15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 23 Haziran 2018 10 BERKAY USTABAŞ’IN ANNESİ: Oğlumla gurur duyuyorum SEYHAN AVŞAR Devrimci Gençlik Dernekleri Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi Berkay Ustabaş, Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı gerekçesiyle yaklaşık yedi aydır tutuklu. Ustabaş, yargılandığı duruşmalara tutuklu bulunduğu Kırıkkale Cezaevi’nden getirilmiyor. SEGBİS ile savunma yapmaya çalışıyor. SEGBİS’in bağlantısında sorun olduğunda ise önündeki kâğıt ve kalemle derdini anlatmaya çalışıyor. Ustabaş’ın annesi Sevim Kolçak, oğlu olmadığı için yaşadıkları evin duvarlarının üzerine geldiğini belirterek “Oğlum suçsuz yere aylardır tutuklu” diyor. Oğlunun Berkin Elvan’ın cenazesine katıldığı ve okuduğu kitaplar için suçlandığını söyleyen Kolçak, “Bir anne olarak oğlumun Berkin Elvan’ın cenazesine katılmasından gurur duyuyorum. Vicdanı olan herkes Berkin Elvan’ın cenazesine gitti. Berkin’in annesi Gülsüm Elvan oğlumun duruşmasına geldi. Düşünsenize çocuğunu bir daha göremeyecek bir anne duruşma salonunda hâkime, ‘Benim çocuğum için kimseyi yargılamayın. O çocuğu ben doğurdum. Yargılayacaksanız beni yargılayın’ dedi. O an çok üzüldüm. Bayılacak gibi oldum” diyor. Oğlunun tutuklanmasının kendisini çok üzdüğünü aktaran Kolçak, “Eve girince dünya başıma yıkılıyor. Günlerce onun odasında uyudum. Okuma yazmayı öğrendiğinden beri bizim evimize tüm gazeteler girdi. Çalıştığım için oğluma bakkaldan tüm gazeteleri alabilirsin diyordum. Bu kadar çok araştıran, okuyan bir çocuğa ben araştırma mı diyeyim şimdi” ifadelerini kullanıyor. Bir anda saldırdılar Kolçak, geçen günlerde görülen duruşmada ise polis tarafından darp edilmesine ilişkin olarak şunları söylüyor: “Sorulan sorulara oğlum çok güzel yanıtlar verdi. Oğlumun tahliye edilmesini bekliyordum. Savcı mütalasında tutukluluğun devamını isteyince bir anda fenalaştım. Bir anne olarak, ‘oğlum suçsuz’ dedim. Bir anda polis bana saldırdı. Biri boğazımı sıktı. Başka biri ağzımı kapattı. O şekilde bir tepki beklemiyordum. Ben anneyim. Kötü bir şey söylemiştim.” HAK İHLALLERİ RAPORUNU AÇIKLADI Yarkadaş: Medyaya yönelik baskı artıyor Partisinin Ataşehir Kayışdağı semt pazarındaki seçim çalışmalarına katılan CHP İstanbul Milletvekilleri Barış Yarkadaş, Gürsel Tekin ile milletvekili adayları Nuray Çepni ve Duygu Çelik esnafla sohbet etti. Burada Basına Yönelik Hak İhlalleri Raporu’nu da açıklayan Yarkadaş, “İktidar ülkedeki gerçeklerin duyulmaması için medyaya yönelik baskılarını da artırıyor. AKP’ye muhalif olan gazeteciler sudan sebeplerle gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor” dedi. Yarka daş, haziran ayına ilişkin verileri de kısaca şöyle özetledi: “Haziran ayında 2 gazeteci gözaltına alındı. 4 gazeteciye soruşturma açıldı. 3 gazeteci tutuklandı. 1 gazeteci darp edildi. 7 gazeteciye ceza, 1 gazeteciye ise tazminat davası açıldı. 1 köşe yazısı ve 1 habere erişim yasağı getirildi. 4 gazete ve 1 TV kanalı cezaevlerinde sansüre uğradı. Sadece bu tablo bile, AKP’nin iktidardan gönderilmesi için yeterli bir sebeptir” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet BARIŞ AKADEMİSYENLERİ YARGILANIYOR 9 akademisyenin dosyası birleştirildi ZEHRA ÖZDİLEK “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzaladıkları için “Terör örgütü propagandası” ile suçlanan akademisyenlere yönelik davalar Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde devam etti. 9 akademisyenin dosyası birleştirildi. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün 3 akademisyenin ikinci, 7 akademisyenin ise üçüncü duruşması görüldü. Kemerburgaz Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. T.D.Y., savunmasını yazılı olarak verdi. Mahkeme başkanının sorusu üzerine, çalıştığı kuruma verdiği dilekçe ile imzasını ge ri çektiğini anlattı. Kemerburgaz Üniversitesi’nden E.A., “Barışın geleceğine inanararak imzaladım. Örgüt ile bağlantım yok. İmzayı şiddetsiz bir dünya için attım” dedi. Doktora öğrencisi Cihan Yapıştıran, “Metni imzaladığımda nasıl paylaşılacağını bilmiyordum. Çözüm süreci kapsamında Meclis’te muhataplarına iletileceğini biliyordum. İsmimin listede yer alıp almadığını metin gündem olunca bakıp öğrendim. Bildirinin basında yer alacağını bilmiyordum” diye konuştu. Savunması tamamlanmayan Seçil Ercan dışındaki tüm dosyalar, mahkeme bünyesindeki başka bir dava dosyası ile birleştirildi. Büyükada davası Kılıç’ın tahliye edilmemesi Türkiye’de yaşananların özeti Uluslararası Af Örgütü, Büyükada davasında yargılanan örgütün Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç’ın tahliye edilmemesine tepki gösterdi. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, önceki gün görülen duruşmada Kılıç’ın telefonunda ByLock olmadığına ilişkin raporun dava dosyasına girdiğini anımsatarak “Taner’in dosyasında ByLock mesajlaşma uygulaması bulunduğuna dair hiçbir delil sunulamaması, kendisine yönelik en te mel iddiayı çürütüyor. Bu sabah mahkemeye sunulan ikinci polis raporu da Taner’in telefonunda hiçbir şekilde ByLock olmadığını teyit ediyor. Bu rapor bulguları Taner’in derhal ve koşulsuz olarak serbest kalmasını sağlamalıydı. Taner’in durumu bugün Türkiye’de yaşananların bir özetidir: İnsan hakları savunucuları ya hapiste ya da sürekli tutuklanma korkusu altında yaşıyor. Haksız tutukluluklara karşı mücadelemize yorulmaksızın devam edeceğiz” dedi. l Haber Merkezi haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Bu nasıl adalet?’SURUÇ’TA 3 FERDİNİ YİTİREN ŞENYAŞAR AİLESİ GİZLENİYOR Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde 14 Haziran’da AKP milletvekili ve adayı İbrahim Halil Yıldız’ın es naf zayareti sırasında çıkan ve Esvet Şenyaşar, oğulla rı Adil ve Celal Şenyaşar ile AKP’li Yıldız’ın ağabeyi Mehmet Şah Yıldız’ın ya MAHMUT ORAL şamını yitirdiği olayların üzerin den bir hafta geçti. Olayda yarala nan Fadıl Şenyaşar tutuklanırken kardeşleri Mehmet ve Ferit Şenya şar tedavilerinin ardından gözal tına alındı ve ifadelerinin ardın dan serbest bırakıldı. Ailenin geri ye kalan bu iki çocuğu şimdi giz li bir adreste korunuyor. Ailenin di ğer fertleri de can güvenlikleri bu lunmadığı gerekçesiyle gizleniyor. İddiaya göre AKP’li Yıldız’ın yakın ları silahlandı ve Şenyaşar ailesi nin geri kalan bireylerini arıyor. Cumhuriyet’e konuşan anne Emine Şenyaşar, olay günü yaşananları ve hastanede eşinin linç edilişini göz yaşları ve ağıtlarla anlattı. ‘Mahşer günü gibiydi’ Eşi Esvet, oğulları Adil ve Celal’ı kaybeden, diğer oğlu Fadıl tutuklanan anne Emine Şenyaşar ile güvenlik gerekçesiyle gizli tutulan adreste görüşüyoruz. Kürtçe konuşan kederli anne, sürekli gözyaşlarına boğuluyor. Her gün olduğu gibi o sabah da eşini ve çocuklarını dükkâna uğurladığını anlatan Şenyaşar, “Böyle kara bir gün olacağını bilmiyordum ki. Bilsem gönderir miydim? O zalimler yavrularımı elimden aldılar. Evimin direğini yıktılar” diyor. Olayı kendisine gelininin haber verdiğini, duyar duymaz da dükkâna koştuğunu ifade eden anne Şenyaşar, “Yolda bir kadın önümü kesti. ‘Gitme seni de öldürecekler, çocuklarının hepsini öldürdüler’ dedi. Hastaneye yöneldim. Oraya vardığımda, bir duvarın dibinde ağıtlar yaktım. İnsanlar yanıma gelip, orada Yıldız ailesinden kişiler olduğunu, beni tanırlarsa beni de öldürecekleri ni söyleyip susturmaya çalışıyordu. Tam o sırada Esvet’in yaralı olarak hastaneye geldiğini gördüm. Tekrar dükkâna döndüğümde, mahşer günü gibiydi. Çocuklarım yerde yatıyordu. Onlara ulaşmak istiyordum ama polisler engel oluyordu. Cenazelerini alıp götürüyorlardı” diye konuştu. ‘Kim kaldıysa öldürün’ Emine Şenyaşar, hastanede yaşananları ve eşinin gözleri önünde linç edilişini şöyle anlattı: “Esvet bir perdenin arkasında yaralı olarak yatıyordu. 20’den fazla kişi ona yöneldi. Serum şişesini taktıkları çubuğu alıp vurmaya başladılar. Yerler, perde her yer kan olmuştu. Sürekli olarak “Seni geberteceğiz” diyerek vuruyorlardı. O sırada polisi gördüm. “Bakın onu öldürüyorlar” diye bağırdım. Polisler dışarı çıktı. Ortada hiç kimse yoktu. Ne doktor, ne görevli. Biri yangın tüpünü alıp Esvet’in kafasına vurdu. Kafası içe göçmüştü. Biri beni dışarı çıkardı. Yıldız ailesinden biri, toplanan akrabalarına “Gidin, bu aileden geride kim kaldıysa, hep Eşi ve iki çocuğunu kaybeden Emine Şenyaşar, gizlendiği evde Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. sini öldürün” diye emir veriyordu. İçeride Esvet’i öldürenler “Öldürdük, öldürdük” diye sevinç çığlıkları atıp alkışlıyordu. Suçlular kayıtlarda... Çocuklarının ve eşinin hiç kimseye zararı olmayan, kahveye bile gitmeyen mazbut insanlar olduğunu kaydeden Emine Şenyaşar, “Bu nasıl bir hükümet, bu nasıl hastane, bu nasıl kanun? Hiç mi kimse görmedi bu cinayetleri? Nerede bu kameralar? Polis oradaydı onlar görmedi mi? Beş çocuğumu birden benden alacaklardı. Bu vicdan mıdır? Birini yaralı olarak tutukladılar. Bu adalet mi? Onu tutukladınız, peki hastanede Esvet’i katleden canileri neden tutuklamıyorsunuz? Hastanenin kameralarını kim aldı oradan? Ben onların tutuklanmalarını istiyorum. Cinayeti ortaya çıkarsın bu hükümet. Dükkânın da kameralarına el koydular. Suçlular o kameraların kayıtlarında. Nerede bu hükümet? Vahşet bile böyle değil. Vahşiler bile böyle öldürmez” diye haykırdı. Tehdidi bırak katilleri bul İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Diyarbakır Barosu’nu hedef alan sözlerine tepkiler dinmiyor. İstanbul, Ankara, Bursa, Sakarya, Antalya, Adana, Van, Batman, Şanlıurfa ve Şırnak barolarının da bulunduğu 25 baronun başkanları ve yönetim kurulu üyeleri Diyarbakır Barosu’na destek verdi. 28 Kasım 2015’te öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi için Diyarbakır Adliyesi önünde düzenlenen haftalık açıklamaya baro başkanlarının yanı sıra Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi de katıldı. Diyarbakır Baro Başkanı Ahmet Özmen, kendileriyle dayanışma içinde bulunan barolara teşekkür ederek, “Diyarbakır Barosu her zaman hukukun üstünlüğü ve insan hakları için çalışmıştır. Elbette siyasi iktidar bunlardan rahatsız olabilir. Ama biz mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi. Antalya Baro Başkanı Polat Balkan,“Bizler, baskılarla, sözlü eylemlerle yılacak, sinecek insanlar değiliz. Diyarbakır Barosu yalnız değildir” dedi. Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kendini mahkeme yerine koyarak, hükümler verip sonuçlar ya ratmaya çalıştığı belirterek “Avukatların tarihte hiçbir muktedire baş eğdiği görülmemiştir, görülmeyecektir. Hiç kimse, hele de ülkenin İçişleri Bakanı, avukatları, baroları töhmet altında bırakamaz. Kimse İçişleri Bakanı’na bu yetkiyi vermemiştir” diye konuştu. İstanbul Barosu Yönetim Kurulu üyesi Necmi Şimşek, Suruç’taki olayın toplumun bilgisinden kaçırılmak istendiğini belirterek, “Diyarbakır Barosu özelinde ama genelde bütün baroları, avukatları hedef tahtasına koyan bu zihniyeti, bu açıklamaları şiddetle kınıyoruz” ifadelerini kullandı. Sakarya Baro Başkanı Zafer Kazan da sadece Diyarbakır Barosu’nun değil hukuk diyen tüm avukatların tehdit edildiğini belirterek “Diyarbakır Baro Başkanı veya mensupları veya herhangi birimizin başına bu hedef gösterme ve tehditler sonrası herhangi bir şey gelir ise, baş sorumlu Süleyman Soylu’dur. Süleyman Soylu bırak tehdidi. Bırak bizi hedef göstermeyi. Tahir Elçi cinayetinde bir tane şüpheli var mı, bize onu söyle” diye konuştu. l Yurt Haberleri içBinasroudçadnuSyouryulusu DdmfmmdlBkTbttiurikvlldaşiueüıeuieaaleeanurekvllenşkneerydm”s”d”lTramlfma,d,dmdridaieuvl,si“na“eauniniaeae.sTm.iaağçlln.miaSnlSculİiüdnbieıeny Ddslnoilo“çdrbmiaalıarsviSlHüikğilyiyğ”işyesarciuyoliazza,aubellylöainilyuauaes,yyli“kyekarirtzrİdtıHğolnHabtfhaahçkgulıtutielİirlanarhaaıleanaeıaierevlırhrrkkkkrraknsdlympiaterBeaiaılkmkackİereenarnkkpaeaaıına”DornkenCna,kri,t”tıse,gSodiddsHy,kmım“uyD2inSogdo“ryaasıaemaa1daeiaeo6eumaöiyfrnkrslTmkarutkhdtybt,llriunyuCui”ayi”kşeul2riafsl,uç.eö’raaltiKinsrv5kduel“ılurğ”eniDduS’hiuı7yçVaın,rrnİeimkçuauen,eçv“YmiadTDdntöslk2çyiratekauşiaunaauikt“m6su“yfrylBirbGüyeıeşçHııırt7bbnaneaiiuuylauDğr,pö,aredaaHışieçrsbkti2lirşrimbsauBkyaOkeuıaDoea7llakiısabmaaitnsşelkv1şydivudkurıkyteoedılyveiubacarilıdinaanllrbrrkaeesraasıaŞlnırdmuhlöeğbııınrbkkvbğıu2tşaeairdtıüeıeeaasSu8ıriküt’bashznü8ey”ua.e Demokrasi tam 25 yıl geri gitti 2.6 milyar kişi, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu demokraside geriye giden ülkelerde yaşıyor ABD’de akademik çalışmalar yayımlayan Democratization adlı bir dergide yayımlanan araştırmaya göre, dünya nüfusunun üçte biri demokrasinin gerilemekte olduğu ülkelerde yaşıyor. Araştırmada “2017 yılı itibarıyla dünyada çoğu insan demokrasiyle yönetilen ülkelerde yaşıyor. Ancak, 2.6 milyar kişiye ev sahipliği yapan 24 ülkede gerileme var” ifadesi bulunuyor. Türkiye, Hindistan, Brezilya, Polonya, Rusya ve Amerika Birleşik Devletleri demokrasi alanında gerilemenin yaşandığı ülkeler arasında sıralanıyor. Araştırmaya göre, otokratik yönetime doğru sürükleniş, özellikle yürütme üzerindeki kontrolün azaldığı Batı Avrupa, Doğu Avrupa ve ABD gibi demokratik bölgelerde görülüyor. Araştırmanın temelini, yaklaşık üç bin uzmanın bilgi sağladığı “Varieties of Democracy” adlı küresel çaptaki çalışmadan elde edilen veriler oluşturuyor. Araştırmada imzası bulunan isimler arasında yer alan Göteborg Üniversitesi’nden siyaset bilimci Anna Luhrmann, “Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü alanında büyük gerileme var. Bu eğilim, seçimlerin daha da anlamsız hale gelmesine neden oluyor” diyor. Tarihsel kıyaslamalara da yer verilen araş tırmaya göre, demokrasinin şu anki küresel çaptaki seviyesi, Sovyetler Birliği’nin yıkıldığı 1991 yılı sonrası ile aynı düzeyde. Araştırmada son altı yılda 25 yıl geriye gidildiği vurgulanıyor. Araştırmaya göre, bazı ülkelerde zenginlerin siyasi gücü de son yıllarda artış gösterdi. Dünya üzerinde iki milyar insanın, zengin elitlerin siyasi iktidarının son 10 yıl içerisinde daha da güçlendiği ülkelerde yaşadığına dikkat çekiliyor. Bu ülkeler arasında ABD de sıralanıyor. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle