18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 15 Ağustos 2018 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Hem piyasalar hem ekonomi dışa bağımlı IIF Sermaye Piyasaları Başkan Yardımcısı Emre Tiftik, döviz borcu ve dışa bağımlılığın yarattığı kırılganlıkların TL’yi baskı altında tutan ana neden olduğunu vurguladı Piyasalarda günlerdir süren ABDTürkiye tıyor. Emre Tiftik, kurdaki son gelişmeler ve bunun yansımalarıyla gerginliği dün yerini ilgili Cumhuriyet’e de iyimser bir havaya bı ğerlendirmelerde bu raktı. TL’deki kayıpla lundu. Tiftik’in gaze rın bir kısmı geri alın temize verdiği yanıt sa da son dönemdeki lar şöyle: piyasa hareketleri re n TL’de düşüşe ne el ekonomiyi etkileye den olan ana faktör cek. Türkiye’ye bu yıl leri listeleyebilir mi 51.3 milyar dolarlık yabancı sermaye girişi Emre Tiftik siniz? ABD yaptırımlarının en önemli bekleyen Uluslararası faktör olduğunu söy Finans Enstitüsü (IIF) kurlardaki leyebilir miyiz? son gelişmelerin TL, bir süredir baskı altın ardından projek da. Bu, büyük dış dengesizlik siyonlarını gün lerin ortasında ortaya çıkan kı celleyecek. Diğer rılganlıkları yansıtıyor. Kurum yandan IIF veri ların büyük döviz cinsi borçları leri piyasalardaki da yatırımcılar için endişe kay PELİN ÜNKER yabancı yatırımcıların büyük bölümünün ABD’li nağı olmuştur. ABD yaptırımları, TL’deki keskin kayıplara yol açan bir tetikleyiciydi. yatırımcılardan oluştuğunu gösteriyor. Bu da artan gerginlik sonrası piyasaların yurtdışı döviz ataklarına neden bu kadar n Türkiye piyasalarında yabancı oranı nedir? Borsada ABD’nin payı nedir? Türk hisse senetleri piyasası Piyasalar faize odaklandı açık olduğunun göstergesi. Ancak tüm bunlara karşın ABD, piyasaların karışmasında tetikleyici bir unsur olsa IIF Sermaye Piyasaları Başkan Yardımcısı Em nın yaklaşık 20’si yabancılardan oluşuyor. ABD yabancı yatırımcıların 52’sini oluşturuyor. Bu, toplam yatırımcı içinde yaklaşık yüzde 10’a denk geliyor. Tah Kurumların attığı adımlar ve faiz artırımı beklentisiyle piyasalarda hava olumluya döndü. Borsada dip seviyelerden yabancı alım arttı TL’de son dönemde yaşanan sert de pazartesi 7 civarında dalga ya bağlayarak, “Türkiye’nin lanan ve dün güne 6.90 se ekonomik sorunlarını çöze re Tiftik’e göre, sorunların temelinde yine Türkiye ekonomisindeki dışa bağımlılık problemi ya IMF kredisi de zora girebilir vil piyasalarına bakıldığında yabancı yatırımcılar Türk tahvillerinin yaklaşık yüzde 25’ini elinde tutuyor. Bunun yüzde 22’sini ABD’li yatırımcılar oluşturuyor. Toplam yatırımcı sayısı içinde ABD’lilerin oranı ise yüzde 5 civarında. ğer kaybını durdurmak adına Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Merkez Bankası (TCMB) başta olmak üzere atılan adımların ardından TCMB’nin bir faiz artırımı yapabileceği beklentileri ile Hazine ve Maliye Bakanı viyesinde başlayarak dalgalı bir seyir izleyen dolar/TL gece saatlerinde 6.3335’e kadar geriledi. Sepet bazında TL 6.9880, Avro/TL 7.4285 seviyesine geldi. Avro en son 7.9318 TL ile rekor kırmıştı. Borsalardaki negatif hava da son buldu. Bor bileceğine inanan uzun vadeli yatırımcılar Lehman krizindeki dip seviyelere küresel bazda dönen tek endeks olan BIST100’de alım yapmaya başladılar. Son işlemde dolar bazında dünkü düşük seviyeden yüzde 16 yukarıdayız. BIST yatırımcı n ABD’li gerginlikler artarsa, Türkiye’nin dış kredi bulması zor olabilir mi? IMF’den bir çözüm olarak kredi almak mümkün mü? ABD’li gerginliklerin tırmanması önemli bir sorun olsa da, gerginliğin yakında erteleneceğini umuyoruz. IMF’den yardım istemek Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları dikkate alındığında pek de mümkün görünmüyor. Bunu yapmak hükümetin mevcut politika gündemine de aykırı olacaktır. Üstelik, herhangi bir IMF programına bağlı olan şartlılık çok talepkâr olacak, bu durum hükümetin kabul etmesini zorlaştıracaktır. IMF bünyesinde de, Türkiye’ye bir program sunma konusunda fikir birliğine varmak, mevcut ortamda zor olabilir. Amerika ile olan gerginliğin sürmesi durumunda, Amerika IMF kredi alımını zorlaştırabilir. ABD’nin IMF’de yüzde 16.5’lik bir oy ağırlığı var. n Türkiye’den alacak riski Berat Albayrak’ın yatırımcı sa İstanbul yüzde 0.8, ban larının yarısından fazlası do en yüksek bankalar hangileri? lar ile bir toplantı yapacağı kacılık endeksi yüzde 2.36 lar/Avro bazlı fonlar” dedi. etkRileefnaehcek KCaynak arayışı sürüyoropongdAdrllTzgseıüeılliiaiüaakfraanylYnnİrnrsnrisnbİyairmyoakütosTpkiiBspoaönymilsgylaüaaayirdlnruıkeorny,glylruoeauea.lllmrAaekyei’eajnmt..rnş’elaiirrşadBialmyibkiijşmenahvnkyaüeeasmbeentaeıt’ysdaieiykişkyptkelüyaFnselitiirloaaıakhnrearleiybenrçarahasdrodvröülınllikmaüilytbseıapnysaışrizoGlern,aüeınbıaenlıfshaü,ldkiiinyiıirrrnanaknllıaabkceeızaaryzkndk?ıeknnroagiÖlTscaööküıTzsrreEneareüodtnkgkBfrklrfüviaöknuytiüldzasaihürneyyeıidTsüşkeleüüoyLaleeletetkdz’roledlmkmktıieneknoceibhisdmerlnoaauedknaiiiırznsgşrninybübobciıdhdoeeşebemaeamüaeümcsürkoçryvişieinutşslızoiraüiükdsmkeeyhçillynimi;şü?uzknolltaaaeplkianemelnierserırarnnusmraısdkrsyryaaegzvdiuauiaeans.rdeelrespz?sıeldllce.aeaılebtsenrlveaadistirorsyleiaıtlneAndideyssMusyiinatyyymlsnm.ooaataaiuaiPp7rriınlkrskziı.ba.yntprEe2Ddaviaeizr4drarıükudişaBmornamoı”yanlnağıHkddhdşıraaıaeueıast1dyTvTn0nsnsevrzteEüaa,Abüıiea’rsynuBkr“kklaaBrrlmOiedasniüaşteYbeytenheviüoşaaılejiztitnpşsieıkl.raterıairmilnIkaşhrlsfmvkmg/adaeıneııiiimBnklynsaarpeimRaesOdtksNscaÖuıniaısedranıgnPütlstbekaadyeölyazdaeerPtrreareıdAıksetre7tn.ryiaoik’Blıe5ei,PerkrAğnyeiDıir0pnaimuaBbdtülb’igayizdeDiy1abycznailaıoelas0mı,adpakiinrrlncAş0esatel.ıaaaetn0vnnadAaklrrleeklıuba.bokkarpiyalloatyaayınletşkabÖrsıtiıizönakvbştd5teüelee0alkkyricdratA,ede0lyııalaeetiaa.lenşınbmdkağskkbAymyfnaeaş.aiıgallraanyvtbaaçhÖıeeykşzcriraasnıalaraaeutykeayeypermnkyrdllder,rkaaeoue,aayiiekkemalnkdn,nkaalvseunaskioT,nanaontsrırball“tlCdmılküauiamnüıSletoakarirrMnmdkeenkerlçukdaufracBdlsvebuhaBaeakşeekee’erikretdnmzyaucaaisveArtlatelendiçataiiaaşBmipy.ğlntılpraymeDieteziaeı.ln sı değiştirecek misiniz? nispeten yüksek bağımlılık; rat Albayrak’ın ya rak yarın Türkiye saatiy Firmaları daha da rahat Projeksiyonlarımızı yüksek döviz rın küresel yatırımcı le 16.00’da gerçekleş latacak adımlar atılacak. güncelleme sürecindeyiz. IIF Türkiye’ye bu yıl 51.3 milyar dolarlık sermaye girişi depolaması dolarizasyonu. larla bir telekonferans gerçekleştireceği duyuruldu. Söz konusu top mesi öngörülen toplantıda mesajlarını yatırımcılara doğrudan ilete Bu süreç bize eksik kaldığımız yönleri gösterdi” dedi. olacağını tahmin ediyordu. AKP’ye göre kur en fazla 4 lira AKP Grup Başkanı Naci Bostancı, “Türkiye’nin ekonomik gerçekliğine bakarsak, doların bugünkü TL olarak karşılığı 3.8 ya da 3.9 liradır en fazla 4 liradır” dedi. AKP’nin 17. kuruluş yılı dolayısıyla AKP Amasya İl Başkanlığının düzenlediği programda konuşan Bostancı, “Allah’ın izniyle biz kısa zamanda kendi imkânlarımızla bu finansal saldırıları aşacağımıza inanıyoruz” yorumunu yaptı. l Ekonomi Servisi BOTAŞ kuru sabitledi Elektrik üretim santrallarının kullandığı gazın fiyatına ay başında yüzde 49.5 oranında zam yaptığını duyuran Botaş, ödemelerde TL’ye dönüyor. Söz konusu santralların aldıkları gazın ödemesini dolar üzerinden yapacağını açıklamasıyla gelen tepkiler üzerine şirket kuru sabitleme kararı aldı. Konuya yakın kaynakların BusinessHT’ye yaptığı değerlendirmeye göre, BOTAŞ, elektrik üretimi amaçlı doğalgaz fiyatında dolar kurunu 6.5 TL olarak sabitleyecek. Kararın yarın açıklanması bekleniyor. l Ekonomi Servisi Kuyumcukent’te ilk günden beri işyeri olan Veysi Amcalar altındaki yükselişin alışverişileri etkilemediğini öne sürdü. Amcalar, geçen hafta perşembe günü altın piyasasında kısa süreli bir durağanlık yaşandığını aktardı. ‘Alımsatım yapmıyoruz’ SEYHAN AVŞAR Dolar fiyatları ile birlikte artış üstüne artış yaşayan altın fiyatları, Yenibosna’da bulunan Kuyumcukent’te altın alışverişini neredeyse durma noktasına getirdi. Çok sayıda kuyumcu müşterilerinin bozdurmak istedikleri altınları nakit paraları olmadığı gerekçesiyle bozduramadıklarını belirtti. Dokuz yıldır Kuyumcukent’te işyeri bulunan Tunçbilek Kuyumculuk’un sahibi Ertan Tunçbilek, Türkiye’nin şu an bir krizin içerisinde olduğunu söyleyerek, “Altın fiyatları arttıkça bizim satışlarımızda TL bazında azalma oluyor. Kâr marjlarımız da düşüyor. Ancak kiramız, vergimiz vs artıyor. Öyle gözüküyor ki her geçen gün sektör daralacak. İmkânı olmayanlar, kendi masrafını kurtarmayanlar kepenk kapatmak zorunda kalacak” dedi. 12 yıldır Kuyumcukent’te iş yeri bulunan Kaan Yeşilyurt ise altında zaman zaman dalgalanmalara tanıklık ettiklerini ancak bu dalgalanmaların kısa süreli olduğunu, şu an ise altının ne olacağının belirsiz olduğunu söyledi. Yeşilyurt, her sabah uyanır uyanmaz altın fiyatına baktıklarını aktardı. Yeşilyurt, “Alım satım arasındaki fiyat normal piyasaya göre 10 kat artmış durumda. Normalde TL bazında 100200 TL oynayacak makas aralığı şu anda 2030 bin TL. Bu rakamlar böyle olunca insanların altına güveni kalmıyor. Bizler şu an alım satım yapamıyoruz. Piyasa da şu anda nakit para yok” dedi. İmalat durabilir Kuyumcukent’te altın imalatının durduğu iddialarına ilişkin olarak ise Yeşilyurt şunları söyledi: “Elinde altın stoku olan kişiler imalatını durdurabilir. Elinde altın stoku olmayan kişiler ise istesinler ya da istemesinler durdurmak zorundadır. Sürecin bir an önce düzelmesini istiyoruz.” l İSTANBUL ekonomi 11 Sistemin krizi: Türkiye’nin krizi Kapitalist pazar ekonomisinin kabaca 500 yıllık kısa geçmişi boyunca onlarca, belki yüzlerce kez ekonomik krizler yaşandı. Kimisi kısa süreli, ancak ani ve şiddetli bir çöküş biçiminde, kimisi birden fazla coğrafyayı içine alarak, kimisi de uzun süreli ve dünyamızı savaşlara sürükleyerek… İktisatçılar bu kriz deneyimlerinin tarihsel bazı özelliklerini, biraz da kabaca bir araya getirerek krizler tipolojileri kurguladılar. Bunların arasında birinci nesil krizler diye adlandırılan bir grup tarihi deneyim, krizlerin çoğunlukla kamunun aşırı ve denetimsiz harcama politikalarından kaynaklandığını not etmekteydi. Büyüyen kamu açıkları çoğunlukla para basarak enflasyonist biçimde “kapatılmaya” çalışılıyor; ve hemen her defasında da bir döviz krizi olarak patlak veriyordu. Çoğunlukla sabit kur rejimleri içinde yaşanmış olan bu tür krizler 70’li ve 80’li yıllara özgü olarak kaldı. 90’lı yıllarda dünya ekonomisi ikinci nesil krizler ile tanıştı. Burada çoğunlukla denetimsiz kalan finansal sistemin aşırı spekülatif ve aşırı risk iştahına dayanan kısa dönemli, sorumsuz finansal işlemlerinin yarattığı dengesizlikler bu tür krizlerin yapısal unsurlarını oluşturmaktaydı. Finansal varlıkların yerçekimi yasalarını hiçe sayarak balonlaşması ve reel ekonomiden koparak bir hayali değerler sistemine sürüklenmesi bu tür krizlerin ana öğesiydi. 1994 Meksika, 1997 Asya, 2001 Arjantin ve Türkiye ve nihayet 2009 küresel krizi… HHH 2009 krizi ve sonrası küresel kapitalizm için aslında yepyeni sorunlar yumağını ortaya dökmekteydi. 21. yüzyılın bu ilk onlu yıllarında artık İkinci Dünya Savaşı sonrası inşa edilen uluslararası kurumsal düzen ve montaj hattına dayalı Fordist manüfaktür üretimi teknolojileri olgunlaşmış, köhneleşmişti. Uluslararası rekabet keskinleşmiş ve kapitalizmin hegemonik merkezlerinde üretkenlik kazanımları ciddi biçimde yavaşlamıştı. Bu ortamın getirdiği gelir kayıpları ve durgunluk, emeğin gelirlerinin reel olarak gerilemesine, şirket kârlılığının düşmesine ve dolayısıyla yatırım temposunun yavaşlamasına neden olmaktaydı. Gerek gelirleri reel olarak gerileyen hane halklarının, gerekse şirketlerin tüketim ve yatırım harcamalarını sürdürebileceği tek bir olanak vardı: Borçlanma ve dolayısıyla, finansallaşma. Dünya ekonomisinde reel sektör böylelikle baş döndürücü bir tempoda borç biriktirmeye başlamıştı. 2009 küresel krizini aşmak için Amerikan federal sisteminin küresel ekonomiye miktar kolaylaştırması (quantitative easing) adı altında sunduğu trilyonlarca dolarlık likidite fazlası da bu süreci hızlandırdı. Küresel borç toplamı, dünya ulusal gelirler toplamının 2.5 misline ulaştı. (Bu arada dünya reel gelirinin yüzde 250’sine ulaşan borçların kimden alındığı ve kime borçlu olunduğu meselelerini şimdilik bu yazı konusunun dışında değerlendirelim; ancak, bu sorunun yanıtı kuşkusuz, küresel servet dağılımının nereye gitmekte olduğu sorusunu da ortaya çıkarmaktadır). Borçlanmayla aşılmaya çalışılan büyük durgunluk bir noktada sürdürülemez bir hale gelecekti. Kanımızca 2018’in ilk yarısında Türkiye’de yaşananlar bu sürecin ilk tetikleyicisidir. HHH Dolayısıyla, Türkiye’nin 2018 krizini küresel kapitalizmin yapısal koşullarından bağımsız olarak değerlendirmemeliyiz. Yapısal koşulları zaten oluşmuş olan bu kriz ortamının ilk örneğinin Türkiye olması da kuşkusuz, bizim iç sorunlarımızla ilgilidir: Hukukun üstünlüğünün yadsınması, hukuk, adalet ve denetleyici kurumların çökertilmesi; ekonomi bürokrasisinde liyakat ilkelerinin yadsınarak ahbapçavuş kapitalizmine (crony capitalism) dayalı bir örgütlenme modelinin dayatılması… Sonuç olarak, Türkiye’nin 2018 krizi bir yandan çarpık biçimde küreselleşen dünya ekonomisinin rantlarından pay kapmaya çalışan, ancak bir yandan da “yerli ve milli olsun” söylemiyle pekiştirilen milliyetçi neoliberalizmin tezahürüdür. Geçen haftaki yazımızın son cümlesini tekrarlayarak bitirelim: “Bu koşullar altında uygulanması gerekecek olan ‘istikrar paketi’ geleneksel kemer sıkma tedbirlerinin çok üstünde, hukuk normlarının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesini başat edinecek düzenlemeleri içermek zorundadır.” THY’den ABD boykotu AnkaraWashington hattında yaşanan yaptırım krizinin ardından başlayan boykot kampanyasına Türk Hava Yolları da katıldı. Türk Hava Yolları (THY), ABD merkezli kuruluşlara reklam vermeyeceğini açıkladı. THY Basın Müşaviri Yahya Üstün, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Türk Hava Yolları olarak devletimizin ve milletimizin yanında yer alıyoruz. Konu ile alakalı gerekli talimatlar ajanslarımıza verilmiştir” ifadesini kullandı. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle