25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 12 Renkli ve DİL BAYRAMI ONUR ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNE VERİLDİ 26 Eylül 1932’de toplanan ilk Türk Dili Kurultayının 86. yıldönümü Dil Derneği ile Çankaya Belediyesi’nin birlikte hazırladığı törenle kutlandı. Törende 86. Dil Bayramı Onur Ödülleri’ne değer görülen İnci Aral, Prof. Dr. Semih Baskan, Prof. Dr. Ali Demir, Adnan Gerger, Mehmet Kurukah veci, Hüseyin Ersöz, Demet Kayıran, Yaşar Çatak ve Sinan Meydan’a ödülleri takdim edildi. Ödülünü alan yazar İnci Aral, ilk öyküsünün 1977 yılında Türk Dili dergisinde yayımlandığını ve yıllar sonra aynı çatı altında bu ödülü almaktan gurur duyduğunu dile getirdi. EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: eMİNE BİLGET kultur@cumhuriyet.com.tr Pazartesi 1 Ekim 2018 farklı oyunlar Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları (EBBŞT) yeni mevsime 3 yeni oyunla başlı yor. Tiyatro, Ilan Hatsor’un kaleme al dığı, Eskişehir Şehir Tiyatroları sanat çısı Mert Kırlak’ın yö nettiği “Maskeliler” adlı oyunla 3 Ekim’de perde lerini açacak. EBBŞT Genel Sanat ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Yönetmeni Ali Eyidoğan, tiyatronun yeni sezonda 18 farklı tiyatro yapıtıyla seyirciyle bu luşacağını söylüyor ve ekliyor: “Maske liler”, “Scapin’in Dolapları”, “Bernarda Alba’nın Evi” yani üç oyunla karşılı yoruz sezonu. Bu üç önemli eser dı şında; sezon içinde provalarına başla yacak olan 2 oyunumuz daha olmak la birlikte, çocuk izleyicilerimiz için de farklı yaş aralıklarına hitap eden 2 oyunumuz sahne alacak. Ayrıca fa aliyete geçen Kukla Tiyatrosu birimi mizin sezon içinde yapacağı çalışma larla oluşacak bir kukla oyununun da seyici karşısına çıkacağını müjdele mek, beşinci senesini kutlayan Genç lik Sahnesi’nin katlanarak devam edeceğini söylemek isterim” diyor. Tiyatronun 3 yıl boyunca kesinti siz sürdürdüğü Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’nin çalış malarını sürdürdüklerini söyleyen Eyi doğan, “Festivalin 14.’sünü sezon so nunda çocuklarımızla gerçekleştirme yi heyecanla bekliyoruz. Bu sene için çalışmalarını hızlandırdığımız bir baş ka projemiz, çevre ilçe ve köylere ulaş tırabileceğimiz mobil tiyatro oyunları hazırlamak. Eskişehir sınırları dışında bizi takip eden müdavimlerimiz için de yine bol bol turne yapmak diğer önemli hedeflerimizden biri”diyerek hedeflerinin altını çiziyor. “Maskeliler adlı oyunda; savaşın ve şiddetin, insanları nasıl bir çıkmaza sürüklediği ve insani bağlarının kop masına neden olduğu oldukça etkili bir dille anlatılıyor. Sezonun bir diğer ye ni oyunu olan ‘Bernarda Alba’nın Evi’ adlı eser F.Garcia Lorca’ya ait. Oyunun yönetmenliğini Ankara Devlet Tiyatro su sanatçısı İpek Atagün Gezener üst leniyor. 6 Ekim’de seyirciyle buluşa ESKİŞEHİR’de... Ilan Hatsor’un yazdığı Mert Kırlak’ın yönettiği “Maskeliler” adlı oyunda savaşın ve şiddetin, insanları nasıl bir çıkmaza sürüklediği ve insani bağlarının kopmasına neden olduğu anlatılıyor. Oyun 3 Ekim’de sahnelenecek. Eskişehir Büyükşehir Şehir Tiyatroları’nın geçen sezonda da sahnelenen “Oyunun Oyunu” bu mevsimde de tiyatroseverle buluşacak. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yeni mevsime 3 yeni oyunla başlıyor. Genel Sanat Yönetmeni Ali Eyidoğan, tiyatronun yeni sezonda 18 farklı tiyatro yapıtıyla seyirciyle buluşacağını söylüyor. cak olan oyun, dul bir annenin, kızları üzerinde kurduğu baskı ve kısıtlamayı anlatırken, arka planda, kıyıcı ve otoriter yönetim anlayışları ve diktatörler tarafından, insanların yaşam haklarının nasıl göz ardı edildiğinin altını çiziyor. Yeni tiyatro sezonuna birbirinden renkli ve farklı oyunlar ile başlamayı planlayan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, dünya tiyatro tarihi ile eşdeğer bir isim olan, komedi yazarı, Molière’in klasiklerinden “Scapin’in Dolapları” adlı oyunun provalarına da başladı. Rejisini Ümit Aydoğdu’nun üstlendiği oyun, âşıkları kavuşturmak için bir dizi dolap çeviren ‘masum’ uşak Scapin’in başından geçenleri oldukça komik bir dille anlatıyor. Oyun kasım ayı ortalarında sahnelenecek. Tiyatro severler yeni projelerin yanı sıra geçen sezonlardan devam eden, “Memleketimden İnsan Manzaraları”, “Oyunun Oyunu”, “Sınır”, “İki Bekâr”, “39 Basamak”, “Kan Kardeşler”, “Dost”, “Evcil”, adlı oyunları da repertuvar kapsamında sezon boyunca izleme fırsatı bulacaklar. 6. Baksı Müzesi Öğrenci Sanat Şenliği başlıyor Baksı Kültür Sanat Vakfı tarafından 2013 yılından bu yana yetenekli öğrencileri keşfetmek ve desteklemek hedefiyle düzenlenen “Baksı Müzesi Öğrenci Sanat Şenliği”nin 6’ncısı 23 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek. Şenlik kapsamında bu yıl Trabzon, Erzurum ve Bayburt’tan en başarılı 30 öğrenciye burs verilecek. Baksı Müzesi kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, “Şenliğimizin sınırları her yıl daha da genişliyor. Anadolu’daki genç yeteneklere eğitim desteği vermeye devam edeceğiz” dedi. 6. Baksı Müzesi Öğrenci Sanat Şenliği’nde iki gün boyunca, sergi açılışı, burs dağıtım töreni, atölye çalışmaları ve “Yeteneğin Eğitimi” başlıklı bir çalıştay düzenlenecek. Raportörlüğünü Zeynel Abidin Öztürk’ün yaptığı şenlik kapsamında düzenlenecek Yeteneğin Eğitimi Çalıştayı iki gün boyunca sunum yapacak isimlerden bazıları şöyle: Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, İstanbul Modern Müze Ge nel Direktörü Levent Çalıkoğlu, Ankara Rahmi M. Koç Müzesi Yöneticisi Mine Sofuoğlu, Prof. Dr. Gülsün Sağlamer, Okan Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali İlker Gümüşeli, Atatürk Üniversitesi GSF Dekanı Prof. Dr. Mustafa Bulat, Trabzon Üniversitesi GSF Dekanı Prof. Dr. Sonay Çevik, Marmara Üniversitesi GSF Öğretim Üyesi Dr. Mürteza Fidan. Kemal İnci’ye veda... Yönetmen, oyuncu Kemal İnci (85), İzmir’deki evinde kalp krizi geçirerek yaşamını yitirdi. Daha önce kanser tedavisi de gören İnci’nin ölümünü Ayça İnci sosyal medya hesabından duyurdu. İnci paylaşımında, “Değerli amcamız, dedem Bilal İnci’nin abisi oyuncu yönetmen, bestekargüftekâr, Kemal İnci, İzmir Karşıyaka’da, babamız Murat İnci’nin gözetiminde ve bakımında kanser hastalığını atlatmışken, bu sabaha karşı geçirdiği kalp krizi sonucunda vefat etmiştir. Mekânı cennet olsun” sözlerine yer verdi. Usta oyuncunun cenazesi bugün İzmir Karşıyaka Şemikler Camii’nde kılınacak ikindi namazının ardından toprağa verilecek. Kemal İnci kimdir? Kemal İnci, 15 Mayıs 1933 tarihinde Adana’da dünyaya gelmiştir. Kemal İnci, ortaokuldan mezun olduktan sonra çadır ve gezici tiyatrolarda başlayan sanat ve iş yaşamına, sinemada set işçiliğiyle devam etti. Alışılagelenin tersine, yönetmenlikten oyunculuğa geçti. Dış kaynaklı yapımlarda da rol alan sanatçı, yönetmenlik ve oyunculukla sınırlı kalmayıp, senaristlik ve yapımcılık işleri de yaptı. Yer aldığı projelerden bazıları: Üsküdar İskelesi 1960, Toros Canavarı 1961, Fakir ve Mağrur 1966, Züğürt Ağa 1985, Kuyucaklı Yusuf 1985, Değirmen 1986, Milyarder 1986, Gramofon Avrat 1987, Anayurt Oteli 1987, Biri ve Diğerleri 2007, Aşk Yeniden 2007, Hicran Sokağı 2007, Kırmızı Işık 2008, Aşk Geliyorum Demez 2008. T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İSTANBUL DEVLET OPERA VE BALESİ MÜDÜRLÜĞÜ DON KİŞOT* / L.Minkus bale 2 perde 4,19,23,25,26 Ekim Saat: 20.00 / 6, 20 Ekim Saat: 16.00 THE RAKE’S PROGRESS * / I.Stravinsky Opera 3 perde 12, 16, 17 Ekim Saat: 20.00 / 13 Ekim Saat: 16.00 GÜLDESTAN / B.Murphy Modern Dans 2 perde 17 Ekim Saat: 20.30 Zorlu PSM Drama Sahnesi ARKEOLOJİ MÜZESİ DİNLETİLERİ 21Ekim Saat: 13. 00 İstanbul Arkeoloji Müzeleri FUAYE KONSERİ* 24 Ekim Saat:18.00 * Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi Bilet satış için: www.operabale.gov.tr / www.biletiva.com Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi: 0216 346 15 31 / 120 121 San Sebastian politik mesajlarla sona erdi ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR 66. San Sebastian Film Festivali’nin büyük ödülü bu kez uzağa gitmedi ve Altın İstiridye’yi Katalan yönetmen Isaki Lacuesta’nın yönettiği İspanyol yapımı “Entre dos Aguas” kazandı. İspanya’nın Bask bölgesindeki şahane kıyı kenti San Sebastian namı diğer Donostia’daki dokuz günlük sinema şenliği önceki akşam kapanış töreniyle sona erdi ve ana jürinin başkanı Amerikalı yönetmen Alexandre Payne, büyük ödülü açıklarken “Anında beğendik, seyirciyi karakterlerin dünyasına götüren sosyal bir gözlem” yorumunu yaptı. 2006 tarihli “Legends of Time” fil Isaki Lacuesta minin devamı niteliğinde olan, kurmaca arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak Endülüslü iki erkek kardeşin yaşamlarını takip eden 43 yaşındaki yönetmen 2011 yılında da “Double Steps” flmiyle Altın Istiridye kazanmıştı. Sağın yükseldiği şimdilerde bu film çok önemli! Geceye damgasını vuran bir başka film ise üç ayrı ödülle Arjantin yapımı “Rojo” (Kırmızı) oldu. Yarışmanın favorleri arasında olan ve 70’lerdeki darbe öncesi aydınların ‘kaybedildiği’ ve yok edildiği ‘Kirli Savaş’ dönemini anlatan sıradan bir avukatın usulca işlediği suçlarla anlatan filmiyle 32 yaşındaki Ajantinli Benjamin Naishtat, en iyi yönetmen ödülünü aldı. “Şimdi sanıyorsunuz ki Arjantin sinema sında her şey yolunda, hayır hiç değil! İnanılmaz ama Arjantin’de bir hafta önce Kültür Bakanlığı kapatıldı!” diyen yönetmen ekledi: “Kültür formları insanlık onurunun bir parçasıdır, bununla pazarlık olmaz!”. Filmdeki yolsuz avukat rolüyle en iyi erkek oyuncu ödülünü alan Dario Grandinetti ise konuşmasında genç yönetmene övgülerini sıraladı. ABD ve İsrail’e suçlama! Ken Loach’ın kadim arkadaşı ve senaristi olan Paul Laverty bu kez eşi Iciar Bollain’le çalıştığı ve İngiliz Kraliyet Akademisine giren Kübalı ünlü dansçıyı Calos Acosta!yı anlattığı “Yuli”yle en iyi senaryo ödülünü, “L’Homme fidele” filmiyle paylaştı. Konuşmasında ABD ve Israil’i eleştiren Lavery, bu iki ülkenin Küba’ya uyguladıkları amborgo nedeniyle dünyaya hükmeden birer eşkıya gibi davrandıklarını söyledi. Filipinli Brillante Mendoza’nın, Başkan Duerte’nin uyuşturucuya karşı şiddetle mücadelesini eleştiren “Alpha: Ödürme Hakkı” adlı filmi ise Jüri Özel Ödülü aldı. İsveçli oyuncu Pia Tjelta ise “Blind Spot”daki yeni yetme kızının yaşadığı krizi öngöremeyen acılı anne rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandı. Solmaz Hanım’la Bir Ömür Solmaz Abla’yı tanıma şansı bulmuş talihlilerden biri olarak, İlhan Berktay’ın yazdığı “Aşkta ve Kavgada Solmaz Hanım’la Bir Ömür” kitabını bir süredir elimden bırakamıyorum. İzmir’den başlayıp İstanbul’a yönelen gençlik yılları, İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği (İYTGD) faaliyetleri, Nâzım Hikmet’i Kurtarınız kampanyaları, 1951 tevkifatı, 67 Eylül olayları, hapisler, 27 Mayıs, yeniden okunan üniversite, sonra İnşaat Mühendisleri Odası kongreleri, 12 Mart, 12 Eylül öncesinin siyasi cinayetleri, 12 Eylül’den sonra sürgüne gitmek zorunda kalan çocuklar... Ve bütün bunların içinden geçen İlhanSolmaz Berktay çiftinin 55 yıl sürmüş, Solmaz Abla’nın 6 Temmuz 2004’te vakitsiz vefatıyla noktalanmış hikâyesi... Ama İş Bankası Kültür Yayınları’nın “Anı” dizisinden çıkan bu kitap, bir ailenin hikâyesi olmakla kalmıyor; kıymeti hiç kimse tarafından yeterince teslim edilmemiş bir kuşağın hikâyesine dönüşürken, aynı zamanda Türkiye’nin bir döneminin panoramasına ilişkin gerçekten değerli bir tanıklık da oluşturuyor. İlhan Ağabey niye anılarını yazmaya giriştiğini şöyle özetlemiş: “Diyebilirsiniz ki ‘Mecbur musun yazmaya?’ Ben öyle hissediyorum. Mina’nın (Urgan) hakkı varmış. ‘Hepinizin yazması lazım, yoksa her şey unutulacak!’ derdi. Gerçekten de o sevinçli, daha da çok acılı günler kaybolup gidecek. Ayrıca Solmaz’a karşı boynumun borcu diye düşünüyorum.” Kocaman bir aile Ama bu anıları okurken bir “acı, ıstırap edebiyatı” ile karşılaşacağınızı sanmayın; tam tersine, İlhan Berktay’ın üslubu çok sade, süslemeden, abartıdan uzak; tıpkı o kuşağın yaşamı gibi... Bu akıcı üslupla anlattığı gözlemler, anekdotlar insana üzüntüden çok neşe veriyor, yer yer kahkahalarla güldürüyor. Gözünüzde daha iyi bir ülke, daha iyi bir dünya için çabalayan, Nâzım’ın sözleriyle, o ülkeyi “bahtiyar kılmak” için “güçlerinin yettiğince çalışan”, bu uğurda birçok şeyi feda eden, ama neşelerini, yaşam sevinçlerini yitirmeyen gencecik insanlardan oluşan bir topluluk canlanıyor. Sonra yıllar geçiyor, ama dostluklar tükenmiyor. Öyle bir kuşak ki bu, o kuşağın çocukları kendilerini kocaman bir ailenin üyeleri olarak bilerek büyüyorlar. Sayısız amca ve teyze ile çevrelenmiş bir sürü kardeş gibi... Mizah penceresi Dünyaya ince bir mizah penceresinden bakan İlhan Berktay’ın satırlarında, o muhteşem arkadaş topluluğunun yanı sıra, yakın tarihimizde iz bırakmış birçok isim de bilinmeyen yönleriyle hayat buluyor: İstanbul’a okumaya geldiğinde aynı evi paylaştığı Yaşar Kemal, Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Altay Gündüz ve İlhan Berktay ile birlikte öğrencilerle bir arada nöbet tutmaya gelen Oğuz Atay, mühendis, mimar ve ressam Ali Nafiz Çamlıbel, Sultanahmet Cezaevi’nden unutulmaz portreler ve anekdotlar: Ahmed Arif, Arif Damar, Ruhi Su ve daha niceleri... İlhan Ağabey kitabında son sözü, o özgürlüğüne kavuşsun diye hapis yattıkları ve çok sevdikleri Nâzım Hikmet’e bırakmış: “Kale kapısından çıkarken ölümle buluşmak üzre,/son defa dönüp baktığımızda şehre,/sevgilim şu sözleri söyleyebileceğiz:/Pek de öyle güldürmedinse de yüzümüzü,/çalıştık gücümüzün yettiği kadar/seni bahtiyar/kılalım diye./Devam ediyor bahtiyarlığa doğru gidişin,/ devam ediyor hayat./İçimiz rahat,/ gönlümüzde hak edilmiş ekmeğine doymuşluk,/gözümüzde ışığından ayrılmanın kederi,/işte geldik gidiyoruz/şen olasın Halep şehri!” Şu sıkıntılı, tatsız günlerde ilaç gibi geldi bana “Solmaz Hanım’la Bir Ömür”, içimi ısıttı, umut verdi, tıpkı Solmaz Abla gibi... eylül ilan değişim.indd 1 28.9.2018 15:17:45 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle