18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Nisan 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 9 Sanayicilerin yüzde 75.5’i dövizden endişeli. Ekonomistlere göre ise büyüme düşecek Kur büyük sorun İstanbul Sanayi Odası (İSO), imalat sanayinde gelecek bir yıllık beklentileri içeren ilk araştırması “Türkiye Sanayisinde Görünüm ve Beklentiler” raporuna göre imalat sanayindeki firmaların yüzde 75.5’i, gelecek 12 ay içerisinde döviz kurlarının işletme performansına negatif etki edeceğini düşünüyor. Araştırmaya göre, gelecek 12 aylık gelişmelerin ‘işletme performansına etkileri’ konusunda en yüksek risk unsu ru olarak yüzde 77.5 ile hammadde fiyatları görülüyor. Finansman koşulları ve enflasyonist baskılara rağmen gelecek 12 ayda üretim hacminde artış bekleyen imalatçıların net denge oranı yüzde 45.4 oldu. IHS Markit iş birliğinde mart ayında 400 sanayi firması ile yapılan araştırmada “Firmaların yaklaşık yüzde 40’ı istihdam düzeyini artırmayı beklerken, sadece yüzde 8’i istihdamda düşüş öngördü. İstihdamda net denge yüz de 32 oldu” denildi. Anket, ayrıca katılımcıların hammadde fiyatlarının yıl boyunca artmasını beklediğini ortaya koydu. İthal ürün fiyatlarının yükselmesinin firmaları negatif etkilemesi beklenirken, işletme performansını etkileyebilecek faktörler arasında özellikle döviz kurlarının öne çıktığı görüldü. Öte yandan Reuters’ın 916 Nisan arasında erken seçim çağrıları yapılmadan önce 53 ekonomistin/kurumun katılımı ile gerçekleştirdiği anke te göre Türkiye ekonomisinin 2018’i yüzde 4.1 büyüme ile OVP hedeflerinin altında tamamlaması, enflasyonun ise yılı yüzde 10 ile hedeflerin oldukça üzerinde tamamlaması bekleniyor. Teşviklere bağlı olarak büyümenin beklenenden bir miktar yukarıda gerçekleşebileceği tahminleri yer alsa da bu teşviklerin beraberinde çift haneli enflasyon ve GSYH’nin yüzde 5’ini aşabilecek bir cari açığı beraberinde getirebileceği bekleniyor. l Ekonomi Servisi ‘Yeni Ortadoğu’da, ikilemler ve ‘gerçek erkekler’ “Yeni Ortadoğu” 2003’te, ABD’nin Irak’ı işgaliyle doğdu. Temel karakteri de değişkenlik, belirsizlik. Saddam rejimi yıkılınca, “Pandora’nın kutusu” açıldı. İçinden neler çıkmadı ki? Türkiye’de laik cumhuriyet, siyasal İslamın AKP rejimine dönüştü. İran’ın bölgedeki etkisi hızla arttı. Tarihi ŞiiSünni düşmanlığı hortladı. Radikal İslamın ebeliğinde IŞİD canavarı doğdu. “Arap İsyanları”, emperyalist güçlerin bölgeyi şekillendirme hevesini yeniden kabarttı. Sonra Suriye iç savaşı, IŞİD’e karşı savaş, Kürtlerin yeni umutları... AKP rejiminin birbirini izleyen hataları sayesinde Rusya bölgeye inerek Suriye rejimini sahiplendi. Geldik bugüne... Sorular ve ikilemler Cumartesi sabahın erken saatlerinde ABD, İngiltere ve Fransa, Suriye’de kimi hedefleri füzelerle vurdular. Ciddi bir can ve mal kaybına yol açıp açmadıkları belli olmadı. Dünya medyası hâlâ bu olaya bir anlam vermeye çalışıyor. Robert Fisk’in yerinde yaptığı, “kimyasal silah kullanılmamış” demeye gelen gözlemleri de, anlam verme çabalarını daha da zorlaştırıyor. Füzelerin anlamı üzerinde düşünmeye devam ederken sayfa kenarında, kimi notlar almak olanaklı. Bunlardan biri AKP Türkiye’sinin durumuna ilişkin olacaktır. AKP Türkiye’sini yönetenler, ne yöne dönseler (o kadar hızlı dönüyorlar ki, izlerken başımız dönüyor) çaplarını aşan ikilemlerle karşılaşıyorlar. Öncelikle, “Batı ittifakıNATO mu, RusyaSuriye İran bloku mu” ikilemi var. AKP Türkiye’sini yönetenler, ABD’nin, Batı ittifakının arzuları yönünde, Esad rejimini devirmeye kalktı, yüzüne gözüne bulaştırdı. Rusya bölgeye inince de giderek, Rusyaİran eksenine, dolayısıyla Esad rejiminin arzularına uygun bir yöne döndü. ABD’ye sen binlerce kilometre uzaktasın, burada ne işin var gibi bir şeyler söyleyerek “karakter yaparken”, cumartesi sabahı füzeler düşünce, aniden, “doğru olmuştur”, “evet ama yetmez” yönüne döndü. Fransa devlet başkanı da “Türkiye’yi Rusya’dan kopardık” diye sevinirken (ne saflık), “hayır biz iki iskemleye birden oturacağız” gibisinden bir cevap aldı. Şimdi Macron da bu garipliği anlamlandırmaya çalışıyor. Kolay gelsin. AKP iktidarda kalabilmek için, Türkiye’yi, iki iskemleye birden oturmaya zorlayacak, yere düşürene kadar... Bir taraftan, dolar aldı başını gidiyor, bu yıl ödenmesi gereken 350 milyar dolar borç var. Kış geldiğinde, üşümek var: Para Batı’dan, yakıt Rusya ve İran’dan gelecek... AKP Türkiye’si “stratejik derinlik” fantezisiyle liderliğine soyunduğu İslam dünyasına dönünce bu kez, “Suudi Mısır liderliğinde bir Sünni blok mu Şii İran mı” ikilemiyle karşılaşıyor. Pazar günü Suudi Arabistan’da yapılan Arap Birliği toplantısı, bu alanda iki iskemleye birden oturmanın olanaksızlığını gösteriyordu. Ve ‘gerçek erkekler’ Arap ülkeleri, Suudilerin inisiyatifiyle, İran’a karşı bir güvenlik mimarisi kurmaya, Arap ülkelerinin iç işlerine yabancıları (ABD hariç tabii ki) karıştırmamaya kararlı görünüyorlar. Türkiye’nin adı İran’ın yanında, “şer cephesinde geçiyor”. Wall Street Journal’in aktardığına göre, ABD Suriye’deki varlığını çekerken yerine Arap ülkelerinin askerlerinden oluşan bir gücü bırakmak ya da kalmaya devam ederse, en azından yanına almak istiyormuş. Irak saldırısı (2003) başlarken “Gerçek erkekler İran’a gider” sözleriyle adını tarihin çöp tenekesine yazdıran Bolton, şimdi Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı. Bolton, Arap ülkelerinden oluşacak işgal gücü için çoktan Mısır’la, kimi Arap ülkelerinin liderleriyle telefon diplomasisine başlamış. Belli ki Bolton, Arap gücünü Suriye’ye getirip, sonra İran’la kapıştırıp, bu bahaneyle de “gerçek erkekler” ne yaparmış göstermek istiyor. Anlaşılan İsrail yönetimi de aynı frekansta, New York Times’ta Friedman, “Suriye’de büyük savaş İsrail ile İran arasında olacak” derken Haaretz’de bir yorumcu, “İran’a yönelik tehditleri tırmandırmak gerektiğini” savunuyordu. Bakalım, AKP Türkiye’sinin “gerçek erkekleri” ABD destekli Sünni Arap güçleriyle, Rusya destekli İran arasında kalınca, ne yapacak? Hangi yönde kaç dönecekler göreceğiz. KISA... KISA... l Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net uluslararası yatırım pozisyonu açığı yılın ilk iki ayında 14.2 milyar dolar artışla 468.7 milyar dolara çıktı. l Giyim markası DeFacto, SPK onayını takiben Mayıs ayında ek satış dahil yüzde 29.81 hissesini halka arz etmeyi planlanıyor. l Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi (TANAP) Genel Müdürü Saltuk Düzyol, boru hattında çalışmaların tamamlanmak üzere olduğunu belirterek, “30 Haziran’da vanayı açarak ticari gaz akışını başlatmayı planlıyoruz” dedi. lPTT Genel Müdürü Kenan Bozgeyik, PTT’nin 2019’da borsaya açılması için çalıştıklarını söyledi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle