18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 11 EKİM 2020 PAZAR [email protected] OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Türkiye’nin ‘Yıldız’ı ÖZLEM ÖZDEMIR GAZETECI/YAZAR Okadar yetenekliydi ki bu iş için doğmuş gibiydi. Yurtdışındayken sayısız teklif aldı, kalsa belki dünyanın yıldızı olacaktı ama o ülkesinin yıldızı olmayı seçti. Bugün Yıldız Kenter’in doğum günü, hayatını anlatmak, onu yaşatmak demek... Yıldız, 11 Ekim 1928 tarihinde İstanbul’da doğar. Asıl adı Ayşe Yıldız’dır. Yokluklarla dolu ama mutlu bir çocukluk geçirir. Ankara Halkevi’ndeki çalışmaları görmesiyle tiyatrocu olmaya karar verir. Annesi tiyatrocu olmasına karşıdır ama babası ondan yana çıkar ve bir sabah elinden tuttuğu gibi onu gizlice konservatuvara götürür. Parasız yatılı olarak kaydolur. O kadar başarılıdır ki konservatuvarda sınıf atlatılan ilk öğrenci olur. 12 Aralık 1948’de “On İkinci Gece” oyunundaki “Olivia” rolüyle profesyonel tiyatro hayatı başlar. Ardından oynadığı “Miras” oyunuyla rüştünü ispat eder. Kardeşi Müşfik Kenter de Devlet Tiyatrosu’nda oyuncudur. “Yağmurcu” adlı oyunda ilk defa birlikte sahneye çıkarlar. Böylece yıllarca sürecek mesleki beraberlikleri de başlar. 1951 yılında ilk filmi “Vatan İçin”de Cahit Irgat’la oynar ve sinemayı çok sever. Aynı yıl oyuncu Nihat Akçan’la evlenir. ‘Aradığım sıcaklığı memleketimde buldum’ 1955 yılında “Rockefeller” bursunu kazandığında kızı Leyla 3 yaşındadır. American Theatre Wing, Neighbourhood Play House ve Actor’s Studio’da oyunculuk ve oyunculuk öğretiminde yeni teknikler üzerine çalışmalar yapar. New York’tayken babasını kaybettiğini öğrendiğinde ikinci çocuğuna hamiledir. O akşam çocuğunu düşürür... Orada önüne uluslararası oyuncu olmasını sağlayacak kapılar da açılır ama o yurduna dönmeyi seçer. “Kalmadığınıza pişman mısınız” sorusuna “Kalsaydım herhalde başarılı olurdum ama buradaki Yıldız olabilir miydim? Burada ailemle, meslektaşlarımla, seyircilerimle mutlu yaşadım. Ben, şöhretin yanında başka sıcaklıklar da aradım ve o duyguları burada, memleketimde buldum” diyecektir. Devlet Tiyatrosu’nun ikinci kadın yönetmeni Kenter, ilk yönetmenliğini 1958 yılında “Öfke” adlı oyunla yapar. Bu oyunla Muazzez Kurdoğlu’ndan sonra Devlet Tiyatroları’nda rejisörlüğü deneyen Yıldız Kenter’e göre “Bir ülkenin yükselmesi için sanatın bir zorunluluk olduğunu gören, idrak eden insan Mustafa Kemal Berberoğlu gerekçesi Atatürk’tür.” Kenter, herkesin ağzını açmaktan çekindiği kumpas davaları sürecinde tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen aydın ve Kavala itirazı bir Cumhuriyet kadınıdır aynı zamanda. ikinci kadın olur. Devlet Tiyatrosu ve Operası Genel Müdürü Muhsin Ertuğrul, iktidarın baskısı sonucu istifa edince yapılan saygısızlığa isyan ederek istifa ederler. (1959) İstifaları, o günün iktidar partisinin keyfi uygulamalarına bir tepkidir. Beş parasız İstanbul’a gelirler. Muhsin Bey’le aynı çatı altında çalışacaklarını ummuşlardır ama öyle olmaz. Bir süre “Birleşmiş Oyuncular” çatısı altında çalıştıktan sonra kendi yollarını kendileri çizerler. Birlikte ilk oyunları “Salıncakta İki Kişi”, Kenter kardeşler için tiyatro hayatlarının dönüm noktası olur, seyirci onları çok sever. 1960 yılında Yıldız, Müşfik ve (1965’te evleneceği) Şükran Güngör ile Kent Oyuncuları’nı kurar. 1968’de ise Kenter Tiyatrosu’nun binasının inşaatı tamamlanır. Ancak defalarca yarım kalan inşaatı tamamlamak o kadar kolay olmamıştır. Talat Halman’ın önerisiyle Yıldız, tek tek dolaşıp koltuk satar. Yine de henüz inşaatı bitmemiş tiyatroya haciz gelir, onları hacizden Süleyman Demirel’in telefonu kurtarır. Nihayet Kenter Tiyatrosu, 11 Kasım 1968’de “Hamlet” oyunu ile açılır ve 2000’lerin başına dek perdeleri açık kalır. 2002 yılında Şükran Güngör’ü kaybetmek Yıldız’ı yıkar. 2012’de kaybettiği Müşfik’ten sonra ise kendini daha da yalnız hisseder. 2009’da “Kraliçe Lear” oyunu ile son kez çıktığı sahnede herkesi büyüler. Yıldız Kenter’e göre “Bir ülkenin yükselmesi için sanatın bir zorunluluk olduğunu gören, idrak eden insan Mustafa Kemal Atatürk’tür.” Cumhurbaşkanlarının oyun seyrettiği, sanata ilgi gösterilen yılları yaşayan Yıldız, günümüzde sanatın “s”si ile ilgilenilmemesinden üzüntü duyar. Herkesin ağzını açmaktan çekindiği kumpas davaları sürecinde tepkisini ortaya koymaktan çekinmeyen, aydın bir Cumhuriyet kadınıdır aynı zamanda. Hak ettiği karar alınmalı Kenter, son arzularından biri olarak bana şunu söylemişti: “Hayal ettiklerimin çoğunu yaşadım. Şimdi Kenter Tiyatrosu’nun ışıklarının yeniden yanmasını arzu ediyorum, geçmiş yıllarda olduğu gibi.” Bilindiği gibi Kenter Tiyatrosu’nu İBB satın almak istemiş, çoğunluğu oluşturan AKP’li üyelerin, kararı erteletmeleriyle konu üç aydır havada kalmıştı. Önümüzdeki günlerde belediye meclisinde bu konu tekrar görüşülecek. Umalım ki Kenter Tiyatrosu’nun yaşaması yönünde bir karar artık alınsın. Kenter Tiyatrosu bu ülkenin mirasıdır. Yaşamasına engel olan herkes bu ülkenin geçmişini de yok edecektir... Kaynakça: Cumhuriyet Işığında Söyleşiler, Özlem Özdemir, Kırmızı Kedi Yayınevi. 410 EKİM Okullar kısmen açıldı Sevgili okurlarım, bu Pazar adalet mekanizmasıyla ilgili iki önemli bilgiyi dikkatinize sunmak istiyorum: Biri olumsuz bir süreci ve bunun düzeltilmesini, öteki ise devam eden çok eleştirel başka bir süreci yansıtıyor! HHH Birinci bilgi, “Gizli kalması gereken bilgileri açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası alan CHP’li Enis Berberoğlu’nun başvurusunda, hak ihlaline ilişkin olarak AYM’nin OYBİRLİĞİYLE verdiği kararın gerekçesi hakkında. (Bu gerekçenin açıklanmasından hemen sonra MHP’nin AYM’ye karşı başlattığı yıpratma kampanyasını çok sert eleştirilerle tırmandırdığını da kaydetmeliyim.) DHA’nın haberine göre AYM, tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını, TBMM’nin dokunulmazlığı yeniden kaldırması koşuluna bağlıyor. Gerekçede, “Yeniden milletvekili seçilmesine karşın hükmen tutuklu olarak kovuşturma sürdürülüp infaza geçilerek başvurucunun (yani Berberoğlu’nun, E.K.) yasama dokunulmazlığını koruyan anayasanın 83’üncü maddesi hükmüne aykırı davranıldığı... Dolayısıyla anayasanın 67’nci maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır” deniliyor. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline ilişkin başvuru konusunda ise: “Başvurucunun 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde yeniden milletvekili seçilmesi dolayısıyla, milletvekili seçildiği tarih itibarıyla tekrar yasama dokunulmazlığından yararlanmaya başladığı... Bu nedenle anılan tarihten sonra tutulmaya devam ettirilmesinin anayasayla bağdaşmadığı” belirtiliyor. HHH İkinci bilgi, artık BİR HAKSIZLIK VE HUKUKSUZLUK SİMGESİ HALİNE GELMİŞ OLAN OSMAN KAVALA’nın tahliye edilmek üzereyken tekrar tutuklanmasından sonra yazılan yeni iddianameye karşı üç avukatı tarafından yapılan açıklama. Bu açıklamada özet olarak şöyle deniliyor: “Öncelikle belirtiriz ki söz konusu iddianame CMK 170. maddede yer alan yasal unsurları taşımamaktadır... Somut delillere dayanmayan ‘varsayımsal kurgular’dan öte değildir... Tarafımızca herhangi bir hukuki değer taşımamaktadır... Kaldı ki yasanın aradığı ‘suçun işlendiğine dair yeterli şüphe’ iddianamenin en önemli yoksunluğudur. İddiaların tamamının dayandırıldığı ve Osman Kavala’ya ait olduğu ileri sürülen görüşmelere dair herhangi bir iletişim tespit ya da fiziki takip tutanağı dahi sunamayan iddianame, çareyi İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/74 No’lu Gezi Dosyasına sarılmakta bulmuştur. Vahim olan husus, bu dosyadan verilen beraat kararı adeta saklanarak, Gezi Dosyasının iddianamesinin sistemli bir şekilde Ağır Ceza Mahkemesinin beraat kararının önüne geçirilerek sanık lehine olan hükümler ve deliller gizlenmek suretiyle savcılık görevi gereğinin yerine getirilmemiş olmasıdır. ...İddiaların yegâne delili ‘örtüşen HTS baz istasyonu sinyalleri’dir: Bu konuda ulusal yasal düzenlemeler bir yana, AİHM’nin oybirliğiyle aldığı ve kesinleşen hak ihlali kararında yer alan ‘HTS kayıtlarının ve aynı baz istasyonu verilerinin delil niteliğinde olmadığı’ yönündeki kararı göz ardı edilerek... Sanık lehine olan bir diğer yasal delil özenle iddianameden uzak tutulmuştur. ...Ağır Ceza Mahkemesi, bugün itibarı ile imza altına almış olduğu tensip zaptının 1. maddesinde Osman Kavala’nın ‘TCK 309. maddeden Tutukluluğunun Devamına’ karar vermiştir, oysa Osman Kavala hakkında TCK 309. maddeden verilen bir tutuklama kararı bulunmamaktadır.” (Bu son cümlede tam bir hukuk skandalından söz edilmektedir.) HHH Sevgili okurlarım, devlette FETÖ’den boşalan yerlere başka tarikat ve cemaatlerin yerleştiği iddiaları artık medyada alenen ve ayrıntılı olarak tartışılıyor. Böyle bir ortamda, bu bilgileri özet halinde de olsa, okurların dikkatine sunmak istedim. BİR DEVLETİN GÜVENLİK GÜÇLERİ VE ADALET MEKANİZMASI, O DEVLETİ AYAKTA TUTAN EN TEMEL KURUMLARDIR. GÜVENLİK VE ADALET, YÖNETİCİLER VE/VEYA TARİKATLAR ELİYLE YOZLAŞTIRILIRSA, O DEVLETİN TEMELLERİ ÇÖKER! Okulöncesi ve birinci sınıfların ardından ilkokul 2., 3. ve 4., ortaokul 8., lise hazırlık ve 12. sınıflar, köy okulları ve özel gereksinimli öğrencilere eğitim veren okullar yüz yüze eğitime başladı. guladığı ortaya çıkan HDP’li Mensur Işık’ın da bulunduğu 26 milletvekiline ait 42 yeni ronavirüs (Covid19) salgınını ciddiye almayan ABD Başkanı Donald Trump ile eşi Melania da salgına yakalandı. Üç günlük tedavinin ar5 bin 703 işlem usulsüz Sayıştay’ın genel raporlarına göre aralarında Diyanet’in de bulunduğu 9 kamu idaresi, toplam 42.7 milyar lira ödenek üstü harcama yaptı. Yedek ödenekten en fazla aktarma Karayolları’na yapıldı. 2020’ye 114 milyar liranın üzerinde Hazine garantili borç devredildi. 134 kamu idaresi, yardım yaptığı yerlere faaliyet raporunda yer vermedi. Denetimlerde toplam 5 bin 703 işlemin usulsüz yapıldığı saptandı. dokunulmazlık dosyası TBMM’ye ulaştı. İYİ Parti gerildi İYİ Parti’de, “oy verilmeyecekler” listesi tartışmaları sürdü. Listeye tepki gösteren ve Koray Aydın’ın başkanlık divanında görevlendirilmesine tepki gösteren bazı milletvekilleri, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Meclis’teki grup toplantısına katılmadı. Akşener, lisdından yeniden Beyaz Saray’a döndükten sonra “Virüs bana Tanrı’nın lütfu” diyen Trump’ın, gerçekten virüs kapıp kapmadığı, bunun seçim öncesi bir taktik mi olduğu tartışması yaşandı. Kırgızistan karıştı Kırgızistan’da 4 Ekim’de yapılan milletvekili seçimlerinin sonuçlarının açıklanmasının ardından seçim barajını geçemeyen partileStoltenberg Türkiye’ye geldi Doğu Akdeniz’de yaşanan gerilimi görüşmek üzere Ankara’ya gelen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in, Çavuşoğlu ile görüşmesinin ardından yapılan ortak basın toplantısında Stoltenberg, “İlgili tüm taraflara hemen savaşın durdurulması mesajı veriyoruz. Dağlık Karabağ’daki duruma askeri bir çözüm bulunması mümkün değil” mesajını verdi. teye tepkilerini dile getiren milletvekilleriyle görüştü. Akşener’in de milletvekillerine “Partiye zarar vermeyin” uyarısında bulunduğu kaydedildi. Avukatlara tehdit Ankara’da kurulması için imza toplama aşamasında olan 2 No’lu baro için kamu avukatlarına baskı yapıldığı iddiaları kuvvetlendi. Özelrin destekçileri parlamentoyu basıp eski Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev’i bulunduğu hapishaneden çıkardı. Mevcut Cumhurbaşkanı Sooronbay Ceenbekov, huzursuzluğun sürmesi durumunda görevini bırakmaya hazır olduğunu duyurdu. Atambayev’in bir miting düzenleyeceğinin açıklanmasından kısa bir süre sonra başkent Bişkek’te olağanüstü hal ilan edildi. Ülkede FETÖ’cü patlattı Kayyım olarak atandığı Derik Belediyesi’ndeki makamında dört yıl önce bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren kaymakam Muhammet Fatih Safitürk’ün ağabeyi Ali Haydar Safitürk, “Bombayı, dönemin İlçe Emniyet Amiri Kutlay’ın gönderdiği FETÖ dersahenelerinin sahibi patlattı. Kutlay, olay yeri incelemesinden önce makamı temizletti” dedi. Dokunulmazlıklar Meclis’te TBMM Genel Kurulu’nda, hakkında “nitelikli cinsel saldırı” ve “tehdit” suçlamasıyla fezleke düzenlenen, HDP’den ihraç edilen bağımsız Mardin milletvekili Tuma Çelik’in yasama dokunulmazlığı kaldırıldı. Öte yandan aralarında öğretmen eşine şiddet uylikle Sağlık Bakanlığı ve Emniyet’teki avukatların, amirleri tarafından imzaya zorlandığı, 45’ten fazla avukata bu şekilde imza attırıldığı öğrenildi. Avukatların, “İmza vermezsen taşraya gönderilirsin” şeklinde tehdit edildiği öne sürüldü. 29 Ekim için NAVTEX Yunanistan’ın Ege Denizi’nde atış eğitimini 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı da kapsayacak şekilde planlaması Ankara’da rahatsızlık yarattı. Trump, COVID için ‘Tanrı’nın lütfu’ dedi Başlangıcından beri yeni tip kohuzursuzluk devam ediyor. Maraş’ın sahili 46 yıl sonra açıldı KKTC sınırları içerisinde yer alan ve 46 yıldır kapalı olan Maraş’ın sahili halka açıldı. ABD ve Rusya gibi ülkelerin yanı sıra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Yunanistan’dan tepkilerin geldiği karar, KKTC’de de siyasi krize yol açtı. Hükümet ortağı Halkın Partisi üyesi ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, karardan haberdar edilmediği gerekçesiyle istifa ederek partisini koalisyondan çekti. Cumhurbaşkanı Mutafa Akıncı da hem kararı hem de kendisine haber verilmemesini eleştirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle