23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 20 Mayıs 2018 12 Acının adı: Filistin İsrail hep olduğu gibi Gazze’yi bombalıyor, sıkışmış küçük bir bölgede gene en çok çocuklar ölüyor. Dünyanın her yerinden protesto sesleri yükseliyor ama İslam dünyası gene sessiz. Gene suskun! Bu Filistin’in kaderi gibi, o coğrafyada doğmak ve yaşamak zor. Bu coğrafyada kaderi değiştirmek zor. Yıllar önce bu kaderi özellikle çocuklar için değiştirmeye çalışan bir kadının yaptıklarını anlatan muhteşem bir film izlemiştim. Aklımda hep o film var. Filmin adı “Arna’nın Çocukları”ydı. Arna çılgın, anarşist, mücadeleci, inatçı, neşeli, enerjisiyle gencinden yaşlısına herkesi ele geçiren, herkese umut veren bir kadın. Biraz hayır, biraz değil.. Epeyce bizim canımız Türkan Saylan’a benziyor. 1968’de üniversite öğrencisiymiş, yani ben yaşlarda. Yahudi ve Komünist Parti üyesi, Tel Aviv’de yaşıyor. Ama o kendini İsrail kuşatması altında yaşayan Filistinlilere adamış. Gönüllü çalışmak için gittiği Jenin mülteci kampında yaşayanlar önce onu yadırgamışlar, hatta İsrail casusu sanmışlar ama çok geçmeden onun gerçek bir dost olduğunu görmüşler, en çok da çocukların dostu. Belgeseli Arna’nın oğlu Juliano Mer Khamis, yaklaşık sekiz yıllık bir zaman diliminde çekmiş. Film mülteci kampının ortasındaki çocuk merkezinde tiyatro yapmaya çalışan, resim yapan, müzik yapan Filistinli yedi sekiz çocuğun gündelik yaşamlarını anlatarak başlıyor. Çocuk merkezini Arna, kendisine verilen alternatif Nobel Barış Ödülü’nden gelen 50 bin dolarla kurmuş. Derdi gücü, hayatları İsrail tanklarına taş atmakla geçen çocuklara birazcık mutluluk sunmak, onları yaşamın farklı yanlarıyla tanıştırmak. Çocuklar o merkezde ölesiye mutlular. Evi birkaç gün önce İsrail topçu ateşiyle yıkılan 11 yaşındaki Yaser, eline ilk kez fırça aldığında yıkılan evinin resmini yapıyor; bir başkası, okulda çocukların ellerine sopayla vuran İngilizce hocasının taklidini öylesine güzel yapıyor ki, sahnelenecek oyunda başrolü kapıveriyor... Sahneye muhteşem bir oyun koyuyorlar, mutlular; mutlular ve Arna onlar için anneden öte bir anne... Bu arada çocuklar büyüyor. Arna kanser, ama çocuklarının son isteğini yerine getiriyor. Oğluna yaslanarak hastaneden çıkıp Jenin’e gidiyor, çocuklarına ve onlarla vedalaşıyor. Aradan altı koca yıl geçiyor ve bir sabah İsrail tankları Jenin kampını yerle bir ediyor. İnsanlar başka yerlere göçmek zorunda kalıyorlar ama Jenin’i terk etmeyenler de var. Bunlardan üçü artık kocaman delikanlılar, onlar Arna’nın çocukları. Onlar artık tiyatrocu, ressam değil. onlar artık asker, onlar artık çatışmanın çocukları. Ve Jenin’de artık çocuk merkezi yok, bir enkaz yığını var. Arada bir iki dekor parçası göze çarpıyor. Arna’nın oğlu, altı yıl sonra Jenin’e yeniden geliyor ve dehşet içinde tiyatro grubunun en yetenekli çocuğunun silahlı çatışmada öldüğünü öğreniyor. Ardından eline fırçayı ilk aldığında yıkılan evinin resmini yapan Yaser’in canlı bomba olduğunu öğreniyor. Yaser, kardeşiyle birlikte Tev Aviv’in kalabalık bir meydanında üstündeki bombayı patlatıyor. Beş kişi ölüyor. Arna’nın oğlu şaşırıyor, “Yaser nasıl böyle oldu” diye sorular soruyor. Arkadaşları anlatıyor, Yaser bir süre önce İsrail’in bombaladığı bir eve giriyor ve küçük bir kızın başı arkaya düşmüş öylece durduğunu görüyor, kızı kucaklayıp hastaneye doğru koşarken kız Yaser’in kollarında ölüyor. Yaser’in annesi, “O andan sonra artık benim oğlum gibi değildi” diyor, “hep o küçük kızdan söz eden bir robot gibiydi...” Arna’nın oğlu hem çatışmaların filmini çekiyor hem annesinin sevgili çocuklarının hayat hikâyelerini. Henüz ölmeyen biri var. Lider, bubi tuzaklarını en iyi kuran kişi, tiyatroda gösterdiği performans sayesinde oyunda kral olan, kraliçeye taç giydiren Ahmet ... Annesi onun için “O teslim olmaz” diyor. “O ölür.” Gerçekten de Arna’nın oğlunun Jenin’e gelmesinden bir ay sonra Ahmet bir İsrail kurşunuyla vuruluyor. Ve film, kamptaki yeni çocukların, yani bir süre sonra ya canlı bomba olacak ya da çatışmada öleceklerin toplu halde söyledikleri bir özgürlük şarkısıyla bitiyor. Açıkça söylemem gerekirse ben bu filmi tam anlatamadım. O mutluluk ve ölüm anlarını anlatamadım. Özgürlük şarkıları söyleyen çocukların yanıbaşında dolaşan ölümün yüzünü anlatamadım. Acıyı ve umudu anlatamadım. En iyisi siz bu filmi internetten indirip izleyin. Not: Arna’nın belgeselci oğlu bir başka Filistin belgeseli çekerken öldürüldü. 20 MAYIS 2018 SAYI: 33828 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03:46 03:37 04:08 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:35 13:07 17:02 05:23 12:51 16:45 05:49 13:14 17:05 Akşam 20:26 20:08 20:27 Yatsı 22:07 21:46 22:01 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY İnançlarımız vardı, bizim. Kimimiz Allah’a, kimimiz hümanist düşünceye inanır, ilahi ya da beşeri adaletten çekinir, kötülük etmemeye çalışırdık. Yoksullara acırdık. Cahilleri eğitmeye, insana, hayvana ve doğaya zarar vermemeye uğraşırdık. Vicdanımız vardı. Açın yanında tok olmaya utanır, yemeğimizi paylaşırdık. Bir ağacın kopan dalına üzülür, bir hayvanın ölümüne kederlenir, bir çocuğun yalnızlığına kahrolurduk. Birine bilmeden zararımız dokunsa, uyuyamazdık geceleri… Önce inancımızı öldürdüler. İyiliğin kötülüğe galip geleceğine, ilahi ve beşeri adalete güvenimiz kalmadı. Vicdanımız karardı. Bırakın rızkımızı olmayanla paylaşmayı, sadaka bile vermiyoruz artık. Yoksullara ve cahillere acımayı bıraktık. Onları sorumlu tutuyoruz, hırsızın, yolsuzun, haksızın ve hatta düpedüz kötünün; dürüst, ilkeli, haklı ve iyi olanı yok ettiği ahlaksız düzeneğin devamından. Bölündük, düşman olduk ötekine. HHH Sevinçlerimiz vardı, bizim. Azla yetinen, neşeli insanlardık. Kadınerkek birlikte güler, eğlenir, kahkaha atmaktan çekinmezdik. Günah dediler ayırdılar, eğlenmeyi, gülmeyi ayıpladılar, kahkahamızı bastırdılar. Doğru bildiğimizi söylemekten korkmazdık, özgürlüklerimiz vardı… Hepsini tek tek elimizden aldılar. İşten attılar, hapse attılar, sattılar, kapattılar, yasakladılar. Paralanan kötünün, iyiyi açlıkla tehdit ettiği bir dehteşe düşürüldük. Her şeyden, Son şans, son seçim! herkesten korkar olduk, sindirildik, sustuk… Çocuklarının geleceği için hayaller kuran, umut ları olan insanlardık. Hayallerimizi yerle bir ettiler, umudu öldürdüler. Kendi mutsuzluğumuz, umutsuzluğumuzdan geçtik. Bebeleri, gençleri bekleyen zifir gelecekten nasıl kurtaracağız diye, uyku tutmuyor artık… HHH Bu son seçim. Sonuncu virajdayız. Ya aydınlığa çıkacak ya da karanlığın en dibine batacağız. Oysa 16 Nisan 2017 referandumundan beri, artık çoğunluk olduğumuzu biliyoruz. Sandık denetimi sağlanmıştı referandumda. Hile, oylama sürerken kural değiştiren YSK’nin mühürsüz oyların kabul etmesiyle yapıldı ve muhalefetin vahim hatası, 2.5 milyon sahte oyun kabulüne tepki vermemesi oldu. Bu kez öyle olmayacak. Muhalefet bu kez oldu bittilere izin vermemeye, hiçbir hile ve sahtekârlığı geçirmemeye nihayet kesin kararlı. Yeni yasadaki tüm hukuk dışı ve tarafgir dü zenlemelere rağmen, sahte oy kullanmak ve hile yapmak hâlâ suç… Yeter ki geçen yıl da başarıldığı gibi, sandık güvenliği sağlansın. Bizlerin daha rahat soluk alacağı, çünkü çocuklarımıza özgür ve yaşanır bir ülke bırakmak için vereceğimiz bu son mücadelede, hepimizin oy vermesi şart, ama yeterli değil! Hem oy vermek, hem de çaba harcayarak verdiğimiz oya sahip çıkmamız gerekiyor. HHH Sandık güvenliğini sağlamak için yurt düzeyinde 1 milyon müşahide ihtiyaç var. Referandumdan beri sandık denetimi üzerinde uzmanlaşan ve gönüllülük esasına dayanan üç kuruluş, yurt sathında avukatlardan ve bilinçli yurttaşlardan oluşan müşahitleri kaydediyor, eğitiyor: www. sandikgucu.com, www.oyveotesi.org, @SensizOlmazHrkt. Gün, demokrasiyi ter dökerek, uğrunda mücadele ederek hak etmek günü. Gün, hile ve hurdayla elimizden alınan egemenliğimizi, özgürlüğümüzü ve hayallerimizi; sahtekârlığı önleyerek yeniden kazanmak günü. Sahtekârlar öylesine fütursuz, ihanet öylesine büyük ki, bir cumhurbaşkanı adayını oy hesabıyla hapiste tutan zihniyet; bugünlerde sanki muhalif görüşte kişilerden geliyormuş gibi iletiler gönderiyor ve seçmenler nezdinde “sonuç nasılsa değişmeyecek” algısı yaratarak, oy vermekten caydırmaya çalışıyor. Kanmayın! Elimizi taşın altına koyalım, oyumuzu verelim ve verdiğimiz oya sahip çıkalım. Değişim mümkün! Can çıkmayınca huy çıkmaz. Seçimi “bilim adamı yetiştirmeye ağırlık tanahmet@gmail.com www.ahmettan.com kaybetse de saraydan vereceğiz” dedi. çıkmaz. Ama en büyük 7 Haziran’da kaybetti. eksiğimizden Oyu yüzde 40’a düştü. söz etmedi. Tıp 3 gün sesi de çıkmadı, fakültelerimizde dışarıya da çıkmadı. “ar damarı Kimin ne kadar oy alacağından çok artık nakli” için uzman cerrahlar Adalet yürüyüşçülerini bunlar konuşuluyor. Muharrem İnce’ye “ya çıkmazsa” diye sordular. İnce’nin korkusu yetiştirmeliyiz. HHH Muharrem Bey biraz da Yanıt mı? öğretmenlikten “Hele bir çıkmasın da kolu bağlı, sarayın yeni dolayı, göreyim!..” numaralarını, yeni tuzaklarını mitinglerimize üniversiteden Aynı gün Cumhuriyet’in 1. beklemek yerine dört koldan birkaç arkadaşımızı da sayfasında manşet gibi bir hücum taktiği gerekiyor. çağıralım diyor. TRT’de ortak başlık: Muhalefetin muhtaç olduğu bir açık oturum yapalım diyor. “Seçilene kadar seçim!” kudret ve mühimmat sosyal Yarın iyi niyetli bir çağrı Osmanlı’da oyun çok. Yeni medyada vardır. daha yapacak: Osmanlıyız ya! HHH Ki zaten başta Muharrem İnce, Meral Akşener, İkimiz de şiir seviyoruz. Ben Necip Fazıl’ın ünlü Saray saray değil, kolordu Selahattin Demirtaş, Temel dizelerini okuyayım: yatakhanesi. 1056 odasında Karamollaoğlu hepsi artık “Ne hasta bekler sabahı, sürüyle danışman. birer sosyal medya önderidir. Ne taze ölüyü mezar. Maaşı, makam otosunu ve yükselmeyi hak etmek için her biri “yaratıcılık” ve “şeytani bir plan” peşinde. Bunu New York Times’ta, Le Monde’de, Der Spiegel’de arayacak değiller ya. Esin kaynakları havuz ve havuzun yavuz yazarları. “Seçilinceye kadar seçim” Meydanlar ve TV’ler değil, sonucu artık avuç içi ekranlar belirleyecektir. “Cumhur İttifakı” diye ortaya çıkanların birbirleri için aylarca teati ettikleri “namussuz”, “zürriyetsiz”, “adam değilsin”, “senden cumhurbaşkanı olmaz” feryatlarının görsel kayıtları elden ele ekrandan Ne de şeytan, bir günahı, Seni beklediğim kadar...” Sen de Nâzım Hikmet’in “davet” şiirini oku. Hani “Dört nala gelip Uzak Asya’dan Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket, bizim..” diye başlayan şiiri. İnce, rakibinin hassasiyetlerine de saygılı: formülünün esin kaynağı belli. ekrana dolaşıp duruyor. “Dört nala kısmını atlasan da Yeni Akit’in köşesindeki bir Bunları izleyen yetişkinler olur” diyor. fıkra: kimin ne mal olduğunu bildiği Ama devamını okumasını Temel, hayat kadınına için pek etkilenmiyorlar. Ama şart koşuyor: ücretini sormuş. Yanıt: ya gençler?! “yok edin insanın insana “10 bin TL.” Bugün o “İttifakçıların” çok kulluğunu.. “20 bin TL vereyim” demiş değil altı ay önce birbirlerine bu davet bizim, Temel. “Ama bir isteğim var.” söylediklerinin gramını bir yaşamak bir ağaç gibi tek Kadıncağız çekinerek sokak köpeği yese kudurur ve hür sormuş: “Neymiş isteğin?” gider, bir duvar dibinde ve bir orman gibi “İşimiz bitince döverim” çaresizlikten ölür. kardeşçesine “Ne kadar döversin?” diye Ülkemiz adam gibi bir bu hasret bizim..” boynunu bükmüş. adalete ve hukuk düzenine Tayyip Bey bu mısraları “Parayı geri alıncaya kadar keşke kavuşsa da, bu söylemeyi göze alır mı? döverim!” HHH Geçen defa oyu yüzde 40’a düştü. (Bu defa daha da beter “müttefikler” halkı siyaset ve demokrasiden soğutma suçu işledikleri için mahkum edilebilse. Bekleyeceğiz. HHH İnce, uzlaşma adına şöyle bir çağrı da yapabilirdi: düşmesi için daha da çok neden var ki.) Ama o zaman “İstikşafi” diye bir dümen uydurdu. Bakan olma aşkıyla yanan bazı vekillerin dümen suyuna giren muhalefeti oyaladı. Bahçeli’yi HHH AKP lideri, “Erken seçim, muhalefet hodri meydan dediği için yapılıyor” diyor. Milletin gözü önünde olup biten olaylar hem çarpıtılıyor hem yok sayılıyor. Tıpkı “İkimizin de son mitingi İstanbul ve Ankara’da. Gel miting alanına at üstünde girelim. Dünya medyası İslam İşbirliği Toplantısı’na göstermediği ilginin on katını size gösterir!” de yanına çekti. Seçmeni dövmekten beter edip oyları sosyal medyada dolaşan F.Gülen ile yan yana can cana Ama İnce bu çağrıyı yapmadı. İnce’liğinden değil! geri aldı. görüntülerin ve sözlerin yok Sanırız, Allah korusun ölüme, HHH sayıldığı gibi. yaralanmaya sebep olmaktan Bu haziranda da eli İnce, seçim bildirgesinde korktu! kim dinledi? Gazetelerin çoğunda haber bile olmadı. Alman medyasında yayımlanan haberlerin sayısı Türkiye medyasına göre daha fazla desem… Türkiye’de yetkililerden de pek tepki yok. İlginç değil mi? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarihe geçecek “Adalet Yürüyüşü”nü yaparken birileri yürüyüşe katılanları bir casus yazılımla izlemiş. Dijital sivil haklar grubu Access Now’ın araştırması olmasa hiçbirimizin yaşananlardan haberi olmayacak. www.accessnow.org sitesinde yayımlanan raporu okuyunca insan ister istemez endişeleniyor. George Orwell’in 1984’ündeki “Büyük Birader”i geliyor akla. Bir devlet hacker yöntemleri kullanırsa, hacker’lardan ne farkı kalır? Almanya’da üç yayın organı (Süddeutsche  Zeitung, NDR, WDR) “Access Now”ın raporunu bilişim uzmanlarına incelettirdiler. Rapordaki bilgilerin doğru olduğu ortaya çıktı. Casus yazılımın adı belirlendi: FinSpy. Almanya’da, merkezi Münih’teki FinFisher şirketi tarafından üretilmiş. 2008 yılında kurulan şirket ve yazılımları hakkında internette o kadar çok bilgi var ki. Şirketin yazılımları Arap baharı döneminde muhalifleri izlemek amacıyla kullanılmış. Sonrasında da kullanılmış. Totaliter sistemlerle yönetilen pek çok ülkede muhalifler, insan hakları savunucuları bu yazılımlar aracılığıyla izlenmiş. “Access Now”ın raporuna göre Adalet Yürüyüşü sırasında internette, www.adaleticinyürü.com adlı bir site oluşturulmuş. Sonra Twitter’da sahte hesaplarla bir propaganda faaliyeti başlatılmış. İnsanlar bu siteye yönlendirilmiş. “Yürüyüşümüzün son durumunu ve nerede olduğunu öğrenmek için tıklayınız” denilmiş. Bu bağlantıya tıklayanlar, hiç farkında olmadan cep telefonlarına bu casus yazılımı yüklemişler. Ne yapıyor peki bu yazılım? Cep telefonunu tümden ele geçiriyor. Yazılımı telefona yüklediniz mi telefon görüşmeleriniz canlı olarak dinlenebiliyor, kaydedilebiliyor. Telefondaki tüm dosyalara erişebiliyorlar. Fotoğraflara, notlara, takvime, telefon rehberine... Konum bilginize erişebiliyorlar. Yani sizin her an nerede olduğunuzu biliyorlar. Ayrıca telefonunuzu kullanarak ortam dinlemesi yapabiliyorlar. Yazılımın “korkunç bir dijital silah” olarak adlandırılması boşuna değil. Yazılımın, “Hacker Team” adlı şirket tarafından geliştirilen bir başka “casus yazılım” olan “Galileo” adlı yazılımla benzerliği de dikkat çekici. 2015 yılında bir hacker grubu, “Hacker Team” şirketinin bilgisayarlarına sızmış ve yazılımla ilgili tüm dokümanları ele geçirmiş, internette yayımla SAYISAL LOTO345212434 6 BİLEN: Bilen olmayınca ikramiye 5 bilenler arasında paylaşıldı. 5 BİLEN: 55 bin 748’er TL (157 kişi) 4 BİLEN: 67’şer TL 3 BİLEN: 10’ar TL ikramiye kazandı. mıştı. O yıl “Galileo” adlı casus yazılımın Türkiye tarafından da satın alındığı öne sürülmüştü. Aradan üç yıl geçmeden şimdi de FinSpy gündeme geldi. Peki kim kullandı bu yazılımı? Belli değil. Şirket web sayfasında bu yazılımı sadece KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr emniyet teşkilatlarına ve istihbarat örgütlerine sattığını söylüyor. Doğru mu? Almanya’da yayımlanan haberlere göre şir ket, satışı hangi ülkeye yapıyorsa, o ülkenin hükümetinden resmi bir belge alıyormuş. Üs telik 2015 yılından beri de yazılımın ihracatında Alman hükümetinin izni gerekiyormuş. Şirket yetkilileri suskun. Alman Ekonomi Ba kanlığı “İhracat izni vermedik” diyor. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Ars lan, “Öyle bir yazılım almamız da kullanmamız da söz konusu değil” diye açıklama yaptı. Peki, kim kullandı bu yazılımı? Adalet yürüyüşçülerinin cep telefonlarına casus yazılımları kim yükledi? Kaç kişinin te lefonuna yüklendi bu yazılımlar? Peki, kimler hâlâ izleniyor? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan, ortağı değilsen bizi dinleyenleri orta ya çıkarmalısın” diye açıklama yaptı. Gerekirse Almanya hakkında dava açacaklarını söyledi. CHP, olay hakkında suç duyurusunda bulundu. CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş’ın dediği gibi: “İddialar, bir ulusal güvenlik sorunuyla karşı karşıya kaldığımızı gösteriyor.” Bu skandala sessiz kalmak yapılanı onayla maktır. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle