22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 4 ARALIK 2020 CUMA gorus@cumhuriyet.com.tr olaylar ve görüşler Demokrasi kültürümüz? Gülşen Karakadıoğlu eski kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Kültür, toplumun yönetsel, ekonomik ve entelektüel yaşamının oluşturduğu yaşam biçimini tanımlayan bir kavram. Ülkemizde yüzyıllarca Doğu kültürünün belirleyici özelliği olarak dinsel ve yönetsel erke sahip tek kişinin fermanıyla sürüp giden toplumsal kültür, Cumhuriyetle birlikte köklü olarak değişti. Oluşan toplumsal siyasal yapı Batı kültürünün yaşam biçimini işaret ediyordu. Bu devrimsel nitelikli kararlar yasal düzenlemelerle hayli zor ve sancılı bir dönüşüm sürecini kapsadı. Toplumun yaşam biçimiyle bazen karşı karşıya gelen kararlar bir dizi devrimle kesinleşti: Cumhuriyet yönetimiyle; kılık kıyafet, abece, takvim, soyadı gibi yaşamsal değişimler ve kadının toplumdaki yeri, kadınla erkeğin toplum içindeki eşitlikçi davranış üslubu, sanatsal seçeneklerde Batı kültürünün dolaşıma sokulması gibi değişiklikler toplum tarafından önceleri yadırganmış ama kabul görmüştür. Genç ve aydınlık bir kuşak toplumu eğitmeye başlamıştır. Halkevlerinde Shakespeare oynanıyor, Millet Mekteplerinde okuma yazma öğretiliyor, Köy Enstitülerinde Fransızcadan çeviri yapılabiliyor, enstrümanlar çalınıyor, toprağın bilimsel değerlendirilmesinin yolları öğreniliyordu. 1924 yılındaki bildiğimiz ekonomik koşullar Riyaseti Cumhur Orkestrası’nın üç aylık akdeniz ülkeleri konser turunu engellemiyordu! Niteliği ertelemek “Şimdi sırası değil” diye ötelenir sanata kültüre verilmesi gereken önem, yapılması gereken yatırım. Oysa bu alanda yapılacak yatırım bir kuşak sonraki toplumun niteliğini belirleyecektir. Kültür sanata yatırım yaparak akıl ve bilimden yana aydın insan toplumuna ulaşma olasılığınız güçlüdür. Bu anlayışın en önemli örneği Cumhuriyetin kuruluş yıllarında yaşanmıştır. Kurucu heyet, daha Cumhuriyetin adı konulmadan kültür sanata yatırımı planladı, amaçları arasında öncelikli olarak yer verdi. Atatürk, Türkiye Büyük Millet “Şimdi sırası değil” diye ötelenir sanata kültüre verilmesi gereken önem, yapılması gereken yatırım. Oysa bu alanda yapılacak yatırım bir kuşak sonraki toplumun niteliğini belirleyecektir. Kültür sanata yatırım yaparak akıl ve bilimden yana aydın insan toplumuna ulaşma olasılığınız güçlüdür. Meclisi’nin 1 Mart 1923 tarihli 4. açılış konuşmasında “önemli merkezlerde modern kütüphaneler, bitki ve hayvanat bahçeleri, konservatuvarlar, atölyeler, müzeler ve güzel sanatlar sergileri kurulması, bütün ülkenin basımevleriyle donatılması gerekmektedir” diyordu. Tersine gidişin etkileri Amacı ülkemiz halkının çağdaş; bilimden, akıldan yana bir toplumsal yapıya dönüşmesini sağlamaktı. Aydınlık, demokrat, laik Cumhuriyet bireyleri için altyapı oluşturulması amacıyla yatırım yapılması gerektiğini düşünüyor ve açıklıyordu. Ancak son yarım yüzyılda ısrarla sürdürülen tersine gidişle ülkemiz, daha çok Ortadoğu ülkelerinin toplumsal yapısına benzemeye başlamış, demokrasiden uzaklaşarak tarikat, cemaat ve benzeri gerici zihniyete teslim edilmeye başlanmıştır. Son yirmi yılda ise tek kişinin siyasi, ideolojik, dinsel tercihleriyle yeniden şekillendirilen bir yarı demokratik yapılanmayla yönetiliyoruz. Asıl neden Günümüzde tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi bilmeyen ya da yanlış bilen çoğunlukların olduğu bir gerçektir. Bu konuda en üzücü örnek Kurtuluş Savaşımız hakkında yeterince bilgi sahibi olunmadığı gerçeğidir. Kimi gerici düşünce sahipleri tarafından yazılmaya çalışılan ve bazı tükenmiş yazar çizer düşünürle desteklenen yalan tarihle; Kurtuluş Savaşımızın aslında önemli bir savaşımla kazanılmadığı, işgalci kuvvetlerin Anadolu’yu neredeyse kendiliğinden terk ettiği anlatılmaya cüret edilebilmektedir. Ne yazık ki halkımızın bir bölümünde kabul gören bu çarpıtmanın nedeni tarihi iyi öğrenememiş olmamızdır kuşkusuz. Ama asıl önemli neden, yakın tarihimizin sanat kültür yaşamımızla zihinlerimizde bir yer edinememiş olmasıdır. Bir Yemen türküsüyle Yemen’e giden ve geri dönemeyen askerlerin acısını bugün de duyumsarız ama o muhteşem Kurtuluş Savaşı’nın kapsadığı yaşanmış nice trajik öykülerden üretilmiş hangi sanatsal ürün bizi o denli etkiler? Çanakkale Savaşı’nı hurafelerle anlatan, büyüklerinden örnek alan bazılarının Kurtuluş Savaşı ve sonrası siyasi kazanımlardan hiç de hoşnut olmadıklarını açıklıkla dile getirmekten çekinmediklerini görüyoruz. Daha Batılı bir yaşamsal seçimi olanlarsa televizyonların her anlamda değer yargılarını tüketerek erozyona uğratan yayınlarıyla karşı karşıya. Yaşamsal kuralların yol göstericisi olarak iktidarın desteklediği ne idüğü belirsiz odakların kol gezdiği günlerde toplumsal adaleti, etik değerleri korumak da bir şov kanalının sahibine kalabiliyor. Kısa etek giyen genç kızın öldürülmesini doğal bulan programcısını sorun etmeyen kanal sahibi, geçmişteki sosyal paylaşımları nedeniyle bir genç yarışmacıyı milyonların karşısında ahlak infazıyla teşhir ediyor, görüntüler sosyal medyada hızla milyonlara ulaşıyor. Bu olay şu nedenle önemli; baskıcı rejimin yandaşlığından bekçiliğine evrilen sivil yaşam öğeleri sosyal yaşamı riske atıyor. Medya iletileri nedeniyle evleri basılanların kanıksamasının, modern genç kadınların uluorta saldırıya uğramalarının alt metni buralarda. Tahran’da yolda yürürken önümü kesip kıyafetimin gayrı İslami olduğunu ki başörtülüydüm söyleyen kişilerin tümü sivil İranlılardı. Çözüm ‘Aydınlanma’ Sağlıklı bir demokrasi kültürüne ulaşabilmenin yollarından biri belki de başlıcası sanat ve kültür yoluyla toplumları bilimle ve güzellikle aydınlatmaktır. Aydınlık Türkiye’yi yeniden inşa etmek üzere bir an önce Mustafa Kemal Atatürk’ün yol göstericiliğinde bir aydınlanma seferberliği başlatılması gerektiğine inanıyorum. Güzel İzmir’i Unutmadık Hep birlikte, çocuklarımızı eğitim yaşamlarında destekleyeceğiz, onlar okuyacak, mühendis olacak, doğru binalar inşa edecek, ülkemizi deprem enkazlarından kurtaracak. Prof.Dr. Ayşe Yüksel ÇYDD Genel Başkanı Yaşam çok hızlı geçiyor, her gün yeni bir olay yeni bir farkındalık gelişiyor. Bir gün, çok önemli olarak hayatımızın odağına yerleşen konu, zaman içinde daha az önemli oluyor adeta. Hep bir mücadele, hep bir savunma, hep bir koşturma, hep bir çaba kısaca, hemen hemen her gün Türkan Hocamızın deyimi ile “sorunun değil, çözümün bir parçası” oluyoruz. Bir konu tam iyileşmeden bir başka çözülecek sorun geliyor önümüze. Bizler de sabırla, emekle, heyecanla uğraşıyor, uğraşıyoruz. 30 Ekim 2020 Cuma günü, İstanbul’da bile hissettiğimiz deprem, “acaba nerede can yaktı” sorusunu bize düşündürürken, saniyeler içinde güzel İzmirimizin Seferihisar açıklarının merkez üssü olduğunu öğrendik. Yıkılan bina olmaz, ölümler yaşanmaz diye kendi kendimize mırıldanırken, enkaz görüntüleri önümüze düşmeye başladı. Ne yazık ki enkaz altında kalan yurttaşlarımız vardı. Bu sefer onların sağlıklı kurtuluşu için dua etmeye başladık. Her kurtulan ile çok sevindik ama kurtulamayanlar için de çok üzüldük. AFAD’ın yapısı ve sorumluluğu AFAD, UMKE koordinasyonu ile birçok ilin sivil savunma, itfaiye ekipleri günlerce canla başla çalıştı. “2009 yılında çıkarılan 5902 sayılı yasa ile Başbakanlık’a bağlı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı kurularak yetki ve sorumluluklar tek bir çatı altında toplanmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile ilgili yapılan düzenlemeler kapsamında, 15 Temmuz 2018 tarihinde yayımlanan 4 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı İçişleri Bakanlığına bağlanmıştır. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, afetlerin önlenmesi ve zararlarının azaltılması, afetlere müdahale edilmesi ve afet sonrasındaki iyileştirme çalışmalarının süratle tamamlanması amacıyla gereken faaliyetlerin planlanması, yönlendirilmesi, desteklenmesi, koordine edilmesi ve etkin uygulanması için ülkenin tüm kurum ve kuruluşları arasında işbirliğini sağlayan, çok yönlü, çok aktörlü, bu alanda kaynakların rasyonel kullanılmasını gözeten, faaliyetlerinde disiplinler arası çalışmayı esas alan iş odaklı, esnek ve dinamik yapıda teşkil edilmiş bir kurumdur. Yaraları saracağız Bu çerçevede; ülkemizde yeni bir afet yönetim modeli uygulamaya konulmuş olup, getirilen bu model ile öncelik “Kriz Yönetimi”nden “Risk Yönetimi”ne verilmiştir. Bu doğrultuda, 1999 Marmara depreminde olduğu gibi biz STK’lerin kendi başımıza afet bölgesinde, kendi kendimize gönüllü çalışması, söz konusu değildir. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, 31 yıldır, çağdaş eğitime destek vermektedir. Bu nedenle, derneğimiz de en deneyimli olduğu alanda, İzmir depremi sonrası yaşanan yaraların sarılmasında, yüz öğrenciye eğitim yaşamları boyunca burs, uzaktan eğitim nedeniyle, öğrencilerin ihtiyacı olan bilgisayar/tablet vb. teknoloji desteğini kendisine görev edinmiştir. Derneğimizin İzmir ili ve ilçelerinde var olan şubeleri ve yerel yönetimlerle işbirliği ile acılarımızı hep beraber hafifleteceğiz. Unutmamalı, unutturmamalı İzmir depremini dünya duydu, yurtdışında yaşayan yurttaşlarımız, onların oluşturdukları STK’ler de bize ulaştı, depremde zarar gören ailelerin okula giden çocukları bizim de sorumluluğumuzda dediler. Hep birlikte, çocuklarımızı eğitim yaşamlarında destekleyeceğiz, onlar okuyacak, mühendis olacak, doğru binalar inşa edecek, ülkemizi deprem enkazlarından kurtaracak. Deprem öldürmez bina öldürür cümlesi hafızalarımızdan yok olacak. Bu son olsun diye yazmak istiyorum ama son olmayacağını başka depremler yaşanacağını hepimiz biliyoruz. Başka acılar yaşanmasın, depremi kriz olarak değil, risk olarak yönetelim. Unutup rutine dönmeyelim, güzel İzmirimizi unutmayalım. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. Ayşe Yüksel • Bülent İlik •Gülsen Akbulak Gülnaz Kocabaş • Hüseyin Karataş Lale Pilatin • Nilgün Polat • Sedat Durna Tanzer Boğan DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n C’ n yanındayım. DENİZ HARP OKULU 1970 1976 MEZUNLARI YÜZLER SINIFI DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n C’ n yanındayım. DARKALI GENÇLER DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n C’ n yanındayım. TÜRKÖZ TÜRKAY Diş Hekimi Cumhuriyet Okuru DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yoruz. Haber alma özgürlüğümüz ç n C’ n yanındayız. İZMİR HAVA LİSESİ 1970 GİRİŞLİLER DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgel haberler neden yle Cumhur yet Gazetes ’ne uyguladığı resm lan kısıtlamasını kınıyorum. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ed yorum. Haber alma özgürlüğüm ç n C’ n yanındayım. Genç Ankara Cumhuriyetliler 1969
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle