25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 20 Aralık 2018 14 İki efsane adam Güzel bir rastlantıyla birkaç gün önce biyografik bir film izledim, biyografik bir roman okudum. Eğitim dünyasının iki efsane adamının anlatıldığı yapıtlarla, onların yaşamlarına yaptığım yolculuktan büyük mutluluk duydum. Birbirini tamamlayan bu iki değerli yapıttan ilki, Yücel’in Çiçekleri adını taşıyor; Hasan Âli Yücel’i anlatıyor. İkinci yapıt ise Tonguç’un romanı, Büyük Oğul Efsanesi (Bilgi Ya.) adını ve Cumhuriyet yazarı, değerli dostum Öner Yağcı’nın imzasını taşıyor. ‘Yücel’in Çiçekleri’nin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde Beylikdüzü Belediyesi’nde galası yapılmıştı; izleyememiştim. Ama 15 Aralık Cumartesi günü Şişli Belediyesi’nin gösteriminde bu olanağı buldum. Yönetmenliğini ve senaristliğini Cengiz Özkarabekir’in, danışmanlığını Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği’nin önceki genel başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın yaptığı belgesel filmde Atatürk’ü Mahir Günşiray, İsmail Hakkı Tonguç’u Muhammed Uzuner canlandırıyor. Hasan Âli Yücel’in çocukluğunu Ege Şenoğul, gençliğini Kutay Şahin yetişkin dönemini ise Mehmet Tokat oynuyor. 200 kişilik bir film ekibi. Ayrıca fuayede 110 kareden oluşan Hasan Âli Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ve Köy Enstitüleri Fotoğraf Sergisi yer alıyordu. Onları da gördüm. Film Ekrem İmamoğlu’nun başkanı olduğu Beylikdüzü Belediyesi ile Büyükçekmece, Çatalca ve Silivri Belediyelerinin destekleriyle gerçekleştirilmiş, çeşitli belediyelerde ücretsiz gösteriliyor/gösterilecek. Dört dörtlük bir belgesel. Eğitimle ilgili herkesin görmesini isterim. Tonguç’un romanı İkinci efsane adam İsmail Hakkı Tonguç. Yücel’in 7 yıl, 7 ay, 7 gün süren Milli Eğitim Bakanlığı’nda hep yanında olmuş, eğitimde Rönesans’ı birlikte başarmış bir eğitimci. Öner Yağcı, İsmail Hakkı Tonguç’un adını ilk duyduğu günden beri onun hayranıymış. Adını duyması da ortaokul yıllarına dayanıyor. Çünkü gece gündüz çok okuyan bir öğrenciymiş. Evlerinde tek bir petrol lambasının olması bile onu engellememiş. Çıkmış sokağa, sokak lambalarının ışığında kitap okumuş. Öğretmenlerinden hep kitap desteği almış. Onlarla olan dostluğu kendi öğretmen olunca da sürdürmüş. Öğretmenleri birbiri ardına sürgün edilirken o, bu sürgünün nedenlerini araştırmış, bu arada toplumsal ve siyasal bilinç kazanmış. Derken Fakir Baykurt’tan başlayarak Köy Enstitülü yazarları okumuş, okumuş. Kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Engin Tonguç’la tanışmış. Böylece Öner Yağcı’nın Tonguç’un romanını yazma amacı da sağlam ve birinci elden kaynaklara ulaşmasıyla artık kaçınılmaz olmuş. Öner Yağcı, Tonguç’la olan bu serüvenini 550 sayfalık kitabın 50 sayfasında dile getiriyor. Sonra da sözü Tonguç’a bırakıyor ve o da kendini anlatıyor. Dolayısıyla Öner Yağcı’nın Tonguç’u anlattığı biyografik romanı yılların deneyim ve birikiminden getirdiği büyük bir yapıt. Okumaya başlıyorsunuz bir yanda özel olarak Tonguç, bir yanda Yücel, ama bir yanda da çağdaş Türkiye’nin eğitim tarihi, siyasaltoplumsal tarihi iç içe birer film şeride gibi sizi sürüklüyor. Hangi sorun nasıl çözülmüş? Silistreli bir göçmenin ulaştığı efsane adam kimliği nasıl ortaya çıkmış? Dedesi Veli, Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre yapıtında geçen Silistre’de 1854’te çarpışmış bir kahraman. Veli dedenin oğlu İdris’in sekiz çocuğundan biri İsmail... Sonra aile Türkiye’ye göç etmiş... Öykü uzun, çok değerli, çok renkli ve çok ders verici. Biyografiler hele de bir başarı öyküsünü, bir efsane adamı anlatıyorsa, okunmak şöyle dursun, her karesi, her satırı ezberlenir. İki yapıtın da yaratıcılarını kutluyorum. ‘Gulyabani’ Berlin Film Festivali’nde Yönetmen Gürcan Keltek’in dünya prömiyerini ağustos ayında Locarno Film Festivali’nde yapan son filmi “Gulyabani”, Berlin Film Festivali’nin Eleştirmenlerin Haftası bölümünde gösterilecek. 1970’li ve 1980’li yıllarda, İzmir’de tanınmış bir müneccim olan Fethiye Sessiz’in hikâyesini anlattığı yarı kurmaca bir belgesel olan “Gulyabani”, Türkiye prömiyerini ise Ayvalık Film Festivali’nde yapmıştı. kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: BAHADIR AKTAŞ İKSV Galaları’nın son filmi ‘Sibel’ İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İKSV Galaları, 20172018 sezonunu hem ulusal hem uluslararası festivallerden ödüllerle dönen Sibel filminin galasıyla sonlandıracak. Çağla Zencirci ve Guillaume Giovanetti’nin yönettiği fil min galasına; başrol oyuncuları Damla Sönmez ve Erkan Kolçak Köstendil’in yanı sıra film ekibi de katılacak. FransaAlmanyaLüksemburgTürkiye ortak yapımı olan Sibel’in oyun cu kadrosunda Emin Gürsoy, Elit İşcan ve Meral Çetinkaya yer alıyor. Film 27 Aralık Perşembe akşamı 21.30’da Cinemaximum City’s Nişantaşı’nda gösterilecek. Cumartesi sahnede Penny Marshall hayatını kaybetti Yönetmenliğini yaptığı “Jumpin’ Jack Flash” (1986), “Big” (1988), “Awakenings” (1990), “A League of Their Own” (1992) gibi filmlerle tanınan ve “Laverne & Shirley” (1976) dizisinde rol almış olan Amerikalı oyuncu ve yönetmen Penny Marshall hayatını kaybetti. Yüz milyon dolardan fazla gişe yapan bir film (Big) yöneten ilk kadın yönet men olan Marshall Kaliforniya’daki evinde yaşama veda ettiğinde 75 yaşındaydı. Marshall ailesinin sözcüsü Michelle Bega’nın yaptığı açıklamaya göre Marshall’ın ölüm nedeni ise diyabet komplikasyonları. Anneleri Sahnede siyahlar giyinmiş dört kadın. Anlatıyorlar, acıyı, şiddeti , adaletsizliği. Amaçları suçla ban olarak gösterilmesi olurdu. Ama metin yine de izleyiciye geçmiyor. Aynı ses tonunda kuru bir anlatımın, ifadesiz mi mak değil, sadece şaşkınlıklarını, çare miklerin, donuk bakışların amaçlanan me sizliklerini dile getirmek… Kadınlar an safeyle uzak yakın ilgisi yok. Kısaca metin latıyor, ben dinleyemiyorum, gözüm iki içeriğin çarpıcılığına rağmen, canlanmı de bir de yanı başımda oturan Cumar yor, yaşamıyor. Her öyküden sonra layt tesi Anneleri’ne kayı motif olarak tek yor. Özellikle de yüzünde bin tane kırışık olan, KONUK YAZAR rarlanan “Şeytan onlar şeytan” söz acıdan kavrulmuş yüzlü Emine Ocak’a. O anlat ZEHRA İPŞİROĞLU leri ise çok rahatsız ediyor. Aca saydı nasıl anlatırdı, ne ba toplumumuzda söylerdi? Yüz hatları bi aklına gelince ba le o kadar etkileyici ki, zı insanlara saldı gözlerimi ayıramıyorum. Sahnede okuma ran şeytanlar mı var? İyi de bu şeytanları tiyatrosu gibi sunulan öyküler ile bu ka yönlendiren kim ve neden? Oyunda an dının duruşu arasında dağlar var. Kadının latılmak istenen sadece çocuklarını kay yüzü konuşuyor ama sahnede anlatılan beden annelerinin acılarının belgelenme lar hiç konuşmuyor. Oysa Metin Balay’ın si, bir insan bir insana nasıl böyle bir şey Berat Günçıkan’ın kitabından yararlana yapar sorusundan yola çıkarak bu alan rak hazırladığı kurguda ritm var, akış var, da bir duyarlılık oluşturulması, yoksa po şiirsellik var. Belli ki oyuncuları yönetir litik bir sistem eleştirisi değil; bu da ister ken sade oynamalarını önermiş, duygu istemez öyleyse neden belgesel tiyatro sallığa kaçmadan, mesafeli oynamaları sorusuna yol açıyor. Belgesel tiyatronun nı istemiş. Gerçekten de en büyük yanlış işlevi olayların içyüzünü göstermek değil kadınların melodramatik bir yorumla kur mi? Ben sadece kurbanların açısından da olsa olayların belgelenmesinin yine de önemli olduğunu düşünüyorum. Hangi dünya görüşünde olursak olalım bu oyunu gördüğümüzde yüreğimizin sızlaması önemli. Amaç da bu, ama bu amaca ulaşılamıyor. Acı çeken birini hiç gözlemlediniz mi, seçtiği sözcükleri, kullandığı beden dilini, duraksadığı anları, sözcükleri aradığı ama bulamadığı suskunluk anlarını, ağlamamak için kendini tutma anlarını, sözcüklerin ötesinde olanı anımsama, anlama ve anlatma çabasını? Ve bir oyuncunun yaşamla dehşet arasındaki o anın, o boşluğun sözcüklerle nasıl dile getirilebileceğini gözünüzün önüne getirebiliyor musunuz? Bu çok sözcük, çok hareket gerektirmiyor, tam tersi, ancak minimalist bir oyunculuk özgünlüğün kapısını aralayabilir. Evet, acı nasıl anlatılabilir? Acıyı yaşamayan bilemez ama yüreğinin derinliklerinde hissederek öğrenebilir. Acıyı yaşayanlarla konuşarak, onların dünyalarına girerek, onları gözlemleyerek, acıları nı paylaşarak, anlamaya, hissetmeye çalışarak... Ancak böyle bir olgunlaşma sürecinden sonra kendi kişiliğini ve yaşam deneyimini de katarak böylesine zor, neredeyse imkânsız bir rolün üstesinden gelebilir. Bu iyi bir oyuncunun bile kolay kolay başaramayacağı bir şey bile olsa mümkündür. Ülkemiz ne yazık ki insan, kadın ve çocuk hakları ihlalleri konusunda tam bir belgesel tiyatro cenneti. Cumartesi Anneleri’nden mültecilerin ve göçmenlerin sorunlarına, çocuk tacizinden kadın cinayetlerine değin öyle çok konu var ki ele alınabilecek. Ama tiyatrolar bu tür konuları görmezden geldikleri gibi belgelere ya da gerçek yaşam öykülerine dayanan tiyatroyu tiyatro bile saymıyorlar. Bu açıdan Cumartesi Anneleri gibi bir konunun gündeme gelmesi hem çok cesur hem de heyecan verici. Ama anlatılanlar kadar nasıl anlatıldığı da unutulmamalı. Sonuçta tiyatroyu tiyatro yapan da bu değil mi? Babylon’da renkli hafta Babylon’un programında bu akşam saat 20.30’da başlayacak “Psychedelia Night”olacak. Psychedelia ve club müziğini harmanlayan Göteborg çıkışlı grup Fontän; İstanbul çıkışlı prodüktör Tolga Böyük’ün solo projesi olarak başlayan ve Eralp Güven’le Erdem Başer’in de katılmasıyla birlikte bugünkü multienstrümantalist üçlü halini alan Islandman ve “müzik”in genel geçer tanımının yanı sıra, Antik Yunan medeniyetinden bugüne dek gerçekleşen müzikal devrim ve yolculuk anlamına da gelen Mousikê dinleyiciyle buluşacak. Programda yarın Rebel Moves Gevende’den Ahmet K. Bilgiç, Okan Kaya ve Gökçe Gürcay’ın eşlik edeceği “Rebels & Friends” ile doğaçlama müzik grubu Rebel Moves sahne alacak. Babylon 22 Aralık Cumartesi günü ise Y2K Millennium Party ile milenyum kuşağını zaman yolculuğuna çıkaracak. ‘SAF’ festival yolculuğuna devam ediyor Başrollerini Saadet Işıl Aksoy ve Erol Afşin paylaşıYor Ali Vatansever’in Toronto Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan ikinci sinema filmi “SAF”, festival yolculuğuna devam ediyor. 30’uncu Palm Springs Uluslararası Film Festivali’nin New Voices New Vision bölümünün yarışma kısmında gösterilecek film, ocak ayında Fransa’nın prestijli film festivali 31’inci Premiers PlanAngers Film Festivali’nde yarışacak. Başrollerini Saadet Işıl Aksoy ve Erol ait filmde Fikirtepe’de bir gecekonduda Afşin’in paylaştığı “SAF”ta onlara Onur yaşayan genç evli bir çiftin kentsel dönüBuldu, Ümmü Putgül ve Kida Ramadan şüm söylentilerinin mahalleye düşmesiyeşlik ediyor. Senaryosu Ali Vatansever’e le beraber dönüşen hayatları anlatılıyor. Yeni bir fotoğraf yarışması: Benim Gözümden Doğuş Grubu’nun Leica Camera AG işbirliğiyle İstanbul’a taşıdığı Leica Store İstanbul, her ay farklı temalara odaklanacak “Benim Gözümden” fotoğraf yarışmasını hayata geçirdi. Her ay farklı temalara odaklanacak “Benim Gözümden” fotoğraf yarışmasının birincisi, aralık ayı teması olan Monochrome ile başladı. 25 Aralık’a kadar devam ede cek yarışmaya amatör veya profesyonel olarak fotoğrafa meraklı herkes en fazla üç fotoğrafla başvurabilecek. jürinin seçeceği 12 fotoğraf, bir ay boyunca Leica Store İstanbul’da sergilenecek. Detaylarına @leicacameratr Instagram sayfası üzerinden ulaşıbilecek yarışmada, jürinin seçeceği 12 fotoğraf, bir ay boyunca Leica Store İstanbul’da sergilenecek. Sarıyer Belediyesi’nden Rıfat Ilgaz’a saygı gecesi... Birçok alanda sanatsal faaliyetlerin gerçekleştiği Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi’nde geçen hafta Rıfat Ilgaz için saygı gecesi düzenlendi. Gecede, Rıfat Ilgaz’ın kitaplarından ve eşyalardan oluşan “Rıfat Ilgaz Odası”nın da açılışı yapıldı. Odada, heykeltraş Güngör Yüksel’in yaptığı hiperrealist Rıfat Ilgaz heykeli de yer aldı. Silikon, kalsiyum karbonat ve insan saçı kullanarak yapılan Rıfat Ilgaz heykeliyle karşılaşan Aydın Ilgaz gözyaşlarını tutamadı. Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in de katıldığı açılışta konuşan Aydın Ilgaz, “Babamın adı nın Sarıyer gibi çağdaş, ileri ve sanatla iç içe bir ilçede yaşamasından dolayı gurur duyuyorum. Bunlar çağdaşlığın simgesi. Dilerim ki bu tür belediyelerin sayısı çoğalsın ve özlemini çektiğimiz bahar gelsin” ifadelerini kullandı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle