22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: SERPİL ÜNAY 930 MAYIS 2019 PERŞEMBE Seçimli otokrasi varGöteborg Üniversitesi’nin açıkladığı demokrasi liginde Türkiye 179 ülke arasında 142’nci sırada Son 10 yıllık dönemde Türkiye’de de mokrasinin aşa malı olarak ‘eroz hüseyin hayatsever yona uğradığına’ dikkat çekildi. İsveç Göteborg Üniversitesi’nin her yıl açıkladığı demokrasi endeksinde Türkiye 179 ülke arasında 142’nci sırada yer aldı. Raporda Türkiye’nin “seçimli otokrasi” rejimleri arasında yer aldığı belirtildi. Göteborg Üniversitesi Demokrasi Çeşitleri Enstitüsü’nün (VDem) 179 ülkeyi kapsayan “VDem Yıllık Demokrasi Raporu”, “Demokrasi, küresel sınamalarla karşı karşıya” başlığıyla yayımlandı. DEMOKRASİYİ TEHDİT EDEN 3 UNSUR Dünya genelinde demokrasiye yönelik en önemli üç tehdit; medya, hukukun üstünlüğü ve seçimler üzerinde devletlerin manipülasyonu; yükselen kutuplaşma ve dezenformasyonun dijitalleşmeyle birlikte hızla yayılması olarak tanımlanırken dünya ge nelinde ‘otokratlaşma’ eğiliminin arttığı belirtildi. Demokrasiden uzaklaşmaya sebep olan tüm adımların ‘otokratlaşma’ olarak tanımlandığı raporda otokratlaşma eğiliminin başta ABD olmak üzere Batı dünyasında da yükselişte olduğu vurgulandı. Raporda yer alan demokrasi endeksi, oy hakkı, adil seçimler, toplanma özgürlüğü, ifade özgürlüğü, kanun önünde eşitlik, yürütme üzerinde yasama ve yargının denetimi gibi kriterler değerlendirilerek ülkelere 0 ile 1 arasında puan verilmesiyle oluşturuluyor. Bu kriterlere göre yapılan hesaplamayla 0.867 puan alan Norveç, demokrasi endeksinin en tepesinde yer alırken bu ülkeyi İsveç, Danimar ka, Estonya ve İsviçre takip etti. Endeksin son sırasında ise 0.013 puanla Kuzey Kore yer aldı. Raporun son sıralarında Kuzey Kore’nin önünde Eritre, Bahreyn, Suudi Arabistan ve Suriye var. Türkiye, 0.131 puanla demokrasi endeksinin 142’nci sırasında yer aldı. Ukrayna, Afganistan, Irak, Pakistan Türkiye’den daha üst sırada. Raporda rejim tipleri, demokrasi endeksinde aldıkları puana göre ‘liberal demokrasi,’ ‘seçimli demokrasi,’ ‘seçimli otokrasi’ ve ‘kapalı otokrasi’ olmak üzere dörde ayrılırken incelenen 179 ülkenin 99’unun ‘demokrasi,’ 80’inin ise ‘otokrasi’ kategorisinde bulunduğu belirtildi. Türkiye ‘seçimli otokrasi’ rejimine sahip ülkeler arasında bulunuyor. ‘Erdoğan’ın baskısı!’ Türkiye’de son 10 yılda demokraside aşamalı bir ‘erozyon’ yaşandığı belirtilen raporda “15 yıllık popülist yönetimin sonucunda otokratlaşma, demokrasinin bütün yönlerinde geriye gidişe sebep oldu. Son 10 yılda Türkiye’nin demokrasi endeksi puanı, yüzde 35 oranında düştü. Erdoğan’ın medya ve sivil toplum üzerindeki baskısı hukukun üstünlüğüne zarar verdi” tespiti yapıldı. l ANKARA BakanlığaBARIŞ AKADEMİSYENLERİ Hâkim, avukatın ‘etek boyu’nu ölçmeye kalktı, görevden uzaklaştırıldı Etek boyu dert oldutakıldılar AYM, Adalet Bakanlığı’ndan görüş gelmeyince toplantıyı erteledi. ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi (AYM), Güneydoğu’daki hendek operasyonları sırasında “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı birdiriyi imzaladıkları için “silahlı terör örgütü propagandası yapmak” suçundan cezalandırılan, aralarında cezaevinde bulunan Prof. Dr. Füsun Üstel’in de bulunduğu 10 akademisyeninin bireysel başvurusunu görüştü. Mahkeme, Adalet Bakanlığı’ndan istenilen “görüşün” gelmediği gerekçesiyle toplantıyı erteledi. Bakanlığın savunma göndermesinin ardından başvuru yeniden görüşülecek. “Barış İçin Akademisyenler” İnisiyatifi; Sur, Cizre ve Silopi başta olmak üzere Güneydoğu’daki hendek operasyonları ve sokağa çıkma yasakları sırasında insan hakları ihlalleri yaşandığı savıyla 10 Ocak 2016’da “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlamıştı. Toplam 2 bin 218 imzacıdan 404 akademisyen üniversitelerdeki görevlerinden ihraç edilmiş 724 akademisyen hakkında dava açılmıştı. Yargılanan akademisyenlerden 191 akademisyen hapis cezasına çarptırıldı, 35 kişinin mahkumiyet kararı ertelenmedi. İmzacılardan Prof. Dr. Füsun Üstel, 22 gündür Eskişehir Kadın Kapalı Cezaevi’nde. Bu kapsamda cezası onanan 10 akademisyen, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvuruda, bildiriye imza attıkları gerekçesiyle cezalandırılmalarının ifade özgürlüğünün ihlali olduğu savunuldu. l ANKARA KURKUT CİNAYETİNDE 2. RAPOR: Mermi yerden sekti MAHMUT ORAL Ulusal Kriminal Büro (UKB), Diyarbakır’da 21 Mart 2017 tarihin Kemal Kurkut de Nevruz kutlamaları başlamadan önce polislerce öldürülen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut cinayeti ile ilgili ikinci bir bilirkişi raporu hazırladı. Bu raporda Kurkut’un bu kez doğrudan değil, yerden seken mermi ile vurulduğu ileri sürüldü. UKB’nin ikinci raporunun, bugün görülecek duruşma öncesinde dosyaya ulaştığı bildirildi. Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde hakkında olası kastla adam öldürmek suçundan ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezası istemiyle dava açılan polis memuru Y.Ş., doğrudan ateş etmediğini, yerden seken mermi ile Kurkut’un vurulduğunu savunmuştu. l DİYARBAKIR ZEHRA ÖZDİLEK İstanbul Anadolu Adliyesi’nde görülen bir işe iade davası duruşması sırasında hâkim ile avukat arasında ‘etek boyu’ tartışması yaşandı. Ha kim Yoylu HSK tarafından tedbiren görevden uzaklaştırıldı. Tutanaklara da yansıyan olayda; kadın avukat Tuğçe Çetin beyanda bulunacağı sırada, mahkeme hâkimi Mehmet Yoylu, avukatın etek boyu nun dizinden 15 santimetre yukarda olduğunu ve bu hali ile avukatlık Avukatlardan protesto mevzuatına aykırı davrandığını savundu. Mahkeme hâkiminin konu hakkında fikrini sorduğu davacı avukatı Dorukcan Davutoğlu “Özgürlük alanı ile ilgilidir. Müdahale edilme Olayın ardından İstanbul Barosu’na bağlı avukatlar Kartal Adliyesi’ne akın etti. Duruma tepki gösteren avukatlar adliye koridorlarını doldurunca, başsavcılığın talimatı ile adliyede görü mesi gerekir” cevabını verdi. Hâkim lecek olan duruşmalara ara verildi. Sa daha sonra adliyenin yazı işleri mü at 13.30 sıralarında ise İstanbul Barosu dürünü duruşma salonuna çağırdı ve ona da etek hakkında fikrini sordu. Mahkeme hâkimi daha da ileri giderek avukatın eteğinin fotoğraflanmasını istedi. Avukat Tuğçe Çetin ise bu Başkanı Mehmet Durakoğlu avukatlarla birlikte adliyeye geldi. Hâkim Mehmet Yoylu’nun yönettiği duruşmaya katı lan Durakoğlu ve avukatlar, attıkları sloganlarla hâkimi protetesto ettiler. Durakoğlu, bir süre hâkim Yoylu ile konu hakkında görüştü. Öte yandan duruşmalara öğleden önce topsakallı ve kravatsız olarak katılan mah nu reddetti. Tüm keme hakiminin, avukatların pro bu ifadeler ise tu testo ettiği duruşmalara öğle tanağa geçti. Duruşma bitiminde ise hâkim Yoy Olay tutanakla kayda geçti. den sonra ise topsakalını kesip, sadece bıyık bırakarak, kravat takarak katıldığı gözlendi. GÖREVDEN UZAKLAŞTIRILDI Gazetemiz muhabiri Alican Uludağ’a açıklamalarda bulunan Hâkimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, söz konusu hâkim hakkında soruşturma izni verildiğini bildirildi. Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de Twitter’dan HSK’nin soruşturma başlattığını belirtti ve “En kısa sürede yasal gereğinin yapılması için sürecin takipçisiyim. Hukuk sistemimiz, adalet dağıtırken de adalet ararken de hiç kimsenin kılıkkıyafet veya yaşam tarzı nedeniyle ayrımcılığa ve keyfi işleme maruz kalmasına izin veremez, göz yumamaz” dedi. Ardından Yılmaz, müfettiş ön raporunun gelişiyle 2. Daire’nin olağanüstü toplandığını ve Yoylu’nun “göreve devamının yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceği” gerekçesiyle tedbiren görevden uzaklaştırıldığını açıkladı. lu, davacı avu katı Davutoğlu’na “Ankara Barosu avukatına küpe yakışıyor mu?” dedi TBB ve İzmir Barosu’ndan tepki ği öğrenildi. Davutoğlu, “Hâkime ‘ne diyorsunuz’ diyebildim sadece. Şoka girdim” ifadelerini kullandı. Avukat Türkiye Barolar Birliği konuyla ilgili “Yetki nildi. İzmir Barosu “Bir kadının giyimine, kosini kötüye kullanmıştır. Mahkemesini kü nuşmasına, yeme içmesine, ne zaman, ne Davutoğlu ve Çetin’in hakimden şi çük düşürmüştür. Aynı zamanda meslektaşı rede, kiminle gezeceğine karışmayı kendine kayetçi olacağı öğrenildi. mızı bu şekilde baskı altına almış ve taciz et rol edinmiş patriarkanın eril yargısını ve bu Yoylu’nun dün başka bir duruş miştir. Hatta fotoğrafını çekmeye teşebbüs yargının temsilcilerini reddediyoruz. Hâkim mada da avukatlarla tartıştığı ortaya etmiştir. Bu hâkim daha önce Balıkesir’de unvanını kullanan kişinin bu eylemi en hafif çıktı. Duruşma tutanağına avukatların cep telefonlarıyla oynadıklarını, telefonlarının çaldığını geçiren M.Y., durumun “sinema salonu, ibadetha bir meslektaşımıza kürsüden hakaret edip onu darp etmiştir. Sorunludur. Yaşanan olay bu kişinin hâkimlik görevine o olaydan sonra devam ettirilmiş olmasının sonucudur” de tabirle terbiyesizliktir. Toplumda, kadınlara yönelik olarak geliştirilen nefret algısının ve ayrımcılığın yargıdaki tezahürü ile mücadelemizi sürdüreceğiz” açıklaması yapıldı. neler gibi yerlerde yapılmasının etik ve estetik değerlere, Türk adli sis ‘AKP lanetlemeyip olağanlaştırıyor’temine, hâkim marufa, örfe, adete, standart Türk estetiğine uygun olmadığının” anlatıldığını yazdırdı. Avukatlar ise duruşma tutanağına düştükleri şerhte, cep telefonlarıyla oynama gibi bir durumun söz konusu olmadığını, telefonlarının sessizde olduğunu belirttiler. Hâkim Yoylu’nun 2011 yılında Balıkesir’deki bir duruşmada avukat Muzaffer Zeybek’i HDP, İstanbul’daki bir davada hâkimin, avukatın etek boyunu dert etmesi tartışmasını TBMM Genel Kurulu’na taşıdı. HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun “Sadece ceza davalarında da değil, boşanma davalarında, iş hukuku davalarında, yargıda cinsiyetçiliği ele alan bir araştırma önergesi bu, gelin hep birlikte kabul edelim” dediği yargıdaki cinsiyetçiliğe neden olan etmenlerin belirlen meczubun bundan sonraki tavrını olağanlaştıran, cesaretlendiren de bu” dedi. İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, “Aslında biz bu filmi hep beraber seyretmiştik. 28 Şubat’ta bunun tersini seyretmiştik. Kendi evladına dahi müdahale edemeyen birisinin bir başkasının giyimiyle alakalı hele bu bir kamu görevlisiyse...buradan yadırgıyorum, lanetliyorum, kınıyorum. Bu konudaki en bü darp ettiği ortaya çıktı.Yoylu’nun sal mesine ilişkin araştırma önergesi reddedildi. yük, en önemli konuşmayı da AK Parti’den dırısında başında ve boynunda ezik CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “İktidar bekliyorum” dedi. CHP milletvekili Gamze ler ile kızarıklıklar tespit edilen partisini temsilen kürsüye çıkan kişi bu işi la Taşcıer de, “Karanlık zihniyetini açık etmesiy avukat Zeybek 3 günlük ‘iş göre netleyip ‘Bir dakika daha cübbesini giyerse bu le birlikte, bu sözde hâkimin yargıçlık vasfı da mez’ raporu aldı. l İSTANBUL hepimizin utancıdır’ diyemiyor ya, bir sonraki ortadan kalkmıştır” dedi. l ANKARA Leyla Güven’e mahkemeden ret 200 gün açlık grevi eylemi yaptıktan sonra eylemine son veren HDP milletvekili Leyla Güven hakkında, örgüt yöneticisi olduğu iddiasıyla açılan davaya Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi devam edildi. Güven’in avukatının müvekkilinin milletvekili olması nedeniyle anayasanın 83. maddesi kapsamında yargılamanın durdurulması talebi heyet tarafından reddedildi. l MAHMUT ORAL AKSAKOĞLU’NA DOĞUMGÜNÜ KUTLAMASI Gezi Parkı soruşturması kapsamında 17 Kasım 2018’den beri tecrit altında tutuklu bulunan sivil toplum kuruluşu yöneticisi Yiğit Aksakoğlu’nun 43. doğum günü ailesi ve arkadaşları tarafından Silivri Ceza İnfaz Kurumla rı Kampusu önünde kutlandı. Sevenlerinin yaş gününde yalnız bırakmadığı Yiğit Aksakoğlu’nun doğum gününü kutlamak için bir konuşma yapan Ünzile Aksakoğlu, “Yiğit’in doğum gününü burada onunla aramızda duvarlar varken kutlamak beni ne kadar üzse de sizlerin burada olması, verdiğiniz destek çok önemli. Herkese teşekkür ediyorum. Yaş gününde dileğimiz Yiğit’in bir an önce özgürlüğüne kavuşması ve bu haksızlığın son bulması” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet AKP senaryoları... Herkesin üzerinde birleştiği gerçek şu: 23 Haziran’da yenilenecek olan İstanbul seçimi bir seçimden çok daha fazlasını içeriyor. Seçimin 36 günlük çok tartışmalı bir süreçten sonra iptal edilmesi zaten “fazla” bir şey... Siyasi tarihimizde seçmen iradesine çekilmiş kirli bir perde olarak geçecek. Konunun bu kısmının sadece altını çizip bırakalım.  Türkiye’nin her yerinde bir numaralı gündem maddesini oluşturan İstanbul seçimi için AKP’nin çizdiği yol haritası şöyle görünüyor: 1Ekrem İmamoğlu’nun adını dahi anmadan her türlü karalamayı yapmak, sinirlerini bozmak, toplumda edindiği genel kabulü azaltmak. 2Kürt kökenli yurttaşlarımızın oyunu alacak bir siyaset üretmek, bu yapılamazsa sandığa gitmeyecekleri bir formül bulmak! 3300 bini 24 Haziran 2018 seçimlerinde sandığa giden ama 31 Mart’ta gitmeyen olmak üzere, 1 milyon 700 bin oy kullanmayan seçmeni ikna etmek. 4Seçim sürecinin bütün inceliklerine hâkim olmak! Önlem sırasına göre sıraladığımız bu yol haritası için düğmeye basılmış görünüyor. Bu planın AKP’ye doğrudan mal edilip edilmemesi ayrı konu, ancak görünen harita bu... HHH Seçimi kim alır; İmamoğlu mu Erdoğan mı? İzmir milletvekili Binali Yıldırım, bu oyunda kolaylaştırıcı bir etken olarak durmuyor. İmamoğlu aleyhine yapılan karalama kampanyalarının neresinde duracağını kestiremediği için 31 Mart öncesi göreceli inandırıcılığı ve sahiciliği de gitti... İki uç senaryonun çıktığını görüyoruz... Bir ucu şu: “Erdoğan bu seçimi kaybedecek. Zaten kaybetmişti, 23 Haziran’da daha fazla fark olacak. Devamında AKP’de çöküntü başlayacak.” Öteki ucu şu: “Erdoğan, kaybedeceği seçime girmez. 31 Mart’ı başta kabullenmişti. Daha sonra etrafındaki yapı ikna etti. Böylece kazanacakları bir seçim planı yaptılar. Sıkı durun İstanbul’u alınca orada durmayacaklar, öteki kaybettikleri yerlerde operasyonlar yapacaklar.” Yeniden altını çizelim; bu iki senaryoya “uç” dedik. Bir bakıma uçan senaryolar. Ancak şu da bir gerçek: Küresel yapı, Erdoğan’sız bir AKP iktidarı istiyor! O nedenle “AKP’deki erozyon eşittir CHP iktidarı” diye bir denklem yok. Bunu vurgulamamızın nedeni; AKP gitsin de ne olursa olsun, yaklaşımının Türkiye’nin demokrasisini, ekonomisini düzlüğe çıkarmaya yetmeyeceğini anlatmak. HHH İstanbul seçimine üç hafta kala yukarıda sıraladıklarımıza ek olarak dış gündemin de ısındığını ve belirsizleştiğini görüyoruz. Rusya’nın S400’üyle ABD’nin F35’inin Türkiye üzerinde çarpışmasının sonuçları hakkında üretilen senaryolar, bizim yukarıda aktardıklarımızı katlar. İran’a yönelik ABD dayatmalarına karşı Tahran yönetimi şerbetli, bizim iktidarın konuya nasıl bakacağı belirsiz. Suriye’de ABD, Rusya, Çin arasındaki güç gösterisi Türkiye’yi önünü göremez hale getirdi. Şam’dan istediklerimizi Moskova’ya söylüyoruz. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de kimin sahası kimin kontrolünde belli değil. İstanbul seçiminin gölgesinde kalan bu gelişmelerin gösterdiği şu: Seçimi yönetmekten aciz olan Türkiye, etrafındaki sorunların içinde dalgalanıyor. Bu durumda en ileri senaryonun Erdoğansız AKP iktidarı olduğu bir Türkiye, ne demokrasisini geliştirebilir ne ekonomisini düzlüğe çıkartabilir ne de dışarıdaki itibarını düzeltebilir. Başka bir seçenek üretmek, başka bir hayal kurmak gerekir... SAYIŞTAY 157 YAŞINDA ‘Kamu idarelerinde denetim artacak’ Sayıştay’ın 157’nci kuruluş yıldönümü dolayısıyla Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in ve Sayıştay personelinin katılımıyla etkinlik düzenlendi. Mali hükümler içeren yönetmelikler ve düzenleyici işlemelere ilişkin zorunlu görüş bildirmelerin yanı sıra, kamu idarelerince talep edilmesi durumunda mevzuat hazırlıklarına destek verildiğine dikkat çeken Sayıştay Başkanı Seyit Ahmet Baş, “Geçtiğimiz yıl yapılan denetimlerde, kamu idarelerinin kontrol ortamına ilişkin genel bir değerlendirme yapılmış ve genel olarak Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na tabi kamu idarelerinde kontrol ortamının, bu kanuna tabi olmayan kamu idarelerine göre kıyaslanamayacak düzeyde iyi olduğu değerlendirilmiştir. Önümüzdeki süreçte bu kanuna tabi olmayan kamu idarelerinin de kontrol ortamına ilişkin süreçlere tabi olması yönünde öneride bulunmayı düşünüyoruz” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle