor. Din dersi öğretmeni yetiştirmek için okullar kuruluyor. 26 Ağustos 1965. Milli Eğitim Bakanı Cihat Bilgehan, “imam hatip okullarını bitirenlerin, ilkokul öğretmeni olabileceklerini” açıklıyor. 1967. Süleyman Demirel, Başbakan. TBMM’de iftar yemekleri başlıyor. 21 Şubat 1968. Milli Eğitim Bakanı İlhami Ertem, Demirel başkanlığındaki AP iktidarının Büyük Türkiye hedefini ifşa ediyor: “Hükümetimizin başkanı, sendikacı Kemal Türkler öl dürülüyor. (Bu cina yetin davası, 2010 yılında zamanaşı mından düştü. Da vanın sonuncu tu tuklu sanığı da ser best bırakıldı.) Türkiye’de CİA’set! 7 Eylül 1980. MSP’nin Konya mitinginde atılan slo amacı her ilde bir imam hatip oku ganlar: “Ya şeriat, lu açmak!” ya ölüm/Dinsiz devlet yıkılacak elbet/ 19751978. Süleyman Demirel, Anayasa Kuran/Laiklik dinsizliktir.” Başbakan. Necmettin Erbakan, 10 Ağustos 1981. Bir numa Başbakan yardımcısı. İlk ve ortaöğ ralı darbeci Org. Kenan Evren, retimde din dersi zorunlu kılınıyor. Çanakkale’de 12 Eylül darbesinin Olanlara ek, 233 imam hatip okulu amacını açıklıyor: “Muhterem din daha açılıyor. adamlarının elini öpeceğiz!” 2125 Aralık 1978. 1983 yılında, 1739 sayılı yasanın Kahramanmaraş’ta “Allah için ciha 31. maddesinde yapılan değişiklik da” çağrılan Sünniler, tekbir getire le camiden okula geçiş ve imamla rek “Müslüman Türkiye” sloganıyla rın okullarda öğretmen olmaları sağ sokağa dökülüyor. Üç gün boyunca lanıyor. sol parti binaları ve Alevi dernekleri Mart 1987, Süleyman Demi ateşe veriliyor. Çoğu Alevi 111 yurt rel konuşuyor: “Siyasetin emrin taş öldürülüyor. Başbakan Demirel, de din değil, başka hakların kulla “Bana sağcılar, milliyetçiler cinayet nılmasına yaptığı gibi, siyaset dine işliyor dedirtemezsiniz!” diyor. hizmet edecek. Bunda yadırgana 12 Haziran 1979. Necmettin Er cak bir şey yok. Tevhidi Tedrisat Ka bakan, haftalık tatilin cuma günü ol nunu bir semavi kitap değildir. Şa masını, nikâhları müftülerin kıymasını, yet Kuran kursları ve din eğitimi bu “mektep”lere Kuran dersi konulma kanuna ters düşüyorsa, yanlış olan sını talep ettiği konuşmasında, “Bu din eğitimi değildir. Tevhidi Tedrisat milletin mektep kitapları niye Allah Kanunu’dur... Laiklik çiğneniyor di adıyla başlamaz” diye soruyor. ye yapılan tartışmalar, bir yerde din 4 Temmuz 1980. Çorum katli ve vicdan hürriyetinin kullanılmasını amı. Ölü sayısı 58. Başbakan De baskı altına almaktır.” mirel, sağcıların solcuları öldürdü 28 Aralık 1989. Turgut Özal baş ğü “Çorum’u bırakın Fatsa’ya bakın!” bakan. Hükümet, üniversitelerde tür yorumuyla, Türk İslam sentezinin ya banı serbest bırakıyor. ratıkları Müslüman milliyetçilere, yeni 2 Kasım 1990. Güneydoğu’da “fa hedef olarak Fatsa’yı işaret ediyor. aliyet” gösteren irticai terör örgütü 22 Temmuz 1980. DİSK’in kurucu Hizbullah’tan ilk kez Cumhuriyet ga zetesinde söz ediliyor. 31 Ocak 1990. Prof.Dr. Muam mer Aksoy öldürülüyor. 7 Mart 1990. Gazeteci Çetin Emeç öldürülüyor. 4 Eylül 1990. Dine yönelik eleştiri leriyle tanınan eski müftü, yazar Turan Dursun öldürülüyor. 6 Ekim 1990. Prof.Dr. Bahriye Üçok öldürülüyor. 31 Ocak 1991. Turgut Özal, Cumhurbaşkanı. Dini ve dine göre kutsal sayılan gerekçeleri kullanarak halkı devletin güvenliğini ihlal edebilecek hareketlere teşvik ve bu amaçla örgüt kurulmasını suç sayan TCK’nin 163. maddesi kaldırılıyor.* Birinci bölümün sonu. Devamı gelecek haftaya... Ülkemizi ne kadar tanıyoruz? Okurlarımdan sık sık, 18 yıllık AKP iktidarında geldiğimiz noktaya ilişkin “ülkemi tanıyamıyorum, olanlara inanamıyorum” şaşkınlık ifadesini duyarım. Oysa ortada çok şey var, ama şaşılacak bir şey yok. Her alanda ekilen biçiliyor ve Türkiye yıllardır şahmerdan darbeleri, balta, kazma, çekiç vuruşlarıyla gözümüzün önünde yıkılıyor. Biraz sabredin. Yukarıdaki kronolojiyi tamamladığımda, siz de büyük tabloyu görecek, bu ülkeyi kimlerin kimlere sattığını, nasıl amansız bir yenilgiye hazırladıklarını anlayacaksınız. * İlkini 2009 yılında yayımladığım yukarıdaki tarihçeyi çıkarmakta www.bosnakforum.com’un mükemmel hazırlanmış “karşıdevrim kronolojisi”nden yararlandım. (Tarih 4 Eylül 2006) Rusya’yı tahrik etmeyin. Balıkesir’de TOKİ anahtar tes Arap ülkeleriyle tarihi, sosyal, lim töreninde bir grup vatandaş kültürel ilişkilerinizi geliştirin. bağırıyor: Fakat aralarındaki anlaşmaz “Artık şehit cenazesi istemiyoruz!” lıklara karışmayın. Mikrofondan azarlar gibi yanıtlıyor: Sormadan akıl vermeyin. “Askerlik, yan gelip yatma ye Batı kültürünü benimseyin fa ri değildir!” Önündeki camlarda böyle bir laf yok. kat onların emperyalist emelle Merhumu nasıl rine alet olmayın.” HHH Her zamanki gibi içinden, kalbinden geldiği gibi söylüyor. HHH bilirdiniz? Twitter sahiden çok sinir! HHH “Şehitler Tepesi boş kalmaya O dönemde Cumhurbaşkanı ve Başkomutan Ahmet Necdet Sezer. HHH (Tarih 22.2.2020) İzmir Kınık’ta otoyol açılışı yapıyor. Her zamanki gibi çevre il ve ilçelerde şehit eksik değil. Başkomutan artık kendisi. Bu defa tedbirli. Bizzat açıklıyor: “(Libya’da), Birkaç tane şehidimiz var. Ama birkaç tane şehidimizin karşılığında 100’e yakın lejyoneri etkisiz hale getirdik. Şehitler Tepesi boş kalmayacak.” HHH Bu kadar net konuştuğuna göre, Şehitler Tepesi müteahhidine doluluk garantisi falan verilmedi inşallah ! HHH Kabul etmeliyiz ki, şair ruhlu bir insan. Şiir için hapislerde yatması boşuna değil. Şiir ile düşünüyor, nutuklarını da bu ruh ile atıyor. Şehitler Tepesi sözü de bir şiirden ve şairden (Arif Nihat Asya 19041975) Bayrak şiirinde geçiyor: HHH Bu arada 2 bin 100 Suriye rejim unsurunun etkisiz hale getirildiğini söylerken de lafın ortasında fikir değiştirdi, “Artık böyle demeyelim. Suriyeli askeri öldürüldü!” dedi. Belli ki şehitlerimiz ile karşı tarafın ölü sayısı arasında bir “oran” belirlenmiş. Bu oran şimdilik açıklanmıyor. Bir dönem “Twitter” için baş belası demişti. @Zerrin 36 hanım başına bir iş gelmez inşallah, soruyor: “Eve gelen 3 kardeşten birinin kavgada öldüğünü öğrenen anne babanın, çocuklarının da karşı taraftan 5 kişiyi öldürdüklerini duyunca içi rahatlar mı?” Sahiden bu “Twitter” bir bela! HHH 15 gün sonra Suriye iç savaşı 10. yılına giriyor. 15 Mart 2011 günü ülkenin Ürdün sınırına yakın Daraa ilçesinde, “Arap Baharı” gösterileri ile başlamıştı. cak!” sözünden vazife çıkaran Putin mi, yoksa Esed mi? Yoksa stratejik ortağımız Trump mı? Üçünün de Allah belasını versin. HHH Dua deyince, Reyiz’den bazı şehit anne babalarının bu konuda bir dileği var: Cenaze namazı sırasında imam efendilerin cemaate sorduğu “Merhumu nasıl bilir siniz? Hakkınızı helal ediyor musunuz” sorusunun “revize” edilmesini istiyorlar. Böyle bir soru Kuranıkerim’de yer almıyor. İmam efendi zaten Mehmetçiğin “Peygamberlikten sonreki en yüce sıfata ve doğrudan cennet ile müjdelendiğini” açıklıyor. Arkasından da cemaate “Hakkınızı helal ediyor musunuz” diye soruyor. Ailenin arslan gibi evladı, vatan için canını vermiş, daha ne borcu? HHH Şehit ailelerinin bu hassasiyetine saygı duymak gerek. Şehitler Tepesi boş değil,/ Toprağı O günden beri de ABD açıkça, kimi Şehit cenazelerine çoğu zaman nı kahramanlar bekliyor!/ Ve bir bayrak Batı ülkeleriyle Rusya ise sinsice elle bakanlar, iktidar ve muhalefet ile dalgalanmak için;/ Rüzgâr bekliyor!.. rini ovuşturarak ve terör örgütlerini de ri gelenleri ve programı el verirse Re Şair ruhlu olmak güzel bir özellik. kızıştırarak Türkiye’yi de bu bahara da yiz de katılıyor. Ama bu ruh ile şahane bir eş, baş hil etmek ve Suriye ile savaştırmak için Ancak bendeniz bu “Hakkınızı he döndürücü bir sevgili bulunur. Ama çırpınıyordu. Üstelik F35, S400 dü lal ediyor musunuz” sorusunun de devlet, hele savaş yönetmek!!! meni ile hazinemizi de boşaltılarak... vamından yanayım. HHH Baharın, başlamasına sayılı günler Her şehit cenazesi Tanrı’nın “Kul İş, “tane”ye döküldükten sonra “sa kala Reyiz de “Buna savaş diyebili hakkı ile huzuruma gelmeyin! Ki yı” ve “oran” da çok önem kazanıyor. rim!” diyebildi. min hakkını yediyseniz ondan he Nitekim, dünkü canlı yayında sayı HHH lallik alın” buyruğunu hatırlatılması yı 36 diye açıkladı. Durum vahim. Ama ciddi değil, di nı sağlıyor. Ancak daha sonra haber siteleri yecek oluyor insan. Hayat bu.. CB İletişim Başkanlığı’nın bu rakamı Cinayet hükümlüsü, firari işada Şehit aileleri de bir gün, kul hakkı 34 olarak “revize” ettiğini duyurdu. mı Galip Öztürk Twitter’den belli ki yiyenler öldüğünde, cenazelerine ka Revize, daha çok müteahhit proje Reyiz’e akıl veriyor: tılıp “Helal etmiyoruz!” diyebilecekle lerinde kullanılan bir terim! “Komşularınızın içişlerine karışmayın ri cesareti bulurlar. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] CUMARTESİ ANNELERİ İdlib şehitlerinin ailelerine başsağlığı Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri, 779. haftasındaki eylemini yine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde yaptı. Bu haftaki eylemde, 20 Şubat 1994’te terörle mücadele polisleri tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Cüneyt Aydınlar’ın akıbeti soruldu. Açıklamadan önce Suriye’nin İdlib kentinde şehit olan 34 askerin ailerine başsağılığı dileyen anneler adına basın metnini kayıp yakınlarından Maside Ocak okudu. Ocak, tüm kayıplar ve Cüneyt Aydınlar için hakikat ve adalet talebinden vazgeçmeyeceklerini belirterek “Aydınlar’ın akıbetini ve yerini saptamak, onu kaybedenleri yargılayarak cezalandırmak devletin görevidir” diye konuştu. 26 yıl önce Bakırköy İncirli’de gözaltına alınıp Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldükten sonra kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın amcası Recep Aydınlar, kimsenin evlat acısını yaşamamasını temenni ederek “Ne yazık ki biz bu ülkede genç insanlarımızı koruyamıyoruz. Genç insanlarımız ya kayboluyor ya da toprağa düşüyor. Bu durumun bir an önce devlet yetkilileri tarafından çözülmesi gerekir” ifadelerini kullandı. Gülmez için eylem İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu hasta tutuklulara dikkat çekmek için 414’üncü F Oturumu’nu İHD İstanbul binası önünde yaptı. Bu haftaki eylemde hasta tutuklu Ali Gülmez’in durumuna dikkat çekildi. 54 yaşında ve 21 yıldır tutuklu olan Gülmez’in vasisi Sevim Kalman, Gülmez’in defalarca başka cezaevlerine sevk edildiğini, son 4 yıldır da Bolu F Tipi Hapishanesi’nde bulunduğunu söyledi. 4 yıl önce Edirne F Tipi Hapishanesi’nde tutulurken Gülmez’in bağırsaklarında sorun yaşamaya başladığını aktaran Kalman, “İlaçlarını Sağlık Bakanlığı karşılamadığı için kendi parasıyla alıp kullandı. Bolu hapishanesine getirilmesinden sonra tedavisiyle ilgili sürekli engel çıkarıldı. Bağırsaklarındaki sorunlar artarak devam etti, çok sık olmasa da kanama oldu. Ayrıca Bolu hapishanesinin koşullarından kaynaklı yani aşırı nem olduğundan dolayı astım hastalığına yakalandı. Diğer yandan hemoroit ve ürolojik hastalıkları da ortaya çıktı, devamında da çok ağır böbrek ağrıları yaşadı” ifadelerini kullandı. l İSTANBUL/ Cumhuriyet HDP Mardin İl Eşbaşkanı Ağaoğlu gözaltına alındı HDP Mardin İl Eşbaşkanı Perihan Ağaoğlu ve eski HDP İl Eşbaşkanı Musa Alkan, 2013 ve 2014 yıllarındaki siyasi parti faaliyetlerinden dolayı açılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Kızıltepe ilçesinde bulunan ev adreslerine baskın yapılan Ağaoğlu ve Alkan, Mardin Emniyet Müdürlüğü TEM Şubesi’ne götürüldü. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle