18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 25 ŞUBAT 2020 SALI EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER 25 baronun ortak bildirgesinde, yürütmenin yargıya yönelik siyasi müdahaleleri sıralandı Yargının en ağır krizi Cezaevinde açlık grevinde bulunan avukatların durumuna dikkat çekilen bildiride, “Türkiye en büyük avukat hapishanesi haline gelmiştir” denildi. Yüksek Mahkeme ve AİHM kararlarının uygulanmamasının olağan hale geldiği vurgulandı. İzmir’de yapılan “Ege, Akdeniz, Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı”nın ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde yürütmenin yargıya doğrudan müdahalesinin kabul edilemez boyutlara ulaştığı vurgulanarak “Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en ağır yargı krizini yaşamaktadır” denildi. Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bilecik, Burdur, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Edirne, Antep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Kocaeli, Manisa, Mersin, Muğla, Urfa, Te kirdağ, Van ve Yalova baroları olmak üzere 25 baronun imzasını taşıyan 7 maddelik bildirge de şu görüşlere yer verildi: “HSK, mevcut yapısıyla tamamen siyasileşmiş ve yürütmenin talimat niteliğindeki açıklamalarını görev addederek bağımsız yargıçlar üzerinde bir baskı mercii halini almıştır. Mahkemeler verdikleri kararlar sonrasında dağıtılmakta, karar veren yargıçlar hakkında henüz imzalarının mürekkebi dahi kurumadan soruşturmalar açılmakta, yargıç bağımsızlığı ilkesi her geçen gün yeni bir örnekle ihlal edilmektedir. Bugün, Yüksek Mahkeme ve Baro başkanları İzmir’de bir araya geldi. AİHM kararlarının uygulanmaması dahi olağan hale gelmiştir.” ‘Türkiye, avukat hapishanesi’ Cezaevinde açlık grevinde bulunan ÇHD’li avukatların durumunun da ele alındığını bildirgede, “Türkiye, son yıllarda yaşadığı demokrasi krizi ile dünyanın en büyük avukat hapishanelerinden biri haline gelmiştir. Bugün yaşanan Türkiye gerçekliği, meslektaşlarımızın adil yargılanmaya dair talepleri için açlık grevine girdiği bir ülkeyi yansıtmaktadır. Cezaevin deki avukatların yaşadığı bu süreç, meslektaşlarımızın sağlığına zarar gelmeden demokratik usuller içinde çözülmek zorundadır” ifadelerine yer verildi. Avukatların adliyelerde, cezaevinde görevlerini yapmaya çalışırken keyfi uygulamalara maruz kaldığı da anımsatılan açıklamada, “Biz aşağıda imzası olan baro başkanları olarak, avukatların meslek hayatında yaşadığı ve sürekli hale gelmeye başlayan her türlü keyfi uygulamaya karşı birlikte hareket etmeye söz veriyoruz” denildi. l İZMİR/ Cumhuriyet ACELE KAMULAŞTIRMAYA DAVA AÇILDI İzmir’in Çeşme ve Urla ilçelerinde Cumhurbaşkanlığı kararı ile yapılan acele kamulaştırmalar için İzmir Barosu ve çevreciler dava açtı. Acele kamulaştırma kararını yargıya taşıdıklarını açıklayan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, “Alaçatı ve Urla’da acele kamulaştırma kararı alındı. Turizm amaçlı acele kamulaştırma kararı bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de ilk defa yapılıyor. 8 kurum olarak acele kamulaştırma kararının iptali için Danıştay’a dava açtık. Acele kamulaştırma ile vatandaşlarımızın uzun zamandır sit alanı olan malına devlet tarafından el konulmuştur. Bu hukuksuzdur” dedi. İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi avukat Sinan Balcılar da kurumlar olarak İzmir’deki Yarımada’nın ranta açılmasına karşı olduklarını ifade ederek “Turizm teşvik bölgesinin genişletilmesi söz konusu olmuştu yakın zamanda. Onunla birlikte 24 Ocak’taki acele kamulaştırma kararının geri alınmasına ilişkin bir karar da verilmişti. Bunların ikisine ilişkin de bir dava çalışmamız olacak” diye konuştu. İzmirlileri davaya sahip çıkmaya çağıran EGEÇEP avukatı Arif Ali Cangı da, “Yarımadaya yönelik ciddi yağmalama planları var, bu onun bir başlangıcı. Bu sebeple bu dava önemlidir” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ise satış bedellerinin Kanal İstanbul projesine aktarılacağını söyledi. l İZMİR / Cumhuriyet Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, deprem vergilerinin kentsel dönüşümde kullanıldığını savundu 7615 BİNAYA ACİL YIKIM Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “İstanbul’da 7615 binanın acil bir şekilde yıkılması gerekiyor” dedi. AA Editör Masası’na katılan Kurum, 1999 depreminden beri toplanan vergilerin nasıl değerlendirildiğini “kentsel dönüşüm”le açıkladı. Her ilde çalışmaların başladığını belirten Kurum “171 milyar lira harcandı. Devam eden yatırım bedeli 60 milyar lira. Sadece kentsel dönüşüm, deprem dönüşümüyle alakalı 230 milyar liralık proje yürütülüyor ve 170 milyarı tamamlandı” dedi. ‘İtirazları işliyoruz’ Kurum, Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin ise “Kim ne itiraz ederse etsin biz bildiğimizi yaparız gibi bir anlayış hiçbir zaman olmamıştır. İtirazlar neyse yapılması gerekenleri raporlarımıza işliyoruz. Hem ÇED raporu hem de 100 bin ölçekli planlarımıza ilişkin itirazları dikkate alarak projemizi yapmaya gayret gösteriyoruz. Halkımızın yüzde 52’sinin Cumhurbaşkanımızın projesine destek verdiğini gördük” dedi. İstanbul Bahçelievler’de yıkılan binanın riskli bina olduğuna ilişkin tespit yapıldığını belirten Kurum, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstanbul’da 7615 binanın acil yıkılması gerekiyor. Öncelikli diyeceğimiz binaların bağımsız bölümlerin sayısı 300 bine yakın. Kâğıthane, Küçükçekmece, Maltepe, Şişli, Bayrampaşa, Üsküdar ve Esenler binaların en yoğun olduğu alanlar. Yıkımları başlatıp yeni konut yapımını da hızlandıracak adımlar atacağız.” l ANKARA / Cumhuriyet CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN ‘21 bin derslik, 13 bin okul ihtiyacımız var’ Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 21 bin dersliğe sahip 13 bin yeni okula ihtiyacı olduğunu açıkladı. Erdoğan, Beştepe’de dün yapılan “Okullardan Yarınlara” programında yaptığı konuşmada, deprem nedeniyle Van’da yaşanan can kayıplarına değinerek “Afetlere hazırlık çalışmalarımızı hızlandırmalıyız. Kentsel dönüşüm için kapısını çaldığımız vatandaşlarımız bize aynı şekilde cevap vermiyorlar. Devlet ancak vatandaşının desteğiyle bu yükün altından kalkabilir” dedi. MEB’in ek olarak 21 bin dersliğe sahip 13 bin yeni okula ihtiyacı olduğunu söyleyen Erdoğan, “Mevcut okulların bir kısmında da depreme karşı güçlendirme çalışması yapılması gerekiyor. Hayırseverlerin desteğiyle okul ihtiyacını çözmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. l ANKARA/Cumhuriyet IĞNELI FIRÇA ZAFER TEMOÇIN ERDOĞAN, AKSAKAL’LA GÖRÜŞTÜ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün Beştepe’deki Saray’da DSP Genel Başkanı Önder Aksakal ile görüştü. Aksakal’ın talebiyle yapılan görüşmede DSP Genel Başkanı, partinin kurucu genel başkanı Rahşan Ecevit’in Devlet Önder Aksakal Mezarlığı’na defnedilmesi için yardımı nedeniyle Erdoğan’a teşekkür etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesinin ardından yazılı açıklama yapan Aksakal, Suriye’de yaşanan insanlık felaketi, KKTC’de nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Ege kıta sahanlığı konularındaki görüşlerini Erdoğan’a ilettiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimlere katılma yeterliliğindeki partilerin liderleri ile buluşması gerektiğini belirten Aksakal, “Sayın Cumhurbaşkanı, devletin bekası, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü konuları başta olmak üzere toplumsal ve ekonomik diğer konuları değerlendirmeye almalıdır, kendilerine bu önerilerimizi de arz ettim” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘16 MILYON LIRA KAYITLARA GEÇMEDI’ IDDIASI Edirne’de 14 yöneticiye ‘zimmet’ suçlaması Edirne’de kent içi topu ulaşımın sağlandığı “Edirne Toplu Ulaşım Sistemi”nde (ETUS) kartı bulunmayan yolcuların nakit ödeme yaptığı kumbaralarda biriken paraların kayda geçirilmediği ihbar edildi. Bunun üzerine çalışma yapan Hazine ve Maliye Bakanlığı müfettişleri, 16 milyon 631 bin 654 liranın kayıtlara geçmediğini belirledi. Cumhuriyet başsavcılığınca oluşturulan bilirkişi heyetinin ek raporunda, paranın, muhasebe ve hesaplarına yansımayan gelirler olduğu belirtildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın yaptığı çalışmada, nakit yolcu ödemelerinin toplam 128 bin 18 lira olarak kayıtlara geçtiği, 5 yılda toplam 16 mil yon 631 bin 654 liranın kayıtlara geçmediği belirlendi. Raporda, ETUS Başkanı ve CHP’den Edirne Belediye Meclisi Üyesi Hakan Giyik’in de aralarında bulunduğu 14 yönetici kayıp paralardan sorumlu tutuldu. İddiaları reddeden Giyik, daha önce de benzer iddiaların savcılık tarafından incelendiğini belirterek suçlamaları reddetti. Savcılık raporunda, “Yönetimin uhdesinde hiçbir şekilde bir meblağ bulunmadığı açık ve nettir” denildiğini söyleyen Giyik, “Hakkımızdaki iddialarda kooperatif ortağı olan 12 kişiye dava açacağız” dedi. Başsavcılığın, konuyu detaylı incelemesi için Emniyet’e talimat verdiği öğrenildi. l DHA AKP’Lİ BAŞKANA SORUŞTURMA Orman katliamı ‘dikkatsizlikle’ olmuş İçişleri Bakanlığı, Manisa’nın AKP’li Demirci Belediye Başkanı Selami Selçuk hakkında “orman arazisine kaçak kongre merkezi” yaptığı gerekçesiyle soruşturma açtı. Belediye başkanı Selçuk, kaçak inşaatla ilgili hem kaymakamlık hem de Orman Bölge Müdürlüğü’ne yanlış bilgi verdi. İçişleri Bakanlığı’nın ön inceleme raporunda, kongre merkezinin tamamen orman arazisine yapıldığı, Selçuk’un bina yapımı izin başvurusu dahi olmadığı belirtildi. Orman işletmesinin hazırladığı “suç tutanağına” imza atmaktan kaçınan Selçuk, kendini “Bu kongre merkezi şahsımıza menfaat sağlayacak bir şey değil. Ufak bir dikkatsizlik neticesinde olan bir şey. Yargı neye karar verirse o olacak” diyerek savundu. l İç Politika Koronavirüs, İspanyol gribi, o silahtır diyen komplocular Birazcık geçmiş bilenler 1918’de insanlığın yine bir virüse 50100 milyon arası kayıp verdiğini anımsarlar mı, bilmiyorum. Bu bilim kültürü bile değil, insanlık tarihi kültürü! İspanyol Gribi! 1914 1918 Birinci Dünya Savaşı’nda insanlar birbirlerini zehirli gazlar, bombalarla yiyip bitirirken, bir virüs ortaya çıkıyor ve adeta savaşanlara meydan okuyor: Öyle öldürülmez, böyle öldürülür! Veba, dünya nüfusunun üçte birini neredeyse alıp götürmüştü! İspanyol Gribi diye yazın ve önünüze gelen dosyalara bir göz gezdirin. Ölümcül dans Herkese Bilim Teknoloji dergimiz, “İnsanlığın virüslerle ölümcül dansı” başlığıyla, virüs/bakteriinsanlık mücadelesini dosya olarak gündeme getirdi. Dünyanın en ölümcül 9 virüsü bir konu, HIV, Ebola, kuduz, çiçek, hanta, marburg, influenza, dang, rotavirüs. Kimisi aşı ile kontrol altında tutuluyor, “çiçek”in kökü kazındı! Yaşasın aşı! Yürüyün gidin aşı düşmanları, virüslerle kucaklaşın! Şimdiki koronavirüs aşısı geliştirilse öncelikle hepiniz aşı olmak için koşarken birbirinizi çiğnersiniz! Dosya konularına bakıyorum: Türler arasında geçiş yapan en ölümcül 7 hastalık! Tabii ki koronavirüs... Çocuklar en az etkileniyor bundan, yüzde 2.3 ölüm oranı içinde çocukların payı son derece düşük, yok gibi! Neden? Bilim insanlarının bir güçlü izahatı var... Bağışıklık sistemlerinin yıpranmamış ve güçlü olması. Komplo teorileri ve müritleri Dosyanın en ilginç konularından biri ise koronavirüs üzerine kurulan komplo teorileri... Bizim gibi bilimle, bilim kültürü ile ilişkisi zayıf toplumlarda, birtakım çokbilmişler, medyada kanaat önderi olarak bazı isim yapmışlar, zerre bilgileri olmadığı bu konuda öne atıldılar ve aslı astarı olmayan zırvalıklarla müritler, inançlılar topluluğu yaratmaya giriştiler. Bunlar arasında, aslında bilimin demiyeyim ama tıbbın içinde olanlar da vardı! Yok, bu virüsü Amerikan ilaç şirketleri laboratuvarda yarattı. Hemen aşı geliştirecekler ve dünyanın parasını kazanacaklar... Yok, Amerikalılar bu virüsü yaratarak Çin’de patlattılar. Amaçları Çin’in ekonomik gelişmesine büyük bir darbe vurmak... (Dünya ticareti, şirketler bomba yemiş gibi oldu, Amerikalılar dahil!) Yok, bu virüs Amerikalıların Çin’e karşı başlatacakları gerçek savaşın bir ön silahı olarak kullanıldı.. Yok yok yok... Zaten bu komplo teorilerinin dünyada da karşılıkları vardı. Bilinmezlikler ve sisler arasında salla gitsin.. komplo teorileri böyledir! Bilimle ilişkileri sıfır Hele hele bunlardan en çok tanınanı yazar gazeteci, köşesinde zaten SARS virüsünün de laboratuvarda yaratıldığı kesindi, diye yazdı. Allah Allah, bundan önce SARS virüsünün insan eliyle yaratıldığına ilişkin bir bilgi, bunca yıllık bilim dergiciliği ve gazeteciliği yapmış biri olarak hiç duymamıştık! Prof. Dr. Haluk Ertan’dan rica ettik, bu konuyu yazar mısın diye. Kırmadı, araştırdı ve bilimsel bir yazı yazdı. Yazının başlığı: “Bilimle sıfır ilişkileri var, ama SARS insan yapımı diyebiliyorlar..” Ertan, yazısının sonunda diyor ki: “Ne yazık ki bu tip insanlar öğrenme tembelliğinin yol açtığı cehaletle beslenip, halkın daha kolay tükettiği şaşırtıcı iddialara olan merakından menfaat sağlamaktadırlar.” Aynen öyle... İlaç şirketlerinin yıllardır kötü ve yanlış ilaç politikalarına yöneltilen ve zaten tartışılan haklı eleştirileri paravan olarak kullanıp, pek çok konuda bilime ve bilim dünyasına pek çok haksız, yanlış ve kasıtlı saldırılarla satış yap ve büyük menfaat sağla! Üstelik bilim gazetecilerine de (kaç tane varlar ki!?) isim vermeden “açıklayacağım, bunlar aşı lobicileri” diye utanmazca çamur atarak. HHH Virüsler, bakteriler bu dünyanın neredeyse esas sahipleri diyeceğim. Tabii ki biyolojik bir silah olarak da ileride kullanılabilirler. Fakat güçlü nötron, atom bombaları varken, hemen, anında sonuç veren... HBT’yi kaçırmayın lütfen...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle