19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
EKONOMİ [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY 1120 EYLÜL 2019 CUMA Türkiye G20’deki ülkeler arasında son 1 yılda ekonomisi en fazla küçülen ülke oldu OECD’NİN EN ZAYIFI Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, Türkiye ekonomisinin 2019’da yüzde 0.3 küçüleceğini, yatırımlardaki daralmanın sürdüğünü açıkladı. Türkiye bu yılın ikinci çeyrek büyüme verilerine en çok küçülen ülkelerden biri oldu. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) istatistikleri G20 ülkeleri arasında Arjantin dışında en kötü performansı Türkiye’nin gösterdiğine işaret ediyor. Son 1 yılda Türkiye ekonomisi yüzde 1.4 küçülmeyle en başarısız, Çin yüzde 6.2 büyümeyle en başarılı ülke konumunda. OECD, Türkiye ekonomisinin 2019 için küçülme tahminini yüzde 2.6’dan, yüzde 0.3’e çekerken, bununla birlikte yatırımlardaki daralmanın sürdüğü ve kredi büyümesinin hâlâ zayıf olduğu uyarısında bulundu. 2020 için de daha önce yüzde 1.6 büyüme öngören OECD, bu oranı ise değiştirmedi. OECD iç ve dış güvenin sürdürülmesi halinde gevşek para politikasının 2020’de büyümeyi yüzde 1.5 seviyesinin üzerine çıkarabileceği tahmininde bulundu. OECD küresel büyüme tahminini yüzde 3.2’den yüzde 2.9’a düşürdü. OECD giderek artan ticaret anlaşmazlıklarının küresel büyüme ivmesini finansal kriz döneminde görülen seviyelere indirdiği ve hükümetlerin uzun vadeli zarardan kaçınmak için gerekli çabayı göstermediğini belirtti. l Ekonomi Servisi Bankalar Telekom’dan çıkıyor İş Bankası ve Akbank, ödenmeyen kredi borçları nedeniyle kendilerine geçen Türk Telekom hisselerinin satışı için ABD merkezli yatırım bankası Morgan Stanley’i yetkilendirdiklerini açıkladı. Kamuyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamada “Levent Yapılandırma Yönetimi AŞ’nin (LYY) sahipliğindeki yüzde 55’lik Türk Telekomünikasyon AŞ paylarının satışı amacıyla Morgan Stanley & Co. International plc. (Morgan Stanley) satış danışmanı olarak yetkilendirilmiş olup bu kapsamda satış ile ilgili gerekli çalışmalar ve potansiyel yatırımcılarla görüşmeler başlatılacaktır. Satış sürecinde Ak Yatırım Menkul Değerler AŞ, Garanti Yatırım Menkul Kıymetler AŞ ve İş Yatırım Menkul Değerler AŞ yerel danışman olarak görev alacaklardır” ifadelerine yer verildi. l Ekonomi Servisi Samsung’dan ‘şiddete son’ adımı Samsung, ana konusu kadına ve çocuğa uygulanan şiddet olan dizi ve programlara, Eylül 2019 yeni yayın dönemi itibarıyla reklam vermeme, sponsor olmama, ürün yerleştirmesinde bulunmama kararı aldı. Samsung Electronics Türkiye Kurumsal Marka & Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Barış Gökpınar, “Ülkemizde her geçen gün kadına ve çocuğa karşı uygulanan şiddetin ve bu yöndeki haberlerin arttığını üzüntüyle görmekteyiz. Böyle bir dönemde televizyonlarda yayımlanan bazı dizi ve programların kadınlara ve çocuklara şiddeti senaryo ve formatlarının temeline koyuyor olmasını kabul edilemez buluyoruz” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Yılsonunda dibi görürüz’ Nurettin Özdebir, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile ilişkileri konusunda da, “Naci Bey’le (Ağbal) çok daha rahat konuşabiliyorduk. Çünkü kendisiyle müsteşarlık döneminden beri hukukumuz vardı” dedi. MUSTAFA ÇAKIR Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, ekonomik krizde bu yılın sonunda “dibin” görüleceğine dikkat çekti. Dipten çıkışın ise “gıdım gıdım” olacağını anlatan Özdebir, cari fazlanın “üretimsizlikten” kaynaklandığını, buna da sevinemediklerini vurguladı. Ekonomi gazetecileriyle bir araya gelen ASO Başkanı Özdebir, reel sektörün devletten 160 milyar lira alacağı olduğunu belirterek şu açıklamalarda bulundu: 4 Kur şoku uzun sürecek. Kayda değer iyileşme olması uzun sürer. 4. çeyrekten sonra gıdım gıdım iyileşme olur. Dipten çıkış zaman alır. Dibi gördük veya görmek üzereyiz. Ancak çıkış V şeklinde olmayacak. Ucu hafif yukarıya dönük L şeklin de olacak. 4 Krizdeki firmalar konu sunda siyasette “elek biraz sallansın, kurtarılması gerekenleri kurtardık, kalanlar da yoluna düzgün devam etsin” anlayışı hâkim. ‘Satamıyoruz’ 4 Ekonomide şu anda yaşanan daralmanın kökenine inilmeli. Bunu hazırlayan nedenler iyi değerlendirilmeli. Ali Babacan zamanında kendisiyle çok tartıştım. Merkez Bankası Başkanı’yla da... Aşırı değerli TL temel şikâyetlerimizden birisiydi. Birikimi olanlar inşaata döndü, sanayicinin şevki gitti. Aşırı TL sanayiye zarar verdi. Bir sürü insan üretimden çıktı. Şimdi onun sonuçları yaşanıyor. Şu anda Babacan’ın politikalarının sonucunu yaşıyoruz. 4 Cari fazla tamamen üre timsizlikten kaynaklı. Biz buna sevinemiyoruz. İnsanlar satamıyor. Çünkü talep yok. Herkes kendini korumaya aldı. 189 milyar dolar bankalardaki mevduat. 4 Reel sektör birbirine olan krediyi kesti. Ödeme araçlarına güven kalmadı. Ticari kredi kartlarının limitlerinin artırılması gerekiyor. 4 Reel sektörün 160 milyar lira devletten alacağı var. İhracat KDV’si iadesi alacaklarımız var. Türkiye büyüme sorunu yaşıyor. Üretim dibe vurmuş durumda. Siz borçlarınızı ödeyin. Para da vermeyin. Öyle bir kâğıt verin ki teminatta da kullanabileyim, borç da alabileyim. Takas aracı olarak kullanılsın. Çünkü bankalar borç vermiyor, firmaların da teminat verecek hali kalmadı. Ancak bu talebimiz bakanlık tarafından kabul edilmedi. l ANKARA Batıklar için varlık yönetim şirketi Türkiye’nin başlıca bankaları bilançolarındaki tahsilat imkânı yüksek ancak takibe attıkları kredileri aktarabilecekleri bir varlık yönetim şirketi kurmak için görüşmeler yürütüyor. Konuya yakın iki kaynağın verdiği bilgiye göre, kamu bankaları ile özel bankalar geçen haftalarda bir varlık yönetim şirketi kurmayı görüştüler. Kaynaklar bu girişimin, nisan ayında açıklanan ancak henüz kurulamayan, sorunlu enerji ve inşaat kredilerini bünyesine alacak fon kurma girişimine alternatif olabileceğini belirttiler. Reuters’ın konuştuğu banka danışmanı kaynak bankaların “henüz tümüyle umut kesilmemiş olan”, yani tahsil imkânı yüksek ancak takibe atılmış kredilerin varlık yönetim şirketine devredilmesi fikriyle yola çıktıklarını söyledi. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) salı günü, ağırlıklı olarak inşaat ve enerji sektöründen kaynaklanan 46 milyar lira büyüklükteki krediyi geri dönmeyen kredi olarak sınıflandırmaları ve beklenen kredi zarar karşılıklarını ayırmaları için bankalara yıl sonuna kadar vakit vermişti. l Ekonomi Servisi Ekmeğe gizli zam geldi Tayfun Küçükoğlu İsmail Kaşdemir Kilitbahir, Seddülbahir, Alçıtepe, Behramlı, Bigalı, Kocadere, Küçükanafarta, Büyükanafarta “Gazi” köylerinde proje kapsamında gerçekleştirilecek düzenleme çalışmalarının ilk etabı olarak Kilitbahir köyü pilot bölge olarak seçildi. Filli Boya’dan ‘Zafere Selam’ Filli Boya, Kültür ve Turizm Bakanlığı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı ile imzaladığı protokol ile hayata geçirdiği “Zafere Selam” projesiyle tarihi alandaki kültürel mirası ve yaşam alanlarını gelecek nesillere taşınması için koruyor. Projeyle Şehitlikler ve Şehitler Abidesi, Dur Yolcu silüeti, Tarihi Alanda bulunan 8 köyde toplam 2 bin 100 adet köy evi ve köy okulları gibi birçok alanın, özgün yapısı korunarak Tarihi Alan Başkanlığı ile bakımları yapılacak. Betek Boya Genel Müdürü Tayfun Küçükoğlu, Betek Boya’nın her zaman tarihi ve kültürel değerlere sahip çıkan bir şirket olduğunu belirterek “Çanakkale ruhu gelecek nesillere taşınsın. Şehitlikler ve Şehitler Abidesi, Dur Yolcu silüeti, Tarihi Alan da bulunan gazi köy evleri ve köy okulları dahil birçok alanı, Çanakkale ruhunu koruyarak gerçekleştireceğimiz projemiz burada bitmeyecek. Bu uzun soluklu bir yolculuğun ilk adımı” dedi. Gelibolu Tarihi Alan Başkanı İsmail Kaşdemir da, “4 milyon ziyaretçiyle dünyanın en fazla ziyaret edilen açık hava müzesi olacağız” dedi. l Ekonomi Servisi ‘Liyakat değil, sadakat öne çıktı’ AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2009’a kadar Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevinde bulunan Kürşat Tüzmen, son dönem ülke yönetiminde liyakatın değil sadakatin öne çıktığını, bunun da ekonomide yaşanan olumsuzluklarda önemli bir faktör olduğunu söyledi. 5 Aralık’ta üçüncüsü düzenlenecek olan İstanbul Ekonomi Zirvesi öncesinde konuşan ve zirvenin de Danışma Kurulu Başkanı olan Tüzmen, bürokraside birikimli, kaliteli ve liyakat sahibi kadro sayısının çok azaldı ğını söyledi. Ekonomik kriz ve yabancı sermaye girişlerinde düşüşün nedenlerine dair soruya yanıtında Tüzmen, liyakat dışında uzun süreli iktidar olmanın etkisine değinerek “iktidar yıpratır, mutlak iktidar mutlaka yıpratır” dedi. Kendi görev aldığı dönemde komşu ülkelerle ticareti artırmaya yoğunlaştıklarını ancak daha sonra bu politikanın değiştiğini söyleyen Tüzmen, “Rejim ihraç etmek bizim işimiz olmamalı” değerlendirmesinde bulundu. Gazetemizin sorularını yanıtlayan Tüzmen, şu an yabancı şirketlere danışmanlık yaptığını ve aktif siyasete dönmeyi düşünmediğini, AKP’den ayrılanların kuracağı partilere katılmayı da düşünmediğini ancak siyasette kesin konuşmanın doğru olmadığını dile getirdi. Tüzmen, ekonomik sorunların çözümü için Türkiye’nin inşaat yerine hızlı geri dönüşü olacak iç kârlılığı yüksek sektörlere ve ihracata ağırlık vermesi gerektiğini savundu. l Ekonomi Servisi İstanbul’daki bazı bölgelerde fırıncılar toplanıp zam kararı aldı. Avcılar’da ekmek 25 kuruş zamlandı. GAMZE BAL Son bir yılda yüzde 35 artan maliyetlerini karşılamakta zorlanan, ancak zam talepleri kabul edilmeyen fırıncılar, ekmeğe yasal olmayan zamlar yapmaya başladı. İstanbul Avcılar’daki bir fırında geçen hafta 1.50 TL’ye satılan 250 gram ekmeğin, bu hafta başından itibaren 1.75 TL’ye satıldığını gözlemledik. Fırın çalışanına bu zammın sebebini sorduğumuzda ise, “Maliyetleri karşılamayınca çevredeki fırıncılarla bir araya gelinip, bu karara varıldı” yanıtını aldık. Ancak bu artıştan, İstanbul Ticaret Odası’ndan zam talep eden sektör temsilcilerinin dahi haberi yok. Beşiktaş ve Çatalca’daki bazı fırınlar ise son bir haftada 250 gram ekmeğin gramajını 280 grama çıkararak, fiyatını 1.50 TL’den 1.75 TL’ye yükseltti. ‘Yasal değil’ Bir kilo ekmeğin 6.25 TL olarak belirlendiğini anımsatan İstanbul Fırıncılar Odası Başkanı Erdoğan Çetin, “Bu fiyat tarifesine göre 250 gram ekmeğin 1.75 TL’den satılması yasal değil. Ancak gramaj artışları zaman zaman bölgesel olarak yapılabiliyor” dedi. Çetin, “Girdilerimiz son bir yılda yüzde 35 zamlandı. Hükümet, un fiyatlarındaki artışı durduramıyor, ama ekmek fiyatlarına müdahale ediyor. 200 gram ekmeğin 1.50 TL olması lazım” dedi. Ekmek Sanayii İşverenler Sendikası Genel Başkanı Av. Çetin Keçeli ise tüm fırıncıların zam beklentisi içinde olduğunu söyledi. İklim grevi ve ötesi... İsterseniz önce üzerimize giydiğimiz giysilerden başlayalım... Çoğu insan satın aldığı giysinin nasıl bir kumaştan üretildiğinin farkında bile değildir. Oysa sentetik elyaflar, polyesterler, polyamidler ile tıka basa dolu bir pazardır tekstil sektörü. Kökenleri ham petrole dayanır. Yılda yaklaşık 100 milyon tonluk küresel bir pazar. Sadece o kadar mı? Değil ne yazık ki... Bu sentetik kumaşların yıkanmasının sonuçları denizlerde, okyanuslarda mikroplastik olarak karşımıza çıkar. Önce balıklara ardından onları tüketen insanlara... Peki, ya eskiyen, artık kullanılmayan giysilere ne olduğunu biliyor musunuz? Çoğunun sonu çöplüklerdir, ya da yakılırlar... Tekstil sektörü, hem üretim teknolojileri hem de üretilen ürünün genelde uzak pazarlara taşınmasından dolayı küresel ısınmayı tetikleyen önemli aktörlerden biri. Ancak bugüne kadar pek masaya yatırılmamıştı. Sektörün CO2 emisyonları, ilk kez geçtiğimiz aylarda açıklandı. The Ellen McArthur Vakfı hesaplamayı yaptı ve yılda 1.2 milyar ton CO2 eşdeğeri seviyesini ölçümledi. Bu otomobil endüstrisinden kaynaklanan emisyon seviyesine yakın bir oran. Otomobil demişken... İlk adım olarak araç sahibi olmayı bir statü sembolü olarak görmekten vazgeçmeye ne dersiniz? İyi haber; genç neslin araç sahibi olma gibi kaygısı fazla yok. Ama sorun hâlâ büyük... Peki, ya havayolu taşımacılığı? Sektörün küresel ekonomiye her yıl 2.7 trilyon dolarlık bir katkısı var. Her yıl 62 trilyon ton navlun, 4 milyar insan bir yerden bir yere taşınıyor. Sektör 65 milyon kişiye istihdam sağlıyor. Ama küresel emisyonun yüzde 2’si havayolu taşımacılığından kaynaklanıyor. Havayolu endüstrisi, 2020’den itibaren CO2 emisyonlarını sınırlama sözü verdi ve 2050’ye kadar havacılık emisyonlarının 2005’teki seviyesinin yarısı olacağını taahhüt ediyor. Teknoloji burada önemli faktör. Örneğin yenilenebilir jet yakıtları ile emisyonları yüzde 80 azaltmak olası... İnsanlara bir yerden bir yere gitmeyin denemeyeceğine göre 2 unsur var devreye sokulması gereken. Biri bilim ve teknolojik gelişmeleri sürdürülebilir kalkınmanın odağına yerleştirmek ve küresel ısınma ile mücadelede bunları uygulamaya almak. Bir diğeri de toplu taşımayı özellikle de demiryolu taşımacılığını geliştirmek. Bu konuda İsveç iyi bir örnek. Biliyorsunuz gelişmişlik sıralamasında en önlerde, bir refah ülkesi. Ayrıca seyahat etmeyi de çok seven bir ulus. Ama İsveç havaalanlarında yolcu sayısı yüzde 8 düşmüş. Nedeni İsveçlilerin “uçma utancı” anlamına gelen flygskam sözcüğünün bir anda çok popüler hale gelmesi. Küresel ısınma gerçeği ve küresel bilinçli yurttaş olgusu insanları uçak yerine hızlı trenlere yöneltmiş... Bir sorun şimdi kendinize? Türkiye’de “gerçekten güvenli ve hızlı trenlerin” ülkenin her yerine neden yaygınlaştırılmadığını? Sorunun parasal kaynak olmadığını hepimiz iyi biliyoruz.. Bugün küresel iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir gün. İklim krizini gündeme taşımak için harekete geçildi. Bugünden başlayarak Türkiye de dahil dünyanın birçok yerinde bir hafta süreyle insanlar sokaklara dökülecek, grevler gerçekleştirilecek... Gençlerin konuyu sahiplenmesi ve eylemlere önderlik etmeleri ayrıca çok değerli. Amaç 23 Eylül’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres yönetiminde gerçekleşecek BM İklim Eylem Zirvesi öncesinde hükümetlere baskı yapmak. Zirvede küresel ısınmayı 2030 yılında 1.5 derece sınırında tutmak için gerekli adımları içeren somut planların duyurulması bekleniyor. BM Genel Sekreteri özellikle devlet liderlerinden mevcut iklim planlarını güncellemelerini talep ediyor. Zirvede özellikle dört temel alanda somut adımların atılması isteniyor: 2050’de net sıfır emisyon, Yeni hiçbir kömür yatırımı yapmamak, Kirleticilerin ödeyeceği bir vergi rejimi oluşturmak, Fosil yakıt teşviklerine son vermek. Ancak bırakın azaltmayı, karbon emisyonları artış gösteriyor. Bu yüzden sorun çok boyutlu. Evet, hükümetler üzerinde baskı kurmak işin en önemli adımı, ama kendimize de çuvaldızı batırmayı unutmayalım... Dövize kaçış tam gaz sürüyor Resmi kurumların aldığı önlemlere rağmen yurtiçi yerleşiklerin TL’den dövize kaçışı sürüyor. 13 Eylül ile biten haftada, yurtiçi yerleşiklerin bankalardaki yabancı para mevduatı 1.5 milyar dolarlık artışla 191.4 milyar dolar seviyesine yükselerek rekor tazeledi. Öte yandan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ABD Doları cinsinden tutulan zorunlu karşılıklara, rezerv opsiyonlarına ve serbest hesaplara uygulanan gecelik faiz oranını yüzde 0.0’a indirdi. Banka 7 Ağustos 2019 tarihinden bu yana faiz oranını yüzde 1.00 olarak uyguluyordu. Uygulanacak faiz oranı değişen küresel ve yerel finansal piyasa koşulları çerçevesinde günlük olarak belirleniyor. l Ekonomi Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle