18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 4 Şubat 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL / ASLAN YILDIZ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER haber 5 CHP’nin ‘Adalet ve Cesaret’ başlığı altında yapılan kurultayında, aday adayı İnce’nin 165 imzalı dilekçesinde 48 imzanın mükerrer olduğu anlaşıldı Tarikat pansiyonları... Kurultay salonunda Kılıçdaroğlu ve İnce, eşleri ile birlikte yan yana oturdu. kMrüizki edrarmergiamvzuardu 4 4Kılıçdaroğlu kendisindeki mükerrer imzaların İnce için sayılmasını istedi, İnce ise ‘Lütufla değil, delege Yaşanan krizin ardından salonda kısa süreli gerilim yaşandı. Divan Başkanı, İnce ve Kılıçdaroğlu’nu iradesiyle aday olurum’ karşılığını verdi aday ilan edince seçime geçildi CHP’nin “Adalet ve Cesaret” temalı 36. Olağan Kurultayı’na, ‘mükerrer imza’ krizi damgasını vurdu. Genel Başkan adaylığı için 165 imzalı dilekçesi ilk baş ta Divan Başkanlığı tarafından kabul edilen ve ‘genel başkan adayı’ ola rak kendisine konuşma hak kı tanınan Yalova Milletveki li Muharrem İnce’ye imza ve renlerin 48’inin ‘mükerrer im İKLİM ÖNGEL za’ attığı ortaya çıkınca kriz yaşandı. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, müker rer oyların kendisinin adaylık dilekçesinden çekilmesi yönündeki talebine, “Lütufla de ğil delege iradesiyle aday olurum” yanıtı ve ren İnce’nin, “mükerrer oy kullanan delege ler tekrar çağırılsın ve kime oy vermek isti yorlarsa ona göre tercih yapsın” talebi üzeri ne uzun süre genel başkanlık seçimine geçi lemedi. Sorun Divan Başkanlığı’nın Kılıçda roğlu ve İnce’yi aday ilan etmesi ile aşıldı. CHP’nin Ankara Arena’da yapılan 36. Ola ğan Kurultayı’nın dünkü ilk gününde genel başkanlık seçimi yapıldı. Kılıçdaroğlu’nun açış konuşmasının ardından, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ‘oybirliğiyle’ Divan Başkanlığı’na seçildi. Özgürlük ve adalet talebi pankartlarda Kurultayın açış konuşmasını CHP lideri Kemal Kılıçaroğlu yaptı. CHP’nin iki değerli yoldaşının kurultayda olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal’a şifalar diledi. Kurultay salonu içinde ve dışında geniş güvenlik önlemi alınırken, caddeler trafiğe kapatıldı, salona girişlerde gerek ba zanların yoludur” ifadeleri yer aldı. Salonda ayrıca “Hak, hukuk, adalet”, “Adalet güneş gibi doğacak”, “Hukuk bizimle birlikte gelecek”, CHP’nin tutuklu milletvekili Berberoğlu’nun sın mensupları gerekse vatandaşlar iki kez “Tutuklu gazetecilere özgürlük”, “Emaneti hakkın, hukukun ve adaletin olmadığı bir ülkede hiçbir somut gerekçe gösterilmeden, talimat üzerine hapishanede “siyasal rehin” olarak tutulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, Berberoğlu’nun tutuklanmasının hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, ‘”MİT TIR’ları ile ilgili belgeleri Can Dündar’a verdi diye gözlatına alındı ve iyi halden 25 yıla mahkum edildi. Mahkeme kararı bozdu ama hâlâ içerde. Kimse şunu unutmasın, MİT TIR’larıyla ilgili tutanağı tutan hâkim savcı FETÖ üyesi olmaktan hapisteler. Şunu yargı camiasına sormak istiyorum; terör örgütlerinin tuttuğu tutanakta, terör örgütlerinin bildiği bir sır nasıl olur da devlet sırrı olur? Terör örgütüne aramadan geçtikten sonra salona girebildi. Spor salonunun bahçesinde de CHP’li Çankaya ve Yenimahalle belediyelerinin kurduğu çadırlar içecek ve yemek dağıttı. İnce’nin bir çadır kurduğu bahçede, isteyen CHP’liler Muharrem İnce yazılı atkı aldı. Kaftancıoğlu’na büyük alkış CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu salona giriş yapınca partililer tarafından alkışlandı. Genel Başkan aday adayı Muharrem İnce, eşi Ülkü İnce ile birlikte tribünleri selamladı. Bir süre sonra alana gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte partilileri karanfil atarak selamladı. AKP’nin kurultaya temsilci göndermeme kararı aldığı bildirildi. miz Cumhuriyet, gücümüz halk”, “Barışı birlikte inşa edeceğiz”, “Özgür basın varsa özgür toplum vardır”, “Biz biriz, biz bütünüz, biz vatanseveriz”, “Değişimi ancak devrimcilik yapar” yazılı afişler asıldı. Kırmızı, beyaz ve mavi renklerin dikkat çektiği kurultay sonunda, CHP ilk kez lazer ışıkları kullandı. Dev ekrandan gösteri Kurultay başlamadan İzmir Marşı çalınırken CHP’liler de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganları attı. Belli aralıklarda salondaki ekran görüntüsüne Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın “Eyy Kılıçdaroğlu” sesiyle “Dinle” sözleri yansıdı. Her “Dinle” sesinden sonra, ekranda “Türkiye Avrupa’da PİSA sınavında, basın özgürlü devlet teslim edeceksiniz sonra kalkacaksı Salonun dört bir yanının CHP’nin tutuk ğünde, kadın erkek eşitliğinde sonuncu. İş ka nız, gözdağı vermek için Berberoğlu’nun tutuklatıp hapse atacaksınız. Açık ve net söylüyorum; istediğiniz kadar baskı kurun, üzerimize gelin, biz bildiğimiz yoldan dönmeyeceğiz. Çünkü biz Kuvayı Milliyeciyiz’’ dedi. İki isim aday olamadı Adaylık için Divan Başkanlığı’na başvurular başladı. Genel başkanlık için aday adaylıklarını ilan eden eski YARSAV Başkanı lu Milletvekili Enis Berberoğlu’nun fotoğraflarıyla birlikte “Özgür günler göreceğiz, bir gün mutlaka özgürlükte buluşacağız” sözleri yer aldı. Salonun bir köşesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün resmiyle birlike “Benim iki büyük eserim var. Biri Cumhuriyet, diğeri de Cumhuriyet Halk Partisi’dir” sözü asılırken diğer köşesinde Kılıçdaroğlu’nun “CHP’li olmak bağımsızlık özgürlük yolunda mücadele etmek demektir. Bizim yolumuz bu onurlu tarihi ya zalarında birinci ülkeyiz. Dünyanın en pahalı benzinini kullanan, tarımda saman ithal eden, geçmediğimiz köprülere para ödeyen tek ülkeyiz” dendikten sonra “İyi ki varsın CHP” sözleri yer aldı. “Adalet” filminin gösterildiği salonda Kılıçdaroğlu’nun 15 Haziran 2017’de başlayan ve 9 Temmuz’da İstanbul’da noktalanan Adalet Yürüyüşü’nün sonunda yaptığı Maltepe Mitingi’ndeki konuşması verilirken, Adalet Yürüyüşü’nden görüntüler yer aldı. Ömer Faruk Eminağaoğlu ve eski İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal, adaylık için yeterli delege imzası toplayamadıkları için aday olamadı. Divan’ın açıkladığı sonuca göre; İnce’nin 165 imzası çıktı. Bunlardan 2 delege imzasını geri çekti. 48’inin ise mükerrer oy kullandığı anlaşıldı. Büyükerşen tüzük gereği bu 48 kişinin çağrılıp imzasının sorulması gerektiğini belirtti ancak Kılıçdaroğlu, “Bir adayın yarışa girmemesi bana uygun gelmemektedir. Mükerrer oyların diğer aday İnce’de sayılması talep ederim” diyerek divana başvurduğunu söyledi. gür iradeli kurultay delegeleri olacaksınız ya da kapı kulları’ dedi. Bana imza verenleri baskı kurup mükerrer haline getireceksiniz, sonra da o mükerrerleri bana vereceksiniz, istemiyorum” dedi. ‘Emeğimi yedirmem’ “Siz bunu yeneceksiniz, bunu başaracaksınız buna eminim” diye salona seslenen İnce, bu noktaya duvarlara yaza yaza, köylerin tozlu yollarında yürüye yürüye, Gençlik Kolları’ndan bu yana çalışa çalışa geldiği sunuz. Hepinizin gözü önünde oluyor bunlar, buna dur deyin” ifadelerini kullandı. Selamlamanın ardından Büyükerşen, “İnce çekilmiş midir beyan etsin” çağrısı yaptı. Bu çağrı üzerine salondan “yuh” sesleri yükseldi ve İnce taraftarı bir grup kürsünün de bulunduğu alana çıktı. İnce’nin “çekilme” beyanında bulunmaması üzerine Büyükerşen mikrofonla birkez daha “Bir kere daha ilan ediyorum, iki genel başkan adayımız var” dedi. Bu arada sahne önü karıştı. Edinilen bilgiye göre Büyükerşen’in yanına giden İnce, ‘Ben lütuf istemiyorum’ Divanın konuşmasından sonra söz alıp kürsüye çıkan İnce, bu şekilde aday olmak istemediğini belirterek, “Bu AKP faşizminin CHP’ye bulaşmasıdır. Ben lütuf istemiyorum, adaylığım delegelerin özgür iradesiyle olsun istiyorum. 1972 kurultayında Ecevit ‘Ya öz ni belirterek, “Emeğimi kimseye yedirmem. Ben emeğimi Erdoğan’a da CHP’yi yönetenlere de yedirmem. Önce CHP’de değişim sonra Türkiye’de değişim. Önce CHP’de devrim sonra Türkiye’de devrim. ‘Adalet kurultayı’ diyorsunuz, bana müzik çalmıyorsunuz, müzikte bile adaletiniz yok sizin. Cesaret diyorsunuz, dokunulmazlıklara evet oyu veriyor “Bu, böyle ilan edilmez. Benim kimsenin lütfuna ihtiyacım yok” diye şikâyette bulundu. Divan Başkanlığı, Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce’yi aday olarak ilan etti. Mükerrer imzaların çekilmesinin ardından Kılıçdaroğlu 1130 delegenin imzasıyla aday gösterilmiş oldu. Tartışmaların ardından genel başkanlık seçimlerine geç saatlerde geçilebildi. Kuşadası, Manisa, Fethiye yörelerindeki “tarikat kampları”nı Cumhuriyet muhabirleri ortaya çıkarınca yobazlar birden ayağa kalktılar. Cumhuriyet’e, “Cumhuriyetle yaşıt 70 yıllık gazete” suçlamasıyla gerçek yüzlerini saklamaya, eskisi gibi örtmeye çalıştılar. Bu kişiler köşelerinde, özel TV kanallarında sık sık neler söylüyorlardı? Şöyle: “Şeriat düzenine dayalı İslam devleti...” Bu kişilerin uzaktan yakından “demokrasi” ile ilişkileri yoktu. Zaten bunu da açık seçik her yerde söylüyorlardı. Kurulu düzeni yıkıp yerine “ümmetçi bir toplum” yaratmak istiyorlardı. Gazetelerin kimi dönek Marksist köşe yazarları da bu kişilere “çanak tutuyor”; demokrasi, düşünce özgürlüğü ve çokseslilik adı altında onları sarıp sarmalıyorlardı. Türkiye’de izinsiz olarak eğitim yapan “yatılı Kuran kursları”, 12 Eylül 1980 sonrası “Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Derneği Pansiyonu” adı altında çalışmaya başladı. Yaşları 715 arasındaki çocuklar tarikat yöneticilerince örgütlü bir biçimde yurdun dört köşesinden toplanıp pansiyonlara yerleştiriliyordu. Burada tek amaç vardı, o da şuydu: “Yoksul ailelerin çocukları toplanacak ve onlar eğitilecek...” Tarikatların öğrenci yurtlarında yatan bu öğrenciler (kız ve erkek öğrencilerin pansiyonları ayrı ayrıydı) gündüzleri okula gidiyor, akşamları ise pansiyonlarda tarikat eğitimi görüyorlardı. 1983 yılından sonra “tarikat pansiyonları”nın sayısı hızla arttı. Trabzon’dan Erzurum’a, Gaziantep’ten Denizli’ye, Afyon’dan Bursa’ya ve Balıkesir’e dek bir “tarikat ağı” kuruldu. Bunlar daha sonra “vakıf kimliğine” bürünüp ANAP iktidarınca da parasal olarak desteklendi. Unutmadan hemen ekleyelim: 12 Eylül’ün cuntacı ve üstelik “katıksız Atatürkçü (!) paşaları”, tarikatların mal varlığına, yurtlarına el koymadı; onları korudu, kolladı. Çünkü tarikatçıların önde gelenleri, o dönemde cuntacı, Atatürkçü (!) paşaların peşinde ibrikle dolaşıyor, ülkenin bölünmez bütünlüğü için çalışıyorlardı... Evet, iktidarda ANAP vardı ve tarikatlar bu partinin kuyruğuna takılmışlardı artık. Başta İçişleri olmak üzere tüm bakanlıklarda örgütleniyor, kurdukları dershanelerle askeri liselere sızıyorlardı. Örnek mi?.. Belki kimi okurlarımız anımsar Akyazılı Vakfı’nı. Bu vakıf, Tarihe not düşmek için 23 yurdun dört bir yönünden özellikle kırsal kesimden yoksul aile çocuklarını toplayıp getiren bir tarikat kuruluşudur. Bugün Türkiye’nin pek çok yerleşim biriminde Akyazılı dershaneleri ve okulları “örümcek ağı” gibi yaygındır. 1987 yılında İzmir DGM’de ilginç bir dava başladı. Dinlenen tanıkların 23’ü Maltepe Askeri Lisesi’nde öğrenciydi. İşte sanıklardan Mustafa Gönülalın’ın o tarihte DGM tutanaklarına geçen ifadesi: “Akyazılı Dershanesi’nde 20 gün kadar kaldım. Bilahare kursu ikmal ettikten sonra Maltepe Askeri Lisesi’ne girebilmem için sağlık kurulundan geçerek rapor almam gerekiyordu. Önce özel bir klinikte muayene oldum. Belkemiğimde bir arıza olduğu için askeri liseye giremeyecektim. Ali Zeybek bizim din dersi öğretmenimizdi. Benim yerime bir başkasını muayeneye soktu. Benim belgelerim üzerindeki fotoğrafları, tanımadığım o kişinin fotoğraflarıyla değiştirdi. Tanımadığım kişi sağlam çıktığı için de ben Maltepe Askeri Lisesi’ne kaydoldum.” 1971 doğumlu Taner Dündar: “Rapor almak için Ankara’dan İzmir’e geldik. Hatay’da İlahiyat Fakültesi’nin üst taraflarında bir eve yerleştik. Burada bir ay kaldık. Bu arada başka evlere gidip geliyorduk. Belimden rahatsız olduğum için benim yerime Necdet Durmaz adlı kişi askeri hastanede muayene oldu. Bu kolaylığı İbrahim Belge yaptı. Ayrıca İbrahim Belge, evde bulunduğu sırada Saidi Nursi’nin Risalei Nur adlı kitabını okuyarak bize açıklamalarda bulunuyordu. Sızıntı dergisi ve bazı kitapları okuyordu. Bu düzenin iyi olmadığını, Fethullah Hoca’nın sayesinde ileride bu düzenin değişerek yerine şeriat düzeninin geleceğini söylüyordu. Bu arada yanımda Murat Bulut, Necdet Durmaz, Murat Aran ve Polat Çiçek bulunuyordu.” Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki askeri okullara “tarikat pansiyonlarında” yetiştirilip sızdırılan 92 öğrencinin kaydı yine 1987 yılı Haziran ayında silindi... Bizim tüm bu anlattıklarımız, “çokseslilik” maskesiyle ortalıkta dolaşanlara, kanlı Sivas olaylarını yaratanlara sanırım ışık tutuyordu. O nedenle de Cumhuriyet gazetesine karşı aynı çevrelerden saldırı geliyordu. Yobaz çevrelerin tek amaçları vardı. Artık bunu her yerde açık seçik söylüyorlardı: “Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmak ve yerine şeriat düzenini getirmek...” Susacak mıydık?.. Bu yazı 24 Temmuz 1993 tarihinde yayımlanmıştır. KURULTAYDA 17 MADDELİK SONUÇ BİLDİRGESİ YAYIMLANDI ‘Tek adam rejimine son verilecek’ Kurultayın ardından yayımlanan 17 maddelik Sonuç Bildirgesi’nde “Cumhuriyetimizin temeli olan kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırılmış, tek adama dayalı parti devleti kurulmuştur. Darbe girişimi bahane edilerek karşı darbe gerçekleştirilmiş ve ilan edilen OHAL aracılığıyla temel hak ve hürriyetlerimiz yok edilmiştir. Milli servetimiz ve birikimlerimiz yağmalanmış, geniş halk kitleleri işsizlik ve yoksulluğa mahkum edilmiştir. Hiç kimse unutmasın, bu ahval ve şerait içinde ülkemizin umudu, kuruluşun ve kurtuluşun par tisi olan CHP Cumhuriyetin temel değerleri ve sosyal demokrasinin evrensel ilkelerinden ödün vermeksizin yoluna devam edecek, ülkemizi çağdaş uygarlığa taşıyacaktır. Hiçbir güç bizi bu kutsal davamızdan alıkoyamayacaktır” denildi. Bildirgenin ilk maddesi “Tek adam rejimine son verilecek” olurken, partinin öncelikleri arasında OHAL’e son verilmesi, yargının bağımsızlığı, Kürt sorununun toplumsal uzlaşı ile çözülmesi, medya özgürlüğü, yolsuzluk yapanlardan hesap sorulması gibi hedefler yer aldı. TUTUKLU VEKİL BERBEROĞLU KURULTAYA MESAJ GÖNDERDİ ‘Varlığınız yeter, CHP yeter’ CHP’nin tutuklu vekili Enis Berberoğ kede zalimlerle adalet ve özgürlük savaşçıları arasın lu, Maltepe Cezaevi’nden daki kavga çok hassas bir kurultaya gönderdiği me dengeye oturdu. O sebep sajda “Beni bu dört duvar le partimin adalet adına at arasında hiç ama hiç yal tığı her adım, elde ettiği en nız bırakmadınız, hisset ufak kazanım, beni sadece tirmediniz. Sağ olun, var gururlandırmakla kalmıyor, olun! Ne kadar gayret et Salona Berberoğlu’nun özgürlüğüme biraz daha sem de, içeriden dışarıyı posteri asıldı. yakınlaştırıyor. Bu yüzden, takip etmek gerçekten zor. Bazen dü ‘Enis için ne yapmalıyız?’ diye düşün şünüyorum. Mücadele içeride mi yok menize hiç gerek yok! Varlığınız yeter, sa dışarıda mı daha çetin geçiyor diye. CHP yeter! Üstelik sadece bana değil, Kararsız kalıyorum. Çünkü bu güzel ül Türkiye’ye yeter” ifadeleri yer aldı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle