18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 6 Ocak 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: FUNDA YAŞAR ER haber 13 Devlet adamı Bir zamanlar devlet kesesinden bolca pay elde etmek bir medya kuruluşu, bir de banka sahibi olmak biricik zenginleşme aracıydı. Eski Devlet Bakanı Cavit Çağlar’ın da NTV’si ve İnterbank’ı vardı. İnterbank’a el konuldu, dönemin parasıyla 783 trilyonluk zararı halka yüklendi. Cumhuriyet’in kurduğu Etibank’ı da almıştı, batırdı. Süleyman Demirel’in aile fotoğraflarında yer alan Cavit Çağlar topu topu 10 ay cezaevinde kaldı. Hüküm giydi mi? Kendisine 1 yıl 9 ay 25 gün hapis ile 208 bin 300 lira para cezası verildi. Bir koşulla: Hapis cezası, 5 yıl içinde tekrar suç işlenmemesi durumunda düşecekti! Aynı Cavit Çağlar’a, kasım ayında Kremlin Sarayı’nda “Devlet Nişanı” verilmişti… Çağlar, ödüle, Türkiye ile Rusya arasındaki uçak krizinin aşılmasına katkı sağladığı için uygun görülmüştü. Çağlar, o kriz sürecine nasıl girdiğini geçen günlerde açıkladı: “Çok yakın arkadaşım” dediği Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile yaptığı bir görüşmede “Hallederiz” demiş; bir “devlet adamı” olarak geçmişte nasıl hallettiyse öyle halletmiş, ödülü de kapmış. Saray’daki AKP’linin “dik ve milli duruşuna hayran olduğunu” açıklayan Çağlar gibi devlet adamları sayesinde bugün içinde bulunduğumuz duruma geldiğimizi hiç unutmamak gerek. İran’daki kıvılcım Trump, demiş ki: “Yüce İran halkı yıllardır baskı altında. Yemeğe ve özgürlüğe açlar. İnsan haklarının yanı sıra İran’ın zenginliği de yağmalanıyor. Değişim zamanı geldi.” İran’ın doğal kaynaklarını ArapAmerikan ve AngloPers petrol şirketleri aracılığıyla yıllarca yağmalamamış gibi. Petrol karteli Standart Oil şirketinin sahibi Roosvelt ailesinden CIA ajanı Kermit Roosvelt’in kışkırttığı olaylar sonrası, 1950’lerde İran petrollerini millileştiren Başbakan Muhammed Musaddık’ı iktidardan düşürmemiş gibi. Destekledikleri işbirlikçi şahın zorbalığı yüzünden Humeyni’nin sarıklı yobazlığının İran’ın başına bela edilmesine neden olmamış gibi. Tarihten gelen derin kültürü ile Ömer Hayyam’ı, minyatür ustası Rıza Abbasi’yi, şahın gizli polisi tarafından Aras Irmağı’nda boğulan yazar Samed Behrengi’yi yetiştirmiş İran halkı, er ya da geç bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşacaktır. Ülkede yaşanan olaylar, bunun kıvılcımıdır. Ayaktakımı Gezi Direnişi’ndeki dünyayı kavrama ve anlatmada çok yüksek yeteneği olan gençleri “çapulcu” diye niteleyenler, şimdi hiçbir değeri, kültürü ve bilinci olmayan ayaktakımını örgütleyip Mussolini’nin “Kara Gömleklileri”, Hitler’in “Fırtına Bölükleri” gibi silahlı ve ayrıcalıklı hale getirme peşindeler. Çünkü kuvvetler ayrılığı sona erdi. Yasama KHK, yürütme Saray, yargı parti demek artık. Durma! Değerli araştırmacı Prof. Dr. Firdevs Gümüşoğlu, “Ülkü Dergisi ve Kemalist Toplum”u irdelediği kitabında, Halkevlerinin “Halkevinden Halka” adlı broşürden bir alıntı ile Cumhuriyetçilerin “devrimcilik” ilkesini nasıl algıladıklarını örnekler: “Türkiye, yaptığı devrimleri kökünden yapar. Kökünden halleder. Biz deriz ki: Durma düşersin.” 6 OCAK 2018 SAYI: 33694 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Bülent Özdoğan Faruk Eren Aykut Küçükkaya Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No:2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06:51 06:34 06:55 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08:22 13:16 15:36 08:03 13:00 15:24 08:22 13:23 15:51 Akşam 17:57 17:45 18:12 Yatsı 19:23 19:09 19:34 19781979’daki İran devrimi, İran’da giderek derinleşen ekonomik krizin yarattığı sorunlar temelinde ortaya çıkan hoşnutsuzluğun, siyasi baskının yarattığı, işçilerin ve kent yoksullarının öfkesinin hâkim olduğu bir arka plana sahipti... Kent yoksulları ve işçi sınıfından oluşan kitlesel hareket, Ortadoğu’nun, Batı İaraynatkalriahinmalyaarzlıldaı11899700’’dlearne...... tarafından desteklenen en zalim rejimine son vererek siyasi bir devrim gerçekleştirdi. İran tarihine damga vurmuş eylemleri anımsayarak son protesto hareketinin başarılı olup olmayacağını anlamak mümkün. O nedenle tarihi yeniden okumakta yarar var Dünya kamuoyu ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi nedeniyle başlayan İsrail ve Filistin gerilimi ile Kuzey KoreABD restleşmesine kilitlenmişken birden İran’da başlayan yönetimi protesto gösterilerine odaklandı. Günlerdir İran’daki protestolar üzerinde gerek dünya gerekse Türk medyasında İran’daki gösterilerin bir karşıdevrime yolup açıp açmayacağı ve protestoların arkasında ABDİsrail parmağı olup olmadığı üzerine papatya falı açılıyor. İran’da en son 2009 seçimlerinde Mir Hüseyin Musavi taraftarlarının sokak gösterilerine sahne olmuştu. 2009 protestolarının tek gündemi vardı. O da seçimlerde hile yapılması. Bu kez İran’daki gösterilerin temelinde birden çok neden var. Pahalılık, işsizlik, kadınlara özgürlük gibi birden çok gerekçeyle kitleler sokağa dökülmüş durumdalar. Bir bakıma bizdeki Gezi olaylarıyla benzerlik taşıyor. ‘Arap Baharı’ kışa döndü İran’daki gösterilerin arkasında ABD ve İsrail’in parmağı olabileceği iddiasına yanıt vermek gerekirse ‘olabilir de olmayabilir de...’ demek en doğrusu. Olabilir; çünkü geçmişte de sicili hayli kirli bir ülke. Musaddık’a karşı İngiltere ile birlikte yaptığı Ajax darbesi henüz belleklerde tazeliğini koruyor. Üstelik Trump’ın Başkan seçildiği günden itibaren hedefine İran’ı koyduğu tartışmasız bir gerçek. Ancak CIA’nın davul çalarak bir ülkede darbe yaptığı da görülmüş, işitilmiş bir şey değil. Eğer CIA, İran’da gizli bir operasyona kalkıştı ve Trump’tan İran tarihinde 19. yüzyılın sonlarından itibaren pek çok ayaklanma ve kitlesel eylem sahneye kondu. Bunlardan Mussadık’ın devrilmesine yol açan Ajax darbesi hariç hiçbirinde dış dinamiklerin rolü olmadı. Tam tersine başta İngiltere olmak üzere yabancı ülkelere verilen imtiyazlara karşılık ayaklandılar. Bu eylemlerin çoğunda da yönetim ayaklanan halka taviz vermek zorunda kaldı. İran devriminin sonrasında ise her eylemde bir dış düşman rolü arandı ya da bu gerekçeye sığınılarak eylemciler “vatan haini” suçlamasına maruz kalarak cezalandırıldı. 1979’dan beri İran’da “dış düşman” çok kullanışlı bir argüman olarak iş gördü. Ancak gerek silahlan ma, gerekse Ortadoğu’nun her bölgesinde var olma mücadelesinin, ambargo cenderesinde debelenen İran bütçesini sarsıntıya uğratması kaçınılmazdı. Bir haftadan beri İran’da sokakları ateşe veren gösteriler de bu bütçeden en az pay alan kesimlerin ve özgürlük isteyen kadınların hareketi olarak başladı. Reform yanlısı Cumhurbaşkanı Ruhani, eylemlere ılımlı yaklaşırken dini lider Hamaney, göstericilere sopa göstererek eylemleri bastırmaya çalışıyor. Yönetim ya yine gösterileri şiddetle bastıracak ya da bir de iç meselelerle uğraşmayalım diyerek eylemcileri ikna edecek adımları atacaktır. Bir rejim değişikliği ihtimali ise şimdilik zor görünüyor. bunu gizlediyse başka. O zaman da Trump’ın bu ko nularda ne kadar acemi olduğu da bir kez daha ortaya çıkıyor demektir. Olmayabilir, zira ABD’nin Ortadoğu’da “Arap Baharı” adı verilen kalkışmaları sonradan nasıl “Arap Kışı”na çevirdiği ortadayken milli duyguları güçlü İran halkının ABD’nin kayığına binmesi akıldışı bir durum. Tabii ABD, parmağını bu işe göstere göstere sokmaz ama İran’da geniş kitleler Ortadoğu’da her şey kendi lehlerine gelişirken ve ABD Irak’tan sonra Suriye’de de çuvallamışken rejimi sarsacak bir kitlesel eyleme destek vermeyeceklerdir. Türkiye’deki laik ve antilaik cephe de ilk kez İran’daki gösteriler konusunda aynı safta buluştu galiba. Bundan birkaç yıl önce İran’da rejim karşıtı gösteriler olmuş olsaydı laik cephe “Mollar devriliyor”, antilaik cephe ise “Şia’nın kalesi yıkılıyor” diye sevinçten el ovuşturuyor olacaktı. Ancak bu kez ABD ve İsrail’in bölgedeki emperyal oyunlarına karşı İran’ın güçlü olmasını diliyor her iki cephe de... Protestoların bir yönetim darbesine yol açacak bir boyuta ulaşmasını kimse beklemiyor zaten. Zira gösterilerin gerek sınıfsal karakteri gerekse bölgesel çapı rejimi devirecek boyuta henüz ulaşmış değil. Büyük kentlere henüz sıçramayan gösteriler, müçtehitlerin ilk eğitim medreselerinin bulunduğu Meşhed’den başlayıp diğer küçük illere sıçradı. Sınıfsal açıdan bakıldığında ise ilk kez yoksulların ve işsizlerin başlattığı bir ayaklanmanın başarısı İran’da bugüne kadar gerçekleşmiş değil. Zira Kaçar hanedanlığı ile başlayan İran’daki ayaklanmalar zincirinde amacına ulaşmış bütün eylemlerde bazergân denilen esnaf ve tüccar takımı ile ulemanın işbirliğini görüyoruz. Bu da İran’da bazergânların ve bu sınıfın “humus” adı verilen zekâtlarıyla ayakta tuttuğu ulemanın toplumdaki gücünü gösteriyor. Örencilerin ve Tudeh’in eylemleri daha ziyade işçi ve kentlerdeki sınırlı bir kitlenin destekleriyle ortaya çıkmış, ancak büyük dönüşümlere yol açmamıştır. Mollaların kendi içindeki ayrışmalar nedeniyle orta çıkan protestolar ise isktidarda güçlü olan molla takımının şiddetiyle bastırılmıştır. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 1TB8üo9ty0üknotuİRAN İSFAHAN ÇARŞISI 1800’LER Ulemanın, siyasi erk üzerinde en etkili baskı unsuru olduğunun farkına vardığı ilk olaydır tütün boykotu. 1890’da İran’da tahtta Nasrettin Şah bulunuyordu. Gösterişli yaşamı seven ve sık sık yurtdışı seyahatlerde bulunan Şah, İngiltere ziyareti sırasında İngiliz hükümetinin isteği üzerine tütün üretimi, işlenmesi ve satışı ve ihracatı hakkını 50 yıllığına G.F Talboot firmasına devretti. İran’da izinsiz tütün üretimi ve satışı yasaklandı. Tütün tekelinin bir İngiliz firmasına verilmesi, tütün üreten, işleyen ve satan bir kesimin işini kaybetmesi demekti. Tütün tekelinin Talboot firmasına verilmesi haberi İran’da duyulunca tüccar ayaklandı. Birçok ilde toplu protesto gösterileri yapıldı. İsfahan’da esnaf tütün depolarını ateşe verdi ve ulemanın öncülüğünde ayaklandı. Tebriz’de de benzer durum yaşandı. Tahran’da Hacı Mirza Aştiyani tütün içilmesini ve satılmasını boykot eden fetva yayımladı. Nasrettin Sah, tütün boykotu için fetva yayımlayan Aştiyani’yi sürgüne göndermekle tehdit etti. Halk, Aştiyani’nin evinde toplanarak Şah’ı protesto etti. Ancak Aştiyani’nin fetvası sınırlı bir etki yaratırken Necef’te oturan en kıdemli müçtehit Mirza Hasan Şirazi’nin, “ebedi cehennem azabı” cezasıyla tütün tüketimini ve satışını yasaklayan fetvası halk üzerinde çok etkili oldu. Şirazi, fetvasında, “Bugün tütün kullanımı İmamı Zaman’la muharebedir” diyordu. Fetva, İran’a ulaşınca Hacı Muhammed Kazım Melek’ül Tücar tarafından halka duyuruldu. Şah ve yakın çevresi, bu fetvanın Mirza Hasan Şirazi’ye ait olmadığını, Mirza Kazım Melek’ülTüccar tarafından Aştiyani’nin emriyle yazıldığını öne sürdü. Büyük müçtehitler, Şirazi’ye telgraf çekerek fetvanın doğruluğunu teyit ettiler. Şirazi fetvanın kendisine ait olduğunu söyleyince Şah yönetimi köşeye sıkıştı. Boykota ülke çapında uyuldu. Fiyatı düşmesine rağmen tütün bulmak zorlaştı. Saray bile tütün bulamaz hale geldi. Şah’ın hizmetçileri, nargileleri kırıp Şah’ın hareminin önüne yığdılar. Boykot başarıya ulaşınca Nasrettin Şah, İngiliz firmasına 5 bin sterlin tazminat ödeme pahasına tütün tekelini veren anlaşmayı feshetmek zorunda kaldı. ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] SÜRECEK Değerli büyüğümüz, annemiz SEMİHA ERKAN’ı ölümünün 8. yılında saygı ve özlemle anıyoruz. AİLESİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle