19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 16 Haziran 2018 haber 6 TASARIM: SERPİL ÜNAY OHAL’in acı faturası CHP’nin hazırladığı rapora göre, OHAL sürecinde ekonomi çöktü, yurttaşlar fakirleşti ve borçlandı, hak ihlalleri ve muhalifler üzerindeki baskılar tavan yaptı CHP İşveren Sendikaları ve Odalardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Çetin Osman Bu Ülke cezaevine döndü n Esnaf battı, işsizlik fırladı: Kapanan şirket sayısı 2011’den bu yana en büyük yükselişi kaydederek dak, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 20 Temmuz’da “kısa süreliğine” ilan edildiği söylenilen OHAL’in sonuçlarını rakamlarla ortaya koyan “OHAL Faturası” başlıklı rapor hazırladı. Raporda OHAL’in Türkiye’ye ver Cezaevlerindeki hükümlü ve tutuklu sayısı 188 binden 230 bine çıktı. Hapisteki kişi sayısı yüzde 22.3 arttı. Tutuklu ve hükümlülerin nüfusa oranında Türkiye, Rusya’dan sonra ikinci oldu. 135 gazeteci tutuklandı. 2 bin 500 gazeteci işsiz kaldı. Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke arasında 157., tutuklu gazeteci sayısında da dünya birincisi oldu. Masumiyet karinesine aykırı olarak 5 bin 822 akademisyen, 33 bin 497 öğretmen görevden alındı. 114 bin 729 kişi kamudan ihraç edildi. 154 bin işçinin grev hakkı engellendi. Bu koşullar altında 2 bin 6 işçi yaşamını yitirdi. 2016’ya göre yüzde 33 arttı. 2016’da 9 bin 850, 2017’de 14 bin 701 şirket kapandı. Yalnızca 2018’in ilk üç ayında 29 bin 909 esnaf battı. Temmuz 2016’dan bu yana batan esnaf sayısı 176 bin 911’e çıktı. 6.1 milyon işsiz, 9.5 milyon sigortasız kişi bulunurken, 15 Temmuz’dan beri yapılan 260 terör İKLİM ÖNGEL diği zararlar A’dan Z’ye sıralanırken, hükümet yetkililerinin sık sık di le getirdiği “vatanda şa OHAL yok, OHAL’de kimseye zarar gelmedi” ifadelerinin gerçek dışılığı rakamlarla ortaya kondu. CHP’nin ra porundan OHAL öncesi ve sonrası kar şılaştırmaları olarak verilen rakamlar dan dikkat çekenler şöyle: n Türk parası pul oldu: Dolar 3.03 TL’den 4.60 TL’ye, Avro 3.33 TL’den 5.38 TL’ye yükselerek TL sırasıy la yüzde 34 ve yüzde 38 değer kay betti. Firmaların döviz açığı 207 mil yar dolardan 222.7 milyar dolara çıktı. OHAL ilanından bu yana reel sektörün döviz açığı yüzde 7.5 olurken, açığın TL karşılığı yüzde 63.3 arttı. n Cari açıkta yüzde 88.4 artış: Türkiye’nin dış borcu 423.1 milyar dolardan 453.2 milyar dolara ulaştı. Özel sektör dış borcu ise 297.2 milyar dolardan, 316.4 milyar dolara yükselerek, yüzde 6.4 arttı. Cari açık 29.4 milyar dolardan 55.4 milyar dolara çıktı. 12 aylık cari açık yüzde 88.4 artış gösterdi. Dış ticaret açığı 58.1 milyar dolardan 84.9 milyar dolara ulaştı. n Yabancı sermaye azaldı: 20 Temmuz öncesinde Türkiye’ye doğrudan giren yabancı sermaye toplam 13.7 milyar dolar iken, OHAL sonrasında 12 milyar dolara geriledi. 12 aylık karşılaştırmada Türkiye’ye giren yabancı sermaye miktarı yüzde 12.4 azaldı. n 5 ekmekten birini yuttu: Tüketi ci enflasyonu (TÜFE) yüzde 7.74 iken, yüzde 11.06 oldu. OHAL, milletin sofrasındaki her 5 ekmekten, iki yumurtadan, 4 zeytinden ve 3 bardak sütten birini yuttu. n Olağanüstü borçlanma: Milli gelir 862.7 milyar dolardan, 851.1 milyar dolara gerileyerek, 1 yılda 11.6 milyar dolar azaldı, kişi başına 286 dolar düştü. Hane halkının bankalara borcu 397.8 milyar dolardan 498.5 milyar dolarla yüzde 25.3 arttı. KOBİ’lerin bankalara kredi borcu 404.2 milyar dolardan 529.1 milyar dolara çıkarak, yüzde 30.9 arttı. eyleminde 619 asker ve sivil yaşamını yitirdi. Türkiye ekonomisi ve yönetimi tefecilere teslim edildi. Son 15 yılda Londra’daki bir avuç tefeciye 150 milyar dolar, yurtiçindeki tefecilere ise 675 milyar dolar faiz ödendi. n Kadınlara ölüm, çocuklara taciz: 22 aylık tahribatta 624 kadın cinayete kurban gitti. 387 çocuk istismara uğradı. Kadınların yüzde 27’si işsiz. Çalışmak zorunda bırakılan 2 milyon çocuğun yüzde 80’i ise sigortasız. n Denetimsiz 31 KHK: Anayasal denetime tabi olmayan 31 KHK yayımlandı. Hukukun üstünlüğü endeksinde 2015’te 80. sırada olan Türkiye, 113 ülke arasında 103.’lüğe geriledi. l ANKARA Muharrem İnce, İstanbul’daki büyük miting için taraftarlara çağrıda bulundu: Formanızı giyip kol kola gelin FARUK KIRTAY CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, 90. mitingi ni memleketi Yalova’da yaptı. İnce 23 Haziran’da yapılacak İstanbul’daki bü yük miting için taraftarlara çağırıda bulundu. İnce, “23’ündeki büyük İs tanbul buluşmasında ben 2 milyon ola cak demiştim, millet de 5 demişti. Ben atıyorsunuz dedim ama atmıyorlarmış İnce, bayrama memleketinde girdi. onu gördüm. Bütün Türkiye o gün, formalarını giysin. Büyük İstanbul mitin Babasının kabrinde dua eden İnce, annesinin ve aile büyüklerinin elini öptü. gine formalarınızı giyerek kol kola gel menizi istiyorum!” dedi. Cumhurbaş kanı Erdoğan’a göndermede bulunan İnce, “Siyaset uzun ince bir yolculuk. Bugün uzun kısmı bitti, ince tarafındayız şimdi” dedi. Cumhuriyet Meydanı’nda büyük ka ‘O plan bu defa labalığa seslenen İnce, Erdoğan’ın “Yalova’ya bir hizmet kazandırdı mı. Tuğla üstüne tuğla koydu mu” sözleri sökmeyecek!’ ne atıfta bulunarak “ Ey çakma kabadayı Erdoğan, 16 yıl muhalefet milletvekiliydim. Hiçbir şey yapmadıysam senin karşına çıkmış ve oradan seni indirecek biri olarak Yalova’ya ve Türkiye’ye hizmet ediyorum. Türkiye’ye bundan daha güzel bir hizmet mi olur?” ‘Çakma kabadayı’ Erdoğan’ın önceki günkü Yalova mitinginde halka seslenirken yalan söylediğini ve halkı aldattığını belirten İnce, “Yav bu kadar da olmaz kardeşim. 1985’te yapılan Yalova Gökçe Barajına bile sahip çıktı. DYP kurucusu Cevdet Aydın’ın yaptığı Yalova Yat Limanı’na sahip çıktı. Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan’ın 2000’de yaptırdığı eserlere bile sahip çıktı. ‘Ben yaptım’ diyor” dedi. Diğer adayları da ziyaret ettiğini hatırlatan İnce, “Çakma kabadayı her yere gidiyor çamur atıyor. Demirtaş’ı ziyaretimi anlatıyor. Erdoğan 2 dakika akıllı ol. Senden izin mi alacağım ziyaret etmek için? Ben sana bile katlandım, seni bile ziyaret ettim.” ‘Böyle de kalabalık olmaz ki..’ İnce’nin memleketinde düzenlediği mitinge Yalovalılar yoğun ilgi gösterdi. Cumhuriyet Meydanı, 1 saat öncesinden tamamen doldu. Erdoğan’ın bir gün önce düzenlediği mitinge gönderme yapan İnce, “Ama bu kadar da yapılmaz ki, bu kadar da kalabalık olmaz ki. Dün bu meydanda birileri vardı. İstanbul’dan 200 otobüs getirdi. Bugün de onun tam iki katı. Bu kadar da yapmayın. Burada tek bir taşımalı izleyici olmamasına karşın miting alanını dolduran Yalovalılara teşekkür ediyorum” dedi. “1071 Malazgirt Zaferi’nden beri bu topraklar böyle yalancı görmedi” diyen İnce, “MİT’e sormuş, Diyarbakır’da alanda HDP’liler varmış. Alanda AKP’li kardeşlerim de vardı. MİT’in adını değiştireceğiz. Ne diyeceğiz; Muharrem’i İzleme Teşkilatı” ifadesini kullandı. Erdoğan’ın Yalova’da kendisine seslenecekken “Bay Muharrem” yerine “Bay Erdoğan” dediğini anımsatan İnce, “Zor tabii, ince hastalık böyle bir şey. 24 Haziran’da millet sana ‘Bay bay Erdoğan’ diyecek. Bak Erdoğan, Demirel’in yaptığı köprü bayramda ücretsiz de seninki niye parayla? Niye soyuyorsun milleti Erdo ğan? Senin kafan basmaz diyor, senin ki basıyordu da ilkokul mezunu FETÖ kandırdı seni” dedi. ‘Bedelli bir şartla çıkacak’ Bedelli askerlik konusuna sıcak bakmadığını ifade eden İnce şöyle dedi: “Ama toplumun da bir gerçeği. Bir defaya mahsus olmak üzere bedelli askerliği bir şartla çıkaracağız. Toplanan parayı üçe böleceğiz. Üçte birini er olarak askere gidenlere vereceğiz. Üçte birini şehit ve gazi yakınlarına, üçte birini savunma sanayiine vereceğiz. Teklifim bu. Bedelli askerliği ancak böyle kabul ederim.” l YALOVA Muharrem İnce, memleketi Yalova’nın Elmalık köyündeki evinin bahçesinde, yabancı basın mensuplarının sorularını yanıtladı. “Erdoğan’a mesajınız nedir” sorusu yöneltilen İnce, “Rahat olsun. Hiç moralini bozmasın. Benim Cumhurbaşkanlığımda Erdoğan da rahat edecek” dedi. “Yoğun mitingler için gerekli enerjiyi nereden alıyorsunuz” sorusuna İnce, “Enerjinin kaynağı millet. Yani milletin teveccühü beni motive ediyor. Olağanüstü bir şey var. Türbeye döndü evin bahçesi” yanıtını verdi. “Büyük İstanbul mitingi için öngörünüz nedir” sorusuna ise “2 milyonu da geçeceğiz. Yani Cumhuriyet tarihinin en büyük mitingi olacak” dedi. İnce, HDP’nin baraj altında bırakılmasıyla ilgili Erdoğan’ın konuşması ve seçim güvenliğiyle ilgili soruya da şöyle yanıt verdi: “Türkiye adına üzüldüm. Türkiye’yi kimler yönetiyor? Demokrasiden nasibini almamış bir insan. Şimdi medet umuyor bunlardan. Çünkü demokrasiyi içselleştirmemiş, buna inanmıyor. İnanmadığı için birtakım partileri baraj altında bırakmayla, ali cengiz oyunlarıyla başarılı olabileceğini düşünüyor ama bu sefer sökmeyecek.” l DHA ALTIOK’un izlenimi: Yurttaş ittifakı ‘Savaş değil seçim’kurulmuşbile! HAKAN DİRİK Doğu ve Güneydoğu illerinin yanı sıra Avrupa kentlerinde seçim çalışmaları gerçekleştiren CHP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok, İzmir Büro’da izlenimlerini paylaştı. Bu seçime özgü farklı bir ruh oluştuğunu vurgulayan Altıok şunları söyledi: “Şimdi özel olarak adayımız Muharrem İnce’ye dönük bir coşku var. Her yerde umut olmuş durumda. İsyan ve talebin karşılığının Muharrem İnce olduğu yönünde bir kanaat oluştuğu görülüyor. İnsanlar, İnce’de ortaklaşıyor. Güneydoğu gibi CHP’nin olmadığı bir bölgede bile büyük bir güven duyuyor seçmen, samimi buluyor.” Altıok, “Erdoğan, o kadar fazla insanı mağdur etti ki ortaklaşmayı kendisi yarattı” dedi. l İZMİR Cumhurbaşkanı adayı Akşener, ‘Alçakları yeneceğiz’ diyen Başbakan’ı uyardı: Ayıptır be! Savaşa değil seçime gidiyoruz OZAN ÇEPNİ İYİ Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, Türkiye’deki kutuplaşmaya karşı “bir hayalim var” diyerek anlattığı Bayram Sofrası’nı Bitlis’in Ahlat ilçesinde kurdu. Bayram namazının ardından çocuğu, gelini ve dünürlerinin de geldiği Ahlat’ta ailesi ile bayramlaşan Akşener, ardından da Van Gölü kıyısında kurulan sofrada partililerle bir araya geldi. Yaklaşık 500 kişinin katıldığı kahvaltının ardından partililerle bayramlaşan Akşener’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: n Umut için yürüyorum: Benim bir hayalim var, o hayal için bir umu dum var; o umut için yol yürüyorum. Bir tanesi Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlardan çıkıp huzur, refah içinde kalkındığı, gençlerin, kadınların umut dolu olduğu, kalkınmakta, büyümekte olan bir Türkiye hayalim var. Diğeri ise bugün yaptığımız gibi pek çok yerden misafirlerimiz var. Kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla Edirneli damatla, Diyarbakırlı gelinle kulağı küpeli kuzenle, başı örtülü yeğenle aynı sofrada, kadınların hazırladığı o sofrada elinizi uzattığı zaman herkesin yiyeceklere aynı anda ulaşabildiği bayram sofrasını Türkiye’de hayata geçirmek. n Ahlatlı hissediyorum: İYİ Parti’yi kurmak için arkadaşlarımla yola çıktığımda ilk Bitlis’e gelmiştim. Referan dum döneminde de gelmiştim. Ahlat’ta bir evim olmasını istediğimi söyledim. Sözümü yerine getirdim. Şimdi Ahlat’ta kiralık da olsa bir evimiz var. Kendimi Ahlatlı hissediyorum. n Savaşa gider gibi: İktidar partisi yöneticilerinin bizim gibilere yaptığı konuşmalar neticesinde sanki seçime değil de savaşa gidiyormuşuz gibi oldu. Başbakan Cumhur İttifakı’na oy verenlerin, bizi hedef alarak, alçakları yeneceğini söylüyor. Günahtır be günah. Alt tarafı bir seçim ve sonuçta milletimiz oy kullanacak, birimizi seçecek, seçtiği kişiye başarı dileyeceğiz. Bu ayrıştırıcı, kötüleyici, küfür eden dilin Türkiye’yi terk etmesi gerekiyor. l BİTLİS / AHLATMUŞ Bizim 68’imiz Üniversiteli gençliğimi 60’lı yılların ilk yarısında yaşamış olduğum için mutluyum. Hem bizim ülkemiz hem denebilir ki bütün dünya bakımından bu olağanüstü altmışlı yılların ikinci yarısında ise artık üniversiteli değildim. Fakat o yıllarda da genellikle bulunduğum Ankara’da yine aynı devrimci coşkunun, çalkantıların tam ortasındaydım ve 68’deki patlamanın hem tanığı hem de katılımcılarından biriydim. İçinde bulunduğumuz 2018, 68’in 50. yıldönümüdür. Aradan geçen yarım yüzyılda bizde de dünyada da çok şey değişti. 1977 tarihli bir şiirimde şu dizeler vardır: Kimimiz toprak oldu çoktan Kimimiz yenik düştü kavgada Kimimiz bir hayat kuramadık Güneşli yirmilerden geçtik Acılı otuzlara vardık Hangi otuzlar! 68’i yaşayanlardan hayatta kalanlarımız yetmişli yaşlarımızdayız şimdi… Kuşakdaşlarımızdan dövüşerek ölenler, Türkiye 68’in önderleri, Nâzım’ın ölümsüz dizesiyle “güneşe gömüldüler”… Matem tutmuyoruz, fakat anıları dimdik ayakta. Benzer ya da farklı kişisel nedenlerle kavgada yenik düşenlere söyleyecek sözüm olamaz… Fakat yenilgiyi ihanete dönüştürenler bu kez 2012 tarihli bir şiirimde, “Ne Çok Hain”de yerlerini aldılar… Sizinle galiba arkadaş filandık Işıklı günlerinde gençliğimizin Hayalleriyle kanatlanırdık Gelecek, güzel Türkiye’nin Fakat nasıl da değiştiniz birden Arınıp bütün o düşlerden Buzlu sularında bencilliğin Ne çok hain… Şimdilerde, 1968’in 50. yıldönümünde, benim kuşağımdan ve sonraki kuşaklardan arkadaşlar çeşitli platformlarda 68’i konuşuyoruz. Gerçekten de, neydi 68? O günkü anlamı ve elli yıl sonrasında bugünkü anlamı nedir? HHH En başta söyledim. Ben kendimi 68’i de kapsayan 1960 yıllar devrimci gençliğinin bir üyesi sayıyorum… Bizler, üniversiteli olma çağı benim gibi 1960’ta başlamış olanlar, 60’lı yılların tam ortasında bir yerdeyiz… Turan Emeksiz’lerle Deniz’ler arasında … Bununla asıl söylemek istediğim, Türkiye 68’inin Fransız, Alman vb. üniversiteli gençlik hareketleriyle olduğundan çok daha fazla ve esas olarak, kendi ülkemizde Nisan 1960’taki üniversite direnişi sırasında polis kurşunuyla yaşamını yitiren Turan Emeksiz’in adıyla özdeşleşmiş gençlik başkaldırısıyla ve ardından da Türkiye İşçi Partisi içinde yükselen sosyalist gençlik hareketiyle ilişkili olduğudur. Bütün dünya gençliğiyle birlikte bizler de Küba Devrimi’nin, Vietnam’da Amerikan emperyalizminin bozgununun ve sosyalizmin uzaya çıkışının coşkusunu yaşadık… Fakat bizler aynı zamanda, kendi ülkemizde tek adam diktatörlüğüne dönüşmekte olan bir siyasal yönetimin yıkılışının, yeni ve özgürlükçü bir anayasanın yürürlüğe girişinin ve ilk kez sosyalist bir siyasal partinin yasal olarak örgütlenebilmesinin de tanıkları olduk. Bütün bunlar zaten başlı başına bir devrimdi ve Türkiye 1968’i için gereken toplumsal, ideolojik, psikolojik zemin böylece hazırlanmıştı. HHH Bugün üzerinden yarım yüzyıl geçmiş Türkiye ve dünya 1968’ini tartışıp irdelerken bizimki bakımından öncelikle yapılması gereken, onun kendine özgülüğünü görüp vurgulamaktır. Yanı sıra, yurtlarının ve dünyanın esenliği; özgürlük, barış ve eşitlik için yaşamın feda edilebileceğini kendi yaşamları ve ölümleriyle kanıtlayan Türkiye 1968’inin devrimci önderlerinin anısını diri tutmaktır. Türkiye’yi bir uçtan bir uca saran Gezi ateşi de, yeni bir hareket olduğu kadar, hiçbir zaman sönmemiş ve sönmeyecek 68 ruhunun, ülkemiz gençliğini bütün dünya gençliğine örnek oluşturan bir devrimci yükselişte bir araya getirmiş olmasıdır. Ahmet Piriştina unutulmadı Görevi başındayken kalp krizi sonucu yaşamını yitiren İzmir’in unutulmaz Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, 14. ölüm yıldönümünde mezarı başında anıldı. Aşağı Narlıdere Mezarlığı’nda düzenlenen anma törenine Piriştina ailesi ve sevenlerinin yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu da katıldı. Kocaoğlu, Piriştina’nın eşi Mine Piriştina, kızı Zeynep Piriştina Subaşı, oğlu Buca Belediye Başkanı Levent Piriştina’ya taziyelerini sundu. Onu ve hizmetlerini asla unutmayacaklarını söyledi. Törende, başkan Piriştina’nın torunları’nın dedelerine yazdığı bir mektup okundu. l İZMİR C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle