28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazartesi 3 Temmuz 2017 Mikis Theodorakis’ten Gülmen ve Özakça için destek mesajı Yunanistan’ın ve müzik dünyasının efsane bestecisi Mikis Theodorakis, 116 gündür açlık grevi eylemlerini sürdüren eğitimci Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için destek mesajı paylaştı. Theodora kis, Zülfü Livaneli aracılığı ile paylaştığı destek mesajında şunları dile getirdi: “Türkiye Cumhuriyeti yetkililerini Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın hayatlarını kurtarılması için harekete geçme ye davet ediyorum. Bu iki eğitim insanı kaybettikleri işlerini geri alma mücadelesinde, hukukun üstünlüğüne uygun muameleyi hak ediyorlar. Ölümün, yaşamı yenmesine izin vermeyelim.” EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Bodrum’da klasik müzik rüzgârları... Anneler FaceTime’dan Tarkan konserini dinledi Tarkan konserinin en ilginç dinleyicisi dijital annelerdi! Pek çok genç kız FaceTime ile evdeki annelerine bağlanarak Tarkan konserini dinletti. Seyirci bir yandan #tarkanzamani diye sosyal medyada paylaşımlar yaptı bir yandan da dans edip şarkılara eşlik etti. Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali 24 Temmuz’da başlayacak Bodrum Klasik Müzik Derneği tarafından festival kapsamında ‘Kumda Gitar Konserleri’ bölümün bu yıl 14’üncüsü düzenle de Brezilyalı gitarist Egber nen Uluslararası Klasik Mü to Gismonti ve Güney Afrika zik Festivali 24 Temmuz’da lı gitarist Derek Gripper’de başlayacak. 25 asırlık tari konser verecek. hi Antik Taş Ocağında düzenlenecek olan festival 4 Genç piyanistler... Eylül’e kadar devam edecek. Festival, bu yıl 4’üncü Türkiye’den müzisyenlerin sü düzenlenecek olan Ah yanı sı met Adnan Saygun Piyano ra Brezil Yarışması’na da ya, Nor ev sahipliği ya veç, İtal pacak. Cumhu ya, Fran riyet tarihimi sa, Küba, Rus zin en önemli ya ve Güney bestecilerin Afrika’dan gele den Ahmet cek olan müzis Adnan Say yenler, 6 haf gun adı ta sürecek etkin na düzen likler çerçevesinde lenen ya 15 ana konser vere rışma 15 cek. Festivalin açılışı 19 Ağus ise Fransız keman tos tarih cı Gilles Apa leri ara pa ve akordeon sında, fes ustası Myram tival mer Lafar’ın birlikte vereceği kon Derek Gripper kezindeki Toprak serle yapılacak. Ev’de düzenle Festival kapsamında Gü necek. Uluslara müşlük sahilde düzenlene rası Piyano Yarışması ile or cek olan caz konserlerinde tak düzenlenecek olan ya Tord Gustavssen, Emin Fındı rışmanın birincisi İstanbul koğlu ve Erik Truffaz müzik Orchestra’Sion’la birlikte severlerle buluşacak. Ayrıca konser verecek. #tarkanzamani yazıyor ko caman ekranda. Sonra da sah ne kararıyor, binlerce dinleyi cinin kayıt İZLENİM için açtığı cep telefon ları mekânı aydınlatıyor adeta... Ve evet Tarkan zamanı baş CÇeıprleank lamak üzere... Sahneye kurulan platform ile yerin altından çı karak yeni albümü “10”un çıkış şarkısı “Yolla”yı seslendiriyor... Konserde ağırlıklı olarak yeni albümünden parçalar seslendi ren Tarkan’ı dinlemeye gelenler arasında çocuklar da vardı... An cak konserin en ilginç dinleyici si ise dijital annelerdi! Pek çok genç kız FaceTime ile evdeki an nelerine bağlanarak Tarkan kon serini dinletmesi dikkatimi çek ti. Anneler sanal olarak hızla konser mekânına yayılıyordu... Öyle ki benim annem de o sıra da “Neden beni konsere götür medin” diye WhatsApp’tan me saj attı! Anlayacağınız bir yan ‘Şarkı söylemek için yaratılmışım’ Konserde “İyi miyiz?” diye seyirciye seslenen Tarkan, protokolde oturanlara da “Öndekiler ağır abi gibi takılmak yok, söz mü? Zaten sizi yoldan çıkaracağım” dedi. Tarkan, “Yeni albümümü, yeni şarkılarımı sevdiğinize ne kadar mutlu olduğumu belirtmek istiyorum. Abartmıyorum üzerinde 4 sene çalıştım. Gecem gündüzüm stüdyolarda geçti. Sizlere canım feda. Şarkı söylemek için yaratılmışım. İyi ki sevmişsiniz beni” şeklinde duygularını paylaştı. dan #tarkanzamani diye sosyal medyada paylaşımlar yapıyor bir yandan da dans edip şarkılara eşlik ediyordu seyirci. Ama, “Şımarık”, “Ölürüm Sana” gibi eski efsane şarkılarının daha ilk saniyesinde dinleyiciler ayağa kalkıyor, heyecan artıyor; bir başka oluyor seyirci! Bir de Tarkan sahnedeki alev toplarının arasında seksi dans şovunu yapınca seyirci deyim yerindeyse çıldırıyor! Bazı hayranlar “soyun” diye bağırıyor, ba zıları da “ölürüm sana” diye bağırıyor... Seyirci konserin her anında Tarkan’a sevgisini yolluyor. Tüm bu sevgiye, hayranlığa şahit olurken Tarkan’ın seyircisine aslında haksızlık yaptığını düşünüyorum. Onu bir megastar olarak gören, her şarkısına eşlik eden, her haline mest olan seyirci Tarkan’ı tanımıyor ki! Aslında seyirci Madonna’ya, Rihanna’ya dair daha çok şey biliyor. Tarkan, çevre duyarlılığı dışında hayata, müziğe, insana, aşka, cinselliğe dair neler düşündüğünü, hissettiğini anlatmıyor, paylaşmıyor. Sorulara cevap vermiyor. Sevenlerine soru da sormuyor! Bu tavır mesleki PR anlayışı mı? Yoksa bu ülkenin pek çok insanının Tarkan’ın en parlak yıllarından başlayarak onu harcamaya çalışmasının bir etkisi mi? FaceTime’dan bağlanan anneler de “ölürüm sana” diyen genç kızlar da Tarkan’ın dünyasına biraz yaklaşmak, biraz görmek istiyor. Tarkan “Size canım feda” diyor sahneden ama seyirci biliyor mu Tarkan’dan nasıl bir can feda? Tarkan her yıl Açık hava konserinde mest ettiğini bildiği o meşhur öpücüklerini sahneden atarak seyiricisine ulaşıyor. Şimdi bu sevgi, hayranlarının sadece sahnede gördükleri üzerinden olacaksa şovdan beslenen bir sevgi olmaz mı? (Megastar Tarkan, 2, 4, 5, 8, 9 ve 10 Temmuz tarihlerinde de Atlantis Yapım ve Project Medya organizasyonuyla gerçekleşecek olan “Tarkan Fizy Konserleri” ile Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde sevenleri ile buluşacak.) Akbank’ta kısalardan seçkiler Bu yıl 3 23 Mart tarihleri arasında 13’üncüsü gerçekleştirilen Akbank Kısa Film Festivali’nden seçkiler izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Temmuz ayı boyunca cumartesi ve perşembe günleri düzenlenecek “13’üncü Akbank Kısa Film Festivali’nden Seçkiler” etkinliği kapsamında, Dünyadan Kısalar başlığı altında 14 kısa film izlenebilecek. 6 Temmuz Perşembe günü saat 18.00’de ‘Orlo’ The Silence, The Hedonists ve Madre filmlerinin gösterimiyle devam edecek olan etkinlikte; 8 Temmuz Cumartesi 16.00’da ve 13 Temmuz Perşembe 18.00’de Batrachian’s Ballad, Daughter of the Bride, Our Friend the Moon ve Good Luck, Orlo kısaları izlenebilecek. 29 Temmuz Cumartesi gününe kadar devam edecek olan gösterimlerin tam listesine www.akbanksanat.com adresinden ulaşabilirsiniz. Documenta 14 ruhu dediğin... KONUK YAZAR AYŞEGÜL 4bin vuruşluk misafirlik yazıma Documenta 14’ü sığdıramam. Ama belki şunu yapabi iliştirmeye çabasına ilişkin önemli bir niyetin de belgesi ve bunlardan bazılarından ve ahlak. Miriam Cahn, İsviçre li 1949 doğumlu. Geç keş SÖNMEZ lirim, Documenta 14 ruhundan bahsedebilirim size... Dev, kendini 50 milyon dolarlık 27 milyon aşılarak bu rakamı bulmuşbütçesiyle önce Yunanistan’ın Atina bahsedeceğim. Amrita Sher Gil’den örne ğin. 1913 doğumlu Macar bir sanatçı. Documenta 14 ruhunu o da fedilenlerden yine. Resimlerinde boyayı sürüşüyle oluşturduğu şiddetle şefkatin yakınlığı inanılmaz çekici. Ulises Carrion, 1941 do Bu iki çağdaş iş, Documenta 14’e kulak verirsek eğer sanatın parayla olan sorunlu ilişkisini, Shutter’in soyut tercümeleriyle birlikte düşünmemizi sağ kentinde gösterdi. iyi özetliyor. ğumlu. Meksika’nın avan lıyor. Küratörü tarafından Artaud’dan ha Hindli, Sih dininden aristok gard kadın sanatçılarından. Ünlü Alman Grim kardeşlerden Lud reketle “bir sergi ve onun iki katı” ola rat bir babayla Macar bir an 1970 ve 1980 arası yaptığı wig Emil’in 1841 tarihli bir kölenin rak adlandırılan Documenta 14’ün Atina’dan sonraki Kassel aşaması çok daha izleyici dostuydu. Bazı etiketle nenin melez kızı. 1934’te yaptığı kendi portresi, sanat tarihinin yazılmamış derinlikleri Banu Cennetoğlu’nun Atina’daki çalışması. tüm sanatçı kitap ve video işleriyle sergide. Doğu Alman bürokrasisine vaftizi konulu resmi ve yine Emil’in gündelik hayattan siyahi köleleri, onları kafeste satışa çıkarıldığı pazarla rin profesyonel izleyiciye yetişmeme ne yapılan büyüleyici bir kazı ve sanattaki Batı Alman he rı konu ettiği karikatür ve desenleri iş si dışında. Documenta 14 ruhunu en iyi özetleyen işlerin başında Banu Cennetoğlu’nun Atina’daki işi geliyor. sı Documenta 14’ün. Sadece sanatçı Maria Eichhorn tara fından kurulan enstitüyle Naziler tarafından el konulan sanat eserlerini eski gemonyasına karşı ses çıkaran Ruth Wolf Renfeldt de daktilo yazıları ve karbon kopyalarıyla Fluxus ile beslenen sanattaki muhalif duruşları kucak te hep birlikte Documenta 14 dev’inin zaman ve coğrafya aşırı, sınır tanımaz çakralarını oluşturuyor. Her ne kadar serginin Kassel’de Gurbetelli Ersöz’ün önce gazeteci ar Yahudi sahiplerine kavuşturmak için lamak isteyen Documenta 14’ün izleyi ki ana mekânında, Yunanistan Kültür dından dağa çıkıp PKK’ye katılıp öldü harekete geçmiyor D14, bilmedik, he cisine armağanlarından. ve Spor Bakanlığı Ulusal Çağdaş Sanat rülüşüne kadar olan hikâyesinden ka nüz tarihe teslim olmamış isimleri kar Yunanlı avangard bestekâr Müzesi MYS koleksiyonunu ağırlasa lan günlüğünden satırları, taştan levha şımıza çıkarıyor. Xenakis’le ilgili arşivin, Malili müzis da bu serginin sanatçılarını ana sergi lar olarak okunmaz ama ağır, Gurbet’i Polonyalı Alina Szapocznikow’un da yen Ali Farka’nın gözlükleri ve gitarı kataloğuna almayarak mültecileştirse temsil eden bir anma heykeli olarak en az Louise Bourgeois kadar dikkati nın bulunduğu arşivinin birbirlerine de Documenta 14 ruhu, bizi, bilhassa anıtsallaştırmamış aksine bireyliğini, mizi çoktan çekmiş olması gerektiğini dört beş adım mesafede konumlanmış otokrasilerde olan bizleri yeni bir dün ne medyanın ne kitapların elvermeyeceği üzere, tüm öznelliğiyle muhafaza etmesine olanak tanıyor. gösteriyor D14. Hakkı teslim edilmemişler demişken Kassel ana mekânında ağırlanan Yves Lalay gibi bir sürrealisti de bu Yunanistan’dan MYS koleksiyonu. olmaları da Documenta 14 ruhunu iyi ya düzenine çağırıyor: özetliyor. Radikal bireysellikler, şaşırmış ben Bir yan yanalıktan daha bahsedip mi ler, yönünü yitirmiş, köklerini şaşırmış Documenta 14’ün hassas işlerinin dev serginin nezaketle barındırışı gö safirliğimi noktalayacağım: başka yerlere doğru uzamış, boy atmış başında gelen bu anma heykeli, küratör Adam Syzcmcyk ve ekibinin yazılmamış tarihler’i, dışlanmışlar’ı, radikaller’i; gezegen dünyanın bütün muhalefet tarihini imgeler aracılığıyla birbirine tutturmaya, iliklemeye ve zümüzden kaçmamalı. 70’lerden Marks, Lenin ve Allende yağlıboya portreleriyle Şilili sanatçı Cecilia Vicuna da öyle. Lala Rukh, Miriam Cahn, Ulises Carrion ve Ruth Wolf Renfeldt de... Lala Rukh, Pakistan kadın hareketinin önemli isimlerinden, 70’lerde yaptığı afişlerin birinde Budist rahip kucağında dolar işaretli çuvalı, arkasında şu yazıyor: Kutsal olmayan üçlü: erkekler, para 15. yüzyıldan iki tempera resim, Gerini ve Guidi’nin. İki Rönesans sanatçısının iki küçük ebatta resmi. Altınla ayartılmaya çalışılan Aziz konulu iki resmin yanında iki soyut David Shutter duruyor. Aşağı yukarı aynı ebatlarda. kimliklerin dünyasına. Bu antikolonyalist çağrıyı duyuyor muyuz yoksa bu çağrının kendisi başlı başına eski dünyaya mı dair, işte ben bunu düşünüyorum. İyi haftalar hepinize... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle