17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 24 MAYIS 2019 CUMA [email protected] TASARIM: SERPİL ÜNAY olaylar ve görüşler Gerekçe ikna edici değil İbrahim Ö. Kaboğlu CHP İstanbul Milletvekili TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini iptal ettiğini, ama “gerekçesi bilahare gönderilecek” dediği ve “kısa karar” olarak nitelediği kararının ardından 10 Mayıs’ta verdiği kararla YSK, 23 Haziran seçim takvimini belirledi. “Gerekçeli karar”, 20 Mayıs’ta beklenirken, bu kez, iptal gerekçesindeki kayma veya taşma nedeniyle gerekçeli kararın sonraki bir tarihte, yani “bilahare” açıklanacağı bildirimi yapıldı. Başından beri konuya anayasa ve karar tekniği açısından bakarak 6 Mayıs günkü “kısa karar”ın sakıncalarına dikkat çekmiştim ve kaygım, 20 Mayıs’ta doğrulanmış oldu. İlkin, YSK’nin “kısa karar” olarak adlandırdığı metindeki iptal nedenini hatırlayalım: “Bir kısım sandık kurullarının, ilçe seçim kurullarınca kanuna aykırı oluşturulması ve bu hususun da seçim sonucuna müessir olması nedeniyle, 31 Mart 2019 tarihinde yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptaliyle yenilenmesine.” Sonra, gerekçeye ilişkin kaydı anımsatalım: “Gerekçesi bilahare gönderilecek.” Nihayet, bu kararların 4’e karşı 7 oy ile alındığı biliniyor. Oy verme ve sonrasına ilişkin işlemler YSK, 10 Mayıs kararında şunu kararlaştırıyor: “Yapılmış YSK, 22 Mayıs’ta açıkladığı gerekçeli karar ile verdiği iptal kararını haklı çıkaracak bulguların ve kanıtların peşine düşüyor, “Sandık kurullarının oluşum tarzı ve bunun sonuca etkili olması” şeklinde duyurmuş olduğu nedenin, iptal için yeterli olmadığını da kabul etmiş oldu. Böylece, 7 YSK üyesi, anayasa ve hukuk tekniği bakımından kendi kararlarını çökertmiş oldu. olan bir seçimin sadece oy verme ve sonrasına ilişkin bazı işlemler nedeniyle iptal edilmiş ve sonuçlandırılmış olması karşısında seçimin de yeniden yapılmasına karar verilmesi durumunda iptal edilen seçime bağlı olarak yapılan veya yerine getirilen tüm işlemlerin yapılacak olan seçimde tekrarlanmasına gerek bulunmamaktadır.” Görüldüğü üzere, seçim günü öncesi ve sonrası işlemler kaydı açısından, 6 Mayıs ve 10 Mayıs kararları arasında ayrışma var; zira, sandık kurulları, oy verme gününden çok önce oluşturulmuş ve kesinleştirilmiş bulunuyor. Ayrışmanın ikinci halkası, 20 Mayıs günkü açıklama ile orta ya çıkıyor ve bu kez, 6 Mayıs’ta iptal için düşülen kayıt dışında nedenlere yönelme gereği doğduğu anlaşılıyor. ‘Karar’dan ‘gerekçe’ye 20 Mayıs açıklaması, 7 oy ile karar veren YSK’nin, 6 Mayıs’ta iptal kararının dayanağı olarak belirlediği nedenlerin gerekçe oluşturmaya yeterli olmadığını gösteriyor. Bunun anlamı şu: “6 Mayıs günü iptal kararımı verdikten sonra, bu kararı haklı kılmaya yönelik bulgu ve kanıtları araştırmaya başladım; ancak, ‘sandık kurullarının oluşum tarzı ve bunun sonuca etkili olması’ şeklinde duyurmuş olduğum neden, iptal için yeterli olmadığından yeni bir ‘gerekçe kurgusu’ zorunlu hale geldi.” Böylece, 7 YSK üyesi, anaya sa ve hukuk tekniği bakımından kendi kararlarını çökertmiş oldu. 22 Mayıs günü açıkladığı “gerekçe”de ise, AK Parti yetkilileri tarafından medyada dillendirilen nedenler dışında pek yeni öğe yok. Karara göre; 1) YSK, ancak önüne süresi içinde gelen itirazları inceleyebilir, diyor. Ne var ki, AKP itirazı süresi içinde yapılmamıştır. “Süresinde itiraz yoluyla önüne gelmeyen bir konuda resen karar vermesi mümkün değildir” diyen YSK, anayasanın kendisine tanıdığı her türlü yolsuzluğu inceleme” yetkisini gözardı ediyor. 2) “754 sandıkta sandık kurulu başkanlarının kanun hükmüne aykırı olarak belirlenmesi şekilde oluşan sandık kurullarının yaptıkları seçim iş ve işlemlerine itibar edilemeyecek olması, sonuca müessir olay ve haller kapsamında değerlendirilerek seçimin neticesine müessir görülmüştür” diyen YSK, bu yüksek sayının ilçe belediye başkanlık, meclis üyelikleri ve muhtarlık seçimlerine etkili olmadığını ortaya koyması gerekirdi. 3) Bunu yapmayıp, İBB seçimlerini iptal amacıyla açıklama çabaları, anayasa madde 79, madde 67 ve madde 138 bakımından, 298 sayılı yasa hükümleri bakımından inandırıcı olmayıp, sorunludur; adeta 18 gündür delil ve gerekçe aradığı halde, bunu gerçekleştiremediği izlenimini yaratmaktadır. Kazakistan, başkanlık sisteminden parlamenter demokrasiye evriliyor Doç.Dr. Utku YAPICI Aydın Adnan Menderes Üniversitesi 1989 yılından itibaren Kazakistan’ı kesintisiz bir şekilde yöneten Nursultan Nazarbayev’in 19 Mart 2019 tarihinde gerçekleşen “sürpriz” istifası dünya gündeminde ilk sıralara yükselen bir haber oldu. Nazarbayev’in herhangi bir gerekçe göstermeksizin istifa etmesi, istifanın olası nedenleri konusundaki söylentileri beraberinde getirdi. “Son devlet başkanlığı seçimlerini yüzde 97.7 oy ile kazanan bir lider bu görevi neden aniden bırakır?” sorusu sıklıkla soruldu. Soru oldukça anlamsız. Çünkü Nazarbayev görevi aniden bırakmadı. Nazarbayev, 2016 yılından itibaren başkanlık sisteminin, parlamentonun güçlendirildiği bir sisteme evrilme sürecini yöneterek, zaten yetkilerinin önemli bir kısmını istifası öncesinde hükümet ve meclise devretmişti. İstifa, bu çerçevede Nazarbayev’in sıra dışı bir kuvvetler dengesi sistemi yaratarak politik sahneden adım adım çekilme stratejisindeki bir hamleden ibaret... O zaman kısaca anayasa değişiklerine bakalım... 2017 yılında yapılan geniş kapsamlı anayasa değişiklikleri ile ülkede başkanlık sistemi anayasal olarak sürdürülüyor gözükse de (Kazakistan Cumhuriyeti Anayasası Madde 2/1), başkanın anayasaının 3. bölümü 4048. maddeler arasında bulunan yasama ve yürütmeye dair toplam otuz beş yetkisi ortadan kaldırıldı. Anayasa değişik lik önergesi ise Aralık 2016’da ya gibi konulardaki başkanın yetkileri yımlanan bir başkanlık kararnamesi önemli ölçüde elinden alındı. uyarınca kurulan ve hükümet, mec Görülüyor ki Nazarbayev, güçlü lis, anayasa Kkonseyi, anayasa mah başkanlık sistemini ortadan kaldır kemesi ve akademisyensivil toplum dıktan sonra başkanlık görevinden örgütleri temsilcilerinden oluşan ayrıldı. Ayrılırken de yarattığı ye bir komisyon tarafından ha ni politik sistemde önemli zırlandı. Mart 2017’ye kadar değişiklik önerisi ulusal kamuoyun Nazarbayev, güçlü başkanlık denge unsurlarını kontrolünde tutmayı hedefliyor. Örneğin da tartışıldı. Sonuç olarak anayasa değişiklikleri meclis ona sistemini ortadan kaldırdıktan sonra başkanlık görevinden iktidardaki Nur Otan Partisi’nin genel sekreterliği görevi yının ardından Nazarbayev’in imzası ile 10 Mart 2017’de ayrıldı. Ayrılırken de yarattığı yeni politik sistemde önemli ni sürdürüyor. Bu yolla denge sistemi içinde rol üstlen yürürlüğe girdi. Ysıentıkrlilaenrdı Anayasa değişiklikleri, 1995 Anayasa denge unsurlarını kontrolünde tutmayı mesi beklenen mecliste, partinin gücü vasıta hedefliyor. sıyla kişisel etki sini sürdürmeyi he defliyor. Nazarbayev’in sı ile temelleri atılan güçlü Temmuz 2018’de, yani is başkanlık sistemini meclisi güçlendirme ve bazı başkanlık yetkilerini tifasından yaklaşık dokuz ay önce Kazakistan’ın Milli Güvenlik Konse hükümete aktarma yollarıyla nere yi Başkanlığı’na ömür boyu atan deyse ortadan kaldırdı. Parlamen ması da onun bir geçiş dönemi ile ter sistemlerin temel özelliği olan sınırlı olsa da, denge sisteminin hükümetin meclisten doğması ilke odağına kendisini yerleştirme niye si ve meclisin güvensizlik oyu vere tini kanıtlıyor. rek hükümeti düşürme yetkisi 56. maddeye eklendi. Anayasanın 64. Hesaplar, ihtimaller... maddesi 3. fıkrasında yapılan deği Nazarbayev’in büyük yetkilere şiklik ile bakanların meclis karşısın sahip bir takipçiye (o takipçi ken da hesap verme yükümlülükleri ge di ailesinden de olsa) devlet yöne tirildi. Devlet programlarının kabulü timini bırakma niyetinde olmadığı ve uygulanması (66/1), devlet büt da açıkça görülüyor. Nazarbayev’in çesinin oluşturulması (66/9), ya istifası üzerine devlet başkanlı sa hükmünde kararname çıkarma ğı görevine anayasanın 48. mad desi uyarınca Senato Başkanı Cömert Tokayev’in getirilmesinin ardından, ondan boşalan Senato Başkanlığı görevine Nazarbayev’in kızı Dariga Nazarbayeva’nın getirilmesi, Nazarbayev tarafından Tokayev ve Nazarbeyava’nın birbirlerini dengelemeleri hedefine yönelik atılmış bir adım gibi duruyor. Bu şekilde Nazarbayev, henüz hayattayken, hem Tokayev’i hem de Nazarbayeva’yı test etme fırsatını yakalıyor. Diğer taraftan, 2015 yılından itibaren Kazakistan’ın istihbarat teşkilatında ikinci adamlık görevini yürüten yeğeni Samat Abiş de gelecekte Nazarbayev tarafından, gerekli görülürse cumhurbaşkanlığı için sahneye sürülebilecek bir aktör olarak tutuluyor. 8 Nisan 2019 tarihinde Kazakistan’da erken seçim kararı alınması ve bu kararın ardından Nazarbayev’in partisi Nur Otan’ın cumhurbaşkanı adaylığına Nazarbayeva’yı değil de Tokayev’i getirmesi, Nazarbayev’in denge sistemi bağlamında düşünülebilecek son adım... Görünen o ki, Nazarbayev, devlet organlarını ve politikanın tepesinde yer alan ailesindekiler dahil kişileri dengeleyecek, içinde kendisinin de yer aldığı çok katmanlı bir politik sistem yaratmayı hedefliyor. Ayrıca son gelişmeler, Nazarbayev’in Rusya Federasyonu’nu odağına alan çokvektörlü dış politik yaklaşımında yeni dönemde bir kırılmanın yaşanma ihtimalinin oldukça düşük olduğunu gösteriyor. Aritmetik oyunu ile Keenlemyekun bir Esbabımucibe Utandığım için, YSK’nın açıkladığı metne, “Gerekçe” diyemedim... Eski deyimle, “Esbabı Mucibe” dedim. Esbab: Sebepler Mucibe: Gereklilik, Gereken, Gerektiren. Esbabı Mucibe: Gereklilik Sebepleri, Gerektiren Sebepler, Gerekçe. Üstelik TDK mantığına göre bu iki kelimeyi, yazımın başlığında olduğu gibi bitişik yazmak gerekiyor (Ki, iyice anlaşılmasın). “Keenlemyekun” hiç olmamış gibi, yok sayılan demek. İster Türkçe ister Arapça/ Farsça söyleyin YSK’nın yaptığı bu açıklama “Yok hükmünde” bir “metindir” (Yine “Gerekçe” demeye utandığım için “metin” dedim). HHH Bu “esbabı mucibe” niçin “keenlemyekundur?” 1) Karar veren ve bu açıklamayı yapan heyetin görev süresi Anayasa’ya ve yasalara aykırı olarak uzatılmıştır. 2) 7 asıl 4 yedek üyeden oluşan kurul, gelenek bahanesiyle, Anayasa’ya, yasaya ve hem hukuk mantığına hem de düz mantığa aykırı olarak, 11 kişi toplanarak karar almıştır. 3) YSK, gerek 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde Başbakan Erdoğan’ın Başbakanlıktan istifa etmeden seçime girmesine izin verdiği ve gerekse 16 Nisan 2017 Anayasa Halkoylaması sırasında yasaların açık hükümlerine rağmen bu hükümleri çiğneyerek mühürsüz zarfları ve pusulaları sayıma dahil ettiği için, kamuoyunun gözünde zaten sabıkalıdır. 4) 31 Mart İstanbul seçimlerinin iptal kararı, yanlıştır, haksızdır, hukuksuzdur, adaletsizdir, mantıksızdır; çünkü hem kararda belirtilen sandık kurullarının oluşturulmasında olduğu iddia edilen hatalar seçimin iptalini gerektirmez hem de aynı zarftaki dört oydan üçünü geçerli sayıp, birini iptal etmek, bırakın hukuku, mantığa bile aykırıdır. 5) Hem karar hem de “Esbabı mucibe” sadece yasalara değil, YSK’nın eski ve yeni bütün kararlarına ve içtihatlarına aykırıdır. 6) “Esbabı mucibe” diye açıklanan metin hem kararda zikredilen sandık kurullarının oluşumunda iddia edilen yanlışın seçim sonuçlarını nasıl etkilediğini somut olarak açıklamadığı (açıklayamadığı) hem de kararda olmayan, kısıtlı seçmen, imzasız cetvel gibi nedenleri de zikrettiği için “keenlemyekundur”. 7) Metin, iktidarın ısrarla “Çaldılar” diyerek söylediği yalanı destekleyecek hiçbir somut delil gösterememiş ama laf kalabalığına ve mantıksız aritmetik toplama oyunlarına başvurarak kamuoyunun aklını karıştırmaya çalışmıştır. Deniz Zeyrek’in dünkü yazısı bu mantıksız aritmetik oyunlarını açıkça teşhir etmiştir: “Başkanı kamu çalışanı olmayan 754 sandık. (YSK bunu tek başına tam kanunsuzluk nedeni saymıyor) Sayım döküm cetveli olmayan 18, sayım döküm cetvelinde imza olmayan 90 sandık (Oy sayım döküm cetveli sorunlu 108 sandık). (Gerekçede bu durumun seçimin güvenilirliğini zedelediği ama tek başına seçim sonucuna müessir olmadığı açıkça ifade edilmiş) Oy kullanma hakkı olmamasına karşın oy kullandığı tespit edilen 706 kişinin bulunduğu 105 sandık. (9 milyona yakın seçmenin oy kullandığı bir kentte 706 oyun sonuca müessir olmayacağı konusunda herkes hemfikir)” Üstelik bu sayıların bir bölümü kısa kararda olmayan gerekçelere ilişkin.. Zeyrek kararda olmayan ve “Esbabı mucibe”de belirtilmesi yanlış ve hukuksuz olan bu “sözde gerekçeleri” belirttikten sonra, hiçbiri tek başına iptal nedeni sayılmayan ama hep birlikte değerlendirilen bu “sözde gerekçelerin” hangilerinin ne ölçüde çakıştığını yani “birlikte düşünülebileceğini” sorguluyor. Zeyrek’in aklına takılan sorular ve karara muhalefet eden YSK üyesi Yunus Aykın’nın karşı oy yazısından yanıt alıntıları. Soru: Oy sayım döküm cetveli sorunlu olan 108 sandık, başkanları usulsüz atanmış 754 sandık arasında mı? Yanıt: Başkanı kanuna aykırı olarak görülen 754 sandığın sadece ikisi (Beşiktaş 1034, 1241 nolu sandıklar) sayım döküm cetvelleri açısından sorunluydu. İki sandıkta da sayım döküm cetveli vardı ama imzasızdı. Soru: Oy sayım döküm cetveli imzasız olan 90 sandığın ıslak imzalı tutanağındaki oy sayıları ile imzasız cetvellerdeki oy sayıları farklı mıydı? Yanıt: 90 sandığın 86’sında tutanaklar ile sayım döküm cetvelleri aynıydı. Sadece Bağcılar 4002 nolu sandıkta 1, Fatih 1119 ve Adalar 1029 nolu sandıklarda 2’şer, Bağcılar 1069 nolu sandıkta 4 oy AK Parti’ye fazla yazılmıştı. Soru: Oy kullanması mümkün olmayan 706 kişi, başkanları usulsüz atanan 754 sandıkta mı oy kullanmış görünüyordu? Yanıt: Oy kullandığı işaretlenen ölü, hükümlü, tutuklu seçmenler ile kamu görevlisi olmayan sandık kurulu başkanları eşleşmesi yapıldığında 754 sandığın sadece üçünde tutuklu, hükümlü ve ölü seçmen yerine toplam üç sandıkta üç oy kullanılmış. (Başakşehir 2306, Beşiktaş 1239 ve Fatih 3205 numaralı sandıklar). Yukarıdaki üç soru ve YSK üyesi Aykın’ın bu sorulara verdiği yanıtlar, net bir şekilde gösteriyor ki gerekçede ayrı ayrı iptal nedeni sayılmadıkları halde bir “bütün” olarak değerlendirilerek iptal gerekçesi yapılan üç sandık kategorisi (754 başkanı sorunlu, 108 oy sayım döküm cetveli sorunlu ve 105 seçmeni sorunlu sandık) birbiriyle örtüşmüyor. HHH Bütün bu bilgilerden anlaşıldığı gibi YSK, birbiriyle örtüşmeyen ve hiçbiri tek başına iptal gerekçesi olamayacak bazı hususları birleştirmiş, sanki hepsi aynı anda ve aynı yerde olmuş ve durum böyle ise seçimi iptal etmek meşru imiş gibi hukuksuz bir yorum yapmış ve seçimi iptal etmiş. Üstelik de biriki (iptal nedeni sayılamayacak) aksaklığın görüldüğü bir sürü sandık sayısını art arda sıralayarak sanki oyların sayımında bir hata varmış gibi, yani iktidarın “Çaldılar” iddiasına destek verecek biçimde bir izlenim yaratmaya çalışmış... Ve onu bile başaramamış, becerememiş: Kamuoyunda, hiçbir hukuk insanının böyle bir “Esbabı mucibe” yazmayacağı, yazamayacağı, dolayısıyla bu metnin yetişmiş insan kıtlığı çeken iktidar kadrolarınca kaleme alınmış olmasının daha muhtemel olduğuna ilişkin iddialar var. YSK bu kararı ve “Keenlemyekun” olan bu “Esbabı mucibe” metni ile sadece kendisini değil, Hukuk Devletini ve Demokratik Rejimi de tehlikeye atmıştır. Prof. Özdemir’den yeni kitap Kas Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir, 90. yaşını ve yeni kitabı ‘Karşıdevrimle Hesaplaşma’yı Galatasaraylılar Derneği’nde kutladı. Özdemir’in yakınlarının yanı sıra Cumhuriyet Vakfı Başkanı Alev Coşkun, Cumhuriyet gazetesi yazarları Orhan Bursalı ve Özlem Yüzak, ÇYDD Genel Başkanı Aysel Çelikel, Prof. Dr. Rona Aybay, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz da Coşkun Özdemir’in bu özel gününde kendisini yalnız bırakmadı. Özdemir, yeni kitabında görmezden gelinen ve toplumu yakından ilgilendiren bazı gerçekleri yazdığını belirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle