22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 12 Ağustos 2017 2 MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut: Sistem alarm veriyor! eğitim EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK ç4o0c0ubukizneağSkuittraiimydelein MEF Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Erhan Erkut, eğitim sisteminin kö tüleşmeye devam ettiğini belirterek, “Hem dünyada hem de ülkemizde cid di bir üniversite reformuna ihtiyaç var. Umuyorum bu sonuçlar eğiti mi ülkenin günde minde daha yuka rılara çıkarır ve çö züm arayışına baş lanır” dedi. Lisans Yerleştir FAigtaelany me Sınavı sonuçlarını değerlendiren Prof. Erkut, geçen yıl yüzde 93 olan toplam doluluk oranının bu yıl yüzde 76’ya düşmesi nin nedenlerini şöyle yorumladı: “Bu yılın birinci sınavda (YGS) sına vı geçerli sayılan aday sayısı 216 mil yon oldu. Bu adayların sadece yüz de 71’i herhangi bir puan türünde 180 puan barajını geçebildi. Geçen se ne bu barajı geçen öğrenci oranı yüz de 77 idi. Yani daha ilk sınav bu se neki adayların performansı hakkın da bir alarm vermişti. 40 soruluk test lerden alınan ortalama notun matema tikte 5.1, fende ise 4.6 olması da güçlü bir uyarı idi. İlk sınavın başka bir il ginç çıktısı ise barajı geçme oranında kadınların erkeklere 7.7 puan fark at mış olması oldu. Ürkütücü sonuçlar İkinci sınavdaki (LYS) puanların dağılımına bakıldığında, 2017 yılındaki dağılımların 2016 yılındaki dağılımlara çok benzemekle birlikte biraz daha iyi olduğunu görebiliyoruz. “Bu senenin sınavı biraz daha kolay olmuş olabilir. Buna rağmen 80 soruluk matematik sınavında ortalamanın 15.7 olması, 30 soruluk fizik sınavında ise ortalamanın 6.8 olması, adayların büyük bir bölümünün en az bir yıldır bu sınava hazırlandığı düşünüldüğünde ürkütücü geliyor. Gelelim bu yılki yerleşme istatistiklerine. Tüm sistemde geçen yıl yüzde 7 olan boşluk oranı bu yıl radikal bir şekilde yüzde 24’e zıpladı. Bu yükselme gerek gelenekesel gerekse yeni medyada epey bir hareketlilik getirdi. Kanımca bu yükselmenin teknik nedenlerinin yanında ekonomik ve sosyal nedenleri de var. Önce teknik nedenler: Geçen yıla kıyasla ilk sınavda barajı geçen öğrenci sayısı 94 bin azalırken tüm sistemdeki kontenjan 58 bin arttı. Yani arztalep dengesi bozuldu. Sadece bu nedenden dolayı bile doluluk oranının düşmesi beklenmeli idi. Bu yıl yeni eklenen eğitim fakültesi barajı birçok öğrencinin yerleşmesini engelledi. Geçen yıl neredeyse tamamen dolan eğitim fakülteleri bu yıl 6 bin 700 açık verdiler. Meslek liselerinden sınavsız geçişin kaldırılması meslek lisesi mezunlarının yerleşme oranlarını çok düşürdü. Geçen yıl 78 bin meslek lisesi mezunu sınavsız yerleşebilir iken bu sene tüm meslek lisesi mezunları sınava girmek zorunda kaldılar ve sınavdaki en düşük yerleşme oranları onların oldu. Bunun sonucu olarak önlisans programlarında doluluk oranları yüzde 91’den yüzde 63’e geriledi. Toplam boş kalan kontenjanın dörtte üçünden fazlası önlisansta! Açıköğretim programlarındaki puan türünün örgün eğitim puan türü ile aynı düzeye getirilmesi de bu programlarda doluluk oranını düşürdü. Geçen sene 56 bin 300 öğrencinin yerleştiği açıköğretim programlarına bu yıl sadece 15 bin 800 öğrenci yer İHRTEİYFOAÇRMVAAR Kanımca bu sonuçlar ülkenin yararına olmuştur. İki şey gördük: 1) Eğitim sistemimiz kötüleşmeye devam ediyor, 2) Adaylar daha bilinçli tercih yapıyorlar. Hem dünyada hem de ülkemizde ciddi bir üniversite reformuna ihtiyaç var. leşti ve yüzde 100 olan doluluk yüzde 66’ya düştü. Yurtdışına gidiş Gelelim ekonomik nedene: Ülke ekonomisinin nasıl gittiği konusunda kim ne derse desin herkesin bireysel deneyimleri var. Ekonomik sıkıntı ve belirsizlik birçok ailenin ücretli eğitimden uzak kalmasına yol açtı. Lisans doluluk oranlarına bakıldığında, devlet üniversitelerinde sadece 3 puanlık bir düşüş gözlemlenirken, ücretli programlarda (vakıf, KKTC ve diğer ülkelerdeki üniversiteler) 10 puanlık bir düşüş gözlemliyoruz. Bunun yanında ülkedeki siyasi ve ekonomik gidişten memnun olmayan birçok ailenin çocuklarını geçmiş yıllara kıyasla daha yüksek bir oranda yurt dışındaki üniversitelere gön dermesi istatistikleri çok etkilemese de uzun vadede ülkenin beyin gücünü sarsacak bir gelişmedir. Bence bu yıl geçmişte gözlemlemediğimiz bir sosyal işaret daha ortaya çıktı: Öğrenciler üniversitenin her derde deva olmadığını fark ettiler ve ‘herhangi’ bir programa girmeyi reddediyorlar. Geçen yıl tercih yapma hakkı olan adayların yüzde 30’u tercih yapmamayı seçmiş iken, bu yıl bu oran muhteşem bir artış ile yüzde 46’ya çıktı! Kanımca üniversiteler öğrencilerin ve iş dünyasının beklentisine cevap veremiyorlar. Benim inanmak istediğim, toplumun bunun yavaş yavaş farkına varıyor olduğu. Üniversiteler hâlâ geçen yüzyıldaki gibi içerik odaklı eğitim veriyorlar; öğrencilerin 21. yüzyıl yetkinliklerini geliştirmek için gerekeni yapmıyorlar. Bunun yanında müfredatlarda gereken değişiklikler de gereken hızda yapılmıyor ve birçok programın müfredatı gelecek yerine geçmişe mezun yetiştirmeye yönelik. Umarım üniversiteler bu yıl adayların verdiği uyarıya kulaklarını kapatmazlar. ‘Ne versek alıcısı var’ kafasının değişmesi gerekiyor. YÖK’ün ve üniversite yönetimlerinin sağlayamadığı değişimi bilinçli adaylar sağlayabilir. BAilniamdToolhuu’dmaları Bayer’in Toplum Gönüllüleri Vakfı (TOG) ile birlikte yürüttüğü Bayer Genç Bilim Elçileri Projesi’nin gezici birimi olan Bilim Tohumları Ekibi, Kayseri ve Samsun’da da çocuklarla buluştu. Kayseri Sindelhöyük Köyü Fatih Or taokulu ve Epçe Köyü İlkokulu’nda 185 çocukla, Samsun’da ise Vezirköprü Yürükçal Köyü İlkokulu ve Vezirköprü Çekalan Köyü Ortaokulu’nda 63 çocukla bir araya gelen ekip, özellikle 912 yaş grubu çocuklarla eğlenceli bilim etkinlikleri gerçekleştirdi. Çocukların başta doğa olayları olmak üzere etraflarında olup bitenleri sorgulaması ve araştırması hedeflenen etkinliklerde, Bayer Genç Bilim Elçileri Projesi Bilim Tohumları Ekibi’nde gönüllülük yapan üniversite öğrencisi Toplum Gönüllüsü gençler yer aldı. PISA yerine ABİDE!ölçme ve değerlendirme merkezleri kurULUYOR Milli Eğitim Bakanlığı’nca, öğrencilerin il bazında gelişimlerinin takip edilmesi, okul bazlı eğitim durumlarının ölçülmesi ve eğitimi etkileyen faktörlerin ortaya çıkartılması amacıyla “ölçme değerlendirme merkezleri” kurulacak. Bakanlık, bu merkezleri Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) ile Uluslararası Fen ve Matematik Eğilimleri Araştırması’na (TIMSS) rakip olarak gösterdi. “Akademik Becerilerin İzlenmesi ve Değerlendirilmesi” (ABİDE) çalışması da tüm öğrencilere uygulanacak. Bu yıl 25 ilde açılacak merkezler, 2019’a kadar diğer illerde de kurulacak. Merkezler, illerde ABİDE’nin yanı sıra 2017 yılı yatırım programın da yer alan “Ölçme Değerlendirme Uygulamalarını İzleme Araştırma ve Geliştirme Projesi” kapsamında yer alan “Eğitimde Öğrenci Gelişimini İzleme Sistemi”ni de yürütecek. Öğrencilerin akademik düzeyleri ve öğrenme eksiklikleri, öğrenmeyi etkileyen faktörler, ailenin, okulun ve çevrenin eğitime katkısını ortaya çıkaran veriler, merkezler tarafından öğrenci, veli ve eğitimcilerle paylaşılacak. Çalışma ile her öğrenciye kazanımları edinme düzeyi, eksik öğrenmeleri ve ihtiyaç duydukları tamamlayıcı eğitimlere yönelik karneler verilecek. Yerli ve milli proje Eğitimciler, bu tür merkezlerin kurulmasının kadrolaşma amacı taşımadığı sürece yöntemsel olarak ya rarlı olabileceğine dikkat çekerek, şu değerlendirmeyi yaptılar: “Oluşturulacak merkezlerde liyakat, uzmanlık ve yeterlilik özellikleri taşıyan personel istihdamına özen gösterilmelidir. Merkezlerin siyasi etkilerden uzak, daha özerk bir yapı ve işleyiş ile çalışacak yapılar olması, illerde araştırma geliştirme için istihdam edilen personel ile eşgüdümlü çalışması eğitim sürecine önemli katkılar sağlayabilir. Ancak bu merkezlerin PISA ve TIMSS’a rakip olarak gösterilmesi, bu uluslararası sınav sisteminden çıkılacağı niyeti ile hazırlanmış olduğu yorumlarına neden olmaktadır. Adı ABİDE olan bu yapının yeni bir ‘yerli ve milli proje’ olma olasılığı yüksek gibi görünüyor.” Suriyeliler de imam hatibe OZAN ÇEPNİ Türkiye’de okul çağındaki kayıtlı yüzbinlerce mülteci çocuktan 20162017 öğretim yılında sadece yarısı eğitime ulaşabildi. Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, eğitim görebilen 480 bin çocuğun birinci sınıf düzeyinde yüzde 90’ı bulan okullaşma oranı, liseye gelindiğinde ise yüzde 14’e kadar düştü. İllerde yapılan çalıştaylarda Suriyeliler için dini eğitimi ön plana alan bakanlık, hazırladığı raporlarda mülteci konumundaki çocukların “özellikle imam hatip ortaokullarına” yönlendirilmesi kararı alındığını açıkladı. MEB, yoğun uğraşlara karşın Türkiye’de kayıtlı bulunan 833 bin Suriyeli çocuktan sadece 480 bini örgün eğitime dahil edilebildi. Mülteci çocukların kademeli olarak resmi okullara kaydedilmesi için çalışmalarına devam eden bakanlık, 14 bin 742 okulda sadece 190 bin 715 öğrencinin Türkçe müfredatla eğitim gördüğünü açıkladı. 22 ilde 432 geçici eğitim merkezinde de 293 bin 840 çocuğun yoğunlaştırılmış Türkçe öğretimi temel olmak kaydıyla eğitimine devam edebildiği bakanlık verilerinde yer aldı. İmam hatip kararı Türk eğitim sistemini her kademede dini ağırlıkla şekillendiren MEB, mülteciler için de imam hatip formülünü devreye soktu. İl milli eğitim müdürlüklerinin din öğretimi çalıştaylarında formülize edilen imam hatip önerisini bakanlık tarafından karara bağladı. MEB, geçici koruma altında bulunan Suriyeli çocukların “özellikle imam hatip ortaokullarına” yönlendirilmesi kararı hazırlanan raporlarda yer aldı. Bu kapsamda anaokulu ve birinci sınıflara kayıtlar zorunlu tutulup 5. ve 9. sınıf öğrencileri bakanlığa bağlı okullara yönlendirilmesi planlandı. Ara sınıf öğrencilerinin de yoğunlaştırılmış Türkçe eğitimine tabi tutularak bir üst sınıfta resmi okullara kaydedilmesi için karar alındı. Ayrıca eğitime erişimi teşvik etmek amacıyla Suriyeli öğrencilere yönelik şartlı nakit desteği, burs, yurt, taşımalı eğitim destekleri sağlanması kararlaştırıldı. ‘Kültürlerini unutmasınlar’ MEB, Suriyeli öğrenciler için geçici eğitim merkezlerinde kendi dil ve müfredatlarında eğitim öğretim çalışmaları yürütürken, bu müfredata 15 saatlik Türkçe dersi ekleyerek yeni haftalık ders çizelgesi oluşturdu. Çocuklara Arapça, din kültürü ve ahlak bilgisi, matematik, fen bilgisi gibi zorunlu derslerin yanında Kuranıkerim, Hz. Muhammed’in Hayatı, zekâ oyunları bilim uygulamaları gibi seçmeli dersler de sunuldu. Bakanlık, Suriyelilerin yoğun olarak yaşadıkları yerlerde 2019 yılına kadar 122 okul inşaatı planladı. AB’den milyarlık fonlar Bakanlığın eğitim faaliyetlerinin büyük bir bölümünü ise AB’den gelen yüz milyonlarca liralık fonlar oluşturdu. Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ile 20 bin öğrenciyi kapsayan taşınma faaliyeti ile ilgili bir protokol imzalanmasına yönelik çalışmalar yürütüldü. Ayrıca okul inşaat çalışmaları için AFAD ile koordineli olarak UNICEF Kore, Kuveyt, Yeni Zelanda, Taipei fonları kullanıldı. Suriyelilere yönelik AB projesi kapsamında Alman Kalkınma Bankası (KFW) ve Dünya Bankası ile ilgili görüşmeler yapılarak 200 milyon Avro’luk okul yapımıyla ilgili görüşmeler imza aşamasına getirildi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle