06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Bozcaada Caz Festivali sona erdi Bozcaada Ayazma Manastır’da bu yıl ilk kez Lara’ya konserde Ceylan Ertem, Melike Şadüzenlenen ve büyük ilgi gören Bozcaada hin ve Elif Dikeçli eşlik etti. Selen Gülün Caz Festivali sona erdi. İlk olarak Nilüfer, Trio, Holler my Dear, Ediz Hafızoğlu’nun Verdi, Latin Brazil Ensemble ile sahne aldı konser verdiği gecenin kapanışını Jülide Özğı festivalde, sevenleriyle buluşan Lara di çelik yaptı. Bu yıl ilki düzenlenen, ancak bundan sonraki yıllarda gelenekselleşerek uzun soluklu bir festival olma yolunda ilerleyecek olan festival müzikseverleri Ayazma Manastır’da müzikle 3 gün boyunca bir araya getirmiş oldu. Pazartesi 31 Temmuz 2017 EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK ‘Kavganın ve [email protected] 15 54. ULUSLARARASI ANTALYA FİLM FESTİVALİ hürriyetin şairi’ Şair, yazar, düşünür ve çevirmen Ataol Behramoğlu ile, Figen Yılmaz’ın yüksek lisans tezi olarak savunduktan sonra kitaplaştırdığı monografisi “Dünyayla Söyleşen Şair” üzerine konuştuk. n Figen Yılmaz, Türkiye’de pek yapılma Kitaptan...mış bir şey yaptı kısa sü re önce. Yüksek lisans tezi olarak sunduktan sonra kitaplaştırdığı monografinizi paylaştı. Nasıl ortaya çıktı “Dünyayla Söyleşen Şair” kitabının fikri? “Önümüze çıkan zengin malzeme, çalışmamızın sınırlarını yeniden çizmemizi zorunlu kıldı. ‘Ataol Behramoğlu, Hayatı ve Şiiri’ olarak düşündüğümüz araştırmada, sadece şairin hayatı bölümü hacimli bir ça Genç edebiyat araştır lışma olarak ortaya çıktı. Hocam macısı, akademisyen Fi Prof.Dr.Necat Birinci’nin tavsi gen Yılmaz’la tanışıklığı yesi ile şiir anlayışı ve şiirlerinin mız sözünü ettiğiniz bu kendi içinde incelenmesini bir çalışması sırasındadır. Gö başka çalışmaya bırakarak, şa rüşmek için beni aradı irin biyografisi üzerine yoğun ğında çalışmasına başlamış, epeyce de yol almıştı. Hakkımda böyle bir monografi yazma fikrinin onda doğuşunun başta gelen nedeni şiirlerime duyduğu sevgi ve yakınlık olmalı. Bu sevgi ve yakınlığın laştık. Böyle yaparken, kuru, şiirden uzak bir biyografi çalışması yapmadık. Şairin hayatını aydınlatacak, şiirinde dönüm noktası olacak eserlere de yer verdik. Böylece şiiriyle desteklenmiş eksiksiz bir biyografi ortaya koymaya çalıştık.” nedeni ise, yüksek lisans tezi olarak hazırlayıp ba Dağlarca’yı keşfettim... Özel şarıyla savunduğu çalışması likle Orhan Veli’den çok et nın (kitabının) özsözünde şiir kilendim. Sözünü ettiğin şiir, lerim üzerine söylediği, bu ko 1959’da, demek ki 17 yaşında nuda yapılmış değerlendirme yazdığım “Melankoli”dir... “İlk ler arasında beni belki de en şiir” sevdiğim şairlerle ken çok mutlu eden şu sözler ol dimi yan yana koymaya cüret malıdır: “En bireysel olandan etmemi sağlayan, bu neden en toplumsal olana kadar, li le de ilk şiirim sayılması ge rizmin derinliği ve yumuşaklı reken Melankoli’dir. Sonraki ğı ile epik ifadenin yüksek se pek çok şiirimin ipuçları var sini gördüğümüz barışçı, hü dır onda... manist, mücadeleci, isyankâr, n Şiirlerinizi Varlık dergi toplumcu, devrimci yönleri sinde görmek neden önem olan şiir”.... liydi bu kadar? n İlk şiirinizin ortaya çı Varlık edebiyatımızın gel kışının üzerinden 57 yıl geç miş geçmiş en önemli dergisi miş, nasıl doğdu ilk şiir? dir belki... O yıllarda, yolunun “İlk Şiir”imi 5 6 yaşlarımda başındaki bir şairin orda şii yazmıştım... Adı “Deniz”di... rinin yayınlanması edebiyat Sonra ilkokulda, ortaokulda şi dünyasınca kabulü demekti. irler yazdım. O dönemde he n 60’lı yıllarda şairlerin ve ceci şairlerimizi okuyor ve se yazılan şiirlerin toplumsal viyordum. (Necip Fazıl, Ömer sorunlarla yoğun bir şekilde Bedrettin Uşaklı, vb.) Bir dö ilişkilenmesinin sebebi ne nem kahramanlık şiirleri yaz dir sizce? dım... Sonra aşk kapıyı çal 60’lı yıllar Türkiye’sinde ve dı ve aşk şiirleri yazmaya baş dünyasında esen devrimci, öz ladım. bazıları hiç fena değil gürlükçü hava... dir... Orhan Veli’yi, Külebi’yi, n Sık sık yurtdışında yaşa mak zorunda kaldınız, bu şiirinizi nasıl etkiledi? 1970 74 arasında kendi isteğimle, 1984 89 arasında siyasal sığınmacı olarak ülke dışında kesintisiz yaşadım... Bulunduğunuz, yaşadığınız, ürettiğiniz ortamlar, özellikle konular bakımından şiirinizi etkileyecektir. Figen Yılmaz’ın kitabında yaşam toplum şiir ilişkisi, başka dönemler için olduğu gibi yurtdışı dönemlerini de kapsayarak örneklerle gösteriliyor... n Türkiye’nin yaşadığı toplumsal değişim Türkiye şiirini nasıl etkiledi sizce? Yeni dönem şairlerini okuduğunuzda 60’lı yılların coşkusunu hissedebiliyor musunuz? Toplumsal değişimler şiiri her dakika etkilemez. Etkileyen, büyük, kökten değişimlerdir. Ülkemiz bakımından Cumhuriyet devrimi ve sonrası böyledir. 60’lı yıllar ve sonrası ile 80’li yıllar ve sonrası da böyledir. Şiirdeki değişimleri toplumsal değişim lerle ve sadece onunla açıklamaya çalışmak yanıltıcı olabilir. Şiirin (genel olarak sanatın) kendi özgül tarihi de vardır. Ben kendi şiirimde Orhan Veli’den de, Attilâ İlhan’dan da, Dağlarca’dan da, Nâzım’dan da; onların ötesinde Yahya Kemal’den, Fikret’ten, Mehmet Emin Yurdakul’dan, Namık Kemal’den esintiler, izler olduğunu biliyorum... Bu nasıl oluyor? n Referandum döneminde “Yıkılma Sakın” şiirini paylaştınız. Uzun zamandır büyük buhran içinde olan Türkiye toplumuna ve umutsuzluğuna dair söylemek istediğiniz bir şey var mı? Türkiye büyük bir ülke, Türk ulusu büyük bir ulus, Türkiye halkı büyük bir halktır. Günümüzdeki sıkıntılar geçecektir. Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı yaratmış bir dil ve çevresindeki millet yok olmaz. n 20 yılı aşkın süre Cumhuriyet gazetesinde yazarlık yaptınız, hâlâ yapıyorsunuz. Cumhuriyet gazetesi çalışanlarının yargılanmasıyla ilgili ne söylemek istersiniz? Sorunuzu Cumartesi köşemde “Adalet ve Saray” başlığıyla yayınlanan son yazımın son birkaç cümlesiyle yanıtlayayım: “Adaletin saray sözcüğüyle anılmayı hak etmesi için gerçekten adalet olması, herhangi bir saraydan buyruk almaması gerekir. Öyle değilse, ‘adalet sarayı’ isim tamlamasını ‘sarayın adaleti’ olarak değiştirmek gerekir. Ülkeme, adalete her şeye rağmen güvenle...” l Kültür Servisi Türk ve Japon Çocuklar Hiroşima’nın yıldönümünde barış için Oyuncak Müzesi’nde bir araya gelecek. Notos’un yeni sayısı bayilerde bSaindtaukronaSaksuaşkui.i.ç. in İstanbul Oyuncak Müzesi’nin her sene olduğu gibi bu yılda 6 Ağustos’ta Japon ve Türk çocukların katılımıyla Sadako Sasaki’yi anıyor. 6 Ağustos 1945 tarihinde Japonya’nın Hiroşima kentine atılan atom bombasının yıl dönümünde Türk ve Japon çocukları, böyle büyük bir yıkımın olmaması adına, hoşgörünün hüküm sürdüğü bir dünya için bir araya gelecekler. Gökçen Atamgüç’ün eğitmenliğinde gerçekleşecek etkinliklerde çocuklar Japon kültürüne ait geleneksel origami sanatı hakkında bilgi edinip eğlenceli figürler yapmayı öğrenecekler sonrasında da tüm dünyada barışın simgesi haline gelen turna kuşu figürünü yapacaklar. 6 yaş ve üstü çocukların katılacağı etkinlik, 16.0017.00 saatleri arasında gerçekleşecek. Sadako Sasaki kimdir? 12yaşına geldiğinde Hiroşima’ya atılan atom bombasından dolayı hastalanarak yatağa düşen Sadako Sasaki, bir Japon inancına göre kâğıttan 1000 turna kuşu yaparsa dileğinin gerçek olacağına ve iyileşip tekrar eskisi gibi oyuncaklarıyla oynayacağına inanıyordu. Sasaki hayata gözlerini yumduğunda yatağının başucunda kâğıtlardan yaptığı 645 turna kuşu duruyordu. Her yıl dünyanın farklı yerlerinde Sadako Sasaki’nin tamamlayamadığı rengârenk turna kuşlarını katlayan çocuklar dünyaya barış mesajı veriyorlar. İstanbul Oyuncak Müzesi’nde açıldığı ilk yıldan beri Sadako Sasaki’nin anısına turna kuşu etkinliği düzenleniyor. Notos’un AğustosEylül, 65. sayısı Sevim Burak dosyasıyla yayımlandı. Sevim Burak dosyasında Nilüfer Güngörmüş, Elfe Uluç, Murat Yalçın, Beliz Güçbilmez, Seval Şahin, Bedia Koçakoğlu, Seher Özkök ve Yalçın Tosun’un yazıları yer alıyor. Notos’un bu sayısının ilk söyleşisi, okurun yakından izlediği şa irlerimizden Şükrü Erbaş ile. Notos’un ikinci söyleşisi ise “Türkçede Sonsuz Talep”, “Bowie”, “Ölü Filozoflar Kitabı”, “Bellek Tiyatrosu” kitaplarıyla tanıdığımız İngiliz felsefeci Simon Critchley ile. Notos’un bu sayısında öyküleriyle yer alan yazarlar ise şöyle: Samanta Schweblin, Spencer Holst, Hakan Ergül, Kadri Öztopçu, Arife Kalender, Remzi Karabulut, Özlem Akıncı, Engin Barış Kalkan, Buket Arbatlı, Gökçe Erel. Yönetmen Moore, Trump karşıtı tek kişilik oyunuyla sahnede... ABD Başkanı Donald Trump’ı en sert eleştiren isimler arasında bulunan, siyasi ve sosyal temalı belgesel filmleriyle tanınan muhalif yönetmen Michael Moore’un yazıp oynadığı tek kişilik oyun, “The Terms of My Surrender”in özel gösterimi gerçekleştirildi. Moore, oyununda tüm Cumhuriyetçi Partililere karşı olmadığını gösterirken Barack Obama döneminde kabul edilen, “Obamacare” ola rak anılan Sağlık Reformu Yasası’nın iptali için Trump’a verdiği desteği çeken Arizona Senatörü John McCain’i bu tavrından dolayı övdü. Moore, yaptığı açıklamada, “Oyun, Trump yönetimi altındaki ülkenin siyasi iklimine mizahi bir bakış getiriyor” dedi. Perdelerini resmi olarak, 10 Ağustos’ta Broadway’deki Belasco Tiyatrosu’nda halka açacak olan oyun, 22 Ekim’e kadar devam edecek. Jüri Başkanı yönetmen Elia Suleiman oldu Bu yıl 2127 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek olan, artistik direktörlüğünü Mike Downey’nin üst duğu Cannes Film Festivali’nin yanı sıra pek çok film festivalinin jürisinde yer aldı ve New Horizons Film Festivali, Abu lendiği 54. Uluslararası Antal Dabi Film Festivali (2010), De ya Film Festivali’nin Jüri Başkanı Filistinli yönetmen Elia Suleiman oldu. Güçlü dramalara imza atan Suleiman, sinemasıyla savaşın anlamsızlığını ve insanın tepkisizliğini şiirsel bir dille anlatmış ve trajediden komedi yaratmasıyla bilinir. Suleiman, yapım dışın auville Asya Filmleri Festivali (2012), Rotterdam Film Festivali’nde (2014) jüri başkanlığı görevini üstlendi. New York MoMA, Lizbon ve Estoril Film Festivali ve İstanbul Film Festivali’nde adına düzenlenen seçkilerle onurlandırılan Suleiman, 1992’de Rocke da sinemaya verdiği akademik feller Ödülü ve 2008’de Prin destekler ve sosyal sorumluluk projeleriyle de tanınıyor. Suleiman, 2011 yılında İtalya’da Taormina Film Festivali tarafından kültürlerarası diyalog ödülüne de değer görülmüştü. Suleiman, 2006’da jüri üyesi ol ce Claus Ödülü’ne değer görüldü. 2009’da The Time That Remains filmiyle Siyah İnci Ödülü’nü aldığı Abu Dabi Film Festivali’nde Variety dergisi tarafından Ortadoğu’da “Yılın Sinemacısı” seçildi. FİLMİN YÖNETMENLİĞİNİ George Clooney ÜSTLENİYOR ‘Suburbicon’ filminin yeni afişi yayımlandı George Clooney’nin yönettiği “Suburbicon” filminin yeni afişi yayımlandı. Filmin başrollerinde Matt Damon ve Julianne Moore yer alıyor. Filmin senaryosunu yönetmen kardeşler Joel Ethan Coen ve Grant Heslov yazdı. 1950’li yıllarda geçen neonoir türündeki filmde, “Suburbicon” ekonomik ev imkânları ve bakım lı bahçeleriyle huzur dolu, sakin bir banliyö topluluğudur. Bu sakin atmosfer aslında çok karanlık bir sırrı saklamaktadır. Lodge ailesinin babası Gardner Lodge, şehrin ihanet, aldatma ve şiddetle dolu karanlık yüzünü keşfedecektir. ABD’de 3 Kasım’da vizyona girecek olan filmin Türkiye vizyon tarihine ilişkin bir bilgi açıklanmadı. Groupama, Anayurt Oteli’nin restorasyonuna destek oldu. Efsane Şlm, şimdi görüntü kalitesiyle de ruhunuzun derinliklerine inecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle