25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 1 Ağustos 2017 4 Lozan’a lanet Olay geçen hafta Eskişehir’de meydana geliyor. Eskişehir ADD, ÇYDD ve Eğitimİş’in Lozan’ın 94. yılını kutlama töreni ile ilgili duyuruları meçhul kişiler tarafından üzeri boyanarak, değiştiriliyor, “kutlu olsun” ibaresi “lanet olsun” şekline sokuluyordu. “Lozan Antlaşması’nın 94. yılı lanet olsun” deyimi bir biçareliğin itirafından başka bir şey değildir. Her zaman, ilerlemenin karşıtlarının ve laik Cumhuriyet düşmanlarının onun kurucularını karalamak ve küçümsemek için saldırdıkları ana hedeflerden biri olmuştur Lozan. Lozan’ın bir zafer olmayıp bir hezimet olduğunu ileri süren aklıevvellere dikkatle bakın, göreceksiniz ki onlar laik Cumhuriyete de karşı oldukları için Türkiye’nin tapusuna saldırmaktadırlar. Aslında barış antlaşmalarını zafer veya hezimet olarak nitelemek saçmadır. Barış antlaşmalarında aranması gereken husus onların, tarafların hepsinin varlık ve yaşamsal çıkarlarını güvenceye alan adil ve kalıcı (sürdürülebilir)bir barışı sağlayacak öğelere sahip olmalarıdır. Eğer bir barış antlaşması bu özelliklere sahip değilse, daha imzalandığı andan itibaren gelecek savaşın tohumları atılıyor ve her iki tarafın da varlıklarını koruyacak asgari koşullar sağlanana kadar sürecek çatışma daha o andan itibaren filizlenmeye başlıyor demektir. HHH Böylelikle her savaşın kendi barışını, her çarpık barışın da kendi savaşını doğurduğu savaşbarış diyalektiği oluşur. Bunun en güzel örneği de, 1. Dünya Savaşı’ndan sonra galip İtilaf Devletleri’nin mağluplara dayattığı barış koşullarıdır. İtilaf Devletleri’nin, Versaille’da Almanya’ya dayattıkları koşullar sürekli bir barışı sağlayamadığından, milyonlarca insanın canına mal olan 2. Dünya Savaşı patlak verdi. Lozan, Sevres’in koşullarını kabul etmeyen Türkiye’nin silaha sarılarak, verdiği mücadeleden sonra kendi varlığını ve gelişmesini sağlayacak koşulları elde ettiği için başa rılı sayılır. Ve bu başarı İtilaf Devletleri dayatmasını kıran ilk barış antlaşması olması açısından da evrenseldir. Barış antlaşmalarına alınan veya verilen toprak açısından bakmak, köhnemiş bir tarih anlayışının ürünüdür ve saçmadır. Lozan’ın tarihimizin en fazla toprak kaybedilen anlaşması olduğu safsatası, hem yanlış bir bilginin hem de yanlış bir yaklaşımın ürünüdür. Sevres’in getirdiği dayatmalar, Anadolu’da Türk insanına kendi varlığını sürdürüp geliştirmek imkânını vermiyordu. Ama Lozan, ulus devletin varlığını sürdürüp geliştirmesinin bütün koşullarını sağlıyordu. Emperyalist emeller gütmeyen, zaten gütmesine de imkân olmayan bir toplumun da, bundan fazlasını beklemesinin anlamı yoktur. HHH Lozan görüşmeleri çok eşitsiz koşullar altında cereyan etti. Bir yanda dünya savaşının galiplerinin lideri İngiltere vardı, (Amerika yine Monroe doktrinine dönerek, bir süre için Avrupa ile ilgisini kesmişti) öbür tarafta ise koskoca bir imparatorluğun enkazı üzerinde ayakta durmaya çalışan çok güç koşullardaki Türkiye. Bütün elverişsiz koşullara karşın Türkiye kendini 1. Dünya Savaşı’nın mağlubu değil, Kurtuluş Savaşı’nın galibi eşit bir taraf olarak kabul ettirmeyi ve varlığı ile gelişmesi için elzem olan koşulları elde etmeyi başarmıştır. Bugün Lozan’ın 94. yılında eğer Türkiye milli eğitimiyle, kültür ve sanatıyla, tarımı ve sanayii ile, demokrasisi, basın özgürlüğü ve adil olmayan yargısı ile göğüs kabartacak bir durumda değilse, bunun nedenlerini Lozan’da ne yaptığımızda değil, Lozan’dan sonra ne yaptığımızda araştırmak gerekir. Çünkü Lozan bize bugün her açıdan çok daha ileri bir düzeyde olmamızı sağlayacak imkânları temin etmişti. İşin ilginci, Lozan’ı lanetleyecek kadar kendini kaybetmiş laik Cumhuriyet düşmanları o imkânların yeterince değerlendirilememesinin baş sorumlularıdırlar. Lozan’ı lanetleyenler, şimdi hem suçlu hem de güçlü rolündedirler. AKP’nin ‘doğum günü’ eski isimlerle birlikte kutlanacak AKP’nin 16. kuruluş yıldönümü 14 Ağustos’ta etkinliklerle kutlanacak. Sincan Harikalar Diyarı’ndaki etkinliğe AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılacak. Etkinliğe kurucu ve delegeler, eski Cumhurbaşkanı Ab dullah Gül, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, eski Meclis Başkanı Bülent Arınç, eski bakanlar Hüseyin Çelik, Sadullah Ergin gibi isimlerin de davet edileceği belirtildi. Etkinlik 28 Şubat 1997’de tankların yürütüldüğü Sincan’da düzenlenecek. Tuğrul Türkeş, vekilliği düşürülen Yüksekdağ’ın odasına yerleşti Yeni kabinede yer bulamayan AKP Ankara Milletvekili Yıldırım Tuğrul Türkeş, yeniden Meclis’e dönerken, vekilliği düşürülen HDP’nin eski Eş Genel Başkanı ve Van Milletveki li Figen Yüksekdağ’ın boşaltılan odasını kullanmaya başladı. Yüksekdağ’ın 21 Şubat’ta hakkındaki hapis cezasının onaylanmasından sonra milletvekilliği düşürülmüştüı. 190 95 TL, haber EDİTÖR: ALPER İZBUL / BURAK YURTTAŞ TASARIM: ZARİFE SELÇUK CHP bu kez adaleti kurultayla arayacak Büyük Taarruz’un başlayıp zaferle noktalandığı tarihlerde CHP ‘Adalet Kurultayı’ yapacak. Kurultay yine partiler üstü anlayışla gerçekleştirilecek CHP, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’nün ardından, “Yaşanan adaletsizliklere tepki göstermek amacıyla” Büyük Taarruzu zafere dönüştüren 2630 Ağustos tarihlerinde, Çanakkale’de “Adalet Kurultayı” gerçekleştirecek. Toplumun bütün kesimlerinin davetli olduğu kurultayda, parti bayrağı ve amblemi kullanılmayacak. CHP, bugün başlayacak Akıncılar Üssü Davası’na da müdahil olma kararı aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tez can, partinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’e yapılan silahlı saldırıyı kınadı. Büyükerşen’in belediyecilik anlayışıyla sadece Türkiye’de değil dünyada örnek gösterildiğine dikkat çeken Tezcan, “CHP’li belediye başkanlarının görev yerleri, halkın hizmeti için çalışılan yerlerdir. Rantçıların arzu ve isteklerine göre şehir kararları alınmayacaktır” dedi. Müdahillik talebi CHP’nin bugün başlayacak Tezcan: Yarın seçim olacakmış gibi hazırız Tezcan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AKP teşkilatına ilişkin sözleri üzerine erken seçim bekleyip beklemedikleri sorusunun üzerine, “Muhalefet partileri seçimden korkmaz. Biz yarın seçim olacakmış gibi hazırız. Yorgunluk meselesine gelince... AK Parti’nin Genel Başkanı siyaset yorgunu. Erdoğan’ın yorgunluğu Türkiye’yi yoruyor. O yüzden bu yorgunluktan çıkmanın yolu Türkiye’de hızla ve acil bir iktidar değişikliğinden geçiyor” dedi. Akıncı Üssü Davası’na da müdahil olacağını söyleyen Tezcan, CHP’li milletvekillerinin de partinin tüzel kişiliği adına davaya katılacağını kaydetti. Gazetemizin yazar ve yöneticilerinin yargılandığı Cumhuriyet davasına ilişkin de Tezcan, şunları kaydetti: “Bir anlamda yarım sevinç yaşadık. 7 gazeteci arkadaşımız tahliye edildi ama 5 arkadaşımız hâlâ tutuklu. Cumhuriyet gazetesi yazarlarının yaptıkları savunmalara baktığımız zaman tarihte ibret alınacak bir savunma örneği gösterdiler. Aslında savunma yapmadılar, itham ettiler. Adaleti yok edenlere yönelik itham ettiler ve doğruydu. Ahmet Şık hakkında soruşturma başlatıldığını öğrendik. Savunma hakkının bir başka kısıtlanma örneğini gördük. Beklemeden derhal diğer tahliyelerin de sağlanması gerekir. Sadece Cumhuriyet yazarlarının değil, gazetecilik faaliyeti nedeniyle cezaevinde yatan bütün gazetecilerin, Sözcü yazarları, Enis Berberoğlu olmak üzere derhal tahliye edilmesi gerekir” dedi. ‘Herkes davetli’ CHP’nin Büyük Taarruz’un başlayıp zafere ulaştığı 2630 Ağustos tarihlerinde, Çanakkale’de 5 günlük ‘Adalet Kurultayı’ gerçekleştireceğini de söyleyen Tezcan, bu kurultaya toplumun her kesiminin davetli olduğunu kaydetti. Türkiye’de yaşanan adaletsizliklerin ve çıkış yollarının kurultayda konuşulacağını belirten Tezcan, Çanakkale’nin tarihi kimliği, Türk, Kürt, Laz, Çerkez ayrımı gözetmeden emperyalist işgale karşı bir arada savaşılan yer olması nedeniyle seçildiğini vurguladı. Bu kurultayın “partiler üstü, adalet isteyen, özleyen, adalet davasını sahiplenen herkesin geleceği bir kurultay” olduğunu söyleyen Tezcan, 16 Nisan Anayasa Referandumu’nda partiler üstü bir kampanya yürüttüklerinin altını çizerek, “Biz adalet yürüyüşünü, partiler üstü yaptık ve büyük bir destekle karşılaştık. Bu kurultayımızı da parti bayrağı, amblemi ve logosuyla yapmıyoruz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet TÜRGEV’e ‘sansür’ zırhı Vakıf hakkında yapılan eleştirel haber ve paylaşımlar mahkemece engellendi Yönetim kademesinde AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çocukları Bilal Erdoğan ile Esra Albayrak’ın da yer aldığı, Türkiye Gençlik ve Eğitim Hizmet Vakfı’na (TÜRGEV) yönelik eleştirel haber ve paylaşımların yargı eliyle temizlendiği belirlendi. CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir yaptığı açıklamada, “TÜRGEV, merkezi ve yerel kamu kaynaklarıyla palazlandırılmasının ardından şimdi de internet haber siteleri ile sosyal medyada korumaya alınmış durumda. TÜRGEV’e ilişkin konuşmak, laf etmek, görüş belirtmek imkânsız hale getirilmek istenmekte” diye konuştu. İnternet ortamından TÜRGEV ile ilgili eleştirel haberlerin çıkarılması için vakıf avukatı aracılığıyla İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği’ne başvuru yapıldığını Eğitimİş ‘Ensar’ protokolünü yargıya taşıyor Eğitim İş Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), Karaman’daki evlerde 45 çocuğa cinsel istismar skandalıyla gündeme gelen Ensar Vakfı ile imzaladığı protokolü yargıya taşımaya hazırlanıyor. Sendika yazılı açıklama yaparak, imzalanan protokolün Ensar Vakfı’na seminer ve sosyal etkinlikler düzenleme yetkisi verilmesiyle sınırlı olmadığını, protolokün bazı maddele rinin kamuoyundan gizlendiğine dikkat çekti. Protokol maddelerinin irdelendiği açıklamada, “Vakıf tarafından öğrenciler gezilere ve kamplara götürülebilecek. Yani öğrencilerin ‘gezi’ adı altında tarikat yuvalarına, ‘kamp’ adı altında da cemaatlerin eğitim kamplarına götürülmesi mümkün olacak. Vakıf isterse, eğitimleri kendisi tarafından belirlenen mekânlarda yapabilecek. Yani Ensar Vakfı, çağdaş olduğuna dair takiye yapmaya ihtiyaç duymazsa, öğrencileri tarikat yuvalarına bile sokabilecek” dendi. Vakıf ve derneklerin Milli Eğitim Sistemi’ne bu yolla dahil edilmesinin anayasaya aykırı olduğu uyarısında bulunulan açıklamada, “Bu skandal protokolü yargıya taşıyacak ve konunun sonuna kadar takipçisi olacağız” görüşlerine ver verildi. l Haber Merkezi belirten Emir, “İstanbul 10. Sulh Ceza Hâkimliği, internet ortamından TÜRGEV ile ilgili eleştirel haberlerin çıkarılması ile ilgili aldığı 13 Temmuz 2017 tarihli kararla, adeta TÜRGEV’e kalkan olmuş, düşünce ve ifade özgürlüğünün hukuk sistemimizde artık yeri olmadığını söylemiştir. Söz konusu mahkeme, TÜRGEV’e devlet kaynaklarının nasıl aktarıldığından, bu kuruluşa ilişkin eleştirel açıklamaların yer aldığı 27 haber linkine erişim engeli konulmasını kararlaştırmıştır” diye konuştu. Mahkeme kararı ile kaldırılan linkler arasında CHP lideri Kılıçdaroğlu ve kendisinin Meclis’te yaptığı bir konuşma olduğunu da vurgulayan Emir, “Erdoğan ve TÜRGEV’in hamilerine bir tavsiyem olacak: Siz ne kadar yasaklasanız, duyulmasını engellemeye çalışsanız da TÜRGEV’e ilişkin gerçekleri dünya âlem biliyor. Çok çok sevdiğiniz TÜRGEV için böyle mahkeme kararlarıyla uğraşmayın, koruma kanunu çıkartın, bu eziyetten kurtulun” dedi. l ANKARA/Cumhuriyet Görmez emekliye ayrıldı Diyanet İşleri Başkanlığı’na Ekrem Keleş vekâlet edecek Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Gör cağı iddialarının ardından Cumhurbaşka mez emekliliğe ayrıl nı Erdoğan, “Sayın baş dı. Daha önce yaptığı kan görevinin başında açıklamada Diyanet İş dır. Ama tabii kendi leri Başkanlığı görevini sinin başka bir görev bırakacağını söyleyen le devam gibi bir tale Mehmet Görmez, emek bi vardı, bu değerlendi liliğe ayrıldı. Emekli rilir” demişti. 7 yıl Di lik dilekçesi Başbakanlık tarafından kabul edi Ekrem Keleş yanet İşleri Başkan Yardımcılığı, 7 yıl da Di len Görmez’in yerine Din İşleri yanet İşleri Başkanlığı görevini Yüksek Kurulu Başkanı Ekrem üstlenen Görmez ile ilgili iki id Keleş vekâlet edecek. Din İşleri dia gündemde. İddialardan bi Yüksek Kurulu Başkan Vekilli ri IŞİD, Boko Haram, FETÖ gi ği görevini sürdüren Eklem Ke bi İslam imajına zarar veren te leş, 2010 yılında Diyanet İşle rör örgütlerine karşı dünyaya ri Başkan Yardımcılığı görevine gerçek İslamı anlatmaya yöne atanmıştı. lik hazırlanacak bir yurtdışı gö Görmez’in görevden alına revinin başına getirileceği yö nündeyken diğeri İstanbul’da kurulacak ve Türkçe, Arapça, İngilizce eğitim verecek bir İslam Üniversitesi’nin kurucu rektörü olacağı yönünde. l ANKARA / Cumhuriyet Mehmet Görmez CHP’li Tüm’den cemevleri için kanun teklifi CHP Balıkesir Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Mehmet Tüm, Danıştay 13. Dairesi’nin geçen hafta AİHM içtihatlarına vurgu yaparak Erenler Eğitim ve Kültür Vakfı’nın elektrik giderinin devlet tarafından karşılanması istemiyle açtığı ve kazandığı dava kararın ardından TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi verdi. Tüm, cemevlerinin giderlerinin karşılanmasını isterken, “Aleviler, anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin hükümlerine rağmen, inanç özgürlüğü ve inanç temsiliyeti haklarından mahrum bırakılıyor ve kamu kaynaklarından eşit şekilde yararlanamıyor” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle