18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 13 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ‘Aşk Dersleri’ne devam Sanatçı Füsun Demirel’in “Aşk Dersleri” oyunu 4. sezonunda da devam ediyor. Demirel’in Dario Fo oyunlarından uyarladığı “Aşk Dersleri”nde Mert Küçülmez ve Serpil Özcan da rol alıyor. Oyun, 8 Aralık’ta Maslak, 13 Aralık’ta Bursa, 22 Aralık’ta Samsun, 23 Aralık’ta Ordu, 24 Aralık’ta Giresun ve 25 Aralık’ta da Trabzon’da sahnelenecek. l Kültür Servisi [email protected] Salı 4 Aralık 2018 Sanatçının bu seçkisi ünlü resmi “SoğanEkmek” ile başlıyor. R‘Eevsr3kes8aan.dminkaişrTFisgaeetönmlir’sü1ae5lerTAgbüriisalliiirnlık’in’a Sergi Tophanei Amire Kültür ve Sanat Merkezi’nde görülebilir. ‘Sanatta otosansür yıkıcı bir şey’ Çağdaş ressam Fatma Tülin’in “Evrenin Teni” adı altında derledi ği resimlerden oluşan sergi Tophanei Amire Kültür ve Sa nat Merkezi Beş Kubbe’de ziya ret edilmeye de vam ediyor. Ser gi, 15 Aralık’a ka ORHUN ATMIŞ dar açık kalacak. Birçok farklı yoruma yol açan ün lü resmi “SoğanEkmek”le başla yan bu seçki, sanatçının yaratıcı gelişmesinin adımlarını yapıtlar aracılığıyla izlenebilmesine ola nak sağlıyor. Tülin’e resim sana tını sorduk. n “Evrendeki sonsuzluk, de vinim” resimlerinizde ön plana çıkan konulardan biri, neden? Sanat söz konusu olduğunda “konu” ve “anlam” unsurlarını vurgulamaktan kaçınmayı seç tim hep. Doğru, böyle bir esin ti var, pek çok karmaşık sürecin sonucunda ortaya çıkan belli be lirsiz bir esinti... Açıkçası sanat benim için keskin ve net sorular ve cevaplar sistemi içermez. So nuçta görsel sanat kendine özgü bir dil... Bir tür bir yabancı dil... Başka sanatçıları bilmem ama bana konuştuğumuz dile çeviri sini yapmak son derece güç ge liyor. Ne yazık ki eğitim sistemi miz bize çocuk yaştan itibaren öğretilmesi gereken bu dili öğ retmiyor. Hep bir anlam, bir ko nu, bir temsil arıyoruz sanatta. “Ne” ve “neden” sorularını yö neltiyoruz bir resme bakınca... Oysa bu farklı biçimde yaklaşıl ması, farklı sorular gerektiren bir ifade alanı. Belki daha sezgisel, daha el yordamıyla dokunulan, çağrışımlarla beslenen bir dil... Örneğin bir yüzey meselesi var resmimde... Yüzey yoğunluğu, boyanın bir nesneye dönüşmesi kendi başına bir dil oluşturuyor... Bunları fark ederek bakmak gerek. ‘Sadece yurtdışında üretiyorum’ n Bu serginizde insanlar, “soğanekmek”ten başlayarak zamana yayılan çalışmalarınızı görecek, neye göre seçildi sergilenecek eserler? Çok sıradanlaşmış bir sözdür ama, sanat bir var olma, bir yaşama biçimi, yaşamınızı benim durumumda olduğu gibi belirleyen bir ilişki ise, nerede ve ne zaman başladığını kestirmek güçtür. Kendinizi öyle tarif ediyorsanız, o ilişki hayatınızın başından beri çeşitli biçimlerde vardır. Bu yüzden bu sergiye bir noktadan başlayarak, evet örneğin “soğanekmek”le bir tarih oluşturmak istedim. Değişerek aynı kalan bir çizgide bir bütünlük gözeterek, değişik dönemlere örnek oluşturacak işleri seçtim. n Sergideki eserlerinizin çoğu Paris’te yaptığınız eserlerden mi oluşuyor, hâlâ çoğunlukla orada mı üretiyorsunuz? Son onon beş yıldır sadece yurtdışında ürettiğimi söylemek yanlış olmaz. Sergideki yapıtların belirli bir tarihten sonrası Paris’te yaptığım çalışmalardan oluşuyor. tk‘Goaitpblgauildmaeş’ an Fatma Tülin n Türkiye’deki çevre ve ortam, doğa (betonarme), sizin üretmenize engel oluşturuyor mu? Doğrusu ortamın yaratıcı coşkuyu ve heyecanı besleyen bir yapıda olduğu söylenemez. En azından bendeki etkisi böyle diyelim. Her gidişgelişte bu sorunu daha sivri yaşadığımı hissediyorum. Hayal gücü yitirilince yaratıcı iş yapmak zorlaşır. Bu da bir arz talep meselesi bir noktada... Türkiye’de bu tür işlerin, yani sanatın gündelik hayattaki yeri nedir örneğin? Sergi gezmek çoğunluğun paylaştığı bir gereklilik midir? Bir sergiye giden kişilerin sayısı AVM’lerle kıyaslanınca ne oranda? Sokaklar ne sunuyor bize? Çevremizdeki yapılara bakınca nasıl bir estetik buluyoruz? En kötüsü bu kimin umurunda? Havayı soluduğumuzda çekinmeden içimize çekeceğimiz temizlikte mi? İnsan davranışları nasıl bir eğilim gösteriyor; gitgide kabalaşma ve sertleşme barındıran bir toplumda psikolojinin olumlu bir etkilenme göstermesi beklenebilir mi? Bu ve benzeri oluşumların yaratıcı edime katkı oluşturması epeyce güç tabii... n Doğal nesnelerin ve özellik le kadın gövdesinin görsel anlamda içerdiği benzerlikler ve biçimsel bağlantılar yapıtlarınızda dikkat çekiyor, bu bağlamda günümüz Türkiye’sinde sanatta erotizmin bir otosansüre kurban gittiğini düşünüyor musunuz? Her şeyden önce erotizm konusunun gerektiği biçimde algılanmadığını gözlemliyorum. Erotizmle cinselliğin bazen karıştırıldığı kanısındayım. Erotizm tanımı gereği daha satır arası, sözü daha kapalı, varla yok arası, biraz geride duran ama güçlü bir olgudur bana göre... Çok açık biçimde cinselliği temsil eden resimler hiç de erotik olmayabilir. Örneğin, Courbet’nin “L’Origine du Monde” adlı eseri bence erotik değildir; pornografi kapsamına girer daha çok. Çıplaklık da bu bağlamda erotizm demek olmayabilir. Sorunuza gelince, bunu yanıtlamam olası değil. Çünkü sanatçıların arasında otosansüre bağlı çekinceler yaşayanlar var mıdır Türkiye’de, bir genelleme olarak bunu bilmem güç... Ama daha geniş bir bağlamda, sanatta her tür otosansürün yıkıcı bir şey olduğu kesin elbette. İşin kötüsü fark edilmesi de çok kolay olmayabilir sanatçı tarafından... envaTnatreihriBaKküTaluntrülıiğzrmıv’nedan Yarımada’da çalışması... Samsun’da görkemli konser “Con Fuoco” müzik grubu ve Ankara Devlet Opera ve Balesi (ADOB) solist sanatçılarının, dünya müziklerinden seçtikleri geniş repertuvarlarıyla Samsun Atatürk Kültür Merkezi (AKM) Aydın Gün Sahnesi’nde verdikleri konser büyük ilgi gördü. ADOB solist sanatçıları Feryal Türkoğlu (Soprano) ve Ferda Yetişer’in (MezzoSoprano) yorumladığı eserlere, Ankara Devlet Opera ve Balesi piyanisti Malahat İsmayilova ile birlikte “Con Fuoco” piyanolu quintet grubu üyeleri, Başkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi A. Özge Erdem (Keman) ve Aslı Gültekin (Viyolonsel), Ankara Devlet Opera ve Balesi orkestra sanatçısı Çise Korkmaz (Keman) ve Hacettepe Üniversitesi Konservatuvarı Öğretim Görevlisi Yeliz Özkaya (Viyola) eşlik etti. l CEMİL CİĞERİM / SAMSUN Kültür ve Turizm Bakanlığı, İstanbul’daki Tarihi Yarımada’nın korunması amacıyla alandaki kültür varlıklarının durumunun net bir şekilde ortaya konulacağı ve oluşturulacak envanter doğrultusunda koruma amaçlı imar planlarının yeniden ele alınacağı çalışmayı başlattı. Bakanlık, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde bulunan, içerisinde Topkapı Sarayı, Sultanahmet Camisi, Ayasofya Müzesi, Kapalıçarşı gibi birçok önemli kültürel değeri barındıran Tarihi Yarımada’nın durum tespiti için harekete geçti. Tarihi Yarımada’yla il gili kurumlarda tescilli eser listelerine yönelik verilerin birbirinden farklı olduğunu belirleyen Bakanlık, bu noktada ilgili belediyelerin listelerini bir araya getirerek yeni bir envanter hazırlanması kararı aldı. Bu kapsamda ilk olarak kurumların listelerindeki kültürel varlıklar, harita üzerine yansıtıldı. Bakanlık uzmanları, bu harita ışığında Tarihi Yarımada üzerindeki kültürel varlıkların durumu ve belirlenen yerlerde olup olmadıklarına ilişkin yerinde incelemeler yapmaya başladı. İncelemelerin tamamlanmasıyla uzun yıllar sonra Tarihi Yarımada’nın güncel durumunu, alanda ne kadar kültürel varlığın bulunduğunu net bir şekilde ortaya koyacak güncel bir envanter oluşturulacak. Söz konusu envanter, ilgili kurum ve kuruluşlara da dağıtılacak. Tarihi Yarımada’nın korunmasını amaçlayan yeni envanter, aynı zamanda buraya yönelik koruma amaçlı imar planlarının da tekrar ele alınmasını sağlayacak. Bakanlık uzmanları, yeni envanterin koruma amaçlı imar planlarının revize edilmesine de gerekçe olacağı görüşünde birleşiyor. l Kültür Servisi Ayasofya Müzesi SevdaCenap And Müzik Vakfı Ayşegül Sarıca’ya Onur Ödülü... Ayşegül Sarıca SevdaCenap And Müzik Vakfı 2018 yılı Onur Ödülü Altın Madalyası’na piyanist Ayşegül Sarıca, solist ve oda müziği yorumcusu olarak yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirdiği çalışmalar, aldığı ödüllerle ülkemizin tanıtımına katkısı, örnek kişiliği ve yetiştirdiği öğrencilerleuluslararası alanda klasik müziğin gelişimine sağladığı yararlar dolayısıyla değer görüldü. Tören, 6 Aralık Perşembe günü 20.00’da Mehmet Başman’ın projesi ile Devlet, SevdaCenap And Müzik Vakfı ve sanatseverlerin katkısı ile yenilenen Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu’nda gerçekleştirilecek. Törenin ardından Ayşegül Sarıca, şef İbrahim Yazıcı yönetimindeki Agora Gençlik Senfoni Orkestrası eşliğinde Mozart Do Majör Piyano Konçertosu’nu seslendirecek. İlk kez 1989 yılında Cevat Memduh Altar’a verilen bu ödüle layık görülen Sarıca, II. Dünya Savaşı’nda İstanbul’a gelen Gertrud Isaac ile 5 yaşında piyanoya başladı, İstanbul Belediye Konservatuvarı’nda Prof. Ferdi Ştatzer‘in öğrencisi oldu. İlk solo konserini 9 yaşında verdi. Mezun olduktan sonra 1951 yılında Paris‘e giderek Paris Ulusal Konservatuvarı’nda Lucette Descaves ile piyano, Pierre Pasquier ile oda müziği çalıştı. 1953 yılında Paris Ulusal Konservatuvarı Piyano Bölümü’nden, 1954 yılında ise oda müziği bölümünden birincilikle mezun oldu. Aynı yıl, Marguerite Long Müzik Akademisi’ne başladı, 1955 yılında Uluslararası Münih Piyano Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü’nü, 1959 yılında ise Marguerite LongJacques Thibaud Uluslararası Yarışması’nda “Paris Şehri” Ödülü’nü aldı. 1968 yılından itibaren Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın solistliğini yapan Sarıca’ya 1971 yılında Devlet Sanatçısı unvanı, 1974 yılında ise Fransa Kültür Bakanlığı tarafından “Chevalier de I’Ordre des Arts et Lettres” madalyası verildi. 2006 yılında, İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından Müzik Onur Ödülü’ne layık görülen Sarıca’ya, DMarin Turgutreis Uluslararası Klasik Müzik Festivali’nin 10. yılında “Onur Ödülü” ve 2016 yılında Donizetti Klasik Müzik Ödülleri “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” verilmiştir. 1991 ve 2000 yılları arasında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’nde Master ve Sanatta Yeterlilik sınıflarında öğretim görevlisi olarak bulunan Sarıca, 1999 yılından beri, İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin (MIAM) yüksek lisans ve doktora programlarında piyano dersleri vermekte, birçok Uluslararası piyano yarışmasında jüri üyeliği de yapmakta, konser ve resital vermeyi sürdürmektedir. l Kültür Servisi Alev Ebüzziya’dan yeni sergi... Seramik sanatçısı Alev Ebüzziya Siesbye, yeni işlerini 7 Aralık tarihinden itibaren Galeri Nev İstanbul’da sergileyecek. Son sergisini 2012’de açan sanatçı, altı yıl aradan sonra yeniden İstanbullu izleyicilerin karşısına çıkacak. Sanatçı bu sergisinde, öncekilerden farklı olarak sadece kırmızı ve sarının farklı tonlarıyla oluşturduğu 17 eserini sergileyecek. Sergi, 12 Ocak 2019 tarihine kadar görülebilecek. l Kültür Servisi Çin’de Türk sineması tanıtıldı Bu yıl 9’uncusu düzenlenen ve Çin devletinin desteklediği tek kısa film festivali olan Çin Uluslararası Yeni Medya Kısa Film Festivali’nin onur konuğu olarak festivale katılan İzmir Kısa Film Festivali, Türkiye Sineması ve Türkiye’de çekim olanaklarını Çinli sinema profesyonellerine tanıttı. İzmir Film ve Televizyon Yapımcıları Derneği tarafından organize edilen Focus On Turkey isimli sunumda sinema prodüksiyonları için mekân, teknik olanak lar, nitelikli işgücü ve özellikle post prodüksiyon kalitesi ve uygun fiyatlar konusunda bilgi verildi. l Kültür Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle