17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR Topkapı Sarayı EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1324 MAYIS 2019 CUMA Uğur Derman açıkladı: ‘Eserlerin taşınması SAKINCALI’ Arkeoloji Müzesi Çamlıca tepesinde bulunan ve mayıs ayının başında açılışı yapılan Çamlıca Camisi, bünyesinde yer alacak İslam Medeniyetleri Çamlıca Camisi Müzesi ile tekrar gündemde Eserler saraydan camiye taşınacak mı? Klasik Türk Sanatları üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Uğur Derman’ın, katıldığı bir televiz yon programında dile getirdiği eleş tiriler, İslam Medeniyet leri Müzesi’nde yer ala cak eserlerle ilgili akıl larda tekrar soru işare AYÇA HAN ti yarattı. Geçen yıl aralık ayında gündeme gelen konuya ilişkin, basın da çıkan haberlere göre, İslam Eserle ri Müzesi’nde sergilenmek üzere; Ar keoloji Müzesi, Ayasofya Müzesi, Top kapı Sarayı Müzesi, Türbeler Müze si, İslam Bilim Teknolojileri Müze si ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nden eser taşınacak. Aynı haberde Topka pı Sarayı Müzesi’nden bir yetkilinin şu açıklamaları da yer alıyor: “Çamlıca Camisi’nin altında oluşturulacak müze koleksiyonunun üçte biri Topkapı Sa rayı envanterinden oluşacak. Bu eser ler arasında sadece Kutsal Emanetler’e ait eserler tercih edilmedi. Hemen her seksiyondan eser seçtik.” Müzenin küratörlüğünü, Prof. Ha san Bülent Kahraman’ın yaptığı, sergi lenmek üzere müzelerden talep edilen 500’e yakın eserin kendisinin öncülüğünde toplandığı iddialarını yanıt alamadığımız için teyit edemedik. Hasan Bülent Kahraman’ın konuya dair sessizliğini koruması bir yana, ismi geçen müzelerin müdürlerinden herhangi birine ulaşmak, konu başlığını danışmanlarına aktardıktan sonra imkânsız bir hal aldı. “Anadolu Yakası’nda kurulacak en büyük müze” olarak tanımlanan İslam Eserleri Müzesi’ne nerelerden, kaç eser taşınacak? Bu eserler hangileri olacak? Eserlerin ortam değişikliği karşısında karşılacakları sorunlar nasıl değerlendiriliyor? Sorularının yanıtları, şimdilik sır. Müze alanını yerinde görmek niyetiyle gittiğimiz Çamlıca Camisi’nde, Caminin Proje Başkanı Ergin Külünk’le konuşabildik. Külünk’ün aktardığına göre müze 11 bin metrekarelik alana yapılıyor ve eserlerin zarar görmemesi için bütün teknik önlemler alınıyor. Müze alanını görme talebimiz ise alanın henüz inşaat halinde olduğu gerekçesiyle reddedildi. Yine konuyla ilgili telefonla aradığımız eski Topkapı Sarayı Müze Müdürü Prof. Dr. İlber Ortaylı, “Camii henüz zi yaret edemedim. Oradaki müze alanını da görmeden bir şey söylemem hem doğru, hem de mümkün değil” dedi. ‘Hiçbir zaman taşınmamalı’ Konuya dair görüşlerini gazetemizle paylaşan Uğur Derman, katıldığı programda söylediklerinin geçerliliğini vurgulayarak eserlerin taşınmaması gerektiğini söylüyor. Yeni tamamlanmış bir binanın rutubetten kurtulması için uzun bir süreye ihtiyaç olduğunu belirten Derman, “Yeni bir mekâna 600 yıllık bir sarayda yaşamış eserlerin götürülmesi demek, o eserlere zarar verilmesi demektir. Oradaki iklime alışmış olan eserlerin, sadece şimdi değil hiçbir zaman taşınmasını doğru bulmuyorum” diyor. ‘Eserler açısından hicap olur’ Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği (UPSD) Başkanı ressam Bedri Baykam ise eserlerin taşınması durumunu yadırgadığını, dünyanın sayılı müzeleri olan bu müzelerden eser çıkarılacaksa, bu eserlerin önemli parçalar olacağından emin olduğunu söylü yor. İslam medeniyetine dair eserleri barındıran müzeler varken ve eserler yüzyıllardır bu müzelerde sergileniyorken, neden böyle bir adıma gerek görüldüğünü anlamadığını belirten Baykam, sözlerine şu ifadelerle devam ediyor: “Hükümetler, 1950’den sonra, Atatürk’ün kurduğu müze dışında bir adet Çağdaş Sanat Müzesi açmamışlar. AKP hükümeti de 18 yıldır böyle bir eksiklik hissetmezken ve yeni İslam eserleri müzeleri açma gayretindeyken, ben burada büyük bir dengesizlik görüyorum. 1970’ten beri Türkiye Cumhuriyeti’ne emek vermiş onbinlerce sanatçımız var, onların eserleri koruyacak sıfır girişim varken, bu şekilde yapay iç ithallerle yeni müzeler yapılma gereksinimi hissediliyor, ve diğer açığı hiç görmüyolar. Ya da kendi ilgi alanlarına girmediği için gereksiz görüyorlar. Sadece kendi seçmeninizin ilgi alanlarını önemserseniz olmaz, kendi arka bahçeleri sanki... O eserler zarar görecek olursa, bu zaten tarihi İslam eserleri açısından hicap olur, aynı hataları bu oldubittiye getirme sevdasıyla yeni havalimanında da yaptılar.” AIMA, Albert Long Hall’da konser verdi Ayvalık Uluslararası Müzik Aka demisi (AIMA) Festival Orkestrası, piyanist İdil Biret ve genç kemancı İlke Işı Tuncer konser verdi. Şef Orhun Orhon yönetimindeki konser, Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleşti. Konserde dünyaca tanınan piyanist İdil Biret, Johann Sebastian Bach’ın şaheserlerinden biri olan “Re minör Konçertosu”nu, AIMA Masterclass öğrencilerinden 14 yaşındaki İlke Işı Tuncer ise Antonio Vivaldi’nin “Dört Mevsim”inden “Yaz”ı yorumladı. AIMA Masterclass’larına 21 yıl boyunca katılan ve bugün profesyonel kariyerlerine devam eden müzisyenlerden oluşan AIMA Festival Orkestrası ise Vivaldi’nin “Yaylılar İçin Konçerto”su ile Luigi Boccherini’nin “Fandango”sunu seslendirdi. l AA Senarist ve yönetmen Yavuz Özkan, bugün son yolculuğuna uğurlanıyor İşçi sınıfı unutmayacak Senarist ve yönetmen Yavuz Özkan, önceki gün tedavi gördüğü hastanede 77 yaşında hayatını kaybetmişti. Özkan’ın organ yetmezliği nedeniyle yaşamını yitirdiği açıklandı. Ünlü yönetmenin naaşı, bugün ikindi vakti Levent Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedilecek. Yozgat’ta 1 Ocak 1942’de dünyaya gelen Yavuz Özkan, politik filmlerin yönetmeni olarak biliniyordu. Türkiye işçi sınıfının mücadelesini anlatan Cüneyt Arkın ve Tarık Akan’ın başrollerini paylaştığı “Maden” (1978) ve yine Tarık Akan’la birlikte Fikret Hakan’ın rol aldığı “Demiryol” en bilinen filmlerinden bazılarıydı. Bu filmler çeşitli sansürlere de maruz kaldı. ‘68 kuşağıydı’ Ünlü yönetmenin ardından sanatçılar taziye mesajlarını paylaştı: 4 MÜJDAT GEZEN: Çok üzüldüm, çok. Hem iyi bir arkadaşımdı, hem iyi bir yönetmendi. Özellikle “Maden” filmi çok ses getiren bir filmdi. Yavuz hakkında söylenecek pek çok şey var. Ama ilk akla gelen diğer filmlerinin yanı sıra hemen “Maden” filmi oluyor. Artık söyleyecek bir şey yok. Yaprak dökümü böyle, bir iki senede maalesef tüm akranlarım, meslektaşlarım... Çok üzgünüm. Değerliydi. 4 RUTKAY AZİZ: Yavuz arkadaşım Türk siyasal sinemasının önde gelen yönetmenlerinden biriydi. Acımız büyük. Özellikle “Maden” filmiyle emekten yana, işçi sınıfından yana önemli bir çıkış yapmıştı. Bu noktada Tarık’ı (Akan) da o filmler dolayısıyla sevgi ve saygıyla anayım. Yavuz her zaman için ilkeli, onurlu, emekten yana duruşunu hep korumuştur. Türk sinemasının ve ülkemizin başı sağ olsun. Özleyeceğiz. 4 FÜSUN DEMİREL: Yavuz’u kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü paylaşıyorum. Bazı insanlar sessiz ama derinlikli hayatlarında bir dolu değerleri üreterek yine sessizce ayrılırlar dünyadan... Yavuz gibi... Sayısız gence ilham verdi, onlara ışık tuttu... Yavuz da 68 kuşağıydı ve ne yazık ki biz toplum olarak bu çok degerli kuşağı yeterince ve değerince sahiplenemedik. Her bir kayıp çok zamansız olmakta... Bir dostu, değerli bir yönetmeni, 68 kuşağı muhalifi, bir düşünce insanını, azınlıkta kaldığımız dinozorlardan birini daha yitirdik... 4 DERYA ALABORA: Çok üzüldüm gerçekten, bir tane film yapmıştık onunla. Çok üzücü. 4 MENDERES SAMANCILAR: Değerli ustamız, yönetmenimiz. Yavuz Özkan’ı kaybettik. Aydınlıklar içinde uyusun, sevgili dostumuz. 4 ARZU ÇERKEZOĞLU: İşçi filmlerinin unutulmaz yönetmeni, usta sinemacı, güzel insan Yavuz Özkan’ı işçi sınıfı unutmayacak. l Kültür Servisi Bilim şenliği Bilim üzerinde durulacaksa, ilk adım, insanımızı eylemsiz kılan çağdışı anlayıştan kurtarıp ona özgür düşünme yollarını açan Atatürk’ün kullandığı kavramları aklın süzgecinden geçirip üzerinde düşünmek olmalıdır. Atatürk, “Bilim, gerçeği bilmektir,” diyor. Bir konuşmasında da, özgür düşünmenin temeli olan şu görüşü savunuyor: “Her birey istediğini düşünmekte, istediğine inanmakta, siyasal bir görüşe sahip olmakta özgürdür.” Hele bir yargısı var ki, düşünce özgürlüğü anayasasının ilk maddesidir: Kimse, kimsenin düşüncesi, vicdanı üzerinde egemenlik kuramaz! Çağdaş uygarlıktan, bilimden, düşünceden güç alarak toplumuna aydınlanmanın yolunu açan Atatürk, aklı kullanma öğüdünü miras bırakarak göçtü sonsuzluklar dünyasına: Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır. Bilim Bilim, bilinenlere yenilerini katarak hayatı sağlam temellere oturtma edimidir. Bilimde gerçeğe araştırmayla, gözlemle, deneysel yöntemlerle varılır. Bilimin kaynağı bilgidir, var olan bilgiye yenilerini eklemedir. Bilimsel çalışma, akıl yürütmeyi gerektirir. Bilim insanı, dünyaya geniş açılı bakar. Bilimsel kaynakların yanında, örneğin Jules Verne’in Denizler Altında Yirmi Bin Fersah, Ay’a Seyahat, Balonla Beş Hafta türü romanları bile okuma gereğini duyar. Teknik alanlarda ise geleceğe yönelik birçok fantastik anlatı kitapları bilim insanına esin kaynağı olmuştur. Bilim, ileride daha iyisinin yapılacağı inancıyla gelişim göstermiştir. Bu yönüyle sanatı da etkiler. Beğeni düzeyi yüksek şiir, resim, müzik gibi yaratıcı sanatlar da bilimsel yöntemlerden yararlanılmıştır. O nedenle, ortaçağ gibi karanlık bir dönemi geride bırakıp aydınlığa açılmayı sağlayan sanatsal yapıtlarda bilimsel verilerin mantığı geçerlidir. Bornova Belediyesi Bornova Belediyesi, bilim kültürünün geniş kitlelere ulaşarak sorgulayan bireyler yetişmesi için her yıl düzenlediği Bilim Şenliği etkinliğini bu yıl 2225 Mayıs günlerinde “Bilim ve Çocuk” konusuna ayırdı. TÜBİTAK’ın da desteklediği bu yılki şenlik ilk ve ortaokul öğrencilerine yönelik. Ağaç yaş iken eğilir. Gelişim evrelerinde annenin, babanın, bilimsel, sanatsal eğitim kurumlarının yeteneği geliştirici desteğini gören çocukların geleceği aydınlıktır. Bornova Belediyesi, bu amaçla bilimsel çalışmaları geniş alanlara yayıyor. Böylece bu kurumsal çalışmalar, nice dar gelirli aile çocuğunun ileride yetenek körelmesini önleyecek, onlara bilim insanı ya da sanatçı yetişmesinin yolunu açacaktır. Kurumsallaşma Kurumsallaşma, olayı kişisellikten çıkarıp toplumsallaşma gereksiniminden doğmuştur. Kurumsallaşmada tek kişinin iradesi etkin olamaz; tek kişinin iradesi egemense eğer, orada kurumsallaşmadan söz edilemez. Herkesin kendi iradesini kullandığı bir toplumsal ortamda tek bir kişinin görüşü bile sorunlara çözüm yolu açabilir. On altı yaşındaki bir çocuk “Her şey çok güzel olacak!” dedi, söz, birkaç gün içinde halkın ağzında inanca dönüştü. Oysa Cumhuriyetin ilk yıllarında açılan halkevleri kültürel kurumsallaşmanın kentlere, köylere yayılan bir örneğidir. Yoksul halk çocuklarına eğitim yolu açan Köy Enstitüleri kapatılmamış, halkevlerinin etkinliklerine son verilmemiş olsaydı, Türkiye’nin demokratik yapısı, kültür düzeyi Avrupa ülkelerince böylesine küçümsenmeyecek, Cumhuriyetle büyük bir devrim yaşayan insanımız, uygarlığın ölçüsü sayılan bilimde, kültürde, sanatta, teknikte daha da ileri düzeyde olacaktı. PSM Caz Festivali devam ediyor “Her müziğin caz festivali” söylemiyle Swing Orchestra. yola çıkan ve caz çatısı altında fark 4 Caz’lık Sinema Film Gösterimleri: lı müzik türlerinden örnekler de sunan “Walk the Line” / 28 Mayıs Salı 20.00. PSM Caz Festivali devam ediyor. Festival, “The Glenn Miller Story” / 30 Mayıs Per 1 Haziran’a kadar konserlerle ve ücret şembe 20.00. siz atölye programlarıyla sürecek. Prog 4 Atölyeler: Yetişkin Atölyeleri / Cazın ram detayları şöyle: Konserler: Bugün: Altın Çağı (Sevin Okyay ve Feridun Ertaş “An Evening with Chris Botti”, Yarın: Elif kan): yarın saat 17.00’de. Çocuk Atölye Çağlar, 31 Mayıs Cuma: Alan Parsons Li leri / Efsaneler Atölyesi: 26 Mayıs Pazar ve Project, 1 Haziran Cumartesi: Diablo saat 14.30 ve 15.30’da. l Kültür Servisi ‘Bir Yaz Gecesi Rüyası’ İki tiyatro oyunu ‘Yaz Turnesi’nde “Bir Yaz Gecesi Rüyası” ve “İlelebet... Bir Atatürk Hikâyesi” adlı oyunlarıyla tiyatro sezonunda 12 bin 600 biletli seyirciye ulaşan Biraderler Yapım, açıkhava sahnelerinde seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Sezai Aydın, Levent Üzümcü, Neslihan Yeldan, Arda Aydın, Pınar Tuncegil ve İlham Erdoğan gibi tiyatronun önemli isimlerinin rol aldığı William Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası”, 14 Haziran’da İzmir Fuar Açıkhava, 10 Temmuz’da Ayvalık Amfi tiyatro, 11 Temmuz’da Kuşadası AVM Am fi tiyatro ve 8 Ağustos’ta Antalya Konyaaltı Açıkhava sahnelerinde 4 temsil verecek. “İlelebet... Bir Atatürk Hikâyesi” ise ulu önder Mustafa Kemâl Atatürk’e bir saygı duruşu. Arda Aydın’ın tek kişilik performansıyla şekillenen oyunun yazarı Hilmi Zafer Şahin. Kostüm tasarımıysa ünlü tasarımcı Arzu Kaprol’e ait. Gazi’nin tüm şıklığı ve ihtişamıyla sahneye taşındığı “İlelebet... Bir Atatürk Hikâyesi” 22 Haziran’da İzmir Bostanlı Suat Taşer Sahnesi’nde izleyiciyle buluşacak. l Kültür Servisi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle