16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR 11 14 KASIM 2020 CUMARTESİ 24. İSTANBUL TIYATRO FESTIVALI HER ŞEYE RAĞMEN BAŞLIYOR Her yer sahne ‘Sanata sahip ÖZNUR çıkalım’ OĞRAŞ ÇOLAK seyirci her yerde! Pandemi sonrası zor durumda olan tiyatro sektörüne destek olmak için Ortak Yapım ve Fringe Festival gibi tiyatroyla ilgili çalışmalara sponsor olan ENKA Sanat, İstanbul Tiyatro Festivali’nde de “Yerli Yapımlar Gösteri Sponsorluğu”nu üstlendi. ENKA Sanat Direktörü Gül Mimaroğlu, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 24. İstanbul Tiyatro Festivali’nde 14 Kasım1 Aralık tarihleri arasında yurtdışından ve Türkiye’den toplam 29 tiyatro, dans ve performans topluluğu izleyiciyle buluşacak. Festivalin onur ödülleri Ivo van Hove, Geyvan Mcmillen ve Işıl Kasapoğlu’na verilecek. İstanbul Tiyatro Festivali Direktörü Leman Yılmaz, pandemi döneminde da aynı anda izlenebilecek gösteriler olması açısından dikkat çekiyor. Yine çevrimiçi programımızda da uluslararası yapımlar yer alıyor. Bir diğer önemli nokta ise yerli yapımların festival programında ön planda olması. Pandemi döneminde kültür sanat alanının ve özellikle bağımsız olarak çalışan sanatçı ve topmış oyunlarımız ve etkinliklerimiz tüm Türkiye’den ve dünyadan izlenebilecek. Ayrıca yine çevrimiçi programda yer alan ve ücretsiz olarak herkesin erişimine açık çok yönlü bir eğitim programımız da olacak. Seyirciyle ilk kez buluşacak oyunlarımız var. Uzun yıllardan sonra ilk kez festival programında açık havada düİKSV ile işbirliği hakkında şunları söyledi: “İKSV ile bugüne dek tiyatro ve müzik festivallerinin yanı sıra Tasarım Bienali’nden Venedik Bienali’ne, özel gösterimlere kadar çok sayıda projede birlikte olduk. Bugün de pandemi nedeniyle zor bir süreçten geçen sanatçılara destek olmak ve sanatın izleyiciyle her koşulda buluşmasını sağlamak üzere yan yanayız. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında hem dijifestival hazırlamanın zorlukları yanın lulukların yaşadığı zorlukzenlenecek açılış etkinliği tal hem de fiziksel ortamda sunuda yaptıklarını anlattı: “Mart ayının or ları hepimiz biliyoruz. Yermiz yer alıyor. Fransız top lan, 23 değerli yerli yapımın göstasından bu yana evlerde çalışıyoruz. li yapımların festivalde yeni luluk her türlü olumsuzlu teri sponsoru olmanın mutluluğuOperasyon ise tümüyle iletişime dayalı projeleriyle yer alması, festibir çalışma, sanatçı ve topluluklarla Zo val olarak da bizim mekân ve ğa rağmen şu anda burada ve nu yaşıyoruz. Tüm tiyatroseverleri, Leman Yılmaz hazır” yanıtını veriyor. kadınları odağına alan bu festivalom üzerinden bir araya geldik. Festival prodüksiyon desteği ve çok büFestivalin fiziki performansde, Ayça Bingöl’ün yorumuyla sahprogramını düşünürken de üç farklı senaryo çalıştık. Her türlü duruma karşı hazırlıklı olmanın yollarını oluşturduk. Yine de pandemi konusunda alınan kararlar ile programda değişikliklere gityük rakamlar olmasa da bilet gelirlerinden verdiğimiz destek en azından bu sistemin kendini döndürebilmesini sağlamak açısından çok önemli. Ama her şeyden önce de bu karanlık ve bilinları Covid19 önlemleri altında DasDas, Fişekhane, Moda Sahnesi, Zorlu PSM, Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi, Babylon, Yapı Kredi bomontiada, Caddebostan Kültür Merkenelenen ve Yıldız Kenter’in anısına ithaf edilen ‘Ben Anadolu’ başta olmak üzere tüm yapımları izleyerek bizlerle birlikte olmaya, sanata sahip çıkmaya davet ediyoruz.” mek gerekiyor. Her an her şeye hazır mezliklerle dolu dönemde umudumuzu zi, Surp Vortvots Vorodman olmak çok önemli” diyor. ‘Umudu kaybetmeyelim’ Festival, çevrimiçi ve fiziksel olmak kaybetmemenin önemli olduğunu düşü Kilisesi gibi mekânlarda yanüyorum” diyor. pılacak. Festival programınÜcretsiz etkinlikler daki çevrimiçi performanslar ise 14 Kasım1 Aralık Diagonale Ascendante üzere iki ayrı platform için hazırlandı. Yılmaz, festivalde nasıl sürprizler tarihleri arasında, festival Ama sadece iki canlı gösteri yer alıyor. olacak sorusuna “Çevrimiçi program süresince online.iksv.org Yılmaz, “Canlı gösteriler, tüm dünya da özellikle bu platform için tasarlan adresinde izlenebilecek. Festival ‘Diagonale Ascendante’ ile açılıyor 4 (Ücretsiz etkinlik) Festivalin açılış performansı “Diagonale Ascendante”, saat 20.00’de Yapı Kredi bomontiada’da sahnelenecek. Retouramont tarafından hayata geçirilen bu dans projesinde Nathalie Tedesco ve Fanny Gombert, bedenin yükselişteki sınırlarını ve enerjisini dik bir yapıya tırmanarak sorguluyor. 4 “Olağanİçi Bir Gezi” saat 20.00’de çevrimiçi gösterilecek. Barış Arman’ın yönettiği oyunda Funda Eryiğit, Yılmaz Sütçü, Yasin Çıray ve Sevil Tufan rol alıyor. 4 “Andan Daha Kısa” 20.00’de çevrimiçi gösterilecek. Konsept, koreografi ve performans: Mustafa Kaplan, Filiz Sızanlı. 4 “Lear Mutfakta” 20.00’de çevrimci gösterilecek. William Shakespeare’in yazdığı oyunun yönetmeni Kubilay Karslıoğlu. 4 Sevilay Saral’ın yazdığı “Her Güne Bir Vaka” adlı oyunun yönetmenliğini Aysel Yıldırım üstleniyor. Oyun saat 20.00’de çevrimiçi gösterilecek. 4 “Varlık” 20.00’de çevrimiçi gösterilecek. Oyunu yazan ve yöneten Aksel Bonfil. 4 “Eften Püften Şeyler” 20.00’de çevrimiçi gösterilecek. Nathalie Sarraute’nin yazdığı oyunun yönetmeni Kerem Ayan. Oyunda Nejat İşler, Özgür Emre Yıldırım, Ülkü Duru ve İştar Gökseven rol alıyor. 4 Pippo Delbono’nun tasarladığı ve yönettiği “Mdopo La Battaglia” bugün saat 20.00’de çevrimiçi gösterilecek. FESTİVALDE BUGÜN ‘Anadolu Cesaret gösterip yapılmış bir film daha iyilerine yol açar... ‘İki Gözüm Ahmet’ Ödülleri’ ilk kez... Siirt Başur Höyük Kazısı Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından Anadolu’nun ortak kimliğine katkıda bulunan üretimlere dikkat çekmek amacıyla bu yıl ilk kez düzenlenen Anadolu Ödülleri’nin kazananları açıklandı. Doğan Holding ana sponsorluğunda yapılan ödül programına 133 proje başvurdu. İlk Anadolu Ödülleri’nin kazananları, arkeoloji kategorisinde Kayalıpınar kazısı; müzecilik kategorisinde OMMOdunpazarı Modern Müze; restorasyon kategorisinde The Museum Hotel Antakya, 5. Mıntıka 4642 Numaralı Parsel Koruma Süreci; süreli etkinlikler kategorisinde Çanakkale Bienali; gösteri sanatları kategorisinde ise EBB Senfoni Orkestrası ve Van Akdamar Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Şenliği Anadolu Ödülleri’nin sahibi oldu. Seçici kurul ayrıca iki projeyi “Alana Katkı Ödülleri” ile onurlandırdı. Arkeoloji kategorisinde Siirt Başur Höyük kazısı, restorasyon kategorisinde ise Kültür Yolu Projesi “Alana Katkı Ödülü”nü aldı. Yıl 1999, Magazin Derneği ödül töreni, “Sanatçı” denen kesim bir kaosa sebebiyet verirken bir tanesi de “YapmaKONUK YAZAR yın” diyemiyor! İşte bunu çerçeveleyen ve eksiklikleri ile cesaret içeren bir EMEL film “İki Gözüm Ahmet”. SEÇEN Kendisi öyle hitap ederdi herkese. Dönem yasaklar dönemi ama “Müebbet yiyen mahkum darbe sonrası hiç mi aftan yararlanmamıştır” sorusu geliyor akla, bu kadar kusur oluversin mi diyeceğiz? Ahmet Kaya’yı Ahmet Kaya yapan Yusuf Hayaloğlu’nun kız kardeşi ve sonradan ikinci eşi olacak Gülten Kaya’ya dair hiçbir bilgi yok. Ahmet Kaya kendi anlatır hapishane camlarına karşılıklı, nasıl “Seni Seviyorum” yazıldığını. Haksızlık... Ahmet Kaya’yı Ahmet Kaya yapan şarkı, Nevzat Çelik’in sözleri olan “Şafak Türküsü”dür. Bu sözleri, Ahmet Kaya’ya Gülten Hanım getirir. Ne bunlar, ne ilk evliliği Emine Hanım ve yokluktan boşanmak durumunda kaldığı yok filmde. Sadece Koca Mustafa Paşa’da komşu Ahmet Kaya’yı Özgür Tüzer oynuyor. kızı Ceylan. Eğer böyle bir aşk hikâyesi varsa ilginç ama esas eşlere haksızlık! Hele hele son nefesini Paris’te verirken geç gelen ambulans, kızının müdahalesi, eşinin çaresizliği yok! “Flashback” dönüşlerle, bir darbe öncesi bir darbe sonrası dönem anlatılırken salt Ahmet Kaya’nın insan yönüne odaklanılmış. İyi ki de öyle yapılmış ve o magazinciler gecesindeki insan olamama tavrına “İşte sizin faşizminiz” diyerek Kürtçe şarkı ile finale geçiyor. Yönetmen ve senaryoda Gani Rüzgâr Şavata var ve kendisi film gösterime girmeden önce yaptığı konuşmada çok engelle karşılaştığını, hâlâ mahkeme ile uğraştıklarını ama her şeye rağmen cesaret gösterip bir film sunduklarını ifade ederken “Film, belki mükemmel değil ama birçok şeyi bulacaksınız” dedi. Kolay yetişmiyor Tam yirmi yıl sonra Ahmet Kaya’yı sinema filmi ile anıyoruz. Eksik mi? Evet. Ama yine de cesaret göstergesi. O gecenin sonuna doğru iki Kürt sanatçı sahnede tüm olayların üstüne küs oldukları için barıştırıldı. Kimdi bunlar? İbrahim Tatlıses ve Mahsun Kırmızıgül. Buradan bakmak lazım. Önyargısız ve ötekileştirmeden. Oyunculuk anlamında Serdar Orçin, Ruhi Sarı, az da olsa tamam. Ahmet Kaya’yı, Özgür Tüzer oynuyor ama görüntü tamam, diğer yerler eksik. Bu film bir kırılma noktası teşkil edeceğinden yenisi için kalkışmalar olacaktır. Dileğimiz nitelikli, doğru bilgilerle bezeli yapımların seyirci ile buluşması. Çünkü tıpkı Müslüm Gürses gibi, tıpkı Naim Süleymanoğlu gibi, Ahmet Kaya gibi değerler kolay kolay yetişmiyor. Metalium ‘Tenebris’ (Babajim) Yerli bir trash metal topluluğunun çeyrek asır sonra albüm çıkarması sıradan bir olay değil. Hele hele sıradan olmayan bir albüm çıkarması hiç sıradan değil. 1987 yılında kurulan ilk albümünü 1990, ikincisini 1995 yılında çıkaran bu topluluk, memleketteki metal müziğin en eski temsilcilerinden biri olan Metalium. İstanbullu topluluğun Akmar Pasajı’nda, gitarcı ve solist Mazhar Şiringöz’ün Saadeth adlı dükkânında başlayan hikâyesi, şimdi bu müziğin yerel tarihine katkı boyutunda bir kaliteye sahip üçüncü albüm “Tenebris” ile sürüyor. Mazhar ile kadrosunda davulcu Ayhan Ergönül, gitarcı Barış Eroğlu ile basçı Yetkin Taşkın’ın bulunduğu albüm, bilhassa prodüksiyon parlaklığı ile bu müzikteki en yüksek noktalardan birini temsil ediyor. Çift gitar mantığına sahip topluluk teknik olarak çok sağlam. Çalgılar ustaca çalınıyor, sololar ifade yüklü. Hiçbir çalgı diğerinden rol çalmıyor, önüne geçmiyor. Harika bir ensemble... “Tenebris”in etkili besteleri gelenekçi olmakla birlikte modern çizgileri de barındırıyor. Seksenlerde trash namına sevilen her şey burada var, ancak bir o kadar da günümüze ait. “Tenebris”, 25 yıl önce bıraktığı yerden bayrağı devralıyor. Geleneksel trash ruhunu halen dimdik ayakta tutuyor. [email protected] Reddiye: A Tribute to Hedonistic Noise (Mevzu Records) “Reddiye: A Tribute to Hedonistic Noise” albümünün kapağında görülen duvar resmi, Kadıköy Karga Bar’ın yanındaki girişte bulunuyor. Resimde görülen genç adam Hedonistik Noise topluluğunun solisti Orçun Özdemir. Orçun 2020 Haziranı’nda intihar etti. Hedonistic Noise, 2016 yılında kurulmuş ve dört albüm çıkarmıştı. Yerli sahnemizin en üretken garajpunk topluluklarından biriydi. Damar punk olarak tarif ettikleri depresif ve öfkeli şarkılarında toplumsal bir ret manifestosu ilan ediyorlardı. Arkadaşları Orçun’un anısına bir saygı albümünde çaldılar. “Reddiye: A Tribute to Hedonistic Noise” adlı 29 ismin bir araya geldiği toplama albümde, topluluğun yayımlanmış şarkılarının tamamını yeniden yorumladılar. Albüm multidisipliner bir D.I.Y hareketi olan Mevzu Records tarafından dijital olarak yayımlandı, “ansızın kaybettiğimiz yakın arkadaşımız, aşkımız, bir tanemiz, çiçeğimiz, ‘İbnül Damar’ Orçun Özdemir’in anısına... Hatırası, her zaman hatırlanacak büyük bir özlem ve acıyla birlikte yoğurulmuş bu albümle birlikte yaşamaya devam edecek” mesajıyla... Dışarıdan bakanlar için yaramaz çocuklar olarak görülen bu kalabalığın, içinde yaşadıkları acımasız toplum karşısında çok daha insancıl ve vefalı olduklarının kanıtı bu albüm. Basınımızın altın yılları 1960’lı yıllarda 68 kuşağının en çok okuduğu gazete, Nadir Nadi’nin başyazarı olduğu Cumhuriyet’ti. Pencere’sinden umut salan, bilgilendiren, soran, sorgulayan, merak ettiren güller atıyordu İlhan Selçuk. Cumhuriyet’te, Ş. Süreyya Aydemir, H. Veldet Velidedeoğlu, M. Cevdet Anday, Bahri Savcı, Mustafa Ekmekçi, Yalçın Küçük, Müşerref Hekimoğlu ve daha birçok aydının yazılarıyla bilgileniyor, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Oktay Akbal, Fakir Baykurt, Rauf Mutluay gibi edebiyatçıların yazılarıyla buluşuyorduk. Akşam, Milliyet Doğan Özgüden’in yönetiminde vazgeçilmez bir gazetemiz olan Akşam’da, Onlar Uyanırken kitabıyla sarsan Çetin Altan, güpegündüz kaçırılıp dövüldükten sonra ıssız bir yere atılan İlhami Soysal bizi coşturuyordu. Başyazılarıyla yayın yönetmeni Abdi İpekçi, Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi ile tanıdığımız İsmail Cem, Mümtaz Soysal, T. Sait Halman, Ali Gevgilili, Refik Erduran, Hasan Pulur ve daha birçok gazetecinin yazdığı Milliyet’i severek okuyorduk. Devrim gazetesi 196163 arasında satışı 30 binlere ulaşan etkili dergi Yön’ü çıkaran, “Yön arayıştı, şimdiyse yön belli olmuştur” diyen Doğan Avcıoğlu’nun, “Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarına yönelik projeler veya bir diğer anlatımla iktidar programı” olduğunu söylediği Devrim gazetesinin ülke gerçeklerini açıklama kampanyaları, kitap ve dergilerin yanı sıra önemli bilinçlenme kaynağımızdı. Ş. Süreyya Aydemir, İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Çetin Altan, Bahri Savcı, Altan Öymen, Jülide Gülizar, Nimet Arzık, Aslan Başer Kafaoğlu, Türkkaya Ataöv, Uluç Gürkan’ın da yazdığı Devrim’de, efsane gazeteci olarak doğan, “Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz” ilkesini ülke gündemine yerleştiren bir düşünce adamı, bağnazlığa, yobazlığa, teröre karşı gözü pek savaşımın, aklın, bilginin simgesi olan Uğur Mumcu, önerme ve yorumlarıyla kuşağın has ağabeyiydi. Altın yıllardan sonra 1960’lı yıllar için basınımızın altın yıllarıydı. TİP, DİSK, TÖS, DEVGENÇ’in doğduğu, birçok demokratik örgütlenmede insanların kitleselleştiği o yıllarda muhalif basına yönelik baskılar da sürüyor, gazetecilerin başına belalar açılıyordu. Özgürlükleri ve yaşamları tehdit altında yaşadılar hep. Soruşturmalara uğradılar, hapsedildiler, işsiz bırakıldılar, yetmedi. Dövüldüler, işkence gördüler, kurşunlandılar, bombalandılar, öldürüldüler. Hep baskı altında tutuldular. Özellikle 12 Mart ve 12 Eylül baskıcı dönemlerinde ve sonrasında basınımızın bu değerli birikimi ezilmeye, yok edilmeye çalışıldı. Muhalif gazeteciler, gazetecilik ilke ve geleneklerini, bilgi edinmeyi asıl alarak gerçeğe bağlılık gibi değerlerini savundular. Onlar dünyanın ve ülkelerinin içinde bulunduğu durumla ilgilenmeleri, özgürlük, insan hakları, adalet arayışının içinde olmaları gerektiğinin bilincindeydiler. Atatürk’ün mirasını aktarmak Cumhuriyetin ilk kuşağının öğrencisi olan bu öncüler, Atatürk’ün bilim, kültür odaklı yaşam arayışını, laiklik, dil, kadın devrimini her engele karşın yeni kuşaklara aktarmayı başarmıştı o yıllarda. Bugün, basının yüzde doksanının yandaşlaştırıldığı koşullarda bile 10 Kasım’da 9’u 5 geçe milyonlarca kişi ayağa kalktıysa, yaşamı durdurduysa bunun içindir. Bugünkü aydınlık arayışını, Atatürk sevdasını, o yıllardaki bilinç aktarımına, direnişe borçluyuz. Nar Ergülen çocuğumuz ne dedi: “Ağlayarak değil anlayarak...” HHH Gazetecilik hakkını savunmanın korkuyla, korkutulmakla özdeşleştirildiği şu günlerde dersimiz: Bağımsız gazetecilik korunmalı, çünkü basın özgürlüğü olmazsa demokrasi de olmaz. Gündoğdu’dan yeni çalışma Ceren Gündoğdu’nun yeni tekli çalışması “Dünyada İkimiz” video klibiyle birlikte tüm dijital platformlarda yerini aldı. Milyonlarca insanın belirsizlik, yalnızlık ve korkuyla başa çıkmaya çalıştığı küresel salgın döneminde ortaya çıkan şarkının sözü ve müziği Ceren Gündoğdu’ya ait. Düzenleme ve prodüktörlüğünü Cihan Mürtezaoğlu’nun üstlendiği “Dünyada İkimiz”in video klibi ise son zamanlarda birçok çalışmaya imza atan “Ahmet Can Tekin” yönetmenliğinde çekildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle