18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 20 EKİM 2020 SALI HABER ANKARA 2 NO’LU BARO Kurucu Oktar’ın avukatı çıktı SENA YAŞAR TBMM Genel Kurulu’nda onaylanarak yasalaşan “çoklu baro” düzenlemesiyle, İstanbul ve Ankara’da ikinci baroların kurulması için adımlar atıldı. İstanbul 2 No’lu Barosu, geçen haftalarda kuruluş genel kurulunu yaparak tüzelkişiliğini kazandı. Ankara’da ise kurulması için 2 bin imzanın toplanması gereken 2 No’lu Baro’nun, dört kişilik kurucular kurulunda avukatlar Aydın Akpınar, Eyüphan Korkmaz, Yakup Erikel ve Mehmet Hakan Yılmaz yer aldı. Erikel’in meslek yaşamı geçmişine ilişkin bazı detaylar ortaya çıktı. Cumhuriyet’in ulaştığı belgelere göre, Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu Üyesi olan Bülent Arınç’ın uzun yıllar avukatlığını yaptığı bilinen Erikel’in, organize suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın da bir dönem avukatlığını yaptığı belirlendi. Erikel’in, belli bir süre sonra “benim örgütle alakam yok” diyerek, davadaki sanık vekilliği kaydının silinmesini istediği öğrenildi. Öte yandan, Erikel’in, “örgütle alakam yok” diyerek dosyaya dilekçe vermesine karşın, süreci arka planda yürüttüğü de iddia edildi. Deniz Feneri Derneği’nin kuruculuğunu yapan Erikel, bir dönem Melih Gökçek’in oğlu Ahmet Gökçek’in kurucu başkanı olduğu Ankaraspor’un yönetim kurulu üyeliğinde de bulundu. l ANKARA Ahmet Hamdi Çamlı NİHAL OLÇOK Çamlı’nın eski FETÖ övgülerini paylaştı 15Temmuz darbe girişiminde, AKP’nin reklam danışmanı olan eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’u kaybeden Gelecek Partisi’nin kurucularından Nihal Olçok, AKP İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı’nın 7 yıl önce Fethullah Gülen ilgili sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımları Twitter hesabından açıkladı. Olçok, Çamlı’nın, yurtdışına kaçtığı belirtilen Prof. Dr. Suat Yıldırım’ın “Fethullah Gülen veya Bir Fazilet Mücadelesi” başlıklı yazısını alıntılayarak “Önemli bir değer olan Cemaat ve Hocaefendi’yi bu hale düşüren sebep ne olursa hiçbir şekilde mazur görülemez!” diye yazdığını aktardı. Çamlı’nın açıklamalarına tepki gösteren Olçok, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da etiketleyerek “Buldum buldum. Lazım olursa sizde de bulunsun. Bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da göndereyim arşive koyarlar belki. Kimler kimlerle değil mi” ifadelerini kullandı. l İç Politika Öymen ve Özbey’den KKTC seçimleri değerlendirmesi: Tanınması için koşullar sağlanmalı KKTC’deki seçim sonuçlarını değerlendiren emekli Büyükelçi Onur Öymen, cumhurbaşkanlığına seçilen Ersin Tatar’ın daha önce “Müzakerelerden sonuç çıkmaması durumunda Kıbrıs’ta iki devletli çözüm masaya gelebilir” yönündeki açıklamalarını anımsatarak “Bu noktadan sonra artık yapılacak şey KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak dünyada tanınmasına çalışmaktır. Burada asıl soHÜSEYIN rumluluk Türkiye’ye düHAYATSEVER şüyor. Türkiye, önce haksız ambargoların kaldırılması, daha sonra da KKTC’nin tanınması için çabalarını yoğunlaştırmalıdır” dedi. Emekli Tümamiral Mustafa Özbey ise öncelikli olarak KKTC’nin tanınması için gerekli koşulların oluşturulması gerektiğini belirterek “Burada yapılması gereken ilk şey, müzakere sürecini başlatan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin Genel Sekreter’e verdiği İyi Niyet Misyonu’nu sonlandırmak olmalıdır” değerlendirmesini yaptı. KKTC’de Ersin Tatar’ın cumhurbaşkanlığına seçildiği seçim sonuçlarını Cumhuriyet’e değerlendiren emekli Büyükelçi Onur Öymen, “Türkiye’nin Kıbrıs’ta iki büyük başarısı var; biri oradaki soydaşlarımızın can ve mal güvenliğini korumak, ikincisi de orada çağdaş, laik bir devletin kurulmasına ve gerçek bir demokrasinin yerleşmesine katkıda bulunmak. KKTC, bölgede demokrasi açısından örnek bir ülkedir, demokrasisi Türkiye’den de ileri düzeydedir. Seçimler güvenilir bir şekilde yapıldı ve sonuçlandı. Burada KKTC’nin demokratik düzeyini vurgulamak gerekiyor” dedi. “Artık seçim sırasındaki tartışmalar bir kenara bırakılarak Türkiye ve KKTC’nin birlik içinde hareket ederek Kıbrıs Türkleri’nin haklarının ve çıkarlarının korunması için çalışılması gerekiyor” diyen Öymen, Ersin Öymen, “Türkiye ve KKTC’nin birlik içinde hareket ederek Kıbrıs Türklerinin haklarının ve çıkarlarının korunması için çalışılması gerekiyor” derken, Özbey de “Hem Kıbrıs’ta hem Türkiye’de çok ciddi bir şekilde çalışmaların yapılması lazım. Çünkü ortak kaderin ortakça belirlenmesi lazım” diye konuştu. Tatar’ın Eylül 2019’da yaptığı “50 yıldır tartışılan federal çözümün umut olmaktan çıktığı, iki devletli çözümün de masada olması gerektiği” yönündeki açıklamasını anımsatarak “Bu noktadan sonra artık yapılacak şey KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak dünyada tanınmasına çalışmaktır. Ümit ediyorum ki yeni cumhurbaşkanı bu doğrultuda faaliyet gösterecektir” dedi. KKTC’nin tanınması için Türkiye’nin yoğun çaba sarf etmesi gerektiğini söyleyen Öymen, “KKTC’ye yönelik ambargoların kaldırılması için bugüne kadar ciddi bir çaba sarf edilmedi. KKTC’ye yönelik ekonomik, ulaşım, ticaret, spor, ambargoları var. Önce bu meseleye eğilmek, daha sonra da tanınma için çaba sarf etmek gerekiyor” diye konuştu. ‘BM İyi Niyet Misyonu sonlandırılmalı’ TSK Yunanistan ve Kıbrıs Dairesi Başkanlığı ile KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın askeri başdanışmanlığı görevlerini yapmış olan emekli Tümamiral Mustafa Özbey de Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede “Şu anda olumlu yönde bir kırılma anı yaşıyoruz. Ancak burada hem Kıbrıs’ta hem Türkiye’de çok ciddi bir şekilde çalışmaların başlaması lazım. Çünkü bundan sonra Türkiye ve KKTC nasıl bir ortak gelecek belirleyeceklerini müşterek olarak olgunlaştırmalıdır” dedi. Kıbrıs’ta BM arabuluculuğunda yürütülen müzakere sürecinin bir sonuç üretmediğine dikkat çeken Özbey, “Burada yapılması gereken ilk şey, müzakere sürecini başlatan BMGK’nin Genel Sekreter’e verdiği ‘İyi Niyet Misyonu’nu sonlandırmak olmalıdır. Bilindiği üzere toplumlararası görüşmelerin çerçevesi Genel Sekreter’e verilen bu görev üzerinden yürütülüyordu. Ancak zaman içinde adı İyi Niyet Misyonu olmasına rağmen adeta kötü niyet misyonuna dönüştü ve alınan tüm kararlar Türkiye ve KKTC’nin aleyhine oluştu. Bilindiği üzere Genel Sekreter’in görevi iki toplum arasında bir federasyon kurma şeklindedir. Türk tarafı olarak federasyondan vazgeçildiğine göre bu, resmen Genel Sekreter’e bildirilmeli ve görevi iade etmesi önerilmelidir. Genel Sekreter’in görevi iade etmesi sürecine paralel olarak KKTC kendi anayasası ve yasalarındaki federasyon amaçlı konulmuş olan hukuki metinlerde federasyonu dışlayacak düzeltmeler yapmalıdır. Bu koşullar sağlandıktan sonra Türkiye liderliğinde ve KKTC’nin aktif katılımı ile kapsamlı bir tanıtma/tanıma süreci uluslararası kurumlarda başlatılmalıdır” değerlendirmesini yaptı. ‘Doğu Akdeniz’e olumlu katkısı olur’ KKTC’nin tanınması için uzun vadeli planlama yapılması gerektiğine dikkat çeken Özbey, “Tanınma bugünden yarına olmaz, önce tanınmanın koşullarının ortaya konulması gerekiyor. Ülkeler tarafından tanımanın bir süreç olacağı unutulmamalı ve tanımanın gecikmesi bizi bu hedeften uzaklaştırmamalıdır. Türkiye ve KKTC için yeni bir geleceğin kapısı aralanmıştır. Bunun, Mavi Vatan doktrinine ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarımıza katkısı olumlu olacaktır” diye konuştu. l ANKARA CHP’Lİ HEYET: NEMRUT’A İHANET Nemrut Kalderası’na betonarme yapı yapılmasına devam ediliyor. Bölgeye giden CHP heyeti, Nemrut Dağı Krater Gölü ve Kalderası’nı inceleyerek “Bu doğaya yapılan en büyük ihanettir. Nemrut imara açılıp peşkeş çekilmesin” dedi. Pandemi sonrası ekonomik duruma ilişkin saha çalışması yapmak üzere bölgede bulunan CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl ve İzmir milletvekili Mahir Polat, CHP Bitlis İl Başkanı Veysi Uyanık ile birlikte değerlendirmede bulundu. Doğal koruma alanı olan Nemrut Kalderası’na beton dökülmesinin doğaya ve bölge ekonomisinin turizmden olan beklentisine darbe vuracağını söyleyen Veysi Uyanık, “Her şeye rant gözüyle bakan bu zihniyetin bu konuda da masum olduğuna inanmıyoruz” dedi. l Haber Merkezi CHP heyeti, Bitlis sınırları içerisinde yer alan Nemrut Dağı Krater Gölü ve Kalderası’na tuvalet ve sosyal tesis yapmak için başlatılan yapılaşmayı yerinde inceledi. İNŞAAT SÜRÜYOR! T.C. SELÇUK VERGİ DAİRESİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN İLANEN TEBLİĞİ LİSTESİ Selçuk Vergi Dairesi Müdürlüğü Mükelleflerinden olup, ad ve soyadları ile ünvanları aşağıda yazılı bulunan gerçek ve tüzel kişiler adına tanzim edilen ödeme emirleri ile vergi ve ceza ihbarnameleri, adreslerinde bulunamamaları ve yurt dışındaki adresine tebliği mümkün olmaması nedeniyle tebliğ edilemediğinden 213 sayılı V.U.K’nun 103 ve 104 ncı maddelerine göre ilan yazısının Vergi Dairesinin ilan koymaya mahsus yerine asılmasını izleyen on beşinci (15) gün ilan tarihi olarak kabul edilecektir. Aynı Kanunun 105.ve 106.”ncı maddeleri uyarınca,ilgililerin ilan tarihinden itibaren başlayarak 1 ay içersinde vergi dairesine bizzat veya bilvekale müracaat etmeleri veya taahhütlü mektupla veya telgrafla açık adreslerinin bildirmeleri halinde kendilerine süre ile kayıtlı tebliğ yapılacağı, aksi takdirde ilan tarihinden itibaren bir ayın sonunda tebliğin yapılmış sayılacağı ilan olunur. HESAP NO SOYADI (ÜNVANI) ADI DÖNEMİ VERGİ TÜRÜ MİKTARI (TL) BİLİNEN ADRESİ ÖDEME EMRİ NO Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2005/2 G.FAİZİ YURT DIŞI 334,803.08 ADRESİNE TEBLİĞ 2019102166eZz000001 EDİLEMEMİŞTİR. Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2005/6 YURT DIŞI VERGİ ZİYAI CEZASI 336,910.40 ADRESİNE TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİR. 2019102166eZz000001 Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2005/3 ÖTV YURT DIŞI 426,129.48 ADRESİNE TEBLİĞ 2019102166eZz000001 EDİLEMEMİŞTİR. Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2005/5 YURT DIŞI VERGİ ZİYAI CEZASI 434,650.67 ADRESİNE TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİR. 2019102166eZz000001 Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2005/5 ÖTV YURT DIŞI 434,650.68 ADRESİNE TEBLİĞ 2019102166eZz000001 EDİLEMEMİŞTİR. Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2005/5 G.FAİZİ YURT DIŞI 619,159.85 ADRESİNE TEBLİĞ 2019102166eZz000001 EDİLEMEMİŞTİR. Helmut Hermann KRAUSS (Artemis Şirin5890299509 ce Tur.San.Tic. Ltd.Şti. Kanuni Temsilcisi0850088448 VN.) 2010/112 ÇEŞİTLİ GELİRLER YURT DIŞI 1,622,898.00 ADRESİNE TEBLİĞ EDİLEMEMİŞTİR. 2019102166eZz000001 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1239200) Cumhurbaşkanı ne demek istedi? Bilim, eğitim ve kültür üzerine... Cumhurbaşkanı’nın İbn Haldun Üniversitesi’nde yaptığı konuşmayı anlamaya çalışıyorum, anlayamıyorum. Müthiş bir kafa karışıklığı var. Bazı sözlerini paylaşacak ve yorumlayacağım. “Eğitim ve kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık..”: 18 yıllık iktidarlarındaki durumu eleştiriyor. Ama kavramlarımız sanki farklı: Erdoğan, “eğitim”in ve “kültür”ün içeriğinden ne anlıyor, neyi kastediyor, bilmiyoruz. Eğitim de kültür de evrensel bir içeriğe sahip. Farklı bir şey söylemek istiyorsa yeni kavram ortaya atmalı, ama o da yok. Eğer eğitimde döküldüğümüzü, öğrencilerimizin mesela uluslararası PISA araştırmalarında başarısız olduklarını, bunun sonucu olarak üniversitelerimizde yaygın bir başarıdan söz edilemeyeceğini, evrensel değerli araştırmalara imza atamadığımızı söylemek istiyor, yani laik eğitimden bahsediyorsa çok haklıdır. Yoksa ilkokul, ortaokul ve lise eğitimini tamamen dinselleştiremediklerini mi söylemek istiyor ve başarısızlığı buna mı bağlıyor, bilmiyoruz, öyleyse de haklı. Fakat burada başarı ve başarısızlığı neye göre ölçecek ki... Evrensel kültür üretimi ve katkısından neyi kastediyor, bilmiyoruz. Okuma metnini kimler yazdıysa net ve açık olmalı ve karşılaştırmalara, örneklere yer vermeliydi. Yazan da ne yazdığının farkında olmayabilir veya niyetini gizleyebilir. Fikri hür vicdanı hür konusu “Aklı hür, fikri hür, vicdanı hür nesiller yetiştirilmek üzere çıkılan yolun Batı taklitçiliğine dönüşmüş olması en büyük kayıptır.” “Batı dünyası tıptan sosyolojiye kadar ilhamını bizden almıştır. Fikri bir buhranın içindeyiz. Batı dünyasının hızla yükselen baskın gücü, bu konunun konuşulmasına dahi izin vermemiştir. Kontrolsüz bir Batılılaşma içindeyiz...” Bu iki cümleyi yan yana koydum. Daha anlaşılır olması için. Ne anlıyorsunuz? Cumhurbaşkanı evrensel bir bilimden, düşünceden bahsediyor. Yani tek bir bilim, düşünce, uygarlık anlayışı. Yanlış mıyım yoksa? “İlhamını bizden aldı” diyerek kastettiği, üniversiteye adını veren İbni Haldun ve İbni Sina, İbni Hayyan, El Harizmî, El Kindî, Zekeriyya el Razî, El Battanî, Farabî, İbni Heysem, El Birunî gibi, 800 1200 yılları arasındaki dünya uygarlığına damgasını vurmuş, Yunan Hint bilimini alarak geliştirmiş ve evrensel büyük katkılarda bulunmuş bilim insanları yetiştiremedik ise çok haklıdır. Avrupa uygarlığın pek çok yönünü bu bilim insanlarının katkıları üzerine inşa etti. İbni Haldun, Toynbee’ye göre “herhangi bir zamanda, herhangi bir ülkede, herhangi bir zihin tarafından yaratılmış en büyük tarih felsefesinin sahibi”dir. Fakat dikkat edin: Tek bir uygarlık, tek bir bilim, tıp, fizik, kimya, matematik ve sosyoloji, teknoloji vardır! Hepsi o dönemin aklı hür, vicdanı hür, fikri hür insanlar tarafından üretildi. Çünkü her çeşit uygarlık ancak bu temelde üretilebiliyor. Çünkü dünyayı var eden evrensel kurallar, yasalar (fizik, kimya biyoloji, insan) tektir. Bu yasaları öğrenerek fizik, kimya, tıp yapılabiliyor. ‘Batı taklitçiliği’ İktidar cenahının okumuş yazmışların da bir “Batı taklitçiliği” lafı var. Cumhurbaşkanı ve yazıcıları bunu kullanıyor. Taklit bir öğrenme sürecidir. İnsan papağan değil. Yukarıda sözünü ettiğimiz uygarlığı (İslam dünyası bilginlerinden öğrenerek üretilen) ortaçağın başından itibaren alıp geliştiren, Avrupalı bilimciler, sanatçılar, düşünürler oldu. Rönesans, aydınlanma ve bilimsel teknolojik devrimlerle isimlendiriyoruz. Ki Batı’nın tüm üstünlükleri bunlardan doğdu! Gerçi “Batı taklitçiliği” diye Türkiye bilimi vb. ile birlikte “Batı” da aşağılanıyor. Hür insanlarımız 100 yılda ancak öğrenerek katkılarda bulunabildiler. Çünkü Osmanlı’dan “aklı hür, vicdanı hür, fikri hür” hiçbir bilimsel kültür, yaratıcılık, bilgi, kuram, uygar düşünce devralmadılar. Tek bir evrensel adı geçen Osmanlı bilimcisi yoktur. 700 yıl boyunca! Cumhuriyet sıfırdan hepsini inşa etmek zorunda kaldı. Uygarlık bir bir üzerine konan taşlarla inşa edilmiştir. Cumhuriyetin karınca kararınca bilimi, düşünceyi yeterince inşa edip edemediğini ve nedenlerini şüphesiz tartışmalıyız. HHH Peki, 18 yıl boyunca, Batı bilimini, felsefesini, düşüncesini aşmak ve Türkiye’yi onların üzerine çıkarmak için ne yaptınız? Yoksa, “Batı bilimi düşüncesi bizi ilgilendirmiyor, aslında onu yıkıp yerine kendi uygarlığımızı koymak istiyoruz” mu demek istiyorsunuz. Ki asla tarif edemediğiniz, bilmediğiniz ve yazıcılarınızın boş laf ettikleri başka bir dünya uygarlığı mı? Ayrıca medya sesimizi yansıtmıyor derken ne demek istedi? Konuyu tartışacağız. GÜLE GÜLE DOSTUM Sevgili arkadaşım Bekir Coşkun’u kaybettik ve yoksullaştık. Uygarlık, düşünce, mizah, keskin ve net kalem, doğa ve hayvan sevgisi yoksullaştı. Yılmaz ve korkusuz bir insan daha bırakıp gitti. Eksildik. Direndi onunla birlikte sevenleri, ama bu kadar. Bir süreci durduramamak, çok istediğiniz sevdiğiniz bir insanı yaşamda tutamamak, ne acı. Ama verdikleri, kattıkları ile dünyaya ve insanlara, iyi ki doğdun, vardın ve seninle birlikteydik, dedirtiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle