20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 16 Haziran 2017 haber Adalete yürüyorlar10 11EDİTÖR:SERKANOZAN TASARIM:İLKNURFİLİZ 229 gündür özgürlüğünden yoksun... ÖZGÜRLÜK İSTİYORUZ İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven, CHP İzmir Milletvekilleri, belediye başkanları, ilçe başkanları, il ve ilçe yöneticileri ile çok sayıda partili, Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasını protesto etmek amacıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde toplandı. Burada konuşan Güven, “Türkiye’de hukuk istiyoruz. Parlamenterlerin özgürlüğünü istiyoruz. Bu yürüyüş demokrasinin zaferiyle sonuçlanacaktır” dedi. DEMOKRATLAR SUS PUS Gaziantep’te, bir araya gelen yaklaşık 150 partili adına konuşan CHP İl Başkan Vekili Mehmet Yılmaz Çelik, “Her fırsatta en demokrat, en devrimci, en eşitlikçi parti olduğunu iddia edenler, bu karar karşısında sus pus olmuşlardır” dedi. SESSİZ EYLEM Mersin’de parti binası önünde toplanan CHP’liler Cumhuriyet Meydanı’na yürüdü. Mersin İl Başkanı Abdullah Özyiğit, adalet çağrısı yaptı. CHP’li kadınlar da Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse’nin talebi üzerine Atatürk Anıtı önünde toplanarak 5 dakika sessiz eylem gerçekleştirdiler. YARGI BAĞIMSIZ OLMALI Kastamonu Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan CHP’liler, ‘Adalet’ yazılı dövizler açtı. CHP İl Başkan Yardımcısı Şahin Türkmenoğlu, “Devlet için en büyük tehlike yargının bağımsızlığını kaybetmesi, birilerinin etkisi altına girmesidir” dedi. ADLİYE’DE AKP YARGISI VAR Samsun’da CHP İl Başkanlığı tarafından basın açıklaması yapıldı. CHP İl Başkanı Tufan Akcagöz, “Şu anda, adliye koridorlarında hüküm süren, AKP yargısı” dedi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Ankara’dan İstanbul’a ‘Adalet Yürüyüşü’nü binlerce adalet isteyen vatandaşla birlikte başlattı İKLİM ÖNGEL/SİNAN TARTANOĞLU CHPlideri Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun tutuklanmasının ardından Ankara’dan İstanbul Maltepe Cezaevi’ne kadar sürecek“Adalet Yürüyüşü”nü dün Güvenpark’tan başlattı. Kılıçdaroğlu, dün yürüyüş boyunca, üzerinde “adalet” yazılı pankartla yürüdü. Yürüyüşte parti rozeti kullanılmadı, sloganlar çeşitli olsa da, pankartlarda sadece adalet talep edildi. Kılıçdaroğlu adalet yürüyüşünü, “Bıçak kemiğe dayandı artık, yeter diyoruz. Adalet, adalet, adalet. Bu zorlu kavramının hakkını vermek zorundayız” sözleri ile başlattı. Kılıçdaroğlu, binlerce vatandaşla birlikte, 23 gün sürmesi planlanan adalet yürüyüşünü dün Ankara Güvenpark’ta başlattı. Ankara Valiliği önceki geceden Güvenpark’ta önlem aldı. Sabaha kadar Güvenpark’ta kuş uçmadı. Mesai gününde vatandaşlar Güvenpark’a alınmadı. Ancak Atatürk Bulvarı hem yaya hem de araç trafiğine açık tutuldu. Valilik, yürüyüş sırasında kaldırımların kullanılması talimatını verse de özellikle kent merkezinde yollar trafiğe kapatıldı, binlerce kişi ana yollarda yürüdü. Son olmayacak Kılıçdaroğlu, ilk açıklamayı Güvenpark’a gitmek üzere çıktığında evinin önünde yaptı. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu ve oğlu Kerem Kılıçdaroğlu ile birlikte yaptı. CHP lideri burada, “Adalet Yürüyüşü’ne başlıyorum. Umarım vicdanları sağır olanlar bize duyarlar. Biz gerginlik, kavga istemiyoruz, bizi hapishanede gazeteciler istemiyoruz. Bunlar bize acı veriyor. ‘Bir bedel ödemek gerekiyorsa, o bedeli ben ödeyeceğim’ demiştim. Şimdi yürüyüşe başlıyorum. Bu yürüyüş son olmayacak” dedi. Kılıçdaroğlu, Güvenpark’a geldiğinde yaptığı açıklamada da “Bir dikta yönetimi ile karşı karşıyayız. Adaletin olmadığı bir ülkede yaşamak istemiyoruz. Bıçak kemiğe dayandı artık, yeter diyoruz. Bunun için yürüyüşümüzü başlatıyoruz. Bu yürüyüşümüzün bir siyasal partiyle alakası yok, bu kutlu bir yürüyüş, bir adalet yürüyüşüdür. Hapishaneleri tıka basa dolu olan bir ülkede adalet olmaz. Adalet, adalet, adalet. Bu zorlu kavramının hakkını vermek zorundayız” dedi. Spor ayakkabıları ile Kilometrelerce sürecek yürüyüş için başta Kılıçdaroğlu olmak üzere vekillerin çeşitli hazırlıklar yaptığı görüldü. Kılıçdaroğlu ve vekiller takım elbise giymedi, bazıları spor kıyafetleri ile yürüyüşe katıldı. Kılıçdaroğlu, önceki gün açıkladığı gibi adalet pankartı ile yürüdü. Eşi Selvi Kılıçdaroğlu, oğlu Kerem Kılıçdaroğlu ve Mine Alşan, Kılıçdaroğlu ile birlikte yürüdü. Yürüyüşte hiçbir parti rozeti veya bayrağı kullanılmadı. ÖDP, Halkevleri ve Birleşik Haziran Hareketi’nin de katıldığı yürüyüşte, “adalet” pankartlarının yanında sadece Türk Bayrakları ve Atatürk posterleri taşındı. Kılıçdaroğlu ilk molasını Şaşmaz kavşağında bir ağaç gölgesinde 4 saat sonra verdi. Kılıçdaroğlu burada da “Gazeteciler, milletvekilleri hapiste. Haber peşinde koşan gazeteciler hapse mi atılır? Karşımızda vicdanı körleşmiş bir yapı var. Söylediklerimizi duymuyorlar. Bu yapıyı uyarmamız lazım. Sabır, sabır, sabır taşı da çatlıyor” dedi. Kılıçdaroğlu’na yürüyüşü için yapılan Gandi benzetmesi de soruldu. Kılıçdaroğlu, “Güzel bir benzetme. O ülkesinin özgürlüğü için yürüdü. Biz de ülkemizin adaleti için yürüyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu, yaklaşık 20 kilometrelik yürüyüşün ardından Eryaman’daki Hipodrom’da dünkü yürüyüşünü tamamladı. Kılıçdaroğlu, Doğan Holding Ankara Temsilcisi Barbaros Muratoğlu’nun tahliyesini anımsatarak, “İnşallah İstanbul’a ulaştığımızda hapiste hiçbir gazeteci kalmaz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne binlerce kişi destek verdi. YIL 2017 Ankara’DA adalet arıyoruz Yürüyüşe destek veren ÖDP’nin Başkanlar Kurulu üyesi Alper Taş, “Majestelerinin yargısına, Saray’dan talimat alan yargıya karşı, adaleti, hukuku savunmak için, demokrasiyi savunmak için buradayız. M.Ö. 400’lü yıllarda Sinoplu Diyojen elinde fenerle adalet arıyordu. 2017’de, Ankara’nın göbeğinde adalet arıyoruz” dedi. ‘HDP’liler için de yürüyoruz’ İlahiyatçı yazar İhsan Eliaçık “Çok güzel bir adım... Ama neden Maltepe’deki CHP milletvekiline kadar? Edirne’ye, HDP eşbaşkanı Demirtaş’a kadar gitmeli...” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger, “Berberoğlu’nu bırakılsa da biz bu yürüyüşü bırakmayacağız. Tutuklu HDP milletvekilleri için de yürüyoruz” dedi. DEMİRTAŞ’TAN BERBEROĞLU’NA Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş, Enis Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu’u aradı. HDP’den yapılan açıklamada “Başak Demirtaş telefon görüşmesinde, içinden geçmekte olduğumuz zor zamanların yakında sona ereceğine dair duyduğu inancı ve umudu belirtmiş, bunun da mücadele edilerek sağlanabileceğine vurgu yapmış, dayanışma duygularını aktarmıştır” ifadeleri kullanıldı. GÜNDE 20 KİLOMETRE Adalet yürüyüşünün 23 gün sürmesi planlanıyor. Programa göre Kılıçdaroğlu her gün 1920 kilometre yürüyecek. Dün akşam Eryaman Hipodrom’da ilk gün tamamlandı. Adalet yürüyüşçüleri için burada bir çadır kuruldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan Kılıçdaroğlu’nun da geceyi burada geçireceğini açıkladı. Yürüyüş bugün saat 08.00’de Eryaman’dan tekrar başlayacak. 4. günün sonunda Kızılcahamam’da, 6. günde Bolu il sınırında, 16. günde Sakarya Nehri’nde, 20. günde Dilovası’nda mola verilmesi planlanıyor. NECATİ SAVAŞ berberoğlu’ndAn kılıçdaroğlu’na mektup: Erdem Gül, Kılıçdaroğlu’na eşlik etti. ‘İçeride nöbetteyim’ ERDEM GÜL CHP’li Enis Berberoğlu, cezaevine girdikten sonra ilk mektubunu Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderdi. Kılıçdaroğlu, tutuklu vekil Berberoğlu’nun, “Yaşanacak Türkiye mücadelesini içeride de sürdüreceğim” dediği mektubunu, bu tutukluluk nedeniyle başlattığı Adalet Yürüyüşü sırasında aldı ve yürürken okudu. Berberoğlu’nun önce müebbet, sonra indirimle 25 yıl ağır hapis cezasına çarptırılması, farklı görüşlerdeki hukukçularca “şoke edici” bulundu. Tutuklanması ise tam anlamıyla “adalet” duygusu açısından sarsıcı bir etki yaptı. Çünkü Berberoğlu hakkındaki mütalaasında karşılığı müebbet hapis olan suçlamalarda bulunan savcı tutuklama talebinde bulunmamıştı. Elbette savcının istediği müebbet cezası da beklenmiyordu, “Beraat verme imkânı yoksa, toplumu sarsmayacak az bir ceza ile yetinilir” görüşü ağır basıyordu. Bu olmadı. Mahkeme savcının istediği cezaya hükmetti, üstüne bir de Berberoğlu’nu tutukladı. Berberoğlu hakkındaki sarsıcı bu karar üzerine, en sık “Artık CHP hedefte. Berberoğlu kararı CHP’ye mesaj” yorumları yapıldı. CHP de “Artık yeni bir şey yapmalı. Yoksa her şeyi kaybediyoruz” şikâyetleri arasında genel başkan düzeyinde “Adalet Yürüyüşü” adıyla sokağa çıkıp, kitlesel bir şekilde yollara düştü. Berberoğlu’nun cezaevine konmasına neden olan yar gılama, “amasız”, “fakatsız” tipik bir gazetecilik davası. TCK’nin “ca susluk”, “gizli belge”, örgüte üye olmaksızın yardım etme” gi bi çok ağır cezalar gerektiren maddeleri etrafında konuşulan bu yargılamanın temel delili iki tane gazete haberi. Aslında Berberoğlu’nun 2 yıllık milletvekilliğine karşın 35 yıllık gazeteci kimliğini de dikkate aldığımızda bu davanın öyle casusluk, örgüt gibi bir dava olmayıp bariz bir gazetecilik davası olduğunu görürüz. Çünkü Berberoğlu’nu kazırsanız altından gazeteci çıkar. Ve bu davadaki casusluk iddiasını kazırsanız altından gazetecilik çıkar. Berberoğlu, önce müebbet, ardından 25 sene hapis cezasını da tutuklama kararını da soğukkanlılıkla karşıladı. Ailesi ve yakınlarıyla vedalaşıp cezaevine gitmek üzere adliyeden ayrıldığı anlara tanıklık ettik. Verilen ceza ve tutuklamanın bir süredir Türkiye’de belli kesimlere ödetilmek istenen bedel içinde ele alınması gerektiğini ifade etti. Kendisine yönelik kişisel bir tutum olarak görmediğini vurguladı. Gazeteci ve ardından siyasetçi olarak mağdurların mazlumların hakkını aradığını anlattı. Hakkındaki kararın da tüm bu mücadelesinin içinde ele alınması gerektiğinin altını çizdi ve “Bu karardan sonra artık ben değil, bu kararı bu kadar kolay verebilen ve savunabilenler düşünsün” dedi. Berberoğlu’nun, cezaevine giderken ilk istekleri, “kalem, kâğıt ve kitap” oldu. İlk kez cezaevine gideceği için içeride nelere ihtiyacı olacağına ilişkin gazetecileri dinledi. “Sadece okumak ve yazmak istiyorum” dedi ve dediğini de yaptı. Maltepe Cezaevi’ne girdikten iki saat sonra dışarıya iki mektup gönderdi. Avukatlar birini eşi Oya Berberoğlu’na iletti. İkinci mektubu ise Kılıçdaroğlu’na gönderdi. Berberoğlu’nun mektubu, Kılıçdaroğlu’na, Adalet Yürüyüşü sırasında iletildi. Kılıçdaroğlu, mektubu yürüyüşünü bozmadan okudu. Berberoğlu’nun mektubu şöyle: “Sayın genel başkanım. Bana gösterdiğiniz güven ve desteğe müteşekkirim. Sizin aracılığınızla partili yoldaşlarıma, seçmenlerime ve tüm ülkeye şunu açıklamak boynumun borcudur: Bana atılan bütün suçlamalar iftiradır ve halkın haber olma hakkını engelleyerek gerçek suçluların kabahatlerini örtme telaşı sebebiyledir. Partimde verdiğim ‘Yaşanacak Türkiye’ mücadelesi ha içeride ha dışarıda sürecektir. Sadece adında adalet geçen o sarayda, yargısız infaza uğradıktan sonra, bana ‘ne oldu’ diye soran yakınlarıma refleks olarak ‘vatan sağolsun’ yanıtını verdim. Şimdi cezaevindeki ilk saatlerimde düşünüyorum da ilk tepkim çok doğru ve yerindeymiş. Gerçekten böyle hissediyorum sayın genel başkanım. Ben üstüme düşeni yerine getirmek üzere vatan nöbetindeyim. Ne kadar sürerse sürsün, neye mal olursa olsun, bu nöbeti bırakmayacağım. En derin saygı, sevgi ve dostlukla.” ADALET GELENE KADAR CHP İstanbul İl Örgütü tarafından Maltepe Cezaevi’nin önünde “Adalet nöbeti” tutulmaya başlandı. 39 ilçenin gençlik kolları ve kadın kolları her gün 10.0022.00 saatleri arasında dönüşümlü olarak cezaevi önünde nöbet tutacak. İlk nöbeti CHP Kartal ilçe örgütü tuttu. DEVLETİN TEMELİ ADALET Düzce’deki eylemde konuşan CHP Merkez İlçe Başkanı Alaaddin Duran, “Devletin temeli adalettir. Devlet adaletten vazgeçtiği anda çok şeyden vazgeçer” dedi. ÜSTÜNLERİN HUKUKU Tekirdağ’da 400 CHP’li Adalet Yürüyüşü düzenledi. CHP İl Başkanı Recep Öktem, “AKP göreve geldiğinde üstünlerin hukuku diyerek kendi hukukunu yarattı” dedi. Mahkeme kuşatma altında Berberoğlu’nu tutuklayan mahkeme adım adım şekillendirildi CANAN COŞKUN CHPMilletvekili Enis Berberoğlu’nu “casusluk” iddiası ile tutuklayan İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, gazeteciler Erdem Gül ve Can Dündar’ın MİT TIR’ları haberleri nedeniyle yargılandığı davanın Mart 2016’daki ilk duruşmasından kısa bir süre öncesinde başlanarak sistematik olarak müdahale edildi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, Gül ve Dündar’ın Şubat 2016’daki tahliyesini “Bu iş daha bitmedi” şeklinde değerlendirmesinin ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından mahkemeye ikinci bir heyet görevlendirildi. Duruşmaya günler kala görevlendirilen yeni heyet, yalnızca MİT TIR’ları, Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayeti ve Tahşiye soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasıyla yürütülen davalara bakıyor. HSYK’nin MİT TIR’ları davası öncesindeki müdahalesini yeter görmeyen dönemin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, ilk celseye 2 gün kala duruşma savcısını değiştirdi. Salihoğlu, Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nda soruşturma savcısı olarak çalışan savcı Evliya Çalışkan’ı mahkemeye duruşma savcısı olarak atadı. Çalışkan, dava kapsamında Dündar’a 25, Gül’e 10 yıl hapis istedi. Bu mahkemede kısa bir süre görev alan Çalışkan, darbe girişiminin ardından yeniden Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’na gönderildi. Yerine savcı Mehmet Yeşilkaya getirildi. FETÖ’den ihraç Mahkemenin MİT TIR’ları davasının yanında baktığı önemli dosyalardan biri de Dink cinayeti kapsamında emniyet görevlilerinin ihmalleri bulunduğu gerekçesiyle FETÖ üyeliği gibi suçlamalarla yargılandığı davaydı. Bu davanın ilk duruşması 19 Nisan 2016’da görüldü. Dink davasının 2 Aralık 2016 tarihli duruşmasında mahkemenin yedek heyetinin üye yargıcı Bünyamin Karakaş, FETÖ suçlaması ile gözaltına alındı. Karakaş, MİT TIR’ları davasında Erdem Gül’e 5 yıl, Dündar’a ise 5 yıl 10 ay hapis cezası veren heyette yer alıyordu. Karakaş, gözaltına alındıktan sonra mes İLEGRCİKNHEÇPK’İ’LDTİEDNİA: ‘O yargıç rabia işareti yapılan rakı masasında’ CHP Milletvekili Muharrem Erkek, CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’na hapis cesası veren yargıç hakkında, “Masasında Rabia işareti yapılan bir rakı sofrası, önünde rakı kadehi yargıcın, masanın ortasında Sayın Bülent Turan’ın fotoğrafı, hep birlikte rakı içiliyor. Yargıçlar bağımsız ve tarafsız olmak zorundadır, aynı zamanda da bağımsız ve tarafsız gözükmek zorundadırlar. Hele hele, küçük ilçelerde bu tip masalarda oturan bir yargıçtan adalet beklemek mümkün müdür?” diye konuştu. TBMM Genel Kurulu’nda adalet yazılı pankartla kürsüye çıkan Erkek, Berberoğlu’na hapis cezası veren 14. Ağır Ceza Mahkemesinin Başkanı’nın daha önce Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde asliye ceza hâkimi ve ilçe seçim kurulu başkanı olarak görev yaptığını dile getirdi. Erkek, şunları dile getirdi: “7 Haziran genel seçimlerinden önce Bayramiç’te bir yemek yiyor, bir rakı sofrası. Olabilir, insan rakı sofrası kurabilir. Fotoğraf çektiriyorlar. Masada biri Rabia işareti yapıyor. Herkesin önünde rakı kadehi, bu hâkimin önünde de rakı kadehi ve fotoğraf çeken kişi daha sonra bunu sosyal medyada paylaşıyor. Masada AK Parti Sayın Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın resmi de var. Rabia işareti yapan bir kişi, hâkimle masada rakı içiyor. Niçin anlatıyorum bunları? Acaba hâlâ yargıda, hâlâ içinizde, hâlâ her yerde kripto FETÖ’cüler mi var? Siz yalnızca yargıyı, adaleti değil ki kendinizi de teslim etmişsiniz FETÖ’ye, bu kadar iç içe geçmişsiniz yıllarca. Onun için, işte, bu adalet çiğneniyor.” lekten ihraç edildi. Karakaş’ın yerine Arif Atanıan getirildi. Başkan görevden alındı Mahkemenin yapısındaki değişikliğin ardından 19 Aralık 2016’da heyete önemli bir müdahalede daha bulunuldu. Dink davası başladığında mahkeme başkanı olan Canel Rüzgar, 8 aylık görevinin ardından HSYK tarafından başka bir mahkemeye gönderildi. Yargıç Rüzgar, o gün duruşmada taraf avukatlarına görev yerinin değiştiğini söylemişti. Rüzgar’ın yerine mahkemenin yedek heyetinin başkanı olan mevcut başkan Ali İhsan Horasan getirildi. Erdoğan’a muhalefet Mahkemenin yapısı, süren Dink davasının yanı sıra, Enis Berberoğlu’nun da hakkında hazırlanan fezlekenin eklendiği gazeteciler Erdem Gül ile Can Dündar’ın yargılandığı MİT TIR’ları davası üzerinden de şekillendirilmeye devam etti. Eylül 2016’da heyetin üyesi yargıç Ömer Karagöl, 1 Mart tarihli MİT TIR’ları duruşmasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davaya katılma talebine muhalefet etti. Karagöl, Berberoğlu’nun tutuklandığı dava kapsamında verdiği bu muhalefet şerhinin ardından heyetle son kez Fethullah Gülen ve firari savcı Zekeriya Öz’ün Dink davasına eklendiği iddianamenin kabulü kararında karşı karşıya geldi. İddianamede sanıklar yönünden yapılan delillendirmeye ilişkin muhalefet şerhi koyan Karagöl, Asliye Ceza Mahkemesi’ne sürüldü. Hiç görmeden ceza Yargıç Karagöl’ün boşalttığı koltuğa sicil numarasından duruşma kâtibinden sonra mesleğe başladığı anlaşılan, yargıç Ayçin Saylık getirildi. MİT TIR’ları davasının geçengünkü karar duruşmasından önceki oturumu 24 Mayıs’ta gerçekleştirildi. Bu duruşmanın ardından mahkemeye atanan 10 aylık yargıç olan Saylık, daha önce hiç görmediği Enis Berberoğlu’na verilen tutuklama kararının altına imza attı. Karar temyiz edildi Berberoğlu’nun avukatı Murat Ergün, mahkemenin tutuklama kararına itirazda bulunarak müvekkilinin tahliyesini talep etti. İtirazı değerlendiren mahkeme talebi reddettiği için, itiraz bir üst mahkeme olan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Öte yandan avukat Ergün, mahkemenin verdiği 25 yıllık hapis cezasına ilişkin temyiz dilekçesini de İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’ne sundu. CHP, MAÇKA PARKI VE MALTEPE CEZAEVİ ÖNÜNDE ADALET NÖBETİ BAŞLATTI: AKP’ye meydan okuyoruz ALİ AÇAR CHP İstanbul İl Örgütü, İstanbul Milletvekili Enis Berbeoğlu’nun tutuklanmasının ardından Maçka Demokrasi Parkı’nda “Adalet Nöbeti” başlattı. Burada konuşan CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, “Bu mücadele bütün ötekilerin ve damadı güçlü olmayanların mücadelesidir” dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran ise AKP’nin CHP ve demokrasiye yönelik savaş ilan ettiğini söyleyerek, “AKP bize kartlarını açmış meydan okuyorsa bizde CHP olarak buradayız ve onlara meydan okuyoruz” diye konuştu. CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay ise Maltepe Cezaevi’ne Enis Berberoğlu’nun yerine vicdanın, ahlakın, namusun, özgürlüklerin, demokrasinin ve adaletin konulduğunu söyledi. CHP’li Muharrem İnce de “İktidarın sopası haline gelmiş hakim ve savcılara sesleniyorum; FETÖ’cü hâkim ve savcıların durumundan ibret alın” dedi. CHP’li Şafak Pavey de asla yılmayacaklarını ve sinmeyeceklerini belirtti. CHP’li Gülay Yedekçi de millletvekilleri ve gazeteciler dışarı çıkıncaya kadar mücadelenin süreceğini söyledi. CHP’li Gürsel Tekin ise Başbakan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in sözlerini okuyarak, “‘Vallahi de billahi de bu silahlar Türkmen kardeşlerimize gitmemiştir’ cümlesi bugün kabinedeki bakana aittir. Hadi yargılayın bakayım şimdi” dedi. Maçka ve Maltepe’deki nöbette gazetemizin dünkü sayısı taşındı. CHP’li Barış Yarkadaş da “Bu kararda hukuk yok, bu kararda vicdan yok, bu kararda adalet yok” diye konuştu. Berberoğlu: Mustafa Kemal’in askerleriyiz Berberoğlu’nun eşi Oya Berberoğlu da “Bu yargılama tam bir skandal. Duruşmada yaşadıklarımız çok büyük bir rezalet. Çok büyük bir skandal. Dünya hukuk tarihine geçecek kadar büyük bir skandal. Ben bir cümleyle sözlerimi bitirmek istiyorum. Mustafa Kemal’in askerleriyiz. Yılmadık, yılmayacağız. Atamızın kemiklerini artık sızlatmalarına bir daha izin vermeyeceğiz” dedi. l İSTANBUL Kurtuluş ARI Adalet Nöbeti’nde Maçka’da biraraya gelenler dün akşam iftar açtı. Sivil itaatsizliğin dayanılmaz cazibesi Faşizm tereddütlerden ve kinden beslenir. Kardeşi kapitalizmin yardımıyla önce sınıflar, inançlar, ideolojiler arasındaki ortak algıyı kopartır. Sonra onlara zehirli bir elmaşekeri gibi, sözde demokratik ve liberal algılar dağıtır. Faşizmin hedefinde hep bir diğerinin olduğunu sanan küçüklü büyüklü gruplar, kendilerine pazarlanmış bahanelere kolay kanarlar. Diğerleri götürülürken susmalarına her seferinde son derece geçerli politik mazeretler yaratırlar. Bu arada bal gibi bildikleri ama bir türlü değerlendirmedikleri basit gerçek, faşizm tarafından en kaba haliyle tepe tepe kullanılır. Martin Niemöller’in faşizm karşısındaki suskunlukla ilgili: “...Sonra benim için geldiler. Kimse sesini çıkaramadı. Çünkü ses çıkaracak kimse kalmamıştı” diye biten sözlerini birbirlerine tekrarlayıp oyalanırlar. Faşizmse, yüzyılın başında yaşanan o sahneyi her dönem tekrar tekrar kurgular ve suskunluklardan kendisine her seferinde güçlü bir kale kurar. Gücünü faşizmden alan ve şu anda ülkeyi altüst eden iktidar, biz devamlı arkaya bakıp diğerlerini hataları yüzünden terbiye etmekle uğraşırken ve onları geçmişteki suskunlukları yüzünden cezalandırmaya çalışırken önümüze içine düşebileceğimiz tehlikeli yeni çukurlar kazıyor. Ve hatalı yeni adımlarımızın yolunu gözlüyor. İktidarın umudu asla bir araya gelemeyecek kadar ayrışmış olmamız. Oysa biz birbirimizden ne kadar farklı olsak da artık “adaletsizlik” dendiğinde aynı şeyi anlıyoruz. Kemiğimize dayanmış keskin bir bıçak, her gün bir başka yerimizden kanıyoruz. Farklılıklarımıza rağmen bir araya gelebileceğimiz ortak tek nokta kaldı: Sivil itaatsizlik. Bu eylemin politik çekişmelere ve küçümsemelere kurban gitmesi, iktidarın tek umudu. Faşizm en büyük gücüdür; kötülüğünü herkese yavaş yavaş, üfleyerek paylaştırır. Biz başkalarının başına geldiğini sandığımız şeyin, bizim de başımıza gelmekte olduğunu anca bıçak kemiğe dayandığında anlarız. HHH Şu anda sisteme en yakın duran ve bugüne kadar en korkak politikaları uygulayarak hata üzerine hata yapan bir politik parti sivil itaatsizliğe doğru titrek de olsa bir adım atıyor. Ve belki de ülkenin üzerindeki ölü toprağını kaldıracak bir hareketi hiç beklenmedik bir şekilde tetikliyor. Bu partinin ve liderinin samimiyetini sorgulamak şu noktada büyük vakit kaybı. Bunca yıllık statükocu aklın bu kıpırtısını hiçe saymak ya da küçümsemek büyük haksızlık. CHP’nin artık iyice öğrendiğini varsayalım. Sussalar da susmasalar da sıra nihayetinde onlara geldi. Ve onlar götürülürken artık ses çıkaracak kimse gerçekten de kalmadı... mı? HHH İktidar buna güveniyorsa, iktidara kafa tutanlar da tam tersine güvenmeli. Birileri bugüne kadar kimse için çıkarmadığı o sesi nihayetinde kendisi için çıkarabilir. Ve diğerleri de onları geçmişteki suskunlukları nedeniyle cezalandırmak yerine; Kendi seslerini onların seslerine katarak faşizmin beklentilerini boşa çıkarabilir. Sivil itaatsizliğin dayanılmaz cazibesi... Bugüne kadar yapmadığınız bir şeyi yapmakta ve küçücük hareketlerle dev gibi taşları yerinden oynatmakta gizlidir. BASIN ÖRGÜTLERİ: Hukuki boyutu yok Türkiye Gazeteciler Cemiyeti: “Gelinen aşamada ülkenin birliği, sevinçte ve tasada ortak bir toplum yaratılması için, iktidarı ‘gazetecileri, aydınları, seçilmişleri terörle örtüştürmek zihniyetinden’ vazgeçmeye çağırıyoruz. Berberoğlu’nun bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını istiyoruz.” Çağdaş Gazeteciler Derneği: “Anayasa Mahkemesi’nin, MİT TIR’ları davasına ilişkin ‘casusluk değil, gazetecilik faaliyeti’ kararına karşın Berberoğlu’nun tutuklanması, temelinden çürük bu davanın hiçbir hukuki boyutunun olmadığının delilidir.” Dün Maçka’daki “Adalet Nöbeti”ne katılan DİSK Basınİş: “Bıçak kemikte. Düşünmenin bile suç sayıldığı niyet okuyan iddianameler hazırlanıyor. Bıçak kemikte. Anayasa Mahkemesi’nin kararına saygı duymuyorum diyenler, söz konusu gazeteciler siyasetçiler olunca “yargı süreci hakkında yorum yapmamız doğru olmaz” diyebiliyor. Bıçak kemikte. Son olarak Suriye iç savaşına Türkiye’nin dahlini ortaya koyan MİT TIR’ları haberine açılan davada eski gazeteci CHP Milletvekili Enis Berberoğlu 25 yıl ceza aldı ve tutuklandı. Biz gazeteciler için bütün bu karanlık tablo sansür, korku, örgütsüzlük, sorgulamama, işsizlik anlamına geliyor. İşte bu yüzden memleket ahvali bizleri yakından ilgilendiriyor ve etkiliyor. Bu yüzden diyoruz ki, bir şeyler değişmeli... Çünkü bıçak kemikte. ” l Haber Merkezi C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle