25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 6 Aralık 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 9/6 Ankara 4/4 İzmir 10/7 Antalya 17/13 Mersin 16/12 Bursa 50/4 0 Atina 140/8 0 Trabzon 12/10 Adana 180/1 2 0 Berlin 100/0 0 Kars 6/1 Artvin Çanakkale Balıkesir 110/8 0 70/4 0 60/2 0 Girne Londra Moskova 160/1 5 0 140/1 0 0 20/ 1 0 Sivas 70/2 0 Paris 140/1 1 0 Diyarbakır Erzurum 30/0 0 Madrid 160/6 0 12/4 Eskişehir 30/1 0 Amsterdam 120/8 0 Aydın 110/6 0 Roma 180/1 2 0 Gaziantep 110/8 0 New York 40/ 2 0 Konya 70/5 0 Tokyo 100/9 0 Fıstık gibi keser tazı gibi tutarız Tarım ve Orman Bakanlığı 180 bin ağacın kıyımına izin verdi, bölgedeki yılan, kertenkele, kaplumbağa ve kemirgenleri yakalayıp başka yere taşıyacağını iddia etti Tarım ve Orman Bakanlığı, Tekirdağ’da kuvars kum ocağı için 180 bin meşe ve fıstık ağacının kesilmesine onay verdi. Ormanlık alanın doğal yapı sının bozulacağını kabul eden ba kanlığın, maden oca ğına Orman Yasası kapsamında izin ve rildiğini bildirmesi çelişki yarattı. Bakanlık, 102.31 MUSTAFA hektarlık alanda tes ÇAKIR pit edilen canlı türle rinden taşınabilecek ler için ise biyolog nezaretinde uy gun yakalama teknikleri kullanı lacağını savundu. CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, “Tekirdağ’ın ciğerleri kesilecek” eleştirisinde bulunurken, “102.31 hektar alanda hangi hayvanı taşı yacaksın? Hayvanlar ölecek” dedi. CHP Tekirdağ Milletvekili Ay gun, Tarım ve Orman Bakanı Be kir Pakdemirli’nin yanıtlaması is temiyle TBMM Başkanlığı’na ver diği soru önergesinde, Tekirdağ Çorlu’da Ersay Madencilik Ya pı Turizm Hayvancılık San. Ltd. Şirketi’nin kuvars kum ocağı için kapasite artışı projesini sordu. Aygun’un soruları özetle şöyle: “Kesilmesi planlanan 180 bin ağaç orman kıyımıdır. Şirket kesilecek 180 bin ağacın 5 katı niteliğinde 900 bin ağacın dikilmesini taahhüt etmiştir. Kesilecek ağaçlar, meşe ve fıstık çamı ağaç türleridir. Kesilen ağaçların yerine dikilecek ağaçların aynı seviyeye gelmesi için en az 3050 yıla ihtiyaç vardır. Orman yaşamını yok edecek bu projeye izin verecek misiniz? Proje alanında önemli bir yaban hayatı da bulunmaktadır. Proje alanındaki yılan, kertenkele, kaplumbağa ve kemirgenlerin bez torbalarla komşu alanlara taşınması, size göre gerçekleşme ihtimali mümkün bir iddia mıdır?” Uygun yakalama tekniği Bakan Pakdemirli önergeye yanıtında maden ocağına anayasa ve Orman Yasası kapsamında izin verildiğini bildirdi. ÇED Raporu’nda bakanlık tarafından flora ve fauna çalışması yapıldığı ve tespit edilen türlerle ilgili olarak alınacak önlemlerin belirlendiğine işaret edilen yanıtta, “Tespit edilen türlerden taşıma yapılacak fauna elemanları için biyolog nezaretinde uygun yakalama teknikleri kullanılacağı, flora türleri için ise tohum toplama gibi metotlarla taşıma yapılacağı, taşıma neticesinde ve alan restorasyonu neticesinde türlerin ve habitatların alana olan uyumlarını belirlemek üzere 2 yıl süre ile izleme çalışması yapılacağı ve bakanlığımıza 6 ayda bir rapor olarak sunulacağı taahhüt edilmiştir” denildi. CHP’li Aygun, bakanın 180 bin ağacın kıyımına izin verdiğine işaret ederek “Tekirdağ’ın ciğerleri kesilecek. Bakan, üstelik bu kıyıma Orman Yasası kapsamında izin verdiğini açıklıyor. Akıl alır gibi değil” dedi. l ANKARA Altın Gençler haber 3 Fethullahçı zihniyet hâlâ yönetiyor Gaipten haber veremem. Ama siz bu yazıyı okurken, muhtemelen her sabah olduğu gibi, bir yerlerde FETÖ operasyonu oluyordur. Gözaltına alınanlar asker, polis ya da öğretmen olabilir. Savcı ya da hâkim ihtimali ise düşük görünüyor. Neden mi? Örgütün en çok yuvalandığı yer olan yargı, kendi içindeki “arınma”yı çoktan bitirmiş görünüyor da ondan. “Eğitmenleri kim eğitecek” derler ya, şimdi “Yargılayanları kim yargılayacak” diye soruyoruz. Nereden bu noktaya geldim? Gazeteci Saygı Öztürk’ün 21. kitabı “Hayalet İmam”ı okudum. İnsan hafızası unutmakla arızalıymış sahiden. Kimi hatırlayamadığım kimi yeni öğrendiğim Adil Öksüz gerçekleriyle karşılaştım. Darbe gecesinin sabahında Akıncı Üssü civarına arsa bakmaya geldiğine “birilerini” inandıran, 15 Temmuz’un beyinlerinden Adil Öksüz’ün hâlâ ortada olmadığını biliyorsunuz. Ama Türk Hava Kuvvetleri logolu saatinin tutanaklardan nasıl kaçırıldığını unuttunuz. Öksüz’ün karakolda tuvalete sakladığı cihazın haberini okudunuz. Ancak bu bahaneyle Ankara Emniyeti’ne giden araçtan indirildiğini ve kurtulduğunu bilmiyordunuz. FETÖ Çatı İddianamesi’ne de tanık ifadelerine de darbeden çok önce Öksüz’ün adının girdiğini ve buna rağmen yakalama kararı alınmadığını görüyorsunuz. Meğer darbeden sonra karakolda da herkes Öksüz’ün “mahrem imam” olduğunun farkındaymış. Öksüz gözaltına alındıktan sonra karakola giden Başbakanlık Müşaviri’nin “kahramanlığını” röportajlarda okudunuz. Aynı müşavirin Gülen’in çağrısının ardından Bank Asya’ya yaklaşık 22 bin lira para yatırdığı belki de gözünüzden kaçtı. Adil Öksüz için sevk listesinde yanlışlıkla “askeri personel” yazması dikkatinizi çekmiş olabilir. Ama o karakolda kısa dönem askerlik yapan öğretmen İbrahim Hançer’in “2 sivil darbeci resmi polis aracıyla Ankara merkeze götürüldü, Adil Öksüz ise bunlardan kasıtlı olarak ayrılarak gönderilmedi” ifadesinden belki haberdar değilsiniz. Benim kitapta asıl dikkatimi çeken ise başka... Öksüz savcısı görevi bıraktı Adil Öksüz’ü 18 Temmuz sabahı ifadesini aldıktan sonra tutuklamaya sevk eden savcı Cihan Ergün’dü. Aptes almak için odasından çıkarken telefonu çaldı. Gerisini kitaptan aktaralım: “Arayan hâkim Köksal Çelik’ti. Aralarında şu konuşma geçti: Savcı bey, Adil Öksüz’ü tutuklanması istemiyle göndermişsin. Bu sivil. Bunu nasıl tutacağız? Delil yok. Hâkim bey, bunlar darbeci, ona göre davranın. Talebim tutuklanması yönünde.” Karardan önce savcı ile hâkimin konuşması yargı teamüllerine aykırı. Ancak bu ilkeyi delen hâkim Köksal Çelik, Öksüz’ü o gün serbest bıraktı. Karara hayret eden savcı Ergün, itiraz ederek tutuklama talebinde bulundu. Bu kez hâkim Çetin Sönmez talebi reddetti. Saygı Öztürk’ün kitabından savcı Ergün’ün mücadelesinin sürdüğünü, Öksüz’ün üniversitedeki odasını dahi bastırdığını anlıyoruz. Gelelim daha ilginç ayrıntıya... Öksüz’ü serbest bırakan ilk hâkim Köksal Çelik, “memuriyet itibarını bozduğu” gerekçesiyle hâkimlikten atıldı. Adil Öksüz’ü kurtaran ikinci kararı veren ise 8 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Peki ısrarla “Öksüz tutuklansın” diyen savcı Cihan Ergün? “Hayalet İmam” kitabından aktaralım: “Savcı Cihan Ergün, Sincan Batı Adliyesi Savcılığı’ndan sonra Kırıkkale Cumhuriyet Savcılığı’na gönderilmişti. ‘Fethullahçılarla mücadele ettiğim için son 10 yılda 10 kez yerimi değiştirdiler’ diye isyan ediyordu. 25 Ekim 2018 tarihinde emeklilik dilekçesini verdi.” Dilekçesinin imzası kurumamış savcı Ergün, Saygı Öztürk’e “Dün FETÖ’cü olanların, kendilerine karşı olanları FETÖ’cülükle suçladıklarını” söylüyor, “Dünün Fethullahçılarının bugün neler yaptığına ve nerelerde olduğuna dikkat edilmeli” ifadelerini kullanıyordu. Zihniyet hâlâ işbaşında Cihan Ergün; 2014 yılında HSYK’ye “Ne Fethullahçılar ne de Yargıda Birlik Platformu” diyerek aday olan, dini konulara vâkıf, 5 yıl önce “Yargıda isim isim bildiğim 4 bin 600 civarında Fethullahçı savcı, hâkim var. Yetki versinler, bunları bir gecede temizlerim” diyen bir savcı. O yıllarda hükümete yakın medyada FETÖ karşıtı açıklamalarıyla yer bulurken, bugün gelinen noktaya isyan edip görevi bırakması tek satır haber olmadı. Ayrıntıları konuşmak için savcı Cihan Ergün’ü aradım. “Yerinin değiştirilmesinden” bahsettiğimde “sürgün edildiği”ni söyleyerek düzeltti. “Gelinen nokta”yı sorduğumda “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olma azim ve kararlılığında mıdır, değil midir? Dinli ya da dinsiz, devlete saldıran bütün terör örgütlerini bitirmek azim ve kararlılığında mıdır, değil midir?” sorusuyla yanıtladı. FETÖ’nün kendisini sürekli sürgün ettiğini söyleyen Ergün, şu çarpıcı ifadelerle devam etti: “Beni sürgün eden zihniyet hâlâ işin başında.” Ergün’ün bir de uyarısı vardı: “Ülkeyi yönetenler gaflet ve delalet içinde olmasınlar.” “Kızgın mısınız?” dediğimde şöyle cevapladı: “Kimseye bir tepkim yok. Özgürce konuşup bağlarımdan kurtulmak için ayrıldım. Zaten darbeden bir ay sonra emeklilik sürem dolmuştu. ‘Çalışacak kimse yok’ dendiği için devam ettim.” Asıl çarpıcı sözleri ise şöyleydi: “Fethullahçı zihniyet hâlâ yönetiyor. Bunlar bukalemun gibi her yere girer.” Öksüz’ü serbest bırakan hâkimle karardan önceki konuşmasını hatırlattığımda şöyle yanıtladı:  “Bir hâkim savcıyı ya da savcı hâkimi, tutuklanmaya gönderilen adam için aramaz. Böyle bir usul yok. ‘20 yıllık hâkimsiniz bu yanlış, hele ben hiç aranmam’ dedim.” Adil Öksüz konusunda acaba kendisinin eksik bıraktığı bir yer var mıydı? Ergün’den dinleyelim: “Savcının yetkisi belli. Ya tutuklamaya sevk ederim ya serbest bırakırım. Benim tutuklama yetkim yok. O yetki hâkimde. İstediği gibi kullanır. Gitsinler hesabı ona sorsunlar.” Devlet kurumlarının ihmali mi vardı? Savcı Cihan Ergün’e göre cevabı var: “Tabii ki! Yasanın bana verdiği yetkinin tüm sınırlarını zorlayarak ben tutuklamaya gönderdim. Tutaydınız. Ya da kaçtıktan sonra dahi ülke sınırları içerisinde devletin bulup tutması gerekiyor. Kolluğunuz var, jandarmanız var, polisiniz var, istihbaratınız var. Velev ki bırakıldı. İki gün içinde ensesine binmeniz gerekirdi. Vaziyet böyle.” Peki şimdi ne yapacak? Cihan Ergün hazırlanıyor: “Artık özgürce konuşabileceğim. Ben memnunum. Çoktandır ayrılmak istiyordum. Hatıralarımı yazacağım.” Cihan Ergün’e kitabı sormak için açtığım telefonu daha büyük sorularla kapattım. Konu ıvır zıvır olduğunda “FETÖ ile mücadele şampiyonu” kesilenler, Adil Öksüz’ü tutuklamak için çırpınan bir savcının isyanını ve nihayetinde cüppesini çıkarmasını neden görmez? İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali “Altın Genç”leri sürdürülebilirliğin ve istikrarın karşılığı olarak tanımladı. Türkiye İş Bankası, üniversiteye giriş sınavlarında üstün başarı gösteren öğrencileri, bu yıl da “Altın Gençler” uygulaması kapsamında ödüllendirdi. 1971 yılından bu yana 47 yıldır bu desteğin sürdüğünü ve bugüne kadar 3 bin ‘Altın Genç’e ulaştıklarını belirten İş Bankası Genel Müdürü Adnan Bali, “Biz de de çalışan Altın Gençler var. Bu sürdürülebilirliğin ve istikrarın karşılığı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk milli bankası olarak bankacılık faaliyetinin yanında toplumun bütün kesimlerine kaktı vermeye devam ediyoruz ve edeceğiz. Bu açıdan eğitime de büyük önem veriyoruz” dedi. Eğitime yönelik faaliyetleri hak kında bilgi veren Bali, bugüne kadar Santranç Federasyonu ile 21 bin satranç sınıfı açtıklarını, Darüşşafaka ile “81 İlden 81 Öğrenci” projesinde 700 öğrenciye ulaştıklarını, “Karneni Göster Kitabını Al” kampanyası ile 11 yılda 13 milyon kitap dağıttıklarını söyledi. l Ekonomi Servisi Yargıtay TECAVÜZ EDEN SEVGİLİSİNİ ÖLDÜREN KADINI HAKLI BULDU Cinayet değil meşru müdafaa AYM’den Pamukova TREN KAZASI kararı 14 YIL SONRA GÖSTERMELİK TAZMİNAT Anayasa Mahkemesi (AYM), 2004 yılında İstanbulAnka cu 30 bin TL tazminat ödenmesine, diğer tazminat taleplerinin reddine ra seferini yapan trenin Sakarya ve yaşam hakkının usul boyutunda Pamukova’da raydan çıkması sonu ihlal edildiğine karar verdi. Kararda, cu 37 kişinin hayatını kaybettiği ve “Ölü ve yaralıların fazlalığı nedeniyle 90 kişinin yaralandığı kaza hakkında soruşturmanın uzaması anlaşılabilir TCDD’nin tazminat ödemesine hük olmakla birlikte hiç bir unsur yargıla metti. AYM, kazada annelerini kay manın henüz sonuçlandırılmamasını beden iki kardeşe başvuruları sonu haklı kılmamaktadır” dendi. l İHA Yargıtay Ceza Genel Kurulu, cinsel saldırısına maruz kaldığı sevgilisini öldüren kadının “meşru müdafaa hakkını kullandığına” karar verdi. Antalya’da 4 yıl önce yaşanan olayda, birlikte yaşadığı Özgür E.’den zihinsel engelli bir çocuğu bulunan Aslıhan Ş, sevgilisinden şiddet ve cinsel istismar görmeye başladı. Özgür E., olay günü de 5 yıldır birlikte yaşadığı Aslıhan Ş.’ye, cinsel istismarda bulundu. Karşı koyması üzerine yine hakarete ve şiddete uğrayan kadın, boğuşma sırasında eline geçirdiği bıçakla adamı boğazından yaraladı. Komşularından yardım isteyen ve Özgür E.’nin boğazına havluyla tampon yapan kadın, Özgür E.’nin kaldırıldığı hastanede vefat etmesi üzerine tutuklanmış ve 16 yıl ceza almıştı. Karar TCK’nin, “Meşru savunma ve zorunluluk hali” başlıklı 25. maddesine dayandırıldı ve ceza bozuldu. l AA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle