18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 18 Ağustos 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Kredi riskini bankalara yükleyen ‘tavsiyeler’ Bankaların riskini artıracağı eleştirileri sonrası ‘tedbir’ değil ‘tavsiye’ açıklaması yapılan düzenlemede kur artışı nedeniyle yaşanan kredi gecikmeleri ‘mücbir sebep’ sayılacak Banka kredileri ile ilgili yeni tedbirler açıklayan Ha ğerlendirdi. Söz konusu ‘tavsiye’ ka rarları ile ilgili olarak, Ba zine ve Maliye Bakanlı kanlıktan yapılan açık ğı, ‘bankaların kredi ris lamada, “Ülkemize karşı ki artar’ eleştirilerinin ardından söylemini değiş PELİN ÜNKER tirdi. Bakanlık, sabah sa başlatılan ekonomik saldırıların etkilerini kırmak ve ekonomimizi daha güç atlerinde Bankalar Birliği (TBB) lü temellere kavuşturmak ama ile reel sektörün banka kredile cıyla başlattığımız politikaları ri kapsamında bir dizi rahatlatı mızı sürdürürken kurdaki yük cı tedbir belirlediklerini duyur seliş sonrası bankalarımızı ve re du. Tedbirlere göre “8 Ağustos el sektörümüzü rahatlatmak için 2018’den itibaren yaşanan eko devreye aldığımız aksiyon planı nomik ortam nedeni ile oluşan kredi gecikmeleri, karşılıksız çek ve protesto edilen senetler Risk Merkezi’ne mücbir sebep koduyla bildirilebilecek.” mızı uygulamaya devam ediyoruz” denildi. Karşılıklı iyi niyet esasına dayalı olarak nitelenen diğer tedbirler şöyle: 4 Kredi kanalları açık tutul Ancak piyasadan ve uzman maya devam edecek. lardan gelen ve söz konusu adı 4 Firma nakit akışlarının mın bankalardaki kredi riski sürdürülebilirliğini teminen, va ni artıracağı yönündeki eleştiri de ve fiyatlamalarda esneklik lerden sonra Bakanlık çark etti, sağlanmaya devam edilecek. tedbirlerin ‘tavsiye’ niteliğinde 4 Kur artışı nedeniyle li olduğunu açıkladı. Öğleden son mit aşımı oluşan kredilerde li ra yapılan yeni bir açıklamayla, mit aşımı dikkate alınmayacak sektörle ilgili tedbirlerin TBB ta ve kredi kapama talebi yapılma rafından tavsiye niteliğinde ol yacak. duğu, bu tedbirlerle ilgili Ba 4 Yine kur etkisi ile teminat kanlığın aldığı karar olmadığı değeri risk tutarını karşılama ifade edildi. Analistler bu açık da yetersiz kalan krediler için lamayı gelen tepkinin ardından firmalardan ilave teminat talep atılan bir ‘geri adım’ olarak de edilmeyecek. SİSTEMİN SAĞLIĞINI BOZABİLİR Selva Demiralp Enflasyon beklentisi arttı Merkez Bankası ağustos ayı beklenti anketi açıklandı. Buna göre yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde yüzde 10.67’ye çıktı. Merkez Bankası politika faizini değiştirmediği son Para Politikası Kurulu kararında enflasyon 6.3523’ü test etti. TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı da gün içinde yüzde 8’i aştı ancak kapanışa doğru kur ye Koç Üniversitesi TÜSİAD Ekonomik Araştırmalar Direktörü Prof. Dr. Selva Demiralp, reel sektörü kur şokunun yarattığı zarardan korumak için açıklanan önlemlerin bankaların kredi riskini artırmak gibi önemli bir yan etkisi olabileceğine dikkat çekti. Demiralp, bankacılık sistemi ma kolaylıkları, riski artan kredilerde ilave teminat talep edilememesi, limit aşımının dikkate alınmaması gibi reel sektörü bir süre rahatlatacak düzenlemelerin bankaları tedirgin edeceğini ifade eden Demiralp, şöyle devam etti: “Yaşanan kur şokunun reel sektör üzerindeki ezici yükü elbette yadsı 13.88’den yüzde 16.45’e çıkar ken, dolara ilişkin beklenti ise 5.9663 olarak açıklandı. Ankete göre gelecek 12 ay TÜFE beklentisi yüzde 11.07’den yüzde 12.96’ya, 24 KOpaBkİ’eletre ay TÜFE beklentisi yüzde 9.54’ten daki gelişmeleri yakından izlediklerini, buna göre aksiyon alabileceklerini belirtmişti. Öte yandan dolar/TL dün ABD’den yeni yaptırım endişeleri, tatil öncesi yatırımcıların risk almak istememesi ve kredi derecelendirme kuruluşu S&P’den beklenen açıklamalara ilişkin tedirginlikle niden 6.10’lu seviyelere geriledi. Reuters’a konuşan bankacılar bireysel döviz satışlarına karşın kurumsal döviz alımlarının da devam ettiğini belirtirken piyasalarda oynaklığın endişelerle yüksek olması nedeniyle kurdaki hareketlerinde dalga boyunun yüksek olduğuna dikkat çektiler. nin işleyişindeki temel prensipler üzerinden bu riskleri şöyle anlattı: “Banka, kredi alan müş namaz. Haziran itibarıyla özel sektör dış borcu 240 milyar dolar seviyesinde. Kurdaki Hazine ve Maliye Bakanlığı, KOBİ’lerin finansmanı Reformlara hız verilmeli terinin risk algısı ve yönetimi konusunda kesin bilgi sahibi değildir. Bu nedenle vermiş olduğu kredinin geri ödenememe riskini azaltmak için bazı önlemler alır. Bunlardan bir tanesi teminattır. Şayet borç alan kişi borcunu geri ödeyememe durumunda teminatını kaybedeceğini bilirse risk alma motivasyonu azalır. Borç veren ise risk durumunda teminata el koyacağını bildiği için kredi vermeye daha istekli olur. Bir diğer önlem kredi limitleridir. Çünkü verilen kredinin miktarı ne kadar artarsa borç alanın risk iştahı da o kadar artar.” Kredileri yeniden yapılandır Diki haftalık değer kaybı bu için TOBB ve odala borcu 200 milyar TL üzerinde artırdı. Reel sektörü korumak için önlemlerin bankacılık sisteminin sağlığını olumsuz etkileyebileceğini de gözardı etmemek gerekiyor.” “Çözüm bulmamız gereken sorunun kurdaki patlama ile ekonomiyi nasıl yüzdürebiliriz sorusundan ziyade kuru en kısa zamanda nasıl düşürebiliriz sorusu olması gerek” diyen Demiralp, bunun cevabının ise TCMB’nin ciddi bir faiz artırımına gitmesinden geçtiğini vurguladı. rın işbirliği, özel ve ka eniz mu bankalarının katılı Bank Yatı mıyla yeni kredi paketi rım Hizmetle üzerinde çalışıldığını du ri Grubu Stra yurdu. Yapılan açıklama tejisti Or da piyasalarda istikrarın kun Gödek şu sağlanması yanında eko aşamada atı nomik faaliyetin sağlık lan adımların lı olarak sürdürülmesi olumsuz ol nin desteklenmesi için madığını belir ek önlemler alındığı terek “Bir şe na dikkat çekilerek kilde öncelik “Uygulama kısa le yangının kont süre içinde açık rol altına alınma lanacak” sı gerekiyordu. Ya denildi. pılanları şu aşama da böyle yorumluyorum. Ancak, uzun vadeli olabilmesi için başka adımların da gelmesi gerekiyor” dedi ve şöyle devam etti: “Bunun yanında kamuoyunda gündemde olan yapısal reformlara hız verilmesi, daha sıkı bir mali denge, enflasyon görünümündeki bozulmanın kısa sürede önce hız kesmesi devamında da zaman içerisinde tek haneye inmesi için gerekli adımların atılması, para politikası ayarlaması gibi hamleler destekleyici olacaktır.” Londra merkezli Bluebay Asset Management Stratejisti Timothy Ash ise Merkez Bankası’nın borçlanma maliyetlerini artırıcı üstü kapalı hamlelerine dikkat çekerek, hamlelerin bankaları likidite ihtiyaçlarını karşılamak için daha pahalı bir gecelik borç verme faizinden borçlanmaya ittiğini, borçlanma maliyetlerinin bu hafta 39 baz puan artırıldığını vurguladı. Kredi notu düşürüldü Sanayi için destek paketi Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, sanayiciler ve teknoloji girişimcileri için 16 maddelik destek ve önlem paketini açıkladı. KOSGEB alacaklarına 2019’a kadar erteleme, kalkınma ajansları aracılığıyla 1500 projeye 500 milyon TL ve teknoloji geliştirme bölgelerine 100 milyon TL destek ile ArGe desteklerine “kur farkı” ayarı gelirken 2 bin 739 ithal üründe yerlileştirme hamlesi yapılacağı dile getirildi. Pakette öne çıkan diğer maddeler şöyle: n OSB’lerde “bedelsiz arsa” tahsisinde kapsam genişliyor. n Yatırım teşvik belgesi başvuru ücreti kaldırılıyor. n Teknogirişimcilere desteğin üst sınırı 200 bin TL’ye çıkıyor. n KOBİ’lere 300 bin TL ihracat desteği. n TSE hizmet bedellerinde yüzde 25 indirim geliyor. Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s, Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notunu BB’den B+’ya indirdi Swapta ‘altın’ imkân Merkez Bankası (TCMB) ‘döviz karşılığı altın’ ve ‘lokasyon swap’ işlemlerine başlanacağını bankalara yazılı olarak iletti. Reuters’a bilgi veren bankacılar, ilgili düzenlemenin bankacılık sisteminin ihtiyacı olması durumunda fiziki altına erişimi kolaylaştıracak şekilde dizayn edildiğini belirttiler. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuru lu (BDDK), yurtiçi bankaların TL verip döviz aldıkları swap işlemleri toplamının bankaların yasal özkaynaklarının yüzde 25’ini geçemeyeceğine karar vermişti. BDDK dün duyurduğu kararla, bu sınırlama kapsamına, bankaların vadede TL alım yönünde gerçekleştirecekleri forward, opsiyon ve bu gibi swap dışındaki türev işlemlerini de dahil etti. Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s (S&P) Türkiye’nin yabancı para cinsinden uzun vadeli kredi notunu BB’den B+’ya indirdi. Notu bir basamak aşağı çeken kurum, görünümü ‘durağan’ olarak belirledi. İndirime gerekçe olarak kurdaki değer kaybı ve oynaklık olarak gösterildi. Not indirimiyle birlikte Türkiye, Yunanistan, Arjantin, Bahreyn, Ürdün, Sri Lanka, Cook Adaları, Senegal, Fiji, Benin, Kenya, Karadağ ve Arnavutluk ile aynı seviyeye geldi. S&P son olarak Mayıs ayında Türkiye’nin yabancı para cinsinden kredi notunu “BB”den “BB”ye, yerli para cinsinden notunu“BB+”dan “BB”ye düşürmüştü. ‘Adımlar yetersiz’ Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin TL’deki erimeye karşı attığı adımların yetersiz kaldığını, kuru ve ekonomiyi istikrara kavuşturmasının mümkün görünmediğini öne sürdü. Kurum, Merkez Bankası bağımsızlığı, daha düşük büyümeyi kabul etme ile makro ekonomik ve finansal dengesizlikleri azaltma ihtiyacına dikkat çekti. Uluslararası Para Fonu (IMF) eski başekonomisti Mohamed A. ElErian, Türkiye’nin faizleri yükseltmek ve IMF desteği almak yerine başka yol aradığını belirterek Katar’dan geleceği açıklanan 15 milyar doların Türkiye’nin büyük dış finansman ihtiyacına kıyasla küçük kaldığını, dahası bu finansmanın ne zaman ve ne şekilde geleceğinin de belirsiz olduğunu belirtti. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Yatıp kalkıp laik Cumhuriyet, Atatürk devrimlerine şükret.. 1977 seçim başarısının üzerine Ecevit’in sıcağı sıcağına ilk yurtdışı gezisi, Yugoslavya’ya oldu. Tito ile Sarayevo’nun dağlarında saatler süren özel görüşmesinde, dönemin Ankara Büyükelçisi Kosova Priştine’li dayımın Belgrad üniversitesinden yurt arkadaşı Ramadan da vardı. Çok etkilendiği görüşmeyi özetleyerek benle paylaşmış, bir özetini de Cumhuriyet gazetesinin sayfalarına yansıtmayı başarmıştım. Tito’nun liderliğini yaptığı üçüncü dünyanın dağılması, Balkanlar’ın parçalanması yolunda, ölümünün beklendiği, kaygılarının yaşadığı yıllardı.. Ecevit’in ideolojisini yarattığı özyönetimin de hayranı olarak, kalıcı barıştan yana dünya çapında felsefeyi de özümsemiş, Gandi hayranı sanatçı kimliği, laik Cumhuriyet, Atatürk devrimleri, değerlerinden yana bir lider olarak kazandığı seçim zaferiyle umutlanmıştı.. Başta Nasır, özünde İslamcı diktatörlükler kimlikleriyle İslam dünyasının, Tito’nun şahsında Yugoslavya’nın 3. dünya öncülüğü, liderliğine gösterdikleri saygı, bağlılığın sonucu elde ettikleri başarıların anılarından pek çok anlamlı tarihi yaşanmışlıklardan örneklerle paylaşmış, dünyanın gidişine ilişkin, kendi pencerelerinden yaşanmışlıkların değerlendirmelerini paylaşmıştı. Zaten Yugoslavya’da bu ziyaretin özü, Tito’nun oğlu ile buluşması olarak aktarılmıştı. Tito iki kutuplu dünya çekişmelerinde gelinen kritik, kanlı dönemeçteki kaygılarına geçiş yaparken, “3. dünya oluşumunda, İslam dünyasının tek laik Cumhuriyet’i Türkiye katılabilmiş olsaydı, 3. dünyanın gücüne güç katılacak, iki kutuplu dünyanın vahşi gerilimleri bu boyutlarda can yakıcı olmayacaktı” yorumunu katmıştı. Devamla, Balkanlar’da kaygısını yaşadığı emperyal kanlı parçalanma tuzağına karşı, Ecevit’in liderliğinde işbirliği umudunun doğduğu formülüne, beklentileri, barış umutlarına geçiş yapmıştı. Birlikte, sırt sırta verilirse, kan akıtılmasının durdurulabilmesi umudunu anlatırken, “Sizinle çatışmacı ülkelerin önüne biz çıkarız. Bizimle çatışmacılık isteyenlere karşı da siz fren yapabilirsiniz. Sırt sırta durabilirsek, tuzağı bozabiliriz..” sonucu çıkan bir işbirliği, güçlü dayanışmanın yolunu açmak istemişti.. HHH Ne onun yaşı, Yugoslavya’yı birlikte tutma gücüyle, savaş tamtamları ile Amerika, AB’de içinde alınmış yol, kurulmuş emperyal çıkar tuzaklarının önüne geçilebildi. Ne de günlük döviz kriziyle rehin alınan Ecevit’in İktidarda kalıcı olabilme, gönlündeki bölge, ülke siyasetlerini geliştirebilme koşulları yetti. Balkanlar’da din odaklı, ırklar soslu kanlı çatışmacılıklar, katliamların tuzaklarında, Tito Yugoslavya’sından, hepsi de hâlâ vitrinde AB üyesi olmuş ya da aday adayı ülkeler konumunda olsalar da, arka bahçeye dizilmiş, hepsi de bağımlı yapay, aralarında kanlı bıçaklı 9 devletçik ile; Çekler, Slovaklar, Macarlar, Bulgarlar.. Sovyetler’den çok sayıda kopmuşlar olarak.. Yunanistan içlerinde, ekonomik, sosyal, siyasal sorunlar, iç cepheleşmeler çatışmalarında, daha insancıl bir gelecek için bekleşip duruyorlar. İki binli yıllarda Atatürk devrimleri, laik Cumhuriyet’in kurtuluş, kuruluş savaşları destanları ile, hiç değilse Anadolu toprakları üzerinde göreceli yaratılabilmiş Anadolu uygarlığı, aydınlanmacılığı, değerleri ile buluşmanın, emperyal güç odaklarının hedef tahtasına alınmasını bir türlü anlayamıyordum. Tıpkı, doğduğum, çocukluğumun geçtiği Tito Yugoslavya’sının aynı ilkokul binasına farklı ırklar, dinler, mezhepler üzerinden çocuklarının toplanması, istedikleri diller, sanatlar üzerinden eğitim alabilmelerindeki mutluluklarına duyulan öfkeyi anlayamadığım gibi. AB gerçek çok kültürlülük, Amerika gerçek demokrasi kriterleri ile yönetilebiliyor olsalardı, kirli emperyal çıkarlar adına oyunlar, tuzaklar kurulmasaydı, daha yaşanası bir dünya, sadece insanlık adına değil, tüm canlılar ile çevre adına da kurulamaz mıydı? Ortadoğu, İslam dünyası, Afrika, Güney Amerika tuzakları çok daha vahşi, kirli çıkar hesapları, oyunlarında insanlık için günümüzdeki çok daha acımasız dünya düzenini getirdi.. Metroda tanıştığım Tahran’da yaşayan, aydınlanmacı bir kadınla birkaç dakikada gelişen dostluğumla bu yazıya nokta koymak istiyorum. İlk feminist anayasanın yazıldığı Afgan kadın hakları savaşımının üzerine, Taliban, El Kaide türevleri ile üretilen burkalılar mezalimini sorgulayarak söze girdik. İranlı feminist hareketinden gelmiş yolculuk arkadaşım, sonuç olarak ülkesindeki şeriatçı diktatörlüğü hedef almış Amerika’nın ambargosuna karşı kaygılı, öfkeliydi. Bir yanı ile Mustafa Kemal’i ziyaret ederek destek veren İran Şahının yönetimini daha çağdaş olarak değerlendiriyor, siyasal İslamcı tuzakların, ülkesini nasıl da ağır yüzyıllar gerisine çektiğinin gerçeğini atlamadan, kadınlar kuşkusuz içinde, tüm ezilenlerin işbirliğinin tek çıkış yolu olduğu gerçeğinde, barışçı çözümlerde buluşmaların yollarını sorguluyordu. En azından 8 yıl sürecek bir Irakİran savaşı tuzağına düşülmemesi dileğinde buluşup kucaklaşarak ayrıldık. Dış borçta zorlu ay ekim Türkiye, yılın başından bu yana dolar karşısında yaklaşık yüzde 40 değer kaybeden TL’de düşüş dalgasıyla mücadele ederken, hükümet ve şirketler ekim ayında yaklaşık 3.8 milyar dolar döviz cinsi tahvilin geri ödemesiyle karşı karşıya. Societe Generale’ye göre, Türk şirketlerin 1.8 milyar dolar döviz cinsi tahvilinin vadesinin yıl sonunda dolacağını ve 1.25 milyar dolarlık devlet tahvilinin vadesinin de aynı dönemde geleceğini gösteriyor. 2.3 milyar dolarlık bir faiz ödemesi yapılmalı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle