14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 22 Ağustos 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: EMİNE BİLGET Orduda siyaset! haber 5 CHP’li Gök, AKP’nin TSK ve Emniyet’te yaptığı atamalarla hiyerarşiyi bozduğunu ve siyaseti kışlaya soktuğunu söyledi CHP Grup Başkanvekili Levent Gök, Emniyet ve TSK’ye yapılan atamaların devlet anlayışını altüst eden bir anlayışla gerçekleştirildiğini belirterek, “Siyaset boğazına kadar ordu ve Emniyet’e girmiştir. Bu taşınabilir ve sürdürülebilir bir tablo değildir” dedi. Gök, dün TBMM’de düzenlediği basın toplanısında, TSK’nin komuta kademesinde yapılan terfi ve atamaları değerlendirdi. Ne orduda ne de Emniyet’te liyakat ve kıdemin öneminin kalmadığını, devlet anlayışını altüst eden bir anlayışla terfi ve tayinlerle hiyerarşik yapıda astın üst olduğu bir durum yaratıldığını söyledi. Tüm dünyada orduların emir ve komuta zinciri içinde hareket ettiğine dikkat çeken Gök, Türkiye’de artık astların üstlerine emir vereceği bir yapılanma başladığını, bunun iktidarın Türkiye’yi getirdiği sürecin sonucu olduğunu vurguladı. Gök, “Devletin çöküşüdür bunların her biri. Kışlaya da siyaset girmiştir. İktidarın beklentilerine göre şekillendirmeler yapılmaktadır. Siyaset boğazına kadar orduya ve Emniyet’e girmiştir. Bu taşınabilir bir tablo değildir. Bu tablonun sürdürebilirliği de yoktur. Daha önce FETÖ orduya, emniyete sızmıştı şimdi AKP ne yazık ki atamalarla, terfilerle oynamak suretiyle bir başka anlayışı yerleştirmeye çalışıyor. Böyle bir ‘SaraCoğlu’nun yıkılmasına izin vermeyiz’ Levent Gök, Ankara’nın Saracoğlu mahallesinde inşaat faaliyetlerine izin verilmesine ilişkin Resmi Gazete’de yayımlanan karara da tepki göstererek, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın yıkımın olmaya cağı yönünde söz verdiğini anımsattı. Gök, “Ancak kararla mahalle yıkılarak yerine başka inşaatların önü açılıyor. Bu Ankara’ya yapılacak en büyük ihanettir. O mahallede 72 yıllık bir tarih var. Buranın yıkılmasına izin vermeyeceğiz” dedi. anlayıştan ne kadar çektiğimizi yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişimi bize göstermediyse daha ne gösterecektir” dedi. ‘Kutuplaştırıyor’ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üslubunu bozarak Türkiye’nin hem iç siyaset hem de dış siyasetini tayin edeceğini zannettiğini kaydeden Gök, bu üslubun ülkede kutuplaşmayı ve ayrıştırmayı artırmaktan başka bir sürece Türkiye’yi götürmeyeceğini, Erdoğan’ın danışmanlarının kendisini uyarmadığını söyledi. Erdoğan’ın muhalefetin büyümesinden korktuğu için akıl almaz iddialarla muhalefeti suçladığını kaydeden Gök, “Genel Başkanımızın üzerinde sürdürülen ve içinde bizzat Cumhurbaşkanı’nın bulunduğu kampanya bunun sonucudur. Cumhurbaşkanı’nın vesayetine girmiş bir yargı eliyle Türk siyaseti dizayn edilmeye çalışılıyor. Elinizde bulunan bilgi, belge her neyse ortaya koyun, CHP olarak kimseden korkmuyoruz” diye konuştu. CHP’nin FETÖ bağlantısı olduğuna yönelik iddiaların asılsız olduğunu vurgulayan Gök, Enis Berberoğlu’na yönelik ‘casusluk yapıyor’ imasını vermeye çalışanların öncelikle kozmik odaya giren FETÖ’cülerin aldıkları bilgi ve belgelerin hesabını vermeleri gerektiğini söyledi. Gök, “Türkiye Cumhuriyeti kozmik odaya FETÖ’cülerin sokulmasıyla tarihinin en büyük ihanetini yaşamıştır, önce bunun hesabını verin” dedi. ‘Suç üretiyorlar’ Berberoğlu hakkındaki isnatların kesinlikle üretilen bir suç olduğunu, iktidarın bilgisi dahilinde mahkemeler ve savcılar eliyle üretilmiş bir olay oldu ğunu kaydeden Gök, “Ortada olmayan bir suç ve suçlu vardır. Mahkeme aldığı talimatlar neticesinde CHP’yi güya zora sokacak hamleler yapılıyor. Bunların tümü hukuki temelden yoksundur. Hodri meydan... Kimseden korkumuz yok, verilemeyecek hesabımız da yok. CHP’nin FETÖ ile irtibatlı olduğunu iddia ediyorlar. Cumhurbaşkanı önce bir yakınına baksın. Cumhuriyet gazetesi iki gündür Hayati Yazıcı ile ilgili sorular soruyor. Yazıcı’nın oğlunun FETÖ ile irtibatlı olduğu bilinen bir işadamı ile ilgili ortaklığını yazıyor. Biz de bu soruların cevabını bekliyoruz” diye konuştu. Türkiye ile Almanya arasındayaşanan gelişmelerin bu ülkede yaşayan Türk vatandaşlarını büyük sıkıntıya soktuğunu anlatan Gök, kendilerine bu konuda birçok şikâyet telefonu geldiğini, Almanya’daki vatandaşların artık kendilerini emniyette hissetmediklerine dikkat çekti. Gök, Cumhurbaşkanı’nın bu konuda sağduyuya ihtiyacı olduğunu belirterek, bir an önce diplomatik ilişkileri öne çıkaran bir anlayıştan yana olduklarını söyledi. Çanakkale’de başlayacak Adalet Kurultayı’nın 4 gün süreceğini, kurultaya toplumun tüm kesimlerinin davetli olduğunu anlatan Gök, “adaletle ilgili benim de söyleyeceklerim var” diyen herkesin orada konuşabileceğini belirtti. l ANKARA / Cumhuriyet ‘Değerlerimizi çiğniyor’ Almanya’da yayımlanan gazeteler Erdoğan’ın çıkışları ve AB’nin tavrı için, “Erdoğan Avrupa’nın değerlerini ayaklar altına alıyor’ ifadelerini kullandı Doğan Akhanlı’nın gözaltına alınması ve Erdoğan’ın Avrupa Birliği ülkelerine yönelttiği eleştiriler dün Alman gazetelerinin yorum köşelerinde ele alınan başlıca konular arasında yer aldı. Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi donma noktasındaki TürkAlman ilişkilerine ilişkin şu satırlara yer verdi: “Tam ilişkilerin daha kötü olamayacağı sanılırken Erdoğan’dan bir salvo daha geliyor. Almanya’daki Türklere yaptığı genel seçimleri boykot çağrısı, Dışişleri Bakanı Gabriel’i yakışıksız bir şekilde azarlaması ve Alman yazar Doğan Akhanlı’nın İspanya tatili sırasında gözaltına alınması gibi... Akhanlı olayı emsal oluşturmalı ve tekrarlanmamalıdır. Akhanlı 40 gün zarfında Türkiye’ye iade edilirse, Erdoğan’ı eleştirenleri seyahat korkusu sarar.” Frankfurter Rundschau gazetesinin Akhanlı olayı ile ilgili yorumunda da Erdoğan kadar AB de eleştirildi: “Türkiye, kırmızı bültenle arama emri çıkartmakla uluslararası sözleşmeleri kötüye kullanmış oldu. Erdoğan başkalarının saygı duyduğu değerleri istismar ediyor. Avrupa’nın değerlerini ayaklar altına alıyor.” Die Welt’in yorumu ise şöyleydi: “Erdoğan’ın ajanları, karşıtları sindirmek ve kışkırtmalarla Türkiye ile Almanya arasındaki havayı daha da zehirlemek için Almanya’daki Türkleri 5. kol olarak kullanmaya çalışıyor.” Cumhurbaşkanı Erdoğan Ürdün Kralı 2. Abdullah ile görüştü. Erdoğan’ın gündeminde tutuklama yokmuş! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Ürdün ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı’nda gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin Korgeneral Zekai Aksakallı’nın yeni görevi nedeniyle kırgın olduğu iddialarını sorması üzerine Erdoğan, “Askerlikte kırgınlık kavramı gibi bir kavram olmaz. Nerede görev verilirse asker gider orada görevini yapar. Şu anda zaten Zekai Aksakallı’nın özel kuvvetlerdeki görev süresi doldu. Süre ile de bağımlı olan bir şey değil. YAŞ toplantılarındaki değerlendirme neticesinde oradaki birimler bu teklifi getirmiş durumda. Bundan sonraki süreçte de orada bu görevine devam edecek” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hakkında çıkarılan ‘tutuklanabilir’ iddialarına ilişkin “Her şeye hazırlık lıyım” şeklindeki açıklamasının anımsatılması üzerine Erdoğan, “Ben bunları değerlendirmeye haiz bir ifade olarak görmüyorum. Yani Kılıçdaroğlu doğmamış çocuğa don biçiyor. Yargıdan size böyle bir şey geldi mi? Kendisi gündemi tutabilmek için buna benzer şeyler üretiyor. Benim gündemimde böyle bir şey yok” diye yanıt verdi. l İSTANBUL/Cumhuriyet AB komisyonu: Interpol istismar edilmemeli Avrupa Birliği Komisyonu, İnterpol gibi uluslararası kurumların hükümet karşıtı yazarları tutuklama amacıyla istismar edilmemesi gerektiğini belirtti. Akhanlı’nın durumunu değerlendiren Komisyon sözcülerinden Alexander Winterstein, “İspanyol makamlarının bu dosyayla hukuka uygun şekilde ilgileneceğine dair güvenimiz tamdır” dedi. Komisyon’un Türkiye’ye yönelik mevcut politikasını da değerlendiren Winterstein, Komisyon Başkanı Jean Claude Juncker’in Türkiye ile diyaloğu devam ettirme politikasına bağlı kalmayı sürdürdüğünün altını çizdi. Özdemir: Berlin fazla nazik davrandı Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Cem Öz demir, Alman televizyonu ARD’nin sabah programında yaptığı açıklamada “İspanyol hükümetinin de halihazırda Türkiye’de yaşananları takip ettiğine, Türkiye’nin başına buyruk davranan, açık bir cezaevine döndüğünün farkında olduğuna eminim” diye konuştu. Özdemir, Alman hükümetini ise Türkiye’nin provokasyonlarına çok uzun bir süre “fazla nazikçe” karşılık vermekle eleştirdi. Özdemir, “Erdoğan’ın kolunun Almanya ve Avrupa’ya kadar uzanamayacağını göstermenin zamanıdır” dedi. AKHANLI’NIN AVUKATI: İade edilmeyecek İspanya’da Türkiye’nin talebi ile gö zaltına alınan Alman vatandaşı Doğan Akhanlı’nın avukatı Ilias Uyar, Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesine verdiği demeçte, müvekkilinin Türkiye’ye iade edileceğini düşünmediğini kaydetti. Akhanlı ise Alman televizyonu ARD’ye verdiği demeçte “Avukat değilim, ama bir yazar olarak bir kişinin hâlâ olağanüstü hal uygulanan ve hukuk devletinin ayaklar altına alındığı bir ülkeye iade edilmesinin mümkün olacağını düşünmüyorum. Zira böyle bir ülkede adil bir yargılanma yaşanması beklenemez” diye konuştu. Sosyalizm öldü mü?.. İdeolojilerinin var oluş nedeni, koşulları birbirine benzeyen insanların sorunlarına çözüm getirmektir. Yani, önce gökten zembille bir ideolojiyi getirip sonra da “haydi bakalım, toplumda bu ideolojinin hizmet edeceği insan arayalım” denmez. Ahmet Taner Kışlalı, bu konuda şöyle demişti 90’lı yılların başlarında bir panelde konuşurken: “Tersine, toplumdaki hangi kesimlerin, hangi sınıfların sorunlarına çözüm arıyorsanız; ona göre bir ideoloji geliştirirsiniz.” Elbette bir ideolojinin mutlaka sizin toplumunuzda doğmuş olması gerekmez. Ama başka toplumda doğmuş bir ideolojinin toplumumuzda etkili olabilmesi için, özel koşullarınıza göre değiştirilmesi gerekir. Yoksa, Türkiye’ye komünizm getirme düşü ile telef olan nice kuşaklara benzersiniz. Atatürk niçin başarılı oldu? Anadolu’da komünist sevda peşinde koşanlar niçin hüsrana uğradılar? Kemalizm, hiç kuşku yok ki dünyayı yeniden keşfe çıkmadı. Başka toplumların deneyimlerinden yararlandı. Liberalizmden ve sosyalizmden esinlendi. Burada önemli bir ayrıntıdan söz etmeliyim… Aydınlanmanın yararlandığı öğeleri “Anadolu gerçeği” üzerinde yeniden bir araya getirdi. Böylece “evrensel” ama “özgün” bir oluşum ortaya çıktı. Ortanın solu, demokratik sol hareket, çıkış noktasında bir evrensellik ve özgünlük, “ne ezen ne ezilen, insanca hakça düzen sloganıyla” hayat buldu. HHH Sovyet imparatorluğu çökerken, tek parti diktatörlüğüne karşı oluşmuş tepki birikiminin patlaması yaşandı. Birçok yerde iktidarları “doğal” olarak sağcılar kazandı… Ve sağcı yönetimler, geçmiş dönemin kazanımlarının olumlu yanlarının anlaşılmasını kolaylaştırdı. 1992’de Litvanya’da devlet başkanlığı seçimlerini eski komünist aday kazandı. 1993’te Polonya’da genel seçimleri eski komünistler önde bitirdi. 1994’te Macaristan’da yapılan seçimlerde eski komünistler önemsenecek başarı kazandı. Romanya’dan Orta Asya’ya değin birçok ülkede komünistler 90’lı yıllarda güçlenmeye başladılar. Ama eski komünistler artık “komünist” değiller… Adları da değişti, ideolojilerin çerçevesi de. Demokratik sosyalizmde buluştular. Batı’dakiler ise çoktan o noktaya gelmişlerdi. Sovyet imparatorluğu çökerken, sabırsız ve isterik çığlıklardan aklın sesi duyulmaz hale gelmişti. İdeolojiler öldü! Tarihin sonu geldi! Oysa ortada ne son vardı ne de ölen… Sadece bir model tıkanmıştı. Bir ortaçağ toplumunu sanayi toplumuna dönüştüren, ama demokratik gereksinmeleri karşılamada yetersiz kalan bir model. HHH Üretim araçlarının mülkiyetinin devlette oluşu, propagandası bir çarpıtmaydı. Toplumculukta amaç, topumsal çıkarların bireysel çıkarların önüne geçmesidir. Hakça bir paylaşımdır… Emeğin önceliğidir… Emekçi hak ettiğinin karşılığını alamıyorsa… Kendisiyle ilgili kararların oluşumuna etken bir biçimde katılmıyorsa… Çalıştığı fabrikanın başında bir devlet memurunun ya da patronunun yakınının bulunması ne fark eder? Sosyalizm ölmedi, siyasal ve ekonomik iktidarları tek elde toplayan model öldü. O model 1917 Rusyası’nda gelişmenin modeliydi. 1987 yılında ise gelişmenin ayak bağıydı. 1917’de bilinçli bir öncü güce gereksinim vardı. 1987’de ise Komünist Partisi üyesi ile sokataki yurttaş arasında fark kalmamıştı. 90’lı yıllarda şöyle bir düşünce egemendi: “Marx’ın tanımladığı anlamda devrim asıl şimdi yaşanmaya başlanıyor…” İnsanoğlu hayal kurmayı çok seviyor… Ya da hayalleriyle yaşamayı… PUAN SKANDALINA DAYANAMADI ÖSYM Başkanı Demir istifa etti Son zamanlarda yanlış puan he tirme hatası nedeniyle ÖSYM’nin kurum saplamaları ve yer olarak tartışılmasının leştirmeler nedeniy önüne geçmek maksa le birçok skandala im dıyla görevden ayrıl za atan ÖSYM Başkanı ma talebimi ilgili ma Prof. Dr. Ömer Demir kama bugün itibarıy görevinden istifa et la sunmuş bulunmak ti. Demir, istifa sonra tayım” dedi. Bir ada sı yaptığı açıklamada yerleştirmeler konu Ömer Demir yın başvurusu üzerine hata yaptıklarını an sunda idari kusurlu oldukları ladıklarını anlatan Demir, “Bu nı kabul ederken “Kasıtsız ku işin denetlemesini yapan 3 ar sur var” değerlendirmesi yaptı. kadaş, akşam saatlerinde bana 2010 KPSS’sinde kopya ol gelip ‘Böyle bir hata yaptık, ne duğu iddialarına “ÖSYM için yapacağız?’ dediler. ‘Yapılacak büyük bir travma oldu” diyen, olan şey hatayı düzeltip kamu 2015 KPSS’sinde 12 sorunun oyunun bilgilendirilmesidir’ hatalı olarak ortaya çıkması dedik” diye konuştu. na “Minik hatalar” niteleme Prof. Demir, yanlış yerleştir si yapıp geride bıraktığımız ay meden kaynaklanan mağdu açıklanan ÖSYM yerleştirme riyetlerle ilgili olarak da şöy sonuçlarında 4 bin 237 adayın le konuştu: “Onlarla ilgili bi hayatını etkileyen hatalara im zim yapacağımız bir şey yok za atan ÖSYM Başkanı Ömer tabii. Bir yanlışlık sonucu bir Demir istifa etti. 09.45 ısra kişi bir hak kazanıyor olamaz. rı ile birçok öğrencinin sınavı Çünkü daha kayıt yapılmamış, kaçırdığı için tepki gösterdiği henüz işlemlerin başında bir ve ÖSYM’den gelen kesintisiz aşamada olunduğu için ve ken skandallara yönelik çok kez di puanlarında bir değişiklik eleştirilen Demir’in istifa ka yok, kaybedenler için...” rarını, yardımcıları ve perso 2010 KPSS’sindeki kopya id neli ile paylaşmadığı belirtildi. dialarının ardından ÖSYM Baş ÖSYM çalışanları, istifa kararı kanı Ünal Yarımağan da istifa nı toplantı sırasında öğrendi. etmişti. Yerine gelen Ali Demir Demir istifa kararının ardın de 2010 KPSS’sindeki usulsüz dan düzenlediği basın toplan lük iddialarına ilişkin yürütü tısında “İlgili personelin ka len soruşturmanın şüphelile sıt taşımayan dikkatsizlikle rinden biri olmuştu. ri sonucu ortaya çıkan yerleş l ANKARA / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle