02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 26 ARALIK 2020 CUMARTESİ [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Kültür yapılarında anıtsal simgesellik PROF. DR. ERHAN KARAESMEN 7Mayıs 1945 günü Almanya, teslim olduğunu ilan etmiş olmasına rağmen, II. Dünya Savaşı sona erdirildiği halde İngiliz Hava Birlikleri, Dresden kentine bir büyük gece taaruzu düzenledi. Yüzlerce bina yıkımının ve binlerce can kaybının yaşandığı bu insanlık ayıbının ardından Dresden’de bina onarımı ve yeniden yapımı işlerine girişildi. İlk planlanan, tamamlanan yapı, kamusal kullanıma açık “Dresden Semper Opera Binası” oldu. İnsanoğlu birincil ihtiyaç olan barınma olgusunu karşılayacak mesken yapıları düzenlemesi ile yola çıkmıştır. Yapı, insanoğlunun yaşamında ve uygarlığın gelişmesinde asal görevler taşımış fiziksel bir oluşumdur. Mağara yaşamından doğanın açık hava koşullarına geçildiğinde insanlar, bireysel ihtiyaçlara ve toplu grup yaşamının gereksinmelerine cevap verecek yapılar icat etmiştir. Toplumsal yaşamın gelişmesiyle yol, köprü ve benzeri altyapı tesislerinin de yapımı yoluna gidilmiştir. Sanatsal ve kültürel yaşam için gerekli yapılar, eğitim, sağlık, spor tesisleri ve ibadet mekânları, saraylar dahil kamu yönetim binaları yapımı da toplumsal evrimi tamamlayan etkinliklerdi. Ayrıca toplumsal gelişmelerin ve insanlık tarihinin çeşitli değerlerine saygı amacı ile toplanılan ve buluşulan mekânlar da bu anlamlı örnekler arasında yer almaktadır. Eski Akdeniz uygarlıklarından söz edersek Mısır firavunlarının saraylarında olduğu gibi Roma ve Eski Yunan dönemlerinin “amfiteatr” geometrili sosyal ve kültürel yapılarında da bu özelliklerin izlerine rastlandığı bilinegelmiştir. Mısır ve Maya uygarlıklarının ürünü olan piramit yapıları ise işe yararlılık unsurundan daha çok simgesel güç anlatımı yolunda anıtsal görüntüyü öne çıkaran çok özel yapılar olarak bilinir. Özensiz ve aceleci tavır Yakın çağların ve günümüzün toplumsal imge taşıyıcılığı daha çok sanat ve kültür yapılarına tanınmış hafifçe çapraşıklığı da bulunan bir ayrıcalıktır. Çağdaş toplumların dikkat alanında konser ve tiyatro salonları, opera binaları, müze ve kütüphaneler öncelikle anıtsallık ve simgesellik özellikleriyle de yer almaktadır. Ankara’daki Anıtkabir, Sydney Opera Binası’nın okyanusa bağrını açmış ek yapıları ilk akla geİnşaat işleri tamamlanmadan paldır küldür açılışı yapılan bina ya da diğer çeşitli mühendislik tesisleri işlerine bu ülkede maalesef çok sık rastlanır oldu. Cumhur Başkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) yeni binasının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gününe tamamlanamayacağından açılış konserlerinin 3 Aralık tarihine ertelendiği duyurulmuştu. Bu tarihte de inşaat yapımındaki eksikliklere rağmen açılış yapıldı. lebilen başarılı örneklerdir. Atatürk’ün, Ankara’nın çağdaş Türkiye’nin kültür merkezini oluşturması yolundaki duyarlılığına ve arzusuna rağmen başkentte kalıcı bir kültür yapısı inşa edilememişti. Büyük gecikmelerle bir konser salonu binasına kavuşma şansı ancak doğdu. Ayrıca inşaatı henüz tam bitirilmeden bir yerlerden gelen buyruklarla gerçekleşen eksik ve talihsiz bir kavuşma yaşandı. İnşaat işleri tamamlanmadan paldır küldür açılışı yapılan bina ya da diğer çeşitli mühendislik tesisleri işlerine bu ülkede maalesef çok sık rastlanır DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun oldu. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) yeni binasının 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gününe tamamlanamayacağından açılış konserlerinin 3 Aralık tarihine ertelendiği duyurulmuştu. Bu tarihte de inşaat yapımındaki eksikliklere rağmen açılış yapıldı. Ama CSO binasının bir yeni özel ulusal kültür yapısı olması dolayısıyla daha dikkatli olunması beklenirdi. Gösteriş ağır basınca... 28 yıl önceki mimari proje yarışması değerlendirme jürisinde mutlu bir rastlantıyla görev almış olmam bu özel binaya kaçınılmaz bir duygusallıkla yaklaşmama yol açmış olabilir. Ancak sanat ve kültür dünyasından güvenilir uzman dostlar da bu açılıştaki anlamsız aceleciliği eleştiriyor. Bu çevrelerde dile getirilen görüşlere göre simgesel anıtsallık anlayışı ile azametli gösterişçilik birbirine karıştırılmış olarak ortaya çıkmıştır. Oysa bir konser salonu, kültürel oluşum binası olarak kendini göstermenin ötesinde hem seslendirmeyi yapan müzisyenler/sanatçılar hem de dinleyiciler için müzik dinleme zevkini sağlayacak bir ortam yaratmak zorundadır. Bilimsel alandaki gelişmeler, yapı malzemesi üretim teknikleri ve yapı teknolojilerindeki yenilikçi ilerlemelerin kaynağını oluşturagelmiştir. Konser salonları gibi çok özel yapılar, bu teknolojik katkıların, ses fiziği ve akustik bilimlerindeki gelişmelerinin de yansıdığı mekânsal düzenlemelere olanak vermektedir. Ancak bir konser salonu yapısında müzik meraklılarına haz verecek bir ses kalitesinin sağlanmasıyla birlikte orada çalınacak müziğin sosyokültürel ve eğitsel nitelikler taşıyor olması da beklenir. “CSO Gala Konserleri” adını taşıyan ilk açılış etkinliği programındaki yapıtların müziksel değerlerinin tartışılabilir olduğu açıktır. Gelecek dönemlerde ulusal ve evrensel kültür değerlerine önem verilmesi yolunda daha dikkatli olunacağını umarak tüm bu edilgenliklere karşın Ankara’nın yeni “CSO Salonu”na hoş geldin diyoruz. belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. GALATASARAY LISESI 107. DÖNEM İKINCI YÜZYIL BELEDIYECILIĞI RIZA AKPOLAT BEŞIKTAŞ BELEDIYE BAŞKANI CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, 37. kurultayda açıkladığı “İkinci Yüzyıla Çağrı Bildirisi”nde belediyeler için şu önemli kuralı koyuyor: “Yeni bir merkezyerel dengesi kurulacaktır. Reformların başarısı için devletin tüm kapasitesi en verimli şekilde kullanılacak, yeni bir ‘merkezyerel’ dengesi oluşturulacaktır. Merkezi yönetimin kapasitesi ile yerel yönetimlerin halka doğrudan ulaşabilme kapasitesi birleştirilerek hizmetin vatandaşa daha etkin ve verimli bir şekilde ulaşması sağlanacaktır. Bu bağlamda yerel yönetimlerin gelirleri artırılacak, kayyım uygulamalarına son verilip seçimle gelen belediye başkanlarının, ancak seçimle gidecekleri güvence altına alınacaktır.” CHP’nin 37. kurultayında açıklanan bildiri, ülkenin her alanda yeniden imar ve inşasını, çağın gerekleri doğrultusunda ve büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “muasır medeniyet” idealine ülkeyi taşıma çabasına denk düşen tarihsel bir atılım manifestosudur. Bu manifesto, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında her alanda çok büyük değişimi, Cumhuriyetin, ülkenin, toplumun demokrasi ve özgürlük temelinde güçlü birlikteliğini esas almaktadır. Bu çerçevede yerel yönetimlere çok büyük sorumluluk düştüğünün de bilincinde olarak yeni yüzyıla yerel yönetimler olarak hazırlanmalıyız. İkinci yüzyıl belediyeciliği temellerini Cumhuriyetin kurucu felsefesinden, kent modellemesinden, mimarisinden, doğa ile bütünleşik bir tarzdan, insan ve kent birlikteliğini yabancılaşmaya yol açmadan sentezleyen bir anlayıştan alarak yeni bir yüzyıla girmek zorundayız. İlk yüzyılda kentlerimizin ranta kurban edilen, insan ve doğa unsurunu yok sayan bir anlayışın tahribatını da gidermek zorundayız. Dünya kentlerinin bugün yeni yüzyıl paradigmasını teoride ve pratikte inşa ediyorlar. Dikey anlayış terk edilmeli Ancak bu paradigmada, belli uzlaşı noktalarının, kendisini dayattığını da kabul etmek zorunludur. İnsan odaklı, doğayla ve hayatla iç içe bir yaşamın sürdürülebilir kılınması için rant/beton/ dikey mimari anlayışı acilen terk edilmelidir. Çünkü bugün kent yapıları insana ve doğaya meydan okumaktadır. Bu meydan okumayı tersine çevirecek bir kent düzenini kurmanın yol haritasını oluşturma mücadelesine hız vermek durumundayız. İkinci yüzyılda kentlerin, kent yönetimlerinin artan etkinliğine tanıklık edeceğiz. Bu nedenle toplumcu/halkçı/kamucu bir modelleme ile kent yurttaşlığı ve kent paydaşlığı ekseninde yeni ve kolektif bir ortaklaşmayı en iyi biçimde yan yana getirmek durumundayız. Ekolojik yıkım, doğal felaketler ve kentsel sorunlar, insan yaşamını sürdürülebilir kılmak adına çok ciddi sorunlar üretmektedir. Kuşkusuz bunların temel sorumluluğu bizatihi insanın kendisidir. O nedenle bilinç düzeyinde bir sıçramayı mümkün kılacak sosyal ve politik bir zemini meydana getirmek temel önceliktir. Kent yurttaşlığı anlayışını oturtmak, bunun için kent içi eşitliği en sağlam temelde meydana getirmek ve yurttaşların yaşadıkları kente karşı olan yabancılaşmasını sonlandırmak ve aidiyeti en üst düzeyde bir motivasyonla perçinlemek yeni dönemin hareket tarzının temelidir. Sosyal dayanışma Dünyada artan eşitsizliğe, neoliberal talana, ülke içindeki rant mekanizmalarına karşı her düzeyde örgütlü bir kent yurttaşlığını medyana getirmek durumundayız. Covid19 salgını ve sonrasında ortaya çıkan “yeni normal” düzen, kent dayanışmasını her düzeyde yaşama geçirmeyi gerekli kılmaktadır. Sosyal mesafenin zorunlu olarak arttığı bir süreçte sosyal dayanışma zorunludur. Sosyal dayanışmayı en etkin politik ve pratik halde insanlığın gündemine getiren ve uygulayan ideoloji sosyal demokrasidir. Dolayısıyla zamanın ruhu yeniden ve daha güçlü biçimde sosyal demokrasiyi, sosyal dayanışmayı ve sosyal adaleti zorunlu kılmaktadır. Dünya nüfusu kentleşmektedir. Kırkent düzeni bozulmuştur. Kent merkezli yoğun bir nüfus yoğunlaşması beraberinde kent yoksulluğunu hiç olmadığı düzeyde artırmıştır. Buna karşı kent rantını kent dayanışmasının aracı haline dönüştürmek temel öncelik olmalıdır. Aynı şekilde kırkent dayanışmasını yeniden ayağa kaldırmak, kent ihtiyaçlarını kırsal alanlarda karşılamak, bu çerçevede kooperatifçiliği etkin bir örgütlenme ve dayanışma modeli inşa etmek salt ekonomik bir çözüm değil, aynı zamanda dayanışmayı güçlendirmek açısından da hayatidir. Çevrenin salt insan odaklı olmayan bir kullanımı ve yeniden üretimi konusunda yeni bir yaklaşım zorunludur. Doğanın bütün canlılarına yaşam hakkı tanıyan, insan ve doğa barışını tesis eden bir yaklaşım, insanın hayatın bütün unsurlarına olan yabancılaşmasını da ortadan kaldıracaktır. İkinci yüzyıl belediyeciliği Cumhuriyetçi, toplumcu, kamucu, halkçı bir eksende ve bu yüzyılı karşılayacak potansiyelde tartışılmalı, ilkelerinin netleştirilmesi gerekmektedir. Zira bu yüzyıl bir kent yüzyılı olarak yeni bir anlayışla örgütlenmelidir. DAYANIŞMA Basın İlan Kurumu’nun belgeli haberleri nedeniyle Cumhuriyet Gazetesi’ne uyguladığı resmi ilan kısıtlamasını kınıyoruz. Basın özgürlüğünü yok sayan kararı protesto ediyoruz. Haber alma özgürlüğümüz için C’in yanındayız. GALATASARAY LISESI 101. DÖNEM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle