24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 3 Aralık 2018 TASARIM: SERPİL ÜNAY ekonomi 11 ‘Kur hayatIN akışınIN sağlıklı gitmesine aykırı seviyede’ Dolar 5’in altına inmeli Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar: 2019 daha kontrollü gideceğimiz bir yıl olacak. Üretici halkalardan biriyiz. Herkes ne kadar iyi olursa ülke o kadar iyi olur ŞEHRİBAN KIRAÇ Bu yılı zor geçiren iş dünyası 2019’da daha temkinli ve kontrollü gitmeye odaklandı. Bünyesinde Hyundai Assan, Assan Alüminyum, İspak Ambalaj gibi dev şirketleri bulunduran Kibar Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar, bu yıl iç piyasadaki daralmadan kaynaklı olarak ihracata daha fazla ağırlık verdiklerini belirterek, kurların geldiği seviyeyi hâlâ yüksek bulduğunu, insanların hayatına devam etmesi, aktivitelerini sürdürebilmeleri ve borç yükünü temizlemeleri için TL’nin değerlenmesi gerektiğini ifade etti. Bu yılın yüksek enflasyon ve düşük büyümeyle biteceğini 2019’da da düşük büyüme öngördüklerini dile getiren Kibar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kibar ile holdingin hedefleri ve ekonomideki sorunları konuştuk. 4 2018’in sonuna geldik, nasıl geçiyor? Geçen yıl özel sektörün borçlanmasıyla ilgili bazı örgörülerimiz vardı. Bir volatilite öngörerek yıla başlamıştık. Ama yıl içindeki oluşan volatilite beklentilerimizin ötesine geçti. ABD ve Avrupa ile gergin bir süreç yaşadık. Bunların ekonomi üzerindeki yansımaları oldu. Bu dönemde faaliyette oldu İyi ki TL ile borçlandık n Birçok sektörde borçlanmayla ilgili sıkıntı yaşanıyor. Ne diyeceksiniz? Biz işi en başında konumlandırırken hangi para biriminden tahsilatımız varsa borçlanmamızı o para biriminden yapıyoruz. Tahsilatımız TL ise borcu da TL ile alıyoruz. Belki bir dönem yüzde 1214 faizle TL borçlandık, bu rakamlar yüksekti. Döviz faizi yüzde 12 borçlanılabiliyordu. O dönemde pek kimse TL ile borçlanmıyordu. Ama biz yüzde 14 ile 3 yıllık TL fonlamayla şirketimize borç almıştık. İyi ki de öyle yapmışız. O dönemde bu oranları maliyet penaltısı gibi, maliyet cezası gibi görüyorsunuz ama gelinen noktada iyi ki öyle yapmışız diyoruz. Hangi parayla tahsilat ediyorsam ona göre borçlanıyorum. Bunu yıllardır vurguluyoruz ama insanlar fatura önüne gelmeden bazı şeyleri öngöremiyorlar. n Gıda tarafında özellikle salça üretiminde varsınız, bu yıl domates fiyatları çok arttı. Nasıl etkilendiniz? Sözleşmeli tarımla çalışıyoruz. Bizim tedarikçilerimiz çiftçiler. Sezon başında ton başına 250 lira bedel belirlendi. Toplam 2.4 milyon top domates öngördük. Ama sezon sonuda 1.3 milyon ton çıktı. Ürün miktarı azalınca fiyatlar yükseldi. En son aldığımız domatese ödediğimiz para 975 TL’ye kadar çıktı. Fabrikayı çalıştırmak için mecburen bu fiyatlardan ürün aldık. Tabii maliyet artınca, bu, sattığımız ürünün fiyatlarına da yansıdı. ğumuz işkollarında ürünlerimizi ihracat pazarlarına daha fazlalaştıran bir orana yönlendirmemiz icap etti. Örneğin, metal sektöründe yüzde 60 62 Halka arz ortamı yok olan ihracat planımızı yıl içinde iç piyasadaki daralmalardan kaynaklanan sebeplerle yüzde 80’lere çıkardık. Yılı iş planlarımızın biraz altında olacak şekilde kapayacağız gibi görünüyor. n Yakın zamanda şirketlerinizde bir halka arz sözkonu su olacak mı? Hayır. Şu anda niye açayım ki. Yapısal olarak büyümemiz müsait, ama Türkiye’de halka açılma ortamının da Temkinli gideceğiz 4 Hedeflerin ne kadar altında kalacaksınız? uygun olması gerekiyor. Yatırımcı iştahının olduğu bir ortam lazım, öyle bir dönemde daha rahat borsa Tabii ciroyu TL almak başka ya açılırız. dolar almak başka. Bazı alanlar n Alüminyum ve ambalajda da başa baş gidilebilir. Ama toplam yüzde 3’ler seviyesinde iş planımızın altında kalacak bir yıl olur. Önümüzdeki yıla yönelik de temkinli gitme stratejisiyle arkadaşlar şirketlerin iş planlarını, bütçelerini uyarlıyorlar. Daha planların tamamı gelmedi önümüze. 2019 daha kontrollü gideceğimiz bir yıl olarak önümüze çıkıyor. Ama gelecek Ali Kibar Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. yeni yatırımlarınız oldu onları devreye aldınız mı? Alüminyumun çoğu devreye alındı. Yeni teknolojiyi kullanacak işgücünü eğit mek biraz zaman alıyor. 2019’un ilk yarısında orada otomasyonla ilgili süreçlerimizi tamamlayıp hem iç hem ihraç pazarlarına açılım sağlayacak formata getirirz. yıl devreye giren yeni yatırımlarımızın da etkisiyle yüzde 5’ler Popülist politikalar riskcivarındabüyümeolabilir. Tüketici için fırsat 4 Otomotiv sektörü zor günler geçiriyor, Hyundai Assan olarak nasıl etkilendiniz? İç piyasadaki daralmadan kaynaklı ihracatımızı yüzde 80’lerden yüzde 92’ye çıkardık. İç piyasadaki daralmayı ihracatla ikame ediyoruz. Ama ihracat yaptığımız pazarlarda da segmentsel daralmalar var, orada dönüşümler yapıyoruz. Üretim adetlerimizi de ihracat pazarlarımızdan gelen sipariş daralmasına paralel olarak da biraz azalttık. Ana pazarımız Avrupa. 4 İş dünyası olarak kısa vadede ne tür riskler görüyorsunuz? Kamu eğer mali disiplini sahiplenerek devam ettirmesi prensibinden vazgeçerse risk olur. Özellikle popülist politikalar riski artırır. İstikrarın olması için kriterlerin daha şeffaf ve uzun vadeli olmasında fayda var. Bazı sektörlere de çok fazla müdahaleyi sağlıklı bulmuyorum. Uzun vadeli zararları olabileceği düşüncesindeyim. Mesela adam dolar borçlanmış, dolarla inşaat yapmış, kirala 4 Krediye ulaşma konusunda zorluk çekiyor musunuz? Zorluk çekmiyoruz demek belki yanlış anlaşılabilir. Biz işlerimizi öngörülerle realize etmeye çalışıyoruz. Mümkün olduğunca borçlarımız geri ödeme vadeleriyle örtüşüyor. Dün bankalar neredeyse parayı verebilmek için birbiriyle yarışıyorlardı. Biz o dönemde yatırımlarımızı ve borçları geri ödeyebilecek vadelendirmelerle kurguladık. Borç ödemelerimizle nakit akışımız paralel gidiyor. Sadece müşterilerden rın ödenmesi için kurların hâlâ yüksek olduğu kaânatindeyim. Kurun 5.10 seviyesine inmesi gerekiyor. İnsanların hayatına devam etmesi, aktivitelerini sürdürmeleri ve borç yükünü temizlemeleri için 5 liranın altına inme ihtimalini bile gözardı etmemek gerekiyor. Kurdaki yüksek seviyeler hayattaki akışı sağlıklı götürmeyen bir seviye. 4 Genel bir ekonomi değerlendirmesi yapabilir misiniz, enflasyon öncelikli problem mi oldu? Türkiye’nin gündeminden çok masını dolar bazında yapmış. gelen nakit akışında aksama Bu yılı yüksek bir enflasyon farklı gündemlerin olduğu pa Ama bir taraftan gelen talepler varsa o süreç için bir ara geçiş rakamıyla kapatacağız. Büyü zarlara hitap ediyoruz. Otoma doğrultusunda kiralar TL’ye en kaynaklarına ihtiyacımız olabili me rakamı da cüzi bir seviyede tivde de moda ortalama 56 yıl dekslendi. Ama sene sonun yor. Onu da ayarlıyoruz. gelebilir. 2019’da da düşük bir da bir değişiyor. Yeni ihtiyaçlara göre dönüşümler yapıyoruz. da belki dolar 4 TL’ye inecek. Enflasyon yüzde 20’nin üstü Cüzi büyüme büyüme olabilir. 2019’a düzelme ve dönüşüm yılı olarak bak Şu anda iç piyasada otomotivde ÖTV ve KDV’de yapılan düzenlemelerle pazarda bir hareketlilik var. Yıl sonuna kadar bu hareketlilik devam edecek. Yıl sonundan sonra Maliye, bunu devam ettirir mi mi ettirmez mi şu ne çıkacak. Enflasyon farkı da ilave edildiğinde belki daha yüksek zam oranı gelecek. Dolar 4.5 iken kira kontratlarını TL’ye döndürdüler. Muhtemelen kiracılar yapılan işlemden pişmanlık duyacaklar. 4 Döviz kurunun şu andaki seviyesi sanayici için iyi bir seviye mi? Hâlâ TL’nin düşük olduğunu düşünüyorum. Yani sanayinin, iç piyasanın harekete geçmesi, yapılandırılması, borçla mak lazım. Kurlar şimdilik belli bir seviyeye geldi, enflasyon da gelecek yıl düşebilir. Her şeyin iyiye gitmesini arzu ediyoruz. Üretici halkalardan biriyiz. Herkes ne kadar iyi olursa ülke o kadar iyi olur. anda belirsiz bir durum söz ko nusu. Kurlardaki artış araç fiyatlarına yansıtılmadı.Tü Yatırım için finansmana bakıyoruzketici için bu döne mi fırsat olarak görmek mümkün. 4 Assan Alüminyum olarak proje bazlı yatırım teşvi Bu yatırımlar kendilerini 810 senden önce ödeyemez. Ama üretip oranın ihtiyacına cevap verecek bir yatırım üzerinde ki aldınız, 900 milyon dolar bu yatırım ülke için mutlaka ol çalışıyoruz. AzlmHionKeirlnuBrisdbkueselaeakksrrketraıötindlzvörzoaarŞdruahmalrüyueaömy.ahknernaMgnnlaıaaeapntğkengutukenryaeedyiniifovısçsnıblmlantyzaaaeaeligiddadk?nodkonrdıldikeezeauddirilribıaatşılğş.knğzeeudoıiraığozoiieunıbleşrlbm,iaınranıinğnaçaalmbdjniııolrzimofzzaişeeiaoldınzkisŞniğatyzkfd.akiukealoslKnzaetakiirainarüaaaşlilç.knnkiryaıudidncymfareaoarmiaKnabtüğkrTalkyc.aaadaşırnisdümvooeiaZkmnrnvkvuaaaraanynakesecrkal?yidesavueTçtimrsıisaseeluyuapmdsüibkııeitnelyannsrz’uııiriardiyer.lut’nkrıingşakdıyoTaemzkFmniudöünaeyüs.rmtiiyniularyeeaikavrrSzgasaüikaenza’kinüinitnzbpsş.liknatdlmeioydariümaıiŞsisknemlmeferaarşeomyiugle’ünçbalovidaroaölaaautnucrebenretnnnulıuaret. ması gereken yatırımlardan birisi. Biz yapmasak da ülkemizin böyle bir tesise sahip olması lazım. Projeyi finansmanıyla paket halinde oluşturmak istiyoruz. Hem benim, hem ülke için, hem de kullandığım kaynağın riske girmeyecek bir finansal model olması gerekiyor. Çünkü yatırımlar stratejik teşvik bile olsa siz parayı yatırıyosunuz. Para yattıktan sonra o tesis çalışırken rekabetçi olması gerekiyor. Finansmanı halledersek yatırıma hemen başlarız. 4 Alüminyum alanında yurtdışında yatırım planınız var mı? Amerika’ya ihracatımızı artırarak orada Türkiye’den gön 4 Başka alanlara yatırım planlıyor musunuz, var mı bir yatırım iştahı? Otomotivde yatırım yapıyoruz. Bizim 2019 sonu, 2020 ve 2021’de 4 yeni otomobil modelimiz olacak. Paslanmaz alanında da diğer bir ortağımızla yatırım görüşmelerimiz devam ediyor. Tabii bu yatırımı yaparken Türkiye’deki finansman olanaklarını göz önüne alarak ortaklıklarımızla mütabakat içinde yapıyor olmamız lazım. Mevcut işlerimizde yatırımlara devam edeceğiz. Panel şirketinde Ortadoğu’da bir ülkede yatırım arayışımız var. Zaten Ürdün’de fabrikamız var, şimdi o bölgede yeni bir arayışımız var. Muhtemelen yatırımı faizlerle falan mümkün değil. derdiğimiz mal yerine lokal yerel bir ortakla yaparız. İnşaat işçisi dünyaya anlatıldı OLCAY BÜYÜKTAŞ Üçüncü havalimanı işçileri ITUC’un dünya kongresine damga vurdu. Dört yılda bir yapılan kongrede tutuklu işçilerin serbest bırakılması istendi. 163 ülkeden 207 milyon işçiyi temsil eden Çerkezoğlu yüzler ce sendikacı Kopenhag’ta buluştu. 27 Aralık arasında düzenlenen Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) 4. Dünya Kongresi için bir araya gelen işçi temsilcileri burada iki seçim yapacak. Kongrenin açılış törenine Danimarka Başbakanı Lars Rasmussen ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Genel Direktörü Guy Ryder de yer aldı. ‘İşçiler güçlensin, kurallar değişsin’ düsturuyla toplanan kongrede, ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow bugün, dünya genelinde işçilerin yaşama ve çalışma koşullarını orta ya koyan raporunu açıklıyor. Kongre için dört tartışma başlığı belirlendi: ‘Barış, Demokrasi ve Haklar’, ‘Ekonomik Gücü Düzenlemek’, ‘Küresel DeğişimlerAdil Dönüşümler’ ve ‘Eşitlik’. Ayrıca, ‘kayıt dışı sektör’, ‘kadınerkek ücret eşitsizliği’ gibi konularda toplantılar düzenlenecek. Kötü patron Kongrede iki seçim yapılacak. İlkinde ITUC yönetimi belirlenecek. Diğerinde de 20132018’te dünyanın en kötü patronu seçilecek. ITUC 4. Dünya Kongresi’ne Türkiye’den DİSK, KESK, Türkİş ve Hakİş katılıyor. Türkiye’deki işçi hakları ihlalleri ve Suriyeli mültecilerin durumu da masaya yatırılıyor. Kongre delegesi DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Hem Türkiye’de hem dünyada işçiler olağanüstü koşullar altında yaşıyorlar. Bir yanda taşeronlaşma, güvencesizlik, yetersiz ücret ve iş cinayetleri, diğer yanda ekonomik kriz, savaşlar ve iklim değişikliği emekçileri tehdit ediyor. Böyle bir dönemde dünyanın dört bir yanından dostlarımızla yeni stratejiler belirleyeceğiz” değerlendirmesi yaptı. Özgürlük istendi Kongre salonuna, tutuklu işçilerin serbest bırakılamasını isteyen afişler asıldı. Afişlerin içeriği, İngilizce, Fransızca ve İspanyolca olarak anlatıldı. Afişlerde, İstanbul’daki yeni havalimanı inşaatında çalışan 30 bin işçinin yetersiz işçi sağlığı ve iş güvenliği ve ödenmeyen ücret sorunları dile getirildi. 416 Eylül’de eylem yapan işçilere şiddet kullanıldığı, Dev Yapı İş Başkanı Özgür Karabulut ile İnşaat İş yöneticilerenin de bulunduğu 35 işçinin hapsedildiği anlatıldı. Üç rapor bir soru Geçen günlerde yayımlanan üç rapor, çok önemli bir soruyu gündeme getirdi. Raporlardan ikisi küresel ısınma, iklim değişikliği eğilimleri ve olası sonuçlarıyla ilgili. Üçüncüsü de Uluslararası Enerji Ajansı’nın (UEA) 2018 Dünya Enerji Raporu. Soruya gelince o yazının sonunda... Beklenenler oluyor Bu yıl boyunca televizyon kanallarında ABD’nin doğu kıyılarını vuran kasırgalara, batı kıyısında patlak veren orman yangınlarına ilişkin çok çarpıcı görüntüler, can kaybına ilişkin haberleri izledik. Federal hükümetin 23 Kasım’da yayımlanan yaklaşık 1600 sayfalık İklim Değişikliği Değerlendirme Raporu, bugün egemen olan eğilimler devam ederse, yüz yıl sonuna kadar ABD’de ortalama sıcaklıkların 312 derece yükseleceğini bunun da ülkenin büyüme hızından yüzde 10 oranında kesinti yapabileceğini hesaplıyor. Yalnızca geçen 3 yılda ABD’de iklim krizinden dolayı yaşanan felaketler, ekonomiye 44 milyar dolar ek yük getirerek toplam iklim krizi faturasını 400 milyar dolara yükseltmiş, Rapora göre aşırı sıcaklardan kaynaklanacak ölümlerin ekonomiye getireceği yük 2090 yılına kadar 140 milyar dolara, su seviyesinin altında kalacak gayrimenkullerin maliyeti de 507 milyar dolara ulaşabilecek. İDD Raporu, küresel ısınmadan kaynaklanacak yangınlara, kasırgalara ani su baskınlarına ve sellere ilişkin olarak, önceki yıllarda yayımlanan raporların uyarılarında dile getirilen beklentilerin gerçekleşmekte olduğunu vurguluyor. İDD Raporu, buzulların, kar tabakalarının erimeye, deniz seviyelerinin yükselmeye, ısınmaya, asit oranlarının artmaya, denizlerde yaşayan canlıların daha serin sulara doğru göçmeye başladığına işaret ederek, “Gezegenin ısınmaya devam ettiğinden hiç şüphe yok” diyor. Gereken önlemler alınmıyor BM’in 26 Kasım’da yayımladığı rapor, 2015 Paris Anlaşması’nda konulan hedeflere ulaşılamadığını, ülkelerin küresel ısınma eğilimlerini geri çevirmek için gereken önlemleri almadığını savunuyor. Acilen gereken önlemler alınarak, sera gazları emisyonlarında en az yüzde 25 oranında bir azalma gerçekleştirilemediği takdirde küresel ısınma artmaya devam edecek, 2015 anlaşmasının koyduğu (endüstri öncesi dönemin ortalamalarına göre), dünyada yaşamın geleceği açısından kritik 2 derece sınırı 2030 yılına kadar aşabilecek. BM raporuna göre, toplam emisyonun yüzde 60’ını gerçekleştiren 57 ülke, sera gazları emisyonlarını 2030’dan önce azaltma yolunda ilerliyor. Buna karşılık en çok sera gazı üreten ülkeler, başta ABD olmak üzere 2015 hedeflerinin gerisinde kalıyorlar. Birinci sıradaki ABD’de, Pentagon küresel ısınmanın getirmekte olduğu güvenlik sorunlarına uyum sağlayabilmek için gereken önlemleri almaya çalışırken, Trump yönetimi küresel ısınmaya inanmıyor, 2015 Paris Anlaşması’ndan çıkıyor. Dünyanın en büyük yağmur ormanlarına sahip, aynı zamanda 7. büyük sera gazı üreticisi olan Brezilya’da seçilen faşist devlet başkanı da Paris Anlaşması’ndan çekileceğini söylüyor. Dışişleri Bakanlığı’na getireceği adam, küresel ısınmanın “emperyalist komplo” olduğuna inanıyor. Geçen hafta, Brezilya, 2019’da Rio’da yapılması planlanan iklim zirvesine ev sahipliği yapmayacağın açıkladı. Durum gerçekten vahim! UEA’nın geçen hafta yayımlanan raporunda, hidrokarbonların, (petrol, gaz, kömür) bugün de, 10 yıl önce olduğu gibi, toplam enerji arzının yüzde 81’ini oluşturduğuna işaret ediliyor. Aynı dönemde yenilenebilir kaynakların payı yüzde 1’den yüzde 7’e çıkmış. 2040’a gelindiğinde hidrokarbonların payı en fazla yüzde 74’e düşebilecekmiş. Rapor “yenilenebilir kaynaklar, henüz hidrokarbonların yerine geçemiyor, geçebilecek gibi de görünmüyor” diyor. Geçen hafta, The Economist, “İklim değişikliğini önlemek neden bu kadar zor” diye soruyordu. Verdiği cevap ise, gerekli kurumların ve siyasi iradenin yokluğuyla ilgiliydi. Buna karşılık, muhafazakâr The New York Post’daki bir yorum, gerçeğe çok daha yakın. NYP yazarına göre, gereken önlemleri alma konusunda, “sorununun siyasi irade yokluğundan öte, önemli bir maliyet boyutu var: Görece ucuz, verimli fosil yakıtlar, rekabet düzeyini düşürücü yeşilenerji kaynaklarıyla değiştirilmek isteniyor”. Sermayenin birikim dinamikleriyle, sera gazları üretimi arasında yakın bir ilişki var. Büyük durgunlukta az da olsa gerileyen CO2 emisyonu, dünya ekonomisindeki, ilk toparlanma işaretleriyle birlikte yeniden artmaya başladı. Kapitalist uygarlıkta büyüme eğilimi, gezegeni yok etme eğilimiyle at başı gidiyor. Bu da bizi, “insanlık, hatta gezegendeki canlılar, kendini ‘ucuz’, ‘verimli’, ‘rekabet gücü’ gibi kavramlarla ifade eden kapitalist gerçekçilik canavarının büyüme (birikim) saplantısıyla birlikte yaşamaya, daha ne kadar dayanabilir” sorusuna getiriyor. 27 maden lisansına iptal Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nce, 16 ilde bazı şirket ve özel kişilere ait 27 maden lisansı çeşitli gerekçelerle iptal edildi. Söz konusu 27 lisans sahibinden 21’ine ayrıca para cezası da verildi. 14 ilde 32 ruhsat sahibine de 382 lira 40 kuruş ile 370 bin 904 lira arasında para cezası uygulanmasına karar verildi. Ruhsat iptali ve idari para cezası uygulanmasına ilişkin kararlar dün Resmi Gazete’de yayımlandı. l AA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle