19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HABER EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: SERPİL ÜNAY 529 KASIM 2019 CUMA Geçen yazıda başlayan Önsöz bir suçüstü tutanağı olarak devam ediyor: HHH “Arkalarına İslâmı aldılar, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar yiyecekler. Mafya yasası gereği sonra amip gibi bölünüp birbirlerini yiyecekler ve birlikte çürüyecekler. Benim bu tür mafyalardan korkum yok. Çünkü kural gereği, İslamcı Al Capone’u, gene İslamcı Alkapon temizleyecek. Beni ürküten mafya programını, ÖNDER İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği’nin hazırladığı broşürde okuyoruz (6 Ağustos 2012 tarihli Cumhuriyet gazetesinden aktarıyorum): ‘İmam hatip liselerinin önündeki engeller kalkmıştır. İHL’den mezun olunca; hem dininizi üst düzeyde öğrenecek hem de tıp, hukuk, siyasal, mühendislik gibi her çeşit üniversiteye girebileceksiniz. Hem halkın önüne geçip imam hatip olabilecek hem de öğretmen, doktor, avukat, hâkim, kaymakam, müfettiş, mimar olabileceksiniz.’ HHH Yeryüzünde bunun benzeri bir öğretim sistemi yoktur. İlkel ve bayağı bir köle yetiştirme sistemi. İlkin ilk ve ortaöğretimde beyinleri yıkayıp ütüleyecekler; bilim karşıtı dogmalarla tıka basa dolduracaklar ve düşünen insan yerine uzak Arapçasını bilmezler. Ço cuklar laik okullarda öğren dikleri İngilizce ve Fransız ca kadar bile Arapça öğre nemeyecekleri için Kuran’ı anlamalarına olanak yoktur. Ancak onu ezberleyecekler ve saptırılmış Türkçe mealini okuyacaklar. Ama buna karşın tamamı softa ve yobaz AKP’nin trajik olacak. Said Nursî ve Fethullah Gülen türü meczupların kö marifeti (2) lesi olacaklar; kafa ve ruh sağlık larını yitirecekler. Dahası, ana ba tan yönetilen kalas robotlar yetişti balarından nefret edecekler, ka recekler ve ülke yüzeyini bu türden dını ve erkeği’ anlama yeteneğinden piranalarla işgal edecekler. yoksun olacakları için de sağlıklı bir Bu düşmanca bir programdır. yuva kuramayacaklar. Başbakan’ın ‘İmam hatipler mil HHH letin gözbebeği olacaktır’ yobaz İmam hatip okullarının ‘Sosyal, talimatına gönderme yapılan bro beşeri ve fen bilicileri ile birlikte İs şürde ‘Yeni dönemde Türkiye’nin lami ilimleri aynı müfredat altında gözbebeği olacak olan imam ha göstermesi bakımından Türkiye’ye tip liselerine kayıtta geç kalma özgü bir tecrübe’ olarak tanıtıldığı yın’ uyarısı yapılıyor. bilgi notunda ise ‘Gençlerimize bu HHH okullarda değerler eğitimi verildiği Sonra sıra velilere geliyor: ‘Ço için kötü alışkanlıklar yok denecek cuklarımız imam hatip ortaokul kadar azdır’ görüşü dikkat çekiyor. larını bitirdiğinde; hem yüce ki Bu cümle, laik okulların bile iste tabımız Kuranı Kerim’i öğrene ye AKP hükümeti tarafından sabo cek hem de Anadolu veya öğret te edildiğinin itirafıdır. men lisesine gidebilecek, hem Hz. Broşürün sözünü ettiği ‘Türkiye’ye Peygamber’in hayatını öğrenebi özgü tecrübe’ Said Nursî’nin Van’da lecek hem de fen lisesi veya imam kurmayı hayal ettiği ‘Medresetü’z hatip lisesine gidebilecek.’ Zehra’ ucubesini örnek almaktadır. Çocuklar kesinlikle gerçek HHH Kuranıkerim’i öğrenemeyecekler, Sonuç olarak: AKP hüküme çünkü öğretmenleri de Kuranıkerim ti pedagoji bilimine aykırı, altı ka val üstü şeşhane bir öğretim sistemi içinde Türk gençliğini özgür ve bilimsel düşünceden uzak, kumanda aletiyle güdülebilir bir insan sürüsü haline getirmek istemektedir. ÖNDER’in broşüründe de itiraf edildiği gibi, uygar dünyada böylesine kaçık ve budala bir okul ve öğretim sistemi bulunmamaktadır. Düşünsenize, gerçek beden eğitimi, müzik, resim derslerinden yoksun bırakılan çocuklarımız ‘din dersi’ adı altında haftada sekiz saat irtica, hurafe ve üfürükçülük dersi alacaklar. Ağustos ayında yapılacak atamalar sonunda 8 bin başlık din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni açığı kapatılmaz ise müftülük, imamlık ve Kuran kursu öğreticiliği yapan (ama pedagoji sertifikası bulunmayan) ilahiyat fakültesi mezunları ders verecek. Ve bu yetkisiz ve yeteneksiz kimselerin mezun ettiği zavallı çocuklar dünya ile yarışacaklar (!).” HHH Budalalık mı, cehalet mi, ihanet mi, barbarca intikam mı? Osmanlı’yı da yıkan din adamı ve ulemanın açgözlü şer ortaklığı: Talan ve cihada dayalı üretmeyen İslamist yağma düzeni! Osmanlı’nın dış yağma emperyalizmi bitti, şimdi kendi memleketlerini soyuyorlar. Sadaka olarak da milletin anasını ağlatıyorlar. Soyan ve kapıda erkete (gözcü) duran kim? (İhbarnamenin devamı var.) Beşiktaş saldırısı için toplanan paralar da, adresi olmayan vakfa gidecekmiş Hak sahibine verin! Beşiktaş saldırısının ardından toplanan 52 milyon TL’nin Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’na aktarılmasına karar verilmiş. Beşiktaş’ta meydana gelen terör saldırısının ardından hayatını kaybedenlerin ailelerine destek vermek amacıyla başlatılan kampan yada toplanan 52 milyon TL tutarında ki bağışın, 15 Temmuz darbe girişimin den sonra kurulan, yeri ve yöneticilerinin yeri belli olmayan Türkiye Şehit Ya kınları ve Gaziler Dayanış ma Vakfı’na aktarılmasına mahmut lıcalı karar verildiği ortaya çıktı. CHP Grup Başkanveki li Engin Altay, söz konu su bağışın adresi ve yöneticileri belli ol mayan vakfa aktarılmasının hukuksuz luk olduğuna işaret etti. Beşiktaş’ta 10 Aralık 2016’daki terör saldırısında 38’i polis toplam 46 kişinin hayatını kaybetmişti. Katliamın ardın dan hayatını kaybedenlerin ailelerine destek verilmesi amacıyla Türkiye gene linde başlatılan kampanyada 52 milyon TL tutarında bağış toplanmıştı. Katliamda hayatını kaybeden ve Türkiye’yi yasa boğan genç tıp öğren cisi Berkay Akbaş’ın babası Salim Ak baş, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) 2 yıl sonra bağışla rın durumunu sordu. Bakanlığın Sinop Valiliği’ne verdiği yanıtta bağışın şehit yakınları ve gazilere maddi ve manevi destek sağlamak amacıyla kurulan Tür kiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanış ma Vakfı’na aktarılacağı anlaşıldı. Ba kanlığın yanıtında “Türkiye Şehit Ya kınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın cevap vermesinin daha uygun olacağı” ifadeleri kullanıldı. 15 Temmuz darbe girişiminin ardın dan dönemin başbakanı Binali Yıldırım tarafından başlatılan kampanyada topla nan 309 milyon TL tutarındaki bağışın değerlendirilmesi amacıyla 24 Aralık 2017 tarihinde kurulan vakfın adresi ve yöneticileri konusunda bugün pek çok tartışma bulunuyor. CHP Ankara Mil letvekili Murat Emir, 309 milyon TL’nin değerlendirileceği Türkiye Şehit Yakın ları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın An kara’daki kayıtlı adresinin boş olduğunu tespit etmiş, bu konuyu yargıya taşıya rak suç duyurusunda bulunmuştu. CHP’li Altay, AKP’nin yalnızca 15 Temmuz şehit yakınları ve gazilerini de ğil, Beşiktaş’taki terör saldırısı şehit ve gazilerini de mağdur ettiğini belirtti. Al tay, aradan 3 yıl geçmesine karşın va tandaşların bağışlarının hak sahiplerine ulaştırılmadığını belirterek “Şimdi bu bağışlar hâlâ kurulamayan, sahte adres ler açıklanan Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’na aktarılmak isteniyor. Bağışların bu vakfa aktarılma sı hukuksuzdur. Milletimiz bu bağışla rı, darbe girişiminde ve terör saldırısın da zarar görenler için vermiştir” dedi. Beşiktaş saldırısında hayatını kaybeden Akbaş’ın ailesine yalnızca 125 TL bağ landığını dile getiren Altay, “Bu ayıptır. Bağışların, doğrudan zarar görenler ye rine, tüm şehit yakınları ve gaziler için kullanılması, AKP icadı hukuksuz bir yöntemdir” diye konuştu. l ANKARA ERDOĞAN DİN ŞÛRASI’NDA KONUŞTU: ‘Ali’siz’ Alevilik yıkıcı bir proje Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 6. Din Şurası’nın kapanış programında konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından satırbaşları şöyle: Ali’siz Alevilik: Şiilik veya Sünnilik amel ve itikata dair farklı yorumlar olmanın ötesinde belli çevreler tarafından ayrı bir din gibi yansıtılmaya çalışılıyor. Batı’da pişirilen, ülkemize ihraç edilmeye çalışılan ‘Ali’siz’ Alevilik gibi kimi yıkıcı projelerin toplu mumuz içinde pohpohlanmasının gerisinde yine bu senaryolar var. Alman devleti Ali’siz Alevilik’le çok ciddi bedeller ödemek suretiyle İslam dünyasında, özellikle de ülkemizde bir bölünmenin tohumlarını ekmek istiyor. Gerici, yobaz, takunyalı: Türkiye 1940’ların, 1970’lerin, 12 Eylül’lerin, üzerimize karabasan gibi çöken 28 Şubat’ların Türkiyesi değildir. Tek parti yıllarında olduğu gibi İslamı gerilik emare si olarak gören faşist zihniyet ülkemizde tarihe karışmıştır. Ezan sesine hasret kaldığımız karanlık dönemler bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır. ‘Gerici, yobaz, takunyalı’ diyerek insanımızın inancı ile kavga edenler son 17 senedir hep olduğu gibi kaybetmeye mahkumdur. Bu millet bir daha asla 27 Mayıs’ların, 28 Şubat’ların, 15 Temmuz’ların yaşanmasına izin vermeyecektir. l ANKARA/Cumhuriyet Ulaştırma bütçesi görüşmesinde Çorlu faciası protestosu ‘İnsanlar adalet arıyor’ TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bütçe görüşmelerinde CHP milletvekilleri, Çorlu ve Ankara’daki tren kazalarında hayatını kaybedenlerle ilgili dövizler göstererek, faciadan sorumlu olanların adalet önünde hesap vermesini istedi. HDP’li Garo Paylan da Çorlu’daki faciada hayatını kaybeden 9 yaşındaki Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz Sel’in mesajını Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan’a iletti. Plan ve Bütçe Komisyonu’nda dün Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın 2020 bütçesi ele alındı. Bakan Turhan’ın komisyona gelmesinin ardından CHP milletvekilleri ellerinde Çorlu ve Ankara’da meydana gelen tren kazalarıyla ilgili dövizlerle sorumlulardan hesap sorulmasını istedi. Elinde fotoğraf ve dövizlerle söz alan CHP Milletvekili İlhami Özcan Aygun, 13 Aralık 2018 ve 8 Temmuz 2018 tarihlerinin Ulaştırma Bakanlığı’nın sınıfta kaldığı tarihler olduğunu kaydetti. Aygun; Ankara’da 9, Çorlu’da 25 vatandaşın hayatını kaybettiğine dikkat çekerek, “Vatandaşlarımızın tek suçları TCDD’ye güvenerek en güvenilir ulaşım aracına binmeleriydi” diye konuştu. Çorlu’daki kazayla Bakan planları anlattı Bakan Turhan, “2020 yılı içinde yeni alınan YHT setleriyle verimli işletme modeli hazırlayarak, öncelikli olarak Ankaraİstanbul hattında ekspres seferlerle seyahat süresini yarım saat kısaltacağız” dedi. Turhan, 2023’te internet kullanım oranının nü fusun yüzde 80’ine yaygınlaştırmayı hedeflediklerini kaydetti. En az 100 megabit/ saniye hızda genişbant altyapısını nüfusun tamamına sunmayı hedeflediklerini anlatan Turhan, “5G’nin ilk uygulamasını İstanbul Havalimanı’nda yapacağız” dedi. ilgili yargı sürecinde bilirkişi heyetinin değiştiğine değinen Aygun, “İnsanlar geç de olsa adalet arıyor. 25 canımızı Çorlu’da yitirdik. Ankara’da da sinyalizasyon olmadığı için 9 vatandaşımızı yitirdik. Maalesef gelinen noktada bir arpa boyu yol alınmadı. Sorumluların hesap vermesini ve bir an önce adalete teslim edilmesini istiyoruz” diye konuştu. Anne Sel’in mesajı HDP’li Paylan da oğlunu Çorlu tren faciasında kaybeden anne Mısra Öz Sel’in Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan’a hitaben kaleme aldığı mesajı komisyonda okudu. Paylan’ın aktardığı mesajda anne Sel, kazanın üzerinden 500 günü aşkın süre geçtiğini belirterek “500 günden bu yana insan güvenliği için ne yaptınız” dedi. Tüm sorum luluğun demiryolu işçisine yüklenmek istendiğine işaret eden anne Sel, sorumlu olan TCDD üst yönetiminin yargılanması gerektiğini ifade etti. Paylan’ın aktardığı mesajda anne Sel, Turhan’a “Söyler misiniz, Oğuz Arda evladımı kara toprağa koyanların yanına kâr mı kalsın? İhmallerden dolayı daha kaç Oğuz Arda bu hayattan koparılsın” diye seslendi. AtlasGlobal... AtlasGlobal Havayolları’na ilişkin soruları cevaplayan Turhan, yolcuların mağduriyetlerinin giderilmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini anlattı. Turhan, havayolu şirketinin yetkilileriyle görüşmelerinin sürdüğünü ve yetkililerin geçici olarak uçuşları durdurduklarını söylediklerini kaydetti. l ANKARA / Cumhuriyet Kadınlar, marjinaller, gay’ler, şiddetler ve devletler “Kadına şiddetle mücadele” gününde, ülkenin en büyük şehrindeki en kalabalık caddesinde, zar zor izin alınarak yapılan kendi küçük, önemi büyük bir eylemi şiddet kullanarak dağıtan Emniyet’in müdürünün olaydan sonra yaptığı açıklamada “Kadınlara değil, sadece eylem sonrası dağılmamakta ısrar eden marjinallere ve LGBT’ye, orantılı müdahale edilmiştir” diyebildiği bir ülkede kim, hangi koşullarda ve ne kadar emniyettedir? Ve bu sorulara cevap vermeden önce de bir düşünmek gerekir. O ülkede, illa müdahale edilecekse... Kimlere edilmelidir? Kadın cinayetlerini kendilerine dert edinenlere mi? Cinsel ve sosyal kimliğini kendi tanımladığı gibi yaşamakta ısrar edenlere mi? Düşüncelerini ve itirazlarını tüm baskılara ve tehditlere rağmen korkmadan, açık açık ifade edenlere mi? Örgütlü olmayı, dayanışmayı kıymetli bulanlara mı? Kişisel hak ve özgürlüklere tehdit oluşturan resmi yasaklara kafa tutanlara mı? Yoksa... Eylem daha başlamadan, saatler öncesinden yüzlerce sivil polisi halkın arasına dağıtanlara mı? Çevik kuvvet elemanlarını tüm köşe başlarına koyanlara mı? Altlarına TOMA’ları, panzerleri çekenlere mi? Bir ellerine copları, diğer ellerine gaz bombalarını tutuşturanlara mı? Silahlarına plastik mermileri doldurtanlara mı? Hepsini cadde boyunca tüm sokak başlarına ve irili ufaklı meydanlara ve cadde ortalarına ve pasaj kapılarına dizenlere mi? Onlara gözlerini eylemcilerin, o caddeden o an geçen insanların üzerine dikmelerini öğretenlere; Etrafa, “Bir yanlışınızı görürsek dalarız” diye diye bakmalarını tembihleyenlere; Havada, sanki her an silahlar patlayabilirmiş gibi... Sanki her an bombalar atılabilirmiş gibi... Sanki ülke işgal altınday mış gibi... Sanki aramızda korkunç ka tiller, gözü dönmüş caniler kol geziyormuş gibi... Nereden geleceği belirsiz bir şiddet tedirginliği yaratmalarını emredenlere mi? Onları gören anneler çocuklarına sıkıca sarılsın... Onları gören esnaf kepenklerini erkenden usul usul aşağıya indirsin... Acil işi olmayanlar o saatlerde ortalıkta gezinmesin... Herkes aynı korkunç tedirginliği hissetsin isteyenlere mi? O ülkede müdahale edilmesi, durdurulması gereken nedir? O eyleme katılan çoğu genç, çoğu kadın silahsız, şiddet karşıtı ve öfkeli ve kaygılı yüzlerce insan, ellerinde pankartlar, dillerinde sloganlarla... “Erkek şiddetine hayır” diye bağırdıklarında... “Kadın cinayetlerine son!” diye haykırdıklarında... Erkekler tarafından öldürülmüş kadınların isimlerini tek tek saydıklarında... “Korkma!” dediklerinde, “Susma!” dediklerinde... “İtaat etme!” diye ortalığı inlettiklerinde... Yanlarından geçip giden insanların çok azı onlara ilgiyle, saygıyla bakıyorsa... Çoğu kafalarını yere eğip aleyhlerinde söyleniyorlarsa... Devletin polisinin bu kadar büyük önlemlerle ablukaya aldığı bu kalabalığın ne dediğiyle, ne istediğiyle, ne de neye itiraz ettiğiyle zerre kadar ilgilenmiyorsa... O an, oracıkta, onların hepsinin kendi güvenliğine ve hatta ülke güvenliğine ve hatta hatta devlet güvenliğine tehdit olduğuna ikna oluyorsa... Şiddetin tam ama tam karşısında dimdik duran o insanları, sanki şiddetin kaynağıymış gibi algılıyorsa... Ve Emniyet de bu algıya güvenip o mazereti kusurundan büyük açıklamayı rahat rahat yapıyorsa... Gerçek bir emniyetin sağlanabilmesi için acilen müdahale edilmesi gereken bambaşka bir şiddet meselesi daha vardır ortada. HDP PM üyesi tutuklandı Kocaeli’de, 26 Kasım’da düzenlenen operasyonda 22 kişiyle birlikte gözaltına alınan HDP Parti Meclisi (PM) üyesi Bülent Uyguner “örgüt üyesi olmak” iddiası ile tutuklanarak cezaevine gönderildi. HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, dün TBMM’de yaptığı ko nuşmada, “Biraz önce haberini aldık, parti meclis üyemiz Bülent Uyguner tutuklanmış. Gözaltında bulunan parti meclis üyelerimiz de var. HDP’nin genel kurul yapacağı illerde, genel kurul öncesinde operasyon düzenlemek bir rutin haline dönüştü” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle