03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 1 Ağustos 2017 haber 6 EDİTÖR: ELİF TOKBAY / MÜNEVVER OSKAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK Danıştay’dan tarihi telekulak kararı ALİCAN ULUDAĞ Adalet Bakanlığı’nın 2007’de çıkardığı yönetmeliğin tamamı hukuka aykırılık nedeniyle iptal edildi. Yönetmelik tartışmalı soruşturmalara dayanak yapılmıştı Danıştay 10. Daire, Adalet Bakanlığı’nın telekomünikasyon yoluyla iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin 2007’de çıkardığı 33 maddelik yönetmeliğin “tamamını” “hukuka aykırı olması nedeniyle” iptal etti. Kararda, Adalet Bakanlığı’nın bu konuda yönetmelik düzenleme yetkisinin bulunmadığına işaret edilirken, yargının bağımsızlığının, kişi temel hak ve özgürlüklerinin en önemli güvencesini oluşturan hukuk güvenliğini sağlamanın tek aracı olduğu vurgulandı. Kararda, yargı yetkisinin kullanılmasının, yürütme erkine bırakılmaması, hatta yürütmenin etki ve gözetiminin dahi bulunmaması gerektiği kaydedildi. Ceza Muhakemesi Kanununda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanarak, 14 Şubat 2007’de yürürlüğe girdi. Yönetmeliğim yayımı tarihi, Ergenekon operasyonlarının başladığı döneme denk geldi. Başta Ergenekon, Askeri Casusluk ve KCK gibi tartışmalı soruşturmalardaki dinlemeler, bakanlığın çıkardığı yönetmelik uyarınca yapıldı. KCK’ye yönelik soruşturma kapsamında 2009’da tutuklanan avukat Ebru Günay’ın avukatı Metin İriz, söz konusu yönetmeliğin iptali istemiyle dava açtı. GEREKÇEDE ‘BAĞIMSIZLIK’ VURGUSU Daire, oybirliğiyle verdiği kararında çarpıcı gerekçeler açıkladı. Anayasanın 9. maddesinde yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağı anımsatılan kararda, 138. maddede yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat verilmesi, genelge gönderilmesi, tavsiye ve telkinde bulunulmasının yasaklandığına dikkat çekildi. Yargı bağımsızlığının gerekliliği ve varlığının, güçler ilkesi ayrılığı ilkesinin yanı sıra anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez nitelikteki 2. maddesinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerine dayandığı vurgulanan kararda, şu değerlendirme yapıldı: “Başka bir ifadeyle, yargı bağımsızlığı, daha doğrusu yargının bağımsızlığı, Türkiye Cumhuriyeti’nin toplumun huzuru, ulusal dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan hakları na saygılı, Atatürk ulusçuluğuna bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmasının doğal ve zorunlu sonucu; kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunun, kişi temel hak ve özgürlüklerinin en önemli güvencesini oluşturan hukuk güvenliğini sağlamanın tek aracıdır.” “Bu önemi ve vazgeçilmezliği ne deniyle anayasa güçler ayrılığını (...) yasama ve özellikle yürütme erki ile yargı arasında, yargının işlevsel etkinliğini artırmak, faaliyetlerini hızlandırmak ve kolaylaştırmak için kimi organik bağlar kurmakla birlikte, fonksiyonel bir etkide bulunulmasına, yani yargı yetkisinin kullanılmasına ve yürütülmesine karışmaya kesinlikle izin vermemiştir. Bu haliyle, yargı erkini oluşturan, yargı yetkisini kullanan hâkimlik ve savcılık mesleğinin yürütülmesinin, başka bir ifadeyle yargı yetkisinin kullanılmasının, yani mahkemelerce yapılan faaliyetlerin neler olduğunun belirlenmesinin yürütme erkine bırakılmaması, hatta yürütmenin etki ve gözetiminin dahi bulunmaması hukukun genel ilkelerinin ve üstün kamu yararının mutlak gereğidir.” Şehit Akyıldız toprağa verildi Tamamına iptal Danıştay 10. Dairesi, 9 Mart 2017 tarihinde söz konusu yönetmeliğin “tamanının” iptaline karar verdiği ortaya çıktı. Mahkemelerin yargılama faaliyeti içinde yer alan usul konusunun, idari alanın dışında kaldığı ve yasa konusu olduğu anlatılan kararda, kanun koyucunun düzenleme yapma yetkisi vermediği hususların idare tarafından düzenlenmesinin, yargı yetkisinin idare tarafından kullanılması anlamına geleceği, bu durumun da “fonksiyon gaspı” olduğu ifade edildi. Kanun koyucunun, birçok temel hak ve hürriyetle ilgisi olan iletişimin denetimi kapsamındaki faaliyetlerin özellikle yönetmelikte düzenlenmesini öngörmediği ve bu konuları, kanunda ayrıntılı olarak düzenlemeyi tercih ettiği aktarılan kararda, “Bu durumda, Ceza Muhakemesi Yasası’nın 135 ila 140. maddelerinde düzenlenen telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi ve gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izleme konularında Adalet Bakanlığı’nın düzenleme yetkisi olmadığından, yönetmeliğin tamamının yetki unsuru yönünden hukuka aykırı olması nedeniyle iptali gerekmektedir.” l ANKARA Semih Akyıldız Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde nöbet değişimi sırasında PKK sızması olduğu sanılarak açılan ateşle şehit olan Piyade Sözleşmeli Er 26 yaşındaki Semih Akyıldız’ın cenazesi, gözyaşları arasında memleketi Kütahya’da toprağa verildi. Törene şehidin babası Ahmet Akyıldız, annesi ummühan Akyıldız, hava astsubay ağabeyi İsmail Akyıldız, yakınları ve devlet yetkilileri katıldı. Öğlen namazının ardından şehit sözleşmeli er Semih Akyıldız’ın cenazesi, askerlerin omzunda cenaze aracına götürüldü. Şehit Sözleşmeli Er Akyıldız’ın cenazesi, götürüldüğü Hava Şehitliği’nde gözyaşları arasında toprağa verildi. l DHA TSK Kobani’ye girdi iddiası Hawar News isimli haber ajansı, Türk askerinin önceki gün Suriye’nin kuzeyindeki Kobani’ye girdiğini öne sürdü. Hawar News’de yer alan iddiaya göre, Türk askerleri önceki gün yerel saatle 21.30’da Kobani’nin Bobene ve Sifteke köylerine girdi. Görgü tanıklarının iddiasına dayandırılan haberde, Türk askerinin bölgeye mayın yerleştirdiği iddia edildi. Bu arada haberde, ‘YPG’nin, Kobani’den ayrılmaması halinde Türk askerine yanıt vereceği uyarısında bulunduğu’ iddiası da yer aldı. PYD’nin bağlı bulunduğu Demokratik Suriye Meclisi (DSM) Yöneticisi Rezan Hiddo, Türk askerinin Kobani’ye girdiği yönündeki haberleri yalanladı. Sputnik’e konuşan Hiddo, “Söz konusu bilgiyi bazı basın kuruluşları yaydı ancak bu doğru değil” dedi. l Dış Haberler T.C. TRABZON / SÜRMENE BELEDİYE BAŞKANLIĞI TAŞINMAZ MAL SATIŞ İLANI Mülkiyeti Belediyemize ait, Trabzon İli, Sürmene İlçesi, Çamburnu Mahallesi, G44a09c2b pafta, 101 ada, 12 parsel sayılı 3 adet betonarme bina ve arsası cinsindeki taşınmazın tamamı 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45. maddesine göre açık teklif usulü ile satılacaktır. İl İlçe Mahalle Trabzon Sürmene Çamburnu, Pafta Ada Parsel G44a09c2b 101, 12, Alanı (m2) 1958,80, Cinsi 3 adet Betonarme Bina ve arsası, İmar Durumu Ticaret +Konut E=2,40 Yen çok=18,50 m, Muhammen Satış Bedeli (KDV Hariç) 1.750.000,00 TL, Geçici Teminat Bedeli 52.500,00 TL, İhale Tarihi 21.08.2017, İhale Saati 11:00 İhale Sürmene Belediye Toplantı Salonunda 21.08.2017 Pazartesi günü saat 11:00 de Encümen tarafından yapılacaktır. Taşınmaz mal satış şartnamesi Sürmene Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğünde görülebilir ve 50,00 TL karşılığında satın alınabilir. İhaleye çıkan taşınmazın; Muhammen satış bedeli: 1.750.000,00 TL (Birmilyonyediyüzellibin lira) Geçici teminat miktarı: 52.500,00 TL (Elliikibinbeşyüz lira)’dır. İHALEYE KATILABİLME ŞARTLARI: İhaleye katılabilmek için aşağıdaki belgelerin verilmesi gerekmektedir: Gerçek kişiler nüfus kayıt örneği (Nüfus), İmza sirküleri (Noter onaylı) Vekaleten ihaleye katılma halinde, istekli adına katılan kişinin noter tasdikli vekaletnamesi ve imza sirküleri, Tüzel kişi olması halinde ise; tüzel kişiliğin idari merkezinin bulunduğu ticaret veya sanayi odasından ihalenin yapıldığı yıl içinde alınmış tüzel kişiliğin sicile kayıtlı olduğuna dair belgeyi ve tüzel kişilik adına ihaleye katılacak veya teklifte bulunacak kişilerin tüzel kişiliği temsile yetkili olduklarını gösterir noterlikçe tasdik edilmiş vekaletname, Tüzel kişi olması halinde, teklif vermeye yetkili olduğunu gösteren noter tasdikli imza beyannamesi veya imza sirküleri, İkametgah belgesi (Nüfus Müdürlüğünden), Tebligat için yasal adres bildirimi, İsteklinin Ortak girişim olması halinde noter onaylı ortak girişim beyannamesi, Geçici teminatın yatırıldığına dair makbuzu (Banka teminat mektubu vermesi halinde mektup süresiz olacaktır), Şartname bedelinin yatırıldığını gösteren makbuz, İhaleye iştirak eden tarafından her sayfası imzalanmış Şartname, Belediyeden borcu yoktur yazısı. Taşınmaz satış ihalesine katılacak istekliler 21.08.2017 günü saat 10:00’a kadar geçici teminatını Belediyemiz veznesine yatırarak, istenen belgeler ve bir dilekçe ile Mali Hizmetler Müdürlüğüne müracaat yapmak zorundadır. Posta, kargo, telgrafla veya internet üzerinden yapılan müracaatlar kabul edilmeyecektir. İhale Komisyonu (Belediye Encümeni), gerekçesini kararda belirtmek suretiyle ihaleyi yapıp yapmamakta uygun bedeli tespit etmekte serbesttir. Komisyonun ihaleyi yapmama kararına itiraz edilemez. İlan Olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 6439873) Evrimi yurttaşlarına yasaklamak, demokrasi ve insan hakları sorunudur “Evrim okutursak, çocuklar ateist olurlar..” Böyle diyordu biyoloji bilimi “üstadı”. Biyoloji okudu, biyoloji üzerine araştırmalar yaptı ve yayımladı, evrimi de okudu ve şimdi hem biyolojinin en temel yasasına ihanet ediyor hem de “Evrimi öğretmek ateizmi öğretmek demektir” diyor. Ama kendisi ateist olmamış (çok şükür!). Felsefi açılımlar ve derinlikler gerektiren konularda “ateist olurlar” gibi üstünkörü laf ebeliği yapmak, ancak siyasi arka planda birtakım niyetlere, beklentilere sahip olmak demektir. Bakıyoruz, iktidar partisinden milletvekili adayı olmuş. Rektörlüğe adaylığını koymuş. Eh, bugün evrim meselesine bu tür yaklaşımının, şüphesiz ki siyasi iktidarın dikkatini çekecek, siyasette ve üniversite tepesine gelmek gibi hırslarına yardımcı olacak başlı başına etken olacağını düşünmektedir. Evrim okuyan herkes ateist olsaydı, dünya bambaşka olurdu! “Şunu okursan, böyle olursun..” tam bir zırva yaklaşımdır. Evrim meselesini yurttaşına yasaklarsan: a) İnsanlarına büyük haksızlık yapmış, dünyada olan bitenlere karşı onu hazırlıksız, bilgisiz bırakmış olursun. Belki de evren ve dünyanın oluşumu, yerkürede hayatın (insanın değil!) 3.5 milyar yıllık yolculuğu konusunda, hatta bugün evrimsel biyoloji ve antropoloji konusunda dünya çapında işlere, araştırmalara imza atacak ve kendisine ve ülkeye büyük kazanımlar sağlayacak insanlarımıza yolu, kapıyı kapatmış olursun. Bu temel insan haklarına aykırıdır. Öğrenme hakkına tecavüzdür. İnsanın neyi nasıl seçeceğine ilişkin seçme hakkını ortadan kaldırmaktır. Bu demokrasiye aykırıdır. Bazılarının “Evrim meselesinin demokrasiyle ne ilgisi var” gibi, şeyler arasında bağlantı kurmada sıfır yeteneğine rağmen! Avrupa Birliği bu nedenle evrimin öğretilmesiyle demokrasi arasında birebir ilişki kurmuştur! Milli Eğitim’e dava açılmalı Evrimi yasaklamak, anayasaya, insan hak ve özgürlüklerine aykırıdır. Bu gerekçelerle eğitim müfredatı yapıcı ve uygulayıcılarına, Milli Eğitim’e, Bakan’a hızla ve burada belirttiğim ciddi gerekçelerle dava açılmalıdır. Hiçbir iktidar, tüm dünyada okutulan (İran’da bile! Suudiler ve Afganistan dışında) çok temel bir konuyu yurttaşlarına siyasi, dini, ideolojik nedenlerle yasaklayamaz ve yurttaşlarının çağdaş bilgi edinme, öğrenme, araştırma yapma hakkını gasp edemez. Bu konu salt demokrasi ve insan hakları konusu değildir. b) Avrupa’nın, Amerikalı Evangelist kreatonistlerin başlattığı, bilimin öğretilmesine karşı açtıkları bu saldırıyı püskürtmede duyarlı olmalarının çok ciddi bir nedeni daha var: Biyoloji, evrim dünyanın en büyük araştırma ve bilgi üretme alanlarından biri... Bu alan, AB’nin yakın ve uzak geleceğini doğrudan etkileyeceği için. Bu alan aynı zamanda dünyada bir bilgi gücü ve egemenlik kurma alanıdır. Olay yeri yerküredir! Çünkü dünyada üstünlük ve zenginlik yaratmanın günümüzde en önemli ve belki de tek yolu, bilim ve teknolojiyi ilgilendiren her alanda dünyada başa güreşmektir. Avrupa zaten bu amaçla kiliseyi, Papa’yı Vatikan’a hapsetmiş, Hıristiyanlığın siyasi karar verici niteliğini yok etmiş ve onu bir kültürel yaşanan olay, insanların dini gereksinimlerine yardımcı olmakla sınırlandırmıştır. Bu Avrupa’nın en büyük devrimidir ve tüm kıtada gelişmenin yolunu açmıştır! Çünkü her şey (tüm olaylar!) yerküre üzerinde geçmektedir! Bunu görmeyen, ıskalayan, bu olaya katılmayan ülkelerin, yerkürede yeri yoktur. Hayır hayır vardır: Yerküre oyuncularına kölelik, onların sömürgesi olmak.. Sefalet, yoksulluk, parçalanmak ve sürekli dayak yemek. Size İslam dünyasının hali pür melalini anlattığımın farkındasınız. Evrim konusunu ve yerkürenin gelişiminin dört dörtlük anlatılmasını önlemek, aynı zamanda ülkemizin de gelişimini, bilim ve teknolojide başa güreşmesini önlemek anlamına gelir. Açılacak davanın en can alıcı ikinci yönü de budur.. Tabii ki sürdüreceğiz... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle