17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 13 ŞUBAT 2019 ÇARŞAMBA [email protected] EDİTÖR: SİBEL BAHÇETEPE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ SAĞLIK Ayrıntılar Akıl(sız) seçimler! RTE yetkin biçimde hakikati eğip bükmeye devam ediyor. Karşısında soru soracak basın mensubu kalmadığı için, kürsüden esip gürledikten sonra ekranlarda da ballandıra ballandıra anlatıyor aklına geleni! Meğer İstanbul’un dikey biçimde betonlaşmasına karşıymış, öğrendiğimiz iyi oldu. Artık mahpushane diyeceğimiz güzel İstanbul’umuzda, her birimiz tutsak haldeyiz. Şehrin etrafı betondan binalarla çevrili, yukarıdan bakınca, demir parmaklık biçiminde olduğunu daha net görürsünüz yapıların. Bu AKP düzeninin net göstergesidir. Teslim olmuş, esir düşmüş insanlar şehri. Ülkenin “beka” sorunu varmış, doğrudur. Açık söyleyelim; AKP’nin yarattığı salgın cehalet “beka” sorunudur. Muhalefete de sıçramış, bulaşıcı haldedir. AKP’li yılları anlamak için, Kartal’da çöken binaya bakmak yeter. Şu an Erzurum’da başkanlığa devam eden Mehmet Sekmen, Kartal’da bu binanın kaçak katlarını onaylamış. Çökünce, ölenler şehit(!) oluyor! Tarif herkesi avutuyor, muhafazakâr ikiyüzlülüğün en somut hali! Ölenleri bilmem ama kalanlar reisten razı! İnsanlar “imar barışı” adlı talandan payına düşeni almakla meşgul! İşin özü şudur; ahali “çalmak” konusunda rahatsız değildir, yurttaş “neden o çalıyor da, ben çalamıyorum” kaygısındadır. Bu neoliberal siyasetin düsturudur. Avanta kültürü her zaman sağ siyaset eliyle pazarlanır. Reis çay paketiyle, seyyar satıcı gibi pazara çıktı, bugünün ruhunu en güzel özetleyen görüntüydü. Batmıştır gemi, malları talan edilmiş, elde avuçta bir şey kalmamıştır. Tanzim satış meselesi apayrı yazı konusu gerçi: Düşkün halka, sadaka dağıtmak için farklı yollar bulan AKP, şimdi yeni aldatmaca ile göz boyuyor. Lakin ortaya çıkan hazin tablodan ürkmüş oldukları belli. Seçim öncesi kuyruklara tahammül edeceklerini sanmam. Bitirimlikle buraya dek gelinebilirdi. Kimileri, “Adamlar hâlâ iktidar, bu seçimi de kazanacak” diyor ısrarla. Yoksulluğun bunca azdığı dönem toplumsal olarak güçtür, sonuçları kestirilemez. İktisadi olan aşılır, bu kez etik, düşünsel yoksulluk hayli derin, bunun altından kalkmak pek kolay değil. Saray düzeni çürümenin üstünü yaldızla kaplasa bile, artık kurumlar çalışmıyor. Kavramların içi boşaldı, değerler hasar gördü, hukuk işlemez halde ve üstüne üstlük azgın piyasa iktisadı asla beklemez, ezer geçer. RTE bunu ne oranda görüyor bilemem, ancak “benden sonrası tufan” anlayışı çok tehlikelidir. Aynı gemide olmayı tercih etmedik gerçi, lakin eğer memlekette yan yana yaşıyorsak, İslamcıların bıraktığı enkazı kaldırmanın ne kadar zor olacağını bilmeliyiz. Gönül belediyeciliği dedikleri işte budur. Kafanıza binanız yıkılır, “kader” dersiniz, sonra size “şehit” derler avunursunuz, şehrinizde nefes alacak alan kalmaz, ama elinizde bayrak, kutsal kitapla belediye tanzim kuyruğunda mutlu mesut beklersiniz. Ha bir de üstüne soğuk su yerine sıcak çay seçeneğiniz var elbette! Dermancılar! Seçim zamanı orta zekâ için hazırlanan kampanyalara maruz kalıyoruz. “Ekmek için Ekmeleddin” türü dâhiyane buluşlar, en az Ekmel Bey’in adaylığı kadar utandırıcıydı. Şimdi Ankara’yı “Yavaş Yavaş” türü abuk söylemle pazarlıyorlar, yahu memleket çöktü, bitti, hâlâ neyin yavaşlığı bu? Adayın yanlışlığı ayrı dert, yavaşlığı ayrı! Konuyu “Martın sonu bahar” söylemine getireceğim. Benim gibi kış dostları için incitici biraz, neyse, esas sorun küresel ısınmayla birlikte artık ne zaman yaz, ne zaman kış, ne zaman bahar bilmek kolay değil! Geçen gün İmamoğlu: “Milletin gönlünü kıracaksak seçimi almayalım” dedi. Yüreğime su serpildi, meğer bunca yıllık İstanbul hezimetinin nedeni bu milletperverlikmiş! Laf aramızda Ekrem Bey’in seçimi kazanmak istemediğini düşünüyorum, pek haksız sayılmaz, cenazeyi imamların kaldırmasını istemek hakkı! CHP “Derman Belediyeciliği” yapacakmış! Bu kaderci, arabesk, içeriksiz, sağcı dille nereye varacaklar anlamış değilim. Yazık reklamcılara verilen paralara, eli kalem tutan iki tane zeki öğrenci bulsanız, bundan çok daha yaratıcı, etkileyici metinler ortaya çıkardı kuşkusuz. Sahi açıklasa ya CHP hangi ajansa ne kadar para ödüyor, şeffaflığa buradan başlasak!  Biliyorsunuz CHP’lilerin; Cumhuriyet, laiklik, Mustafa Kemal, devrim, sosyalizm demesi suç! Diyeceğim; ne gönül, ne derman belediyeciliği istiyoruz biz! Akıl belediyeciliği istiyoruz akıl! Hani şu kaçırmamak için hayli zorlandığımız akıl var ya, işte ondan söz ediyorum! AHEF’e kadın başkan 68 farklı il derneğinin oluşturduğu Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nun (AHEF) olağanüstü genel kurulu geçen günlerde Ankara’da yapıldı. Genel kurulda oyçokluğu ile yönetim seçimi yapılmasına karar verildi. Seçimin ardından AHEF’in yeni yönetimi belirlendi. Buna göre Dr. Özlem Sezen başkan, Dr. Yakup Şahin ve Dr. Muharrem Görgel ikinci başkan, Dr. Esin Ayfer Çulha Dildök genel sekter, Dr. Ali Erbaş sayman, Dr. Hacı Yusuf Eryazgan, Dr. Hüseyin Köz, Recep Pehlivan ve Süleyman Uzun yönetim kurulu üyeliğine getirildi. Yeni yönetim görevine başladı. Bu sesleri‘Doktorumuz hastalığı anlatırken yaşadığım acıyı tarif edip kaleme dökmesi öyle zor ki...’ Ayrıntılar Ayrıntılar duyun Duchenne Musküler Distrofi (DMD), çocukluk döneminde başlayıp ilerleyen yaşlarda bireyin tekerlekli sandalyede yaşamasına neden olan, so lunum ve kalp kasını etkileyen bir kas hastalığı. DMD’li çocukları olan aileler, farkındalık oluşturmak istiyor ve te davileri için yetkililerden yardım istiyor. Duchenne Musküler Distrofi (DMD), kas hastalıkları arasında en sık görülenlerden bi talığın bilinir olmasını sağlayabilmek için kamuoyu oluşturulmasına ihtiyacımız var” diyorlar. eğriliği) ameliyatı oldu. Şu an 15 ya lanması gerekiyor.” şında ve lise 2. sınıf ögrencisi. Çok başarılı, lise 1. sınıfta okul birinci ‘5 çocuğu kaybettik’ ri. Erkek çocuklarda görülen DMD, hastaların zamanla kaslarının za ‘Acıyı tarif edemem’ si oldu. Hayata umutla bakan bir oğ 10 yaşındaki oğlu DMD hastalum var. Kas hastalığı merkezi İz sı olan, Duchenne Kas Hastalığı ile yıflamasına ve yürüme yeteneği Antalya’da yaşayan Dilek mir ve Antalya’da, diğer illerimizde Mücadele Derneği Sekreteri Celal nin kaybolmasına neden oluyor. Ül Günel’in 15 yaşındaki oğlu DMD mevcut değil. Bu merkezlerin çoğal Tüntaş ise oğlunun hastalığını 1.5 kemizde 5 bini aşkın erkek çocuk hastası. Aynı zamanda Duchenne ması gerekli. Bazı illerde çocuk nö yaşında iken tesadüfen öğrendikle DMD ile mücadele ederken, hasta Kas Hastalığı ile Mücadele Derneği roloğu yok, bunlar bizim çocukla rini söylüyor. lığın bilinirliği noktasında far Antalya İl temsilcisi olan anne rımız için çok sıkıntılı. Ülkemizde Hastalığın tedavisine ilişkin çalış kındalık oluşturmak isteyen Günel, oğlu doğduktan 3 yıl aileler, toplum ve devlet sonra hastalık ile tanıştık desteği talep ediyor. larını söylüyor. “Doktoru Hasta ve hasta yakınları, muz hastalığı anlatırken tedavi konusunda zorluk duyduğum yaşam kaygı lar yaşadıklarını ve kamuo sını yaşadığım acıyı tarif yu oluşturmaya çalıştıkları Dilek Günel edip kaleme dökmesi öy nı belirterek “Hastalığın bili ve oğlu le zor ki...Bir annenin baba nir olmasını sağlayabilmek için nın duymaması gereken her kamuoyu oluşturulmasına ih şeyi duyduk” diyen anne Gü tiyacımız var. Kas hastalığı merke nel, fizyoterapiye başladıklarını ve zinin çoğalması gerekli. Bazı iller oğlunun yüzmeye gittiğini belirte de çocuk nöroloğu yok, bunlar bizim rek “Oğlumun 10 yaşında yürümesi çocuklarımız için çok sıkıntılı. Has durdu. 14 yaşında skolyoz (omurga hastalık konusunda uzman maların yurtdışında devam et tedaviye katkı sağlayacak tiğini fakat kesin bir tedavi doktorlarımız var ama sinin olmadığını dile geti maalesef yeterli desteği ren Tüntaş, bu süreçte bü göremiyorlar. Doktorla yük bir mücadeleye gir rımıza imkân sağlanmasını istiyoruz. Hastalığın diklerini ve sosyal medya aracılığıyla diğer aileler n1ctübbuaiila1llkrkcimu.ne,a5lleibkmerykurtıoainelinlsçdamiıdiçannüeeavarlskibkilıisauenheimrnmıtnilvsduyiaaazeaorğrdcyo.çleıuanoAmyzkaoBıeaylzDpmulavaşivhanera.hlAıavozrlCıuarepolaağl lTuüinletyöazüş“ezHtmlapneesiaşOytauadeğlllnüdeılgğulıziatğınetanrıtnunnıiğblnısıişieövnot2lyıeiilkrlaykü3tlraiaayalşyreyokııardnrnşih:edııöadnaanfedntfcnaailezadnTlytaiıüokby1tnuloeetkrryab.aeşaaz, Kök hücre tedavisi konusunda uyarı caklarda başlar. Kaslar yırtılıp yağ oluşmaya başlıyor, böylelikle de baldırlar şişiyor. 10’lu yaşlarda teker Türkiye Kas Hastalıkları Derneği Baş da etkili. İskandinavya gibi ülkelerde ispatlanmış oldu. Sonuçların tüm duckanı Prof. Dr. Coşkun Özdemir ise 3540 yaşında hastalar gördük. Geçen henne vakalarında kullanımın 2021 yı lekli sandalye kullanırlar. 16 yaşlarında kalp problemleri ortaya çıkar. 1820’li yaşlarda solunum ciha DMD’nin cinsiyet kromozomu X ile an yıl tüm vakaların yüzde 13’ünü oluş lını bulacağı anlaşılıyor. Umarız sonuç zına bağlanırlar ve hastaların yüz neden erkek çocuğa geçen genetik bir hastalık olduğunu (3 bin 500 doğumda bir görülüyor) söylüyor. Prof. Özdemir, erken yaşta çocuğun çömelip kalkma, merdiven çıkma benzeri hareketlerde zorluk çekmesi ile hastalığın ortaya çıktığını ve ilerleyici olduğunu belirterek, özetle şunları söylüyor. “10 yaş civarında çocuk yürüme yeteneğini kaybediyor. 20’li yaşlarda yaşamını kaybediyor. Yakın zamana kadar egzersizler dışında tedavi için sadece steroidler (kortizon) kullanıldı. turan ‘nonsense nokta mutasyonu’ ta lar yüz güldürücü olacak. Ayrıca uzun şıyan vakalarda faydalı olan bir ilaç yıllardır devam eden bir aldatma de geliştirildi ve kullanıldı. Bir de gene vam ediyor. O da kök hücre tedavi tik kusurun delesyon adı verilen şekil si... Kök hücre birçok hastalık için bir de olanlarda ekson atlama teda umut ama bu hastalıklar için visi uygulandı. Ancak bu her iki alınmış olumlu bir sonuç yok. tedavide alınan sonuçlar çok Fakat tüm dünyada bu al parlak olmadı. Asıl önem datma ve aldanma devam li gelişme ve radikal teda ediyor. Çok yakın zamanda vi, geçen yıl Amerika’da ya Hindistan’a giden aileler ol pılan gen transferi ile gerçek du. Türkiye’de de 3 ayrı yer leşti. 4 hastada virüs taşıyıcı Prof. Özdemir de bu tedavinin yapıldığını ları ile gerçekleşen gen tedavi öğreniyoruz. Nasıl, niçin yapıl de 90’ı 20’li yaşlara gelmeden solunum cihazına bağlanılmış olur. Son dönemlerde Türkiye genelinde 1718 yaşında 5 çocuğumuzu kaybettik. ABD’de 25 30 bin kadar, ülkemizde de 5 ile 8 bin arası DMD hastası var. ABD’de bir ilaç var. Kaslarda distropin oluşmadığı için kaslar yırtılıyor, ABD’deki bu ilaç serum şeklinde kasların içine enjekte ediliyor. Çalışma devam ediyor. Bizim korkumuz ilaca erişememek. İlacın bir an evvel Fakat iyi bir bakım, skolyozu önlüyor, si iyi sonuç verdiği distrofin proteini dığını, izinli olup olmadığı konusunda tamamlanmasını, piyasaya verilme uygun egzersizler (reabilitasyon) bun nin yüzde 8085 oranında üretimi ile açıklama bekliyoruz.” sini ve aynı çalışmanın ülkemizde de yapılmasını istiyoruz.” Google doktorlarıUzmanlar: İnternet, sağlık konusunda yurttaşı yanlış yönlendirebilir Günümüzde pek çok kişi hekim ve sağlık kurumuna gitmeden önce internet ve sosyal medya üzerinden araştırma yapıyor. Öyle ki yapılan araştırmalar, ülkemizde toplumun yüzde 65 gibi büyük bir bölümünün sağlık ile ilgili gelişmeleri internetten takip ettiğini ortaya koyuyor. Bu durum, internet üzerinden kişilerin kendi kendine teşhis koymasına, doktorları yönlendirmeye çalışmasına, ilacını ve hatta tedavisini yarıda bırakması gibi olumsuzluklara neden olabiliyor. ‘Tavsiye alıyorlar’ Atılım Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Dilaver Tengilimoğlu, internette arama motorlarına anahtar kelimeler yazılınca milyonlarca sonuç, kullanıcı deneyimi, yorum çıktığını belirterek “Tabii ki bireyler bunların hangisinin doğru hangisinin yanlış veya aldatıcı olduğunu bilemez. Bu sebeple sağlık hizmetlerinde, internetteki verilerin güvenilirliğinde temel ölçüt bilginin bir sağlık profesyoneli tarafından veya Sağlık Bakanlığı, kamu ve özel hastaneler, sağlıkla ilgili sivil toplum kuruluşlarının resmi hesaplarından paylaşılmış olması gerekmektedir” dedi. Tengilimoğlu, bu konuda yapılan araştırmalar ile ilgili özetle şunları söyledi: “TÜİK Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre, internet kullanım amaçları incelendiğinde bireylerin yüzde 65.9’unun sağlıkla ilgili bilgi aradığı belirlenmiştir. 947 kişi ile gerçekleştirdiğimiz ‘Hastane ve Hekim Seçiminde Hastaların Sosyal Medya Kullanımı İzmir İli Örneği’ çalışmamızda bireylerin yüzde 67.6’sının sosyal medya platformlarını kullandığı, katılımcıların yüzde 55.1’i sağlık ile ilgili gelişmeleri sosyal medyadan ta İLAÇLARINI BIRAKANLAR BİLE VAR İnternette ve sosyal medyada yapılan araştırmalar nedeniyle bazı hastaların ilaçlarını kullanmaktan vazgeçtiği ve tedavilerini aksattığı belirtiliyor. Uzmanlar “Hasta eksiden doktora derdiyle gelirdi, şimdi talebiyle geliyor” diyerek gelinen noktayı özetliyor. kip ettiği ifade etmiştir. Social Touch tarafından 8 bin kişiyle gerçekleştirilen ‘Türkiye’de internetin sağlık bilgi ve hizmetlerine ulaşma amaçlı kullanım alışkanlıkları’ çalışmasına göre, katılımcıların yüzde 41.6’sının internette ilaçlarla ilgili karşısına çıkan bilgiler sebebiyle bir ilacı kullanmaktan vazgeçtiğini belirtmiştir. Türkiye’de bin 211 kişi ile yapılan çalışmada, hastaların yüzde 39’unun sosyal ağlarda hastalıkları ile ilgili tavsiye aldıklarını, yüzde 31’inin hastalıklar ile ilgili tavsiyeler verdikleri sonucu elde edilmiştir. Hekimine ‘internette bir yorumda okudum, şu ilacı vermişsiniz iyi olmuş, bana da verin’ diye yorum yapan hastalara ‘google doktorları’ deniliyor. Bu kişiler hem ısrarcı tavırlarıyla hekimlere sıkıntı yaratırken, hem de doktor doktor gezip gereksiz sağlık hizmeti kullanımına neden olmaktadırlar. “ ‘Hasta, taleple geliyor’ Dr. Gökten Gölbaşı ise internette kullanılan sağlık bilgilerinin süzgeçten geçmediği konuda hastaları yanlış yönlendirebileceğini vurgulayarak “Hasta eskiden doktora derdiyle gelirdi. Şimdi ise talebiyle geliyor. Tüm bu istekler sosyal medya ve internetin yönlendirmesidir” dedi. Gamze Anas adlı yurttaş ise “Bir yerim ağrıdığında hemen internetten araştırıyorum. Daha sonra yine internet üzerinden doktor bulup onu araştırıyorum ve hakkındaki yorumları okuyorum. En ufak belirtilerde bile kanser olduğunuza kadar yorumlar yapabiliyorlar” diye konuştu. SAĞLIK REHBERİ Mutluluk veren besinler Özellikle büyük şehirlerde mutsuz olduğundan yakınanların sayısı giderek artıyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayça Güleryüz, mutluluk veren besinlerle ilgili şu bilgileri veriyor. Muz: Seratonin üretimini sağlayan amino asit triptofan içeriyor. Aynı zamanda iyi bir potasyum ve B vitamini olan folat kaynağı. Düşük B vitamini düzeylerine sahip olmak yapılan çalışmalarda depresyona bağlandığından muz iyi bir mutlu edici besin olarak kabul ediliyor. Kırmızı meyveler: Çilek, dut, böğürtlen gibi kırmızı meyvelerin, reçeteli duygudurum dengeleyici ilaçlar ile kimyasal benzerlikleri bulunuyor. Bitter çikolata: İyi bir antioksidan kaynağı, aynı zamanda stres hormonu olarak da adlandırılan kortizol seviyelerini de düşürüyor. Yumurta: Omega3 yağ asitleri, çinko, B vitaminleri ve iyodür ile yüklü olan, aynı zamanda protein dolu bir besin. Zerdeçal: Her gün 1 tatlı kaşığı kullanımının hem mutlulukla hem de sağlıkla oldukça yüksek bir bağlantısı var. Kabak çekirdeği: Kabak çekirdeği sakinleştirici ve rahatlatıcı özelliği olan triptofanın en iyi gıda kaynaklarından biri. Kuru fasulye: Özellikle haftada en az 2 gün kuru fasulye tüketmek enerjinizi yükseltebilir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle