04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kuzey Kore’den 14. füze denemesi Dün Japon Denizi üzerinde yeni bir füze denemesi yapan Kuzey Kore’ye karşı ABD ile Güney Kore’nin genelkurmay başkanları “askeri yanıt seçeneklerini” görüştü. Bu yıl DUNYA ki 14. denemesini yapan K. Kore, ABD’ye göre kıtalararası balistik füze, Rusya’ya göreyse orta menzilli füze fırlattı. Cumartesi 29 Temmuz 2017 [email protected] TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Panama Belgeleri Aksa’da çatışmalı cuma namazı İsrail’in Kudüs’teki Mescidi Aksa’ya dün 50 yaşın altındaki erkeklerin girişini yasaklamasıyla yine çatışma çıktı. Batı Şeria’da “bıçaklı saldırıya kalkışan” bir Filistinliyi öldüren İsrail askerleri, Gazze’deki çatışmalarda da 1 Filistinliyi öldürdü, 7’sini yaraladı. 7 [email protected] Navaz Şerif’i ‘devirdi’ Pakistan Başbakanı, Panama Belgeleri’ndeki yolsuzluk nedeniyle azledildi İki yıl önce ifşa edilen Panama Belgeleri’nde bazı aile üyelerinin offshore şirketlerle ilişkilendirilmesiyle aile serveti soruşturulan Pakistan Başbakanı Navaz Şerif (67) hakkında Yüksek Mahkeme görevden azledilmesine hükmetti. İstifa etti Başsavcıya göre ömür boyu siyasetten men de içeren mahkeme kararının ardından Şerif “kararla ilgili çekincelerine rağmen hukuk devletine saygısından ötürü” istifa ettiğini açıkladı. Maliye Bakanı İshak Dar’ı da görevden alan Yüksek Mahkeme, aile hakkındaki yolsuzluk iddialarını soruşturan Ortak Soruşturma Komisyonu’nun (JIT) topladığı tüm belgelerin 6 hafta içinde “yolsuzluk mahkemesine” gönderileceğini duyurdu. Şerif’in çocukları Meryem, Hasan, Hüseyin ve milletvekili Muhammed Safdar aleyhinde söz konusu mahkemede yolsuzluk davası açılacak. Muhalif siyasetçi İmran Han’ın Tehriki İnsaf Partisi (PTI) destekçileri, duruşma sırasında mahkeme önünde “Navaz Git” sloganları attı, kararın açıklanmasının ardından davul zurna eşliğinde sevinç gösterileri düzen ledi, tatlı dağıttı. Şerif yandaşları ise protesto için sokaklara dökülüp yolları kapattı, lastik yaktı. Panama Belgeleri’ne göre Navaz Şerif’in çocukları offshore şirketler aracılığıyla Londra’daki gayrimenkullerini saklıyor. Yargı kararı, Şerif’in mal varlığı araştırılmadığı takdirde sokak gösterileri tehdidinde bulunan eski kriket yıldızı İmran Han için siyasi zafer anlamına geliyor. Ancak Şerif gibi Han da gelir kaynaklarını beyan etmediği için soruşturma altında. PTI ise iki liderin benzer durumda olduğu eleştirilerini kabule yanaşmıyor. Yüksek Mahkeme, nisanda Şerif ve ailesi hakkındaki yolsuzluk iddialarına ilişkin davada azil için yeterli kanıt olmadığına karar vermiş ama inceleme yapmak üzere Ortak Soruşturma Komisyonu kurulmasını istemişti. Şerif’ın kızı Meryem’in delil olarak sunduğu 2006 tarihli belgede 2007’de kullanıma sokulan Calibri fontunun kullanılması ortalığı karıştırmıştı. Hat trick yaptı Şerif liderliğindeki Pakistan Müslüman LigiNavaz Partisi’nin (PMLN), başbakanlığa gelecek yılki seçimlere dek geçici görev yapa Siyasetten ömür boyu men edildiği öne sürülen Şerif’in yandaşları protesto düzenledi. Karar, İmran Han’a (sağda) yaradı. cak bir isim ataması bekleniyor. Şerif 2013’te üçüncü kez seçildiği başbakanlıktan üçüncü kez uzaklaştırıldı. Böylece ülkenin bağımsızlığının ilan edildiği 1947 yılından bugüne hiçbir başbakan görev süresini tamamlayamamış oldu. İmran Han McCain Trump’ı nakavt ettiJohn McCain ABD Başkanı Donald Trump’ın, selefinin adına atıfla “Obamacare” diye bilinen sağlık reformu yasasını kaldırma girişimi üçüncü kez başarısız oldu. Trump’ın öncelik verdiği vaatleri arasında yer alan tasarının Senato’da reddedilmesinde eski Cumhuriyetçi başkan adayı John McCain’in verdiği oy belirleyici oldu. Tasarının yasalaşması 16 milyon kişinin 2026 itibarıyla sağlık sigortalarını kaybetmesi ve sigorta primlerinin yüzde 20 artması anlamına gelecekti. Cumhuriyetçilerin 52, Demokratların 48 sandalye sahibi olduğu Senato’dan tasarının geçmesinin tehlikeye girmemesi için oylamalar beyin kanseri teşhisi konan McCain’in ameliyatı gerçekleşene dek ertelenmişti. Ancak McCain, retçi olduğu bilinen iki Cumhuriyetçi senatörle hareket edince tasarı 49’a karşı 51 oyla reddedildi. McCain “Anlamlı bir reform sunmadığı ve Amerikalıların sağlık hizmetine erişimini kolaylaştırmadığı için ret oyu verdiğini” söyledi. Kabul oyu vermiş olsaydı eşitlik oluşacak ve aynı zamanda Senato Başkanı olan ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence’in oyuyla tasarı geçecekti. Washington’da Scaramucci şoku Diplomatlara kapıyı gösterdi Vladimir Putin ABD Kongresi’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nin çıkardığı Rusya, İran ve Kuzey Kore’ye yeni yaptırım kararını onaylayan üst kanat Senato, imzalaması için Başkan Donald Trump’a gönderdi. Neredeyse oybirliğiyle geçen karar, Trump’ı “Moskova’yla iyi ilişkiler” ile iç siyasi hesaplar arasında tercih yapmaya zorlayacak. Rusya, karara anında tepki vererek topraklarındaki ABD’li diplomatlarının sayısının sınırlandırılmasını istedi. Almanya, Avrupa şirketlerini etkilemesi halinde Rusya’ya yaptırımları kabul etmeyeceğini duyurdu. Temsilciler Meclisi’nde 3’e karşı 419, Senato’da 2’ye karşı 97 oyla geçen kararda Başkan’ın bu yaptırımları düzenleme yetkisini kısıtlayan, dolayısıyla Rusya’ya yeni yaptırımların Kongre’de onaylanıp Trump’ın önüne gitmesi üzerine Putin, Rusya’daki ABD’li diplomat sayısının 455’e indirilmesini talep etti Trump’ın Rusya ile ilişkilerindeki hareket alanını daraltan hükümler var. Yüzlerce kişiyi kapsar Rus Dışişleri, misilleme olarak, ABD’ye 1 Eylül’den itibaren Rusya topraklarındaki diplomat sayısını, Rusya’nın ABD’deki diplomat sayısı olan 455’e düşürme talimatını verdi. Rus kaynaklara göre bu, Rusya’da 1100 personeli bulunan ABD’nin 700’e yakın çalışanının ülkesine dönmesi anlamına gelecek. Geçen yıl Obama yönetimi 35 Rus diplomatı sınırdışı ettiğinde gündeme gelen bu önlem, Trump yönetiminin tavrını görmek için askıya alınmıştı. Rusya, ABD’nin Moskova’daki iki diplomatik emlakına da el koydu. Ardından Rus dışişleri bakanı, ABD’li mevkidaşıyla telefon görüşmesinde, ilişkileri normalleştirme ve en önemli uluslararası meselelerde işbirliğine hazır olduklarını belirtti. Önceki gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, “Ülkemize karşı kabalığa sonsuza kadar tahammül etmemiz imkânsız” demişti. Berlin: Kabul edilemez Yaptırım paketinde Batılı şirketlerin Rusya’nın petrol ve gaz şirketleriyle iş yapmasını engellemeye yönelik düzenlemeler de bulunduğu için tasarı, Almanya başta olmak üzere AB’nin de tepkisini çekiyor. Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, “Avrupa şirketlerine sınırötesi yaptırım getiren uygulamaları kabul etmemiz hiçbir şart altında mümkün değil” dedi. ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen hafta Beyaz Saray İletişim Direktörlüğü’ne getirdiği eski Wall Street yöneticisi Ant Anthony Scaramucci hony Scaramucci’nin bir gazeteciyle telefon görüşmesinde Trump’ın ekibindeki bazı isimler hakkında sarf ettiği sözler Washington’u karıştırdı. New Yorker dergisinin sitesinde yayımlanan görüşmede Scaramucci Trump’ın Özel Kalem Müdürü Reince Priebus için, “paranoyak şizofren” derken, Beyaz Saray Baş Stratejisti Steve Bannon hakkında da cinsel içerikli hakaretlerde bulundu. Scaramucci, haberin yayımlanmasının ardından kullandığı dil için üzgün olduğunu, ama “bir gazeteciye güvenme hatasını tekrarlamayacağını” söyledi. Hamburg’da bıçaklı saldırı Almanya’nın Hamburg kentinde tekbir getirerek markete dalan saldırgan, etraftakileri bıçaklayarak 50 yaşında bir erkeği öldürdü, 6 kişiyi yaraladı. 26 yaşındaki saldırgan, Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı. Finlandiya’nın başkenti Helsinki’de de kalabalığa araç süren bir zanlı, bir kişinin ölümüne ve bir dizi yaralanmaya yol açtı. Umutları Türkiye “4 Pati” isimli uluslararası kuruluş, Halep Hayvanat Bahçesi’nden kurtardığı 3 aslan, 2 kaplan, 2 sırtlan ve 2 ayıyı Türkiye’ye nakletti. Karacabey Yaban Hayat Merkezi’ne nakledilen hayvanların genel sağlık durumu kötü. Anestezi verilince kalbi duran bir kaplan, kalp masajıyla hayata döndürüldü. Arsel’deki Nusracılar da İdlib’e Lübnan ordusu ile Hizbullah’ın Suriye sınırındaki Arsel bölgesinde Kaide’nin kolu Nusra’ya karşı geçen hafta başlattığı operasyonda sona gelindi. Taraflar arasında ateşkes devreye girerken, bölgede kalan Nusracıların Türkiye sınırındaki İdlib’e çekilmeyi kabul ettiği belirtiliyor. Lübnanlı general Abbas İbrahim “İsteyen militan ve siviller, bizim gözetimimizde İdlib’e gidecek” dedi. Nusra’nın Ankara desteki Ahraruş Şam’ı kovup kontrolü tümüyle ele ge çirdiği Suriye’nin İdlib vilayetiyle ilgili ABD’den açıklama geldi. ‘Türklerle çalışmalıyız’ ABD’nin IŞİD’le Savaş Özel Temsilcisi Brett McGurk, “Nusra’ya karşı Türkiye’yle birlikte çalışmamız gerekecek” dedi. New Yorker dergisinin söyleşi yaptığı McGurk, “İdlib konusunda çok endişeliyim. Kaide, Türkiye ile sınır kapılarını ve nüfusu yoğun yerleri ele geçirdi. Kaidecilerin İdlib’e giriş çıkış yapamamasını garanti et meliyiz. Türkler ve diğerleriyle birlikte çalışmamız gerek” dedi. Bu arada Nusra’nın iki sınır kapısını ele geçirmesinin ardından kapatılan Cilvegözü Sınır Kapısı yeniden açıldı. Türkiye’den 200 kamyon insani yardım bölgeye yollandı. Öte yandan Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK), PYD ile askeri kanadı YPG’nin, PKK’nin kolu olduğu gerekçesiyle “terör örgütleri” listesine alınması için BM Güvenlik Konseyi’ne başvurdu. Ahmet Şık’ın ‘itham’ı “Bekir Bozdağ AKP hükümetinin 14 yıllık iktidarında Adalet Bakanı olarak görev yapan 4 isimden biri” diyor Ahmet Şık yaptığı savunmada ve devam ediyor: “24 Mart 2011’de Meclis’te yaptığı konuşmada Fethullah Gülen’den ‘Bu ülkenin yetiştirdiği değerli bir kıymet, bilge bir insandır. Her şeyi açıktır’ diyen Bozdağ, 9 Haziran 2012’de de ‘Muhterem Hoca Efendi’ye Antalya’dan selamlarımı iletiyorum’ mesajını kişisel Twitter hesabından paylaşan kişidir. 15 Şubat 2012’de de CNNTURK de, ‘Yargıda cemaat örgütlenmesi var mı?’ sorusunu ‘böyle bir şey mümkün olmaz’ diyerek yanıtlayan da Bekir Bozdağ’dır. Cemaat ile aralarındaki savaşın başlangıç zamanlarında, 15 Ağustos 2013’te, ‘Cemaat’le AKP arasında bir fitne ateşi yakmayı başaramayacaklardır’ şeklindeki Twitter mesajının sahibi de Bekir Bozdağ’dır…” “Bekir Bozdağ, yargının Cemaat’e teslim edilmesinin baş sorumlularından birisidir” diyerek sürdürüyor sözlerini “olay” savunmasında Ahmet Şık. Bozdağ, bugün hâlâ “hükümet sözcüsü” ve “başbakan yardımcısı” olarak en üst düzey sorumluluk mevkinde AKP hükümetinde yer alan bir isim. Gülen cemaatine karşı en güçlü, en istikrarlı mücadeleyi veren Cumhuriyet yazarları ise sanık sandalyesine oturtulmuş; “parkeci”, “pideci” bağlantıları üzerinden “FETÖ destekçiliği” ile suçlanıyorlar. Algı operasyonu davası Gerçek ve gerçek algısı baştan sona tersyüz edilmiş. On yıl öncesine dek Ergenekon davalarıyla FETÖ’cülerin “baş zulüm hedefi”ne dönüşen Türkiye’nin en köklü ve tarihi gazetesi, bugün önde gelen yazarları, yöneticileri ile topluca damgalanarak FETÖ’cülükle suçlanıyor. Peki, bu kerte akıl almaz bir iddia nasıl inşa edilmiş? FETÖ’ye damardan karşı olan gazetenin “yayın politikasının”, tesadüfe bakın ki tam da Bozdağ’ın “Adalet Bakanlığı”na rastlayan yıllarda hokus pokus değiştiği iddia ediliyor. “15 Temmuz’a uzanan son 3 yıllık dönemde yayın politikaları, gazetenin 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğramıştır” deniyor. Böylelikle 17/25 Aralık 2013 öncesi ve sonrası şeklinde saptanan yeni bir milat sayesinde, yıllar boyu Gülen’i el üstünde tutan sorumlular temize çekilirken, “FETÖ”cülük, “FETÖ”cülüğün kurbanlarına yıkılıyor. Tıpkı “Alis Harikalar Diyarı”nda geçen bir diyalog gibi… “Söylediğim lafın ne anlama geleceğine yalnız ben karar veririm!” diyerek meydan okur Lewis Caroll’un ünlü romanındaki bir karakter. Humpty Dumpty de “Tüm mesele neyin ne anlama geleceği kararını kimin buyurduğuna bağlıdır!” diyerek cümlenin arkasını getirir. Burada tam öyle. Kör kör parmağım gözüne kimin FETÖ’cü olup, kimin olmadığına… buyruk kimdeyse… göz önündeki gerçeklerden tamamen bağımsız olarak o karar veriyor. Gülen ile aralarından su sızmayanlar yüksek makamlarda oturmaya devam ederken, “algı operasyonuyla” Cumhuriyet FETÖ’cülükle kriminalize ediliyor. Kalabalık duruşma salonunda savunmaları ortak bir iskemlede izlediğimiz Aylin Nazlıaka’nın bana bu meyanda aktardığı bir anekdot çok çarpıcı. Gittiği köy kahvelerinde düzenli olarak “Sözcü” ve “Cumhuriyet” gazetelerini bıraktığını anlatan CHP kökenli milletvekili, bunlardan birinde muhtarın kendisinden açıkça “artık bu gazeteleri getirmemesini” istediğini, “köylülerin FETÖ’cü belledikleri bu gazetelerle artık görünmek istemediklerini” beyan ettiğini naklediyor. Dünya izliyor İddianamede sık tekrar edilen bir sözcük var: “Adeta.” Biz de adeta bir tiyatro izliyoruz. İnsanların yaşamından aylar, yıllar götüren; onları zindanlarda çürüten büyük bir trajedi bir yanda. “Pidecili”, “parkecili” sözde FETÖ bağlantılarından söz eden hukuk komedisi öte yanda… Dünya bu absürt trajediyi, bugüne dek hiçbir basın davasına nasip olmayan bir ilgiyle izliyor. “Türkiye de basın özgürlüğü savcı önünde” (El Mundo), “Basın özgürlüğü gününde muhalif gazeteciler yargılanıyor” (Toronto Star) “Erdoğan’a göre basın” (Liberation) gibi başlıklarla uluslararası basına manşet olan Cumhuriyet davası vesilesiyle, nasıl dünyada bir numaralı gazeteci hapishanesine dönüştüğümüz uygulamalı olarak inceleniyor. Yabancı delegasyonlar, Avrupa Parlementerleri, Sınır Tanımayan Gazeteciler, IPI, PEN gibi uluslararası basınifade özgürlüğü kurumlarının üyelerince bir hafta boyu ayrıntılarıyla izlenen dava, belki de ilk kez bunca net biçimde Türkiye’de basının üzerindeki ağır baskının içyüzünü ortaya koyuyor. Gülnara’ya yine gözaltı Özbekistan’ın geçen yıl ölen eski Devlet Başkanı İslam Kerimov’un büyük kızı Gülnara Kerimova, “’dolandırıcılık, gümrük mevzuatıyla ticaret kurallarını ihlal, evrakta sahtekârlık, suçtan elde edilen gelirleri aklama ve yabancı döviz gizleme” suçlamalarıyla gözaltına alındı. Gülnara daha önce babasıyla da ters düşmüştü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle