15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 1 Ekim 2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ekonomi 9 Kriz derinleşiyor. Patron tasarrufa işçiden başladı ‘Kat kat giyinin’ Kriz gerekçesiyle işveren işçinin ücretini yüzde 40 düşürüp daha çok çalışmayı dayatıyor. ‘Kat kat giyinin öyle ısının, tuvalet kâğıdını az kullanın’ diyen bile var Ekonomik kriz git gide derinleşirken en büyük bedel yi çalışanlara gönderilen bu önerilerin bazıları şöyle: n Temizlik malzemele ne emekçiye ödetiliyor. ri tasarruflu kullanılacak. Yüksek kârlar elde ettik Tuvalet kâğıdı idareli kul lerinde bu kârlarını işçilerle paylaşmakta son de ŞEHRİBAN KIRAÇ lanılacak. n Isınma için hava sı rece cimri olan patron caklığına uygun kıyafet lar, kârları düştüğünde işçiler giyilecek. Kat kat giyilerek, orta den fedakârlıklar istiyor, işçile ma göre kıyafet eksitilecek. rin haklarına göz dikiyor. n Her şey müsvetteye çıktı alı Şirketler özel sağlık sigortası, nacak. Müsvette kağıtlar düzgün öğle yemeği ve ulaşım/servis im saklansın. Boş kâğıda çıktı izin kanlarında kısıtlamaya giderken, li olacak. Arkalı önlü basılacak. şirket araçları, cep telefonu, eği Uzun evrak basılmayacak. Renk tim ve temsil ödenekleri de tasar li çıktı alınmayacak. ruf kalemleri arasında yer alıyor. Uzmanlara göre, krizin dal Lambaları açmayın ga boyunu zaman içinde katla n Gerekmedikçe kırtasi narak artacak ve tasarruf ted ye ürünleri alınmayacak, alı birleri de sıkılaşacak. Mavi ya nacaksa tüm ofise sorulacak. kalıdan üst düzey yöneticiye ka Ürünler ortak kullanılacak. dar her kategoride krizin etki Kaybedilmeyecek, takibi yapı lerine karşı en temel tedbir ola lacak. Düzgün kullanılacak. rak işe alımların durdurulma n Ofis içinde odada kimse sı kararı öne çıkıyor. Birçok şir yokken elektrik açık olmaya kette işe alımlar durdurulur cak. Pencereden gün ışığı ile ken vardiya sayıları da azaltıl idare edilecek. dı. Başta otomotiv fabrikaları ol n Tek kargo gönderilmeye mak üzere birçok şirket üretim cek. Kargo izne tabi olacak. lerini bir süreliğine durduru n Kıyafet sayıları takip edi ken, özel hastanelerde ise çalı lecek. Az miktarda yaptırıla şanların vardiya saatleri uzatılı cak ve dışarıdan alınacak. Ye yor, maaşlarda yüzde 3040 ara nisi için eskisi istenecek. Kay sında düşürülme dayatılıyor. beden için kendisinden kesile Hem eğitim olanakları sunu cek. Kıyafet için stok yapılma lan çalışan sayısı hem de eğitim yacak. sürelerinde azalma söz konu n Bakım ve onarımda arızala su olurken, bazı şirketler ise eği rın sebebi araştırılacak. Onay ol tim harcamalarını tamamen dur madan tamir edilmeyecek. durmuş durumda. Beyaz yaka n İnternet kotası için bulunu lıdan mavi yakalı tarafına doğ lan yerde kotasız wifi alınacak. ru gittikçe vardiya ödeneği hak Özel internet tüketimi ücretsiz edişinde azalma söz konusu. Şir wifi olan yerlerde yapılacak. ketlerin çalışanlarına gönderdi n Seyahate gitmeden önce ği tasarruf tedbirleride akla za planlama yapılacak ve ucuz rar öneriler var. Listeler halinde oteller bulunacak. Halk yoksullaştı Krizin etkileri gün geçtikçe daha derinden hissedilirken asgari ücretli ise yoksul kalmaya devam edecek ve en zengin ile en yoksul arasındaki makas iyice açılacak. Kişi başına düşen gelirin 2018’de 11.409 dolara yükseleceği öngörülmüştü. Ancak dövizin yılbaşından bu yana yüzde 40’tan fazla yükselmesi asgari ücretlinin de gelirini eritti. 2017’de kişi başına düşen ortalama gelir 10 bin 579 dolar iken asgari ücretlinin geliri 4 bin 616 dolar civarındaydı. Şu anda ise dolar kurunu 6.10 TL bile kabul etsek asgari ücretlinin yıllık geliri 3 bin 144 dolara inmiş oluyor. Dolar kurunun yıl sonuna kadar 67 TL bandında olması halinde, Türkiye’nin milli gelirinin yüzde 10’a yakın küçüleceği ve kişi başına düşen gelirin de 10 bin dolardan 8 bin dolar civarına gerileyeceği hesaplanıyor. Kur krizi, büyümedeki yavaşlama ve yüzde 20’ye dayanan enflasyon sonrasında dar gelirlinin nasıl ayakta kalacağı ise meçhul. İşten çıkarma tehdidi Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, krizin bedelinin çalışanlara çıkartılmaya başlandığını vurgulayarak, “Özel hastanelerde çalışan birçok arkadaşamıza daha fazla mesai ve ücretlerin yüzde 3040 arasında düşürülmesi dayatılıyor. Emekçiler işten çıkarılma ve işsizlikle tehdit ediliyor. En son Hazine ve Maliye Bakanı’nın çalışanlarla ilgili ilgili açıkladığı tasarruf tedbirlerini kabul etmiyoruz. Krizin bedeli işçiye, emekliye, dar gelirliye ödetilmek isteniyor” dedi. Çerkezoğlu, krize karşı acilen şu adımların atılmasını istedi: n Tüm ücretler yıl sonu beklemeden derhal artırılarak, yüzde 20’leri aşacak enflasyondan kaynaklanan kayıplar telafi edilmeli. Emekli aylıklarına enflasyondan kaynaklanan kayıp kadar zam yapılmalı. n Toplu işten çıkarmalar yasaklanmalı. İşsizlik fonunun sermaye çıkarına kullanılmasına son verilmeli. n Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan, asıl olarak kâr ve faiz gelirlerinin, servetin vergilendirilmesine da yalı bir sistem kurulmalı. Asgari ücretten hiçbir suretle vergi kesilmemeli. n Çalışanların korunması için fiyatları kamu tarafından belirlenen ve geniş kesimlerce tüketilen hizmetlerin fiyatlarına zam yapılmamalı. Kamu ulaşım bedellerine ve hanelerde tüketilen elektrik, su ve doğalgazın fiyatı artırılmamalı. Arzu Çerkezoğlu Kur bayrağın ipini vurdu Hindistan, Pakistan ve Çin’den ithal edilen ipliklerle dokunan Türk Bayrağı’nın üretim maliyeti, doların yükselmesiyle arttı. Kumaşın metrekaresini 3.5 liraya ithal eden sektör şimdi 7.5 liraya almaya başladı. Terziler ve Konfeksiyoncular Esnaf Odası Başkanı Mevlüt Turun, eskiden Söke ve Çukurova’da iplik dokuma fabrikaları olduğunu hatırlatarak, son yıllarda ithalatın daha az maliyetli olması nedeniyle ülkenin iplik dokuma, cırcır fabrikasını ve dokumayı terk ettiğini söyledi. Turun, “Bugün gelinen noktada bu alınan ürünler dolar bazında olduğu için doların artmasıyla sıkıntılı bir döneme girdik. Türk bayrağının ipliği ve kumaşı şu an Uzakdoğu’dan gelmekte. Birçok işyeri kapanma riskiyle karşı karşıya. Bu durumu düzeltmek için tüketen değil, üreten bir ülke olmamız gerekiyor” dedi. 150 bin kişi atama bekliyor GAMZE BAL Kamuda çalışmayı bekleyen binlerce gıda mühendisi, ziraat mühendisi ve veteriner hekim, 1.5 yıldır Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan atama bekliyor. Her yıl 4 bin civarı ziraat mühendisi, 3 bin 500 kadar da gıda mühendisinin mezun olduğu işsiz mühendis ordusunun, yaklaşık 150 bine ulaştığı ifade ediliyor. 2018 Mayıs’ta 10 bin 551 kişilik personel atamasının yapılacağının duyurulduğu genç mühendisle re verilen bu söz tutulmadı. Söz konusu alım listesi, bir önceki Tarım ve Orman Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba döneminden bu yana Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda bekletiliyor. 2013’te de 6 bin kişilik atama beklerken 2014 bütçesinden yalnızca 499 adet kadro verildiğini anımsatan mühendisler, “Diğer bakanlıklar ardı ardına alım ilanlarını yayımlarken Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sessiz kalması kabul edilemez. Hakkımız olan atamayı yıl sonuna kadar almak istiyoruz” dedi. Tarım ve Orman Bakanlığı’nda 2017 sonu itibarıyla istihdam edilen 18 bin 605 mühendisin 15 bini ziraat mühendisi, 2 bin 252’si gıda mühendisi. Bakanlıkta 8bin de veteriner hekim çalışıyor. Bakanlıktaki 2 bin 252 gıda mühendisin denetimler için yetersiz olduğuna dikkat çeken TMMOB Gıda Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Zafer Şenyurt, ülkede yaklaşık 652 bin kayıtlı işletme varken, bu işletmeleri denetlemekle görevli denetçi sayısının yal nızca 6 bin 404 olduğuna dikkat çekti. Şenyurt, en az 5 bin gıda mühendisinin daha kamuda istihdam edilmesi gerektiğini söylüyor. “Yıllardır ilgili bakanlıklara dilekçeler gönderen gençlerin de talepleri bu yönde. Gıda mühendisleri için 5 bin, ziraat mühendisleri için 10 bin, veteriner hekimler için ise 3 bin kişilik yeni istihdam talep ediliyor. Talebimiz, Bekir Pakdemirli’nin bu atamaların üzerine düşmesi ve ve yıl sonuna kadar alımların yapılmasıdır” diye konuştu. McKinsey Meclis’te CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “16 Bakan ile ortak çalışacak McKinsey, denetim adı altında MİT’ten ülke güvenliği ile ilgili yapılan yatırımların bilgisini isterse verecek mi? Bu bilgi akışı devlet sırlarının ifşa edilmesi anlamını gelmez mi?” dedi. CHP’li Tanrıkulu, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın Maliyet ve Dönüşüm Ofisi için uluslararası danışmanlık şirketi McKinsey ile çalışılacağı yönündeki açıklamasını Meclis gündemine taşıdı. Tanrıkulu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na verdiği önergede şunları sordu: n IMF Nisan 2018 Raporuna göre hazırlanan YEP’in, IMF’nin adı geçme den yapılan bir IMF programı olduğu iddiası doğru mudur? n AKP’nin eski bakanı Beşir Atalay’ın damadı Ali Üstün’ün Ankara yöneticisi olduğu McKinsey adlı danışmanlık şirketiyle çalışmaya başladığı iddiası doğSezgin Tanrıkulu ru mudur? Kriz mi dediniz? Demeyiniz! Cumhurbaşkanı “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. O çok deneyimli ve bilgili bir liderdir. Veriler önemli değil... Verilere bakarak, Cumhurbaşkanı’nı sorgulamak size düşmez. Doğru, ekonomi yavaşlıyor, enflasyon artıyor, işsizlik ve işçi eylemleri de. Bir stagflasyon söz konusu. Yine de siz kriz mıriz demeyiniz, çünkü Cumhurbaşkanı, “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. O çok bilgili bir liderdir. Peki, dolar kuruna, Merkez Bankası’nın hızla eriyen rezervlerine ne diyeceğiz! Sizi bilmem ama, Cumhurbaşkanı “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. O çok bilgili bir liderdir Türkiye’de Ekonomik Güven Endeksi, ağustos ayında 83.9 iken eylül ayında 71’e gerilemiş. Yılbaşında 72.3 olan Tüketici Güven İndeksi de 59.3’e gerilemiş. Öyle olabilir, ama Cumhurbaşkanı “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. O çok bilgili bir liderdir İyi de, Reuters’in “Türkiye’nin AVM inşaat humması sonuna geldi, sert bir frenle duruyor” haberinin anlamı ne? Tüketici talebi gerilerken, fiyatlar artarken, dükkânların ciroları geriliyor, dövize bağlanmış kiralar ödenemiyor. Şimdi kiracılar, o sert frenle adeta otomobilin ön camından sokağa fırlıyor. AVM sahiplerinin, bankalara 15 milyar dolar borcu varmış. Tüketim çöküyor (1990’ların sonunda Brezilya ve Arjantin krizlerini anımsayarak) adeta “madendeki kanarya” sayılabilecek AVM’ler ölüyor. Yalnızca AVM’ler değil ki. Büyük şirketlerin de başı dertte. Yılbaşından bu yana 200 şirket konkordato ilan etti. Kimi otomotiv şirketleri üretimi durduruyor. Olsun, yine de siz krizden söz etmeyiniz. Cumhurbaşkanı, “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. Ve o çok bilgili bir liderdir. Diyor da, ülkenin dış borçları 475 milyar dolar, bir yıl içinde 181 milyarını çevirmek gerekiyor. Acilen 75 milyar dolar bulunamazsa borç krizi kapıda. Doğru, Akbank’ın kanıtladığı gibi dış kredi almak olanaksız değil, ama aldığı kredinin maliyetinin yılbaşına göre ikiye katlandığı da bir gerçek. Yabancı bankaların Türkiye bankalarına güveni iyice zayıflamış. Moody’s, Fitch gibi kredi notu veren kuruluşlardan da bir süredir benzer yönde sinyaller geliyor. Fitch, bankaların gelecek 12 ay içinde 50 milyar doları çevirmeleri gerekeceğine işaret ediyor. Faizine katlanabilen bu borcu çevirebilecek... Hollanda Bankası ING’nin yükselen piyasalar müdürü Nick Smallwood’un “Kredi maliyeti önemli değil önemli olan kredinin çevrilebilmesidir” sözleriyse 1980’lerdeki borç krizi sırasında IMF direktörü Larosiere’in, “Önemli olan borçların ödenmesi değil, servis edilmesidir. Herkes borcunu geri öderse dünya mali sistemi çöker” sözlerini anımsatıyor. Önemli olan ineği öldürmeden sağmaya devam etmek. Sakın, “Bu yüksek faiz, bankaların borçlarını daha da artırmayacak mı? Bu faiz hangi kaynaklardan çıkacak? Bu kaynak çıkışı, ekonomik büyümeyi, halkın refahını nasıl etkileyecek” diye sormayın. Kriz sözcüğünü ağzınıza almayın, çünkü Cumhurbaşkanı “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. Ve o çok bilgili bir liderdir. Bağımsızlık filan da... Kriz mıriz yoksa, YEP niye var? Devletin maliyesini yönetmek için Sayıştay diye bir kurum varken, yönetim neden McKinsey adlı bir ABD şirketine devrediliyor, ülkenin ekonomik sırları bu şirkete açılıyor, hem de ülke ABD ile bir ekonomik savaş içindeyken? Burada bir ulusal egemenlik kaybı sorunu yok mu? Türkiye bağımsız, dünya lideri olarak yükselen bir ülke değil mi? Bunlar önemli değil! İçiniz rahat olsun, Cumhurbaşkanı “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. Ve o çok bilgili bir liderdir. Niye, dün Nazileri anımsatan politikalar izlemekle suçladığımız Almanya’nın, bize “ekonomik savaş” ilan eden ABD’nin kapılarındayız? Reuters büyük Çin şirketlerinin, Türkiye’de şirket satın almaya geldiğini aktarıyor. Neden, “borçlandır kendine bağla” taktiği izleyen Çin’in, YTL düşmeye, borç krizi olasılığı artmaya başlayınca Türkiye piyasasına ilgisi arttı? Çin’in kredi karşılığı, Kanal İstanbul’a, dünyaya ne kadar büyük bir ülke olduğumuzu gösterecek bu “çılgın projeye” talip olduğu doğru mu? Yoksa ülkenin şirketleri ve değerleri “batan geminin malları” gibi mi görülüyor. Sakın, yükselen güçler, ekonomik krizi, Türkiye’yi geleneksel müttefiklerinden koparma, bu kez kendi manipülasyonlarına uygun hale getirmek için bir fırsat olarak görüyor olmasınlar? Bakın, hâlâ ekonomik krizden, bağımsızlıktan filan söz ediyorsunuz. Bunları kafanıza takmayın. Cumhurbaşkanı “Kriz mıriz yok, hepsi manipülasyon” diyor. Ve o çok deneyimli, bilgili bir liderdir. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle