26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 16 Ağustos 2018 4 Muharrem Özkaya FETÖ gitti İskender Paşa geldi ALİCAN ULUDAĞ Son dönemde FETÖ’nün tasfiye edilmesinin ardından yargıda yeni tarikat ve cemaatlerin yapılandığı eleştirilerini haklı çıkaracak çarpıcı bir örnek yaşandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HSYK üyeliğine seçmesinin ardından görev süresi dolunca Danıştay üyesi olarak atanan Muharrem Özkaya, Nakşibendi tarikatının bir kolu olan İskender Paşa cemaatinin resmi internet sitesinde okuduğu bir makeleyi dolar krizine atıf yaparak Twitter’dan paylaştı. Özkaya, mesajında Esad Coşan’dan “İlim ve irfan sahibi Hocamız” diye bahsetti. 17 Aralık 2013’e kadar bizzat AKP iktidarının desteğiyle Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) Türk yargısına sızarak “egemen güç” haline geldi. Yargıdaki FETÖ yapılanması, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından toplu ihraçlarla tasfiye edildi. Bu süreçten sonra yargıya yaklaşık 10 bin yeni hâkim ve savcı alındı. Bunların büyük bölümünün AKP teşkilatlarından seçilmesi eleştiri konusu olurken, yargıda yeni tarikat ve cemaat yapılanmalarına göz yumuluyor eleştirileri artmaya başladı. Özellikle yargıda “Hakyolcu”, “Menzilci” isimlerin varlığını güçlendirdiği kulislerde dillendirildi. Bu süreçte eleştirileri haklı çıkaracak bir olay yaşandı. Danıştay Üyesi Muharrem Özkaya, Twitter’daki hesabından bir paylaşıma imza attı. Özkaya, Nakşibendi tarikatına bağlı İskender Paşa cemaatinin resmi internet sitesi “www.iskenderpasa.com”da vefat eden cemaat lideri Esad Coşan’ın “Üç vahim savaş” başlıklı yazısını övgüyle paylaştı: “İlim ve irfan sahibi Rahmetli Prof Dr. Esad Coşan Hocamızın Haziran 1994 tarihli İslam mecmuasındaki başmakalesi geçen haftadan bu tarafa ayrı bir gözle yeniden yeniden okunuyor... Çok mühim bir savaşın içerisindeyiz. Asla ümitsiz olmayınız.” Özkaya, bu yazıyı ABD ile yaşanan dolar krizine atıf yaparak paylaştı. Cemaat yapılanmasının verdiği zararı onarmaya çalışan yargının bir üyesinin, başka bir cemaatin liderinin yazısını övgüyle paylaşması soru işaretlerine neden oldu. Erdoğan seçmişti Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hakİş’e bağlı Öz Büroİş Sendikası Genel Başkanı olarak görev yapan Muharrem Özkaya’yı 2014 yılında HSYK üyesi olarak seçti. HSYK Genel Kurulu, Özkaya’nın görev süresinin dolması üzerine 2017’de Danıştay üyeliğine atandı. Muharrem Özkaya, aynı zamanda Erdoğan’ın eski avukatı, AKP Afyon Milletvekili Ali Özkaya’nın da ağabeyi. l ANKARA Ezidi kampı boşaltılıyor MAHMUT ORAL Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’na (AFAD) bağlı kamp, eylül ayına kadar boşaltılacak. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından çadır kentlere 1 Ağustos’ta gönderilen talimatta 23 bin 95 Suriyeli sığınmacının barındığı Gaziantep’in Nizip, İslahiye ve Karkamış kampları ile 8 bin 627 sığınmacının yaşadığı Adıyaman ve 2 bin 458 sığınmacının bulunduğu Mardin Midyat’taki kampların kapatılacağı belirtildi ve göçmenlerin belirli kamplarda toplanacağını açıkladı. Yapılan açıklamada AFAD’a bağlı olarak Gaziantep, Adıyaman ve Mardin’de bulunan 5 ayrı mülteci kampının boşaltılacağı, buralardan tahliye edilen mültecilerin ise yine AFAD sorumluluğunda bulunan Hatay, Kilis ile Şanlıurfa’nın Akçakale, Suruç ve Ceylanpınar ilçelerinde bulunan kamplara taşınacağı kaydedildi. Bu kararın ardından yetkililerin harekete geçtiği ve Ezidilerin sığındığı Mardin’in Midyat ilçesinde bulunan kamp sakinlerine, eylül ayına kadar tahliye için hazır olmaları talimatı verdiği bildirildi. Ezidiler ise kendilerine gösterilen yeni kamplara taşınmayı istemediklerini belirtiyor. Ezidiler, Diyarbakır’da bulunan kamptan da çıkarılmak istememiş, ancak kayyımların kamplara yardımı kesmeleri sonucu Midyat’taki kampa gitmek durumunda kalmıştı. l DİYARBAKIR haber EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘İnsanlık ayaklar altında’ FETÖ suçlamasıyla tutuklu ve hükümlü 4 hamile kadının yaşadıkları, doğmamış canları hukuksuzlukla tanıştırdı Kiminin doğum yapmasına birkaç hafta var, kiminin hem karnında hem yanında ço cuğu var. Hastaneye götürülmüyor lar, enfeksiyon kapıyorlar, bakımları nı yapamıyorlar. FETÖ suçlamasıyla tutuklu ve hükümlü dört hami le kadına avukat bula bildikleri için ulaşabil dik. İnsan hakları savu CANAN COŞKUN nucusu ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Hukuk dev leti kriterleri ayaklar altında. Dolayı sıyla insani kriterler de ayaklar altın da” dedi. Yasa ise “hamile hakkındaki ceza geri bırakılır” diyor. nÇoMkeyrılvmeaAz:ydeniz Çokyılmaz 8.5 aylık hamile. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında 4 Mart 2018’te tutuklandı. ByLock kullanıcısı olmakla suçlanıyor. Bakırköy Cezaevi’nde tutuluyor. Aynı zamanda doktor olan Çokyılmaz’ın avukatı Münevver Öz, müvekkilinin hamileliği boyunca yalnızca bir kere temmuz ayının sonunda doktora götürüldüğünü söyledi. Avukat Öz, muayene sonrası bebeğin olağandan büyük olduğu ve ters gelme ihtimalinin bulunduğu bilgisinin verildiğini belirtti. Çokyılmaz’ın kaldığı koğuşun oldukça kalabalık olduğunu kaydeden avukatı, müvekkilinin enfeksiyon geçirdiğini ve koğuşta düşme tehlikesi atlattığını aktardı. Çokyılmaz hakkındaki iddianame İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve 10 Ekim’e duruşma günü verildi. Bu kararla Çokyılmaz’ın cezaevinde doğum yapacağı da kesinleşti. Çokyılmaz’ın eşi de Edirne Cezaevinde tutuklu. n ‘Utanç meselesi’ İnsan hakları savunucusu ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, kendine ulaşan mektuplardan öğrendiği mağduriyetlerle ilgili şunları söyledi: ‘Hamilenin cezası geri bırakılır’ Ceza İnfaz Kanunu’nun 16. maddesi şöyle diyor: “Hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında geri bırakılır. Eylem ve tutumları nedeniyle tehlikeli sayılanlar hakkında bu fıkra hükümleri uygulanmaz. Bu kişilerin cezası, ceza infaz kurumlarında kendileri için düzenlenen uygun yerlerde infaz olunur.” AŞIRI SICAKTAN YARALAR ÇIKTI Mualla Kübra Alvar 7 aylık hamile Mualla Kübra Alvar, FETÖ soruşturması kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanan başka bir şüphelinin ifadesiyle örgüt üyeliği suçundan 1 Mart 2018’de tutuklanarak Tarsus Cezaevi’ne kondu. Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ByLock kullandığı gerekçesiyle 10.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Alvar’ın vücudunda aşırı sıcaktan ve hamilelikten kaynaklı yaralar çıktı. Alvar’ın kardeşi Mevlüde Ahukuş, kardeşinin hastaneye gidebilmek için defalarca başvuru yaptığını, aynı koğuşta kalan Halime Gülsu’nun yaşamını yitirmesinin kardeşini etkilediğini söyledi. “Tarsus Cezaevi’nde 10 kişilik koğuşlarda 22 kişi kalıyorlar. 2 yatağı birleştirip 3 kişi yatıyorlar. Annesinin yanında kalan bir çocuk ranzadan düşüp çenesini kırmış. 78 dilekçe vermeden hastaneye gidemiyorlar. Bunun yanı sıra Tokat Cezaevi’nde de hamile mahpusların olduğu ve 78 bebeğin anneleriyle kaldığı bilgisini aldık. Mamalara izin çıkana kadar son tüketim tarihleri geçiyor. Cezaevinde oyuncak ve oyun alanı da yok. Bebeklerin ve çocukların kıyafetlerinde yazı olduğu için kabul etmiyorlar.” Gergerlioğlu, Ceza İnfaz Kanunu’nun âkim ve savcılarca çiğnendiğini de vurgulayarak, şöyle konuştu: “OHAL döneminin başında FETÖ’den yargılananlar avukat bulmakta zorluklar yaşadı. Yüksek ücretler talep edilmiş. Hamile tutuklulular avukat bulmakta zorlanıyor, bulabilenlerin avukatları da çok ilgili değil. Yakınlarından haber alabiliyoruz. Özellikle zorunlu müdafiler ilgisiz davrandığı için ağır cezalar veriliyor. Hukuk devleti kriterleri ayaklar altında olunca insani kriterler de ayaklar altına alınıyor. Hiçbir şeye insan hakları açısından bakılmıyor. Her şeye taraftar olma açısıyla bakılıyor. Kişi veya grupları şeytanlaştırmak veya hukuksuzluğu hak edilir kılmak üzere bir kurgu var. Bu durum yıllar sonra utanç meselesi olarak toplumun önüne konacak.” OĞLBUANKAıYBOARBASI 5.5 aylık hamile Elif Aydın, 3 aydır Gebze Kapalı Cezaevi’nde ka lıyor. 2 ve 7 yaşların da 2 çocuğu daha var. Çocuklarına cezaevin de bakıyordu. 2 yaşın Elif Aydın daki oğlu hâlâ Aydın’ın yanında kalıyor, 7 ya şındaki oğluna ise babası bakıyor. Aydın, hakkındaki dava kapsamın da 6 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıl dı. Aydın’ın avukatı Elvan Bağ Canbaz, hâkimin karar duruşmasında müvekki line, “Çocuğunu düşünüyorsan bildik lerini söyle onlara kavuş” dediğini ve tutukluluğunun devamına karar verdi ğini söyledi. Aydın’ın eşi Çetin Aydın ise, kendinden başka bakacak kimse olmadığından oğlunu işe giderken ar kadaşlarına bıraktığını söyledi. Dürşiüskkiyvaaprma Bitlis’te özel bir okulda “eğitim danışmanı” olan Emine Ay, 4 aylık hamile. FETÖ soruşturması kapsamında etkin pişmanlıktan yararlanan bir başka şüphelinin ismini vermesi sonucu 4 Temmuz’da ByLock kullandığı gerekçesiyle Gaziantep’te eşiyle birlikte gözaltına alındı. Eşi tutuklanarak Adıyaman Cezaevi’ne konuldu. Gaziantep’ten Bitlis’e götürülen Ay, 8 gün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nün nezarethanesinde tutuldu. Oradaki doktor muayenesinde düşük yapma riski taşıdığı söylendi. 11 Temmuz’da tutuklanarak Bitlis Cezaevi’ne konan Ay, dün cezaevinden Bitlis Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ardından Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne sevk edildi. Ay’ın 3 ve 7 yaşlarında 2 çocuğu daha var. 3 yaşındaki kızını yanına alan Ay’ın 7 yaşındaki oğluna kayınpederi bakıyor. Oğlu psikolojik sorunlar yaşıyor. Ay’ın avukatı Serdar Yazar, müvekkilinin hamile olduğunu söylediğinde savcının “Bir şey olmaz. Ben de eşimin başında polis dursun isterim” dediğini aktardı. Ay hakkında henüz iddianame hazırlanmadı. Ay’ın kardeşi Veysel Karani Yıldırım, gözaltı aşamasında avukat bulmakta zorluk yaşadıklarını söyledi. Taner Kılıç tahliye edildi Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı, Büyükada davasında 431 gündür tutukluydu CANAN COŞKUN Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı avukat Taner Kılıç, 6 Haziran 2017’de İzmir’de FETÖ üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınarak tutuklandı. Kılıç’ın tutuklanmasının ardından aralarında Af Örgütü Türkiye Direktörü İdil Eser’in de bulunduğu 11 hak savunucusu, Temmuz 2017’de Büyükada’da yaptıkları stresle mücadele ve veri güvenliği toplantısının basılmasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. Kılıç hakkındaki dosya, ilk duruşması 25 Ekim 2017’de İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Büyükada davası ile birleştirildi. ByLock izine rastlanmamıştı Kılıç’a yöneltilen suçlamalar arasında ByLock kullanıcısı olduğu iddiası yer alıyordu. Bu iddia ile ilgili adli bilişim uzmanı Koray Peksa Kılıç, 6 Haziran 2017 İzmir’de FETÖ üyeliği suçlamasıyla gözaltına alınarak tutuklandı. yar 13 Temmuz 2017 tarihli raporunda, Kılıç’ın telefonuna ByLock kurulduğuna veya kurulup kaldırıldığına ilişkin bir ize rastlanmadığını belirtti. Peksayar, davanın 22 Kasım 2017’deki duruşmasında da tanık olarak dinlendi ve Kılıç’ın telefo nuna hiçbir şekilde ByLock yüklenmediğini ifade etti. 21 Haziran 2018’deki son duruşmadan günler önce Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, mahkemeye Kılıç ile ilgili ByLock suçlamasına ilişkin raporu gönderdi. Rapor da Kılıç’ın ByLock kullandığına dair herhangi bir bilgi yer almadı. Ancak mahkeme bu raporu eksik bularak ‘ByLock yoktur’ yazan ek rapor istedi. Ek raporda “ByLock yok ve telefona yüklenmiş veya silinmiş de değil” denildi. Kılıç, bu rapora karşın yine serbest bırakılmadı çünkü mahkeme bu defa da emniyete Kılıç’ın telefonunun fabrika ayarlarına döndürülüp döndürülmediğini sordu. Oysa adli bilişim uzmanı Koray Peksayar, duruşmadaki tanıklığında telefonun fabrika ayarlarına döndürülmediğini söylemişti. Kılıç, 31 Ocak 2018’de görülen duruşmada tahliye edilmişti. Duruşma savcısı Caner Babaloğlu da Kılıç’ın ByLock kullanıcısı olduğunu iddia ederek karara itiraz edince Kılıç, tutulduğu Şakran Cezaevi’nden çıkamadan yeniden tutuklanmıştı. Kılıç, duruşmalarda 8 kişilik koğuşta 24 kişi kaldıklarını söylemişti. l İSTANBUL Adaleti zayıflatan ‘hukuk’ Bir toplumu bir arada tutan, farklılıklarına rağmen ortak yaşam ira desinde buluşturan alanların tamamın da temel ilkeler unutuldu. Demok rasinin, hukukun, ekonominin, siyasetin, eği timin ABC’sini unuttuk. Konu hukuk olunca yorumlar farklılaşabilir: Kanunun KEMAL GÖKTAŞ metni, uygulanma, içtihatlar ve doktrinin fark lı görüşler ileri sürmesi işin doğasında var. Ama hukuki güven liğin sağlanması, vatandaşların, hukuk çuların hangi fiillere hangi yaptırımla rın uygulanacağı konusunda asgari bir kabullerinin olması, hukukun işleme sinin temelidir. Bu yüzden de hukukun uygulanmasındaki güven ve istikrar, başka birçok etmenin yanı sıra o ülke deki “adalet” duygusunun da düzeyi ni belirler. Bu yüzden ülkeyi ekonomik darboğaza sürükleyen krizi de ABC’si unutulan ve inandırıcılığı kalmayan yargı sisteminin tetiklemesi hiç de sürpriz ol madı. Oysa işin ABC’sine baktığımızda kurallar açıktır. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre bir şüpheli hakkında tutuklama kararı verilebilmesi için iki şartın bir arada gerçekleşmesi gerekir: Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması. “Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların varlığı; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişimi konularında kuvvetli şüphe oluşturması” kanunda yazılı tutuklama nedenleridir. Yine kanuna göre bazı suçlarla ilgili davalarda (öldürme, terör, işkence, cinsel saldırı gibi) bir tutuklama nedeni olduğu ‘varsayı labilir’ ama bu tek başına tutuklamaya yetmez, “kuvvetli suç şüphesini gösteren somut deliller” yoksa bu suçlarda da tutuklama kararı verilemez. Özcesi kanuna göre tutuksuz yargılama esastır, ancak sayılan bu istisnai durumlarda tutuklama kararı verilebilir. İşin ABC’si bu iken tutuklama konusunda yargının önceki uygulamalara, doktrine, anayasaya göre iç hukuk kaynağı niteliğindeki AİHM kararlarına aykırı olarak verdiği keyfi tutuklama kararları, yargının iktidarın hegemonyası altında işlediğine ilişkin kanıyı kalıcı hale getiriyor. Hukuk bir kere işin ABC’sini unutup siyasi bir enstürman olunca tutuklama kararları kadar tahliye kararları da inandırıcılığını yitiriyor. Hukuka aykırı tutuklama kararlarıyla özgürlüklerinden olanlar, konjonktüre ve ülkenin taktiksel ittifak politikalarına göre emsallerinden daha uzun süreler tutuklu kalabiliyor ya da bir anda özgürlük lerine kavuşabiliyor. Tutuklandığı tarihte Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı olan avukat Taner Kılıç da Bylock iddiası başta olmak üzere aleyhindeki deliller duruşmalarda çürütülmesine rağmen uzun süre tahliye edilmedi. Hatta 31 Ocak 2018’de serbest bırakılmış, savcının itirazı sonucu yeniden tutuklanmış, AB yetkilileri bu karara sert tepki göstermişti. ABD Başkanı Trump ile büyük sorunlar yaşayan AB’nin, son krizde Türkiye’ye destek açıklamaları yapmasının hemen ardından ise Kılıç tahliye edildi. Deniz Yücel, Yunanistanlı askerler, Fransız gazeteci Loup Bureau gibi birçok siyasi davada verilen kararlar aslında hukukun ABC’sinin uygulanmasından ibaret. Ama hukukun siyasetin güdümünde ve “konjonktürel” uygulanması paradoksal biçimde hukuka ve adalete olan inancı güçlendirmek yerine zayıflatıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle