18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 22 Mayıs 2018 EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Safına katılacağım, haberin olsun! Sevgili Celalettin kardeşim, Ne kadar geç kaldım kim, diye sormuştu biri… Aslında dünya ile, Türki ye ile birlikte hepimizi de barışın gerçek âkili olduğunu herkesden daha iyi biliyorlar. Hiç işlerine gelir mi dışarda olup da tekerlerine ço sana yazmakta. Nedeni mi? ğiştiren, bizi birbirimize yak Sen, sizler; yaşamdan, sevdik laştıran zamanın akışıydı. lerinizden, yoldaşlarınızdan, iyi Namlunun ucundaki Latin insanların dünyasından hun Amerika devrimlerinin, Viet harca, hukuksuzca, namus nam’ların, Filistin Kurtuluş suzca koparılıp içeri tıkılmışken Hareketi’nin heyecan, adan böyle elim böğrümde çaresiz mışlık ve kahramanlıkla dolu kalmanın, üç beş satır çırpıştı anıları yavaş yavaş uzakla rıp yasak savar gibi yapmanın şırken çözüm bekleyen ye utancı yüzünden belki… Önceki yaz, 78’liler Vakfı’nda Celalettin Can ni sorunlar, yeni mücadele alanları çıkıyordu karşımı İhsan Eliaçık’ın, Alper Taş’ın, başka ar za. Reddiyeci olmadan devrimci kala kadaşların katıldığı bir konuşma tartış bilmek, ezberlere takılmadan değişimi ma toplantısı düzenlemiştin de beni de gerçekleştirmek, bir mücadele biçimin çağırmıştın, hatırlıyor musun? Toplan den zamanın gereklerine uygun baş tı başlamadan önce çaylarımızı yudum ka bir mücadele biçimine geçebilmek; larken, diğer arkadaşları güldüren bir en önemlisi de önceliklerin doğru belir konuşma geçmişti aramızda. “Eskiden, lenmesi. Hani “somut durumun somut ‘bırak Oya Baydar’ı, revizyonistin, pa tahlili” derdik ya… İşte senin bunu ba sifistin teki’, derdik; şimdi konuşmaya şardığını düşünüyorum. gelmen için peşinden koşuyoruz” de Kırk yıl önce, memleketinin dağla o kadar umutlu ve devrimciydin. “Kabul ettiğinde” diyorum, çünkü sınıfsalideolojik açıdan güvenmediğin bir iktidarın kuşkulu projesinde yer almak, sözde devrimci kimilerinin yıpratmalarına muhatap olmak senin açından fedakârlıktı. Kürt, Türk, bütün halkların eşit haklı yurttaşlar olarak barış içinde yaşadıkları, özgürlükçü, demokratik bir Türkiye’ydi hayalin ve umudun; bu fedakârlığa değerdi. Celalettin neden içerde, neden tutuklu, diye soruyoruz sık sık kendimize; sorunun cevabı çok açık: Barış, çözüm, hak, adalet, özgürlük gibi kavramlara düşman bir iktidar, tam da şu çok kritik mak sokman. Yirmilerinde 19.5 yıl hapis yatıp, tüm gençliğini dört duvar arasında geçirip, 1999 sonunda tahliye olur olmaz, ne yılgınlık ne umutsuzluk ne de intikam duygusu beslemeden aynı heyecan ve örgütçülük becerisiyle (78’liler Vakfı) yaşama ve mücadeleye sarılan sen, bomboş ve hukukun yüz karası bir iddianameyle içerde tutulduğun Silivri vartasını da tez atlatırsın, bundan kuşkum yok. Seni, Osman’ı (Kavala), diğerlerini düşündükçe; ülkenin en iyi, en değerli insanlarını ki zaman zaman ben de, bizler de yeterince kıymetini bilmedik onların halkların bağrından koparıp alan, bizi onlardan yoksun bırakan kötücül şer düzenine öfkem, isyanım artıyor. Bu gidişle, 80’ime yaklaşırken pa miştin de, “ O zamanlar ben de, ‘bırak, rında, ovalarında mücadele ederken seçim döneminde seni içeri atmayıp da sifist, revizyonist olmaktan kurtulup sa devrim namlunun ucundadır diyen şu ne kadar umutlu ve devrimciysen, ba ne yapsın! Çözüm sürecinde, senin gi fına katılacağım, haberin olsun! silahlı külahlı goşistleri’ derdim, ödeş rış için, Kürt sorununun çözümü için bilere muhtaçken seni “âkil” ilan eden Bütün dostlardan selamlarla, sev tik” diye cevap vermiştim. Değişen “akil insan” olmayı kabul ettiğinde de ler, senin göstermelik, mostralık değil gilerle, umutla. AYM ‘kulak’ çekti Tüm ilçenin telefon kayıtları incelendi ve iki kişiye hapis cezası verildi. Anayasa Mahkemesi “hukuka aykırı delil kullanılamaz” diyerek yeniden yargılama kararı aldı Anayasa Mahkemesi, hırsızlık olayı sonrası savcılığın “ilçede bulunan baz istasyonla Çerkes Soykırımı rından yapılan bütün arama ve aranma” kayıtlarını GSM operatörlerin den alarak “delil” yapması ve bu kayıtlar üze 154. yılında anıldı rinden iki kişiye 5 yıl 10 ay hapis cezası ve rilmesini hukuka aykırı delil olduğuna hükmet ALİCAN ti ve davada yeniden ULUDAĞ yargılama kararı verdi. Iğdır’ın Tuzluca il çesinde bulunan bir kuyumcuda 10 Ocak 2016’da 8 bin 400 TL değerin deki ziynet eşyası çalındı. Tuzluca Cumhuriyet Başsavcılığı, bir gün ön ce ve olay günü ilçede yapılan arama ve aranma kayıtlarını GSM operatörlerinden isteyip inceledi. Birbirleri KURTULUŞ ARI ni sıkça arayan iki kişiyi tespit eden savcılık, şüpheliler A.K. ve E.K’nin geriye dönük üç aylık iletişim kayıtlarını da aldı. Şüphelilerden birinin daha önce başka bir kuyumcuda hırsızlık yaptığı iddiasıyla yargılandığını, ikinci sanığın kuyumculuk işiyle uğraştığını tespit eden savcılık, hazırladığı iddianamede tek delil olarak iki şüphelinin olayın yaşandığı gece sık aralıklarla görüşmesini gösterdi. Çerkes Dernekleri Federasyonu’na bağlı bir grup, 21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü ve Soykırımı’nın 154. yıldönümünü protesto etmek için dün akşam saatlerinde Galatasaray Meydanı’nın önünde toplandı. Rusya Konsolosluğu önüne çelenk koymak ve basın açıklaması yapmak için Çerkes bayrağı ve ellerindeki dövizlerle yürüyüşe geçen gruba polisin engel olması üzerine, toplananlar konsolosluğa 100 metre kala ‘Soykırım İnsanlık Suçudur’ yazılı siyah çelengi barikatların önüne bırakarak eylemi sona erdirdiler. Yalova’da anıt açıldı Yalova Çerkes Birliği ve Yalova Belediyesi tarafından yaptırılan “1864 Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Anıtı” önceki gece düzenlenen törenle açıldı. Törene, Yalova Belediye Başkanı CHP’li Vefa Salman, AKP Yalova Milletvekili Fikri Demirel, Yalova Çerkes Birliği Başkanı İsmail Çınar, Çerkes Federasyonu tem silcileri ve üyeleri katıldı. Yalova Çerkes Birliği Başkanı İsmail Çınar, “İçimizi her yıl yeniden kanatan, acılarımızı tazeleyen Çerkes Soykırım ve Sürgünü’nün 154. yılında bir aradayız. Başta Belediye Başkanımız Vefa Salman’a ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz” dedi. Yalova Belediye Başkanı Salman ise “Çerkes halkını anmak için yapmış olduğumuz anıtın açılışını gerçekleştirmekten mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. l FARUK KIRTAY/YALOVA Ardından Tuzluca Asliye Mahkemesi ise iki sanığa hırsızlık dahil, üç suçtan 5 yıl 10 ay hapis cezası verdi. AYM ihlal dedi Sen misin tepki veren Kararın Yargıtay tarafından onan masının ardından iki sanık AYM’ye başvurdu. AYM, başvurucuların ha Referandum protestocusu hekim işine döndü ancak soruşturma tacizi bitmiyor berleşme hürriyeti ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki hakkaniyete uygun yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar vererek, kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Tuzluca’daki mahkemeye gönderilmesine hükmetti. Karar cezayı onayan Yargıtay 13. Ceza Dairesi’ne de “bilgi olarak” gönderildi. Dinleme olmaz Kararın gerekçesinde, Ceza Muhakemesi Yasası’nın 135. maddesinde iletişimin denetlenmesi yapılabilecek katalog suçlar arasında hırsızlığın yer almadığına dikkat çekildi. Kanuni dayanağı bulunmaksı ZEHRA ÖZDİLEK Referandum sonuçlarını protesto ederek İstanbul’dan Ankara’daki YSK merkezine yürüdükten sonra hakkında idari soruşturma açılan 25 yıllık hekim Hülya Şen, Zonguldak Alaplı Toplum Sağlığı Merkezi’ndeki görevine iade edildi. Göreve iade yazısında hakkında kınama ceza verildiği belirtilen Şen, ‘yazılı tebligat’ istedi. ‘Bekle’ denilen Şen, “Bekledim bekledim, kınama cezasını veremediler. Sonra yeniden savunma istediler. Nedenini sorunca da ‘Bu son savunma’ yanıtını aldım. Benim yargılamak için yeni yollar deniyorlar” diye konuştu.  Hülya Şen, “Kınama diyorlar ama elimde belge yok. En son yine Zonguldak Alaplı Toplum Sağlığı Merkezi’nden telefon açtılar. ‘Doktor hanım savunma yazmayacaksınız. Sizin son savunmanızı bakanlık Hülya Şen alacak’ diye. Beni zaten Bakanlık müfettişi sorgulamıştı. 3 ayrı yer şimdiye kadar ifademi almaya çalışmıştı” dedi. Şen, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü’nün valiliğe bir yazı yazarak hakkında kınama cezasının verilmesini talep ettiğini öğrendiğini belirterek, “Kınama cezasının bana hangi makam tarafından, hangi maddeye istinaden verildiğini sordum. Cevap alamadım. Devlet artık böyle bir şey. Neyse önemli olan görevime geri dönmüş olmam.” Zonguldak Alaplı Toplum Sağlığı Merkezi’ne eposta ile durumu bildiren Şen, “08.05.2018 tarihinde kapalı zarf içinde aldığım 903.08.0244 sayılı yazınız ile 16.4.2018 tarihli referandum sonuçları sebebiyle hakkımda savunma istemini belirten yazınızdan sonra, beni telefonla arayarak savunma vermeme gerek olmadığı son savunmanın Sağlık Bakanlığı’nca alınacağı tarafıma bildirildi. Ancak yazılı bir savunma talebine sözlü bir uyarınız ile cevap vermemek bende tereddüt oluşturdu. Çünkü bana tebliğ edilen yazınızda, yazılı savunma vermez isem savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağım bildirilmiştir. Bu yüzden mail ile cevap verme ihtiyacı duydum. Aynı itham ile 3. kez istenen savunma talebine cevaben ekleyeceğim yeni bir husus yoktur” dedi. lİSTANBUL zın başvurucuların haberleşme hürriyetlerine müdahale edilmesinin anayasaya aykırı olduğu vurgulanır Mustafa ekmekçi’Yİ ÖZLEMLE ANDIK ken müdahalenin kanunilik şartını sağlamadığı ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği ifade edildi. Kullanılamaz AYM, adil yargılanma hakkı ihlalinin gerekçesinde ise hukuka aykırı delil vurgusu yaptı. Kararda, “Somut olayda kanuni bir temeli olmaksızın telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi tedbiri sonucunda elde edilen ve Yargıtay kararlarıyla hukuka aykırı olduğu tespit edilen delillerin mahkumiyette belirleyici delil olarak kullanılmasının bir bütün olarak yargılamanın hakkaniyetini zedelediği görülmektedir. Söz konusu ‘hukuka aykırılığın’ yargılamanın bütünü yönünden adil yargılanma hakkını ihlal eder nitelikte olduğu kanaatine varılmıştır” denildi. l ANKARA Cumhuriyet’in unutulmaz yazarlarından Mustafa Ekmekçi, ölümünün 21. yılında Cebeci Asri Mezarlığı’ndaki gömütü başında anıldı. Yazılarında hep halktan ve ezilenden yana olan Ekmekçi’nin sevenleri, aile dostları ve gazeteci arkadaşları usta gazeteciyle olan anılarını aktardı. Ekmekçi’nin hayat arkadaşı Aldoğan Ekmekçi, “Halk içinden gelmiş ve gene halka hizmet eden gerçek bir halk insanıydı. Bu bakımdan onun yokluğunu çok hissediyoruz. Ama zaman zaman da bu dönemi yaşamadığı için çok mutluyum. Bu dönemi nerede geçirirdi bilmiyorum. Haksız yere tutuklanan Cumhuriyetçiler gibi hapiste mi geçirirdi, kahrından yok mu olurdu bilemiyorum. Türkiye hiçbir dönemde bu kadar tutarsız bir ortamda kalmadı” dedi. Küçük kızı Özlem Sayar babasının “Gün Ola Harman Ola” kitabının önsözünü okudu. 1976’dan bu yana değişen pek bir şeyin olmadığını belirten Sayar, yapılmış uyarıların doğru çıkması övünülecek bir şey değil daha çok kaygı duyulacak bir şey olmalı” dedi. Gazetemiz yazarı Işık Kansu, “Dostluğu, paylaşımcılığı, emekten yana olmayı ben Ekmekçi’den öğrendim ” diye konuştu. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Can Güleryüzlü bir dönem başkanlık da yapan Mustafa Ekmekçi’yi kılavuz aldıklarını söyledi. Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği Ankara Şubesi, İsmail Hakkı Tonguç Belgeliği Vakfı, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakıf temsilcileri de anmaya katılanlar ve konuşma yapanlar arasındaydı. l ANKARA / Cumhuriyet haber 9 Üfürükçü hoca analizleriyle ekonomiyi yönetmek A KP Genel Başkanı’nın baskın erken seçim kararı almasındaki yegâne etkenin müttefiki MHP liderinin bu öneriyi ortaya atması olmadığı herkesin malumu. Mart 2019’da yapılacak yerel seçimlerden önce başkanlık ve genel seçimler ikilisini yapma ihtiyacının arkasında, iktisadi durumun 2019’da daha da kötü olacağı öngörüsü yatıyordu. Baskın seçimle Erdoğan bir taşla iki kuş vurmayı hedefledi: İYİ Parti’nin seçime katılmasını engellemek ve 2017’nin istisnai yüksek büyüme hızının serpintileri buharlaşmadan yararlanmak. Birinci hedef tutmadı. Tersine muhalefette can havliyle yeni bir merkez sağ ittifak oluşmasını tetikledi. HDP barajı geçerse, AKP’nin Meclis’te çoğunluğu kaybetmesi yüksek ihtimal olmaya başladı. Keza Erdoğan’ın seçimi kaybetmesi de artık mümkün. Seçimleri iktisadi sorunlar çok daha büyümeden yapma hedefi de tekliyor. Birincil sorumlusu AKP’li cumhurbaşkanının kendisi. Birkaç yıldan beri gözlemlenen bir olgu çok daha açık biçimde kendini gösteriyor: Türkiye’de iktisadi belirsizliğin ve güven kaybının uzak ara birinci etmeni, Tayyip Erdoğan’ın kendisidir. Ne idüğü belirsiz bir iktisat politikasını sağı solu devirerek yönlendirmeye çalışan Erdoğan ve iktisat danışmanları, bugün Türkiye ekonomisinin temel verilerini çok yansıtmayan büyük bir bunalım sarmalına doğru hızla sürüklenmemizin neredeyse yegâne sorumlularıdır. Tayyip Erdoğan’ın yurtdışında iş çevreleriyle yaptığı konuşmanın, yayımlanan söyleşisinin Türk parasına olan kırılgan güveni un ufak edişi bunun en yakın somut örneğidir. Bu sorumluluk seviyesinde bu kadar açık bir hatanın ancak kasıtlı biçimde, başka bir amaç için yapılabileceği fikri akla ister istemez geliyor. Cumhurbaşkanı Türk parasına baş döndürücü biçimde değer kaybettiren iktisadi bilgilerini bir art niyete dayanarak mı pervasızca sergilemiş, para politikasını kendisinin yönlendirdiğini ve daha fazla yönlendireceğini ilan etmiştir? Yaratılan türbülansta amaç seçim sonrası iktidar değişirse, iş çok daha kötü olur korkusu salmak mıdır? Dış güçlerle içerdeki “münafıklar” el ele “milli ve yerli” iktidarı yıpratma siyaseti yürütüyorlar iddiasına malzeme üretmek midir? Galiba gerçek daha basit. Erdoğan ve etrafındaki iktisat danışmanları aşırı piyasacı (neoliberal) açık ekonomi sistemi ile yerli ve milli etiketli, güdümlü bir yarıkapalı ekonomi sistemini, “ben yaptım oldu” anlayışı içinde harmanlamaya çalışan bir kafa karışıklığı içinde, Türkiye ekonomisini serseme çevirmekle meşguller. Bugün Türkiye ekonomisi dış borç stokunun ve cari açığın milli gelire oranları, işsizlik gibi göstergeler açısından 20012002 dönemine benziyor. Kamu bütçe açığı, enflasyon, kişi başına gelir gibi veriler ise o döneme kıyasla çok daha iyi durumda. Buna karşılık iç borç stokunun milli gelire oranı 2017’de 2002’ye göre beş puan daha yüksek. Özel sektörün döviz borcu on beş yıl öncesine göre çok yüksek. İç tasarruf oranı (eski hesaplama ile karşılaştırınca) on beş yıl sonra gene yüzde 15 civarında. Dış finansmana bağımlılık aynı şiddette. Kamu bankalarının sırtına yeniden görev zararları yüklenip para musluğu gevşetiliyor. AKP’nin iktidarda kaldığı 187 ayda ihale kanununu 186 kez değiştirmesinin en anlamlı gösterge olduğu bir yandaş rantı ekonomisi, seçim öncesi telaşı içinde zirve yapıyor. Gene de bu tablo, iktidarın keyfi otoriter yönetiminin yarattığı yakın gelecekle ilgili büyük belirsizlik ve güven yitimi ortadan kalkınca, ekonominin toparlanması için kullanılabilecek marjların her şeye rağmen halen var olduğunu da gösteriyor. İktidarın “biz gidersek kaos olur, enkazın altında kalırsınız” korkusunu giderecek, topluma güven verecek bir orta vadeli istikrar perspektifini muhalefet, kalan kısa zamanda öne çıkarabilir. Türkiye ekonomisinde bugün en büyük kırılganlık nedeninin, yapısal zaaflardan önce, iktidardaki kerameti kendinden menkul Üfürükçü Hoca analizlerinin yön verdiği haldeki iktisat yönetimi olduğunu sükunetle anlatarak işe başlanabilir. Polisten gazeteci İrem Afşin’e tehdit Gazeteci İrem Afşin, puşi taktığı için metro çıkışında GBT yapan polis memurlarının kendisine “kıyafetin sakıncalı” dediğini, ardından da “Dikkat et, kuytu bir yerde kesmesinler” diye tehdit ettiğini duyurdu. Gazetemize konuşan Afşin, “Biz gazeteci olduğumuz için kanun falan biliyoruz ama bunu sıradan vatandaşa da yapıyorlar. Birisi buna cevap vermeye kalksa götürüyorlar insanları. OHAL normal vatandaşın hayatını etkilemiyor deniliyor ama öyle değil. İstanbul’da günde iki, üç kere GBT’ye tabi tutulmak rahatsızlık verici bir şey. Bunu bir de tipe bakarak yapıyorlar” dedi. lİSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle